Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü Cilt


Maajid Nawaz'ın Kitaplarında Yer Verdiği Görüşleri



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə119/215
tarix09.01.2022
ölçüsü2,09 Mb.
#94361
1   ...   115   116   117   118   119   120   121   122   ...   215
Maajid Nawaz'ın Kitaplarında Yer Verdiği Görüşleri

Nawaz, hayat hikayesini anlattığı Radical: My Journey Out Of Islamist Extremism (Radikal: İslami Aşırılıkçılıktan Çıkış Yolculuğum) adlı kitapta çocukluğundan itibaren yaşadığı bunalımlarını, İslam adına girdiği topluluklarda nasıl ikiyüzlü davrandığını, acımasız ve bencil kişiliğini ve gösteriş yapma merakını anlatmaktadır.

Rumi'yi çok sevdiğini söyleyen dünyaca ünlü ateist Sam Harris ile birlikte hazırladığı Islam and the Future of Tolerance (İslam ve Hoşgörünün Geleceği) adlı ikinci kitabında ise dinden bağımsız, hatta haram fiilleri savunmakta ve bu haram fiillerle dindarlığın bir araya gelebileceklerini iddia etmektedir. Yeni ateist akımın savunucularından, İslam dinine yönelik hasmane görüşleri ile tanınan Sam Harris, bu kitabın yazımına katılmasının asıl amacının Maajid Nawaz'ı desteklemek olduğunu belirtmiştir. Elbette bir İslam karşıtından gelen bu destek, İslam aleyhine yürütülen dünya çapındaki ideolojik örgütlenmenin bir parçasıdır.

Maajid Nawaz dine bakış açısını Radical adlı kitabında şu ifadeleriyle açıklar:



Acımasız, bencil hareketler, işin içine din ya da ahlaki sebepler girince, kolayca yapılabilir hale geliyor. Çünkü bu durumda ahlaki bir maske arkasına saklanılmış oluyor.380

Nawaz, bu ve benzeri ifadelerle dindarlık maskesi altında bazı ikiyüzlü veya egoistçe davranışların rahatça yapılabildiği suçlamasını yapmış; adeta samimi dindarları da zan altında bırakmıştır. Bu tip açıklamalarla Nawaz, kendince dini, uygulanmaması gereken yanlış bir inanç şekli gibi göstermeye çalışmaktadır (İslam dinini tenzih ederiz).

Oysa Kuran'daki gerçek din, insanları güzel ahlaka, sevgiye, merhamete, adalete ve dürüstlüğe yönelten en mutlak yoldur. Nawaz ve onun gibi düşünenler, özendikleri din dışı hayatı, dindarlık kılıfı altında yaşamayı tercih etmektedirler. Bu nedenle de iki taraflı bir hayat şeklini benimsemekte, buradaki samimiyetsizliğin sorumluluğunu da dine yüklemeye çalışmaktadırlar. Oysa gerçekte sorun, dinin kutsal saydığı ahlaki değerleri kabul etmeyen kendi zihniyetlerindedir. Böyle bir zihniyette güzel ahlakın ancak "bir maske" olarak kalması şaşırtıcı değildir.

Söz konusu zihniyet, genellikle bilinçaltında İslam'a içten içe kin duyan, fakat dindar görünümünde daha fazla dikkat çekeceğini düşünen kişilerde sıklıkla görünmektedir. Bu kişiler, aynı yöntemle dindarlara da zarar verebilecek potansiyelde olduklarından İngiliz derin devletinin hedefine bilerek ya da bilmeyerek hizmet etmektedirler. Söz konusu çalışmaların genellikle dünyaca tanınmış ateistler tarafından yoğun destek görmesinin de sebebi genellikle budur.

Başta Majid Nawaz olmak üzere Quilliam Vakfı çalışanlarını destekleyen ateistlerden biri de Avustralyalı ateist yazar Courtenay J. Werleman'dır. Werleman'ın –Allah'ı tenzih ederiz- God Hates You (Tanrı Senden Nefret Ediyor) isimli kitabında ve diğer tüm kitaplarında Allah'a, dine, mukaddesata karşı saygıya uygun olmayan ifadeler yer almaktadır.

"Yeni Ateistler" olarak adlandırılan bir akımın savunucularından olan C. J. Werleman'ın İslam, Kuran, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ve Müslümanlar hakkında da oldukça saldırgan ve gayri hukuki açıklamaları vardır. Bilindiği gibi ateistler Allah'ın varlığına inanmayan insanlardır. Bunu çoğu zaman açıkça ifade eder ve genellikle dindarlara herhangi bir baskıda bulunmazlar. Yeni Ateistler akımı mensupları ise Allah'a ve dine inanmamakla kalmayıp, dindarların tamamen baskı altına alınması, tüm dinlerin yeryüzünden silinmesi gibi nefret dolu bir anlayışı savunurlar. Hatta içlerinden bazıları, başta Müslümanlar olmak üzere dindar insanlara şiddet uygulanması gerektiğini dahi öne sürer.

