Tefsir ekolleri I. Cİlt ilk Müfessirler, Rivayet Ekolü, Rivayet Tefsirleri



Yüklə 7,5 Mb.
səhifə19/42
tarix17.11.2018
ölçüsü7,5 Mb.
#82931
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   42

Tefsirde Üstadı

Zehebi, Medine’de Ubeyy b. Ka’b tarafından tefsir medresesi kurulduğundan sözettikten sonra Zeyd b. Eslem’i o medresenin en meşhur ismi olarak anmış ve onu, Ubeyy b. Ka’b’tan aracısız tefsir ilmini öğrenen kişiler arasında saymıştır.1036 Bu iddia için Ubeyy b. Ka’b ve Zeyd b. Eslem’in her ikisinin de Medineli müfessirler olmasından başka bir delil ve şahit zikretmemiştir. Her iki ismin de Medineli olmasının, Zeyd b. Eslem’in Ubeyy b. Ka’b’ın talebesi olduğuna ve tefsir ilmini ondan öğrendiğine delalet etmeyeceği ortadadır.



Tehzibu’l-Kemal’de ravilerin biyografileri arasında diğerlerinden daha çok onların rivayet şeyhlerini (kendilerinden rivayet edilenler) zikreden Ebu’l-Haccac Mizzi, Zeyd b. Eslem’in hal tercemesinde, Zeyd’in rivayet naklettiği otuzdan fazla kişinin adına yer vermiş, fakat Ubeyy b. Ka’b’ı onun rivayet şeyhleri arasında saymamıştır.1037 Bu noktaya dikkat edildiğinde yukarıdaki iddianın temelsiz olduğu anlaşılacaktır.

Hatta İmam Ali b. el-Hüseyin’i Zeyd’in rivayet şeyhleri arasında zikretmiş olduğu ve Şeyh Tusi’nin “Zeyd b. Eslem’in Hazret’le epeyce oturup kalkmışlığı vardır” dediği dikkate alındığında tefsir bilgisinin tamamını veya büyük bölümünü Hazret’ten öğrendiği ihtimali akla uzak değildir. Her halükarda, beyan edilenler gözönünde bulundurulduğunda sahip olduğu tefsir ilmini Hazret’ten öğrenmiş olma ihtimali, Ubeyy b. Ka’b’tan yararlandığı varsayımından daha güçlüdür. Üstelik de Ubeyy b. Ka’b’ın Ömer’in hilafeti sırasında vefat ettiğinin söylendiği hatırlanırsa.1038 Ömer’in ölümünden 113 yıl sonra vefat eden Zeyd b. Eslem eğer Ubeyy b. Ka’b’ı görmüşse bu ancak çocukluk yıllarında olmuştur. Fakat İmam Ali b. el-Hüseyin’in rıhleti (a.s) 92 veya 93 ya da 95 senesinde gerçekleşmiştir.1039



Tefsir Görüşlerinin Özellikleri

Tefsir kitaplarında Zeyd b. Eslem’den nakledilmiş konuların çoğu, genellikle sade ve delil Kur’an-ı Kerim’den bir kelime veya cümlenin maksadını beyan etmeye dönüktür. Örnek vermek gerekirse:

خَافِضَةٌ رَّافِعَةٌ1040 ayeti konusunda şöyle dediği nakledilmiştir:
من انخفض یومئذ لم یرتفع ابدا و من ارتفع لم ینخفض ابدا1041O gün (kıyamet günü mertebesi) aşağıda olan kimse(nin mertebesi) asla yükselmeyecek, O gün (kıyamet günü mertebesi) yüksek olan(ın mertebesi) asla aşağı inmeyecek.”

عُرُبًا أَتْرَابًا1042 ayetindeki “عُرُبًkelimesinin manasını açıklarken ondan şöyle nakledilmiştir: “العربة هی الحسنة الکلام1043Urube, güzel kelam sahibi ve hoş sözlü kadındır.” Yani cennetlik kadınların özelliklerinden biri olan “عُرُبًاkelimesini “عربةnin çoğulu kabul etmiş ve ona hoş sözlü ve güzel kelam sahibi kadın manası vermiştir.

عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ1044 ayetinin manasını beyan ederken ondan şöyle nakledilmiştir: “یصلون ریاء و لیس الصلاة من شأنهم1045Gösteriş olsun diye namaz kılarlar, namaz onların şanından değildir (ehl-i namaz değildirler)”.

وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ1046 ayetini tefsir ederken ondan şöyle nakledilmiştir: “اولئک المنافقون ظهرت الصلاة فصلوها و خفیت الزکاة فمنعوها1047Onlar münafıklardır. Aşikar olan namazı yerine getirir, gizli olan zekatı ise menederlerdi.” “وَلاَ تَقْرَبُواْ مَالَ الْيَتِيمِ إِلاَّ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ1048 ayetinin tefsirinde “ أَشُدَّkelimesini “حلم(büluğ ve erkeklik seviyesine ulaşmak) kelimesi manası verdiği nakledilmiştir.1049

Kur’an’ın kelime veya cümlelerine dair onun diğer tefsir görüşleri için dipnottaki kaynaklara bakılabilir.1050

Bazı yerlerde, muhtevası açık olan bazı kelimelerin manası için hiçbir izah ve delil ortaya koymadığı rivayetler nakledilmiştir. Misal olarak “يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ1051 ayetinin tefsirinde “یوماkelimesini kıyamet günü olarak tefsir ettiği nakledilmiştir.1052

لَا يَسْتَوِي مِنكُم مَّنْ أَنفَقَ مِن قَبْلِ الْفَتْحِ وَقَاتَلَ1053 ayetinin tefsirinde ondan, burada kasdedilenin Mekke’nin fethi olduğu nakledilmiştir1054 ama herhangi delil ve şahit zikretmemiştir.

قَدْ مَكَرَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَأَتَى اللّهُ بُنْيَانَهُم مِّنَ الْقَوَاعِدِ فَخَرَّ عَلَيْهِمُ السَّقْفُ مِن فَوْقِهِمْ1055


ayetinin tefsirinde ondan, üzerlerine tavanın çöktüğü kişilerden maksadın Nemrud b. Ken’an olduğu nakledilmiştir.1056

Bazı yerlerde ondan bazı ayetlerin nüzul sebebi rivayet edilmiştir. Örneğin Şeyh Tusi Tibyan’da “خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً1057 ayetinin tefsirini yaparken bu ayet için Ferra ve başkalarından nüzul sebebi naklettikten sonra şöyle demiştir:

Bu, İbn Abbas, Zeyd b. Eslem... ‘den rivayet edilmiştir. Bu nüzul sebebi şöyledir: Tevbe etmiş olan kişiler Peygamber’e dedi ki: “Mallarımızdan neyi istiyorsan alabilirsin.” Allah Rasülü (s.a.a) şöyle buyurdu: [Allah tarafından] bana izin verilmedikçe bunu yapamam.” Bunun üzerine Allah “خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةًayetini indirdi. Peygamber onların bazı mallarını aldı ve gerisini [onlar için] bıraktı.1058

Bazı yerlerde de ondan, ayetin nüzul ortamı, yani ayetin haklarında indiği kişiler nakledilmiştir. Örneğin “تُرْجِي مَن تَشَاء مِنْهُنَّ وَتُؤْوِي إِلَيْكَ مَن تَشَاء1059


ayetinin tefsirinde şöyle dediği nakledilmiştir:

نزلت فی الاتی وهبن نافسهن فقال الله له تزوج من شئت منهن و اترک من شئت1060


“Bu ayet, kendilerini [Peygamber’e] hibe eden kadınlar hakkında nazil olmuştur. Bunun üzerine Allah Hazret’e şöyle buyurdu: İçlerinden hangisini istiyorsan onunla evlen, hangisini istiyorsan bırak.”

Ondan nakledilen bazı tefsirlerden bir tür Kur’an’ı Kur’an’la tefsir metodu göze çarpmaktadır. Mesela “وَآتُوهُم مِّن مَّالِ اللَّهِ الَّذِي آتَاكُمْ1061 ayetinin tefsirinde ondan şöyle nakledilmiştir:

