II. BÖLÜM A. Allah’ın İndirdiği Adalet Ölçüleri ve Prensipleriyle Hükmetmemek
Yeryüzünde insanların hayatı ilahi hükümler üzerine bina edilmiştir. İlk insan Hz. Adem (a.s.) aynı zamanda Allah’ın hükümlerini haber veren ve Allah’ın hükümleriyle hayatını tanzim eden bir peygamberdir. Allah (c.c.) insanoğlunu hükümler konusunda bilgisiz bırakmamıştır. Kur’an-ı Kerim’de: “Onlar hala Cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Halbuki düşünen bir kavim için Allah’tan iyi hüküm koyan mı vardır?”126 ayet-i kerimesi Cenab-ı Hakk’ın insanlar için hüküm koyduğuna delildir.
Allah’ın indirdiği prensiplerle adalet ölçüleri içerisinde hükmetmeyenlere üç noktadan bakılmıştır: O’nu inkar manası taşıdığı için “kafir” denilmiş, Allah’ın hükmü adalet, onun zıddı zulüm olduğundan “zalim” denilmiş, işlediği günah sebebiyle de “fâsık” denilmiştir.
“Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kafirlerdir.”127
“Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerdir.”128
“Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler fâsıklardır.”129
Cümlelerden ilk ikisi Yahudiler, üçüncüsü de Hıristiyanlar hakkında olmakla beraber, bütün insanlar için de genel kuraldır. Ayette Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kafir, zalim ve fâsık sayılmaktadır.
Hasanü’l-Basri (v. 110 h.) şöyle demiştir: “Bunlar Yahudi ve Hıristiyanlar hakkında inmiş ise de Allah’ın indirdiğiyle amel etmek bizim üzerimize de farzdır.” Tâvus (v. 106 h.)’a göre buradaki küfür, Allah’ı ve ahireti inkar etmek gibi insanı dinden çıkaran küfür anlamına gelmez. Bu küfür, dini inkar değil, nimete karşı nankörlük anlamına gelir.”130
Kadı Beydâvî (v. 685 h.), bu ayetleri şöyle açıklamaktadır: Allah’ın hükmünü inkar ettikleri için “kafir”, onu bırakıp başka zıt hükümlerle hükmettikleri için “zalim”, Allah’ın hükmünün dışına çıktıkları için de “fasık” tırlar. Duruma göre bir kişiye bu üç sıfatı vermek caiz olur.131
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Allah’ın hükümlerini tatbik konusunda zengin-fakir, zayıf-kuvvetli ayırımı yapmadan gereken hükmün verilmesi konusunda çok titiz hareket ettiğini görmekteyiz. Nitekim buna örnek olarak Benî Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının affedilmesi hususunda Resulullah (a.s.)’ın en çok sevdiği kişilerden biri olan Üsame (r.a.)’yi kendisine şefaatçi olarak gönderdiklerinde Hz. Peygamber (s.a.v.): “Allah’ın hududundan bir kazaya şefaat mi etmemi istiyorsunuz? Diyerek şöyle hutbe irad etmiştir:
“Ey İnsanlar! Sizden öncekilerin sapıtmalarına sebep, onlardan şerefli bir kişi hırsızlık yaptığında ona ceza vermezler, içlerinden zayıf bir kişi hırsızlık yaptığında ise ona cezayı uygularlardı. Allah’a yemin ederim ki şayet Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapsa Muhammed onun elini keser.”132
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bu hareketi onun Allah’ın hükümleri ile hükmettiğini, kesinlikle kendi nefsine göre hareket etmediğini bizlere göstermekte ve zulmün bu en ağır şeklinden nasıl kaçındığını bizlere fiilen öğretmektedir.
B. Allah’ın Ayetlerini İnkar Etmek
Allah’ın ayetlerini inkar eden kimselerin zalimlerden olduğunu Cenab-ı Hakk şöyle bildirmektedir: “Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz. Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler Allah’ın ayetlerini inkar ediyorlar.”133
Hz. Peygamberi yalanlayanlar, kendi içerinde onu yalanlamıyorlar, bilakis onun doğruluğuna inanıyorlardı. Ancak inatlarından dolayı inkar ediyorlardı. İbn Abbas (r.a.) şöyle demektedir: Resulullah (s.a.v.) Muhammedü’l-Emin olarak isimlendirilmişti. Hiçbir hususta yalan söylemediğini biliyorlardı. Buna rağmen kafirler Kur’an’ı inkar ediyorlardı. Ebu Cehil, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e “Ey Muhammed! Sen bizim katımızda doğru söyleyen bir kimsesin, biz seni yalanlamıyor, ancak senin getirdiğini yalanlıyoruz” demiştir.134
Bir başka ayet-i kerimede de Allah’ın ayetlerini bile bile inkar edenlerin zalim olduklarını Cenab-ı Hakk şöyle haber vermektedir: “Hayır. O kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde yer eden apaçık ayetlerdir. Ayetlerimizi ancak zalimler bile bile inkar eder.”135
C. Kişinin Zalim Olarak Nitelendirilmesine Sebep Olan Diğer Davranışlar
Bu başlık altında, Kur’an-ı Kerim’in kimleri zalim olarak nitelendirdiğini ve hangi özelliklerinden, hangi davranışlarından dolayı bu kimselerin zalim damgası yediklerini beyan edeceğiz. Ancak zalimlerin vasıflarından bazılarını müstakil başlıklar altında incelediğimiz için onlara bu bahiste yer vermeyeceğiz. Örneğin Allah’a ortak koşmak zalimlerin vasıflarındandır. Hem de en başta gelenlerinden. Ancak zulmün çeşitleri başlığı altında şirk konusunu işlediğimiz için burada ondan bahsetmeyeceğiz. Ayrıca çalışmamızın hacmini büyütmemesi açısından konuyla ilgili ayetlerin meallerini teker teker yazmak yerine, onların hangi surenin kaçıncı ayeti olduklarını belirtmekle yetineceğiz.
Allah Teala’nın Kur’an-ı Kerim’inde bize bildirdiğine göre; Peygamberlerini yalanlayanlar (Furkân 25/37), onların gösterdiği mucizelere sihirdir diyenler (Kasas 28/36, 37), yine onların büyülenmiş olduklarını söyleyenler (İsrâ 17/47, Furkan 25/8), Allah ve Resulünün hükmüne çağırıldıklarında yüz çevirenler (Nur 24/48-50), öldükten sonra yeniden dirilmeyi inkar edenler (Mü’minûn 83/37-41), müminlerle din hususunda savaşan kafirleri dost edinenler (Mümtehine 60/9), Yahudi ve hıristiyanları dost edinenler (Mâide 5/51), Ehl-i Kitabın arzu ve isteklerine uyanlar (Bakara 2/145), önce Allah yolunda savaşma isteklerini beyan edip sonra da cihat kendilerine farz kılındığında gerisin geriye dönenler (Bakara 2/246), ordu içerisinde Müslümanlara zorluk çıkaran münafıklar (Tevbe 9/47), buzağıya tapan yahudiler (Bakara 2/51, 92; A’râf 7/148-150), Allah’ın sınırlarını çiğneyip aşanlar (Bakara 2/225), müşriklerin hatırı için fakir müminleri yanlarından kovanlar (En’âm 6/52), tevbe etmeyenler (Hucurât 49/11), suçludan başkasını mesul tutanlar (Yusuf 12/79) ve verdiği nimetlerine karşılık Allah’a şükretmeyip nankörlük edenler (İbrahim 14/34) hep zalim kimselerdir. Hatta küfrü imana tercih ediyorlarsa baba ve kardeşlerini dost edinenler (Tevbe 9/23) dahi zalimdirler.
Cenab-ı Hakk Kur’an-ı Kerim’de zalimleri böylece tanıttıktan sonra daha şiddetli bir ifade ile bazı özellik ve nitelikteki kimselerin daha da zalim olduklarını beyan eder. Bunların zulümlerinin ism-i tafdil siygasıyla ifade buyrulduğunu görmekteyiz.
Allah adına yalan uyduran veya Allah’ın ayetlerini yalan sayanlar (En’âm 6/21, 93, 157; A’râf 7/37; Yunus 10/17; Hûd 57/18; Kehf 18/15; Ankebût 29/68), Rabbinin ayetleriyle kendisine nasihat edildiğinde onlardan yüz çevirenler (Secde 32/22; Kehf 18/57), gerçeği gizleyip şahitlik etmeyenler (Bakara 2/140), Allah’ın mescitlerinde O’nun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışan kimseler (Bakara 2/114) de Allah Teala’nın ism-i tafdil siygasıyla “en zalim” olarak nitelendirdiği insanlardır.
Dostları ilə paylaş: |