Bibi. R. F. Kam, "Türk Azınlık Musikîcileri: Za-harya ve îzak", Radyo, S. 67 (Temmuz 1947); inal, Hoş Soda; Ergun, Antoloji, II; Ezgi, Türk Musikisi, I, II, III, V; M. N. Özalp, Türk Musikisi Tarihi, Ankara, 1989; Öztuna, BTMA, I; S. Aksüt, Türk Musikisinin 100 Bestekârı, ist., 1992.
MEHMET GÜNTEKlN
İZER, ZEKİ FAİK
(15 Nisan 1905, istanbul - 12 Aralık 1988, İstanbul) Ressam.
1923-1927 arasında Sanayi-i Nefise Mek-tebi'nde (Güzel Sanatlar Akademisi) ibrahim Çallı Atölyesi'nde, 1928-1932 arasında Paris'te A. Lhote ve O. Friesz atölyelerinde eğitim gördü. D Grubu'nun(-») kurucularındandır. Daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi'nde hoca olarak çalışmaya baş-
İZMİR PALAS
312
313
İZZET EFENDİ TÜRBESİ
ladı. 1951'de Türk Sanat Tarihi Enstitüsü' nü kuran Izer, 1971-1984 arasında Paris ve Nis'te yaşadıktan sonra yurda döndü. Türk resminde modernleşme sürecini başlatan önemli sanatçılardan biri olan Izer, geliştirdiği kendine özgü resim anlayışıyla kübizm, dışavurumculuk ve soyut sanat başta olmak üzere farklı akımları istanbul sanat ortamında polemikler yaratarak tartışmaya açtı.
îzer'in resimlerinde vazgeçemediği bir konu olarak ısrarla ele aldığı istanbul teması, sanatçının değişik dönemlerinde farklı yaklaşım açılarıyla irdelediği bir olgudur. 1923-1927 arasında Çallı kuşağının izlenimci resim anlayışı çerçevesinde "gerçekçi" istanbul görüntüleri boyayan sanatçı, 1928-1948 döneminde kübist ve dışavurumcu bir yaklaşımla "soyutlamaya" yatkın şehir manzaraları üzerinde çalıştı. Izer' in 1950'ye dek istanbul konulu resimlerinde Boğaziçi'ni bir tür çıkış noktası olarak kullandığı ve bir arayış dönemine girdiği görülür. Sanatçının oldukça koyu renklerle boyadığı bu resimlerde, Kız Kulesi, Dolmabahçe Sarayı gibi mimari elemanları yorumlama çabası vardır. Izer sanılanın aksine soyut resme oldukça geç başlamış bir sanatçıdır. 1950'den sonra "Sultanahmet Camii'nin Camlan", "Boğaziçi" gibi kompozisyonlarında sanatçı istanbul'a özgü görsel değerlerden yola çıkarak soyut resme yönelmiştir, îzer'in renk öğesini özellikle vurguladığı bu çalışmalarında kaotik bir boyama tarzını tercih etmesi, istanbul'la girdiği yoğun ilişkinin sonucudur. Bu ilişkiyi açımlayabilmek için sanatçının tutkularından yola çıkarak bir yorumlamaya gitmek gerekir. Izer istanbul' un tarihi değerlerinden yola çıkarak "geleneğe" dayalı modern bir resim yapılabileceğine inanmıyordu. Sanatçı bu yüzden kendini istanbul'un belirli dışsal özelliklerine değil, içsel değerlerine yakın hissetmiştir. Sultanahmet Camii'nin vitraylarından süzülen ışık, Boğaziçi'nin hareketli dalgaları, minarelerle kubbelerin yatay-di-key ilişkisi gibi istanbul'un içsel yoruma dayalı özellikleri, tzer'in resim serüveninde yol gösterici olmuştur. 1984-1988 arasında yine istanbul temasım ele alan Izer, bu kez fantastik denilebilecek bir yaklaşım içinde peri kızlarının gezindiği Boğaziçi kompozisyonları gerçekleştirmiştir. NECMI SÖNMEZ
İZMİR PALAS
Maçka'da, Maçka Caddesi üzerinde, italyan Sefarethanesi olarak inşa edilen Anadolu teknik lisesinin karşısmdadır. 7 katlı apartman, izmirli işadamı Şerifzade Ahmed Süreyya Bey (ö. 1932) tarafından, Cumhuriyet döneminin ilk 10 yılı içinde yaptırılmıştır. Binanın sol köşesinde mimar J. d'Armi'nin ismi yazılıdır.
Yapının kuzey yanı apartmanlara bitişik, doğu cephesi cadde üzerinde, batı ve güney yönü ise bahçe ile çevrilidir. Güneydoğu köşesi, ikinci kattan teras çatıya kadar devam eden dikdörtgen kesitli bir çıkma şeklinde dışarı taşırılmış, teras katına
ise sivri kemerli bir köşk görünümünde bir bölüm yerleştirilmiştir. Bu bölümün Sol yanında burmalı sütunlarla desteklenen bir teras bulunmaktadır. Yapıyı, üst katta sivri kemerli pencere dizileri, alt katta ise köşeleri pahlanarak yumuşatılmış dikdörtgen kesitli pencereler aydınlatır. Kat aralarında, kalıplanmış sıva ile oluşturulmuş şemse kabartmaları ve çerçeveler içine alınmış geometrik düzenlemeler atlamalı olarak yer almaktadır. Maçka Kış-lası'na bakan güney cephesinde ileriye doğru çıkma yapan demir korkuluklu balkon birimlerinin iki yan duvan çerçeveler içine alınmış şemse motifleriyle süslenmiştir. Apartmana, sivri kemerli ve demir kanatlı büyük bir kapıdan girilir. Kapının iç yüzeyi, klasik dönem (16-17. yy'lar) motiflerinin ve renklerinin kullanıldığı Kütahya çinileri ile kaplıdır. Kapının bak-lavalı demir kafesinin içi palmet motifleriyle bezelidir. Üzerinde şemse biçiminde iri demir tokmaklar asılıdır. Kapının sağ yanında hafifçe dışarı taşan bölüm iki taraftan burmalı sütunlarla çevrelenmiş ve üzeri prizmatik üçgenler kuşağıyla sınırlanmıştır. Söz konusu cephenin hemen üzerine, ortada iki sütuna oturan, kemer aynalarına çini kabaraların konduğu üç adet sivri kemer yerleştirilmiştir. Apartman girişinde demir konstrüksiyonla inşa edilmiş, beşik tonoz görünümündeki uzun koridor arka bahçeye açılmaktadır. Koridorun tavanını alçıdan bir mukarnas dizisi çevreler.
I. Ulusal Mimarlık Üslubu'nun erken dönem Cumhuriyet mimarisindeki son örneklerinden olan bu apartmanda, özellikle cephelerin tasarımı ve bezemesi üzerinde durulduğu, apartman birimlerinin aynı yıllara ait hemen bütün apartmanlarda olduğu gibi irrasyonel bir anlaşıyla ele alındığı, manzaraya açılan bölümlere, birbirine bağlanan salonların yerleştirildiği, kuzey-güney doğrultusunda gelişen uzun koridorların iki yanında yatak odaları ile banyo ve tuvalet birimlerinin dizildiği gözlenmektedir. Apartman dairelerinde, salon birimlerindeki klasik Osmanlı motiflerinin kullanıldığı camlı ahşap bölmeler bulunmakta, tavanların oldukça sade tutulduğu dikkati çekmektedir.
TARKAN OKÇUOĞLU
İZMİRIİYAN, MADTEOS
(12 Şubat 1845, istanbul - 11 Aralık 1910, Eçmiadzin [Ermenistan]) Türkiye Ermenileri 75. patriği, Dünya Ermenileri 126. başpatriği, eğitmen ve yönetici.
Asıl adı Simon veya Simeon'dur. Terzi Mardiros'un torunu ve terzi Hampartzum' un 9 çocuğundan yedincisidir. Büyükbabasının izmirli olmasından dolayı Izmirli-yan soyadını almıştır.
Kumkapı'daki Bezciyan Okulu'nda öğrenim gördü. Müteakiben, 3 yıl da Kum-kapı dışındaki Boğosyan-Varvaryan Okulu'nda okudu. 1862'de, Ortaköy'deki Tark-mançatz Okulu'nda öğretmenlik görevinde bulundu. 1864'te Patrik Bursalı II. Bo-ğos Taktakyan'ın emri ve Episkopos Hov-
hannes Gabudigyan'ın eliyle "sargavaklık" (şemmas, diakos) derecesini aldı. 29 Haziran 1869'da, Ortaköy Surp Asdvadzad-zin Kilisesi'nde, Madteos adı ile yine Episkopos Hovhannes Gabudigyan tarafından "apeğa" (keşiş) takdis edüdi. 28 Eylül 1869' da ise kilise öğretisi üzerine doktorluk payesi olan rahiplik derecesine yükseldi ve Patrik Vanlı I. Mıgırdiç Hrimyan'ın sekreteri oldu. Aynı zamanda Bezciyan Okulu'nda din dersleri öğretmenliğini üstlendi. 17 Mart 1872'de Patriklik Ruhani Meclisi üyeliğine seçildi. 29 Aralık 1872'de Sis Kato-likosluğu problemlerini incelemek için kurulan komisyon üyeliğine getirildi. 29 Ocak 1873'te ise üstrahiplik payesi verildi. Aynı yıl Üsküdar Surp Garabet Kilisesi vaizliği ve aynı semtin Cemaran Okulu din dersi öğretmenliğine atandı. 1874'te Balıkesir Ermenileri ruhani önderliği görevine seçildiyse de, bu görevi üstlenmedi. 17 Mayıs 1876'da Eçmiadzin Katedrali'n-de episkopos takdis edildi. 1879'da patrikhane danışmanı tayin edildiyse de aynı yılın 10 Ağustos'unda istifa etti. 1883'te Başpatriklik Komisyonu üyesi seçilerek bu konuda kapsamlı bir rapor hazırladı. 3 Ocak 1886'da Mısır Ermenileri ruhani önderi seçildi. 1891'de sağlık nedeniyle istifa etti. İstanbul'a döndükten sonra, tekrar Üsküdar'daki Surp Garabet Kilisesi vaizliği görevim üstlendi. Aynı zamanda Getro-nagan Lisesi din dersi öğretmenliğini de yürüttü. 1892'de başpatriklik seçiminde i-kinci aday seçildi.
