Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi
Kadir Aktay, 1994
alınmış ve yanına Midhat Tütün Deposu yapılmıştır.
Banisi Hüseyin Avni Paşa, Odacıbaşı-zadelerden vergi mültezimi Ahmed Efen-di'nin oğludur. 1863'te İsparta'dan istanbul'a gelmiştir. Mekteb-i Harbiye'yi bitirdikten sonra orduda çeşitli görevlerde bulunmuştur. Kırım Savaşı'nda başarı gösterdikten sonra seraskerlik, Askeri Şûra reisliği, 1. Ordu komutanlığı, harbiye nazırlığı yapmıştır. 1874-1875'te de sadrazam d-^ muştur, 1876'da Abdülaziz'in (hd 1861-1876) tahtan indirilmesi olayında bulunmuş ve bunun üzerine Çerkeş Hasan tarafından Midhat Paşa'nın konağında vurulmuştur.
Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi kütlesel görüntüsüyle çarpıcı bir çeşmedir. Simetri ekseni üzerinde ve kenarlardaki kütleler 18. yy'm ikinci yarısında çeşme tasarımında yaygınlaşan barok üslubun hareketli dalgalanmalarına, aralardaki bölümlerde ise neoklasik üslubun yalın görüntüsüne sahiptir, îki karşıt üslup arasında denge kurulmuştur. Simetri ekseni üzerindeki kütle çeşme kütlesidir. Çeşme kütlesiyle kenardaki kütleler yüksek tutulmuştur. Bu kütlelerden ara bölümlere geçiş "S" kıvrımıyla karşılanmıştır.
Çeşmenin yalağı ve aynataşı dışbükey yüzeylidir. Aynataşı 1740'larda beliren örgelerle (akant yaprağı, istiridye kabuğu, "C" kıvrımlı kemerler, sütunlar ve sütunlar üzerinde topuzlarla) bezelidir. "C" profilli çeşme kemeri içbükey-dışbükey hareketlenmeyle biçimlendikten sonra dört kez yinelenerek açılır. Dördüncü kemer "S" kıvrımı yaparak biter. "S" kıvrımını bir yaprak örgesi destekler ve "S" kıvrımıyla yaprağın arkasından aşağıdaki sütunun u-zantısı niteliğinde duvara bitişik neoklasik bir kolon yükselir. Bu konumda bezeme-sel amaçla kullanılan yapısal öğelerin olgun bir çözümlemesi gerçekleşmiştir.
Çeşmenin ayna duvarının yanlara açılışı da içbükey-dışbükey hareketlenmey-
ledir. Bu hareketlenmeler ve yapısal öğeler çeşme tasarımının plastik değerini artırmaktadır. Alınlıktaki kemerleri taşıyan sütun neoklasik düzende olup volütlü başlıklara sahiptir. Çeşme duvarıyla yalak duvarı arasındaki ayrımı yine bir ikinci neoklasik sütun yapar. Bu sütunlara baştabanın kornişi oturmaktadır. Baştabana 7 be-yitlik kitabe yerleştirilmiştir. Çeşme kütlesi geniş bir saçakla son bulur. Çeşmenin iki yanındaki ilk yalaklar karşıt kütleler a-rasındaki uyumlu geçişi sağlarlar. Bu yalaklar içbükey biçimlenir. Öteki yalakların dizildiği duvar yüzeyi düzdür. Yalaklar birbirinden düşey olarak pilastrlarla ayrılırlar. Yalaklarda ayrı ayrı musluk yoktur, çeşme yalağına açılmış su oluğu, yan yalaklara su akıtmak üzere tasarlanmıştır. Yalakların hayvanların su içmesi için düşünülmüş olması gerekir. Bibi. Konyalı, Üsküdar Tarihi, II, 78; Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, II, 456-458.
AYLA ÖDEKAN
HÜSEYİN AYVANSARAYÎ
(?, istanbul - l Temmuz 1787, istanbul) Tarihçi.
Tam adı Hafız Hüseyin bin ismail Ay-vansarayî'dir. Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Eserlerinden çıkarabildiğimiz bilgilere göre Ayvansaray'da doğdu. IV. Mehmed'in kızı Hatice Sultan'ın teberdar-lar kethüdası Hacı ismail Ağa'nın (ö. 1752) oğludur. Dergâh-ı âli yeniçeri sekbanlarının 15. ortasına bağlıdır. "Ayvansarayî" mahlasını doğduğu senitten aldı. Hafızlığı, belki üstadım dediği Tokludede Camii imamı Şeyhü'l-kurra Halil Efendi'den Ku-ran'ı hıfzettiğinden ötürüdür. Misafir olarak gittiği akrabasından Kızıl Mescit imamının evinde öldü. Ayvansaray'a yakın Zal Mahmud Paşa Camii haziresine gömüldü. Ancak burada ve civarında yaptığımız araştırmalarda mezar taşma tesadüf edemedik.
Tanınmış eseri Hadîkatü'l-Cevârni, İs-tabul'un camileri, mescitleri ve çeşitli mimari yapıları için kıymeti! bir kaynaktır. Yazarın girişteki ifadesine göre, 1769'a kadar suriçi ve sur dışı, Galata, Eyüp, Üsküdar ve Boğaziçi'nin her iki yakasından Kadıköy içlerine kadar mevcut olan cami ve mescitleri yazmış, eserim 1779'da temize çekmeye başlamış ve 1781'de bitirmiştir. Bu eseri meydana getirmek için, gittiği her cami ve mescitte birer vakit veya daha sık namaz kılarak bina hakkındaki gözlemlerini kaydetmiş; bununla da yetinmeyerek binalardaki kitabeleri, banilerinin adlarını, bulduklarının mezarlarını da belirtmiştir. Ayrıca camiye bağlı türbe, medrese, imaret, bimarhane, mektep, hamam, çeşme, tekke gibi yapılar için de bilgiler eklemiş, mahallesi olup olmadığını belirtmiştir.
Hadîkatü'l-Cevâmi'ye I. Mahmud'un (hd 1730-1754) imamı Zileli Seyyid Osman Efendi'nin torunu Ali Satı Efendi (ö. 1843), cami ve mescitleri 1838 sonuna kadar yürüterek bir zeyl yazmıştır. Satı Efendi, zeylinde kendine göre gereksiz gördü-
ğü bazı cami ve mescitleri esas Hadîka-tü'l-Cevâmi'den çıkarmıştır (bas. İst., 1865, 2 c.). Kitapta 874 cami ve mescit kayıtlıdır. Satı Efendi'nin bıraktığı yerden başlayarak Süleyman Besim de ayrıca 1860'a kadar ayrı bir zeyl yazmıştır. Bugüne kadar eserin Türkiye'de ve yurtdışındaki kütüphanelerde 29 yazma nüshası tespit edilmiştir. Eser Joseph Hammer(->) tarafından kısmen Almancaya çevrilerek yayımlanmıştır. Ayvansarayî'nin, çeşitli cami, mescit, hamam, çeşme, tekke vb yapıların kitabelerini derlediği Mecmua-i Tevârih (bas. 1985) Osmanlı sultanlarının, devlet adamlarının, hayat hikâyelerinin yer aldığı Ve-feyât-ı Selâtin ve Meşâhir-i Rical (bas. 1978) ile Tercümetü'l-Meşâyibya. da Tez-kire-i Ayvansarayî adlarıyla da bilinen ve Osmanlı hükümdarları, sufiler, şairler hakkında ilginç bilgilerle ölüm tarihlerim veren bir başka vefeyatı bulunmaktadır. Ayrıca beğendiği müstezatları, Eş'amame-i Müstezad'da toplamış, Aşık Ömer'in Divan'mı da düzenlemiştir.
Bibi. G. Kut-T. Kut, "Ayvansarayî Hafız Hüseyin b. ismail ve Eserleri", TD, S. 33 (1982),
401-439.
TURGUT KUT
Dostları ilə paylaş: |