ya da; aa aa aa aa aa aa bb - cc cc cc cc cc cc dd...
-
Terkib-i bentlerde genellikle talihten ve hayattan şikâyetler, dini, tasavvufi, felsefi düşünceler anlatılmış, toplumsal yergi niteliğinde eleştirilere yer verilmiştir.
-
Türk edebiyatında Bakî (Kanunî Mersiyesi), Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa bu alanda en ünlü şairlerimizdir.
Ziya Paşa, Terkib-i Bend, 9. bend’ten
TERCİ-İ BENT
-
Biçim bakımından terkib-i bente benzer; ancak vasıta beyti
her bendin sonunda değişmez ve aynen tekrarlanır.
aa xa xa xa xa xa bb cc xc xc xc xc xc dd ...; (aa aa aa aa aa aa bb cc cc cc cc cc cc dd...)
-
Konularında daha çok Tanrının gücü, evrenin sonsuzluğu, doğa
nın ve yaşamın karşıtlıkları vardır.
-
Terkib-i bend’ten daha zor yazılan bu nazım biçiminin en güzel örneğini Ziya Paşa vermiştir.
DİVAN EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ
TEVHİT VE MÜNACÂT
-
Allah’ın varlığını, birliğini ve yüceliğini anlatan şiirlere tev
hit,
-
En tanınmış tevhit Nabi’nindir.
-
Allah’a yapılan yalvarış ve yaka rışları anlatan şiirlere de münacat denir. Daha çok kaside biçimiyle yazılmıştır.
-
Genellikle divanlarının başına konulur.
NAAT
-
Hz. Muhammed”i övmek için yazılan şiirlere denir.
-
Hz. Muhammed’in çeşitli özellikleriyle mucizelerini anlatılır.
-
Daha çok kaside biçimiyle yazılmıştır.
-
Fuzuli’nin Su Kasidesi’ bu türün en güzel örneğidir.
-
Naatlara divanların başında tevhit ve münacatlardan sonra yer verilmiştir.
-
Naat yazmakla ünlü kişilere naat-gü, özel dinsel törenlerde naat okuyanlara ise naat-han denir.
-
Türk tasavvuf müziğindeki bir form da bu adla bilinir.
MERSİYE
-
Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak
için yazılan şiirlerdir.
-
Genellikle terkib-i bent biçimiyle yazılmıştır.
-
Bu türün, Eski Türk Edebiyatı”ndaki adı sagu, Halk Edebiyatı”ndaki adı ise ağıttır
-
Mersiye okuyan kişiye de mersiyehan denir.
-
Baki’nin Kanunî Sultan Süleyman Mersiyesi meşhurdur.
METHİYE
-
Bir kimseyi övmek için yazılan şiirlerdir. Bunlar da genellikle kaside
biçiminde yazılmıştır.
-
Padişah, vezir, şeyhülislam gibi devlet ileri gelenleri ya da 4 halife, din ve tarikat büyükleri için yazılmışlardır.
-
Bu türün en güzel örneğini Nef’i vermiştir.
HİCVİYE
-
Bir kimseyi yermek için yazılan şiirlerdir.
-
Kaside veya kıta nazım biçimleriyle yazılır.
-
Halk edebiyatındaki karşılığı “taşlama”, yeni şiirimizdeki karşılığı “yergi”, Batı edebiyatındaki adı ise “satirik şiir”dir.
-
Hicviyelerde abartılı bir üslûp vardır.
-
En ünlü hicviye şairi Nef’î’ (Siham-ı Kaza)
FAHRİYE
-
Şairlerin kendilerini övmek amacıyla yazdıkları şiirlerdir.
-
Kıta veya kaside nazım biçimleri kullanılır.
-
Genellikle kasideler içinde bir bölümdür.
-
Fahriyede de sanatlı bir üslûp kullanılır.
-
Bu alanda da Nef’î meşhurdur.
