İUIİANUS
(Mayıs/Haziran 332, Konstantinopolis -26Haziran 363, Ktesifon [Bağdatyakınları]) Bizans imparatoru (hd 361-363).
Lakabı, Latincede "dönek", "kâfir" anlamına gelen "Apostata"dır. I. Constanti-nus(->) döneminde (324-337) Bizans'ın resmi dini olmaya başlayan Hıristiyanlıktan ayrılarak, paganizmi tekrar canlandırmaya çalıştı, fakat başarılı olamadı.
I. Constantinus'un üvey kardeşi İulius Constantinus ile Basilina'mn en küçük oğluydu. Annesi doğumdan kısa süre sonra öldü. 337'de babası ve birçok akrabası kuşkucu imparator Constantius (hd 337-361) tarafından öldürtüldüğü için, lulianus' un çocukluğu ölüm korkusu içinde, gözlerden uzak bölgelerde geçti. Önce Niko-media'da (izmit) sonra da Kapadokya'da yaşadı. Burada küçük bir Hıristiyan tarikatına dahil olduysa da tercihini çoktannlı-
Itfaiye
Müzesi'nden bir görünüm. Kadir Aktay/ Onyx, 1994
lıktan yana yaptı. 19 yaşında tekrar Niko-media'ya, sonra da Atina'ya giden lulianus burada neoplatonculukla tanıştı. Hocası Libianus'un Latin karşıtı ve Helenizm yanlısı eğitimi sonucu lulianus "sol invictus" (fethedilmeyen güneş) adlı bir inanca bağlandı. Bu tarihlerde imparatorluğun batı topraklarında yaşayan soylular ve seçkinler arasında pagan inancı çok yaygındı. Fakat lulianus'un benimsediği güneş kültü, dinsel bir inançtan çok, büyücülük ve şarlatanlık karışımıydı.
Constantius, 354 te yeğeni Gallus'u da öldürttükten sonra, geriye tek vâris olarak lulianus kalmıştı. İmparator çocuksuz olduğundan onu yok etmeyi henüz göze a-lamıyordu. 355'te lulianus önce kayser i-lan edildi sonra da Constantius'un kız kardeşi Helena ile evlendirildi. Bu tarihlerde Avrupa'da Lütetia'da (bugün Paris) yaşayan lulianus orduların başında birçok sefere katıldı ve başarılı sonuçlar aldı. 36l'de imparator tarafından birlikleri ile doğuya Sasanilerin üzerine sevk edilmek istendiğinde, askerler isyan çıkartarak lulia-nus'u imparator ilan ettiler. Çatışma henüz başlamıştı ki, 3 Kasım 361'de Constantius öldü ve lulianus tek başına tahta çıktı.
Konstantinopolis'e gelen imparatorun ilk işi saray yaşamını düzenlemek ve sadeleştirmek oldu. Amacı felsefeci Marcus Aurelius'un öğretilerine uygun bir devlet düzeni oluşturmaktı. Sürgüne gönderilmiş bütün din büyüklerini geri çağırdı ve bütün dinlere tapınma özgürlüğü tanıdığını açıkladı.
Bu hoşgörülü tutumuna karşılık esas a-macı çoktanrılılığı yeniden canlandırmaktı. Ne ki, bunun sandığı gibi kolay olmayacağını gördüğünden mevcut Hıristiyan kurumlarım ve seremonilerini kullanmayı denedi. Fakat zamanla yumuşak tavrı sertleşti, Hıristiyanlar devlet görevlerinden, ordudan atıldı, okullarda ders vermeleri yasaklandı. Hıristiyan kiliseleri pagan tapınağına dönüştürülerek, kurban kültü canlandırıldı. Konstantinopolis'in iyi talih tanrıçası Tihe'nin(->) bulunduğu bazilika, kurban törenlerine adandı, lulianus işi öylesine ileri götürdü ki, kurban kesimini bizzat kendisi yapıyor, kurbanların bağırsaklarından geleceği okumaya çalışıyordu.
Bütün Roma imparatorları gibi lulianus'un da en büyük düşü o sırada Sasani devletinin olan Pers ülkesini (Iran) fethetmekti. Bu amaçla 363'te çıktığı Doğu seferi sırasında, tektanrılı dinler öncesinin paganizmini Antiokheia'da (Antakya), Damascus'ta (Şam) ve Kudüs'te de yerleştirmeye çalıştı. Buralardaki kiliseleri tapınağa çevirme çabaları büyük tepkiyle karşılaştı ve lulianus büyük hayal kırıklığına uğradı. Aynı yıl iran'a doğru seferine devam etmek üzere hareket etmişti ki, Bağdat yakınlarında Ktesifon denen yerde, kimin tarafından atıldığı belli olmayan bir mızrakla ağır yaralandı. 26 Haziran 363'te öldüğünde henüz 32 yaşındaydı.
Yaşadığı dönemde ve daha sonraları, Nazianzoslu Gregorios gibi yazarlarca "şeytanın ta kendisi" olarak tanımlanmıştı. Kaynaklarda "ejder", "Nabukandnezar", "He-rod", "canavar" gibi adlarla anılmıştır. Buna karşılık kendisini bir efsane kahramanı gibi anlatan Sozomenes ya da 1. Mala-las'ın(-t) kaynakları da vardır, lulianus'un kâfir olarak tanımlanması 9. yy'a kadar sürmüştür. Paris ve St. Petersburg'daki heykellerinden anlaşıldığına göre kısa boylu, şişmanca, kalın boyunlu, filozof sakallı biriydi. Kitaplarda, üzerinde rahip libası ve filozof mantosu ile tasvir edilir. Önemli bir bilgin olan lulianus sayısız mektuplarının yanısıra, Misopogon (Sakaldan Nefret Eden) ve Galileli'lere Karşı başlıklı iki dini risale ile Kayser adlı bir hicviye yazmıştır.
Geçmiş altın çağların ışıltısını Helenizm' de ve güneş kültünde arayan lulianus'un iktidarı, Hıristiyanlıkla çoktanrılılığın bir arada yaşamaya çalıştığı, buna karşın ba-şarılamadığı bir dönemdir. Yerine geçen lovianus ve onu izleyen Valens zamanında pagancılık varlığım sürdürdüyse de, II. Teodosios'la(-0 (hd 408-450) birlikte Hıristiyanlık zaferini ilan etmişti.
Bibi. G. W. Bowersock, Julian theApostate, Cambridge, 1978; R. Browning, The Emperor Julian, Berkeley-Los Angeles, 1976; A. A. Va-siliev, Bizans imparatorluğu Tarihi, I, Ankara, 1943, s. 84-96; N. H. Baynes, "The Death of Julian the Apostate in a Christian Legend", Journal of'Roman Studies, S. 27(1937), s. 22-29; M. Wegner, "Die Bildnisse deş Julian", Das Spâtantike Herrscherbüd von Diokletian bis zu den Konstantin-Sihnen, Berlin, 1984, s. 159-164.
AYŞE HÜR
Dostları ilə paylaş: |