DİİB’de kayıtlı ithalat miktar ve değerlerinde %20’ye kadar aşım yapılması durumunda ithal edilen malların ihraç edilen mamul ürün bünyesinde kullanılarak belge kapsamında ihraç edilmiş olduğunun ispatı halinde taahhüt hesabının kapatılması,
Özellikle deri sektöründe hammadde alımlarının sezonluk olması nedeniyle, deri sektörüne ait Dahilde İşleme İzin Belgelerini (DİİB)’nin 1 yıldan az olmamak üzere düzenlenmesi ve Tebliğ’in (20/g) maddesine istinaden verilen haklı sebebe ilişkin sürenin bir aydan üç aya çıkarılması. Ayrıca, belge süresi sonunun ek süreler dahil ayın rastladığı son gün olarak belirtilmesi,
DİİB’lerinin global düzenlenmesi, ithalat/ihracatın miktar ve değer tutarlarının global düzenlenerek ithalat ve kapatmadaki sorunların asgariye indirgenmesi,
DİİB ihracat taahhüdünde 8’li bazda yer alan ürünlerin dışında bir ürünün ihracatı söz konusu olduğunda (firmanın kapasite raporunda yer alan) belge taahhüdüne sayılamamaktadır. Ancak, tabii deriden dış giysiler 4203 10 11 GTİP’i altında yer almakta olup DİİB’nin ihracat taahhütlerinin bu şekilde düzenlenebilmesi ve firmanın ithal ettiği hammaddeyi kullanarak ihraç ettiği tespit edilen ürünlerin de belge taahhüdüne sayılabilmesi,
DİİB’si kapsamında yapılan ithalatın aynı firmaya ait başka bir belgeye aktarılmasını teminen önceki yıllara ait İhracatı Teşvik Tebliğlerinde yer alan “aktarma” işleminin tekrar uygulanabilmesi,
Önceki dönemlerde uygulanan ve belgenin müracaat tarihi ile belge tarihi arasında yapılan ihracat ile belge süresinin bitimini müteakip 3 ay içinde yapılan ihracatların da belge taahhütlerine sayılabilmesi,
DİİB’lerinin süresi içinde açılan akreditiflerde veya vadeli işlemlerde(poliçeli) yapılan vade uzatımlarının da (kapatmaya gitmiş, kapatması yapılmış olanların) her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olması,
DİİB alımının süresi 1 ayı bulabilmektedir. Bu sürenin mümkün olduğunca kısaltılmasının sağlanması,
gibi düzenlemeler, hammadde bakımından ithalata dayalı olarak çalışan deri sektörünü rahatlatacaktır.
REKABETİN GÜN GEÇTİKÇE YOĞUNLAŞTIĞI GÜNÜMÜZDE ÇAĞDAŞ TEŞVİK SİSTEMLERİNİN ADAPTE EDİLMESİ VE BUNDAN DERİ SEKTÖRÜNÜN DE YARARLANDIRILMASI GEREKMEKTEDİR.
Dış ticarette sınırların neredeyse kalktığı yoğun rekabet ortamında ülkeler muhtelif teşvik sistemleri uygulamaktadırlar.
Söz konusu teşvik araçlarından birisi de Off-Set Anlaşmaları kapsamında dış ticaretin teşvik edilmesidir. Bu konuda ülkemizde de 16 Aralık 1998 tarih ve 23555 sayılı Resmi Gazete’de bir Tebliğ yayımlanmıştır. Konuyla ilgili olarak Off-Set anlaşmalarında deri ve deri ürünlerine de mutlaka yer verilmesi, 10. büyük dış ticaret sektörü olan Deri Sanayiinin daha fazla gelişmesini sağlayacaktır.
Diğer taraftan, moda ve markalı ürün ihracatının artırılması ve uluslararası pazarlarda daha fazla pay elde edilmesini sağlamak amacıyla ülke imajını ön plana çıkarıcı tanıtım kampanyalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Örneğin “Türk Derisi” , “Türk Deri Konfeksiyonu” gibi. Bunun için, Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenmeye başlanan tanıtım kampanyalarında deri ürünlerine de yer verilmesi gerekmektedir. Ayrıca tanıtım faaliyetleriyle ilgili Devlet Yardımları’nın kapsamı genişletilerek artırılmalıdır.
Bunun dışında, Türk Hava Yolları (THY) Kargo taşımacılığının ihracata dönük desteklenmesi de teşvik araçlarından birisi olarak önerilmektedir.
TÜRK DERİ SEKTÖRÜNÜN REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMAK AMACIYLA ENERJİ VE ARITMA MALİYETLERİNDE SÜBVANSİYON GEREKLİDİR.
Türkiye halihazırda, sanayide kullanılan elektrik maliyeti açısından en pahalı Avrupa ülkesi durumundadır. Sanayii kullanımındaki elektriğin daha uygun maliyetlerle sunulması ve enerji girdi maliyetlerinin azaltılabilmesi amacıyla Sanayi, Ticaret odalarına kayıtlı ve kapasite raporu olan imalatçı ihracatçılara enerji tüketim harcamalarında %50 iskonto sağlanmalıdır.
Prensip olarak çevreye duyarlı olan deri işleme sektörü, çevre maliyetlerini karşılamakta güçlük çekmektedir. Birçok gelişmiş ülkede çevreye dönük yatırımlar Devlet tarafından büyük oranda sübvanse edilirken ülkemizde herhangi bir destek söz konusu değildir.
Arıtma masraflarının sübvanse edilmesi, üretim maliyetlerini azaltıcı destek olarak önerilmektedir.
BAŞTA DERİ SEKTÖRÜ OLMAK ÜZERE TÜM DIŞ TİCARET SEKTÖRLERİNİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ VE ULUSLARARASI REKABETTE DAHA FAZLA PAY ELDE EDEBİLMELERİ İÇİN BAŞTA EKONOMİK İSTİKRAR OLMAK ÜZERE SAĞLAM MAKRO POLİTİKALARA VE GÜÇLÜ BİR KOORDİNASYONA İHTİYAÇ VARDIR.
Esasen başta Deri ve Deri Ürünleri olmak üzere tüm dış ticaret sektörlerinin hem dış konjonktür hem de iç koşullardan kaynaklanan sorunlarının çözümü için öncelikle ekonomik istikrarın sağlanması gerekmektedir.
Ekonomik istikrarın sağlanması ileriye dönük dış ticaret politikalarının firma ve ülke düzeyinde oluşturulabilmesinde önem arz etmektedir. Tabiiki ekonomik istikrarın birincil koşulu siyasi istikrardır.
Bu bakımdan Türk Deri Sektörü, ekonomik istikrarın sağlanması amacıyla “Yeni Ekonomik Programı” desteklemektedir. Ülkenin bugün yaşadığı ağır ekonomik bunalımdan çıkış ve ardından ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamayı hedefleyen bu programın dışında bir seçeneği bulunmamaktadır.
Bu Programın başarıya mahkum olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Bu çerçevede siyasi iktidarların sözden öte desteğini kararlı icraatla ortaya koyması büyük önem taşımaktadır.
Bu bağlamda tüm toplum kesimleri, Türkiye’deki mevcut siyasi yapının geleneksel zaaflarını artık bir kenara bırakacağı bunalımdan çıkışı ve makro ekonomik dengelerin kalıcı olarak tesisine olanak sağlayacak gerekli reformları süratle gerçekleştirilmesinin beklentisi ve inancı içindedir.