NOT: Divan edebiyatında bir şairin şiirine, başka bir şair tarafından aynı ölçü, uyak ve redifle yazılan benzerine “Nazire” denir. Bu, nazire yazan şairin diğer şaire karşı duyduğu saygı ve beğeniden ileri gelmektedir. Edebiyatımızda bu türde de pek çok ürün verilmiştir.
Divan Edebiyatında Düz Yazı (Nesir)
Divan, şiire ağırlık veren bir edebiyattır. Düzyazı, ancak bilimsel çalışmalarda, tarihlerde, kimi sanatsal metinlerde ve gezi türü eserlerde kullanılmıştır. Divan edebiyatında üç tür düzyazı biçimi vardır.
Yalın düzyazı, süslü düzyazı ve orta düzyazı.
DİVAN (NESRi) DÜZ YAZISININ GENEL ÖZELLİKLERİ
-
Divan edebiyatında nesre (düzyazıya) inşa, nesir yazana (yazara) münşi, nesirlerin toplandığı eserlere de münşeat denir.
-
Düzyazı şiirin gölgesinde kalmıştır; düzyazı türlerinde dahi şiire ait öğeler kullanılmıştır.
-
Düşünceyi anlatmaktan çok onu süslü bir şekilde dile getirme esas alınmıştır.
-
Cümleler oldukça uzundur.
-
Süslü nesirde, seci denilen (düzyazıdaki iç uyak) uyaklara başvurulmuştur.
-
Noktalama işaretleri kullanılmaz.
-
Sade, orta, süslü nesir olmak üzere üç üç bölümde incelenebilir.
1. Tezkire (edebiyat tarihi, eleştiri ve antolojisi)
2. Tarih
3. Sefaret-name (resmi rapor)
4. Seyahat-name (gezi yazısı)
5. Sur-name (düğün yazısı)
6. Gazavat-name (savaş hikayeleri)
7. Siyaset-name (siyaset bilgisi)
8. Münazara (tartışma)
9. Münşeat (mektuplar ve süslü yazılar)
10. Evliya Tezkiresi (evliya biyografisi)
11. Kısas-ı Enbiya (peygamber öyküleri)
12. Siyer (peygamber biyografisi)
13. Hilye (peygamberimizin portresi)
1. SADE NESİR
-
Halkı eğitmek ve bilgilendirmek için yazılan sade bir dille yazılmış nesirlerdir.
-
Bu nesirde; halka yönelik masal, efsane, öykü, destan, dinî ve tasavvufî konular işlenir.
-
Aşıkpaşazade, Mercimek Ahmet (Kabusname), Kul Mesut (Kelile ve Dimne) Evliya Çelebi (Seyahatname)...
2. ORTA NESİR
-
Tarih ve bilim kitaplarında gördüğümüz nesirdir.
-
Ustalık göstermek amacı güdülmediği hâlde dili sade nesirden ağırdır.
-
Orta düzyazı (nesir), divan edebiyatının hemen hemen bütün klasik yazarlarının yazdığı bir türdür.
-
Osmanlılar zamanında tarihçilik,’vakanüvis’ adı altında yürütülenbir tür memurluktu. Sarayda görevlendirilen vakanüvisler, önemli önemsiz her olayı günü gününe notlar halinde yazarlardı. Bu eserler, olay anlatımına dayalı olduğundan, bilimsel tarih anlayışıyla bağdaşmaz. Divan döneminin başlıca tarihçileri arasında Aşıkpaşazade ,Ali, Ebülgazi Bahadır Han, Naima, Peçevi, Mütercim Asım sayılabilir.
-
-
Katip Çelebi’nin bazı eserleri ve Naima Tarihi, Aşıkpaşazade,, Ebülgazi Bahadır Han, Peçevi, Mütercim Asım
3. SÜSLÜ NESİR
-
Bu nesre medrese öğrenimi görmüş, Osmanlıca’yı iyi bilen yazarlar yönelmiştir.
-
Bu nesirde; seci (düz yazıda kullanılan kafiye), söz ve anlam sanatları ve uzun cümleler görülür.
-
Dil, yabancı söz ve tamlamalarla yüklüdür.
-
Sanatçı ustalığını gösterme amacı güder.
-
Ahlâk ve felsefe konularının işlendiği eserlerde , mektuplarda ve tezkirelerde görülür.
-
En güzel örneklerini veren yazarlar şunlardır: Sinan Paşa (Tazarruname), Veysî, Nergisî...
-
Süslü düzyazıda çok ürün verilmiş bir alan da tezkire’dir.
-
Bu türün ilk örneğini, yüzyılda Âşık Çelebi yazmış ve tezkire geleneği 19. Yüzyılda Fatih Efendi’ye gelene kadar sürmüştür.
-
Sanatlı düzyazıya inşa denir.
Tezkire:
-
Tezkire, “zikredilen, zikri geçen” anlamına gelen bir kelimedir..
-
Tezkireler bugünkü edebiyat tarihlerinin ve şiir antolojilerinin yerini tutmaktadır
-
Bu eserler mensur yazılmakla birlikte içinde manzum kısımların yer aldığı tezkireler de vardır
-
-
Ünlü kişilerin hayatının (biyografilerinin) toplandığı eserlerdir.
Tezkiretü’ş-şuara / tezkire-i şuara (şair), tezkiretü’l evliya (evliya), tezkiretü’l-hattatin (hattat), tezkire-i ilmiye (alim), tezkire-i musikişinasan (müzik sanatçıları)
-
Tezkireler ilk kez İran edebiyatında ortaya çıktı.
-
İlk tezkiretü'ş-şuara’sını Ali Şir Nevai yazdı: Mecalisü'n-Nefais
Özellikleri
-
Tezkireler, çağının bir edebiyat ve kültür ürünüdür.
-
Yazıldığı çağın sosyal, kültürel, sanatsal ortamını içerir.
-
Aynı zamanda günümüz araştırmaları için değerli birer
belge ve kaynak durumundadır.
-
Edebiyatımızdaki ilk tezkire örneği, Ali Şir Nevai’nin “Mecalisü’n Nefais” adlı yapıtıdır.
-
Latifi nin “Tezkiretü’ş Şuara” adlı yapıtı süslü nesir örneğidir.
-
Sinan Paşa’nın “Tezkiretü’l Evliya” adlı yapıtı da evliyaların yaşamlarının yer aldığı bir tezkiredir.
-
Bunun yanında Sehi Bey’in “Heşt Behişt” adlı tezkiresi
vardır. Âşık Çelebi de tezkire yazarlarındandır.
-
SEYAHATNAME
-
Bir yazarın değişik sebeplerle yurt içinde ve yurt dışında
yaptığı geziler sırasında gördüklerini, yaşadıklarını, duyduklarını anlattığı yazılara gezi (seyahat) yazısı denir. Gezi yazılarında gezilen yerlerin toplum yapısı, kültürü, önemli şehirleri yanında; orada yaşayan insanların günlük hayatı, dili, dinî inanışları vs. ile gezi sırasında yaşanan olaylar konu edilir.
-
Özellikleri
-
Seyahat yazılarında daha çok, hikâye yolu ile anlatma
(tahkiyeli ifade) kullanılır. Ayrıca gezi yazılarının zevkle okunabilmesi için dilin canlı, akıcı ve mümkün olduğu kadar yalın olması gerekir.
-
Gezi yazılarında kullanılan en önemli anlatım şekiller den
birisi de tasvirdir.
-
Yazar, gördüğü tarihî eserleri, tabiî güzellikleri, tasvirler
yoluyla anlatır.
-
Bu tasvirlerde zaman zaman çeşitli söz sanatlarına
başvurur.
-
Seyahatnameler, edebî değeri olan birer tarihî eser
kabul edilebilir.
-
Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si ve Piri Reis’in Kitab-ı
Bahriye’si seyahatname türünün en güzel örneklerindendir.