7 Aralık 1894'te, Patrik Keremetli I. Ho-ren Aşıkyan'm yerine patrik seçildi. 20 Ara-lık'ta Babıâli'ce onaylanarak III. Madteos adıyla patriklik tahtına çıktı. Dönemindeki en önemli olay, Ermenilerle en fazla meskûn olan Doğu'daki altı vilayette ıslahat yapılması için, Rusya ve ingiltere gibi büyük devletlerin Babıâli'ye kabul ettirdikleri projedir. Ancak, proje icraat safhasına girmediği için, Patrik III. Madteos
ü. Madteos Izmirfiyan
S. Şah-Nazaryantz, Vehapar îzmirliyam, Moskova, 1910 Vağarşag Seropyan koleksiyonu
İzmirliyan bunu Babıâli'den defalarca talep etmişse de bir sonuç elde edememiştir. Bazı şüphelere maruz kaldığından ve sarayın da desteğini kaybettiğinden, 23 Temmuz 1896'da görevinden istifa etti ve II. Abdülhamid (hd 1876-1909) tarafından Kudüs'e sürgün edildi. Patrikliği döneminde istanbul kiliseleri açısından yapılan yenilemeler arasında Taksim'deki Surp Harutyun Kilisesi'nin tekrar inşası ve Ge-dikpaşa'daki Surp Hovhannes Avedaraniç Kilisesi'nin onarımı ve takdisi, Üsküdar Mezarlığı'nın duvarla çevrilmesi sayılabilir. II. Meşrutiyet'in ilanına değin Kudüs'te kaldıktan sonra, 22 Ekim 1908'de ikinci kez istanbul patrikliğine seçildi, l Kasım 1908'de ise Eçmiadzin başpatriği seçilerek o görevi üstlendi.
İzmirliyan, Hayrabedutyun Hayas-danyaytz Arakelagan Surp Yegeğetzvo Yev Ağthamar U Sis (Ermeni Apostolik Kutsal Kilisesinin Başpatrikliği ve Ağtamar ile Sis) adlı önemli araştırma eserinin dışında, Azkayin Varjaranatz Paregarkut-yan Hrahankı (Ermeni Okullarının Yenileme Emri) adlı nizamnamenin ve Gatoği-gosogan Hantznajoğovo Değegakin (Başpatriklik Komisyonu Raporu) adlı raporun da yazarıdır.
Bibi. M. Ağavnuni, Miapank Yev Aytzeluk Hay Yerusağemi (Ermeni Kudüs'ün Din Adamları ve Ziyaretçileri), Kudüs, 1929; Ş. Kapamacı-yan, Madteos Arkyebisgobos Izmirliyan-Yeğişe Yebisgobos Turyan (Başepiskopos Madteos îz-mirliyan-Episkopos Yeğişe Turyan), îst, 1908; E. Ç. Kömürciyan, IsdamboloBadmutyunQs-tanbul Tarihi), I-III, Venedik, Viyana, 1913-1938; Kömürciyan, İstanbul Tarihi; M. Orman-yan, Azkabadum, III, Kudüs, 1927; S. Şah-Nazaryantz, Vehapar îzmirliyam (Başpatrik îz-mirliyan), ist., 1910; Teotig (Teotoros Lapçin-ciyan), Amenun Daretzuytz(Herkesin Yıllığı), İst., 1910.
KEVORK PAMUKCİYAN-VAĞARŞAG SEROPYAN
İZZET
(?, İstanbul -1797, istanbul) Divan şairi.
Hayatı hakkında hemen hiç bilgi yoktur. Sayıları 10'a yaklaşan izzet mahlaslı şairlerin en önemlilerindendir. Eğitimini istanbul'da tamamladı. Din ilimlerinde seçkin bir kişi olarak resmi fetva kurumu olan Bâb-ı Fetva'da çalıştı.
izzet Efendi'nin en önemli şiiri, şairlik şöhretini de borçlu olduğu Sahilna-me'sidir. III. Selim (hd 1789-1807) adına kaleme alınmış bir kaside olan Sabilna-me, Fennî'nin(->) mesnevi tarzında yazılan Sevâbilname'sine benzer. Manzumede Boğaziçi'nde iskelesi bulunan yerleşim alanları Galata'dan başlayarak Rumelika-vağı'na kadar, her biri bir beyitte olmak üzere 30 semt (Galata, Mumhane, Tophane, Salıpazarı, Fındıklı, Kabataş, Dolmabahçe, Beşiktaş, Karabâlî, Kılıç iskelesi, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı, Baltalimam, Emirgân, Hasan-kalfa, Kayalar, Şeytanakıntısı, İstinye, Ye-niköy, Kalender, Tarabya, Büyükvadi, Kefeli, Sarıyer, Karataş, Fener, Değirmenlik) tanıtılır, ardından Anadolu yakasına geçilir ve Fenerbahçe'ye kadar yine 30 yerleşim
yeri (Hünkâr iskelesi, Yalıköy, Beykoz, Paşabahçe, Çubuklu, Kavak, incirli, Sultaniye, Kanlıca, Körfez, Kandilli, Göksu, Vaniköy, Çengelköy, Kuleli, Beylerbeyi, istavroz, Çamlıca, Kuzguncuk, Öküz Limanı, Üsküdar, Şemsipaşa, Balaban, Ayazma, Salacak, insaniye, Harem, Haydarpaşa, Kadıköy, Fenerbahçe) tanıtılır.
Kaside bir yelkenli ile Boğaziçi'nde te-nezzüh gezintisi biçiminde kurgulanmıştır. Her bir yerleşim alanının adı edebi sanatlarla zenginleştirilerek kelime oyunlarıyla süslenmiştir (Âb-ı dîdem tüketip hep benim ol çeşm-i gazal / Bir Kuru çeşmeye döndü gözümüz, kalmadı âb // Yoksa başında Fener mi y anıyor uşşâkın /Bir Değirmenlik'e düşmüş dönüyor misl-i ha-bâb). Sabilname'de yer alan bir kısım yerleşim yerleri daha sonradan bazı semtlerin büyüyüp genişlemesi ile bugün artık ayrı semtler olarak anılmaz, izzet Efendi' nin Sahilname'si 18. yy'ın sonunda Boğaziçi'ne vurulmuş bir kimlik gibidir. Manzume, şairine edebiyat tarihinde önemli bir yer edindiren orijinal bir eserdir.
iskender pala izzet efendi türbesi
Eyüp'te Boyacı Sokağı'nda, Kaptan Hasan Hüseyin Paşa Türbesi'nin sağındadır. 1889 tarihli cephesi ile dikkati çeken yapıda, lahitli ve şahideli iki mezar bulunmaktadır. Ayetlerin dışında kitabesi yoktur. Yapının mahiyetini anlamak, ancak i-
İzzet Efendi Türbesi
Yavuz Çelenk, 1994
çerisindeki bir mezar taşı kitabesi ile mümkün olmaktadır. Cephede, besmelenin bulunduğu yazı panosunda 1306 tarihi yazılıdır. Daha sonra milli mimari adım alacak olan oryantalist üslup cephede belirgindir. Üstü açık kare yapının içinde ise, baş şahidesi ve lahitten ibaret iki mezar bulunmaktadır. Bunlardan soldakinde hiçbir yazı bulunmaz. Sağdaki mezar, form ve süsleme bakımından tamamen aynıdır ve ki-tabelidir. Bu taşta tarih, "Sene 1309 fi 15 Saferü'1-hayr (l Ekim 1891)" olarak belirtilmiştir. Türbenin 1889'da izzet Efendi ve eşi için hazırlandığı, izzet Efendi'nin 1891'de burada toprağa verildiği, eşi için düşünülen mezarın ise boş kaldığı anlaşılmaktadır. Duvar payeleri, silmeler ve nişlerle hareketlendirilmiş cephedeki üç açıklıktan ortadaki kapı, yandaki ikisi pencere olarak düzenlenmiştir. Sivri şekilde sonuçlanan pencerelerin ve kapının üstünde bir ayet kitabesi yer alır. Pencerelerin yukarısında mukarnaslı bir kavsara vardır. Madeni pencere şebekeleri, altıgenler ve altılı yıldızlardan meydana gelen bir düzendedir. Pencerelerin yukarısında ise yıldız bezemeli, dilimli rozetler şeklinde açıklıklar vardır. Cephe yukarıda palmet dizileri ile sonuçlanır ve orta bölüm taç şeklinde belirtilmiştir. Demir parmaklıklı ihata duvarındaki, cephede de benzerleri bulunan ilginç babaların çoğu kırılmıştır. Bibi. Demiriz, Türbeler, 47-48.
YILDIZ DEMİRİZ
İZZET MOLLA
314
315
JAMN, P. RAYMOND
İZZET MOLLA (Keçecizade)
(l 755, istanbul - 1829, Sivas) Divan şairi.
Adı Mehmed Izzet'tir. Konya'dan gelip İstanbul'a yerleşmiş olan Mehmed Salih Efendi'nin oğludur. Öğrenimini medresede tamamladı. Galata kadısı oldu. Halet Efendi'nin(->) himayesini gördü. Onun gözden düşmesi üzerine Keşan'a sürüldü (1823-1824). istanbul'a dönünce çeşitli devlet görevlerinde bulundu. Rus Harbi' ne girmenin aleyhine görüş belirttiği için Sivas'a sürüldü (1827). Savaşın kötü sonuçlanması ile haklılığı anlaşıldı ve hakkında af fermanı çıkarıldı. Ancak ferman Sivas'a ulaşmadan iki saat evvel vefat etti. Kemikleri sonradan istanbul'a getirilerek Avratpazarı'ndaki Mustafa Bey Mescidi haziresine gömüldü. Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Asar adını verdiği iki adet divanından başka en önemli eseri Mihnet-Keşân'dır. Devhatü'l-Mehâmidaâh bir risalesi ile devlet işlerine dair iki de layihası vardır. Renkli kişiliğine ait pek çok fıkrası ile âşık tarzı şiirleri de dillerde dolaşmış eserlerindendir.
izzet Molla her şeyden önce bir istanbul efendisidir. Sanatını oluştururken içinde doğup büyüdüğü şehri de malzeme e-dinmeyi bir çeşit sorumluluk kabul etmiştir. Gerek siyasi ve resmi görevlerinde, gerekse şehir kültürünün oluşum ve olgunlaşmasında İstanbul'u ön plana çıkararak sanatına aksettirmiştir. Özellikle şiirlerinde, zaman zaman istanbul'u konu alan beyitleri onu şehirle özdeşleştirmiş-
İzzet Molla
Nuri Akbayar arşivi
tir. Bizzat kendisi "Nazım-ı İzzetle Sitan-bul oldu reşk-i her diyar" diyerek bu gerçeği vurgulamıştır. Divanlarındaki bazı gazeller istanbul hayatından canlı tabloları anlatır. Çelebizade Asım'ın (ö. 1760) bir gazeline yazdığı taştirde İstanbul'daki eğlence ve tenezzüh hayatını tasvir etmiştir {Çamlıca seyr-i mükerrerdir Hisar ise baîd/ Pek müferrihdir Bahâriyye efen-
dim rûz-ı lyd / Cûylarla olduğun seyr et muânık nahl-ı bîd / Yağ imiş Karaağaç'da müjde ağyâr-ı pelîd / Sevr-i nâzım gidelim gel bari Sa'd-âbâd'e dek). Asâkir-i Mansure-i Muhammediye(->) hakkında Nefî'nin (ö. 1035) ünlü kasidesine nazire olarak kaleme alıp II. Mahmud'a (hd 1808-1839) sunduğu kıtasında Osmanlı'nın değişim sürecini ve ordunun modernleşmesini, Asâkir-i Mansure-i Mu-hammediye' nin Gülhane'deki bir geçit resmim her cephesiyle anlatır. Beşiktaş'taki Neşatâbâd Sahilsarayı'm över mahiyette yazdığı manzumesinde ise şehrin bu bölgesi hakkında kıymetli bilgiler verir. Galata Sarayı için yazdığı tarih kıtası ise bu köklü kuruluşun tarihine ışık tutar (Zîb ü ziver ile buldu bu saray-ı Galata / Şehlevendâne kesim yosma edâ-yı Galata// (.. .) Izzetâ müjde-i elmas ile nakş et târih /Kondu bir resm-i nev-i câde Saray-ı Galata [1230/1854]).
İstanbul'un geçirdiği iki ayrı yangın ile Antep ve Halep'te vukua gelen zelzele için yine istanbul'u mihver alarak söylediği kıtalar da tarihi birer vesika değerindedir. (Oldu istanbul ahâlisi banka razı / Yere geçtikçe bu yıl şehr-i Aymtâb u Ha-leb / Tutuşup her birinin dâmen-i sabn dediler: Bize yangın yetişir zelzele verme Yâ Rab).
İSKENDER PALA
İZZl EFENDİ TEKKESİ
bak. AYDINOĞLU TEKKESİ
JAMANAK
Türkiye'nin yayımı süren en eski günlük siyasi gazetesidir. 15 Ekim 1908'den beri İstanbul'da, Ermenice olarak aralıksız yayımlanmaktadır.
Kurucuları Gürünlü Misak Koçunyan (1863-1913) ve Sarkis Koçunyan (1867-1926) kardeşlerdir. Birincisi imtiyaz sahipliği ile başyazarlığını, ikincisi ise idari müdürlüğünü yürütmüştür. Gazete önce, Ca-ğaloğlu'ndaki kendi özel matbaasında basılmıştır. Yayımını ise, Ardaşes Kalpakcı-yan (1866-1942) ve Simeon Çömlekciyan (1870-1929) idare etmişlerdir. Daha sonra Ervant Odyan (1869-1926), Aram Andon-yan (1875-1951), Ervant Der-Andreasyan (1865-1945), Hagop Der-Hagopyan (1881-1960), Teotik Lapçinciyan (1873-1928), Hovhannes Boğosyan (1889-1972) bu görevde bulunmuşlardır. Misak Koçunyan'ın Mayıs 1913'te ölümünden sonra, kardeşi Sarkis Koçunyan gazetenin yönetimini bütünüyle üstlenmiş; 10 Ocak 1914'te, Ardaşes Kalpakciyan sorumlu müdür olmuştur. 15 Temmuz 1920'de,Joğovurti Tzaynın (Halkın Sesi) gazetesiyle birleşerek, Joğu-vorti Tzoynı-Jamanak adıyla yayın hayatını sürdürmüştür. Bu sırada şair Vahan
Jamanak gazetesinin kurucularından Misak Koçunyan. Vağarşag Seropyan koleksiyonu
Tekeyan (1878-1945) gazetenin başyazarıydı.
23 Ekim 1924'ten itibaren tekrar Jamanak adıyla, siyasi ve ticari akşam gazetesi olarak yayımını sürdürmüştür. O sıralarda gazete Eski Posta Ham'nda Mikayel Der-Sahakyan'ın matbaasında basılmaktaydı. 27 Mayıs 1926'da gazetenin sahibi Sarkis Koçunyan vefat ettikten sonra eşi Araksi Koçunyan imtiyaz sahibi olmuştur. 1929'da, Simeon Çömlekciyan ölünce, Baruyr Keçyan başyazarlığa geçmiştir. 1933'te gazete Galata'da Becidyan Matba-ası'nda basılmaktaydı. İdari müdürlüğünü Sarkis Koçunyan'ın ortanca oğlu Melik Koçunyan'ın (1908-1943) yaptığı gazete, 22 Nisan 1933'ten itibaren 8 sayfa olarak Vakit gazetesinin matbaasında basılmaya başlanmıştır. Şubat 1935'ten sonra, birkaç ay Jamanak-Turkiya adıyla Ankara Caddesi'ndeki Orhan Bey Ham'nda yayımlanmış, 18 Nisan 1943'te, Melik Koçunyan' in vefatından sonra, Mardiros Koçunyan (1900-1975) başyazar olmuştur. 1975'ten beri de kardeşi Ara Koçunyan bu vazifeyi yerine getirmektedir. 194İ'den ölümüne kadar gazetenin neşriyatım da Kirkor Hü-daverdi (1914-1992) yönetmiştir. Gazetenin sahibi halen Sarkis Koçunyan, yazı işleri müdürü ise eşi Nadya Koçunyan'dır. Yaklaşık 2 yıldan beri, gazete ofset usulü ile kendi matbaasında basılmakta, idarehanesi, Beyoğlu'ndaki Narmanlı Yurdu'n-da bulunmaktadır.
KEVORK PAMUKCİYAN
JANTN, P. RAYMOND
(31 Ağustos 1882, Bogeve - 12 Temmuz 1972, Lorgues) İstanbul'un Bizans dönemi tarihi topografyası uzmanı.
Yetişmesi ve öğrenimi hakkında bilgi edinilemedi. Ancak Katolik dini teşkilatında önemli yeri olan "Leş Augustins de l'As-somption" tarikatında rahip olarak yetişerek, 1901'de bu teşkilatın istanbul'daki merkezine gönderildiği biliniyor. Bu tarihlerde Kadıköy'de Moda'da, Cem Sokağı'n-daki kilisenin yanında, Assomption rahiplerinin bir müessesesi bulunuyordu. Bir enstitü durumunda olan bu kuruluşun, bilhassa Bizans dalında çok zengin bir kütüphanesinin yanısıra, 1897/1898'de yayımlanmaya başlayan Echos d'Orient(EO) başlıklı bir de dergisi vardı. Bu derginin alt başlığında, teoloji, din hukuku, litürji, arkeoloji, tarih ve doğa coğrafyası konuları (Revue bimestrielle de theologie, de dro-it canonique, de liturgie, d'archeologie, d'histoire et de geographie orientale) ile meşgul olacağı bildirilmiştir.
Enstitü üyelerinden J. Pargoire, İstanbul ve çevresinin tarihi topografyasına dair yaptığı araştırmalarla, yayımladığı makalelerle büyük bir üne kavuşmuş ve bazı araştırmacılara karşı giriştiği polemik-lerdeki çok sert üslubu yüzünden çekini-len bir ilim adamı olarak tanınmıştı. Janin, topografya ve tarihi coğrafya konularında onun yerini alacaktı. 3 yıl kadar Kudüs'te kalarak, P. Germer-Durand'm yanında arkeoloji ve tarihi coğrafya dallarında yetişen Janin, 1911'de İstanbul'a döndü ve bir
Hıristiyan tarikat merkezi olan seminerde, o sırada Batı'ya dönmüş olan P. S. Vailhe' nin yerini alarak dini tarih dersleri vermekle görevlendirildi. Janin, EO yazı kururunda yer aldı; burada 1912'den itibaren kitap tanıtma yazıları ile Osmanlı Devle-ti'ndeki ve Yakındoğu'daki Hıristiyan topluluklarına dair makaleler yayımlıyordu.
I. Dünya Savaşı yıllarında (1914-1918) R. Janin'in nerede görevlendirildiğini öğrenmek mümkün olmamıştır. "Savaş Haçı" (Croix de Guerre) nişanı aldığına göre Fransız ordusunda hizmet görmüştür. Diğer taraftan da 1914-1919 arasında EO dergisinde çeşitli Hıristiyan topluluklarına dair makalelerine devam etmiştir.
Raymoııd Janin
Semavi Eyice arşivi
Savaş bittikten sonra, Janin tekrar İstanbul'daki enstitüye dönmüş ve Fransız genelkurmayının hizmetine girmiştir. Mütareke ve istanbul'un işgali yıllarında, hazırladığı 72 sahifelik ilk kitabı Fransız ordusuna, rehber olarak tasarlanan Trakya' nin tarihi ve coğrafyası hakkındadır (La Thrace, Etüde historique et geographique, ist., 1920). İstanbul'un tarihi topografyasına dair ilk yayını ancak 1922'de basıldı. Bundan önce, Trakya için yaptığı gibi Bizans döneminde Bitinya bölgesine dair bir çalışma yayımlamıştı ("La Bithynie sous l'empire byzantin", EO, XX (1921), s. 168-182, 301-319).
Mütareke yıllarında, ünlü Bizans uzmanı Prof. Ch. Diehl'in(-0 önerisiyle, Fransa hükümeti istanbul'da Bizans araştırmaları üzerinde çalışacak bir enstitü kurmayı tasarlamıştı. Assomptionistlerin Kadıköy'deki kütüphaneleri buraya devredilecekti. Hattâ bu enstitü için, Alemdar Yokuşu başındaki eski Soğuk Çeşme Askeri Rüştiyesi (şimdi Devlet Güvenlik Mahkemesi) binası uygun görülmüştür.
İstanbul'un Bizans dönemi tarihi, eski eserleri ve topografyası ile yakından meşgul olan Janin'in bu enstitüde görev alması gerekiyordu. Ancak, Diehl'in önerisinde burada devamlı başkan olarak bir din adamı, J. Ebersolt(~0 düşünülmüştü. Rahipler kütüphanelerini vermedikleri gibi, bir "laik"in idaresine de girmek istemediklerinden, bu tasarı gerçekleşmedi. Fakat Janin büyük gayretle önce İstanbul çevresi, sonra da İstanbul içi ile ilgili Bizans
JANIN, P. RAYMOND
316
317
JASMUND, A.
topografyası çalışmalarını sürdürdü, bunları EO dergisinde yayımladı. Başlarda yalnızca, İstanbul'un dışı ve yakın çevresi ile meşgul oluyordu.
ilk araştırması İstanbul'un Anadolu yakası banliyösü hakkında olup, Üsküdar' dan Pendik'e kadar olan bölgeye dairdi ("La banlieue asiatique de Constantinop-le", EO, XXI [1921], s. 335-386; XXII [1923], s. 50-58, 182-198, 281-298). Bunu Adalar hakkındaki büyük araştırması takip etti ("Leş îles deş Princes, Etüde historique et topographique", EO, XXIII [1924], s. 178-194, 315-338, 415-436). Arkasından tz-nik'e dair araştırması ("Nicee, Etüde histo-rique et topographique", EO, XXIV [1925], s. 482-490) ile Tuzla ve çevresi ve önündeki adacıklar hakkındaki makalesi yayımlandı ("Autour du çap Acritas, Etüde historique et topographique", EO, XXVI [1927], s. 287-303). İstanbul çevresi ile ilgili bir diğer çalışması ise Aydos Dağı hakkındadır ("La forteresse byzantine d'Ae-tos", EO, XXVII [1928], s. 295-299).
Janin, İstanbul'un içindeki Bizans dönemi kiliselerine ve tarihi topografyaya dair ilk eserini, Kadıköy'ün azizesi olarak tanınan Ayia Eufemia'ya(->) sunulmuş o-lan ve kaynaklarda anılan kiliselere dair yazısı ile verdi ("Leş eglises Sainte-Eup-hemie de Constantinople", EO, XXXI [1932], s. 270-283). Bundan sonra Janin, İstanbul' un belirli aziz veya azizelerin adlarına sunulmuş dini yapılarına dair bilgileri Bizans kaynaklarından derleyip, imkân olduğu kadar şehrin neresinde olduklarını veya olabileceklerini tespit çalışmalarını, ayrıca bazı topografya araştırmalarım peş peşe yayımladı ("Leş eglises de Saint-Nico-las", EO, XXXI [1932], s. 404-418; "Monasteres byzantins, Leş coouvents secondaires de Psamathia", EO, XXXII [1933], s. 326-339; "Leş monasteres nationaux et provin-ciaux â Byzance", EO, XXXII [1933], s. 429-438; "Leş sanctuaires byzantins de Saint-Michel", EO, XXXIII [1934], s. 28-52; "Leş eglises byzantines deş saints militaires", EO, XXXIII [1934], s. 163-180, 331-342; XXXIV [1935], s. 56-70; "Leş sanctuaires du quartier de Petra", EO, XXXIV [1935], s. 402-413, XXXV [1936], s. 51-66; "Deuteron, Triton et Pempton, Etüde de topographie byzantine", XXXV [1936], s. 36-51; "Le Pet-rion de Constantinople", EO, XXXVI [1937], s. 37-51; "Etudes de topographie byzantine, Emboloiton Domninou", EO, XXXVI [1937], s. 129-156; "Ta narsou Okseia", EO, XXXVI [1937], s. 288-308; "Etudes de topographie byzantine, Oû se trouvait Sain-te irene du Deuteron ?", EO, XXXVII [1938], s. 73-88; "Leş eglises du Precurse-ur â Constantinople", EO, XXXVII [1938], s. 312-351).
İstanbul'da Kadıköy-Moda'da bulunan enstitünün, 1938'e doğru Türkiye'den ayrılması kararlaştırılmış; Romanya'nın daveti üzerine, kütüphane ve arşivi ile birlikte Bükreş'e taşınmıştı. Kısa bir süre sonra başlayan II. Dünya Savaşı içinde Janin, İstanbul'da 1918-1938 arasında tarihi topografyaya dair toplu bir makale yayımlayabildi ("La topographie de Constantinople
bzyantine; etudes et decouvertes, 1918-1938", EO, XXXVIII [1939], s. 380-410).
Assomptionistlerin enstitüsünün Bükreş'e yerleşmesi ile EO dergisi de sona ermiş oldu. Eski ölçülerinde basılan yeni bir dergi Etudes Byzantines CE0) başlığı ile 1943'te yayımlanmaya başladı. Janin burada da Bizans topografyasına dair çalışmalarını yayımlamayı sürdürdü ("Etudes de topographie byzantine: leş citernes d'Aspar, d'Aetius et de Bonus", EB, l [1943], s. 85-115; "Topographie de Constantinople byzantine: le port sophien et leş qu-artiers environnants", EB, I [1943], s. 116-151; "Leş sanctuaires de Byzance sous la domination latine", EB, II [1944], s. 134-184; "Note sur leş Regions de Constantinople", EB, III [1945], s. 135-162).
Romanya'nın Ağustos 194.4'te Ruslara teslim olmasından sonra da, Janin bir makalesini, Romanya Akademisi Yılhğı'nda. yayımladı ("Le monastere de la Periblep-tos â Constantinople", AcademieRouma-ine-Bulletin de la Section Historique, XXVI [1945], s. 192-201).
Az zaman sonra Romanya'da rejim değişikliği olmuş; Assomptionistler enstitülerini bir defa daha taşımak zorunda kalmışlardı. Bu defa kütüphane ve arşiv Paris'e taşınmış, dergi de Revü deş Etudes Byzantines (.REB) adını almıştır. Janin burada da İstanbul topografyası hakkındaki yazılarını yayımlamayı sürdürmüştür ("Le monastere du Philanthrope â Constantinople", REB, IV [1946], s. 135-162; "Leş sanctuaires deş colonies latines â Constantinople", REB, IV [1946], s. 163-177).
Janin, bundan sonra İstanbul'a dair yazılarını dağınık yerlerde yayımlamaya başlamıştır. Bazı Bizans mahalleleri hakkındaki makalesi Louis Petit Armağanı kitabında ("Topographie de Constantinople byzantine - Quelques quartiers mal connus", Memorial Louis Petit, Paris, 1948, s. 218-232); Haliç üzerindeki Bizans köprüleri bir Belçika dergisinde ("Leş Ponts byzantins sur la Corne d'Or", Annu-aire de l'lnstitut de Philologie et d'Histo-ire Orientales et Slaves K, Brüksel, 1949, s. 247-253); Marmara kıyısındaki limanlara dair "Leş ports de Constantinople sur la Propontide" başlıklı yazısı ise, Byzanti-owadlı eserde (XX, Brüksel, 1950, s. 73-79) yayımlandı.
Kendi enstitüsünün dergisinde de İstanbul hakkındaki çalışmalarını tanıtmayı sürdürdü: İstanbul topografyasına dair yeni çalışma ve keşifler ("La topographie de Constantinople byzantine, Etudes et decouvertes, 1938-1950", REB, VIII [1950], s. 197-214); Bizans kilise ve manastırları ("Leş eglises et monasteres de Constantinople byzantine", REB, IX [1951], s. 143-153), Anadolu yakasındaki Bizans kiliseleri ("L'eglise byzantine sur leş rives du Bosphore, Göte asiatique", REB, XII [1954], s. 69-99); İstanbul'da Bizans arkeolojisine dair yeni buluntular ("Constantinople byzantine, Notes sur de nouvelles decouvertes", REB, XII [1954], s. 210-213), Beyazıt Meydanı ("Du Forum Bovis au Forum Tauri", REB, XIII [1955], s. 86-104);
İstanbul Batı bölgesi ("La region occiden-tale de Constantinople", REB, XV [1957], s. 89-122).
Bu makaleleri basılırken, Janin, İstanbul'un Bizans topografyasına dair esas sistematik eserini veriyordu: Constantinople byzantine, Developpement urbain et re-pertaire topographique, Paris, 1950 (ilaveli 2. baskısı Paris, 1964). Bu ciltte şehrin bütün Bizans dönemi eserlerini değişik bölümlerde topladıktan başka, kaynaklarda görüşler ortaya koyar. Janin, yine EO' in her sayısında pek çok kitap tanıtma ve eleştiri yazıları da yayımlamıştır. Bunların sayısı 1961 'de, yani ölümünden 11 yıl önce 423'ü bulmuştu. Ayrıca ilmi ansiklopedilere, yine 19öl'e kadar 562 madde yazmış bulunuyordu. Bu ansiklopediler Dic-tionnaire de Theologie Catholique, Dic-tionnaire d'Histoire et de Geographie ece-lesiastique ("Constantinople" maddesi, 626-754 sütunu doldurur), Lexikonfür Theologie und Kirche, Catholicisme, Leş eglises orientales et leş rites orientautfdut (Paris, 1922). Fransız Akademisi tarafından ödüllendirilen bu kitap üç defa daha ilavelerle basılmış (Paris, 1925, 1933, 1955); ayrıca bir bölümü İtalyanca, tamamı ise İn-gilizceye çevrilerek yayımlanmıştır.
Janin, bu kitabı dışında, 1906'dan itibaren Osmanlı Devleti sınırları içinde ve Do-ğu'daki Hıristiyanlığa dair, EO dergisinde uzun makaleler yayımlamıştır. Bunlar arasındaki İstanbul Ortodoks Patrikhanesi ve 1918-1925 arasındaki durumu hakkındaki, bir Katolik yazarın açısından çok önemli olan "Leş eglises et leş monasteres deş grands centres byzantins" (Paris, 1975) mutlaka kayda değer. Önceki cilt gibi basılan bu XVI+492 sahifelik kitapta Anadolu ve Yunanistan'daki çeşitli yerler üzerinde durulmuştur. Bunlar arasında Bitinya' dan (Bithynie), İstanbul'un Anadolu yakası ve izmit Körfezi'nden bahsedilir.
Janin'in İstanbul topografyası üzerindeki çalışmaları dışında, Doğu'daki çeşitli Hıristiyan mezheplerine dair önemli bir eseri daha vardır. Sanat ve mimarileri bakımından üzerlerinde durulmaksızın, kaynaklardan öğrenilen bütün Bizans dini yapıları, bu büyük boydaki, XXIII+605 sahifelik cilt içinde, kaynaklar ve araştırmaların referansları verilerek tanıtılmıştır. Bu arada imkân elverdiği ölçüde, bu dini tesislerden kalanlar teşhise çalışılmış ve yerleri hakkındaki görüşler de ihmal edilmemiştir.
Janin aynı dizi için İstanbul dışına dair de bir kitap hazırlığı girişiminde bulunmuş ve büyük Bizans merkezlerinin kilise ile manastırlarına dair olan bu cilt, yazarın ölümünden üç yıl sonra basılabilmiştir. Adları geçen bütün mahalleler ayrı ayrı kısa notlarla sıralanmış ve her biri hakkında kaynak referansları gösterilmiş; konulara kitabın sonuna eklenen haritalar ile daha da açıklık getirilmiştir.
Janin'in ikinci büyük eseri, İstanbul'un kilise ve manastırlarına dair olup Bizans İmparatorluğu'nun dini coğrafyası için planlanan çok büyük bir dizinin İstanbul'la ilgili bölümüdür: La Geographie ecclesi-
astique de l'empire byzantin, I-Lesiege de Constantinople, III-Les eglises et leş monasteres, (Paris, 1953). Lexikon derMari-enkunde, Dictionnaire de droit canonique gibi sözlük ve ansiklopedilerde yer almıştır. Ayrıca Histoire du Christianisme'in bazı bölümlerini yazmış, Grand Larousse'a. da sekiz madde ile katkıda bulunmuştur. Paris'te yaşadığı yıllarda 1952-1958'de Katolik Ensititüsü'nde ders veren Janin, 12 Temmuz 1972'de Var bölgesinin Lor-gues kasabasında 90 yaşında öldü. 1961' de onun için Revue deş Etudes Byzantine^ in XTX. cildi armağan kitabı olarak yayımlandı.
Dostları ilə paylaş: |