Eğitim Yoluyla Devşirilen Sadık Hizmetkarlar
"Sınıf mücadelesi" fikri, Darwinist eğitimin en önemli sosyal felaketlerinden biridir. İngiliz derin devleti, Darwinist ideolojiyi sömürge ülkelerinde güçlü kılabilmek için, "üstünlük" kavramının, sadece İngilizlerle sömürülen ülkeler arasında değil, sömürülen ülkelerin kendi içinde de olduğu fikrini yaygınlaştırmıştır. Bu, iki sonuç vermiştir. Birincisi; halk, Darwinist ideolojiye bağlılığını güçlendirmiş ve bunun sosyal hayatta uygulanabilirliği olduğuna inanmıştır. İkincisi ise; toplumlar parçalanmış, birbirlerine düşmüş ve sınıf mücadelesi, toplumların kendilerini içten çökertmelerine zemin hazırlamıştır. Bu, deccali sistem olan İngiliz derin devletinin en bilindik oyunudur.
İngiliz derin devleti, sömürge toplumlarında kurduğu eğitim sistemi ile yerli halkın içinde zengin ve elit bir kesim oluşturmuştur. Elit kesim zenginliğini ve toplum içindeki elit konumunu, İngilizlere borçlu olduğuna inanarak bu durumunun bozulmaması için onlara sadakat göstermeye devam etmiştir. Hatta bu sınıf, sömürge içinde, İngiliz derin devletinin hakimiyetini sarsacak gelişmelerin önünde gönüllü bir biçimde set oluşturmuştur.
İngiliz tarihçi Niall Ferguson, sömürgelerde eğitim yoluyla seçkin bir tabaka yaratmanın İngiliz İmparatorluğu'na sağlayacağı faydaları şöyle anlatmıştır:
Britanya yanlısı bir Hint elit tabakasının çıkışının anahtarı eğitimdi. Britanyalıların Hintlilere ilk başta kararsız olmalarına karşın, birçok Hintli –özellikle de yüksek kasta mensup Bengalliler– yeni efendilerinin dilini konuşmanın ve kültürünü anlamanın yararlarını çabuk sezdi. Daha 1817'de Kalküta'da Batı eğitimine hevesli Bengalliler tarafından bir Hindu Yüksek Okulu kuruldu; Avrupa tarihi, edebiyat ve doğa bilimleri dersleri veren okul, aynı türden birçok kurumun öncüsü oldu.119
İngiliz tarihçi Alfred Comyn Lyall, Hindistan'da görevli iken İngiliz İçişleri Bakanlığı'na yazdığı bir mektupta, bu eğitim seferberliğinden beklentilerini şöyle açıklamıştır:
…daima İmparatorluğumuzun olası geleceğini düşünüyorum ve onu, günümüzün mekanik süreci yoluyla okullar ve misyoner toplulukları kurarak, muazzam bir milleti, uygarlaştırabilecek şekilde tasarlamaya çalışıyorum. Aynı zamanda onları (sömürge halklarını) uygarlaştırıp özgürlüğün ve Avrupa bilimlerini kullanmanın faydalarını onlara öğrettikten sonra, onları nasıl boyunduruğumuz altında tutacağımızı ve yönetimin tüm yüksek kademelerini kendimizde saklı tutmanın onların kendi iyilikleri için olduğuna nasıl inandıracağımızı bulmaya çalışıyorum.120
Londra'daki School of Oriental and African Studies'da (SOAS – Oryantal ve Afrika Çalışmaları Okulu) öğretim üyeliği yapmış olan Prof. Stephan Feuchtwang, The Colonial Formation of British Social Anthropology (Britanya Sosyal Antropolojisinin Sömürgeci Oluşumu) isimli çalışmasında, "Amaç yerli otoritesi içerisinde kontrol edilen ama güçlü, zengin ve halinden memnun olan, bağlı ve bağımlı bir müttefik yaratmaktır"121 diyerek İngiliz derin devletinin sömürgelerdeki eğitim stratejisinin amacını açıklamıştır.
Aslında sömürgelerdeki söz konusu devşirme yöntemi, İngiliz derin devleti için bir bakıma geleceğe yatırımdır. İngiliz derin devletinin, hedeflerini hep sonraki on yılları da içine alan bir proje dahilinde geliştirdiğini belirtmiştik. İşte bu zihniyet, sömürge toplumlarının, sonraki yıllarda da İngiltere'ye ve özellikle İngiliz derin devletine hizmet etmelerini sağlamıştır. Sömürgecilik Tarihi kitabında bu gerçek, şöyle ifade edilmiştir:
Bu durum, sömürge ülkelerini, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra da İngiltere eksenli bir ekonomik, siyasal ve kültürel hayata zorlamaya devam etmektedir. İngiliz sömürgeciliği, keza bağımsızlığını elde eden ülkelerden ayrılırken bıraktığı siyasal ve ideolojik mirasla, bu ülkelerin milli birlik oluşturma potansiyellerini büyük ölçüde devre dışı bırakmış ve örneğin Güney Asya ve Orta Doğu'da olduğu gibi uzun vadede çözülemeyecek pek çok siyasi, dini, etnik problemi geride bırakarak nüfuzunun devamını amaçlamıştır.122
Bu, oldukça gerçekçi bir analizdir. Pek çok kesim, İngiltere'nin sömürgelerden çekilmesiyle sömürgeciliğin sona erdiği yanılgısına düşmüştür. Fakat İngiliz derin devletinin sömürgelerden çekilmesi ve söz konusu ülkelerin elde ettiği "bağımsızlık", sadece bir göz boyamadır. İngiliz derin devleti, bağımsızlığını kazanmış ülkeleri farklı yollardan sömürmeye devam etmişti. Yeni sömürgecilik, eskisinden de çok zulüm getirmiş müthiş bir vicdansızlık ve adaletsizlik sistemidir.
Dostları ilə paylaş: |