-
Osmanlı dönemi Türk edebiyatındaki seyahat türünde
-
eser veren sanatçılar arasında Evliya Çelebi, Piri Reis,
-
Şeydi Ali Reis, Yirmisekiz Çelebi Mehmet gibi isimler
-
sayılabilir.
Tarih:
-
Tarihi olay ve kişilerin anlatıldığı eserlerdir.
-
Örnek: Peçevi Tarihi, Naima Tarihi, Tarih-i Cevdet...
Siyasetname:
-
Yöneticilik sanatına ilişkin bilgiler veren edebi eserlerdir.
-
En önemli ve ilki ise Yusuf Has Hacib’in Kudatgu Bilig adlı kitabıdır.
-
Siyasetnamelerin en ünlüsü Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün Siyasetname’sidir.
Münazara:
-
Karşıt iki öğenin ya da karşıt iki görüşün karşılaştırıldığı yapıtlardır.
-
Şiir ya da düzyazı olarak yazılabilir.
Münşeat:
-
Mektuplardan ya da çeşitli konulardaki düzyazılardan oluşur.
-
a. Resmi yazılardan oluşan münşeatlar
-
b. Her türden kişinin mektuplarından oluşan münşeat
-
c. Şairlerin mektuplarından oluşan münşeatlar.
Sur name:
-
Düğün törenlerinin anlatıldığı eserlerdir.
Gazavatname:
-
Kahramanların savaşlarının anlatıldığı eserlerdir.
Evliya Tezkiresi:
-
Din büyüklerinin gerçek ya da efsaneleşmiş hayatları ve kerametlerinin anlatıldığı eserlerdir.
-
Vaazlar ve ahlaki öğütler de yer alır.
-
Sinan Paşa (Tezkiretü’l-Evliya), Ahmed Hilmi (Ziyaret-i Evliya)
Kısas-ı Enbiya:
-
Peygamber kıssalarının anlatıldığı eserlerdir.
Siyer:
-
Hz. Muhammed’in ve dört halifenin hayatının anlatıldığı eserlerdir.
Hilye:
-
Peygamberimizin iç ve dış özelliklerinin anlatıldığı eserlerdir.
İLMİ ESERLER
-
Tıp, astronomi, coğrafya gibi konularda yazılan öğretici eserlerdir.
-
İlmî eserlerde hayallere yer verilmez. Kelimeler mecaz
anlamlarından çok gerçek anlamlarına kullanılır.
Anlatım nesnel bir şekilde gerçekleşir. İlmî eserlerin, öğreticilik yönü ağır bastığından, bunlar yalın bir dille yazılmaya çalışılmıştır.
-
Bu eserlerin yazımında, genel olarak sade nesir tercih edilmiştir.
-
İlmi eserlerde dil genellikle göndergesel işlevinde
-
kullanılmıştır.
DİVAN EDEBİYATINDA YAZILAN NESİRLER
-
13. yy: Nesre pek itibar edilmemiştir.
-
14. yy: Bu dönemde daha çok didaktik (öğretici) dini ve ahlakî düz yazılar verilmiştir.
-
Kul mesut: Kelile ve Dimne
-
Battalname ve Danişmentname
-
Eflakî: Menakıbü’l- Arifin
-
Sinan Paşa: Tazarrunâme (Süslü nesrin en başarılısı), Maarifnâme, Tezkiretü’l-Evliya
-
Mercimek Ahmet: Kabusname (Farsçadan, sade bir dille çevrilmiştir.)
-
Yazıcıoğlu Ahmet Bican: Envarü’l-Aşıkîn
-
Kınalızâde Ali Çelebi: Ahlak-ı Ala’î
-
İbn-i Kemal: Camiü’n Nesih
-
Hoca Sadettin Efendi: Tacü’t Tevarih
-
Gelibolulu Ali: Künhü’l Ahbar
-
Bâbür Şah: Babürnâme (Seyahat ve hatırat kitabıdır. İlk anı kitabımız)
-
17. yy: Sade, orta ve süslü olmak üzere üç kolda gelişmiştir.
-
Evliya Çelebi: Seyahatname (Bu türün en önemli örneği)
-
Katip Çelebî: Sanat, tarih, coğrafya, tıp, din... alanlarında eser veren bilim adamıdır. Fezleke (tarih), Cihannüma (coğrafya), Keşfü'z-Zünûn (14 bin kitabın adının geçtiği bibliyografya), Mizânü'l-Hak (dinî tartışmalar), Tuhfetü'l-Kibâr fi Esfâri'l-Bihâr (Osmanlı Denizciliği)...
-
Veysî: Habname ve Şehadetname (süslü nesir)
-
Nergisî: Mensur hamsesi vardır. Nihalistan (süslü nesir)
-
Mustafa Naima: Tarih-i Nâimâ
-
İbrahim Peçevî: Tarih-i Peçevî
18. yy:
-
Mensur eser türünde ve sayısında bir zenginlik görülür. Şiirdeki sadeleşme nesirde de görülmüştür.
-
Naima: Tarih-i Naima
-
28 Mehmet Çelebi: Sefaretname-i Fransa
-
İbrahim Hakkı: Marifetname
-
Aziz Efendi: Muhayyelat (Muhayyelat-ı Aziz Efendi)
19. yy
-
Mütercim Âsım Efendi: Asım Tarihi
-
Ahmet Cevdet Paşa: Tarih-i Cevdet
DİVAN EDEBİYATINDA EDEBİ AKIMLAR
TASAVVUF AKIMI
-
İlk temsilcisi Ahmet Yesevi’dir. (12. yy)
-
Anadolu’daki (13. yy) ilk temsilcileri şunlardır: Tekke şiirinde Yunus Emre, Hacı Bekaş-ı Veli; Divan şirinde Mevlana, Sultan Veled...
-
Bu akım İslam dininin temeli olan “tevhid” Alah’ın birliği inancına dayanır.
-
Allah’a bilgi, akıl ve korku gibi yollarla değil; ancak aşkla ulaşılacağına inanılmıştır. Bundan dolayı da “aşk” bu akımın temel konusu olmuştur.
-
Evrende tek varlığın bulunduğu bu varlığın da Allah olduğu, öteki varlıkların ise onun yansıması olduğu görüşü hakimdir.
-
Allah’a “şeriat-tarikat-marifet-hakikat” basamaklarını çıkmakla ulaşılacağına inanılmış; bu basmakların rehberlerle çıkılacağı düşünceyle insanlara “insan-ı kâmil” olmanın yolları gösteren tarikatlar kurulmuştur.
-
Birçok divan şairi tasavvuf düşüncesini eserlerinde işlemiştir.
TÜRK-İ BASİT(BASİT TÜRKÇE) AKIMI
-
15. ve 16 yy.’da görülmüştür.
-
Türkçe sözcüklerle şiir yazan şairleri küçümseyenlere, Türkçeyi kaba ve zevksiz bulanlara tepki olarak doğmuştur.
-
Devrin büyük şairleri tarafından pek ilgi görmemiştir.
-
Temsilcileri sanat güçlerini gösteren eser verememiştir.
-
15. yy. sonunda Aydınlı Visalî’nin öncüsü olduğu bu akım en güçlü temsilcileri 16. yy. şairlerinden Edirneli Nazmî ve Tatavlalı Mahremî’dir.
-
İlkeleri şu şekilde özetlenebilir:
-
a. Divan şiiri nazım biçimleri ve aruz ölçüsü kullanılsa da Türkçe sözcükleri kullanmak,
-
b. Divan şiirindeki mazmunların (kalıplaşmış sözler) yerine halk şiirindeki mecaz, deyim ve benzetmeleri kullanmak,
-
c. Arapça ve Farsça sözcüklerden olabildiğince kaçınmak.
SEBK-İ HİNDİ AKIMI
-
Sebk-i Hindi; Hint tarzı, üslubu demektir.
-
17. yy.’da Hindistan’a giden İranlı şairlerin açtığı bir çığırdır.
-
Türk şairleri tarafından 17. ve 18. yy.’da benimsen bu akımın temsilcileri şunlardır:
-
Neşatî, Nailî, Fehim, Şeyh Galip...
-
Nef’î ve Nedim (kısmen etkilenmişler)
-
Bu akımın ilkeleri şöyledir:
a. Anlamı derinleştirip kapalı ve girift hale getirmek (kısa ve özlü),
b. Geniş bir hayal gücüne yer vermek,
c. Yeni mazmunlar kullanmak,
d. Şiiri yaşamdan soyutlayıp tasavvuf ve derin acılara yöneltmek,
e. İnsan mantığını zorlayan abartılı ve hayali bir anlatım yolu seçmek,
f. Yeni sözcüklere ve tamlamalara başvurmak.
MAHALLİLEŞME AKIMI
-
16. yy.’dan sonra görülmeye başlandı.
-
Bakî’nin ilk habercisi olduğu bu akımın en güçlü örneklerini 18. yy’da Nedim verirken 19 yy’da da Enderunlu Vasıf bu akımın sınırlarını genişletmiştir.
-
Aşık tarzı Türk şiiri ile Divan şirinin birleşimi olarak görülebilir.
-
Nedim bu akımın etkisiyle Hece ölçüsünde türkü yazdı.
-
Halk deyimleri, yaşamı ve dili bu akım sayesinde şiire yansıdı.
-
Sadeliğe yakın bir Türkçe kullanılmıştır.
-
İstanbul’un değişik semtleri, eğlenceleri, köşkleri... gazel ve şarkı ve şehrengizlere yansıdı.
-
Divan şiirin soyut dünyasına bir tepki olarak ortaya çıktı.
-
Bu akım Tanzimat sanatçılarını da etkilemiştir.
HİKEMİ ŞİİR AKIMI
-
İnsana, yaşam tecrübesine dayalı, doğruyu ve güzeli göstermeyi amaçlar.
-
Nabî Ekolü, Hakîmâne şiir de denilen bu akım; düşünceye ağırlık veren, okuyucuyu düşündürmeyi, aydınlatmayı amaçlar.
-
17. yy. da görülen bu akımın ilk ve en güçlü temsilcisi Nabî’dir. Nabi’den sonraki en önemli temsilcisi de Koca Ragıp Paşa’dır.
-
Bu akımdan Tanzimat şairlerinden Ziya Paşa ve N. Kemal de etkilenmiştir.
-
Bu akıma bağlı sanatçıların dili çağdaşlarına göre daha sadedir.
DİVAN EDEBİYATI YÜZYIL VE ŞAİRLER
13. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI VE ŞAİRLERİ
-
Türk boyları ve devletlerinin iç çatışmaları ve Moğol istilaları yaşanmıştır.
-
Bunalan halk, çareyi din ve tasavvufta görmüştür.
-
Anadolu’ya gelinmiş; farklı kültürlerle karşılaşılmıştır.
-
Yesevîlik, Bektâşîlik, Mevlevîlik tarikatları doğmuştur.
-
Tasavvuf hem seçkinlerin hem de sıradan halkın ilgisini çekmiştir.
-
Şiir, düz yazıdan daha çok ilgi görmüştür.
-
Dini eserle beraber dindışı şiirler de verilmiştir.
-
Divan edebiyatı (Dehhanî, Mevlana) ve tekke edebiyatı (Yunus Emre) bu dönemde kurulmuştur.
HOCA DEHHANİ:
-
Bilinen ilk Divan şairidir.
-
Din dışı konularda ve lirik tarzda şiirler yazmıştır.
-
Şiirlerinin en önemli teması aşktır.
-
Dostları ilə paylaş: |