Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü Cilt


Onlardan ona inananlar var ve ona inanmayanlar da vardır. Rabbin bozgunculuk çıkaranları daha iyi bilir. (Yunus Suresi, 40)



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə17/215
tarix09.01.2022
ölçüsü2,09 Mb.
#94361
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   215
Onlardan ona inananlar var ve ona inanmayanlar da vardır. Rabbin bozgunculuk çıkaranları daha iyi bilir. (Yunus Suresi, 40)

Churchill'in Irkçı Dünyası

ABD'li tarihçi yazar Patrick J. Buchanan, Churchill, Hitler and the Unnecessary War (Churchill, Hitler ve Gereksiz Savaş) isimli eserinde, Churchill'in savaşlarda özellikle sivillere karşı uyguladığı gaddarlığın, kendi yaşam felsefesinden kaynaklandığını belgelemektedir.

Hayat arkadaşı Violet Bonham Carter, Churchill'in, hayatının son dönemlerinde umutsuz bir ateist haline geldiğini belirtmiştir. Ona göre ölüm, tamamen bir yok oluş ve sonsuzluk ise kabul edilmeyecek bir olasılıktır.54

Kuşkusuz ateist olmak, doğrudan gaddarlık anlamına gelmemektedir; dünya üzerinde dünyaya güzellik getirmek isteyen ateistler de elbette vardır. Ayrıca her insan istediği şekilde inanmak veya inanmamak özgürlüğüne sahiptir. Burada yapmak istediğimiz vurgu, İngiliz derin devletinin acımasız bir elemanı olan Churchill'in yaşam felsefesinin onu toplu katliamlarda başrol oynayacak hale getirmiş olmasıdır.

Tarihçi Buchanan, Churchill'in görüşlerinin Hitler'e benzer bir çizgide olduğunu ve Churchill'in, kitabı Great Contemporaries'de (Büyük Çağdaşlar) gönülsüzce Hitler'e olan hayranlığını itiraf ettiğini belirtmektedir.

Churchill'e göre, toplumda zayıf kişiler elenmelidir. Onun için, enerjik, üstün ve güçlü sınıfların çoğalması önemlidir.55 Bu Darwinist bakış açısı, I. ve II. Dünya Savaşları'nda oluk oluk kan dökülmesinin alt yapısını hazırlamıştır. Churchill ve yandaşları, kendilerince "zayıf ve gereksiz" olarak niteledikleri insan topluluklarının topluca öldürülmesinde hiçbir insani, ahlaki, felsefi veya hukuki sakınca görmemişlerdir. Özellikle II. Dünya Savaşı'nda ürkütücü düzeyde sivil katliamların gerçekleştirilmesindeki temel sebep budur. Arka planda da hep Churchill ve onun derin yandaşları vardır.

Churchill, sözde "üstün ırkın korunması ve güçsüz bireylerin toplumdan uzaklaştırılarak elimine edilmesine" yönelik İngiliz Hükümeti'ne bir program sunmuştur. Bu program, Hitler'in Almanya'da uygulamaya geçirdiği faşist programdan hiç de farklı değildir.

Churchill, tıpkı Darwin gibi, Arapları, zencileri, Aborijinleri, Uzakdoğu'daki sarı ırkı kendince "aşağı ırk" olarak nitelemiştir.56 "Kızılderililer ve Aborijinlere kötülük yapıldığını kabul etmediğini, yaşananların sadece üstün ırkın gelip her şeye el koyması olduğu"nu söylemiştir.57 (Adı geçen ırkları tenzih ederiz) İngiliz derin devletinin bizzat uygulamaya geçirdiği Bengal kıtlığında, 4 milyonun üzerinde insan hayatını kaybetmiştir. Churchill'in bu konuda, dönemin Hindistan'dan sorumlu bakan İngiliz Leo Amery'e yaptığı yorum şöyledir: "Artık tavşanlar gibi doğuramayacaklar".58 (Değerli Hintli kardeşlerimizi tenzih ederiz) Amery, bu konuşmadan bir yıl sonra, bakış açısı olarak Churchill'in Hitler'den pek farkı olmadığını söyleyecektir.59 Amery ve Hint Valisi, Bengal'de gıda stoklarının serbest bırakılması için Churchill'e talepte bulunduklarında, Churchill, bir telgraf ile "madem öyle Ghandi henüz niye ölmedi" şeklinde cevap vermiştir.60

Churchill, Afganistan'da köylerin yakılması emrini vermiş ve tek bir köyün dahi ihmal edilmemesini ve direnenlerin derhal öldürülmesini söylemiştir. Şu sözler Churchill'e aittir: "Peştunların bir derse ihtiyacı var ve bizim de oldukça zalim insanlar olduğumuz konusunda hiçbir şüphe yok." Churchill'e göre böyle bir ders verilmesi "hayatidir"; çünkü ona göre Peştunların "beyaz ırkın üstünlüğünü anlamaları" gerekmektedir.61 (Değerli Afgan kardeşlerimizi tenzih ederiz)

İngiliz derin devletinin, İngiliz mandası altındaki Filistin topraklarını parçalama planının gündeme getirildiği 1937 tarihli Peel Komisyonu'nda ise Churchill Filistin halkı için şu cümleleri kullanmıştır: "İçinde ne kadar uzun zaman yaşıyor olursa olsun, köpek kulübesi hakkında son kararı, kulübenin içinde yaşayan köpeklerin vermesini kabul edemem."62 (Değerli Filistinli kardeşlerimizi tenzih ederiz)

Karayipler'deki İngiliz sömürgelerinden İngiltere'ye göçmen geçişini engellemek için ise Churchill bir slogan başlatmıştır. Bu slogan ise "Keep England White" (İngiltere'yi beyaz tutalım) şeklindedir.63 1930 yılındaki Japon-Çin Savaşı ile ilgili olarak ise "sarı insanların kavgalarıyla ilgilenmediğini" söylemiştir.64

"İngiltere'yi beyaz olarak muhafaza etmek" isteyen ve ülkesinde sadece güçlü bireylerin barınmasını isteyen Churchill, kendince "aşağı ırk veya zayıf" olarak gördüğü insanları diğer kolonilerdeki toplama kamplarına göndermiştir.

Hatırlanacağı gibi I. Dünya Savaşı'nda Türk askerine karşı gaz kullanılmasını savunan, yine aynı ırkçı zihniyete sahip olan Churchill'dir. Gaz kullanmanın insanlık suçu olduğunu kabul etmekte, ancak Türk halkının "insan" sayılmayacağını iddia edecek kadar ileri gitmektedir. (Necip Türk Milletini tenzih ederiz) Konunun detaylarına kitabın 1. cildinden ulaşabilirsiniz.

Churchill, bakış açısı olarak kuşkusuz faşist Hitler'den farklı değildir. Ancak gaddarlık bakımından, 20. Yüzyıl'ın en acımasız katili olan Hitler'i dahi geçmiştir. Hitler, 6 milyon kişinin hayatını kaybetmesinden sorumluyken, Churchill, 1899-1965 arasındaki 66 yıl boyunca, sömürge topraklarında gerçekleşen katliamlar da dahil olmak üzere çok daha fazla kişinin ölümüne sebep olmuştur. Churchill yönetimindeki İngilizler, Asya, Afrika ve Latin Amerika'da 7000 toplama kampı kurmuşlardır. Churchill, yaptığı vahşeti kendi diliyle itiraf edenlerdendir; şöyle demiştir: "Çok zalim insanlar olduğumuza hiç şüphe yok."65

Klasik bir Darwinist faşist görünüm veren Churchill, İtalyan faşist Mussolini'ye şu sözlerle övgülerde bulunmuştur:

Faşizm tüm dünyaya büyük bir hizmette bulunmuştur... Eğer bir İtalyan olsaydım eminim ki baştan itibaren senin yanında olurdum.66

Churchill, tıpkı dönemin Darwinist faşistleri gibi, kendince aşağı gördüğü ırkları ortadan kaldırabilmek için savaşın gerekliliğine inanıyordu. "Savaş, en iyi uyarıcıdır"67 sözü Churchill'e aittir ve döneminde neden bu kadar savaş ve katliam yaşandığının da bir açıklamasıdır. Churchill ayrıca, savaş dönemlerinde, en mutlu zamanlarını yaşadığını söyleyecek kadar sadist ruhlu bir kişiliktir. İngiliz yazar David Irving, Churchill'in yaşadığı dönem boyunca her zaman yıkıcı işlere imza attığını belirtmekte ve şehirleri, anıtları, sanat eserlerini, halkları, sınırları, monarşileri ve sonunda da kendi ülkesinin imparatorluğunu yıktığına" dikkat çekmektedir. Irving, şöyle devam eder:



Bombalama politikaları, Hollanda, Fransa, Belçika, Çekoslovakya, Almanya ve İskandinavya'da bir milyon sivilin ölümüne neden olmuştur. Bu duruma üzüldüğü ise pek söylenemez. Aksine, yirmi beş yıl önce Parlamento Meydanı yakınındaki gizli örgüt savaş karargahında yapılan bir tur sırasında, Dresden'in yıkımının stereoskopik fotoğraflarının, savaş zamanı gelen ziyaretçiler için hazırlanmış olan daimi gurur köşesinde sergilendiğini gördüm. Bu, tıpkı, Hitler'in Auschwitz veya Buchenwald'daki renkli fotoğrafları, gelen ziyaretçiler için duvara iğnelemesi gibi bir şeydi.68

Churchill'i ve uygulamalarını incelerken nasıl ürkütücü ve faşist bir zihniyete sahip olduğunu iyi tahlil etmek gerekmektedir. Bu deccali zihniyet, İngiliz derin devletine aittir. Kitlelere karşı duyulan bu büyük nefret, İngiliz derin devletine kitle katliamları yaptırmış, atom bombaları attırmıştır. Bu sinsi sistemi iyi tanımak, sınırlarını iyi bilmek ve doğrudan Deccal adına ortaya çıktığını hiçbir zaman unutmamak gerekmektedir. Onu yenecek olan, yalnızca Mehdi hareketi olacaktır.




Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   215




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin