Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü Cilt


Çatışma'nin İdeoloğu: Bernard Lewis



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə159/215
tarix09.01.2022
ölçüsü2,09 Mb.
#94361
1   ...   155   156   157   158   159   160   161   162   ...   215
Çatışma'nin İdeoloğu: Bernard Lewis

Medeniyetler Çatışması tezini gerçekte ilk ortaya atan Bernard Lewis'tir. Lewis, 1990 yılında The Atlantic Monthly dergisindeki "The Root of Muslim Rage" (Müslüman Öfkenin Temelleri) başlıklı yazısında, Musevi-Hristiyan medeniyeti ile Müslüman medeniyetinin mutlaka bir savaşa tutuşacağını anlatmıştır. Huntington, Medeniyetler Çatışması'nı dillendirdiği kendi makalesini bundan 3 yıl sonra yayınlamıştır. Lewis bu makalesinde şu ifadelere yer vermiştir:



İslam, diğer dinler gibi, ... kimi dönemlerinde takipçilerinin kalbini nefret ve şiddet ile doldurmuştur. Ne yazıktır ki, ... şimdi İslam Dünyası'nın bir kısmı o dönemden geçiyor ve bu kinin ... çoğu bize dönük.476

Lewis, söz konusu yazısında "Hıristiyanlık" ile "İslam Dünyası"nın 14 yüzyıldır sürekli bir savaş halinde olduğu iddiasını ortaya atmış ve "son 300 yıldır İslam'ın kuşatma altında olduğunu, bunun sebebinin ise yabancı fikirlerin, kanunların ve hayat tarzlarının istilası olduğu"nu iddia etmiştir. Lewis, "Bu yabancı, imansız ve uzlaşılmaz güçlerin İslam'ın egemenliğini yıkmasına, toplumunu parçalamasına ve son olarak mabedin mahremine el uzatmasına karşı nefret patlaması kaçınılmazdır. Şu da tabiidir ki, bu nefret öncelikle bin yıllık düşmana dönük olacak ve gücünü kadim inançlar ve bağlılıklardan alacaktır" demiştir.

Lewis, aynı yazının "Medeniyetler Çatışması" alt başlıklı bölümünde, İslami fundamentalizmde bir şahlanmanın büyük bir çatışmaya gideceğini ve ABD'nin "bu serbest kalan nefret ve öfkenin hedefi olacağını" bildirmiş ve şöyle devam etmiştir: "Şurası artık açıktır ki, karşılaştığımız hal ve hareket, bunun muhatabı devletlerin gündem ve politikalarını çok aşmıştır. Artık şu anda var olan, bir medeniyetler çatışmasından başka bir şey değildir – belki irrasyonel ama tarihi bir reaksiyon, kadim bir hasımdan, bizim Musevi-Hıristiyan geleneğimize, laik çağımıza ve her ikisinin dünya çapında yayılmasına karşı gelmektedir."477

Lewis, bu sözleri ile, Musevi-Hristiyan geleneklerine ve laikliğe karşı Müslümanlardan bir reaksiyon geleceğini ve bunun da iki tarafı karşı karşıya getireceğini iddia etmektedir. Oysa gerçek Müslümanlık, Lewis'in iddia ettiği şekilde hiçbir zaman Musevilik ve Hristiyanlığa "kadim bir hasım" olmamıştır. Peygamberimiz (sav)'in döneminde Museviler ve Hristiyanlar, Müslümanlarla dostluk ve ittifak içinde yaşamış, birbirlerinin canlarını ve haklarını korumuş, dünya tarihinin en adaletli sistemi bu düzen içinde yaşanmıştır. Bundan sonra da Kuran'daki İslam ışığında gerçek Müslümanlar, daima Museviler ve Hristiyanlarla ittifak içinde olacaklardır.

İslam toplumlarının 300 yıldan fazla bir zamandır bir kuşatma altında olduğu ve özellikle bağnazlık belasının bu toplumlar içinde özel olarak yaygınlaştırıldığı bir gerçektir. Bu durumun nefret tohumları attığı da görülebilmektedir. Ancak bunu yapan sinsi el, İngiliz derin devletidir. Dolayısıyla Lewis'in bahsettiği yabancı fikirler ve kanunlar, İngiliz derin devletinin fikirleri ve kanunlarından ibarettir. Son yüzyıllarda İslam'ın egemenliğine el uzatmış olan daima İngiliz derin devleti olmuştur ve bunun sonucunda da, büyük bir yanlış yaşanmış ve İslam medeniyetleri içinde öfke ve şiddet yaygınlaşmıştır.

Lewis'in hatalı olduğu nokta, bu nefret selinin dünyayı tedavi edilemez bir felakete doğru götürdüğü ve bu nefretin özellikle Hristiyan ve Musevilere yönelik olacağı iddiasıdır.

Kuşkusuz ki İngiliz derin devletinin kışkırtmalarına kapılarak, bağnazlık belasının içine dalan ve bu nedenle Musevi ve Hristiyan kardeşlerimize nefret duyan Müslümanların sayısı az değildir. Fakat Kuran-ı Kerim böyle bir zihniyeti reddettiğinden dolayı gerçek Müslümanların ideolojisi ve aklı, bağnazların üzerinde kaçınılmaz olarak hakim hale gelecektir. Müslümanların kendi aralarında da, Müslümanlarla, Hristiyanlar ve Museviler arasında da ittifak gerçekleşecek ve bu ittifak, Lewis'in beklentilerinin aksine dünyaya çatışma ve savaş değil; barış ve dostluk getirecektir.

Dolayısıyla İngiliz derin devletinin İslam medeniyeti üzerindeki tasallutu sona erecek, İslam toplumları hak dinlerinin gösterdiği özgürlük, ittifak, neşe ve ümit yolundan ilerleyeceklerdir.

Şu anda İslam toplumları ile kin, nefret, savaş gibi kavramlar sık sık birlikte anılırken, çok yakın bir gelecekte İslam ile kalite, modernlik, sanat, estetik, bilim ve barış kavramları özdeşleşecektir.

Dünya, İngiliz derin devletinin belirlediği güzergahta değil; Mehdiyet'in yolunda ilerlemektedir. İngiliz derin devletinin teorisyenleri, tüm gücün üzerinde Allah'ın var olduğunu mutlaka göreceklerdir:




Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   155   156   157   158   159   160   161   162   ...   215




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin