İngilizler, Filistin ve Suriye cephesini içten çökertmek maksadıyla, Şerif Hüseyin’e Suriye, Irak ve Hicaz’ı içine alan müstakil bir Arap devletinin krallığını vaad etmişlerdi. Ancak bu vaadde bulunan İngilizler, öte yandan Kasım 1917’de Balfour Deklarasyonu olarak bilinen bir mektupla Siyonistlere Filistin’de bir “Milli Vatan” vaad etmişlerdi. Böylece İsrail Devleti’nin kuruluşu için gerekli zemin hazırlanarak, günümüzde Filistin meselesi olarak bilinen olayların temeli atılmış oluyordu.
1917 yılında bu cephede en önemli savaşlar Gazze’de olmuştur. İngilizlerin buradaki Türk savunma hattını kırmak için Mart ve Nisan aylarında yaptıkları taarruzlar başarısızlıkla sonuçlandı. Ancak Kasım ayında üstün kuvvetlerle (191.000 kişilik İngiliz kuvvetine karşı 40.000 Türk askeri savaşıyordu.) Gazze’ye giren İngilizler Aralık’ta da Kudüs’ü ele geçirdiler.
1917 yılında bu cephede en önemli savaşlar Gazze’de olmuştur. İngilizlerin buradaki Türk savunma hattını kırmak için Mart ve Nisan aylarında yaptıkları taarruzlar başarısızlıkla sonuçlandı. Ancak Kasım ayında üstün kuvvetlerle (191.000 kişilik İngiliz kuvvetine karşı 40.000 Türk askeri savaşıyordu.) Gazze’ye giren İngilizler Aralık’ta da Kudüs’ü ele geçirdiler.
1918 yılında İngilizler’in Yafa’dan taarruzuyla başlayan Filistin çarpışmalarında, Arap isyanının da etkisiyle durum Türklerin aleyhine gelişti. Bu bölgede 7. 8. ve 4. Ordu bulunmaktaydı. Mustafa Kemal Paşa’nın komuta ettiği 7. Ordu mevzilerini başarıyla savundu. Bu gelişmelerle Anadolu Güneyden tehdit altına girmişti. Bu arada Mustafa Kemal Paşa, cepheden Erkan-ı Harbiye’ye gönderdiği bir raporda Ordu’nun Türklerle meskûn sahalara çekilmesini istemiş, savunma hattının bu bölgelerde kurulmasının faydalı olacağı bildirmişti ki, zaman O’nu haklı çıkaracaktı.
1914’te Basra’ya asker çıkaran İngilizler, Abadan petrollerini korumak ve kuzeye doğru ilerleyerek Ruslarla birleşip Anadolu’yu çember içine almak düşüncesindeydiler. Ayrıca Türk kuvvetlerinin İran’a girmesini ve Hindistan’ı tehdit etmesini önlemeyi de düşünmüşlerdi. Kütülamara’ya ve oradan da kuzeye doğru ilerleyen İngilizler, 1915 yılı sonlarında kuvvetlerinin üçte birini kaybederek geri çekilmişlerdir. General Towsend komutasındaki 18.000 kişilik İngiliz kuvveti Kütülamara’da sarılarak teslim alındı. Elde edilen bu başarı uzun sürmedi. Yeniden Basra’ya kuvvet çıkaran İngilizler, 1917 yılında Bağdat’a girdiler. Mayıs 1918’de Kerkük’ü ele geçirip, Mondros Mütarekesi imzalandığında Musul’un yakınlarına kadar gelmiş bulunuyorlardı.
1914’te Basra’ya asker çıkaran İngilizler, Abadan petrollerini korumak ve kuzeye doğru ilerleyerek Ruslarla birleşip Anadolu’yu çember içine almak düşüncesindeydiler. Ayrıca Türk kuvvetlerinin İran’a girmesini ve Hindistan’ı tehdit etmesini önlemeyi de düşünmüşlerdi. Kütülamara’ya ve oradan da kuzeye doğru ilerleyen İngilizler, 1915 yılı sonlarında kuvvetlerinin üçte birini kaybederek geri çekilmişlerdir. General Towsend komutasındaki 18.000 kişilik İngiliz kuvveti Kütülamara’da sarılarak teslim alındı. Elde edilen bu başarı uzun sürmedi. Yeniden Basra’ya kuvvet çıkaran İngilizler, 1917 yılında Bağdat’a girdiler. Mayıs 1918’de Kerkük’ü ele geçirip, Mondros Mütarekesi imzalandığında Musul’un yakınlarına kadar gelmiş bulunuyorlardı.
Türk kuvvetleri Osmanlı Devleti’nin sınırları dışında, müttefiklerine yardım amacıyla Galiçya ve Makedonya’ya da kuvvet gönderip buralarda da savaşmıştır.
Türk kuvvetleri Osmanlı Devleti’nin sınırları dışında, müttefiklerine yardım amacıyla Galiçya ve Makedonya’ya da kuvvet gönderip buralarda da savaşmıştır.
Romanya’nın İtilaf Devletleri yanında savaşa katılması sonucunda Alman-Avusturya ve Türk kuvvetlerinin ortaklaşa açtıkları Galiçya Cephesinde Romanya kuvvetleri Türk kuvvetlerinin yardımıyla yenilmiştir. Makedonya’da da Bulgarlar’a yardımda bulunulmuştur.
Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı içinde ayrı bir özelliği olan, tarihin kaderini değiştiren, yaşamak hakkına şerefi ile ulaşan bir milletin, her şeyden önce kahramanlık destanıdır. İngiliz ve Fransız ortak saldırılarına karşı savaşılan bu cephede cereyan eden muharebeler, Türkler için Dünya Savaşı’nın en büyük olayı oldu.
Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı içinde ayrı bir özelliği olan, tarihin kaderini değiştiren, yaşamak hakkına şerefi ile ulaşan bir milletin, her şeyden önce kahramanlık destanıdır. İngiliz ve Fransız ortak saldırılarına karşı savaşılan bu cephede cereyan eden muharebeler, Türkler için Dünya Savaşı’nın en büyük olayı oldu.
İtilaf Devletleri, Çanakkale Boğazı’nı geçmek, İstanbul’u ele geçirmek, Osmanlı Devleti’ni savaş içinde çökertmek, sonra da müttefikleri Rusya’ya yardımda bulunmak, silah ve cephane sağlamak, Rusya’dan da gıda maddesi temin etmek amacını taşıyorlardı. İtilaf devletlerine göre, Boğazların ele geçirilip, Osmanlı Devleti’nin savaş dışı bırakılmasıyla, Süveyş Kanalı ve Hind yolu üzerindeki Osmanlı baskısı kalkacak, Balkan devletlerinin İttifak Devletleri yanında yer almalarını önlenecek, mümkün olursa İtilaf devletleri yanında savaşa girmeleri temin edilecekti.
İtilaf Devletleri, Çanakkale Boğazı’nı geçmek, İstanbul’u ele geçirmek, Osmanlı Devleti’ni savaş içinde çökertmek, sonra da müttefikleri Rusya’ya yardımda bulunmak, silah ve cephane sağlamak, Rusya’dan da gıda maddesi temin etmek amacını taşıyorlardı. İtilaf devletlerine göre, Boğazların ele geçirilip, Osmanlı Devleti’nin savaş dışı bırakılmasıyla, Süveyş Kanalı ve Hind yolu üzerindeki Osmanlı baskısı kalkacak, Balkan devletlerinin İttifak Devletleri yanında yer almalarını önlenecek, mümkün olursa İtilaf devletleri yanında savaşa girmeleri temin edilecekti.