HEKİM İSMAİLPAŞAZADELER
Hekim İsmail Paşa'nın soy büyüğü olduğu, 9. ve 10. kuşaklan günümüze kadar gelen İstanbullu aydın aile. Kırımlı Tatar Ab-durrahman'ın (18. yy sonu) kızı Nefise Hanımla Sakızlı Rodokanaki'nin (1785-1845) oğlu İsmail Paşa'nın evlenmesiyle ortaya çıkan bu tipik Osmanlı ailesinin soyağacı, 9. kuşak torunlardan Nezih Neyzi' nin Kızıltoprak Anılan adlı eserinde verilmiştir.
Asıl adı Sotiri olan İsmail Paşa'nın (1806, İzmir? - 1879, İstanbul) İzmirli ve Rum a-sıllı bir aileye mensup olduğu, kendisini köle olarak alan bir hekimin yanında yetiştiği veya 1814'te Sakız'dan İzmir'e göçen ve Müslüman olan bir Rum ailesinin çocuğu olduğu, Hacı İshak adlı bir hekimden cerrahlık öğrendiği söylenir. 1830'lara doğru Osmanlı ordusunda cerrahlık yapmaya başlayan İsmail, İstanbul'da açılan Mek-teb-i Tıbbiye'ye girerek 1840'ta buradan mezun oldu. Paris'te de uzmanlık eğitimi gördü ve Paris Tıp Akademisi'ne üye oldu. İstanbul'a dönünce 1845-1848 arasında he-kimbaşılık ve Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane nazırlığı yaptı. Bu dönemde Hekim İsmail Paşa, tanıyanları ve dostları arasında "ekselans" adıyla ünlendi. Mekteb-i Tıbbiye' yi Avrupa'daki tıp fakülteleri düzeyine ge-
Hebdomon Hipojesi'nin "arcosolium" undan
çıkartılan lahit. İstanbul Arkeoloji Müzesi, E. N. 2805 Enis Karakaya
tirmeye çalıştı. 1848'de Yanya valiliğine, ertesi yıl nafıa ve ticaret nazırlığına atandı. 1851'de yeniden Mekteb-i Tıbbiye'nin başına döndü ve Abdülmecid'in özel hekimi oldu. 1855'ten sonra İşkodra, Girit, Selanik valilikleri, merkezde çeşitli nazırlık, Tanzimat meclislerinde üyelik görevlerinde bulundu. Müşir rütbesiyle zaptiye nazırlığı, 1873-1874'te iki kez İstanbul şeh-reminliği yaptı. Saray hekimliği, Abdülaziz döneminde (1861-1876) de devam etti. Bu sayede ailesinin sarayla ve hanedanla çok yakın ilişkileri oldu. 1874'te geçirdiği felç nedeniyle emekliye ayrıldı. Fransızcayı ve diğer Batı dillerini bilen, İstanbul'daki elçiliklerle dostluklar kuran ve hekimlikten çok siyasetle ilgilenen İsmail Paşa, Ve-kayi-i Tıbbiye adlı tıp gazetesinin çıkartılmasına da katkıda bulunmuştur.
Oğlu Fuad Bey, bahriye miralayı (deniz albayı) olup yaşamı konusunda bilgiye rastlanmamıştır. Kızları Adviye, Fatma ve Leyla Saz'dır(->). Fatma ve Leyla hanımlar, Abdülmecid'in kızı Münire Sultan'a sarayda arkadaşlık ettiler. Fatma Hanım, İstanbul Hukuk Mektebi'nin kurucusu sayılan nazır ve başvekil (sadrazam) Cena-nîzade Kadri Paşa (1832-1883) ile, Leyla Hanım ise Giritli Sırrı Paşa (1844-1895) ile evlendi. Sırrı Paşa, medrese öğretimi yanında özel eğitim de almış aydın bir yöneticiydi. Vilayet mektupçuluğu, mutasarrıflık ve valilik görevlerinde bulundu. Din ve tasavvuf konulu eserleri vardır. Kardeşi ayan azası Mustafa Nuri Bey'in (1851-1923) oğullan Gelal Nuri, Suphi Nuri ve Sedat Nuri (bu aile İleri soyadını almıştır) son dönem Osmanlı aydın ve yazarlarındandır.
Hekim İsmailpaşazadelerin İstanbul yaşamında öne çıkan kolu, Leyla Saz-Sırrı Paşa evliliğindendir. Leyla Hanım, yaşamının çocukluk dönemini Abdülmecid ve Abdülaziz'in saltanatları sırasında sarayda geçirmiş, evlendikten sonra ise eşiyle İstanbul dışına çıkarak taşra yaşamını gözlemleme olanağı bulmuştur. Şair, yazar, bestekâr olarak İstanbul'un ilk aydın kadınlarından sayılan Leyla Hanım'ın çocuklarından Yusuf Razi Bel (1870-1945) nafıa, posta ve telgraf nazırlığı, kısa süre İstanbul şehreminliği (5 Aralık 1920-23 Şubat 1921) yaptığı gibi, mimar Vedat Tek(-0 de Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi'nin, İstanbul'daki önde gelen mimarlarından olmuş ve belediye mimarlığı görevini üstlenmiştir. II. Meşrutiyet döneminde (1908-1918) saray başmimarlığı, Sanayi-i Nefise Mektebi'nde öğretmenlik görevlerinde bulunmuştur.
Leyla Hanım'ın kızları Nezihe T. Dâniş ve Feride Ayni'dir. Feride Hanım, yakın dönem düşün adamlarından ve valilerden Mehmed Ali Ayni'nin (1868-1945) eşiydi. Bu çiftin, kızları Nefise Neyzi ile Refika Arar'dan torunları arasında son dönem milletvekili ve bakanlarından İsmail Arar (1921-1993), Denizcilik Bankası eski genel müdürlerinden Nezih Neyzi (d. 1923), yazar ve eğitimci Ali Neyzi (d. 1927) de vardır.
Hekim İsmailpaşazadelerle ilgili ola-
rak aile bireylerinin yayımladıkları anılar, aynı zamanda 19. ve 20. yy İstanbul yaşamı bakımından da belgesel nitelikte ö-nem taşır. Leyla Saz'ın ileri ve Vakit gazetelerinde 1920-1921'de yayımlanan "Geçen Asırda Kadın Hayatı", "Harem ve Saray Âdât-ı Kadimesi" başlıklı anıları, daha sonra oğlu Yusuf Razi Bel tarafından Fransız-caya çevirilerek La Harem Emperial başlığı altında 1925'te Paris'te yayımlanmıştır. Bu anılar Harem 'in içyüzü adıyla Türk-çeye çevrilmiştir. Mehmed Ali Ayni'nin Hatıralar1 \ (1945), Ali Neyzî'nin Hüseyin Paşa Çıkmazı no. 4 (1983), Nezih Neyzî'nin Meyzî ile Neyzî(1985) ve Kızıl-toprak Anılan (1985) ailenin uzun süre yaşatabildiği anıları, gelenekleri ve ev ortamını; bu ortamın, hızla değişen istanbul yaşamı içinde kayboluşunu anlatır. Ailenin Beşiktaş, Nuruosmaniye ve Kızıltop-rak'taki konakları yıkılmıştır.
NECDET SAKAOĞLU
Dostları ilə paylaş: |