Grafik 115.3.5. MEDYA VE İLETIŞIM ARAÇLARININ AILE BÜTÜNLÜĞÜNE ETKISI (MEDYA BÖLÜMÜ KISALTILACAKTIR)
Türk Medeni Kanununa özel boşanma nedenleri maddeler halinde sayılmış olmakla birlikte belli bir olaya dayanmayan, önceden belirlenmesi olanaksız ve çok çeşitli olayların oluşturduğu bir çerçeve içinde de genel boşanma sebebi olarak Türk Medeni Kanunun 166/1 inci maddesi düzenlenmiştir. Kuşkusuz ki özel boşanma sebepleri aynı zamanda genel boşanma sebebi olarak da davaya konu olabilir. Türk Medeni Kanun’unda kumar, alkol, uyuşturucu, internet bağımlılığı ve görsel geçimsizlik nedenleri (sosyal medya) ayrıca düzenlenmemiş evlilik birliğinin sarsılması nedenlerinden sayıp bu madde çerçevesinde değerlendirilmiştir.43
Uygulamada kazancını şans oyunlarına, at yarışı oynamaya harcaması, cinsel içerikli uygunsuz internet sitelerine girmek, eş ve çocukların bunların seyretmesine neden olmak, zamanın çoğunu internet kafede bu sitelerde geçirerek harcamak, geçerli bir sebep olmadan paylaşım sitelerinde mesajlaşmak, internette, facebook adlı paylaşım sitesini diğer eşin güvenini sarsacak şekilde kullanmak, kendini internette bekâr olarak tanıtarak başkalarıyla arkadaşlık kurmak, iletişim araçlarıyla cinsel güveni sarsıcı davranışlarda bulunmak yani gün içerisinde, özellikle akşam geç saatlerde makul bir açıklama olmaksızın başkalarıyla uzun süreli telefon görüşmesi yapmak, evlilik birliğinin sarsılması nedenlerinden sayılmış ve açılan davalar Türk Medeni Kanunun 166/1’inci maddesi gereğince kabulünü karar verilmiştir.
İçinde yaşadığımız dünya karmaşık bir yapı sergilemekte olup, her yeni gün gelişmelerle sonuçlanmaktadır. Bu karmaşık yapıyı ve yaşamı bireylerin, yalnızca öznel gözlemlerine dayalı olarak algılayabilmeleri ve kavrayabilmeleri olanaklı değildir. Bu anla mda, bireyler çevrelerine uyum sağlamada, gündelik yaşamlarını düzenlemede, dünyada ve yaşadıkları toplumda olup bitenleri takip etmede başka araçların yardımına ihtiyaç duymaktadır. Bu araçların önemli bir bölümünü de medya oluşturmaktadır. Başka bir deyişle, değişen ve karmaşıklaşan dünyada insanların gözü, kulağı medya olmaktadır.
Medyanın sosyal yaşamda elde ettiği bu merkezi rol ve konum, onun olaylara verdiği önem ve önceliği, kamuoyunun da önem ve önceliği haline gelmektedir. Medya, dünyada ve toplumlarda meydana gelen her olay ya da olguyu haber haline getirmemektedir. Medya bazı olaylara yer vererek ya da bazı olayları görmezden gelerek toplumun gündemini ve kamuoyunu oluşturmaktadır. Gündem kurma yaklaşımına göre medya, kamuoyunun düşünce ve kanaatlerini etkilemektedir. İzleyiciler, medyadan hem hangi konularla ilgileneceklerini hem de bu konu ve sorunlarla ne derece ilgileneceklerini öğrenmektedir. Bu yaklaşım, medyanın insanların nasıl düşüneceklerini belirlemediği, ancak ne hakkında düşüneceklerini belirlediği görüşüne dayanmaktadır.44
İmançer'e göre medya, toplumdaki bireyler üzerinde yüksek inandırıcılık etkisi ile zamansal sınırları olan diğer anlatı formlarını aşarak çağımızın en büyük anlatı aracı olmaktadır. Medya, kendi yayıncılık anlayışına uygun olarak, hayatın içindeki gerçekliği yeniden kurgulayarak sonsuz hikâyeler anlatmaktadır. Bu yönüyle de gündelik yaşamımızda önemli bir yere sahip olmaktadır.45
Sosyal öğrenme kuramına göre medya, toplum üzerinde yoğun bir etkiye sahiptir. Bunu ise izleyicilere düşünce sistemleri, değerler ve davranış kalıpları sunumuyla gerçekleştirmektedir.46 Kuramda, insan davranışının yalnızca bireyin kendi öznel deneyimleri sonucu veya başkalarını gözlemleyerek oluşmadığı; aynı zamanda medyadaki sunumlardan da etkilendiği belirtilmektedir. Öyle ki izleyiciler medyada gördükleri karakterleri gözlemleyip kendilerine model alabilmektedir. Kuramı geliştiren Albert Bandura’ya göre bireyler medyada sunulan güçlü ve prestijli karakterleri taklit etme eğilimindedir.47
Rorke’ye göre günümüz dünyasında medya, insanların yaşamında güçlü bir etkiye sahiptir. Yazılı ve görsel medya bireye çocukluğundan itibaren kim olduğunu ve ne olmak istediğini belirlemede yardımcı olmaktadır. Çocukluğundan itibaren bireyler televizyon, video, sinema izlemekte; CD ve radyo dinlemekte, video ve bilgisayar oyunları oynamakta ve interneti kullanmaktadır.48
Medyanın özelde bireylerin yaşamında, genelde ise toplum yaşamında böyle bir etki gücünün olması gerçeği ise medyanın yalnızca bir eğlence aracı olmadığı, toplumsal anlamda sorumlu olması gerektiği düşüncesini doğurmaktadır.
Temeli 1947 yılında Hutchins Komisyonu’nu tarafından hazırlanan “A Free and Responsible Press” başlıklı rapora dayanan sosyal sorumluluk kuramına göre, medyanın toplumda ihtiyaç duyulan fonksiyonlara hizmet ettiği ve özellikle demokratik politikalar hususunda medyanın birtakım fonksiyonları yerine getirmeyi görev kabul ettiği varsayılmaktadır. Medyanın değişik görüşler için platform olma, kültür konusunda topluma karşı vazifelerini yapma fonksiyonu ile medyanın tam bağımsızlığı arasında denge kurulmalıdır. Medya kuruluşları toplum için vardır ve bu kuruluşlara sahip olmak özel imtiyaz kazandırmaz. Mülkiyet olarak özel kişi ya da kuruluşlara ait olan medya kuruluşları yalnızca hedef kitle ve medya patronlarına karşı değil, geniş oranda topluma karşı sorumludur. Medya, bilgilendirici olmaya, gerçeğe, nesnelliğe ve dengeye özen göstermeli; aynı zamanda medya tarafından kamu yararı da gözetilmelidir.49
Bununla birlikte 5187 sayılı Basın Kanunu’nun “Basın Özgürlüğü” başlıklı 3. maddesine göre, “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.” Bu maddenin, sınırlandırılması ile ilgili haller, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, ifade ve haber alma özgürlüğüne getirilen sınırlandırılma nedenleri ile aynıdır:
Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.50
Dostları ilə paylaş: |