Ör.
-
Alnın bir sitare-i nev, yok afitab
yeni yıldız güneş
Mavi bir sevda şarkısı
Hayır, mavi değil
Ela bir şarkıdır söylediği
-
Erbab-ı teaşur çoğaldı şair azaldı şair azaldı
Yok öyle değil, şairin ancak adı kaldı
Yanak olmaz, dudak olsun
-
Gördü geçen yıl bu kızıl bulutu gözleriniz
Demek bunların hepsi doğru, cevap veriniz
Yok. Hayır söylemeyin acısını bu yasın
Zavallı kulaklarım iki defa duymasın
-
Severim seni canım gibi dedim, hata dedim
Ne miktarı ola canın ki benzetem seni cana
-
İltifat (Yönelme)
-
Bir varlık veya duygudan söz ederken başka bir varlığa veya söze geçme.
Ör.
-
Aradan yıllar geçti, işte o günden beri
Ne zaman yolda bir hana rastlasam irkilirim
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim
Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar
(Şair, “han”dan söz ederken, birden “yollar” hakkındaki duygularına geçmiştir.)
-
Güneş güler, kuşlar uçar havada
Uyanırlar nazlı nazlı çiçekler
Yalnız mısın o karanlık yuvada
Yok mu seni bir kayırır bir bekler
-
İrsal-ı Mesel (Atasözü Söyleme)
-
Söze bir atasözü katmaya “irsal-ı mesel” denir.
Ör.
-
İnsana sadakat yaşanır, görse de ikrah (kötülük)
Yardımcısıdır doğrunun Hazreti Allah
-
Tok olanlar bilmez çektiğini aç kalanın
Sırtı pek kimseye ahval-ı şita yaz görünür
-
Affeyleyelim ki belki bilmez
Bir sürçen atın başı kesilmez
-
Ağyar elemin çekme gönül nafile gamdır
Hasmın sitemin anlamamak hasma sitemdir
-
Kör ölse badem gözlüydü derler
Dilsiz ölse şirin sözlüydü derler
-
Pazarda eşeğin kuyruğunu kesme
Kimi uzun, kimi kısa der ise küsme
-
Yılanı küçükken ez büyütme ha
Büyütürsen olur başına bela
-
Akıl yaşta değil, baştadır başta
Kişinin miktarı bilinir işte
-
Balık baştan kokar demişler atalar
Atın kuyruğu da koktu emmoğlu
-
Kat’ (Kesme)
-
Sözü, susmanın söylemekten daha etkili olacağı bir noktada kesmeye “kat” denir.
Ör.
Bu dağın çilesi solmaz
Bu dağ bir…
Sus şair
Hepsini demek olmaz
-
Ey kimsesiz, avare çocuklar... hele sizler
Hele sizler...
Ne güzel var avutacak gönlümü
Bu şehirde
Ne de bir tanıdık çehre
Bir tren sesi duymayagöreyim
İki gözüm iki çeşme…
-
Sehl-i Mümteni
-
Söylenmesi kolay göründüğü hâlde benzerinin yazılması çok güç olan dizelerdir.
Ör.
Yunus diye göründüm
-
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan
(Yunus Emre)
-
İcaz (Özlü Söz)
-
Özlü sözler söylemeye “icaz” denir.
Ör.
-
Karanlıkta yatacağına bir mum yak. (Konfiçyüs)
-
Acizler için imkânsız, korkaklar için müthiş görünen şeyler, kahramanlar için idealdir. (Atatürk)
-
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi (Kanuni Süleyman)
-
SESE DAYALI SANATLAR
-
Cinas (Sesteşlik)
-
Yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları farklı olan sözcükleri bir arada kullanılmasıyla oluşan ses sanatına denir.
-
Tam Cinas
Ör.
-
Bir güzel şuha dedim ki gözün sürmelidir
Dedi vallahi seni Hint’e kadar sürmelidir
-
Kısmetindir gezdiren yer yer seni
Arşa çıksan akıbet yer yer seni
-
Kalem böyle çalınmıştır yazıma
Yazım kışa uymaz, kışım yazıma
Var yiğit para kazan
-
Söylerken o sözleri kızardı
Hem hazzeder ah hem kızardı
-
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Bu son faslıdır ey ömrüm nasıl geçersen geç
-
Bülbülün çilesi yanmakmış güle
Ömürler geçiyor ağlaya güle
-
Ayrık (Yarım) Cinas
-
Cinaslı sözcüklerden biri, iki sözcük halindeyse, buna “yarım cinas” denir.
Ör.
-
Her nefeste işledim ben bir günah
Bir günah için demedim bir gün ah
Ben bu derde yanalı
Binme namert atına
Ya mıh düşer ya nalı
-
Nedir can kim anı sen nâzenin canane vermezler
Sana âşık olanlar yoluna cânâ ne vermezler
Nerde içsin kuzu su
Beni yakıp bitiren
Bir ananın kuzusu
-
Seci (İçuyak)
-
Düzyazıda kullanılan uyaktır. Divan edebiyatı nesrinde sıkça kullanılmıştır.
Ör.
-
Aşk bir zevktir, onun da başka bir dili var, aşk bir şevktir, onun da ayrı ehli var; aşk bir cûştur, onun da şeydaları var, aşk bir hûruştur, onun da deryaları var.
-
Azmışlara yol gösterici, az isteyene bol gösterici, bilmeyene bildirici, görmeyene gördürücü, halk sarayının kapıcısı, gönül evinin yapıcısı.
-
İlahi! Kabul senden, ret senden, ilahi, şifa senden dert senden. İlahi, gönlüm oduna her ne yaktınsa, ol tüter. İlahi, vücudum bağrına her ne diktinse ol biter.
-
İmam-ı Cafer-i Sadık’tan nakledilir ki ifraz-ı girye beş kişiye münhasırdır: Biri Âdem ki behişt-i firakından nalan idi. Biri Yakup ki Yusuf’un hicretinden giryan idi. Biri Yusuf ki Yakup’un derdinden perişan idi.
-
Ey gözlerimin nuru, ey gönüllerin süruru, başımızın tacı, ehli dilin miracı, gönül hanesinin ziyası, dil hastasının niyazı.
-
Dil sözü kulaklara verir; kalem uzaklara.
-
İştikak
-
Aynı kökten türeyen sözcükleri bir arada kullanmaya “iştikak” denir.
Ör.
-
Karşısında nice erbab-ı denaat titrer
Hâkim-i mahkeme-i hükm-i cezadır kalemim
-
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
-
… Kadimsin ukul-i mütekaddimin ve müteahhirin daire-i kıdemine kadem basamaz.
-
Kolay gele bay beygir
Marifet dönmede değil
Döndürendedir
-
Hâlâ o cehalet, o tecahül ve o techil
-
Akis (Çaprazlama)
-
Bir cümle veya dize içindeki sözleri ters çevirerek söylemeye “akis” denir.
Ör.
-
Her inişin bir yokuşu, her yokuşun bir inişi vardır.
-
Yemek için yaşamamalı, yaşamak için yemeli.
-
Didem ruhu gözler, gözler ruhunu didem
Kıblem olalı kaşın, kaşın olalı kıblem
-
Utandım ağlayarak, ağladım utanmayarak.
-
Ayaklar oldu baş, başlar ayak oldu.
-
Mümkün değil Hüda’yı bilmek de bilmemek de
Bilmek de bilmemek de mümkün değil Hüda’yı
-
Şiddet kanı, kan şiddeti besler.
-
Şiirlerin akşamında şehir, şehirlerin akşamında şiir var.
-
Akrostiş
-
Bir şiirdeki dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru anlamlı bir sözcük oluşturmasına “akrostiş” denir.
Ör.
-
Var olan bir sen bir ben bir de bu bahar
Elden ne gelir ki? Güzelsin gençliğin var.
Dünyada aşkımız ölüm gibi mukaddes
İnan ki bir daha geri gelmez bu günler
Âlemde bu andır, bize dost esen rüzgâr
-
Rüyada mıyım yoksa uyanık mı bilemem
Istıraplı kalbim başkasını sever mi bilmem
Zalim olma anla beni senden gayrısını sevemem
Anla beni anla, senden başkasını sevemem
-
Lebdeğmez (Dudakdeğmez)
-
İçinde “b, m, v, p, f” gibi dudak ünsüzleri bulunmayan sözcüklerle yazılan şiirlere “lebdeğmez” denir.
Ör.
-
Âşıklar söylenen sözden alırsa
İnsanlar içinde hastan ayrılır
Hakikat dersini özden alırsa
Yaratan Tanrı’ya destan sayılır
-
Kalp
-
Bir sözcüğün seslerinin yerini değiştirerek yapılan sanattır.
Ör.
-
Gazeteci kız yine bir olay duyar
Sisli bir sonbahar akşama yola çıkar
-
Kış Şık, Bel Leb, Eczane Cenaze
-
Aliterasyon
-
Bir şiirde ahenk yaratmak için ses ya da hecenin yinelenmesine “aliterasyon” denir.
Ör.
-
Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasındayım.
-
Cinayeti kör bir kayıkçı gördü
Ben gördüm, kulaklarım gördü
Vapur kudurdu, deniz gibi böğürdü
Hiçbiriniz orada yoktunuz
-
Dest bus-ı arzusuyla ölürsem dostlar
Kuzen eylen toprağım sunun anınla yâre su
-
Nida (Sesleniş)
-
Sanatçının coşku ve heyecan sonucu olay ve varlıklara seslenmesine “nida” denir.
Ör.
Ey, çağıran yollar
Dostları ilə paylaş: |