ذلک علی الولاة یعطوهم من الزکاة یقول الله و فی الرقاب1062Bu (azat edilmeleri için özel anlaşma yapılan kölelere mal verilmesi), zekâttan onlara vermesi gereken velilerin görevidir. Çünkü [Allah, zekâtın harcanacağı yerleri açıklarken] şöyle buyurmaktadır: Köleler[in azat edilmesi]” Bu tefsirde, ayetin talimatının, zekattan mekatib (sözleşme yapılmış) kölelere vermesi gereken velilere yönelik olduğunu beyan etmek için sadakaların (zekatlar) harcama yerlerinden birini köleleri azat etmek olarak belirten “إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاء وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ1063 ayetine istinat etmiştir. Bu, Kur’an’ı Kur’an’la tefsir babındandır. Gerçi bu istinat tartışmaya açıktır. Çünkü ayetteki “وَآتُوهُم مِّن مَّالِ اللَّهِ الَّذِي آتَاكُمْhitabının velilere ve “مَّالِ اللَّهِnin de zekata özgü olduğuna dair bir delalet yoktur. Zekatın harcanma yerlerinden birinin köleleri azat etmek olduğu ama aynı zamanda ayette Allah’ın, varlıklı kişileri şahsi mallarından kölelere mali yardımda bulunmaya teşvik ettiğini anlamaya ne mani vardır? Kaldı ki “ آتَاكُمْifadesi, ayetin zâhirini şahsi mallardan mali yardıma özgü hale getirmekte ve kapsamına zekatın girmesine engel olmaktadır. Siyak da “آتُوهُمhitabının köle sahiplerine yönelik olmasını gerektirmektedir. Öyleyse onlara mahsus bir durum yoksa bile en azından onları kapsamına aldığı gayet açıktır. Fakat bu istinatların kendisi, Kur’an’ı Kur’an’la tefsirin epey eski bir geçmişi olduğunu göstermektedir.

Ona Ait Tefsir Görüşlerinden İstifade

Zeyd b. Eslem’e ait tefsir görüşlerinin çoğu, tıpkı sahabe ve tâbiîne ait birçok görüş ve rivayet gibi sahih ve muteber bir senedden yoksundur ve bu görüşlerin ondan geldiği sabit değildir. Bu sebeple bunları kesin olarak ona nispet etmek mümkün değildir. Hatta ayetlerin nüzul sebebi ve ortamıyla ilgili muteber senedle ondan nakledilmiş tefsir rivayetleri ve haberlerine, onun güvenilir olup olmadığının tespit edilememesi ve nüzul asrıyla aradaki zaman aralığı nedeniyle itimat edilemez. Yok eğer karineler dikkate alındığında sahihliğine güven hasıl oluyorsa durum değişir.

Yine tefsirde ondan nakledilen meselelerin çoğu sadece iddiadır; izah ve açıklamadan yoksun, delilsiz ve şahitsizdir. Bunlar incelenip araştırılmaksızın kabul edilemez. Hatta “وَآتُوهُم مِّن مَّالِ اللَّهِ الَّذِي آتَاكُمْayetinin tefsirinde ondan nakledilen görüşte olduğu gibi delil ve şahit gösterdiği çok az konuda bile inceleme gerekir ve araştırma yapmaksızın kabul edilmesi mümkün değildir.

Bununla birlikte ondan nakledilmiş görüşler, ister kavramların manasını beyan olsun, ister örneklemenin tayini ve ayetlerin nüzul sebebi ve ortamını zikretme vs. olsun, ayetlerin mana ve muhtevası için bir ihtimal ve görüş olarak dikkate değerdir ve incelemeye açıktır. Kaldı ki tahkikle onun sıhhati ispatlanabilir ve kabul edilir bulunabilir. Herşeye karşın ayetlerin tefsirinde ona ait tefsir görüşlerinden yararlanılabilir ve bilgilendirici kaynak olarak kullanılabilir.



8- İbn Abbas’ın Azatlısı İkrime1064

Tâbiînin müfessirlerinden bir diğeri, Şii ve Sünni tefsir kitaplarında kendisine ait çok sayıda rivayet ve görüşün nakledildiği1065 ve ona ait bir kitaptan sözedilen1066 İkrime’dir. İbn Hallikan onu tanıtırken şöyle demiştir: “Ebu Abdillah b. Abdillah, Abdullah b. Abbas’ın gulamı.” Aslı Berberidir ve Mağriblidir. [Başta] Hasin b. Hürr Anbari’nin gulamıydı. İbn Abbas, Ali b. Ebi Talib (radıyallahu anhu) tarafından Basra’ya vali tayin edildiğinde onu kendisine bağışladılar. İbn Abbas da ona Kur’an’ı ve rivayetleri öğretmek için gayret sarfetti.1067 Yine İbn Hallikan, İkrime’nin vefat tarihi ve yaşı hakkında muhtelif görüşler nakletmiş, ama kendisi hicri 108 ve 80 yaşı tercih etmiştir.”1068



