TOPLANTI KONUSU BAŞLIĞI: GELECEĞİ DOLAŞMAK: GELECEK NESİL İÇİN YENİ TEKNOLOJİLER
TOPLANTI TARİH VE SAATİ: 27 Haziran 2007, 14:30-16:00
TOPLANTI NOTUNU HAZIRLAYAN: Emin Sadık AYDIN, Özlem AŞIK
TAHMİNİ KATILIMCI SAYISI: 80
KONUŞMACILARIN İSİMLERİ:
Başkan: Nick BRAY, OECD Public Affairs and Communications
Konuşmacı: Sarah E. WOOD, Chief Data Officer, Swivel
Konuşmacı: Paul MEYER, Chairman and President, Voxiva
Konuşmacı: Jesse Robbins, O’reilly Community
KONUŞMALAR HAKKINDA KISA NOTLAR:
Konuşmacı: Sarah E. WOOD: Sarah WOOD genel olarak sunuşunda, çalıştığı şirketin ürünü olan Swivel adlı uygulamayı tanıtmıştır. Swivel, verinin kolay ve anlaşılabilir bir tarzda paylaşılmasını hedefleyen bir uygulamadır. Bu uygulama, verisini kamuya açık hale getirmek isteyen tüm kullanıcılar için ücretsiz kulanım imkanı sunmaktadır. Ancak, verisini sınırlı sayıda kullanıcı ile paylaşmak isteyen kişi ya da kurumların aylık sabit bir ücret ödemeleri gerekmektedir.
“Rakamlar aslında fiziksel hayatta bir anlam ifade ediyor, örneğin yıllık satış rakamı veya insan sağlığı gibi, ancak bazen veri ile uğraşanlar bu gerçeği unutuyorlar.”
Konuşmacı: Paul MEYER: Paul MEYER sunuşunda kendi kurduğu şirketi ve Voxiva isimli uygulamayı anlatmıştır. Voxiva, gerçek zamanlı ve pratik bilginin karar alıcılara ulaştırılmasını amaçlayan ve özellikle mobil telefondan yapılan veri girişi ile çalışan bir uygulamadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde internet erişiminin kısıtlı ancak mobil telefon sahipliğinin daha fazla olduğu gerçeğinden hareketle Voxiva uygulaması 7 yıl önce ortaya çıkmıştır.
“İş dünyasında işler iyi gidiyorsa, sunulan hizmetin iyi olduğu söylenebilir. Ancak kamu yönetiminde iş dünyasında geçerli olan bu geri besleme mantığı birebir işlememektedir. Kamuda veri toplama süreci; yavaş, tek yönlü, şeffaflıktan ve hesap verebilirlikten uzak bir şekilde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla gerçek zamanlı verinin takibi kamuda önemli katkılar sağlayacaktır. Gerçek zamanlı verinin toplanması verinin her seviyede kullanılabilmesini sağlamakta ve kamu hizmetlerinde iyileşmeyi beraberinde getirmektedir.”
Jesse Robbins: Jesse Robbins sunumunda genel olarak web2.0’dan bahsetmiştir. Her ne kadar adı bir standardı çağrıştırsa da web2.0 aslında Tim O’REILLY tarafından geliştirilmiş bir fikirdir. Bu fikir özetle kişisel bilgisayar üzerinde bulunan yazılım ve verinin internete taşınmasıdır.
“Paylaşım ve ortak çalışma için internetin etkileşimli bir biçimde kullanımını sağlayacak web2.0 yaklaşımı bilginin ve istatistiğin geleceğidir.”
TÜRKİYE İÇİN ÇIKARILABİLECEK YORUMLAR, ÖNERİLER, YAPILMASI GEREKENLER:
Bilgi teknolojileri verinin üretilmesi, sunumu ve paylaşılması konusunda büyük imkanlar sunmaktadır. İnternet ve mobil telefon gibi teknolojilerin yaygınlaşması, kamu kurumları kadar vatandaşlar ve işletmeler için de bilgiye erişim anlamında yeni kanallar ortaya koymuştur. Farklı iş modelleri (internet üzerinden, ücretli ya da ücretsiz, vb) etrafında şekillenen çeşitli bilgi teknolojisi uygulamaları giderek yaygınlaşmaktadır.
Başta kamu tarafından üretilen idari kayıtlar olmak üzere Türkiye’deki istatistik altyapısının geliştirilmesinde yeni nesil uygulamalardan faydalanılması gerekmektedir. Bilgi teknolojileri ile desteklenen bu altyapı etkili ve yerinde kararlar üretmeye katkı sağlayacaktır.
TOPLANTI KONUSU BAŞLIĞI: YETİŞKİN YETENEKLERİ VE ÇALIŞMA FIRSATLARI
TOPLANTI TARİH VE SAATİ: 27.06.2007 09:00 - 10:30
TOPLANTI NOTUNU HAZIRLAYAN: ALPER YATMAZ
KONUŞMACILARIN İSİMLERİ:
Paolo Sestito; Yönetici, Araştırma Bölümü, İtalya Bankası
Andreas Schleicher, Gösterge ve Analiz Bölümü Başkanı, Eğitim Yönrticisi, OECD
Randall Eberts, Murahhas Üye, W.E. Upjohn Kurumu, ABD
Irena Krizman, Genel Müdür, Slovenya İstatistik Ofisi
KONUŞMALAR HAKKINDA KISA NOTLAR:
Irena Krizman: Teknoloji değişimi ve globalizasyon yetişkin işgücü talebinde artışa ve yeni yeteneklerin kazanılmasına sebep olmaktadır. Ancak yaşlanmayla birlikte kazanılan bu yeteneklerin yok olmamasına itina gösterilmelidir. Bu durumda bu özelliklerin ne boyuta kadar ve hangi biçimde kazanılacağı sorularına yanıt aranması gereklidir. Eğitim ve öğretim sistemlerinin incelenerek yeteneğe olan etkilerinin araştırılabilmesi için temel verilere olan gereksinim artmaktadır. Bunun içinde gerek ulusal gerekse uluslararsı karşılaştırmalarda bu verilerin sistematik olarak toplanması zorunludur.
Randall Eberts: Bir işten alınacak verim ve sonuçlar işçinin yeteneğiyle doğrudan ilişkilidir. Zaman içerisinde vasıflı işçilerin sahip olduğu yetenekler çok daha hızlı değişme göstermektedir. Yetenekli işgücü arzı ile talebi arasında halen büyük bir açık bulunmaktadır. Bu açığı kapatmanın kısa yolu ücretlerde artış olsa bile uzun dönemde, ihtiyaç duyulan yetenekler analiz edilip bu doğrultuda hizmet içi eğitimlerin verilmesi şarttır. İşgücü ile iş seçiminin iyi doğru yapılması ve yetenikli işgücü transferi diğer yollar olabilir.
Andreas Schleicher: Ülkeler yeteneklere sahip olma konusunda farklılık göstermekle birlikte zaman içinda kazanım hızları da değişim göstermektedir. Kore 1960 yılında 24. sırada bulunmakta iken 1990larda 1. sırada yer almıştır. Yetişkin yeteneklerin ölçülmesinde Niçin araştırma yapıldığı, Ne araştırıldığı, bulunca nasıl tanıtılacağı, ne şekilde çalışılacağı soruları önem arz etmektedir. Kamunun hesap verilebilirliğinin bilgi ile beslenmesi kanunlardan ve düzenlemelerden daha güçlü hale gelmektedir. İnsanların katılımcı ve bütünsel bir biçimde hem kendilerinin hemde toplumun faydası için hayat boyu öğrenme stratejisi altında eğitim alması gerekmektedir. Etkin ve etkili bir politika seçmenin yolu ölçülebilir verilere sahip olunmasını gerektirir. Veriler eşliğinde ancak somut politikalar oluşturulabilir.
TÜRKİYE İÇİN ÇIKARILABİLECEK YORUMLAR, ÖNERİLER, YAPILMASI GEREKENLER:
Verilen eğitim konuları ve bu eğitim sonucunda kazandırılması beklenen yetenekleri gösteren veri setlerinin oluşturularak zenginleştirilmesi gerekmektedir.
Gerek teknolijik değişimlerin gerekse değişen iş gücünün eğilimlerinin verilere dayalı olarak analiz edilerek eğitim politikaların oluşturulması yerinde olacaktır.
Belirlenen politikaların amaçlara ulaşmasında verilere dayandırılması sonuca ulaşmak için amaç ile süreç arasında kaynak ve zaman kazanılmasına katkı sağlayacak olup somut adımlar atılmasını destekleyecektir.
TOPLANTI KONUSU BAŞLIĞI: ROUNDTABLE: STATISTICAL OFFICES: INFORMATION BROKERS OR KNOWLEDGE BUILDERS?
TOPLANTI TARİH VE SAATİ: 27 June 2007 - 14:30-16:00 (Marmara)
TOPLANTI NOTUNU HAZIRLAYAN: A. Sema BAHÇECİ
KONUŞMACILARIN İSİMLERİ: Ömer Demir, Marie Bohata, Hing Wang Fung, Enrico Giovannini, Pali Lehohla
KONUŞMALAR HAKKINDA KISA NOTLAR:
Ömer Demir:
• Küreselleşme hayatımızı etkiliyor,
• Son ekonomik gelişmeler nedeniyle istatistikçiler baskı altında,
• Zor görevleri var: zamanında, güvenilir ve kesin veriler üretmeleri gerekiyor,
• Bunun yanında gelişmelere paralel yeni göstergeler üretmeleri lazım,
• İstatistik ofisleri sadece veri üretmekle kalmamalı, filtreleme de yapabilmeli.
Maria Bohata: genel olarak EUROSTAT ve uluslararası istatistik kurumları hk. konuştu.
• 3 çeşit yapı istatistiki kurumlar var: 1. veri sağlayıcılar, 2. istatistik sunan kurumlar, 3. bilgi yapıcı (knowledge builder) kurumlar,
• İstatistik offisleri kanun ile kuruluyor, EUROSTAT sınırlı bilgi yapıcı kurum, OECD yarı-merkezi bilgi yapıcı kurum konumunda,
• Ulusal istatistik kurumları genellikle bilgi yapıcı kurum değiller. Eğer bilgi yapıcı kurum olurlar ise, ya “resmi” ya da “akademik” bilgi yapıcı kurum olma olasılıkları yüksek,
• Öte yandan, istatistik kurumları bilgi yapıcı kurum olma yolunda ilerlemeliler.
Hing Wang Fung:
• Information Brokers, istatistik offisleri ile bilgi sağlayıcıları arasında aracılık yapan, Knowledge Builders ise sentez ile yeni bilgi üretme sürecine katkı sağlayan kurumlar,
• İstatistik ofisleri (İO) stratejik bir kaynak,
• Toplum giderek daha dinamik hale geldiği için, (İO)lar da toplumun gerçeklerine paralel olarak kendilerini yenilemeli ve bilgi yapıcı konuma doğru ilerlemeliler,
• Sadece veri kalitesini değil, veri kulanımını ve sağlanan faydayı da artırmalılar,
Enrico Giovannini:
• Bilgi toplumunda (İO)ların amacı toplumun binary kodlarını araştırmak olmalı,
• İstatistiğin kullanımı bilgi üretir,
• (İO)lar bilgi sektörünün bir parçası olarak görülmeli,
• Kendilerini bilgi yapıcı olarak görmeliler,
• Aktivitelerini artırmalı ve kendilerinin toplum üzerindeki etkilerini ölçmeliler,
• Örnek: AB ülkelerinde yapılan bir araştırmaya göre, toplumun % 70’i temel ekonomik göstergeler konusunda bilgi sahibi olmak gerektiği konusunda hemfikir, ancak % 50’si GSYİH artış hızını bilmiyor. ABD’de, % 87’si GSYİH artış hızını bilmiyor, % 40’ı ise resmi GSYİH rakamını hiç duymamış,
• (İO)lar yenilikçi ve araştırmaya dayalı bir yapı oluşturmalı,
• Güncel, pofesyonel ve bağımsız olmalı, toplumla iletişim kurabilmeli,
• Mikrodata kullanmalı, analitik kapasitelerini geliştirmeli,
• AR-GE’ye daha fazla yatırım yapmalı,
• Tüm bunlar, (İO)ların faydalı ve güvenilir görülmesine bağlı.
Pali Lehohla:
• (knowledge builder) olma işlevi sadece istatistik offislerinden beklenmeleri, akademi de bu işten sorumlu olmalı,
• Öğrenciler daha fazla istatistik kullanmaya ve istatistik offislerine gitmeye teşvik edilmeli.
TÜRKİYE İÇİN ÇIKARILABİLECEK YORUMLAR, ÖNERİLER, YAPILMASI GEREKENLER:
İstatistik ofislerine (TÜİK) daha fazla destek verilmeli, analitik kapasitesi güçlendirilmeli, üretilen verilerin doğru, güvenilir, toplum tarafından kabul görmüş ve politika yapıcılara karar alma sürecinde yol gösterici olmalı, ofislerin sadece veri üretmekle kalmayıp, bilgi yapıcı bir konuma doğru yapılanması sağlanmalı.
TOPLANTI KONUSU BAŞLIĞI: Gelişme Nedir? Konulu Yuvarlak Masa Toplantısı
TOPLANTI TARİH VE SAATİ: 27.6.2007 16:30-18:30
TOPLANTI NOTUNU HAZIRLAYAN:Nihal Pakmak – İrfan Yıldırım
KONUŞMACILARIN İSİMLERİ:
Panalist: Kemal Derviş, UNDP Başkanı
Panelist: Richard Layard , London School of Economics, İngiltere
Panalist: Steve Killelea, müteşebbis, ‘global piece index’i bulan kişi
Panalist: Ngozi Okonjo-Iweala, Nijerya eski devlet bakanı
Panalist: Jimgi Y. Thinley, Kültür Bakanı, Bhutan
Panalist: Ann M.Veneman, Bileşmiş Milletler Çocuk Eğitim Kolu Başkanı
KONUŞMALAR HAKKINDA KISA NOTLAR:
Kemal Derviş: Konuşmacı gelişme terimi söz konusu olduğundu şu kavramların mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmiştir.
-Bin yıl kalkınma hedefleri (Millenium Development Goals)
-Gelir dağılımındaki adalet
-Doğal Kaynakların Sürdürülebilirliği
-Özgürlük
Richard Layard: Konuşmacı gelişmenin insanların mutluluğunun ölçümü olduğunu dile getirmiştir. Gelişmişliğin baş göstergesi mutlu/mutsuz oranıdır. Yaşam beklentisi endeksi ile mutluluk endeksi ve bunların sürdürülebilirliği gelişmişliği ortaya koyar. Konuşmacı ayrıca maliyet–fayda analizlerinde de mutluluk ölçütlerinin mutlaka değerlendirmeye eklenmesi gerektiğini düşünmektedir.
Steve Killelea: Konuşmacı ulusal gelişme ile global gelişme arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmiştir. Çağımızda insanoğlu için tehdit oluşturan iklim değişikliği, azalan biyoçeşitlilik , su azlığı, yüksek nüfus oranları gibi sorunların çözümünde gerekli olan yardımlaşma ve dayanışmanın ancak karşılıklı güven ortamı ve barışın tesis edilmesi ile başarılabileceğini dile getirmiştir. Barış sağlanamayınca global gelişmenin olmayacağını dolayısıyla ulusal gelişmeninde sağlanamayacağını belirtmiştir.
Ngozi Okonjo-Iweala: Konuşmacı Nijeryada yaşanan gelişmelerden bahsederek, 3 yılda enflasyonu düşürdüklerini, GSMH rakamlarını üçe katladıklarını, tasarrufa geçtiklerini ancak gene de halkının yüksek düzeyde tatminsizlik yaşadıklarını dile getirmiştir. Bu durumun nedeni olarak da bir takım temel hizmetlerdeki eksiklikleri göstermiştir. Temiz suya erişim, elektrik, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerdeki yetersizlikler bunlardan bazılarıdır.
Konuşmacıya göre gelişme kişisel, ulusal ve global düzeyde gerçekleştirilmelidir ve bu gelişmenin değerlendirilmesindeki temel meseledir. Ayrıca barış ve global adalet ve kadın erkek eşitliği de gelişmede temel unsurlardır.
Jimgi Y. Thinley: Konuşmacı insanların fiziksel ihtiyaçları kadar zihni ihtiyaçlarının da önemli olduğunu, GSMH rakamlarının bir ülkenin refahını ölçmede yeterli olmadığını, gelişmede mutluluğun önemli olduğunu ve gayrisafi milli mutluluk endeksi gibi bir endeksin oluşturulabileceğini dile getirmiştir. Bu endeks kapsamında, sürdürülebilir ekonomik gelişme, çevre koruma, kültürel gelişme, iyi yönetişim gibi göstergelerin değerlendirilmesi gerektiği dile getirilmiştir.
Ann M.Veneman: Konuşmacı gelişme ölçümlerinde sosyal göstergelerin ekonomik göstergeler kadar öneme sahip olduğunu dile getirmiştir. Kendi çalışma alanına giren çocuk sağlığı ve eğitimi gibi konularda dünya genelinde yaşanan iyi gelişmelere örnekler vererek sağlık ve eğitimin politika oluşturma ve yatırımların belirlenmesinde öncelikli alanlar olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
TÜRKİYE İÇİN ÇIKARILABİLECEK YORUMLAR, ÖNERİLER, YAPILMASI GEREKENLER:
Ülkemizde toplumsal gelişmenin ölçülmesi için gerekli olan göstergeler tanımlanması, bu konu ile ilgili bir proje üretilmesi ve projenin koordinatörü ve sahibinin DPT’nin olması gerektiğine inanıyoruz. İktisadi göstergelerin toplumun tümünün içinde bulunduğu mevcut durumu tam yansıtmadığı bilinmektedir.Bu sebeple Toplumsal Gelişme Endeksi Projesinin hızlı bir şekilde başlatılması gerektiği düşünülmektedir.
AB ve Transatlantik (AB ve ABD işbirliği) merkezli istatistiki standartlar oluşturulmamalı tüm ülkeleri kapsayan bir yaklaşım benimsenmeli, ilgili komisyonlara diğer ülkelerin de katılması mutlaka sağlanmalıdır. Bu yaklaşım DPT için önemli görülmektedir.
TOPLANTI KONUSU BAŞLIĞI: Sürdürülebilir Kalkınma Yuvarlak masa Toplantısı
TOPLANTI TARİH VE SAATİ: 27.6.2007 9:00-10:30
TOPLANTI NOTUNU HAZIRLAYAN:Arzu Özbay
KONUŞMACILARIN İSİMLERİ:
Yönetici: David Stunners, Avrupa Çevre Ajansı
Panalist:Robert Smith, Çevre Harcamaları ve İstatistikleri Bölüm Yöneticisi, Kanada
Panelist: Roefie Hueting , Hollanda İstatististik
Panalist: Christoph Müller, Avusturya
KONUŞMALAR HAKKINDA KISA NOTLAR:
Robert Smith: Konuşmacı gelişmiş ülkeler tarafından oluşturulan bir çalışma grubu tarafından ele alınan sürdürülebilir kalkınma göstergeleri hazırlanması ve buna ilişkin bir yaklaşım geliştirilmesi konusunda bilgi sunmuştur.
Zaman içerisinde sürdürülebilir kalkınma (SK) göstergelerinin gelişimine bakıldığında, ilk kez 1990’ların başında ortaya çıkan SK göstergeleri, başta ekonomi-çevre ilişkisini yansıtırken, 1990’ların ortasına gelindiğinde ekonomi-toplum-çevre üçlüsü beraber ele alınmaya başlanmıştır. Bu süreçte başlangıçta sınırlı bir liste olan SK göstergeleri, üç ayağın beraber ele alınmasıyla uzun bir liste haline gelmiştir.
Ekonomistlerin SK konseptiyle ilgilenmeleri 1990’larda başmış olup, sermaye tanımının içine insan, çevre ve sosyal sermaye tanımlarının da entegre edilmesiyle konu sermaye açısından ele alınmaya başlanmıştır.
2005 yılında bazı gelişmiş ülkelerin istatistik ofislerinin başkanları sürdürülebilir kalkınma göstergeleri konusunda bir çalışma grubu oluşturmaya karar vermişlerdir. Söz konusu çalışma grubunda toplam 25 ülke olmakla beraber, yönlendirme grubu Norveç, Avusturalya, Yeni Zellanda, Kanada, AB temsilcilerinden oluşmaktadır.
Başkanlığını Norveçin yaptığı bu çalışma grubunun üç hedefi vardır:
• SK’nın ölçülebilmesi için temeli oluşturacak olan “sermaye” tanımının içeriği konusunda fikir birliğine varmak ve buna bağlı olarak kısa bir gösterge seti önermek
• Farklı kurumlar tarafından önerilen SK gösterge setlerinin ortak olan yönlerini ortaya çıkarmak
• Yukarıda özetlenen iki yaklaşımı karşılaştırarak nihai SK göstergeler seti önerisini hazırlamak
Çalışma grubunun üzerinde fikir birliğine vardığı konular şunlardır;
• SK temelde insan refahıyla ilgilidir
• SK’nın ekonomik, çevresel ve sosyal boyutları vardır
• SK ile ilgili mevcut yaklaşımlar genelde mevcut refahı dikkate almakta, uzun dönemdeki refaha çok fazla önem verilmemektedir.
Çalışma grubunun halen üzerinde tartıştığı konular şunlardır;
• SK açısından mevcut refah düzeyi, uzun dönemli refah kadar önemli midir?
• Sosyal sermayenin unsurları nelerdir, ve bunlar geliştirilebilir mi?
Sonuç olarak, çalışma grubu bu tartışmalar ve çalışmalar çerçevesinde, sermayenin tanımının bileşenlerinin genişletilmesine dayanan yaklaşımı, mevcut göstergelerlerin hazırlama yaklaşımıyla karşılaştırarak ortak bir gösterge yaklaşımına ulaşmayı hedeflemektedir. Bu konuya ilişkin raporun 2008 yazında yayınlanması hedeflenmektedir.
Roefie Hueting: Konuşmacı SK için makro bir indiktör olan çevresel olarak sürdürülebilir GSMH (sGSMH) teorisini ve sGSMH’nın nasıl hesaplanabileceğini açıklamıştır.
sGSMH belirli bir teknoloji seviyesinde, çevresel fonksiyonların gelecek nesiller için sürdürülebilirliğinin sağlandığı koşullarda, elde edilebilir en yüksek üretim seviyesidir. sGSMH, GSMH ile arasındaki fark, sürdürülebilir olmayan üretim trendini saptamak için kullanılabilir. Söz konusu yaklaşım, bir zaman serisinde toplumların sürdürülebilirliğini analiz etmek için kullanılabilir. sGSMH hesabındaki önemli varsayım, gelecekte geliştirilebilecek teknolojilerin bugünkü hesaplamalarda yok sayılmasıdır.
sGSMH, üretimden kaynaklanan katma değerden, bu üretim için kullanılan doğal kaynakların değeri düşülerek bulunur. Çevresel değerlerin gölge fiyatlarının doğru tahmini için genel denge modeli kullanılabilir. Modelde çevreye baskı yapan ve yapmayan ürünlerin fiyatlarının farklılaştırılması ile ürünlerin gölge fiyatları bulunur ve bu fiyatlar kullanılarak sGSMH hesaplanabilir.
Christoph Müller: Konuşmacı Avrupa Birliği Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisini (EU SDS) ve söz konusu Stratejinin uygulanmasını izlemek amacıyla geliştirilen SK gösterge seti hakkında bilgi sunmuştur.
İlk olarak 1997 yılında hazırlanan EUSDS, daha sonra 2001 ve 2006 yıllarında revize edilmiş, ve en son EU SDS Haziran 2006’da kabul edilmiştir.
EU SDS’nın 4 ana hedefi çevrenin korunması, sosyal hakkaniyet ve uyum, ekonomik kalkınma, uluslararası taahhütleri karşılamaktır. Söz konusu hedeflere ulaşmak konusunda 7 problem alanı (iklim değişikliği, sürdürülebilir ulaştırma, toplum sağlığı vs.) tanımlanmıştır. Bu çerçevede, her problem alanına ilişkin politikalar, hedefler tanımlanmıştır. Politikaların izlenmesi amacıyla daha önce farklı çalışmalar için hazırlanan gösterge setlerinin derlemesiyle 3 farklı seviyede, toplam 98 adet SK göstergesi tespit edilmiştir. Söz konusu göstergelerin seçilmesindeki temel yaklaşım, Stratejide tespit edilen politika hedeflerinin uygulamasını izlemeye imkan verebilmesidir. Her üye ülkenin 2 yılda bir bu gelişmeyi gösteren raporları sunması gerekmektedir.
TÜRKİYE İÇİN ÇIKARILABİLECEK YORUMLAR, ÖNERİLER, YAPILMASI GEREKENLER:
Müsteşarlığımızın faydalanıcı kuruluş olduğu ve BMKP tarafından yürütülen “Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi” kapsamında ulusal sürdürülebilir kalkınma göstergelerinin hazırlanması için çalışmalar yürütülmektedir. Söz konusu çalışma Sn. Mullerin sunduğu AB SK Stratejisi yaklaşımına paralel bir yaklaşımda yürütülmektedir. Proje kapsamında, hazırlanacak Sürdürülebilir Kalkınma Politika Seçenekleri Belgesinde tespit edilecek politika ve eylemleri izlemek üzere göstergeler tespit edilecektir. Bu amaçla, SK göstergeleri için farklı uluslararası kuruluşlarca yapılan çalışmaların karşılaştırılması için analiz çalışmasına başlanmıştır. Bu açıdan konu değerlendirildiğinde, Sn. Robert Smith tarafından sunulan çalışmanın raporlarının da Proje kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Sn. Muller sunumunda, üye ülkelerin EU SDS’ye ilişkin 2 yıllık raporlamalar yapması gerektiğini belirtmiştir. Dolayısıyla, Proje kapsamında hazırlanacak gösterge setinin, EU SDS’yi izlemek için tespit edilen göstergeleri de kapsaması, ileride Komisyona yapılması gerekebilecek raporlama açısından önem arz etmektedir.
Sn. Roefie Hueting tarafından açıklanan sGSMH hesaplaması, temel olarak genel denge modelinin kullanımını gerektirmektedir. Ülkemizde çevresel muhasebe sisteminin geliştirilmesi ve çevre yönetiminde ekonomik araçların kullanımı sektörel olarak öncelikli konular arasında değerlendirilmektedir. Konuşmacı tarfından açıklanan yaklaşım, çevre değerlerinin iktisadi kalkınmada dikkate alınmasına ilişkin makro bir bakış sağlayabileceği düşünülmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, uygun görüldüğü takdirde Müsteşarlığımız bünyesinde böyle bir çalışmanın yapılması faydalı mütalaa edilmektedir.
TOPLANTI KONUSU BAŞLIĞI: What People Know About Progress?
TOPLANTI TARİH VE SAATİ: 27 June 2007
TOPLANTI NOTUNU HAZIRLAYAN: Eser Pirgan
KONUŞMACILARIN İSİMLERİ:
Chairman: Josef Olenski, President, Central Statistical Office, Poland
Speakers: Marco Malgarini
Antonis Papacostas
Richard Curtin
Theodore Porter
KONUŞMALAR HAKKINDA KISA NOTLAR:
Josef Olenski: Before clarifying what people know about progress, we should answer
*What is progress?
*Do people understand statistical categories too measure progress?
*Is there any linguistic gap between statisticians and users?
*Is there any knowledge gap between statisticians and users?
Marco Malgarini: “What Do Citizens Know About Statistics? Results of an OECD-ISAE Survey on Italian Consumers”
Some questions were added to Consumer Survey to measure consumers affinity about statistics. Initially quantitative questions directly asking for a number about some indicators like GDP growth, inflation rate and unemployment rate, were added to the survey. Very few responded and gave an answer to the questions.
In the second round qualitative questions requiring consumers to choose an interval for these figures were added. Response rate increased, however correct answers were uncommon.
When the answers given to these questions mapped over the socio-economic characteristics of households, following reults were reached:
Determinants of statistical knowledge appear to be gender, age, education and employment status. Male, middle aged, more educated and self-employed have higher statistical knowledge. Moreover, people reading newspapers and using internet have higher statistical knowledge. Whereas people living in the south have lower statistical knowledge.
Antonis Papacostas: “Europeans Knowledge on Economical Indicators”: Aim of the study is to measure public perception on economicindicators. Knowledge of individuals on growth, unemployment rate and inflation rate were measured. Correct answers were within the range of 10 per cent neighbourhood. Major part of Europeans don’t know the correct answer to these questions. France is an exception for unemployment rate, probably due to it being one of the favorite topics of elections. All Europeans overestimate the unemployment rate.
When we come to perceptions of people, people think that policy decisions are given on statistical information. However, their trust on statistical offices are low.
Perception changes dramatically between countries. Unemployment rate is the same in two countries (Crotia and ...) however their perception of the country’s performance with respect to EU avarage are completely different.
Dostları ilə paylaş: |