HAŞİMİ OSMAN EFENDİ
16
17
HAT SANATI
yalnız sülüs yazının irisinden istifade edilmiştir. Hat sanatında, "celi" kelimesiyle ifade edilen iri yazı da İstanbul'da gelişti. Fatih Camii'nin (1470) ve Bâb-ı Hümayun' un (1477) kitabeleri, İstanbul'daki ilk celi sülüs örnekleridir. Bunlardan bilhassa ikinci yapının kitabesi, 19- yy'a kadar görülen celilerin en önemlisi sayılmaya layıktır. 16. yy'ın başında yapılan Bayezid Camii'nin kitabesi, ünlü hattat Şeyh Hamdullah'ın elinden çıkmasına rağmen fazla güzel sayılmaz. Bu asrın ikinci yarısında Yakut'un ekolünü devam ettirmekte olan Ahmed Karahisarî'nin en usta çırağı Hasan Çelebi'nin(-+) Süleymaniye Camii kitabesi ise ayrı bir üslubun eseri olması bakımından önem taşır.
17. yy'dan itibaren celi yazıda harflerin dik ve sert duruşları yavaş yavaş kaybolmaya başladı (Bağdat Köşkü gibi). Dikkatle bakılırsa sırasıyla İstanbul'da Yeni Camii (1663), Üsküdar'da Yeni Valide Camii (1710), Tophane Çeşmesi (1732), Ayasof-ya Camii'nin arkasında iki kapı üstündeki yazılar (18. yy) ve nihayet Defterdar'da Şah Sultan Türbesi'nin (1800) yazıları ile gelişme devri kapandı ve nihayet aynı çağda Mustafa Rakım'ın(-») elinde celi sülüs olgunluğa erdi. Bugün celide en ileri hattatlar Türkiye'de bulunmaktadır. İranlı sanatçılar da yavaş yavaş Türk ekolüne dönmeye başlamışlardır.
13. yy'da Azerbaycanlı hattatların "ta' lik" denilen bir yazı meydana getirdiklerini görüyoruz. Bilhassa şiir kitaplarının ya-
lü zâkirbaşılardan olup Haşim Efendi Tek-kesi'nin bu dönemde geniş ilgi gören bir musiki merkezine dönüşmesini sağlamıştır. Tekkenin son postnişini Yusuf Fahir Baba' dır (Ataer) (ö. 1967). Cumhuriyet döneminin tanınmış Bektaşîlerinden olan Yusuf Fahir Baba, Haşim Efendi ailesine mensup bulunup Mir'atü 't-Turuk ve Mecmua-i Te-kâyâ gibi kitaplarıyla tanınan Bandırmalı-zade Ahmed Münib Efendi'nin oğludur. Gerek Ahmed Münib Efendi, gerekse Yusuf Fahir Baba, Kadıköy'de bir Sa'dî merkezi olarak kurulan Abdülbâki Efendi Tek-kesi'nde(->) postnişinlik yaparak Haşimî meşihatını temsil etmişlerdir. Yusuf Fahir Baba'nın naat, kaside ve nefesleri bestelenmiş olup istanbul tekkelerinde yaygın şekilde okunmuştur. Ayrıca çeşitli dergi ve gazetelerde, Bektaşîlik üzerine yaptığı incelemeleri de yayımlanmıştır. Mezarı Haşim Efendi Tekkesi'nin hemen yanındaki Karacaahmet Mezarlığı'na ait alan içinde olup başında 12 terkli Bektaşî tacı vardır.
1857, 1895 ve 1908'de üç defa tamir gören Haşim Efendi Tekkesi, Cumhuriyet döneminde kadro dışı bırakılarak kaderine terk edilmiş, 1930'da cami-tevhidhanesi çökmüş, 1942'de ise kalan kısımların da yanmasıyla günümüze yapıdan hiçbir iz kalmamıştır.
Bibi. BOA, Cevdet Evkaf, no. 21594 (15 Zilhicce 1169); BOA, Cevdet Evkaf, no. 18956 (1193); BOA, irade Meclis-i Vâlâ, no. 17018 (21 Receb 1274); BOA, İrade Dahiliye, no. 27076' (27 Zilhicce 1274); BOA, İrade Evkaf, no. 2062/2 (6 Şevval 1313); BOA, İrade Evkaf, no. 288/13 (15 Safer 1326); CSR, Dosya B/215; Ab-durrahman Nesîb, Mecmua, Üsküdar Hacı Selim Ağa Ktp, Hüdaî kitapları, no. 1806, vr 58b-59a; Erzurumlu Yeşilzade Mehmed Salih, Reh-ber-i Tekâyâ, Süleymaniye Ktp, Tırnovalı, no. 1035/4m, s. 32; Hâlâ Âsitane-i Aliyye'de ve Civarında Vâki Olan Dergâh ve Zaviye, Hankâh ve Atahall-i Zikrullah, Atatürk Ktp, Osman Ergin yazmaları, no. 1825; Kut, Dergehname, 235, no. 37; Çetin, Tekkeler, 588; Aynur, Sa-Hha Sultan, 35, no. 82; Âsttâne, 3; Osman Bey, Mecmua-i Cevamî, II, 60-61, no. 97; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 3; Bandırmalızade Ahmed Münib, Mir'atü't-Turuk, İst, 1306, s. 43-47; th-saiyat, II, 21; Zâkir, Mecmua-i Tekâyâ, 21; Ra-
Haşim Efendi
Tekkesi'nde
türbenin
Gündoğumu
Caddesi'ne
açılan
pencereleri.
ÎAM Encümen
Arşivi, 1941
if,Mir'at, 112-113; Ayvansarayî, Vefeyât-t Selâtin, 90; Mür'i't Tevârih, II A, 7, 62; Sicill-i Os-manî, IV, 664; Osmanlı Müellifleri, I, 189-191; Ergun, Antoloji, II, 409; Gölpınarlı, Mevlevîlik, 198, 300-301; M. Tevfik Oytan, Bektaşiliğin içyüzü, İst., 1983, s. 415; T. Koca, Bektaşi Nefesleri ve Şairleri, İst., 1990, s. 322;JohnP. Brown, The Darvishes ör Oriental Spirutua-lizm, Londra, 1927, s. 461; Mehmed Sami, Es-mâr-ı Esrar, ist., 1316, s. 40; Vassaf, Sefine, III, 65; İsmet, Tekmiletü'ş-Şakaik, 484-485; İsmail Hakkı el-Üsküdarî, Merâkid-iMu'tebere-i Üsküdar, ist., 1976, s. 38; H. Kamil Yılmaz, Aziz MahmudHüdâyî ve Celvetiyye Tarikatı, ist., 1982, s. 277; E. B. Turnalı-E. Y. Turnalı, "Celve-tîlik ile Bektaşîliği Birleştiren İlgi Çekici Bir Dal: Hâşimiyye Kolu ve Üsküdar'da Bandırma-lı Tekkesi", Türk Dünyası Araştırmaları, S. 66 (Haziran 1990), s. 111-120.
EKREM IŞIN
Mimari
Günümüzde tamamen ortadan kalkmış o-lan Haşim Efendi Tekkesi'nin mimari özellikleri hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır. Türbe dışında kalan bölümlerin ahşap olduğu, fevkani cami-tevhidhanenin, Gündoğumu Caddesi'ne doğru sütunlu bir çıkma ile genişletildiği bilinmektedir.
Encümen Arşivi'nde bulunan 1941 tarihli fotoğraflarda, türbenin çok harap durumda bulunduğu, duvarlarının ve çatısının kısmen çökmüş olduğu görülür. Moloz taş örgülü duvarlar ahşap hatıllarla takviye edilmiş, çatı alaturka kiremitlerle kaplanmıştır. Gündoğumu Caddesi üzerinde sıralanan türbe pencerelerinin açıklıkları, sepet kulpu biçiminde, tuğla örgülü kemerlerle geçilmiş, biri dışında bütün pencereler dışarıdan dikdörtgen açıklıklı ahşap pervazlarla çerçevelenmiştir. Türbenin, ahşap direklerle ayrılmış olan kuzey kesiminde Haşim Efendi'nin sandukası yer almaktadır. Söz konusu sanduka, çevresinde sıralanan ve kendisinden sonraki şeyhlerle aile fertlerine ait olan sandukalardan daha yüksek tutulmuş, basit demir parmaklıklarla kuşatılmıştır. Türbenin, dikdörtgen açıklıklı ve ahşap kanatlı girişi de kuzey kesiminde bulunmakta, bunun üzerinde iki adet dikdörtgen pencere yer almaktadır.
Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, II, 210-213; Öz, istanbul Camileri, II, 10; Konyalı, Üsküdar Tarihi, I, 168-169; B. Çeçener, "Üsküdar Mezarlıkları, Türbeleri ve Hazireleri", TTOKBelleteni, XLDC/328 (1975), 18; ISTA, IV, 2102; M. B. Tanman-H. K. Yılmaz, "Bandırmalızâde Tekkesi", DlA, V, 54-55.
M. BAHA TANMAN
Dostları ilə paylaş: |