Mezhebi

Şii ve Sünni rical âlimlerinden hiçbiri İkrime’yi Şii kabul etmemiştir. Bilakis Ehl-i Sünnet âlimlerinden bir grup onu Haricilerden saymıştır.1069

Şii rical âlimlerinden Keşşi, muttasıl senedle İmam Bakır’ın (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Eğer İkrime’yi ölürken görseydim ona faydam dokunurdu.” İmam Sadık’a (a.s) soruldu: “Ebu Cafer’in ona nasıl bir faydası dokunabilirdi?” Buyurdu ki: “Sizin sahip olduğunuz itikadı ona telkin ederdi. Ama Ebu Cafer (a.s) onu göremedi ve ona faydası dokunamadı.”1070

Mamekani şöyle buyurmuştur:

... Her halükarda İbn Abbas’ın azatlısı İkrime’nin inhiraf ettiği konusunda kanıta ihtiyaç yoktur. Nitekim Seyyid Tavus Tahriru Tavusi’de bu mevzuyu ikaz ederek şöyle demiştir: “İkrime’nin [müstakim] tarikte olmadığına delil oluşturan bir rivayet ulaşmıştır. Onun bu açıdan hali ortadadır ve rivayetin muteber olup olmamasına ihtiyaç yoktur.” Sarevi’nin (İbn Şehraşub) Menakıb’ta naklettiği haberden anlaşılan şu ki, İkrime, Eba Cafer’in (İmam Bakır, aleyhisselam) makamından habersizdi ve Hazret’in meziyetine inanmıyordu. O kadar ki İbn Abbas ve başkalarını Hazret’ten üstün tutuyordu. Allame de şöyle buyurmuştur: “O [İkrime] ashabımızdan değildir, bizim yolumuzda da değildir.”1071

إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا1072 ayetinin izahında İkrime’den şöyle rivayet edilmiştir: “Bu ayetteki Ehl-i Beyt’ten maksat sadece Peygamber’in eşleridir. Bu iddiada kim isterse onunla mübahele ederim.”1073

Gerçi bu rivayetin muteber bir senedi yoktur ve böyle bir sözün ondan sâdır olup olmadığı sabit değildir ama bu sözü söylemişse bile Şia’nın bu ayette bahsi geçen Ehl-i Beyt’in beş pâk kişiye veya On Dört Masuma mahsus olduğunda ittifak ettiği dikkate alınırsa sözkonusu nakilden onun Şii olmadığı sonucu çıkartılabilir.

Sonuç itibariyle, nakledilenler gözönünde bulundurulduğunda denebilir ki onun Şii olduğu sabit değildir ve haberler de -sahih olmasalar bile- onun inhirafına delalet eder. Haricilerden olması muhtemeldir ama buna da muteber bir delilimiz yoktur.



Güvenilirliği

İkrime Şii kaynaklarda mevsuk sayılmamıştır. Bilakis zayıf kabul edilmiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarında ise hem mevsuk görülmüş, hem de zayıf sayılmıştır. Şii rical âlimlerinden Allame onu ikinci kısımda (itimat edilmeyenler) zikretmiş ve şöyle demiştir: “İbn Abbas’ın mevlası İkrime bizim yolumuzda değildir. Bizim ashabımızdan da değildir.”1074 Mamekani şöyle demiştir: “Onun [İkrime] hakkında mevsuk olduğuna dair değerlendirme gelmemiştir.”1075 Netayicu’t-Tenkih’te de şöyle demiştir: “İbn Abbas’ın mevlası İkrime zayıftır.”1076

Fakat Ehl-i Sünnet kaynaklarında İbn Hacer Askalani’nin nakline göre altı sahih müellifi, İkrime’nin hadislerine kendi sahihlerinde yer vermişlerdir. Ömer b. Fudayl, Osman b. Hakim’den şöyle nakletmiştir:

Ebu İmame b. Sehl b. Hanif ile oturmuştuk ki İkrime geldi. Dedi ki: “Ey Ebu İmame, ‘اذکرک اللهİbn Abbas’ın ne dediğini işitmedin mi? Demişti ki: İkrime’nin benden size rivayet ettiği herşeyi tasdik edin. Çünkü o bana yalan isnad etmez.” Ebu İmame dedi ki: “Evet. Buhari, ‘Ashabımızın hepsi [İkrime’nin hadisini] hüccet olarak kullanır’ dedi.” İbn Ebi Hatim şöyle demiştir: “Babama İkrime’nin nasıl biri olduğunu sordum. Dedi ki: İbn Muin, İcli ve Nesai de onu mevsuk kabul etmiştir.”1077

Fakat buna mukabil şöyle de denmiştir: “Malik onu sika kabul etmemiştir ve [başkalarına] ondan rivayet etmemeyi emrederdi.”1078 İbn Ebi Zi’b şöyle demiştir: “İkrime sika değildir.”1079 Ahmed b. Hanbel demiştir ki: “Hadisi değişkendir ve ondan, benim hiç bilmediğim farklı farklı (haberler) naklediliyor.”1080 Kasım şöyle demiştir: “İkrime yalancıydı. (Çünkü) sabah bir hadisi naklediyor, akşamsa onun tam tersini söylüyordu.”1081

Said b. Müseyyeb de gulamı “Bered”e şöyle derdi: “Ey Bered! İkrime’nin İbn Abbas’a yaptığı gibi sen de bana yalan isnad etme.”1082

Zikredilenlerden çıkan sonuç şudur ki, Şia nezdinde İkrime’nin güvenilirliği sabit değildir, ama Ehl-i Sünnet nezdinde de ihtilaflıdır.

Tefsirde Üstadı

İbn Hallikan şöyle der: “Hasin, İkrime’yi İbn Abbas’a bağışladıktan sonra Kur’an ve sünneti İkrime’ye öğretmen için çok çaba harcadı.”1083 İkrime’den Simak b. Harb’a şöyle dediği nakledilmiştir: “Sana tefsirden ne anlatıyorsam hepsi İbn Abbas’tandır.” İbn Hacer’in konuşmaları içinde de şöyle nakledilmiştir: “Abbas b. Mervezi demiştir ki, İkrime, tefsirde İbn Abbas’ın en bilgili talebesidir.”1084

Buna göre onun tefsiri ve belki de tefsir dışındakileri de mevlası İbn Abbas’tan öğrendiği söylenebilir. Buna ilaveten şöyle denmiştir: “Ali b. Ebi Talib, Hasan b. Ali (a.s), Ebi Said ve başkalarından da rivayet etmiştir.”1085 Gerçi onun için nakledilen vefat tarihi ve yaşı itibariyle Hz. Ali’nin (a.s) şehadeti zamanında on üç yaşındaydı1086 ve bu yüzden Hazret’ten vasıtasız rivayet etmiş olması uzak ihtimaldir ama imkânsız değildir.

İlmi Seviyesi

İbn Hallikan şöyle der: “O [İkrime] Mekke’deki fakihlerden ve tâbiînden biriydi. Bir şehirden ötekine gezip durmuştur. İbn Abbas’ın ona şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Git, insanlara fetva ver.” Said b. Cübeyr’e, “Kendinden daha bilgili birini biliyor musun?” dendi. Şöyle cevap verdi: “İkrime.”1087

İbn Hacer onun hakkında şöyle demiştir: Yezid Nahvi, İkrime’den şöyle nakletmiştir: İbn Abbas bana dedi ki, “Git, insanlara fetva ver. Ben senin yaverinim.” Ferezdak b. Cevas şöyle demiştir: Şehr b. Huşeb ile Cürcan’daydım. İkrime bulunduğumuz yere geldi. Şehr’e [b. Huşeb] dedim ki: “Yanına gitmeyecek miyiz?” Dedi ki: “Yanına gidin. Çünkü her ümmetin bir âlimi vardır. Hiç şüphe yok İbn Abbas’ın gulamı da bu ümmetin âlimidir.” Abbas b. Mus’ab Mervezi şöyle demiştir: “İkrime tefsirde İbn Abbas’ın en bilgili talebelerindendi.” Amr b. Dinar demiştir ki: Cabir b. Zeyd, İkrime’ye sormam için bana bazı meseleler verdi. Bana derdi ki, “İbn Abbas’ın gulamı bu İkrime bir deryadır. Ona sorun” Cerir, Mugire’den şöyle nakletmiştir: Said b. Cübeyr’e, kendinden daha bilgili birini bilip bilmediği soruldu. Dedi ki: “Evet biliyorum. İkrime.” İsmail b. Ebi Halid şöyle demiştir: Şa’bi’nin şöyle dediğini işittim: Allah’ın kitabını İkrime’den daha iyi bilen kimse kalmadı.” Said b. Ebi Arube, Katade’den şöyle nakletmiştir: “Tefsirde en âlimleri İkrime’dir.”1088

Her ne kadar bu nakiller onun yüksek ilim mertebesini gösteriyor olsa da bu nakillerin hiçbirinin muteber bir senedi bulunmadığı dikkatten kaçmamalıdır. Dolayısıyla bu nakillere dayanarak onun ilmi seviyesinin yüksek olduğu ispatlanamaz, bilakis hep bir ihtimal ve şüphe baki kalır. Rivayetlerin sahih olduğu varsayılsa bile onun hakkında söylenmiş âlimlik hiç tereddütsüz görecelidir. Çünkü o, İmam Hüseyin, İmam Seccad ve İmam Bakır (a.s) gibi bir grup gerçek müfessirle çağdaştı ve sahip olduğu bilginin bu büyük şahsiyetlerle karşılaştırılması dahi imkânsızdır. Onu en bilgili kişi olarak tanıtan kimseler, eğer bunu söylemişlerse, güçlü kanaate göre vahiyle irtibatlı olmayan ve ilimde derinleşmiş sayılmayan kişiler arasında en bilgili olduğunu kasdetmiş olmalıdırlar.



Tefsir Görüşlerinin Özellikleri

Ona ait tefsir görüşleri arasında, aşağıda bazıları zikrettiğimiz birtakım özellikler göze çarpmaktadır:



- Kelimenin Manasını Beyan

Bazı yerlerde İkrime’ye ait tefsir, Kur’an’dan bir kelimenin manasını beyan şeklindedir. Mesela Allah Teâla’nın “تَعَالَى جَدُّ رَبِّنَا1089 sözünü izah ederken İkrime’nin şöyle dediği nakledilmiştir: “جلال ربنا1090

Yine “فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْهِيمِ1091 ayetinin izahında şöyle demiştir:

ای کشرب الهیم و هی الابل التی اصابها الهیام و هو شدة العطش فلا تزال تشرب الماء حتی تموت1092

Yine “وَأَصْحَابَ الرَّسِّ1093 ayetinin altında “ الرَّسِّkelimesinin manası hakkında ondan şöyle nakledilmiştir: “و هو بئر رسوا فیها نبیهم ای القوه فیها1094



- Örneklemenin Tayini

Bazı yerlerde ondan nakledilen tefsir, delilsiz ve şahitsiz örneklemenin tayin edilmesi biçimindedir. Bunun örneği şöyledir:

وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِّمَّن دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ1095 ayetinin izahında İkrime’den şöyle nakledilmiştir: “هم المؤذنون1096 Yani burada “Ben Müslümanlardanım” diyen kimselerden maksat, ezan okuyanlardır. “أَفَمَن يُلْقَى فِي النَّارِ خَيْرٌ أَم مَّن يَأْتِي آمِنًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ1097 ayetinin izahında ondan şöyle nakledilmiştir:

الذی یلقی فی النار ابو جهل و الذی یأتی آمنا یوم القیامة هو عمار بن یاسر1098Ateşe atılan kimse Ebu Cehil’dir ve kıyamet günü emniyette olacak kişi de Ammar b. Yasir”



- Nüzul Ortamını Beyan

Ona ait tefsir görüşleri arasında Kur’an ayetlerinin nüzul ortamını ve olayını beyan eden bazı örnekler göze çarpmaktadır. Mesela

 وَلاَ تَنكِحُواْ مَا نَكَحَ آبَاؤُكُم مِّنَ النِّسَاء إِلاَّ مَا قَدْ سَلَفَ إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَمَقْتًا وَسَاء سَبِيلًا 1099

ayetinin izahında İkrime’den ve başkalarından, bu ayetin, cahiliye zamanında babasının karısıyla evlilik yapan kişiler hakkında nazil olduğu nakledilmiştir.1100

 إِنَّمَا جَزَاء الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ ...إِلاَّ الَّذِينَ تَابُواْ... غَفُورٌ رَّحِيمٌ 1101

ayetinin izahında İkrime’den, bu ayetin şirk ehli hakkında nazil olduğu nakledilmiştir.1102



Yüklə 7,5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin