Vergi konseyi katma değer vergiSİ Çalişma grubu raporu (tartişmaya açik taslak metiN) haziran 2017



Yüklə 1,23 Mb.
səhifə7/14
tarix30.07.2018
ölçüsü1,23 Mb.
#64536
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   14

B. Vergiyi Doğuran Olay







KONU

SORUN

ÖNERİ

Serbest meslek kazançlarında elde etmenin “tahsilât esasına”, KDVK açısından vergiyi doğuran olayın hizmet ifasına bağlanması sebebiyle ortaya çıkan ilke çatışması

Serbest Meslek erbabında gelir vergisi yönünden tahsilat esası geçerli olup, serbest meslek kazançlarında, hizmetin ifası değil, tahsilatın yapılması anında makbuz kesilmek zorundadır. KDVK açısından ise hizmet ifa edildiği anda KDV doğmakta olup, ilkeler arası çatışma neticesinde meslek erbabı tahsilat yapmasa dahi KDV ödemek mecburiyetinde kalmaktadır.


KDVK’nın 10. Maddesine özel bir hüküm konularak, serbest meslek kazançlarında tahsilat ile birlikte KDV’nin doğacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilebilir.

Diğer yandan, tahsilat yapılmadığı sürece serbest meslek makbuzu da düzenlenmeyeceği halde uygulamada tahsilat gerçekleşmediği halde makbuzun düzenlendiği hallerle de karşılaşılabilmektedir. Bu gibi hallerde serbest meslek makbuzlarındaki KDV tam tevkifat kapsamına alınarak en azından tahsilatı fiilen yapılmamış makbuzlardaki KDV’nin ödeme yükü serbest meslek erbabı üzerinden alınmış olur.




Serbest Meslek Faaliyetlerinde Tarife Uygulamasının Getirdiği Haksızlık

KDVK md. 27/5 gereğince “serbest meslek faaliyetleri için ilgili meslek teşekküllerince tespit edilmiş bir tarife varsa, hizmetin bedeli, bu tarifede gösterilen ücretten düşük olamaz” hükmü serbest meslek erbabının ücretini koruyan bir anlayışın neticesi olsa da günümüz reel pratikleri ile örtüşmemektedir. Alınamayan/talep edilemeyen ücretin KDV’si ödenmek durumunda kalınmaktadır.


Bu sorunun giderilmesi için bu madde bendinin kaldırılması veya en azından “hizmetin KDV’yi indirme hakkı olanlara verilmesi durumunda bu bendin uygulanmaması” şeklinde bir bent eklenmesiyle sorun çözülebilir.


Kamulaştırılan gayrimenkul lerde KDV’nin doğduğu anın açıkça tespiti

Kamulaştırılan gayrimenkullerde KDV’nin doğduğu an, Kamulaştırma Kanuna göre yapılan kamulaştırma türlerine göre farklık arz etmektedir. Burada Kamulaştırma Kanuna göre yapılan yorumlarda, KDV mükellefi malikler açısından zorlayıcı bir sistem olarak cereyan etmektedir.

Kamulaştırma Kanunu’nda iki tür kamulaştırma usulü bulunmaktadır.

İlki, öncelikle uygulanması esas olan “satın alma usulü” ile kamulaştırma olup, taraflar arasında gerçekleştirilen pazarlık görüşmelerinde anlaşmaya varılması halinde, malikten tapuda belirtilen günde ferağ vermesi istenir. Dolayısıyla Malikin tapuda ferağ verdiği günde KDV doğmaktadır.

İkincisi, İdare’nin Asliye Hukuk Mahkemesine gayrimenkulün adına tescil edilmesi için başvurmakta veya tarafların üzerinde anlaştığı yada mahkemece tespit edilmiş bedel üzerinden, gayrimenkulün idare adına tesciline karar verilmektedir. Bu durumda da, KDV, mahkemenin tescil kararı vermesi ile gerçekleşmektedir. Yani İdari Yargıda iptal davası devam ederken de gayrimenkulün mülkiyeti idareye geçmiş ve KDV doğmuş olmaktadır.




Bu durumda, KDVK’ya verginin doğuran olay olarak “gayrimenkullerin satın alma usulü ile kamulaştırılmasında, tapuda ferağ verilmesi; mahkeme kararı ile kamulaştırmada ise kamulaştırma kararının kesinleşmesi” şeklinde bir ifadeye yer verilebilir.

Finansal kiralama işlemlerinde KDV’nin doğduğu anın ve mahiyetinin tespiti, yanı sıra KDV oranlarının zaman zaman değiştirilmesi.


Finansal kiralama işlemlerinde KDV’nin doğduğu anın ve mahiyetinin tespiti konusunda uygulamada tereddütler yaşanmaktadır. Yine bu konuda KDV oranlarının zaman zaman değiştirilmesi hukuki belirliliği zedelediği gibi, bu hizmeti sunan firmaların faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir.

Finansal kiralama sözleşmelerinde, finansal kiralamaya konu taşınır veya taşınmaz malların mülkiyeti, hukuki olarak finansal kiralama şirketinde (kiralayan) olup, maldan her türlü faydayı sağlayacak olan kiracı ise, mal üzerinde kullanma ve yararlanma hakkını haizdir. Böylece kiracı zilyet konumunda olup, finansman temini hizmeti almaktadır ve bu hizmet dolayısıyla KDV ödemekle mükelleftir. Bu halde, KDV’de vergiyi doğuran olay, hizmetin ifası anıdır. Buna göre de, vergilendirme, sunulan hizmetin karşılığı olarak, sözleşme ile kararlaştırılan kira ödeme dönemlerine bağlı olarak gerçekleştirilecektir.

Yine kiralayan ile kiracı arasında yapılan sözleşme sonunda malın mülkiyetinin kiracıya geçeceği kararlaştırılmışsa, ortada bir “teslim” fiili söz konusu olup, bu bedel üzerinden de ayrıca teslim sırasında KDV hesaplanacaktır.

Bu itibarla, finansal kiralamalarda KDV’nin doğduğu zamanın yukarıda belirttiğimiz zamanlarda doğduğuna ilişkin açık bir ifadenin yasada yer alması uygun olacaktır.


C. Mükellefiyet







KONU

SORUN

ÖNERİ

Sadece KDV Yönünden Mükellefiyet Tescili İmkânı


Sadece KDV Yönünden Mükellefiyet Tescili İmkânının olmaması yabancı yatırımcıların iş modellerinde sorunlar yaşanmasına ve Türkiye’nin diğer pek çok ülkede mevcut olan bu uygulamaya mevzuatında yer vermiyor olması da yabancı yatırımcılar için önemli bir gösterge olan Doing Business gibi ölçek sıralamalarında alt seviyelere düşmesine neden olmaktadır.


Sadece KDV Yönünden Mükellefiyet Tescili İmkânı Sağlanabilir.

Vergi mükellefiyetinin bütün vergiler için tescil edilmesi; ancak yabancı yatırımcıların talep ettiği bazı vergi türleri için örneğin sadece KDV mükellefiyet tescilinin yapılamaması nedeniyle ülkemizin benzer ülkeler karşısındaki uluslararası rekabet avantajının azalmasına neden olmaktadır.

Vergi Usul Kanunu'nun 153. maddesinde yapılacak bir düzenleme ile kısmi mükellefiyet tesisi, örneğin yalnızca KDV mükellefiyeti tesisi mümkün hale getirilebilir.


Beyanname/bildirim ve benzeri operasyonel maliyetlerin fazlalığı

Beyannameler/BA-BS ve diğer bildirimler: Maliye Bakanlığı bu konuda bir adım atabilir. BA-BS yerine tek BS, (BA kaldırılarak) KDV açısından da işe yarayabilir, çok uzun vadede KDV beyannamesi üzerinde bunların tamamı gösterilebilir. E-fatura, E-defter sistemi üzerinden otomatik beyan sistemi şu an için erken bir düşünce olabilir fakat bugünden bu tür öngörüleri de değerlendirmek gerekir. (Otomatik kira beyan sistemi gibi)


1 ve 2 no.lu KDV beyannameleri, gider vergilerinden kaynaklanan (BSMV) gibi beyannameler birleştirilebilir.

BA-BS tek form olarak uygulanabilir.



D. Matrah







KONU

SORUN

ÖNERİ

Vergi, Resim ve Harçların Matraha Dâhil Olması


Vergi, resim ve harçların KDV matrahına dâhil edilmesi, bu işlem vergisinin yükünü yukarı çekmekte ve vergi piramitleşmesine neden olmaktadır.


Özellikle bazı ürünler üzerinden alınan Özel Tüketim Vergisi’nin oldukça yüksek olduğu dikkate alınırsa, belli ürünlerde veya belli vergiler yönünden, diğer vergilerin KDV matrahına dâhil edilmesi kuralına istisnalar getirilebilir; bu tedbir kamuoyunda oluşan “verginin vergisi” algısını da ortadan kaldırabilir.


Kur Farklarının Matraha Dâhil Olup Olmayacağı

İthalatta vergi matrahına açıklık vermek amacıyla ilgili maddeye eklenmiş olan “kur farkı” ibaresinin bütün teslim ve hizmetlere doğru genişletilmesi ve giderek “kur farkının kendisinin müstakil bir hizmet ifası gibi görülerek üzerinden KDV alınmak istenmesi, kanun tekniği açısından sorunludur.

Kur farkının ortaya çıkması kendi başına vergiyi doğuran bir olay değildir. Kur farkı, vergiyi doğuran ve evvelce vuku bulmuş bir olayın uzantısıdır. Vergiyi doğuran olay vuku bulduktan ve vergilendirildikten sonraki tarihlerde ortaya çıkan kur farkına bağlı olarak vergiyi doğuran olayın tekrar ettiğini düşünmek kanun sistematiğiyle de uyuşmamaktadır.

İthalat dışındaki işlemlerde, kur Farkları KDV’nin matrahına dahil edilmemeli veya kendisi başlı başına vergiyi doğuran olay/vergiye tabi işlem gibi verginin konusu yapılmamalıdır.


Kur farklarının, vade farkı mahiyetinde kabul edilerek vergilendirilmesi gerektiği görüşü

İdare, kur farklarının, vade farkı mahiyetinde ve gelir elde etme aracı olarak kabul ederek vergilendirilmesi gerektiğini düşünmektedir. Burada KDVK md 24’de yer alan gibi edatından yola çıkılmaktadır. Bu hususta Danıştay’ın yıllar itibariyle kararlarında kur farklarının matraha dâhil olmadığı yönündedir. Doktrinde bazı yazarlar, kur farklarını müstakil bir hizmet ifası olarak kabul etmektedirler.

Tarafların serbest iradelerinden bağımsız olarak tamamen ekonomik koşullara bağlı olarak oluşan ve sadece satıcı lehine değil alıcı lehine de olabilen kur farkları, ikili bir ayrıma tabi tutularak KDVK açısından düzenlenmelidir. Buna göre, bedelin doğrudan döviz cinsinden belirlendiği ve TL karşılığı ve fakat dövize endekslendiği durumlar açısından değerlendirilmelidir. Buna göre, işlem bedelinin doğrudan döviz olarak belirlendiği durumlarda uygulanacak kanun maddesi açık olup KDV’nin 26. madde hükmüdür. Buna göre, döviz bazlı işlemlerde satış bedeli ve matrah, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kura bağlı olarak kesinleşip sonuçlanmakta olduğundan, kur farkı, matraha ilave edilmesi gereken ve sonradan oluşması muhtemel bir unsur mahiyetinde değildir. Burada ortaya çıkan kur farklarının faturaya bağlanmaksızın, doğrudan “Kambiyo karları /zararları” hesabına kaydedilerek muhasebeleştirilmesi gerekir.