Dine ve dindarlara karşı son derece katı düşüncelere sahip olan C. J. Werleman, sözde İslami görünüme sahip Quilliam Vakfı'nı desteklemekte ise herhangi bir tereddüt duymamaktadır. Werleman ve Quilliam'ın ortak noktaları ise Rumilik ve Darwinizm'dir. Hemen her yazısında ve konuşmasında dindarlarla kendince alay eden, din hakkında saygıya uygun olmayan yorumlarda bulunan Werleman, tıpkı Quilliam Vakfı çevresi gibi, sık sık Rumi'nin sözlerini paylaşmakta, Darwinizm'i savunmakta ve homoseksüelliği desteklemektedir. Maajid Nawaz, İslam'da homoseksüelliğin sözde meşru olduğu yanılgısını savunurken Rumi'nin homoseksüellikle ilgili yazılarını örnek vermekte, C. J. Werleman ise "Peki o zaman, bilimsel olarak kusurlu olan eski bir kitaba inançları yüzünden, 21. yüzyılda homoseksüelliğe toleranssız ve hasım olan kişileri neden affetmeliyiz? Affetmemeliyiz!" sözleriyle bu gayri ahlaki mantığı savunmaktadır.381 (Kuran-ı Kerim'i tenzih ederiz)

Görüldüğü gibi, Kuran'da olmayan gayriahlaki bir anlayışı Müslümanlara telkin etmek, bu çevrelerin ortak paydasıdır. Oysa Allah'ın insanlara dünyada yaşanabilecek en güzel hayat şekli olarak tarif ettiği İslam, iman edenlerin en yüksek kalitede ve ahlakta yaşamalarının güvencesidir. Tüm insanlığın barış içinde yaşayabilmeleri için oluşturulacak sevgi ortamı ve güzel ahlak özellikleri, demokrasi, özgürlük, sanat ve estetik ortamı, asıl olarak İslam dini ile tarif edilmiştir. Kuran, her şeyin en özlü ve en mükemmel açıklamasını içerir. Yüce Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurmuştur:



(Bu Kur'an) düzüp uydurulacak bir söz değildir. Ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, her şeyin 'çeşitli biçimlerde açıklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)

Fakat Maajid Nawaz, "Benim samimi görüşüme göre, İslam, savaş veya barış dini değil, bir din. Diğer dinler gibi kutsal bir metin ve birçok insanın aşırı derecede problemli olarak değerlendirebileceği bölümler içeriyor" (İslam dinini ve Kuran'ı tenzih ederiz), şeklindeki sözleriyle gerçekte İslam dinine karşı olumsuz bir bakış açısı geliştirdiğini açıkça ifade etmektedir. Bu, İngiliz derin devletinin İslam dinine ve Müslümanlara karşı temel politikasıyla tam anlamıyla örtüşmektedir. İslam adına ortaya çıkarak İslam'a saldıranlar ise İngiliz derin devleti için daima en çok tercih edilen kişiler olmuştur.

Nawaz, sıklıkla Twitter sayfasında Hz. İsa ve Allah ile ilgili, –haşa– Müslümanları rencide eden karikatürler paylaşmaktadır. [Yüce Rabbimiz'i ve Hz. İsa (as)'ı tenzih ederiz.] Dine yönelik alaycı üslup ve karikatür benzeri çizimlerle dine yönelik mücadele politikaları, genellikle İngiliz derin devletinin başvurduğu temel yöntemlerdir. Bunları, özellikle "Müslüman" olarak tanınan kişilerin yapması, İngiliz derin devletinin propaganda savaşında kullandığı temel yöntemlerdendir. Bu yolla, bir kısım Müslümanların böyle bir pervasızlığa alışmaları sağlanacak ve "alaycılığın bir sakıncası yok" görünümü verilmiş olacaktır. Oysa bu, büyük bir kitle aldatmacası ve çirkin bir manipülasyondur.

Maajid Nawaz, ateist ve İslam karşıtı Sam Harris ile yazdığı kitabında, diyalektik ve maddeci bir bakış açısıyla, tarih boyunca dinlerin gelişiminin iktidarların aldığı kararlar doğrultusunda gerçekleştiğini iddia edecek kadar ileri gidebilmiştir. Kitapta konuyla ilgili ifadeleri şu şekildedir:



İslam tarihinde Mutezile gibi, Kuran'ın Allah'ın ezeli kelamı olmadığını savunanlar oldu. Bugün İranlı Müslüman felsefeci Abdulkerim Soroush da aynı şeyi söylüyor. Mutezile bayağı popüler oldu ama tabi ki her zaman olduğu gibi hangi doktrinin kazanacağına iktidar karar verdi ... Aynı şey İznik Konsülünde, Roma İmparatorluğunun Hristiyanlığı kabul etmesinde de olmuştu ve sonuçta Hristiyanlık Avrupa'ya yayıldı. İmparatorlukların verdiği politik kararlar, hangi doktrinlerin ortodoks görüş olacağına karar verebiliyor. İslam'da da aynı şey oldu.382

Siyasi kararların dinin nasıl yaşanacağını belirlediği iddiası, genellikle dinin toplumlardaki etkisini ortadan kaldırmaya çalışan materyalist bir dünya görüşüdür. Bu iddia ile çeşitli materyalistler, dini maddesel bir kavrama indirgeyerek etkisizleştirme arzusunda olmuşlardır. (Hak dinleri tenzih ederiz) Oysa hak dinler metafiziktir. Yüce Allah dünyayı ve insanları nasıl metafizik olarak yarattıysa, dinleri de o şekilde var etmiştir. Bu metafizik güç, farkında olsalar da olmasalar da, bu inkar yöntemini kullananların tümünü sarıp kuşatmaktadır. Burada "ortodoks" olarak tanımlanan ancak gerçekte doğru olan inanç, yalnız Allah'ın takdiridir ve insanların kararları ile değişemez. Dolayısıyla hak dinlere materyalist yakıştırmalar yapanlar, genellikle kendi çarpık izahları içinde boğulan ve Allah'ın mutlak varlığını görmelerine rağmen bu gerçeği kendi kısıtlı akılları ile bertaraf edeceklerini zannedenlerdir. Çabaları ise kendilerini kandırmaktan öteye geçememektedir.

Rabbimiz bu durumu bir ayetinde şöyle bildirmiştir:


Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   115   116   117   118   119   120   121   122   ...   215




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin