İhracata yönelik olarak çalışan firmaların sermayeleri bir şekilde erimiş ve 2000 yılında işletme sermayeleri yok olma durumuna gelmiştir.
Sermayeleri eriyip de bankacılık sektörüyle karşı karşıya kalan firmalar, bankaların faiz politikaları ve finansal kesimde yaşanan krizle daha fazla yıpranmışlardır.
Ayrıca, 2000 yılında EURO’nun dolar karşısında önemli ölçüde değer yitirmesi, ihracatın büyük bölümünü EURO ülkelerine yapan sektörümüzü daha fazla zorlar hale gelmiştir.
Son olarak Kasım 2000 tarihinden günümüze kadar uzanan dönemde yaşanan ekonomik kaos bir çok yönleriyle sektörü derinden etkilemiştir.
DEVALÜASYONUN NEDEN OLDUĞU SORUNLAR ÇÖZÜMLENMELİDİR.
Ülkemizde 19 Şubat 2001 tarihinde patlak veren ekonomik krizle Türk parası ABD $ karşısında %100’lere varan oranda devalüasyona uğramıştır.
Yapılan devalüasyonun ihracat sektörlerini teşvik edeceği düşünülmesine rağmen muhtelif nedenlerden dolayı ihracat sektörleri ihracat yapamaz duruma gelmişlerdir.
1) Bankaların Akreditif Açamamaları: Mevcut belirsizlik ortamında birçok banka akreditif açmaktan kaçınmaktadır. Akreditif açan Türk bankaları ise yabancı muhabir bankalar tarafından kabul edilmemektedir. Ayrıca, açılabilen akreditiflerden %5 gibi çok yüksek komisyon ücretleri talep edilmektedir.
Bu durumda, ihracatta kullanılmak üzere hammadde ithalatı yapabilmek neredeyse imkansız hale geldiğinden üretim, dolayısıyla ihracat aksamaktadır.
Böyle bir ortamda, hammadde temini amacıyla vadeli akreditif bulabilmek için uğraş veren ihracatçılar, vadeli alımlarda uygulanan %6’lık KKDF kesintisi ile adeta cezalandırılmaktadırlar.
2) Fiktif Karların Vergilendirilmesi ve Uzun Dönemde Küçülme:
Devalüasyon, firmaların kurumlar vergisi matrahını önemli ölçüde şişirmiştir. Bu şişkinlik, 2001 yılı 3 aylık bilançolarında görülecektir. Firmalar, bu şişmiş matrahlar üzerinden peşin vergi taksidini ödeyecektir. Bu şekilde ödenen vergiler, uzun vadede firmaları mali bünye olarak zayıflatacak ve küçülmeye zorlayacaktır.
Ayrıca, kur farkından dolayı suni olarak büyümüş gelir matrahları ile olmayan karın vergisi verilmek durumundadır. Krizler nedeniyle zaten bir finansman sorunun yaşandığı sektörde elde edilmemiş gelirin vergisinin verilmesi sektörü büyük bir çıkmaza sürükleyecektir.
3) Gecikmiş KDV İadesi Alacakları’nda Kur Farkı Kaybı:
KDV iadesi işlemlerinin inceleme sürelerinin uzaması nedeniyle 6-8 aydan buyana KDV iadesini alamamış olan firmalar bulunmaktadır. KDV iadelerinin alınamaması nedeniyle gecikmeden kaynaklanan finansman sorunları bir tarafa, %100’lere varan devalüasyondan kaynaklanan kur farkları da ciddi bir finans kaybına yol açmaktadır.
Bunun için, KDV iadesi için yapılan başvuru tarihi esas alınmak üzere sabit bir parite üzerinde hesaplanmak kaydıyla KDV iadesinin yapılması gerekmektedir.
TÜRK DERİ SEKTÖRÜNÜN DARBOĞAZDAN KURTULABİLMESİ İÇİN EXİMBANK KREDİLERİ YENİDEN DÜZENLENMELİDİR.
Türk Deri Sektörü’nün rahatlatılmasını teminen Eximbank kredilerinin sektöre yönelik olarak yeniden düzenlenmesi ve bu çerçevede;
Eximbank kredilerinden yararlanmak üzere Bankaların talep ettiği teminat mektuplarıyla ilgili olarak; son 6 aya kadar Eximbank’a kredi ödemelerinde sorun yaşamayan ve ihracata devam eden firmalara teminat mektuplarında bankaların toleranslı olması, ayrıca 1 yıl önceki komisyon oranlarında bu mektupların verilmesi,
Eximbank’ın yıllık teminat mektuplarının, TL kredilerinde 6 aylık, döviz kredilerinde 3 ve 6 aylık kredi kapatmalarında ödeme ve taahhütler yerine getirilince, firma istediği takdirde teminat mektubunun bankaya iade edilmeyip aynı teminat mektubunun yeni kredi talebinde kullanılması (6 aylık krediler için 1 yıllık teminat mektubu istenmektedir).
2001 Yılı Şubat ayında başlayan ekonomik krizin reel sektöre yeni yeni yansımaya başlaması nedeniyle bu yıla mahsus olmak üzere, 2001 yılının ilk üç ayında alınan sevk öncesi kredilerinin 100 bin $’a kadar olan kısmının yeni bir ihracat taahhüdü alınmak kaydıyla bir dönem daha uzatılması,
Eximbank kredilerinin dilimi içinde sevk öncesi kredi limitinin oranının azaltılarak performans kredi limitinin artırılması, talep edilmektedir.
EXİMBANK’A KAYNAK AKTARILARAK FİNANSMAN OLANAĞI ARTIRILMALIDIR.
Eximbank kredilerinde yapılacak düzenlemeler bir tarafa, Eximbank kaynakları artırılarak ihracat sektörlerinin finansman olanakları genişletilmelidir.
Halen ülkemizde yaşanan ve çoğunlukla finans kurumlarının yapısal zaafiyetinden kaynaklanan kriz, ihracat sektörlerinin Eximbank’a daha fazla yönelmelerini gerektirmektedir.
Bunun için ihracat sektörlerin varolan finans sorunlarının çözümü için Eximbank kredi olanaklarının genişletilmesi büyük önem arzetmektedir.
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’in Başkanlığında açıklanan “Yeni Ekonomik Program”ın İhracat ve Turizm’e dayandığının açıklanması, bu amaca ulaşabilmek için Eximbank’ın kaynaklarının 1 Milyar $’a yükseltilmesini gerektirmektedir.
Ayrıca, Eximbank’ın döviz kredilerinde düşük bir kur üzerinde TL ödemesi yapılmakta, bu da aldığı kredisini tekrar dövize dönüştürerek ihracat finansmanını sağlamaya çalışan firmaları kur farkından kaynaklanan finans kaybıyla karşı karşıya bırakmaktadır.
SEKTÖRÜN HAMMADDE FİNANSMANINI SAĞLAYAN KREDİLİ İTHALATTAKİ KKDF KESİNTİSİ KALDIRILMALIDIR.
Devalüasyon ve dalgalı kur sisteminden kaynaklanan nedenlerle imkansız hale gelen ithal hammadde temini, kredili alımlarla daha uygun koşullarda yapılabilmektedir.
Ancak, kredili alımlarda uygulanmakta olan %6’lık KKDF kesintisi, sektörün yarattığı bu olanağı da baltalamaktadır.
Bunun için, en azından bugünkü kriz koşullarında hammadde ve ara malı için kredili alımlardaki %6’lık KKDF kesintisinin biran önce kaldırılması gerekmektedir.