Ünden bugüN


İSTANBUL MAARİF KİTAPHANESİ



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə389/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   385   386   387   388   389   390   391   392   ...   877
İSTANBUL MAARİF KİTAPHANESİ

1920'lerden bu yana yayımlanan Saatli Maarif Takvimi'ni hazırlayan tarihi yayınevi.

Kitaphanenin çekirdeğini Hacı Kasım Efendi tarafından, Beyazıt'ta, Sahaflar Çar-şısı'nda 9 Nisan 1860'ta kurulan kitapçı dükkânı oluşturur, işyeri daha sonra Cağa-loğlu'na taşındı ve oğul Naci Kasım Efendi tarafından yönetilmeye başlandı. Kita-bevinin başlıca yayını olan Saatli Maarif Takvimi 1920lerin başında Arap harfleri ile basılmaya başlandı. Bu takvimin adı, Naci Kasım Efendi tarafından, geçen zamanı dakik ve doğru gösterdiği için "saatli"; içindeki bilgilerin eğitici niteliğinden dolayı da "maarif' olarak konulmuştu.

1925'te Naci Kasım Efendi görme yetisini yitirince, kızı Menije Hanım, henüz 10 yaşındayken babasının işlerine yardımcı olmaya başladı. Okumayı çok seven baba Naci Kasım Efendi, kızının adını bir romandan esinlenerek koymuştu. Menije Hanım (Anapa) babasının en büyük yardımcısı oldu ve giderek Saatli Maarif Takvimi'nin tek hazırlayıcısı haline geldi. Takvim 1928 Harf Devrimi'nden itibaren Latin harfleriyle basılmaya başlamıştı, içerdiği ilginç bilgilerle halkın büyük ilgisini çeken Saatli Maarif Takvimi, yıllarca evlerin, lokallerin, kahvehanelerin ve berberlerin duvarlarını süsleyen vazgeçilmez bir unsurdu. Takvim, sadece günün tarihini göstermekle kalmaz, ezan ve namaz saatlerini, günün önemli olaylarını, fırtınalarım, tarihte iz bırakanları, ünlü kişilerin özlü sözlerini, aile ve toplum yaşamına ilişkin önemli bilgileri de içerirdi. Arka sahifede-ki fıkralar ve sağlık öğütlerine ek olarak yemek tarifleri tüm aile bireylerince ilgiyle okunan bölümlerdi. 1970'li yıllara kadar Saatli Maarif Takvimi, 3.500.000'e yaklaşan tirajı ile televizyonun günümüzdeki işlevine benzer bir görevi yerine getiriyordu.

Yayınevi, halk kitapları(->) geleneğinin eski harfli dönemden başlayarak sür-dürücüsü oldu; 1928'den sonra ise halk hikâyelerini, âşık ve tekke şairlerinin külliyatlarını titiz bir biçimde yayımladı. Menije Hanım ve Naci Kasım Bey'in 1930'lu yıllardan itibaren yayımladığı eserler arasında Muhtar Yahya Dağlı'mn Kaygusuz Abdal (1939), Beşiktaşlı Gedâyî (1943); Saadettin Nüzhet Ergun'un Hatayı Di-vam(l946), Karacaoğlan ve Bektaşi Edebiyatı Antolojisi (d c., 1955-1956); M. Ha-lit Bayrı'mn Âşık Gevheri(1958) ve Âşık VirânîDivanı (1959); Eflâtun Cem Güney-Çetin Eflâtun Güney'in Âşık Ruhsatı'(1953), Âşık Meslekî(1953), Âşık KâmiK(1954) ve Erzurumlu Emrah (1958); Hâşim Nezihi Okay'ın Âşık Sümmanî (1948), Develili Seyranı (1953), Bolulu Derili'(1954) adlı kitapları kendi alanlarında önemli boşlukları dolduran çalışmalardır.

istanbul Maarif Kitaphanesi'nin halka tanıttığı diğer ünlü kişi ise Âşık Veysel'dir (Şatıroğlu). Naci Kasım Bey, kendisi gibi gözleri görmeyen Âşık Veysel'e büyük

istanbul Maarif Kitaphanesi'nin kurucusu Naci Kasım Efendi kızı Menije Hanımla birlikte. Star, 21.3.1993

yakınlık duymuş, bir süre evinde konuk etmiş ve şiirlerini Âşık Veysel. Hayatı ve Şiirleri (1963) başlığı ile yayımlamıştı. Tam Yunus Emre Divanı (1944) ve Pir Sultan Abdal (1959) adlı hazırlayıcısı belli olmayan kitaplarla M. Tevfik Otyan'm Bektaşîliğin iç Yüzü (2 c., 1945) ve Turgut Koca'nın Bektaşi Nefesleri ve Şairleri (1990) adlı kitapları, yayınevinin önemli yayınları arasında yer alır.

istanbul Maarif Kitaphanesi'nde yazı yazan ve düzeltmenlik yapan kişilerden biri de Aziz Nesin'dir. Takma isimle yazan Nesin'den başka, Yaşar Kemal, Burhan Felek, Rıfat İlgaz, Necini Rıza, Eşref Şefik, Yahya Kemal Beyatlı, Behçet Kemal Çağlar, Yusuf Ziya Ortaç, Necip Fazıl Kısa-kürek yayınevinin eserlerinde imzası olan ünlülerdir.

Halen Cağaloğlu Yokuşu'nda, no. 38' de faaliyet gösteren İstanbul Maarif Kita-bhane'sinin en önemli yayını bugün de Saatli Maarif'Takvimi'dir. içeriği yenilenen ve güncelleştirilen takvim günümüzde 10.000 kadar basılmaktadır. Yayınevinin yöneticiliğini 79 yaşında olan Menije Hanım ile kız kardeşi Aydın Geylanî Hanım birlikte yürütmektedirler.

istanbul istanbul rasathanesi

1578'de, Müneccimbaşı Takiyeddin'in (1521-1585) Tophane Bayırı'nda kurduğu gözlemevi.

Türkiye'deki ilk rasathane olması bakımından önemlidir. Takiyeddin, Reyha-netü'r-Ruh adlı eserinde, Mısır'da doğduğunu, medrese öğrenimini bitirdikten sonra istanbul'a geldiğini, Mısır'a yerleşmiş bir Türk ailesinden olduğunu kaydetmiştir. 1571'de Müneccimbaşı Mustafa Çelebi' nin ölümü üzerine onun yerine tayin edildi. Uluğ Bey'in (1394-1449) astronomi cetvelinin yeni rasatlarla düzeltilmesini öneren bir layiha yazdı. III. Murad'ın (hd 1574-1595) layiha ile ilgilenmesi üzerine Takiyeddin, Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'nın emriyle Tophane Bayırı üzerinde bir rasathane kurulması işiyle görevlendirildi.

Bazı kaynaklara göre rasathanenin inşaatına 1575'te başlandı ve yapı tamamlandıktan sonra, gerekli olan her türlü astronomi aletleri ile donatıldı. Yine bazı kaynaklara göre, 40 arşın (yaklaşık 27 m) derinliğinde bir rasat kuyusu (çarh-ı rasat) kazılmıştı. Bu kuyuya büyük çaptaki aletler yerleştirilerek araçların rüzgârdan korunması sağlanmıştı. Astronomi ile ilgili kitaplardan bir de kitaplık kurulmuştu. Takiyeddin Rasathanesi'nin iki resmi vardır. Bunlardan "Üçüncü Sultan Murad Şehna-mesi"nde rasathanenin içi, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan "Takiyeddin ve Rasathanesi" tablosunda ise yapının dışı kısmen görülmektedir. Bunlara göre rasathanenin kurşunla kaplı bir kubbesi ve dört bacası bulunuyordu. Yapının çatısı kiremitlerle kaplıydı. Şehnameye göre rasathanenin içinde biri büyük iki oda vardı. Zemin altı köşeli tuğla ile döşenmiş gibi gözükmektedir. Râsıdlar ve muavinleri geniş ve alçak bir masa üzerinde çalışmaktadırlar. Masada saat, gönyeler, kum saatleri, bir gök küresi, pergel, rulo halinde kâğıt, cetvel, hokka ve kalemler, bazı rasat aletleri ile büyük bir yer küresi seçilmektedir. Şehnameye göre rasathanede 15 kişi çalışmaktaydı. Hafız Hüseyin Ayvansarayî rasathane kulesine 150 basamak merdivenle çıkıldığını, rasathanenin 9 penceresi bulunduğunu bildirmektedir.

Takiyeddin'in kurduğu rasathanenin ömrü kısa olmuştur, hattâ binanın tamamlanıp tamamlanmadığı bile kesin olarak bilinmemektedir. Şeyhülislam Kadızade Ahmed Şemseddin Efendi'nin III. Murad'a "gökleri rasat etmenin uğursuz ve her nerede bu işe teşebbüs edildi ise devletin harap olduğunu" bildirmesi üzerine Kaptan-ı

İki rasıdın

kullandığı

rasat aleti

ve alınan

sonuçlan


kaydeden kâtip

(üstte) ve

rasathanede

dürbün yerine

kullanılan ve

yıldızların

yönünü

belirlemeye



yarayan zâtüs

sukbeteyn.

S. Ünver, istanbul

Rasathanesi,

Ankara, 1969

Derya Kılıç Ali Paşa'ya rasathanenin derhal yıktırılması emrolunmuş ve 21 Ocak 1580' de rasathane bir gece içinde yerle bir edilmiştir.

Bibi. A. S. Ünver, istanbul Rasathanesi, Ankara, 1969; M. Dizer, Takiyüddin, Ankara, 1990.

İSTANBUL



Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   385   386   387   388   389   390   391   392   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin