Turizm ve otel iŞletmeciLİĞİ ÖĞrencileri İÇİn hukuka giRİŞ



Yüklə 1,25 Mb.
səhifə5/24
tarix21.11.2017
ölçüsü1,25 Mb.
#32425
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24

5. madde ise “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır” demek suretiyle temel haklara gönderme yapmaktadır.
Yukarıda değinilen temel hak ve özgürlükler, Anayasada öngörülen özel nedenlerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ve ancak yasa ile sınırlanabilir. Bu sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz.
Temel hak ve özgürlükler Anayasada üç kategori altında yer almaktadır.


      • Kişi hakları ve ödevleri olarak belirtilen “koruyucu haklar” (m. 17-40) bölümünde kişinin maddi ve manevi varlığı koruma altına alınmakta, kişinin can ve mal güvenliği, özel yaşamı, konut dokunulmazlığı, haberleşme, yerleşme, seyahat, din ve vicdan, düşünce ve kanaat, bilim ve sanat, dernek kurma toplantı ve gösteri yapma, hak rama gibi özgürlükleri güvence altına alınmakta, cevap ve düzeltme hakkı, mülkiyet hakkı, ispat hakkı tanımlanmaktadır.

      • Sosyal ve ekonomik haklar “İsteme hakları” (m. 41-65) bölümünde ailenin korunması, herkese eğitim ve öğretim hakkı, çalışma ve sözleşme özgürlüğü, sosyal güvenlik hakkı gibi haklar ve ödevler yer almaktadır.

      • Siyasi haklar ve ödevler “katılma hakları” (m. 66-74) bölümünde, Türk vatandaşlığı hakkı, seçme, seçilme, siyasal faaliyette bulunma hakkı, siyasal parti kurma, kamu hizmetlerine girme, vergi ödeme, askerlik yapma gibi ödevler bulunmaktadır.



        • Atatürk Milliyetçiliğine Bağlılık İlkesi: Anayasanın yukarıda verilen 2. maddesinde “Atatürk milliyetçiliğine bağlı,” ilkesi de yer almaktadır. Atatürk milliyetçiliği, ülkede din, dil, ırk ayırımı yapmayan, Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı herkesi Türk kabul eden bir milliyetçilik anlayışıdır. Buradaki milliyetçilik anlayışı, “akılcı, çağdaş, uygar, ileriye dönük, demokratik, toplayıcı, birleştirici, insani ve barıştırıcı” bir anlayış olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Bu şekilde tanımlanan milliyetçilik anlayışı, ırkçılığa, şovenizme, saldırganlığa kapalı bir milliyetçilik anlayışı olması gerekir.




      • Demokratik Devlet İlkesi: 1924 Anayasasına 1937 yılında eklenen bu ilke halkın yönetime katılması anlamını taşımaktadır. 1982 Anayasasının 2. maddesinde “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” denmek suretiyle halkın yönetime katılması Anayasa ile güvence altına alınmış durumdadır. Böylece halk devleti yönetecek organları seçecek, siyasal partilerde örgütlenerek yönetime katılma hakkını kullanacaktır. Siyasi partiler Anayasada siyasal hayatın vazgeçilmez öğeleri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca seçimlerin serbest, eşit ve tek dereceli olarak genel ve gizli oy – açık sayım yöntemi ile yapılacağı, vatandaşların yasada öngörülen koşullarla seçme ve seçilme özgürlüğüne sahip olduğu açıkça belirtilmiştir.

MADDE 67. – Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.

(Değişik: 23.7.1995-4121/5 madde.) Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır. Ancak, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla kanun, uygulanabilir tedbirleri belirler.

(Değişik: 17.5.1987-3361/1 md.; 23.7.1995-4121/5 md.) On sekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklarına sahiptir.”


      • Laik Devlet İlkesi: Laiklik ilkesi de Anayasa metinlerine 1937 yılında yapılan değişiklikle eklenmiştir. 1924 Anayasasının 2. maddesinde “Türkiye Devletinin dini İslam’dır” şeklinde bir tümce bulunmaktaydı. Bu tümce 1928 yılında kaldırılmış, ve 1937 yılında çıkarılan bir yasa ile Türkiye Cumhuriyeti laik bir cumhuriyet haline gelmiştir. 1961 ve 1982 anayasalarında bu anlayış korunmuştur.

Laiklik genel anlamda, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak tanımlanmaktadır. Daha açık bir ifade ile yasaların yapılmasında din kurallarının etkili olmaması, devlet yönetiminde dinsel esasların dayanak olarak alınmaması, devletin dinsel temellere oturtulmaması, devletin bütün dinlere eşit mesafede olması, devletin din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrım gözetmemesi gibi ilkeler laikliğin temelini oluşturmaktadır.


Laik devlet ilkesi, devletin dinsel inançlara ve ibadete karışmaması, bunları engellememesi ve engel olacak davranışların önlenmesini de kapsamaktadır.

VI.  Din ve vicdan hürriyeti



MADDE  24. – Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.

Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”

Laiklik ilkesinin en önemli unsuru, devletin toplumsal, ekonomik, siyasal veya hukuksal düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandıramaması veya siyasal ve kişiler çıkarlar, nüfuz sağlama amacı ile her ne surette olursa olsun dini ve din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edememesi ve kötüye kullanamamasıdır.
Günümüzün de tartışma konusu olan laiklik ilkesi demokrasi ilkesi ile karşılaştırılmakta, laiklik mi? Demokrasi mi? Tartışması sürdürülmektedir.


        • Hukuk Devleti İlkesi: Bu ilke ile, Devletin işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına bağlı olarak yürütüldüğü, vatandaşların hukuki güvenlik içerisinde yaşamlarını sürdürdükleri bir sistem tanımlanmaktadır.

Hukuk Devleti olmanın temel öğesi, vatandaşların temel hak ve özgürlüklere sahip olmasıdır. Bu husus Anayasamızın 12. maddesinde güvence altına alınmıştır.


Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder”
Diğer önemli bir öğe, yasama işlemlerinin Anayasaya uygunluğunun sağlanmasıdır. Bu görev daha önce değindiğimiz gibi Anayasa Mahkemesi tarafından yapılmaktadır.

Yürütmenin işlem ve eylemlerinin yargı denetimine tabi olması da diğer önemli öğedir. Anayasanın 125. maddesinde “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” denilmek suretiyle hukuk devleti için gerekli bir adım daha atılmış bulunmaktadır.



Yürütmenin kendi eylem ve işlemleri ile bireye verdiği zararlardan sorumlu tutulması ve zararı tazmin yükümlülüğünün bulunması da hukuk devleti olmanın bir öğesidir. Bu ilke de Anayasada yer almaktadır. Hukuk devleti olmanın ayrıca;

  • Çoğulcu demokrasiyi gerçekleştirecek kural ve önlemleri alması,

  • Çıkarılan yasaların genel olması

  • Kazanılmış haklara saygılı olunması

  • Yargı bağımsızlığının sağalanmış olması

  • Yargıç ve savcıların bağımsız ve tarafsız olması

  • Doğal yargıç kavramının yerleşmesi gibi ilkeleri de bulunmaktadır. Bu ilkeler 1982 Anayasamızda yer almaktadır



    • Atatürk Devrimlerine Bağlılık İlkesi: Monarşik siyasal yapıdan cumhuriyete geçişle birlikte toplumdaki geleneksel yapının çeşitli hukuksal düzenlemelerle değiştirilmesi hedeflenmiştir. Hukuksal düzenlemelerin bir kısmı “Devrim Yasaları” adı altında 1961 Anayasasında, ve “İnkılap Yasaları” adı altında 1982 Anayasasının 174. maddesi ile koruma altına alınmıştır.

I. İnkılâp kanunlarının korunması

MADDE 174. – Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılâp kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz :

  • 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat (Eğitim birliği) Kanunu;

  • 25 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisâbı (giyilmesi) Hakkında Kanun;

  • 30 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine (kapatılmasına) ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;

  • 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;

  • 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın (rakamların) Kabulü Hakkında Kanun;

  • 1 Teşrinisâni 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun;

  • 26 Teşrinisâni 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun;

  • 3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun.


Anayasada Yer Alan Devlet Organları
Kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanarak anayasal erklerin Yasama, Yürütme ve Yargı olarak üçlü bir yapı oluşturduğuna daha önce değinmiştik.Söz konusu yapılanma Anayasada yer alan bir takım organlar eliyle gerçekleştirilmektedir. Bu organlar;


  • Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM): Anayasada belirtilmiş Yasama yetkisi TBMM tarafından kullanılmaktadır. Yasama yetkisi TBMM’sinin yasa yapma ve parlamento kararı alma yetkisini ifade etmektedir.

Yasa yapma yazılı hukuk kurallarının konulması işlevini kapsamaktadır. Parlamento kararları ise TBMM’nin yasa yapma dışındaki bütün işlemlerini kapsamakta ve Meclisin iç çalışmalarına ilişkin kararlar ile Meclis dışındaki bir organın bir eylemini veya Meclis dışındaki bir organın denetimini içeren kararlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.


Örneğin Meclisin kendi “içtüzüğünü” yapması, Başkanını seçmesi Meclisin iç çalışmalarına ilişkin kararlardır.
Buna karşın, Başbakan ve Bakanlar hakkında Meclis Soruşturması açılması,, Yüce Divana sevk kararı, Cumhurbaşkanı seçimi gibi kararlar ise parlamento kararlarının ikinci kısmında yer alan kararlara örnek teşkil etmektedir.
TBMM 5 yılda bir yapılan genel seçimle seçilen 550 milletvekilinden oluşmaktadır. milletvekili olabilmek için asgari ilkokul mezunu olmak, askerlik görevini yapmış olmak ve yüz kızartıcı suçtan ceza almamış olmak gibi koşullar aranmaktadır. Milletvekillerinin yasama sorumsuzluğu ( Meclisteki çalışmalarda kullanılan oy ve sözlerinden ve bunları dışarıda tekrarlamaktan sorumlu tutulmamak) ve yasama dokunulmazlığı (Meclis kararı olmadan suç işlediği varsayımı ile sorgulanmamak, tutuklanmamak ve yargılanmamak durumu) bulunmaktadır.


  • Cumhurbaşkanı2: Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 101, 102, 103, 104, 105, ve 106. maddelerinde belirtilmiştir.

“A. Nitelikleri ve Tarafsızlığı (Değişik madde 101) (*)

Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir.

Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.

Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir.

Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.


B. Seçimi (Değişik madde 102) (*)

Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır.

Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.

İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.

Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.

Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usûl ve esaslar kanunla düzenlenir.

C. Andiçmesi (Madde 103)

Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki şekilde andiçer :

"Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğünü, Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, Milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim."


D. Görev ve Yetkileri (Madde 104)

Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder; Anayasa'nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.

Bu amaçlarla Anayasanın ilgili maddelerinde gösterilen koşullara uyarak yapacağı görev ve kullanacağı yetkiler şunlardır:

a) Yasama ile ilgili olanlar :

* Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde açılış konuşmasını yapmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni gerektiğinde toplantıya çağırmak,


* Yasaları yayımlamak,
* Yasaları yeniden görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geri göndermek,
* Anayasa değişikliklerine ilişkin yasaları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak,
* Yasaların, kanun hükmündeki kararnamelerin,Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün, tümünün ya da belirli kurallarının Anayasaya biçim ya da esas yönünden aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açmak,
* Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek,

b) Yürütme alanına ilişkin olanlar :

* Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
* Başbakanın önerisi üzerine Bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
* Gerekli gördüğünde Bakanlar Kurulu'na Başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulu'nu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak,
* Yabancı devletlere Türk Devleti'nin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyeti'ne gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,
* Uluslararası antlaşmaları onaylamak ve yayımlamak,
* Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomutanlığını temsil etmek,
* Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullanılmasına karar vermek,
* Genelkurmay Başkanı'nı atamak,

E. Sorumluluk ve sorumsuzluk hali (Madde 105)

Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa ve diğer yasalarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır. Bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur. Cumhurbaşkanı'nın resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil, yargı mercilerine başvurulamaz.

Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin önerisi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır.


F. Cumhurbaşkanına Vekillik Etme (Madde 106)

Cumhurbaşkanı'nın hastalık ve yurt dışına çıkma gibi nedenlerle geçici olarak görevinden ayrılması durumlarında, görevine dönmesine kadar; ölüm, çekilme ya da başka bir nedenle Cumhurbaşkanlığı makamının boşalması durumunda da yenisi seçilinceye kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cumhurbaşkanlığı'na vekillik eder ve Cumhurbaşkanı'na ilişkin yetkileri kullanır.





        • Bakanlar Kurulu: başbakan ve Bakanlardan oluşur. Başbakan, Bakanlar Kurulunun başı olarak TBMM üyeleri arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Bakanlar, Başbakan tarafından milletvekili veya milletvekili olmayanlar arasından seçilir ve Cumhurbaşkanı tarafından atanırlar. Gerektiğinde Başbakanın önerisi üzerine Cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir.


Bakanlar Kurulu atandıkları tarihi takip eden bir hafta içinde “Hükümet Programını” hazırlar, Mecliste okutur ve Meclisin Güven Oyuna başvurur. Güven oyunu takiben, hazırlanan program çerçevesinde çalışmalarını yürütür. Bakanlar Kurulu, hükümetin siyasetini yürütmede müştereken sorumludurlar. Her Bakan Başbakana karşı sorumlu olup, kendi yetki alanındaki işlerden ve emri altındaki kişilerin eylem ve işlerinden de sorumludur.


  • Yargı Organları: Anayasamızda yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılması ilkesi benimsenmiştir. Yargı hizmetlerinin nasıl sağlanacağı ise 138. maddede belirtilmiştir.

MADDE 138. – Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.

Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.

Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”

Yargıçlar görevlerinden azledilemez, istekleri dışında 65 yaşından önce emekli edilemezler. Yargıçlar mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıç teminatı esaslarına göre görev yaparlar. Yargıçların denetimi, Adalet Bakanlığının izni ile adalet müfettişlerince yapılır.

Yargıçların ve savcıların mesleğe alınmaları, atama, nakil, geçici yetki ile yetkilendirme, yükselme, birinci sınıfa ayrılma, kadro dağıtma, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemleri Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yapılır.




        • Diğer Anayasal Kuruluş ve Organlar: Anayasa, yukarıda sayılan temel organların dışında bazı kurum ve kuruluşlara yer vermek suretiyle onlara özel bir statü tanımaktadır. Bu kuruluşlar aşağıdaki gibi sıralanmıştır.




  • Devlet Denetleme Kurulu: Yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri dışında yönetimin ve bazı kuruluşların hukuka uygun, düzenli ve verimli işleyişini sağlamak üzere Anayasanın 108. maddesine göre kurulmuş bir denetim birimidir.


Devlet Denetleme Kurulu

MADDE 108. – İdarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla, Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanının isteği üzerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinin yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapar.

Silahlı Kuvvetler ve yargı organları, Devlet Denetleme Kurulunun görev alanı dışındadır.

Devlet Denetleme Kurulunun üyeleri ve üyeleri içinden Başkanı, kanunda belirlenen nitelikteki kişiler arasından, Cumhurbaşkanınca atanır.

Devlet Denetleme Kurulunun işleyişi, üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri, kanunla düzenlenir.



  • Üniversiteler: Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip yüksek bilim, araştırma ve yayım birimleridir. Anayasanın 130. maddesi üniversitelerle ilgili bütün konuların yasa ile düzenleneceğine amirdir.

Yükseköğretim kurumları

MADDE 130. – Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.

Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabilir.

Kanun, üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılmasını gözetir.

Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Ancak, bu yetki, Devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunma serbestliği vermez.

Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve denetimi altında olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır.

Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır.

Üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları; Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar.

Üniversitelerin hazırladığı bütçeler; Yükseköğretim Kurulunca tetkik ve onaylandıktan sonra Millî Eğitim Bakanlığına sunulur ve genel ve katma bütçelerin bağlı olduğu esaslara uygun olarak işleme tâbi tutularak yürürlüğe konulur ve denetlenir.

Yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar  ile  ilişkileri,  öğretim  düzeyleri  ve  süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak harçlar, Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, malî işler, özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi, Yükseköğretim Kuruluna ve üniversitelere Devletin sağladığı malî kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir.

Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, malî ve idarî konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tâbidir.”


Üniversitelerle ilgili tüm konuları düzenlemek üzere 6.11.1981 yılında çıkarılan 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu halen yürürlükte bulunmaktadır.

1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin