Yahya Arıkan Bir tane birinci önergeyi bir arkadaş takip etsinler



Yüklə 188,71 Kb.
səhifə1/5
tarix04.01.2019
ölçüsü188,71 Kb.
#90083
  1   2   3   4   5

10. OLAĞAN ((MALİ) GENEL KURUL - 2

Mayıs 1999


...........

- Ziya Disanlı

- Teşekkürler. Arkadaşlar emek veriyor bir çalışma yapıyor, süreyi aşıyorlar farkındayım. Ama kendilerine saygı duyuyoruz biraz toleranslı davranıyoruz. Dilek ve temennilerde söylenecek şeyleri lütfen bu maddede açmayalım. Bu arada aramıza katılmış olan Yüksek Ticaretliler Derneği İstanbul Şube Başkanı sayın Sabri Tümer için kendilerine teşekkür ediyoruz hoş geldiniz diyorum. Konuşmalara devam ediyoruz. Sayın Aziz Babuşcu buyurun efendim.

- Aziz Babuşcu



- Muhterem misafirler, sevgili meslektaşlarım şahsım ve arkadaşlarım adına hepinizi hürmetle selamlıyorum. Odamızın bu 10. olağan genel kurul çalışmalarının mesleğimiz ve meslektaşlarımıza yeni açılımlar kazandırmasını diliyorum. Bu temenni aslında bugüne kadar yapıla gelen genel kurularda bütün grupların bütün gruplar adına çıkan arkadaşlarım ve şahısları adına çıkan arkadaşlarım ortak temennisi ola gelmiştir bu güne kadar . Bu anlamda biraz önce konuşan PERPA’daki meslektaşlar adına konuşan arkadaşımın bütün dileklerine katıldığımı, tespit ettiği problemlerin giderilmesi gerektiğini bu manada söylüyorum. Çünkü yani bizim meslek adına buraya gelip ortaya koyduğumuz sorunlar birbirinden farklı sorunlar değil. Mesleği hep beraber yapıyoruz. Hangi koşullarda yaptığımız da ortada ve o koşullarda bu mesleği sürdürürken yaparken bu tür problemlerle karşılaştığımızda açık ve seçik olan bir şey. Yani bu konuda kimse Amerika’yı yeniden keşfedecek sorunlar ya da şeyler ortaya koyamaz. Yani belli sorunlarımız belli bu manada 10 yıla yakındır bu temennilerde bulunuyoruz aynı şeyleri ifade ediyoruz aynı şeyleri dillendiriyoruz. Ama bugün geldiğimiz noktada 10 yılın sonunda meselelerimizi temel meselelerimizi alt alta sıraladığımızda gördüğümüz şu, bu meselelere yeni meselelerin ilave edildiğini seyrettik çözerek azaldığını görmedik göremiyoruz. Eğer bu meseleler içersinde çözüldüğünü söylediğimiz veyahut da bir takım gelişmelerin çözüm olarak sunulması söyleniyorsa şunu derim ben, ya bir değişim yaşanıyor mesleği yaşarken bir değişim içerisindeyiz, sosyal ve kültürel hayatımızda bir değişim içersindeyiz ve bu değişimin kaçınılmaz sonuçları var. Yani siz isteseniz de o sonuç olur istemeseniz de o sonuç olur. Ben meslek yasamızla ilgili hayatımızla ilgili ola gelen değişikliklerin bu değişim sürecinin zorunluluğu sonuçları olarak görüyorum. Yani çok özel bir gayretin çok özel bir çalışmanın çok özel bir mesainin neticesinde elde edilmiş şeyler değil bunlar. Niye öyle değil? Çünkü bu temel sorunlar hep ifade edile geldi hep bunları tekrarlıyoruz hep söylüyoruz yani öyle de bir konuma geldi ki bu sorunları tekrarlamakla artık o sorunların ehemmiyetini bizim nezlimizde hafife indiriyor. Yani meselenin ehemmiyeti ve gerekliliğine ve çözümüne inanmamaya başlıyoruz. 10 yıldır bunları tekrar ediyoruz ve 10 yıldır bunları aşamıyoruz, çözemiyoruz ve bu özür dilerim çok argo bir deyimle söz yalama oldu noktasına geliyor aynı şeyleri tekrar etme noktasına geliyor ve bu da hoş değil. Ben bunun için bu sorunların neler olduğu noktasında tekrar bir sıralama yapmayacağım. Bu sorunların neler olduğu hepimizce malum. Ben bu 10 yılın sonunda geldiğimiz noktada tespit ettiğim bu şeyleri bir temel sorun olarak bir tespit yapmak istiyorum temel bir sorun olarak ortaya koymak istiyorum ve bunu yaparken de mevcut çözümsüzlükleri yine mevcut yönetime mal etmek bir kolaycılığı da yapmak istemiyorum bu çok kolay bir şey olur. Yani işte mevcut bir yönetim var o yönetim 10 yıldır bu meslek örgütünün başında o halde çözmeliydi sadece onların sorunuydu onlar halletmeliydi bu kolaycı bir yaklaşım olur ben bunu da yapmak istemiyorum. Ama 10 yıldır bu sorunlar var ve 10 yıldır da bir yönetim var. Şimdi geldiğimiz noktada eğer meslektaşların durumu bizlerin durumu iç açıcı değilse o zaman bundan birilerinin pay çıkarması gerekir. Meslektaş olarak bizlerin pay çıkarması gerekir, grupların pay çıkarması gerekir şüphesiz yönetiminde kendine pay çıkarması gerekir. Bu paylaşımda yönetim daha fazla payı alacaksa daha fazla pay ona düşüyorsa herhalde onların da söyleyecekleri şeyler olacaktır onları da dinleyeceğiz bu manada. Onun için ben bu temel sorunu mesleğimizle ilgili bu temel problemleri belli bir yere yamamaktan ziyade temel bir sorun olarak ortaya koyuyorum diyorum ki ondan sonra nasıl oluyor da 14 bini aşkın üyesi olan bir oda ki kesin rakamı şuanda bilmiyorum buda hep bizim bir şikayetimiz olmuştur aslında onu da yine tekrarlamak istemiyorum ama yeri gelmişken ifade edeyim mazur görsün sayın başkan ve arkadaşlar. Üye sayısı 14 bini aşkın diyorum bizim hep genel kurullarda söylediğimiz bir şey vat bu üyelerin adreslerini bir türlü alamama şikayetimiz. Onu hala alamadığımız için hala o adresler bizde olmadığı için onları da sayıyla pek bilmiyorum, ama 14 bini aşkın üyesi olan bir odanın üstelik bizim meslek mensuplarımız toplumda düşünen üreten okuyan insanlar aydın konumunda olan insanlar. Nasıl oluyor da bu örgütlü güç kendi meseleleri ile ilgili çözümler üretemiyor. Bu örgütlü güç kendi meselelerinin çözüm noktasında aktif hale getiremiyor ve biz hep bir şeylerle işte bir takım dayatmalarla hep şikayet ettiğimiz maliye vesayeti altında mesleği yapmakla talimatlarla iş yapmak konumunda hep kalıyoruz. Niye hep böyle yani bu örgütlü güç İstanbul 14 bini aşkın Türkiye geneli 45 binin üzerinde yani çıt yok sade nefes. Çıtımız çıkmalı, niye çıtımız çıkmıyor, yani veya bu çıt çıkma hadisesi neden organize edemiyoruz, niye örgütlü hale getiremiyoruz? Yani tabii siyasi düşüncelerimiz zaman zaman mesleki problemlerimizin de önüne geçmiştir , geçiyor. Bu geçen genel kurulda da bunu söyledim şimdi aynı şeyi tekrar ediyorum. Bizim siyasi ve politik düşüncelerimiz mesleğimize ve meslektaşımıza hizmet ettiği ölçüde anlamlıdır onun dışında o siyasi düşüncelerimizi deklere edeceğimiz konuşacağımız tartışacağımız farklı zeminler var o siyaseti yapacağımız farklı zeminler var. Ama bu siyasi düşüncemiz, bizim mesleğimize ve meslektaşımıza hizmet ettiği sürece benim için anlamlıdır. Bu manada Masum Beyin konuşmasını takip ettik ben mesleğimiz adına kendisi burada ifade etti onu bir şans görüyorum. Eğer bu şikayet ede geldiğimiz, bunaldığımız, stres halinde yaptığımız bu meslek problemlerden kurtulacaksa işte bu siyasi düşüncelerin mesleğe hizmet ettiği ölçüde anlam kazanacağını belki bize gösterecek ben öyle inanıyorum. Masum Beyin bu manada mesleğe katkıları olacağını düşünüyorum bu vesileyle de kendileri hakkında bu yeni görevlerinin hayırlı olmasını diliyorum bu vesileyle. Şimdi bu 14 bini aşkın üye ve örgütçülük, güç dedik. Şimdi bunları şunun için söylüyorum yani yapılanları hafife aldığım küçümsediğim önemsemediğim anlamında söylemiyorum yani arkadaşların yaptıklarını. Ben bu söylediklerimden bu arkadaşlarımı hedef alıyor değilim, bunu tekrar ediyorum. Ama bir vaka var ortada yani biz çözemiyoruz bir problem var. 4369 sayılı tasarı meclis gündemine geliyor ve bizim odamız bu konuda muhatap alınmıyor veyahut da hasbelkader bize fikir soruluyor. Yani bu kadar görmezlik olmaz ki. İşte Türkiye genelinde 45 bin üyesi olan mesleki teşekküller bunlar. Yani sormasalar da olmaz soracaklar. Endişelerimi söylüyorum ben sayın birlik genel başkanımızın gazetelerde, dergilerde yazılarında takip ediyorum bu mevzuda ilgili olarak. Sonuç hep böyle bitiyor, bunu da önerdik ama kabul etmediler, şunu biz önerdik ısrar ettik ama olmadı. Niye ama olmuyor, yani biz hep öneriyoruz, hep söylüyoruz, ama niçin olmuyor neden yapılmıyor. Yani o zaman bu örgütlü gücün kullanılması noktasında bu örgütlü gücü harekete geçirme noktasında bir sıkıntı var demektir yani bunu başaramıyoruz demektir. Bu başarılabilse etkili olabilseydik o zaman maliye bu mesleği uygulayıcılarıyla ilgili vergi kanunlarında bir düzenleme yaparken onların dedikleri onların görüşlerini onların düşüncelerini dikkate almayacakta ne alacak başka. Yani bundan daha doğal daha tabi bir şey olmaz ki. Ama bizim bu manda düşüncelerimiz dikkate alınmıyor sonra yasalaşıyor biz ondan sonra sürenin uzatılmaz mı şöyle bir tolerans tanıyamaz mı, şöyle yapılamaz mı, böyle yapılamaz mı, beyanname verme süresi şuraya kaydırılamaz mı gibi yine şikayetlerimizi yine dertlerimizi dillendirmeye devam ediyoruz. 4369 ile ilgili götürü usulün kaldırılmasıyla ilgili sayın oda başkanı belki hem genel kurulda bunu bir temenni olarak mesleki bir istek olarak ifade etmiştir. Geçici usul kaldırılmış, basit usulde vergilendirmeye geçilmiş, ama basit usulde vergilendirmeyle alakalı muhasebe işlemleri esnaf odaları yapacak esnaf dernekleri yapacak ve onlar 3568 sayılı yasaya göre hak almış meslek mensuplarını da çalıştıracaklar. Arkadaşlar bu benim ağırıma gidiyor bunu ben hazmedemiyorum yani bir meslek odası yaptığı işle ilgili bir yasal düzenleme yapılıyor birileri bir vergi tabanı içersine dahil ediliyor ama o mesleği icra edenler piyasada yapanlar ... veya odaları bu noktada devre dışı kalıyor. Başkan şikayet ediyor, biz hepimiz şikayet ediyoruz biz o şikayetlere katılıyoruz. Yine o temel soruna geliyor, niye bu örgütlü güç etkin olamıyor? Angaryalardan hep şikayet edip duruyoruz, A,B,C formları daha bir sürü şey. Bunalıyoruz, tıkanıyoruz ama sadece sürelerinin bir müddet daha uzatılmasını başarabiliyoruz. Yani şunu bu tarihte vermeyelim de şu tarihte verelim noktasında olabiliyoruz. Ben meslekte birlik grubunun başında bulunan bir insan olarak ve bir meslek mensubu olarak bunları doğrusu hazmedemiyorum sindiremiyorum. Her genel kurulda bunlarca kurulda ifade ettim eğer bu manada yani çıtımızın çıkması noktasında ne yapılacaksa ben şunu öneriyorum bu noktada ama sorunları gündeme getirmek için değil şu sorunlar bu sorunlar falan onları alt alta sıralamak için değil, sorunlar belli sorunlar belli. Bu sorunları etkin ve ivedili olarak nasıl çözebiliriz noktasında bu örgüt gücünü nasıl kullanırız noktasında bence bütün gruplardan arkadaşlar bir araya gelmeli gelmeliyiz bu örgütlü gücü nasıl eyleme dönüştürebilir nasıl aktif hale getirebiliri orada tartışmalıyız ve hiç gevşeme olmaksızın büyük bir birliktelik içersinde güç birliği içersinde eylemede koymalıyız. Yani bu örgütün çıtı çıkmalı, dinlenmeli diye düşünüyorum. Diğer mali tatil tabi bu manada hep ifade ede geldik dediğim gibi ben sorunları tekrarlamak istemiyorum, daha önceleri hep tekrarlanan topluluk sigortası artık konuşulmuyor, artık bunlar söylenmiyor da zaten. Söylene söylene herhalde başarılamayacağı noktasında etkin olunamayacağı noktasında bir kanaate girmiş olmalı ki başta söylediğim bir söz yalama olduğu noktasına gelinmiş olmalı ki artık tekrarlanmıyor. Ben netice itibarıyla bu genel kurulun mesleğimiz ve meslektaşımız adına yeni açılımlar kazandırmasını yeni ufuklara bizi taşımasını diliyorum, bu ufukların hep beraber kat etmemiz gerektiğini güç birliği içersinde anlayış birliği içersinde eylem birliği içerisinde yürümemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu manada daha evvel tekrarladığım gibi yine tekrarlıyorum sorunların çözümü noktasında ne düşüyorsa, hangi noktada elimi taşın altına sokabileceksek buna razı olduğumuzu bir kere daha ifade ediyor, hepinizi şahsım ve arkadaşlarım adına hürmetle selamlıyor ve genel kurulun başarılı olmasını diliyorum. Teşekkür ederim.

  • Ziya Disanlı

  • Teşekkürler Sayın Babuşcu. Sayın İzzet Çiğ buyurun.

- İzzet Çiğ

- Sayın divan, sayın konuklar, değerli meslektaşlarım. 10. Mali Genel Kurulumuzun meslek sorunlarının çözümünde bir adım olması dileği ile Demokratik Platform adına hepinizi selamlıyorum. Bugün meslek odamızın ve meslek yasamızın 10. kuruluş yıldönümünü kutluyoruz. Bu 10 yılın muhasebesinin yapıldığı ve buradan eleştiriler ve sonuçta da önerilerin çıkacak olduğu bir genel kurul olmalı. 10 yıllık bir süreci değerlendirdiğimizde ilk yasamız çıktığında Maliye Bakanlığı’nın vesayeti tartışılıyordu. Meslek yasamızın mesleğin ihtiyacına cevap veren bir yasa olmadığı tartışılıyordu. En önemlisi meslek yasamızın anti demokratik olduğu tartışılıyordu. Ama 10 yıllık sürece baktığımızda bunlar bir kenara itildi kısacası yutturuldu. Peki bu böyle devam etmeli mi? Elbette hayır. Meslek örgütleri mesleğin, meslektaşlarının sorunlarının çözümü için vardır, çözümü için örgütlenme ... Bu 10 yıllık sürece baktığımızda örgütlenen örgütlenme sürecinde ayrı ses olan ayrı düşünce öneren insanların bir tarafa itildiği, benim gibi düşünmüyorsan ne halin var dendiği bir süreci yaşadık. Bu süreç bizi nereye getirdi? Bu süreç bizi 15 bin meslek mensubunun üye olduğu bir odada mali genel kurulunun 750 bin civarında katılımıyla geçmesine sebep oldu. Şimdi kendimize soralım gruplar olmasaydı bu kadar insan buraya gelir miydi? Bu grupların temel amacıda meslek sorunlarının çözümünü sağlamak çözüm üretmek. Bakın arkadaşlar mali genel kurul 1 yıllık sürecin hesapların incelenmesine yarar. Yeni Çözüm dergisi geldi bürolarımıza 3-5 gün önce. Ben isterdim ki bu kitapçık gelsin. Bu kitapçığı okuyalım araştıralım burada eleştirilerimizi sunalım. Şu anda yapılacak hiçbir eleştiri sağlıklı olmayacak. Onun için her genel kurulda bunlar tartışılır ama ne hikmetse hiçbir genel kurulda da yerine getirilmez. Ben yöneticilerimden önemle arz ediyorum bundan sonraki genel kurullara çalışma raporlarını 15 gün önceden üyelere postalanmasını talep ediyorum. Bu çok büyük bir mali külfet değil. Bu rapor 15 bin meslek mensubunun eline ulaşsa idi sanıyorum bugün katılım daha fazla olurdu. Peki biz insanları katmak istiyorsak projeler üretmeliyiz. Mesleğimiz gerçekten şu son Mart-Nisan-Mayıs döneminde çekilmez bir hal aldı. Biz burada görüş ve düşüncelerimizi söylerken 15 bin meslek mensubunun yaşadığı sıkıntıyı dile getirip çözüm önerilerini sormak zorundayız. Kitapçığı okudum, vergi levhası tasdik için muhasebecilere izin verilmiş. Bir cümle var bunu nasıl atlarız. Maliye Bakanlığı’nın iş yükünün hafifletilmesi amacıyla çıkıyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? Tabii 10 yıldır Maliye Bakanlığı’nın vesayetini tartışmazsanız, tartıştırmazsanız sonuçta Maliye Bakanlığı ne verirse kabul edeceksiniz arkasından da önerdik uzattıkla geçiştireceksiniz. Bu 10 yıllık süreçte azımsanmayacak üyesi olan TÜRMOB’un öneren değil düşünceleri alınmadan tebliğ yayınlanamaz olmalıydı, bunu da değerlendirmeliyiz. Geçici vergi çıktı arkadaşlar. Ben sanıyorum ki bu hizmeti kaliteli sunmak isteyen arkadaşlarımızın hiçbiri geçici vergi anlayışına karşı değil. Ama bir gerçek var biz alt yapı olarak bu geçici verginin hazırlanmasına yeterli donanıma sahip olmadığımızı dillendiriyoruz ve arkasından da diyoruz ki bize imza yetkisi verildi, çıkardığımız rakamların doğruluğundan sorumluyuz. Peki hem yeterli donanıma sahip değiliz, hem bunu yapacak düzeyde değiliz hem de bunu biz mali idare ... verdik. Bu ne demek? Ne verirseniz kabul ederler demek ve alışılagelmiş bir anlayış, ne önümüze koyuyorlarsa yapıyoruz. Çalışma raporunda okuyoruz neyi gerçekleştirememişiz. Serbest meslek içi haksız rekabeti engelleyemedik. Peki nasıl engelleyeceksiniz arkadaşlar. Şimdi bakın Ocak ayında ücret tarifesi yayınlanır bize tavsiye niteliğinde uygulamakta zorlandığımız ama uygulamamız gereken rakamlar açıklanır. Bir de Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı asgari ücret tarifesi denen bir olay var, o tebliğ yayınlanıyor ücret meselesinde pazarlıklar başlıyor ücret meselesinde siz 100 derken bir başkası ben 252’ye yaparım, diyor yapıyor da. Biz hiçbir surette 10 yıllık süreçte bunun yayınlanmaması konusunda ne yaptık? Hiçbir şey ve bize önerilenler ilk meslek yasası çıktığında bunlar tartışılırken sıcağı sıcağına ya yüksekten paranızı alın ama asgariden verginizi kesin vergide de avantaj olun, bu teslimiyetin ta kendisi. Lokal meselesi tartışılıyor kurulduğundan bu yana her genel kurulda ister seçimli olsun ister mali genel kurul olsun tartışma konusu. Yöneticilerimiz acaba hiç şunu düşünmediler mi kişi kaç meslektaş bu lokale uğruyor. 15 bin üyesi 10 bin baz alalım çok azınlık insan kitlesinin uğradığı yeri değiştirmeyi de düşünmediler. Sanıyorum bu salonda olan arkadaşlarımızdan hiç biri lokalin olmaması noktasında görüş bildireceğini sanmıyorum. Lokal sosyal amaçlı meslek üyelerinin mekanı olmalı. Ama bu lokal işleyişi hep eleştiriliyor hep zararından bahsediliyor ama yerinin mekanının değiştirilmesi yöneticilerimiz tarafından düşünülemiyor. Bakın arkadaşlar bu mali genel kurul sürecinde baroyla, tabipler odasıyla görüşmeler yapıldı. Sizin yöneticilerinizin huzur hakları nedir dedik aldığımız cevap güldüler. Yok öyle bir şey ya, özel arabaları da yok özel şoförleri de yok. Peki soruyorum baronun bugün Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yasalara karşı duruşu bizim meslek yasalarımız çıkarıldığındaki karşı duruştan daha mı az. Baro genel kurullarından sonra gazetelerde ön sayfalarda birinci sayfalarda baro başkanlarının mesajı okunur. Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi başkanı, Başbakan ön koltukta oturur baro başkanı Türkiye hukuk devleti değildir der. Bunları irdelemeliyiz arkadaşlar. Sorduk sizin yöneticileriniz kaç dönem başkanlık yapar? En fazla 2 dönem. Bizde ne hikmetse oturan kaldırılmıyor kaldırılamıyor. Biz kimsenin yerinden yurdundan olmasından yana değiliz otursunlar. Eğer mesleğin sorunlarının çözümünde adım oluyorsa kalsınlar. Ama bu 10 yıllık süreçte meslek daha kaliteli daha nitelikli olması gerekirken biz dünyanın internetle vs. çağ atladığı bir dönemde şunları, şunları, şunları yaptık, müsaadenizle o kadarını yaptık. Arkadaşlar meslek odamız bu 10 yıllık süreçte ülke gündeminde etkili söz ve karar sahibi olabildi mi bunu da sorgulamamız lazım. Demokrasi istiyoruz ülkemizde demokrasinin yeşermesini istiyor isek meslek odalarının sivil toplum örgütü olarak işlevini yerine getirmesi gerekir. Kısaca nedir? Denetlenmesidir ülkede konuşanların, olanların. Biz odamızı denetlemekten aciziz bir şekilde kenarda bırakılıyoruz. Bakın Türkiye’de kayıt dışı ekonomi çok, çok, çok. Vergi adaletsizliği o da çok. Bunu kamu oyuna kim açıklayacak? Bütçe yayınlanıyor bütçe açıklanıyor yetkililer tarafından Türkiye Mimar Mühendisler Odalar Birliğinin gösterdiği tutarlı davranışı bizim meslek odalarımız yeterince gösteremedi. Vergi adaletsizliği diyoruz, bugün asgari ücretli çalışanın ödediği bir vergi ile bankada para olan asgari 11 milyar kazanırsa vergi ödemiyor ve vergisini 1 yıl sonra aşarsa 1 yıl sonra ödeyecek. Peki bunu kamuoyuna kim açıklayacak, mühendisler odası mı açıklayacak, mimarlar odası mı açıklayacak? Hayır bizim odamız, TÜRMOB’umuz açıklayacak, kamuoyu yaratacak . Eğer bu kamuoyu yaratılırsa biz yerel meslek mensupları kitleler tarafından saygın meslektaş oluruz. 13 Haziranda alanlara çıktık angaryalar dedik, başka şeyler de söyledik. Şimdi soruyorum bize söz verilmedi mi bu angaryalar kalkana kadar biz mücadele edeceğiz dendi. 13 Hazirandan daha mı hafif iş yükümüz? Hayır. Peki ne oldu? Tabii mesleğine, meslektaşın uzaklaşırsan taleplerin ne olacağını da çözemezsin. Ülkemizde bir özelleştirmedir furyası gidiyor, sosyal güvenlik ve kamu iktisadi teşekkülleri özelleştirilsin, olmaz böyle bir şey ya. Hem ülkenin bağımsızlığını savunacaksın hem de IMF’nin yeni dünya düzeninin dayatmasını kabul edeceksin. Nedir efendim ülke kaynakları peşkeş çekilmesin. Ülkemizde biz muhasebeciler biraz önce Masum üstadımız mali tatil dedi, 3 yıldır ama dar ama geniş biz mali tatili hayata geçiriyoruz. Sanıyorum genel merkezimiz anlaştı, 3- 10 Temmuz tarihleri arasında Antalya Belek’de tatil programı var. Bu tatil programında paneller, söyleşiler yapıyoruz. Bize çok uluslu anlaşmaları üzülerek belirteyim. MAI, uluslar arası ticaret anlaşmalarını Elektrik Mühendisleri Odası açıklıyor. Bütün muhasebeci arkadaşlar, MAI, böyle bir anlaşma mı var, Türkiye bunun altına imza mı koyacak diye kendi kendimize düşündük, maalesef üzülerek söylüyorum. Arkadaşlar bu 10 yıllık süreçte şöyle bir gözümüzü attığımızda değerlendirdiğimizde üreten, meslek sorunlarının çözümüne katkı sunan ama kendi gibi düşünmeyen insanları öğüttük durduk, onları bu işin dışında bırakmaktan başka işimiz olmadı. Peki o halde katılımcılığı nasıl sağlayacaksınız? İnsanları tek tipleştiriyor diyoruz eğitim öğretim çalışmaları. Peki bizler odamızda tek tipleştirilmiyor muyuz? Yönetici 15 bin meslek mensubunun yöneticisi olduğu oranda başarılı olur. Yok onun içinde çok ayrılık bir grubun yöneticisi gibi davranırsa gelecek olduğumuz nokta budur yarın daha da kötüye gider. Bu genel kurulda öneriyorum demokratik platform odanın bütün çalışmalarına katkı sunmaya hazırdır yeter ki bize gelin şu konuda ne düşünüyorsunuz densin. Meslek yasalarımızın eksik yanları düzeltilmedi daha da karmaşık bir hal aldı. Yani 3568 sayılı yasa 10 yıl önce çıktığında bu bizim mesleğin sorunlarını çözecek, meslek yasamızı yeterince hayata geçirecek bir anlayış değil diyoruz 10 yıl sonra meslek yasası hiçbir yerde eleştirilmiyor. Kısacası yöneticilerimiz yüzünü meslek mensubuna döndüğünde ne yapacağının yanıtını alacak. Yeter ki meslek mensubuyla bütünleşmek, onlarla beraber yan yana yürümek istersin. 1 Mart’ta yürüdük, 13 Haziran da yürüdük, iş yükümüz bunca ağırlaştı yaşanılmaz bir hal aldı hiçbir ses hiçbir düşünce meslektaşlarımıza sunulmuyor ne yaparız noktasında. Bundan sonra ki süreçte sorunların çözümünde politika üretsin önümüze koysun politikayı beraber üretelim önümüze koyalım neler yapılabileceğini çok iyi göstereceğiz. Demokrat platform adına hepinize saygılar sunuyorum.

- Ziya Disanlı

- Teşekkürler sayın İzzet Çiğ. Birlik başkanımız aramızdan ayrılıyorlar kendilerine teşekkür ediyoruz. Sayın Nezih Artan buyurun.

- Nezih Artan



- Sayın divan, değerli konuklar, saygıdeğer meslektaşlarım. Çağdaş demokrat Muhasebeciler Birliği Grubu adına sizleri selamlarım. 10 senedir yaşanan genel kurulların içersinde bugünkü genel kurulda yaşadığımız ve konuştuğumuz ... açısından yararlı bir genel kurul yapmadığımız kanaatindeyim. Niye bunları önceki dönemlerde yıllar öncesinden o grup kimliklerini bir tarafa bırakarak, o siyasi kimlikleri bir tarafa bırakarak yapmadık da 10 sene geçtikten sonra aklımız başımıza denk geliyor. Çok üzülüyorum arkadaşlar. Bunu bugün bizim gibi eğitim görmüş kültürlü bir topluluğun 10 yıl sonra bu gerçeği görmesine üzülüyorum. Ama bir yandan çok da sevinçliyim. Ben görüşlerimi aktarırken grup sözcüklerini kullanmayacağım bugün için. Çünkü benden önceki 2 değerli konuşmacı meslekle ilgili sıkıntıların ne şekilde çözüleceği konusunda görüşlerini ifade ettiler bende o görüşlere katkıda bulunması anlamında siz sayın genel kurulu üyelerinin katkılarının bundan sonraki günlerde devam etmesi açısından fikirlerimi iletmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım bundan sonra eğer mesleğin kazanım elde etmesi için sorunların çözümünün sağlanması için meslek anlamında siyasi kimliklerimizi grup kimliklerimizi bırakıp bir araya gelebilirsek bütün bu sorunların üstesinden geliriz. Ama bir yandan ceketi kapının önüne bırakıp, dışarı çıkar çıkmaz daha o odayı terk etmeden o ceketi giyersek 3 gün sonra bu birlikte meslek için üretme, çalışma, gayret gösterme anlayışımızda fos çıkmış olur bu mücadeleden de bir şey elde edememiş oluruz. Ben bugün önce konuşan 2 konuşmacı arkadaşımın samimi duygularla getirdikleri önerilere aynen katılıyorum ama bu saptamayı da yapmak istiyorum. Değerli arkadaşlarım şimdiye kadar yaşadığımız sorunlar ve hala yaşamakta olduğumuz üstüne de ekleriyle birlikte olduğumuz mesleki sorunların çözülememesinin birkaç tane basit kaynağı var. Bilmiyorum artık dünyanın neresinde var mı yok mu, ama herhalde bizim gibi 3. dünya ülkesi konumundaki az gelişmiş toplumlarda bu olay çözülmesi çok zor bir noktada. Yani bugün bürokrasiyi oluşturan kadrolar yarın için siyasi menfaatler çabasıyla iş yapmaktalar. Yani bürokrasiden milletvekilleri çıkmakta, yani hiç kimsenin siyasete alet etmemesi gereken her türlü mesleki konu ülke ile ilgili yapılması gereken işten maalesef bu bürokrasi çemberi içerisindeki siyasi gelecek kaygılarıyla işlem göremez hale geliyor. Yani bizler kalkıyoruz buralarda üretiyoruz yasa tekliflerinden tutunuzda angaryaların kaldırılmasına, 4 No’lu Tebliğlerin çıkartılmamasına kadar oturuyoruz, üretiyoruz, bunu götürüyoruz ilgili kurumlara, maliye bürokrasisine orada kale alınmıyor. Neden? Çünkü siyasi bir gözlükle bakılıyor. Bunu ne zaman değiştirirsek işte o zaman öyle büyük çaplı gösterilere ya da isyanlara gerek kalmadan diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi mesleki sorunlar kendi işlevi içersinde değişecektir. Yine bizim bu az gelişmişliğimizle ilgili önemli bir hatamızda şu, çeşitli yönetim kademelerinde bulunan arkadaşlarımız ileriye yönelik siyasi tasalarını ya da siyasi gelişimlerinde buralarda birlikte taşıyorlar. Yani mesleğin profesyonel anlamda iyileştirilmesinin içine siyasi kimliklerle giriyor. Neticede karşılıklı siyasi anlaşmazlık mesleki anlamdaki kazanımları da ortadan kaldırıyor. Bu yalnızca bizim için geçerli değil değerli arkadaşlarım, tabipler içinde geçerli hukukçular içinde geçerli, herkes için geçerli. İşte buna bu dönemde dikkat etmeliyiz diyorum. Bundan sonra dışta bırakıldı dışlandı ya da kaale alınmadığının düşüncelerini bir kenara bırakarak içinde bulunduğumuz mesleki sorunlarımızı çözmek üzere hep birlikte hareket etmek hep birlikte üretmek ve birlikte mücadelesini vermek dileği ile siz saygıdeğer genel kurul üyelerine saygı ve sevgilerimi istiyorum. Teşekkür ediyorum.

- Ziya Disanlı


Yüklə 188,71 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin