o
23. Sıkıyönetim veya olağanüstü hal durumunda çıkarılabilecek kanun hükmünde kararnamelerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? (2002 KPSS)
-
Bakanlar Kurulunca Danıştay'ın
incelemesinden geçirildikten sonra çıkarılabilir.
-
Temel hak ve hürriyetlere ilişkin düzenleme
yapamaz.
-
TBMM'nin onayına sunulmasına gerek yoktur.
-
Resmi Gazete'de yayımlanmaları gerekmez.
E) Bir yetki kanununa dayanması gerekmez.
25. Aşağıdakilerden hangisi seçimle işbaşına gelir? (2003 KPSS)
-
Vali
-
Belediye Başkanı
-
Kaymakam
-
Mal müdürü
E) Emniyet müdürü
Sıkıyönetim ve Olağanüstü Hal Kararnameleri çıkarma yetkisi Anayasa tarafından Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna verilmiş olup bir yetki kanununa ihtiyaç duyulmaz.
(Cevap E)
Diğer seçenekler merkezi idarenin kamu görevlileri niteliğinde olduğundan "atama" işlemi ile işbaşına getirilir. Belediye Başkanı ise seçimle işbaşına gelmektedir.
(Cevap B)
104-
-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
26. Türkiye'de, Laiklik İlkesi Anayasa'ya ne zaman girmiştir? (2003 KPSS)
-
1921 Anayasası'nda, 29 Ekim 1923 tarihinde
yapılan değişiklikle
-
1924 Anayasası'nın kabul edilmesiyle
-
1924 Anayasası'nda, 1934 yılında yapılan
değişiklikle
-
1924 Anayasasfnda, 1937 yılında yapılan
değişiklikle
E) 1961 Anayasası'nın kabul edilmesiyle
1924 Anayasası'ndaki TC.'nin dininin İslam olduğuna ilişkin düzenleme 1928 yılındaki bir değişiklikle kaldırılmış V9 1937 yılındaki değişiklikle de ilk kez laiklik Anayasa'ya geçirilerek ilkeleştirilmiştir.
(Cevap D)
28. Aşağıdakilerden hangisi, TBMM'nin 1982 Anayasası'nda belirtilen görev ve yetkilerinden biri değildir? (2003 KPSS)
-
Hükümeti den^tlemek
-
Savaş ilanına karar vermek
-
Genel ve özel af ilanına karar vermek
-
Kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek
E) Kanunları yorumlamak
TBMM'ce yapılan yoruma, yasama yorumu denir. 1924 Anayasasında benimsenen bu yorum türü 1961 ve 1982 Anayasasında benimsenmemiştir.
(Cevap E)
27.1982 Anayasast'nda, aşağıdakilerden hangisi sosyat ve ekonomik haklar ve ödevler arasında düzenlenmiştir? (2003 KPSS)
-
Mülkiyet hakkı
-
Dilekçe hakkı
-
Eğitim ve öğretim hakkı
-
Süreli ve süresiz yayın hakkı
E) Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı
29. Demokratik bir toplumda halk, yöneticileri aşağıdakilerden hangisiyle belirler? (2003 KPSS)
-
Seçim
-
G^nsoru
-
Kuvvet ayrılığı
-
Referandum
E) Halk vetosu
Kişinin sosyal yaşama ve çaltşma hayatına ilişkin hak ve ödevler Anayasanın, kamu hakları 9konomik hakları bölümünden "sosyal ve ekonomik haklar" başlığı altında düzenlenmiştir. Çalışma, grev ve lokavt, dinlenme, konut hakkı gibi haklar bu gruba giren haklardandır.
(Cevap C)
Demokratik hayatın vazgeçilmez iki unsuru vardır. Biri siyasi partiler diğeri de demokratik seçimlerdir.
(Cevap A)
-TEMEL YURTTAŞUK BİLGİSİ
105
30.1982 Anayasası'na göre. Devlet Denetteme Kurulu aşağıdakilerden hangisinde, inceleme, araştırma ve denetleme vapamaz? (2003/2 KPSS)
-
İşveren sendikaları
-
Üniversiteler
-
Barolar
-
Vergi mahkemeleri
E) Kamuya yararlı demekler
32.1982 Anayasası'na göre, Cumhurbaşkanı tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilecek kişinin, aşağıdaki koşullardan hangisini mutlaka karşılaması gerekir? (2003/2 KPSS)
-
Milletvekili olma
-
Çoğunluk partisinin genel başkanı olma
-
En az 40 yaşında olma
-
Herhangi bir mahkumiyeti bulunmama
E) Yükseköğrenim mezunu olma
Silahlı Kuvvetler ve yargı organları, Devlet Denetleme Kurulunun görev alanı dışındadır. Bu nedenle cevap D seçeneğidir.
(Cevap D)
Anayasa md. 109'a göre: "Başbakan, Cumhurbaşkanınca TBMM üyeleri arasından atanır." Yani, başbakan olarak atanacak kişinin milletvekili olması zorunludur.
(Cevap A)
31.1982 Anayasası'na göre, aşağıdakilerden hangisi, Cumhurbaşkanı'nın milletvekili seçimlerinin yenilenmesine karar verebileceği durumlardan biridir? (2003/2 KPSS)
-
Çok sayıda milletvekilinin partilerinden istifa
etmesi
-
Birden çok bakanın Yüce Divan'da yargılanarak
suçlu bulunması
-
TBMM'de boşalan üyelik sayısının, üye
tamsayısının yüzde beşini bulması
-
Düşürülen Bakanlar Kurulu'nun yerine 45 gün
içinde bir yenisinin kurulamaması
E) Anayasa değişikliği öngören bir yasanın
Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesi
33.1982 Anayasasfna göre, aşağıdakilerden hangisi seçimlerde oy kullanamaz? (2003/2 KPSS)
-
Astsubaylar
-
Hakimler ve savcılar
-
Yüksek Seçim Kurulu
-
Ceza ve tutukevinde bulunan tutuklular
E) Askeri öğrenciler
Süah altında bulunan er ve erbaşlar ile askeri öğrenciler, taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler oy kullanamazlar.
(Cevap E)
Anayasa md. 116'ya göre: "Bakanlar Kurulunun güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; 45 gün içinde Bakanlar Kurulu kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
(Cevap D)
106-
-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
34.1982 Anayasa'sına göre, aşağıdakilerden hangisi Anayasa Mahkemesi'nin siyasi partilerle ilgili görevlerinden biri degildir? (2003/2 KPSS)
-
Siyasi partilerin mal edinimlerinin kanuna
uygunluğunu denetlemek
-
Kapatılan bir siyasi partinin yenid^n
kurulmasına izin vermek
-
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca açılan,
siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili davaları
kesin karara bağlamak
-
Bir siyasi partiyi kapatma yerine, onun devlet
yardımından tamamen yoksun bırakılmasına
karar vermek
E) Anayasa'ya aykırı eylemlerin odağı haline gelen
bir siyasi partinin devlet yardımından kısmen
yoksun bırakılmasına karar vermek
Kapatılan bir siyasi parti başka bir ad altında tekrar kurulamaz.
(Cevap B)
"ZL
o £2 uj
-YEDİİKLİM Kültür ■ Sanat-
107
Tusi'nin Çalışma
Metotları Uzay
Çağına Örnek
Olmuştur:
Hülagu Han, Azerbaycan'ın kasabası Meraga'da bir
rasathane kurdurmak için Müslüman Türk âlimi
Nasireddin Tusî'yi (1201-1274) görevlendirmiştir.
Tusî'nin, Maraga Rasathanesi Türk İslâm mede- ^
niyetinin en büyük ilmî kurumlarından biri olmuştur. |
Yaptığı rasatlarla, zamanına kadar alanında *?
meydana getirilmiş eserlerin en büyüğü olan Zic-i g
İlhani'yi yazmış. '§■
:, -;=-.-i 2
. >-
V
İ
B atılı ilim adamı
Reinaud'un ifadesine
göre Tusî, bu
rasathanedeki bazı
aletleri ve bir kısım
çalışma vasıtalarını
kendisi icat etmiş,
bazılarının da
r
eksikliklerini tamamlamıştır.
Nasireddin Tusî'nin, Hülagu Han öldüğü için oğlu Abaka Han'a sunduğu "Zic-i İlhani"si en önemli ziclerden sayılmıştır. Bu eserTusî'nin "Zic-i İlhani"si ile, Uluğ Bey'in "Zic-i Gürganisine" dayanarak yayın-lamıştı. Ayrıca Tusî'nin kurmuş olduğu Meraga Rasathanesinde yaptığı bazı gözlem ve çalışma usulleri, uzay çağı dediğimiz asrımızın astronomi çalışmalarına bile örnek oluşturmuştur. Çünkü Merage Rasathanesinde yapılan gözlemlerde Ay'a yüksek yerlerden değil çukur yerlerden gözlem yaparlardı. "Zamanımızda da, Tovver Teleskoplarla donatılmış Amerikan Astrofizik laboratuarlarının fotoğraf odalarının yeraltına çekilmiş olmasının" çeşitli sebepleri arasında bu nokta da işaret edil-
meğe değerdir. Buradan da anlaşılıyor ki, Meraga Rasathanesinde Tusî'nin yaptığı gözlem usulü, çağımızın gözlem şekillerine tesir etmiştir.
Rasathaneyi Ziyaret Eden Bilim Adamımn Görüşü:
Bundan önceki sayıda ünlü Türk bilim adamı, astronom Nasirettin Tusi'den ve yapmış olduğu rasathaneden bahsedilmişti. Burada rasathaneyi ziyaret eden bir bilim adamının görüşlerini de aktarmak istiyorum:
Nasireddin Tusî'nin, Hülagu'yu ikna ederek yaptırdığı Maraga Rasathanesi'ne, Tusî'nin oğlunun şef bulunduğu sırada bir ziyaretçi gelir.
Bu ziyaretçi birkaç sözden sonra ne için geldiğini ve amacının ne olduğunu açıklar:
-Ben de astronomi ile uğraşırım. Astronomi ilminden çok iyi anlarım. Eğer mümkünse rasathaneyi gezmek istiyorum, der.
Nasireddin Tusi'in oğlu, ziyaretçinin bu isteğini kırmaz, seve seve kabul eder:
-Tabii neden olmasın. Buyurunuz, birlikte gezelim, der.
108-
-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
Ziyaretçi rasathaneyi gezdikçe ve bazı astronomi aletlerini gördükçe şaşkınlığını gizleyemez. Ziyaretçi burada gördüğü aletlerin yanında, biri zemin altına tutturulan Meridyen'e, ikincisi Ekvator'a, üçüncüsü Ekliptik'e (yani Dünyanın yıllık hareket düzlemine), dördüncüsü arz dairesine, beşincisi Ekimoks (yani gece gündüz eşitliği) daireye ait olmak üzere beş bakır daireden oluşmuş bir Usturlab, yani gözlem aracı görüp, hayretler içinde bunları inceler.
Ayrıca bu aletler arasında yıldızların yer ve açıklığını tespit eden bir azimut (açıklık) dairesini gördüğünü söyler.
Ziyaretçi rasathaneden ayrılırken hayretini gizleyemez. Düşüncelerini açıklamadan da duramaz: Astronomi aletlerinde bu kadar ileri gitmiş olduklarını kimse görmeden inanamaz, der.
Yaşadığı asra adını veren âlim: BEYRUNİ
Beyrunî, yaşadığı yüzyıla "Beyrunî Yüzyılı" dedirtebilecek kadar tesir etmiş birTürk İslâm âlimidir. Tam adı Abu'l-Rayhan Muhammed bin Ahmed Al-Beyrunî Al Harizmî'dir. Beyrunî'nin 4 Eylül 973 (H. 362)'de Harezm ülkesinin başkenti olan Ket (bugünkü Şahabbas Veli)'de doğduğu genellikle kabul edilmektedir.
Beyrunî'nin doğduğu bölgenin Türkler'in hakim olduğu bir bölge olmasına ve kendisinin de ana dilinin Türkçe olduğuna bakarak, Harezm'in yerli Türklerinden olduğu kaynaklar tarafından kabul edilmektedir. Beyrunî'nin eserlerinden, ifadelerinden anlıyoruz ki Arapça ve Farsça'yı sonradan öğrenmiştir.
Küçük yaşından itibaren Harezm Sarayı ile ilişkisi olan Beyrunî, daha sonraları kendisi de bir âlim olan Harezm hükümdarları sülalesinden Ebu Nasr Mansur İbn-i Ali bin Irak'ın himayesi altına alınmıştır. Burada 22 yaşına kadar kaldığı süre içerisinde büyük bir ilgi ve itibar gören Beyrunî, Batı Harezmliler'in yıkılması sonucu doğduğu yerden ayrılarak Rey şehrinde Büveyhler yanında kalmıştır. Burada da arzuladığı bir çevre edinemeyen âlimimiz, daha sonra buradan da ayrılıp Cürcan şehrine gelip, 1009 yılına kadar bu şehirde kalmıştır. Tekrar Harezm'e dönen Beyrunî Harzemşah Ebul Abbas'ın ilim danışmanı olmuştur. Fakat Harezm'in Gazneli Mahmut tarafından alınması ile Gaznelilerin himayesine giren Beyrunî, ömrünün sonuna kadar Gazne şehrinde yaşamıştır. Beyrunî'yi diğer İslâm Türk âlimlerinin birçoğu gibi; astronom, fizikçi, matematikçi, Jeolog, biyolog, sosyolog, tabip, eczacı, kimyacı, filozof, tarihçi ve coğrafyacı kimliği içinde bir deha âlim olarak görüyoruz. Çeşitli ilim dallarını başarı ile şahsiyetinin bilgi hazinesinde toplayan Beyrunî, ilmî kaynaklara ve belgelere dayanmanın gerekliliğini, olayların tecrübe ve deneylerle isbat edilmesi gerektiğini, ilim aleminde ilk defa ileri süren âlimlerdendir. Tenkitçi, tahlilci ve geniş bir tecessüs zihniyetine sahip olan Beyrunî, devrinde olduğu kadar kendinden sonraki birkaç asra da, orijinal ilmî buluşlarıyla mükemmel bir ilim adamı olmanın şartlarını şahsiyetinde toplayarak, aranılan örnek âlim insan olmuştur. Beyrunî'nin, asrının ilerisinde ilmî bir kişiliğe sahip olduğunu yerli ve yabancı ilim adamları kabul etmektedirler. Öyle ki zamanın âlimleri Beyrunî'nin ilmî keşif ve çalışmalarını anlamakta güçlük çekmişlerdir. Barthold, Beyrunî'nin ilmî usullere gösterdiği itina bakmnından, bilinen eserler içinde müstesna bir mevkiiye sahip olduğunu ifade etmlektedir. W. Durant'da, geometriye teoremlerin isbatını getirenin Beyrunî olduğunu yazmaktadır. S. Hunke ise onun ilmî şahsiyetinin orijinalliğine temas ederek "Müslümanların üniversal fikirli Aristosu büyük Türk Bilgini" olarak, Beyrunî'den övgüyle bahseder.
-YEDİİKLİM Kültür - Sanat-
109
Beyruni'nin hatıra pul olarak basılan resimleri
Daima tekrar ettiğim gibi, Türk Milletinin cihan tarihindeki büyük rolünü bugünkü ilim zihniyetiyle objektif olarak ortaya koya-bildiğimiz zaman, dünya ilim aleminin bunu kolaylıkla kabul edeceği ne kadar muhakkak ise, bunun Türk Milleti'ne en büyük bir hizmet olacağı o derece katidir. (Ord. Prof. M. Fuat Köprülü, İslâm Medeniyeti Tarihi, Başlangıç Bölümü, s. XXIV).
Bu sohbetimizde Birunî olarak da bilinen Türk İslâm âliımi Beyrunî'nin bilime verdiği değer ve ona olan saygısının mesajlarını veren birkaç hikayesini aktarmayaçalışacağım:
Bilim tarihçileri tarafından yaşadığı yüzyıla "Beyrunî Yüzyılı" adı verilen bir ilim adamı olan Beyruni elbette sonsuz bir ilim aşkı içerisinde yaşamıştır. İlmin çeşitli alanlarında eserler veren ve Kopernik'ten 500 sene önce dünyanın döndüğünü ispat eden bir ilim adamıdır.
Meselâ 0, ilmî belgelere dayanmanın mecburiyetini, bir olayın deney ve tecrübelerle ispat edilmesi gerektiğini ilk defa öne süren âlimlerdendir.
Beyrunî daha 17 yaşlarındayken, büyük bir ilim aşkı ile verimli deney ve gözlemlere girişmiştir. Hattâ karşılaştığı bazı zoriuklar neticesinde de, ilk defa kendisine ait yeni uygulamalara ve metotlara da yönelmiştir:
Beyrunî, yaptığı ilk gözlemlerinde, çıplak gözle güneşe bakmaktan gözleri rahatsızlanmış. Güneşi, gözüm rahatsız olmadan başka nasıl gözlemleyebilirim, diye düşünmeye başlamış. Sonunda güneşin sudaki aksinden faydalanarak çalışmalarını sürdürmüştür.
ÇOK YÖNLÜ BİR BİLİM ADAMI BEYRUNİ (BİRUNİ)
Büyük bilginlerden Arşimet;
-Bana bir dayanak noktası veriniz, dünyayı yerinden oynatayım, der. İşte bizim medeniyet tarihine baktığımızda bu dayanak noktasının "iiim" ve "ilim aşkı" olduğunu görebiliyoruz.
Türk İslâm medeniy9tind9 İbni Sinâ ve Beyrunî'nin yaşadığı onbirinci asra geldiğimizde İslâm Dünyası; ilim kurumları, ilim adamları ve zengin kütüphaneleriyle dünyaya haklı bir şöhret salan ü!key9 dönüşmüş durumdadır. Atlas Okyanusu'ndan ve Pirenelerden, Hindistan ile Tibet V9 Çin'e kadar uzanan İslâm Dünyası'nın, y^ryüzünün 9n m^denî toplumu, medeniyet seviy^si bakımından 9n yüksek camiası olduğunu değerli ilim tarihçimiz V9 iüm adamımız Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı belirtmektedir,
110-
-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
CHRISTOPHER DOWSON:
Tam dörtyüz yıl boyunca ilim ve kültür
yönlerinden bütün dünyanın önderliği hep
İslâmların (Müslüman milletlerin) elinde
olmuş ve Batı Avrupa'nın ilmî geleneklerinin
kaynağı da İslâm dünyasının geleneklerinden
alınmıştır. (Dovvson, C., Batının Oluşumu, s.
177).
BEYRUNI VE GAZNELİ MAHMUT
Beyrunî ile ilgili bir başka olay da şöyle anlatılır:
Türk hükümdarı Gazneli Mahmut, Harzem'de büyük ilim adamları ve şairlerin bulunduğunu öğrenir. Bir çok Türk hükümdarı gibi o da bunları kendi sarayında görmek ister. Bunun için Harzem hükümdarından Beyruni ve İbni Sina gibi iüm adamlarını kendi sarayına gönderilmesini ister. Harzem hükümdarı bu isteğe uyar.
Beyruni, Gazneli Mahmut'un sarayına yerleşir. Hatta onunla birlikte Hindistan'a gider. Hindistan dönüşünde bu büyük Türk hükümdarının en fazla değer verdiği âlimlerin başında yer alır.
Gazneli Mahmut'un huzurunda ilmî tartışma ve görüşmeler yapıldığı sırada, Asya'nın kuzeyindeki bir ülkenin elçisi:
-Efendim, der. Bulunduğum yerde güneşin aylarca batmadığını gördüm.
Bunun üzerine Gazneli Mahmut biraz sinirlenir. Kendisiyle alay edildiğini sanır. Adamın hapse atılmasını emreder. 0 sırada Beyruni söz alır, adamın imdadına yetişir:
-Bu gerçek olabilir, diyerek açıklamaya çalışır. Gazneli Mahmut, emrini geri alır ve elçi kurtulur.
İhsan Kurt
PDR Uzmanı-Yazar | www.ihsankurt.net
Not: Bu ekler hazırlanırken: İhsan Kurt'un "Bilim Tarihinde Keşiflerin İç Yüzü" ve "Bilim Tarihinden Hikayeler" adındaki eserlerinden faydalanıimıştır.
Dostları ilə paylaş: |