Ancak mal veya hizmet bedelinin TL üzerinden belirlenip, işlem bedelinin yabancı paraya endekslendiği işlemlerde ortaya çıkan kur farkları, taraflarca önceden belirlenmesi gerekçesiyle, vade farkı niteliğine kabul edilerek matraha ilave edilmesi gerekmektedir. Bu durumda mal teslimi veya hizmet ifası dolayısıyla vergiyi doğuran olayın meydana geldiği anda düzenlenen faturaya atıfta bulunarak, ayrı bir kur farkı faturası düzenlenmesi ve KDV ödenmesi gerekmektedir. Böylece “matraha dahil olmayan unsurları” düzenleyen 25. maddeye, “döviz bazlı işlemlerde ortaya çıkan kur farkı” şeklinde bir fıkra ilavesi yapılabilir. Üstelik bu durum 12 no.lu Türkiye Muhasebe Standardı (md 7 ve 12)’nın yabancı paraya dayalı işlemlerin muhasebeleştirilmesi düzenlemesine de uygun ve paralel olacaktır.




Ciro primleri ya da primlerin KDV matrahına dahil olması gerekip gerekmediği

KDVK md 24’e göre “vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi gelirler” KDV matrahına dâhildir.

İdare, KDV’nin uygulandığı ilk yıllarda ciro primlerinin bir teslim veya hizmet bedeli olmadığı ve primin KDV ile ilgisi olmayan bir nakit hareketi ve cari hesap işlemi olduğu yönünde görüş bildirmiş idi. Daha sonra görüş değiştirerek, ciro primi şeklindeki ödemelerin bir hizmet karşılığı olarak KDV’ye tabi olduğu değerlendirilmiştir. (26 seri no.lu KDV Genel Tebliği). 2012 yılında yayımladığı 116 seri no.lu KDV Genel Tebliğinde ise yine görüş değiştirerek, kanımızca doğru bir uygulamaya geçmiştir. Buna göre, ciro primleri ayrı bir hizmetin karşılığı değil, daha önce satın alınmış mal ve hizmet bedelinin değişmesi (matrahta değişiklik) niteliğinde olup, buna göre KDV düzeltmesinin yapılması gerektiğin belirtilmiştir.

Ayrıca KDV UGT’nde fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yılsonlarında, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında (satış primi, hâsılat primi, yılsonu ıskontosu gibi adlarla) yapılan ıskontolar esas itibarıyla, asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla, KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu bu gibi durumlarda 3065 sayılı Kanunun 35 inci maddesine göre düzeltme yapılması gerekmektedir.


Hukuki belirliliğin sağlanması açısından yasal düzenlemeye gidilmesi gerekmektedir. Uluslararası işletme yönetimi açısından bir üst başlık mahiyetinde olan “promosyon” ki, alt bileşenleri numuneler, ıskontolar, indirimler, eşantiyonlar, kuponlar, fiyat indirimleri, hediyeler, bedelsiz mal verilmesi, primlerdir, kavramının “matraha dahil olmayan unsurları” düzenleyen 25. maddeye ilavesi ve 24. Maddeden de “prim” kavramının çıkartılması önerilmektedir.

Burada söz konusu ödemelerin, firmaların iktisadi faaliyetlerini genişletme, üretim veya satışlarını koruma ve arttırma, diğer firmalarla rekabet edebilme amaçlarını taşıyarak yapıldığı göz önünde bulundurularak yasal düzenleme kaleme alınmalıdır.



Yurtdışı Roaming Hizmetlerinde Matrah

Türkiye’de faaliyet gösteren GSM operatörlerinin aboneleri kendi hatları üzerinden YURTDIŞINDA aldıkları iletişim hizmetlerinin tamamı üzerinden KDV ve ÖİV ödemek durumunda kalmaktadırlar.

Roaming hizmetlerinde öz olarak abone yurtdışında iletişim hizmetini fiilen bulunduğu ülkede faaliyet gösteren yabancı GSM operatöründen kendi operatörü aracılığı ile almaktadır. Bu nedenle Türkiye’de faaliyet gösteren GSM operatörlerinin abonelerine düzenlediği faturalarda yer alan toplam bedellerden yurtdışındaki operatörün hizmetine isabet eden kısmın tenzil edilerek KDV matrahı dışında bırakılması gerekir.


E. Vergi Oranları







KONU

SORUN

ÖNERİ

KDV Oranlarının GTİP Numaralarına Göre Tayin Edilmesi

KDV oranlarının GTİP numaralarına göre tayin edilmesinin yol açtığı ciddi bir kargaşa vardır.

Mallara ilişkin KDV oranlarının GTİP numaralarıyla tanımlanan eşyalar itibarıyla düzenlenmesi, gümrük vergisi uygulamalarında eşya sınıflamaları ve tarife yorum kuralları açısından yaşanan tanımlama zorluklarının ve çok geniş bir tartışma literatürünün, olduğu gibi KDV mevzuatımıza da transfer edilmesine neden olmuştur.



İlk defa 2007 yılında mallara ilişkin KDV oranları GTİP numaralarıyla tanımlanan eşyalar itibarıyla düzenlenmiştir. Bu durum ise, gümrük vergisi uygulamalarında dahi eşya sınıflamaları ve tarife yorum kuralları açısından yaşanan tanımlama zorluklarının ve çok geniş bir tartışma literatürünün, olduğu gibi KDV mevzuatımıza da transfer edilmesine neden olmuştur. Öyle ki, gümrük uygulamalarında Dünya Ticaret Örgütü’nün sınıflama ve yorum için özel olarak oluşturduğu komite çalışmaları ve belli periyodlarla güncellenen bir kısmı oldukça teknik tarife sınıflama kararları seti, gereksiz bir iş yükü oluşturacak şekilde yurt içi mal teslimlerini de doğrudan etkiler hale gelmiştir.

KDV oranlarının belirlenmesi, verginin yasallığı ilkesi gereği, kanunda belirtilen sınırlar dâhilinde kalmak kaydıyla Bakanlar Kurulu Kararı ile mümkün olabildiği halde, bu yasallık hiyerarşisinde herhangi bir yeri olmayan, hatta ulusal bir nitelik dahi taşımayan Dünya Gümrük Örgütü karar ve uygulamalarından beslenen ithalat mevzuatına yönelik gümrük tebliğleri, bir eşyanın tanımını değiştirmek suretiyle KDV oranını da değiştirebilmeye muktedir olabilmiştir.

Böylece, öncesinde sadece dış ticaret işlemleriyle sınırlı olarak ithalatçıların ithalat vergileriyle ilgili yükümlülüklerini ilgilendiren dar kapsamlı bir bir vergileme sorunu, yurt içi mal teslimlerinin tamamına da sirayet eden önemli bir sınıflama sorununa dönüşmüştür.

Basit bir örnek olarak, uygulamada karşılaşılan şu durumları sıralayalım:



  • Mantarlı Risotto" ürünü %8 KDV Oranına tabi olması gerekirken, "Pirinç" olarak işlem görerek %1 KDV ile ülkeye alınabilmektedir.



  • Leblebi-Ayçekirdeği-Antep Fıstığı için % 1 KDV Oranı geçerlidir. Bu ürünler sos ile kaplandığında KDV Oranı % 8 dir. Ürün özelliğini değiştirmeden sadece tuz ile kavrulduğunda KDV Oranının ne olacağı hususnda ise farklı görüşler ileri sürülmektedir.



  • Defterlerde KDV oranı % 8 olmakla beraber, kullanım amacı olarak ajanda sınıfına girecekse oran % 18’e çıkmalıdır.



  • Beslenme çantasında KDV oranı % 8’dir ancak eşya “beslenme kutusu” olarak sınıflanırsa KDV oranı % 18 olmalıdır.



  • Kemikler karkas içinde satılıyorsqa % 1, üzerinde et varken satılıyorsa (but, pirzola) toptanda %1 ve perakende de %8, ancak etten sıyrılmış olarak satılmaktaysa % 18 oranında vergilenecektir.

Örnekler listesi uzatılabilir.

Önerimiz, KDV oranlarının tespitinde GTİP numaralarına referans yapılmasından vazgeçilmesi veya bu mümkün olamayacaksa malların ve oranların GTİP numaralarının son hanesine kadar özelleştirilmesi yerine tabi olunan fasıllar veya en fazla ilk 4 hane numarası bazında belirlenmesidir.



KDV Oranlarının Yüksekliği

KDV oranlarının yüksekliği kayıt dışı işlemleri özendirmekte ve yaygınlaştırmaktadır. Bu durum enflasyonist etkisinin yanı sıra, gelir üzerinden alınan vergilerde de önemli aşınmaya sebep olmaktadır.

Esnaf ve sanatkârların büyük bir kısmı, genel oranı oldukça yüksek bulmakta, bu oranın kayıt dışılığın da artmasına neden olduğunu ileri sürmektedir. En yüksek oranın aynı zamanda genel oran olması, genel orana tabi tüm mal ve hizmetlerin lüks olarak görüldüğü algısı yaratmaktadır.



KDV oranının kendi ekonomik verilerimizle uyumlu bir seviyeye çekilmesi gereklidir. Bu tedbir KDV olarak bütçe gelirini artıracağı gibi, kazanç üzerinden alınan Gelir ve Kurumlar Vergisinin tahakkuk ve tahsilâtına da olumlu etki yapacaktır.

İktisat teorisinde nihai tüketim mallarına talep esneklikleri ile ters orantılı olarak vergi konulmasını (talep esnekliği düşük mallara yüksek oran) öneren Ramsey Kuralı tartışmalı ve çoğu zaman uygulanamaz bulunsa da, en azından kuramın işaret ettiği şekilde, mal üzerindeki verginin o mala olan talebi azaltıcı etkisinin ekonomideki tüm mallar yönünden dengelenmesi (verginin bütün malların talebini aynı oranda azaltması) açısından, fazla yüksek olmayan ama temel bazı mallar haricinde tüm mallar için geçerli olacak tek bir KDV oranı (ya da olabildiğince az sayıda oran) uygulanması değerlendirilmelidir.

Buna göre, az sayıda vergi istisnası, temel ihtiyaçları karşılayan mal ve hizmetlerde indirimli bir tek oran ve genel oran olmak üzere üç kademeli bir yapı düşünülebilir. Oran seçimi etki analizi çalışması gerektirir ama sıklıkla dile getirilen kombinasyonlar olarak “%15 –genel oran-, %5 ila %10 arasında belirlenecek bir tek indirimli oran ve istisna“ kombinasyonu üzerinde çalışılabilir.


KDV oranlarındaki sorunlar

Temel ihtiyaç maddelerinde yapılan ayrımlar sorunu,

Yarı kamusal mal niteliğindeki eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi için % 8 yerine % 1 e tabi olması,

Kitap (e- kitap ve sesli kitap dâhil) KDV oranının indirilmesi,(sesli kitap % 18 orana tabi)

Temel tüketime konu elektrik, su, doğalgaz gibi tekel niteliğindeki mallarda KDV oranının % 1’e indirilmesi

Toplu taşıma araçlarında KDV sorunu


Temel ihtiyaç maddelerinde yapılan ayrımların perakende satışlarında da KDV oranlarının %1’e indirilmesi;

Yarı kamusal mal niteliğindeki eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi açısından KDV oranının % 8’dene % 1 e indirilmesi;

Kitapların (e kitaplar ve sesli kitaplar dâhil) KDV oranının % 1’e indirilmesi;

Temel tüketime konu elektrik, su, doğalgaz gibi tekel niteliğindeki mallarda KDV oranı % 1’e indirilmesi.

Toplu taşıma araçlarında KDV’nin kaldırılması (AB ülkelerinde uygulandığı gibi) önerilmektedir.


Oran Uygulamasının Getirdiği Sorunlar

Vergi Oranı: Uygulama gereği üçlü cari KDV oranı söz konusu olup, BKK ile indirimli oranlar belirlenmiştir. Temel gıda maddelerinin %1 gibi bir oranda kalmasında fayda görülmektedir. Maliye Bakanlığı gıda konusunda perakende/toptan ayrımı yapmadan tek oran yapılabilir. Anayasa md. 73 ile getirilen ilkelere uygun olarak KDV’nin artan oranlı etkisi de azaltılabilir.

Yöntem: Temel gıda maddeleri veya yaşamsal maddelerin düşük bir tek ortak oranda belirlenmesinin dezavantajı %1 olanların da bu yeni orana çekilmesi olur.

Örnek olarak, 2016 yılında yapılan değişiklik öncesinde ekmek ve yufkada katkı maddesi konusundaki “katkı maddeliler hariç” ifadesi yeni düzenlemeyle çok karmaşık hale gelmiştir. Tek oran konusuna geçmek çok kolay olmayıp, 1-8-18’den başka oranlar da gündeme gelebilir.

Oran Limitleri: Oran tavanı konusunda da 40 puana kadar BK’na verilen yükseltebilme yetkisi son derece yüksektir. Ancak, dolaysız vergilerin iktisadi devrevi hadiselere tepki zamanlaması uzunken ve etkili bir maliye politikası aracı olarak kullanılmazken KDV açısından hızlı bir otomatik stabilizatör etkisi gördüğü kabul edilebilir. Bu açıdan KDV’de Bakanlar Kurulu’nun oran artırma yetkisi iktisadi gereklerle savunulabilir olmakla birlikte, bu yetkinin kanunda belirlenen temel (genel) oranın belli bir yüzdesini (örneğin %50’sini) geçmemesi gerektiği söylenebilir.

0 bir oran mıdır önemli bir konu. Oran olarak kabul edilmesi/iade süreçlerini de etkilemektedir. Bunun Kanun’da çok net bir tarife kavuşturulması gerekir.

Maliye Bakanlığı vergilerin en çok hangi sektörlerde olduğunu rakamlarla analiz etmiştir. Burada çok ilginç rakamsal sonuçlar ortaya çıkmıştır. Ödenecek KDV açısından, tütün imalatı, rafine, İçecek imalatı, diğer imalat en çok ödeyenlerin başında geliyor. Toptan perakende ticarette akaryakıt, motorlu taşıtlar vs var. Üçüncü sırada mesleki faaliyetler var (muhasebe, hukuk faaliyetleri %6 civarında ödeme çıkarıyor) Diğerleri takip ediyor.


Temel gıda ve temel yaşam maddelerinde her yıl yayımlanan “4 kişilik bir ailenin açlık/fakirlik sınırı” ve tüketim eğilimleri dikkate alınarak tek oran belirlenmesi ve temel yaşam maddelerinin neler olduğunun dönemsel olarak (yıllık olabilir) yeniden belirlenmesi önerilmektedir.

Aşırı düzenlemenin yaratacağı riskler ve oluşacak “vergisiz veya düşük oranlı vergi alanı” nda kalma kaygısından dolayı yukarıda önerilen bir liste bu işte kolaylaştırıcı bir yol olabilir.

Bakanlar kurulunun 4 katına kadar oran artırma yetkisinin, Kanunla belirlenen genel oranın %50’si ile sınırlandırılması yönünden düzenleme yapılabilir.

KDV oranı yasal olarak 10 olup, 4 kata kadar artırılabiliyor, %1’e kadar indirilebiliyor. “0” bir oran değildir, sonuçlarının da bu şekilde değerlendirilmiyor olması gerekir.

Kayıt dışı ekonominin yüksek olmadığı alanlarda ödeme oranlarının da yüksek olduğu görülmektedir. Bu durumda ödenecek KDV’nin yüksek olduğu alanların daha regüle, çarpraz kontrole açık ve kurumsal vergi mükellefleri tarafından dominet ettiği düşünülerek “uyumlu vergi mükellefi indirimi” benzeri bir mekanizma düşünülebilir. Kayıtlı ekonomiyi teşvik etmek için “kredi kartı” gibi finansal sistem üzerinden ödemelerde 1 puan düşük KDV oranı uygulanması gibi.


Gıda ürünlerinde KDV oranları

Gıda ürünlerinin toptan ve perakende teslimlerinde farklı oranlar uygulanması birçok soruna neden olmakla beraber kayıt dışılığı da artırmaktadır. Ekonominin durgunlaştığı ve rekabet koşullarının arttığı bir ortamda KDV gibi tüketim üzerinden alınan vergilerin yansıtılması zorlaşmakta, tüketicinin ödemesi gereken vergi çoğunlukla satıcının üzerinde kalabilmektedir. Lokanta ve benzeri işletmeler, toptan olarak aldıkları et, meyve ve sebze gibi ürünlerin satın alınmasında %1 oranında KDV öderlerken, ürünlerin perakende tesliminde %8 KDV tahsil etmektedirler. Bu da fiyat baskısının yüksek olması nedeniyle %7 oranındaki KDV’nin, tüketiciye yansıtılamayarak esnafın üzerinde yük olarak kalmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan, basit usulde vergiye tabi esnafımız, KDV mükellefi olmamaları nedeniyle, toptan aldıkları meyve ve sebzeler için %8 oranında KDV ödemek zorunda kalırken, aynı faaliyette bulunduğu halde gerçek usulde KDV mükellefi olan esnafımız %1 oranında KDV ödeyerek aynı ürünleri satın alabilmektedir.


KDV oranlarında toptan-perakende ayrımının kaldırılması, orta bir yol bulunabilmesi amacıyla gıdada tek oran olarak %4 oranının geçerli olması önerilmektedir.

Toplu taşımada KDV oranları

Ülkemizde vergi yükünün en yüksek olduğu sektör, ulaştırma sektörüdür. Akaryakıt üzerinden alınan vergiler ise, AB ülkelerinin genelinde yüksektir. Sektördeki vergi yükünün yüksekliği ve toplu taşıma faaliyetinin vatandaşlar için zorunlu bir ihtiyaç olması nedeniyle AB ülkelerinde bu alanda genellikle indirimli oran veya “0” oranlı KDV uygulandığı görülmektedir. Ülkemizde de vatandaşların zorunlu ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerde indirimli oranlar uygulanmaktadır.

Diğer taraftan, toplu taşıma hizmetlerinde kartlı ödeme sistemleri yaygınlaştıkça sektördeki kayıt dışılık azalmaktadır. Sektörde KDV oranının %8’e indirilmesinin, kayıtlı ekonomiye geçişte gönüllü uyumun artmasına destek olacağı değerlendirilmektedir.

Bunun yanında, yine bir toplu taşıma faaliyeti olan servis araçlarında (%8) indirimli oran uygulanmaktadır. Eğitimin desteklenmesi amacıyla servis araçlarında indirimli oran uygulanması, bir başka soruna neden olmakta, servis aracıyla okuluna giden öğrencilerin %8 oranında KDV öderken, diğer toplu taşıma araçlarıyla giden öğrencilerin %18 oranında KDV ödemelerine neden olmaktadır.


Toplu taşıma hizmetlerinde indirimli oranın (%8) veya (%1) uygulanması önerilmektedir.

Hizmet sektöründe KDV oranı

Hizmet sektöründe en büyük gider unsurunun işçilik olması ve ücret ödemelerinin KDV’nin konusuna girmemesi nedeniyle rekabetin yüksek olduğu alanlarda sektördeki KDV yükü oldukça ağır olabilmektedir. Bu yüksek vergi yükünün kayıt dışılığın artmasına neden olduğu düşüncesiyle tevkifat uygulaması getirilmiştir. Ancak, tevkifat uygulamasında da çeşitli sorunlar yaşanmakta, bu da sektörde büyük bir finansman yükünün doğmasına neden olmaktadır.

Hizmet sektöründe finansman yükünün azaltılması açısından indirimli oran (%8) uygulanması önerilmektedir.


Konut teslimlerinde KDV oranları

Gayrimenkul fiyatlarının, göreli olarak diğer mal ve hizmetlere göre yüksek olması nedeniyle gerek tapu harçları gerekse KDV tutarları, hem alıcı hem de satıcı açısından önemli bir mali yüke neden olmaktadır. Bununla beraber konut teslimlerinde uygulanan farklı KDV oranları da uygulamada vergiden kaçınmaya ve vergi kaçırmaya zemin hazırlar niteliktedir.


Konut teslimlerinde tek ve düşük oranlı bir KDV oranı uygulanması önerilmektedir.

Turizm Sektöründe KDV oranı


Turizm Sektöründe KDV oranı, sektörü mağdur edecek ve rekabet gücünü zayıflatacak seviyededir.


Turizmde rakibimiz olan Mısır, Portekiz, İspanya gibi ülkelerle rekabet gücümüzü arttırabilmek adına turizm sektörü konaklama hizmetlerinde uygulanan %8 KDV oranımız bu ülkelerdeki oranların, kayda değer derecede altına indirilmelidir.

Konaklama ve yiyecek-içecek sektöründeki KDV oranı % 8 olmakla birlikte, bir otelin bünyesindeki hizmet birimlerinde verilen yiyecek içecek servislerinin farklı KDV oranlarına tabi olması (restorant, kahvaltı salonu, kafeterya, vitamin bar vb. yerlerdeki hizmetlerde KDV oranı % 18, bu gibi alanlar dışında kalan yiyecek içecek servislerinde KDV oranı % 18 olması veya restorantta verilen yemek servisinde KDV oranı % 8 iken, bu mekândaki yemekli bir organizasyonda oranın % 18’e çıkması gibi) gereksizdir.




Sağlık Malzemelerinde Oran


3920.10.89.00.00, 3920.10.25.00.00, 3926.90.97.90.18, 4821.10.10.00.00, 9022.90.00.90.19 GTİP kodları altında işlem gören ürünler medikal ürün ve sarf malzemesi olduğu halde, % 18 oranında vergilenmektedir.


Genel olarak sağlık hizmetleri ve bu hizmetlerin ifasında kullanılan medikal sarf malzemeleri %8 KDV’ye tabidir. Medikal ürün ve sarf malzemesi olmakla beraber %18 KDV oranına tabi 3920.10.89.00.00, 3920.10.25.00.00, 3926.90.97.90.18, 4821.10.10.00.00, 9022.90.00.90.19 GTİP kodları altında işlem gören ürünlerin KDV oranının % 8’ e indirilmesi değerlendirilebilir.


Tekstil sektöründe KDV oranları

Tekstil sektöründe perakende satışta KDV oranının %8 olmasına karşın, girdi olarak temin edilen hammadde ve diğer sarf malzemelerinde bu oran %18’dir. Özellikle ucuz uzak doğu ürünleri nedeniyle rekabetin yüksek olduğu bu sektörde indirilemeyen KDV yükü satışlara yansıtılamamakta, bu da alış aşamasında kayıt dışılığa yönelme eğilimini artırmaktadır.


İndirilemeyen KDV’nin nakden veya mahsuben iadesinin aylık veya üçer aylık dönemlerde yapılması veya girdilerin KDV oranının da %8’e çekilmesi talep edilmektedir.

Fide Yetiştiriciliği Fason Hizmetinde KDV Oranı

Fide satışlarında KDV oranı % 8 olduğu halde, fason fide yetiştiriciliğinde oran % 18 olarak uygulanmaktadır.

Fide üretiminde kullanılan tohumun üretici firma tarafından % 8 KDV ile satın alınarak fide haline getirilmesi yoluyla yapılan fide satışlarında KDV oranı yine % 8’dir.

Ancak tohumun satın alındıktan sonra fide haline getirilmek üzere fide üretici bir diğer firmaya gönderilmesi durumunda, bu hizmet fason üretim hizmeti olarak % 18 oranında vergilenmektedir.

Bu fason üretimde de KDV oranının % 8 olması önerilmektedir.


E İçerikli Ürünlerin Desteklenmesi

Dijital/elektronik ortamda teslim edilebilen içeriklerin üretimini teşvik eden bir oran yapısı mevcut değildir.

Gelişime açık, katma değeri yüksek ve genç nüfusa istihdam olanakları yaratabilecek sektörlerin hızlı gelişimi ülke ekonomisi için büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda; dijital/elektronik ortamda teslim edilebilen içeriklerin (müzik, yayın, film vb) yurtiçindeki teslimlerinde nihai tüketici fiyatlarının KDV oranında indirim yolu ile desteklenmesinde fayda görmekteyiz. BKK’na verilen yetki kullanılarak tüm dijital/elektronik ortamda teslim edilebilen içerikler için KDV oranının indirimli oran olarak belirlenmesini önermekteyiz.


KDV oranı değişikliklerinin yürürlüğe girme süresi

KDV oranlarında değişiklik yapma yetkisi Kanunla Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Bakanlar Kurulu ise gerekli görülen hallerde ve zamanlarda oranlarda değişiklikler yapmaktadır. Ancak bu değişiklikler, Resmi Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girdiğinde, yeni oranların esnaf ve sanatkârlara duyurulması, ÖKC’lerde gerekli teknik değişikliklerin yapılması belli bir zaman almakta olup, aynı gün içinde bunları yapamayan esnaf ve sanatkârlarımızın, cezai müeyyide ile karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan, oran değişikliklerini hemen yapanlar ile 5-10 gün sonra yapanlar arasında da haksız rekabet doğmaktadır.


BKK ile yapılan oran değişikliklerinin, hazırlıkların tamamlanabilmesi için bir hafta – on gün – bir ay gibi bir süre sonra yürürlüğe girmesi konusunda yasal düzenleme yapılması önerilmektedir.

Bakanlar Kuruluna KDV oranlarını dört katına kadar artırmaya yönelik verilen yetki sınırlandırılmalıdır.



2. GRUP

TAM İSTİSNA-KISMİ İSTİSNA (Md.11-19)

II. GRUP: İSTİSNALAR

A. MEVCUT İSTİSNALARA EK İSTİSNA ÖNERİLERİ







KONU

SORUN

ÖNERİ

Kongre Turizmini Destekleyici İstisna


Sadece İstanbul’da 2015 yılında yirminin üzerinde (her biri yaklaşık 10.000 katılımcılı) uluslararası kongre iptal edilmiştir. 2016 yılında aktif olan uluslararası kongreler önceki yıllara göre yaklaşık  %80 oranında düşmüştür. Türkiye’de 2017 yılında şu ana kadar herhangi bir uluslararası kongre teyit edilmemiştir.


Kongre turizmi segmentinde yaşanan ciddi daralmayı aşmak için 2017-2019 döneminde kongre turizmine yönelik hizmetlerde KDV istisnası getirilmesi düşünülebilir.


Yabancı Hastalara Türkiye’de Sunulan Sağlık Hizmetleri

Bir yandan ülkemizin uluslararası sağlık turizminden aldığı payın genişletilmesi için uğraş verilirken, diğer yandan bu hizmetler Türkiye’de faydalanılan hizmet olarak değerlendirildiğinden % 18 gibi yüksek bir işlem vergisine tabi tutulmaktadır.


Sağlık turizmi segmentinde oldukça iddialı bir konumda olan Türkiye’nin bu konumunun ve arzusunun desteklenmesi için, Türkiye’deki sağlık kuruluşlarınca yabancı hastalara Türkiye’de verilen sağlık hizmetlerinde KDV istisnası değerlendirilmelidir.

Limanlarda Verilen Hizmetlerde Kısmi İstisna

Limanlarda verilen hizmetlerde kısmi istisna uygulaması nedeniyle çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır.


Bir bütün olarak verilen liman hizmetlerinin birbirinden ayrılması mümkün olmayan hizmet unsurlarının bir kısmı KDV’den tam istisna (KDVK md. 13/b), bir kısmı ise kısmi istisna (KDVK md. 17/4-o) durumdadır. Bu durum, uygulamada tereddütlerin ortaya çıkmasının yanı sıra haksız rekabete sebep olmakta ve birçok durumda liman işletmelerinin üzerinde kısmi istisna nedeniyle yüksek bir “indirilemeyip gider kaydedilen KDV” maliyeti oluşturmaktadır.

Bu istisnaların tamamının tam istisna olarak düzenlenmesi daha doğrudur.




Hizmet İhracında Yurt Dışında Yararlanma Şartı

Yabancılara yönelik sağlık hizmetlerine benzer şekilde, kazanç istisnalarıyla teşvik edilmeye çalışılan yabancı müşterilere yönelik bazı hizmetlerde de yararlanma Türkiye’de olduğundan yüksek bir KDV yükü oluşmaktadır.

Türkiye’den yabancılara verilen “Tıp, hukuk, muhasebe, mühendislik, danışmanlık gibi belirli hizmetler” de desteklenebilir. Bu amaçla, özel bir vergi istisnası düşünülebileceği gibi, bu gibi hizmetlerin mevcut hizmet ihracı hükümlerinden yararlanabilmesini teminen, hizmet ihracında aranan “hizmetten yurt dışında faydalanma şartı” yukarıda belirtilen özel bazı alanlar için kaldırılabilir.

Bu kapsamda ele alınmasını bilhassa yararlı gördüğümüz bir diğer alan da, “Elektronik ortamda teslim edilebilen içeriklerin (müzik, yayın, film vb) yurtdışı mukimi alıcılara teslimleri” dir. Bu destek tedbiri sayesinde, Türkiye’de mukim içerik üreticilerinin söz konusu içerik teslimlerinde yurtdışındaki rakipleri ile rekabet gücüne önemli katkı sağlanması amaçlanmaktadır.



Türkiye’den Gümrüksüz Satış Mağazalarına Yapılan Teslimler

Mevcut KDV düzenlemelerine göre, bazı şartlarla yurt dışı çıkış yolcularına yapılan satışlar KDV’den istisna olmakla birlikte, bu mağazaların Türkiye’den tedarik ettiği mallar KDV’ne tabi tutulmaktadır.


Mevcut KDV düzenlemelerine göre;

  • Yurt dışına yapılan ihracat KDV’den istisna,

  • Bir kısım şartlarla yurt dışı yolculara yapılan satışlar KDV’den istisna,

  • Serbest bölgelere yapılan teslimler KDV’den istisna,

  • Yurt dışından serbest bölgelere ithal edilen mallar KDV’ye tabi değil,

  • Yurt dışından gümrüksüz satış mağazalarına yapılan ithalatlar KDV’ye tabi değil.

Ancak, gümrüksüz satış mağazalarından, yurt dışında kullanılıp tüketilmek üzere yurt dışına çıkanlara satılmak üzere, yurt içinden bu mağazalarına yapılan satışlar KDV’ye tabidir. Bu durumun düzeltilerek yurt dışına çıkan yolculara (çıkış yolcusu) satılmak üzere Türkiye’den gümrüksüz satış mağazalarına yapılan satışların KDV’den istisna olması gerekir.

Türkiye’den Serbest Bölgelere Verilen Hizmetler

Türkiye’den Serbest bölgelere verilen hizmetlerin KDV’ne tabi tutuluyor olması, serbest bölge mükellefleri için ilave bir maliyet oluşturmakta ve yerli hizmet üreticilerinin rekabet avantajını zayıflatmaktadır.

Serbest bölgelerde verilen hizmetler KDV den istisna olmakla birlikte, hizmet ihracına ilişkin istisnadan yararlanılabilmesi için, hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurtdışında faydalanılması gerektiğinden, Türkiye’den serbest bölgelere verilen hizmetlerde, hizmetten yurt dışında yararlanılmadığı gerekçesiyle istisna uygulanmamaktadır.

Mevcut mevzuat uyarınca, yurtiçinden serbest bölgelere mal teslimi ihracat çerçevesinde KDV den istisna olmakta(KDV 12/a) ancak verilen hizmetler ise hizmet ihracı kapsamında değerlendirilmemekte ve KDV'ye tabi bulunmaktadır. Bu durum, yurtiçinden hizmet temin eden serbest bölge mükellefleri için ilave bir maliyet oluşturmakta ve yerli hizmet üreticilerinin rekabet avantajını zayıflatmaktadır.



Kanun'un 12. maddesine, serbest bölgelere verilen hizmetlerin hizmet ihracı kapsamına gireceğini belirten bir hüküm eklenerek, serbest bölgelerdeki müşterilerin hizmet alımlarını yurtiçinden gerçekleştirmeleri teşvik edilebilir.



Dahilde işleme ve geçici kabul rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak maddelerin 31/12/2020 tarihine kadar teslimine ilişkin istisna.


Teknik olarak istisna edilmesi gereken bir işlemdir. İstisna edilmesi ülke ekonomisine yararlıdır. Yaratılan katma değer ihraç ülkesinde vergileneceğinden mükerrer vergileme önlenmektedir.

İstisna 11 nci maddenin 1 numaralı fıkrasının (C) numaralı bendine taşınarak kalıcı hale getirilmelidir.



17/4-(e) bendinde yer alan “Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin (24) numaralı bendi” atfı


Söz konusu atıf güncelliğini yitirmiştir.

Atıf “Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (l) bendi” olarak değiştirilmelidir.



Adi ortaklıklar ve bunların bir nevi olan iş ortaklıklarının sermaye şirketine dönüşmesi,

Mevcut uygulama ortaya çıkacak vergi yükü nedeniyle şirketleşmeye engel teşkil etmektedir.

KDV Kanunu'nun 17/4-c maddesine ekleme yapılarak, şahsi işletmelerin sermaye şirketlerine dönüşmesinde olduğu gibi, adi ortaklar ve bunların bir nevi olan iş ortaklıklarının sermaye şirketlerine dönüşümünün de KDV’nden istisna tutulmasının doğru olacağı değerlendirilmektedir.



Gayrimenkul sertifikası,

Tereddütleri gidermek

17/4-g maddesinde düzenleme



Gayrimenkul ticareti ile uğraşılmaması ilkesi

Tereddütleri ve haksızlığı gidermek



Gayrimenkul ticareti ile uğraşılmaması ilkesine açıklık getirilmelidir. Şirket ana sözleşmesinde yazılanlara değil, fiili duruma bakılmalıdır.
Bu amaçla 17/4-r maddesinde düzenleme önerilmektedir.



İndirim yoluyla giderilemeyen KDV'nin gider yazılması

Söz konusu tutarın nasıl hesaplanacağı konusunda uygulamadaki tereddütleri gidermek

KDV kanununun 17. Maddesinin 4 numaralı fıkrasının (r) bendinin son paragrafında istisna kapsamında teslim edilen iktisadi kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir/kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınacağı belirtilmiştir. Ancak, gider yazılacak tutarın nasıl hesaplanacağına açıklık getirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.


B. YENİ MODEL ÖNERİSİ







KONU

SORUN

ÖNERİ

ARGE Harcamalarının Üzerindeki Vergi Yükü

Ar-Ge harcamaları için yüklenilen KDV rakamları, devreden KDV sorunu altındaki işletmelerde ciddi bir ek finansman yükü oluşturmaktadır.

Ar-Ge harcamaları genel anlamda bir yatırım harcaması gibi düşünülmez ve Yatırırım Teşvik Belgesine bağlanması söz konusu değildir. Ancak Yatırım Teşvik Belgesinin yatırımcılara sağladığı vergi istisnası kolaylıklarının benzerinin ARGE için kaynak ayıran girişimcilere de sağlanması düşünülebilir. Bu amaçla, bir tür “ARGE Teşvik Belgesi” verilmesini öneriyoruz. Bu belge, belgeye konu edilen ARGE projesi için yapılacak mal ve hizmet tedariklerinin KDV’nden istisna edilmiş olarak temin edilmesine imkan verecektir.

İstisnadan vazgeçmede 3 yıllık süre kuralı

Basit usulde vergiye tabi esnafımız, mal ve hizmet sundukları alıcıların KDV’li fatura kesilmesini şart koşmaları nedeniyle istisna kapsamı bazı şartları için Kanunun 18. maddesinden yararlanarak istisnadan vazgeçebilmektedir. Ancak, istisnadan vazgeçen esnafımız, yine ilgili kanun maddesi gereğince 3 yıl mükellef olarak kalmak zorundadır. Bununla beraber, 3. yılın son ayında yeniden istisnadan yararlanmak üzere dilekçe vermeyi unutan esnafımız bir 3 yıl daha istisnadan yararlanamamaktadır.


Gönüllü olarak istisnadan vazgeçen esnafımız için bu 3 yıllık sürenin 1 yıla indirilmesi, 1 yılın doldurulmasının ardından dilekçenin verildiği ayı takip eden aybaşından itibaren yeniden istisnadan yararlandırılması sağlanmalıdır.

İstisnadan vazgeçen 3 yıl önceden bu hakkından vazgeçememektedir. Bu sınırın kaldırılması önerilmektedir. (KDV 18).

İstisnadan vazgeçme nedeni “Devreden KDV” olduğundan, devreden KDV sorunu ortadan kalkarsa 18. Madde de uygulamadan kaldırılabilir ya da daha esnek hale getirilebilir kanaatini taşımaktayız.


Yüklə 1,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin