- Gültekin bekar
- Sayın divan, sayın konuklar, değerli meslektaşlarım. Zaman hayli ilerledi, fakat sorunlarımız çok. İnanıyorum ki burada bulunan meslektaşlarımız bu sorunların burada tartışılmasından yana. Ben açılmış konuları açmak istemiyorum ama belirli konular var ki bizim meslektaşlarımızın hayati derecede konuları var ki bizim meslektaşlarımızın hayati derecede önemli olan konuları özellikle bilmesini ve mücadele etmesini istiyorum, grup olarak istiyoruz.
Değerli arkadaşlar 3568 sayılı yasada özellikle açmak istediğim konu mesleğin bağımsızlığı unutulmuş. Umarız ki içimizden milletvekilleri çıktı TÜRMOB’dan, mesleğin bağımsızlığını meclis içerisinde hatırlatırlar. Değerli arkadaşlar gruplar adına konuşmacı arkadaşlarımızı dikkatle izledim. Çok dikkatimi çeken bir şey oldu, Meslekte Birlik’teki arkadaş düşüncelerini ifade etti. Demokratik Platform’un konuşmacısı olan arkadaş temsilcisi olan arkadaş düşüncelerini ifade etti. 3-4 dakika gibi kısa bir süre için çağdaş demokrat gruba mensup vakıf başkanı arkadaşın konuşmasını da izledim 3-4 dakika gibi hiçbir şey duyamadım. Şunu söyledi, diyor ki, önerilerimizi Maliye Bakanlığı’na götürüyoruz, bize siyasi gözlüklerle bakıyorlar ve kabul edilmiyor diyor. Arkadaşlar yasa çıkalı 10 yıl oldu, 1989 yılından bugüne kadar şöyle bir geriye baktığımızda, şu anda mecliste bulunan bütün siyasi partiler siyasal iktidar oldu hükümet oldu. Tahmin ederim kendi düşüncelerine uygun olan siyasi partilerde hükümet oldu. Neden yaptıramadılar önerilerle. Ülkede bir gerçek var arkadaşlar. Ağlamayan çocuğa meme vermezler. Sadece angaryalar 13 Haziran’da olmadı. Angaryalar üstelik 13 Haziran’dan bu yana artarak devam ediyor. Biz sorunlarımıza sahip çıkamazsak biz elde ettiğimiz oda yönetimlerini kendi grubumuzun bir yönetimi gibi görürsek elbette sorunlarımıza sahip çıkamayız elbette meslektaşlarımızın büyük çoğunluğu bugün olduğu gibi mesleğinden şikayetçi olurlar. İnanıyorum ki oda yöneticileri nasıl düşünüyor bilemiyorum, meslektaşlarımızın büyük çoğunluğu başka bir meslek bulsak da bu meslekten ayrılsak diye içinden geçiriyor. Değerli arkadaşlar bazı arkadaşlarla içinde bulunduğu durumu hiç farkında değiller. 3568 sayılı yasada yetki Maliye Bakanlığı’na verilmiş. Mükerrer Vergi Usul Kanunu 220 sayılı maddede yine yetki Maliye Bakanlığı’na verilmiş, 4 No’lu Tebliğ ile de Maliye Bakanlığı bizim canımıza ot tıkamış. Nedir bu ot tıkayan? Diyor ki 4 No’lu tebliğ, vergi kayıp ve kaçağından muhasebeci de sorumludur. Yetki var mı tebliğde? Kesinlikle yetki yok. Yetkisiz sorumluluk olmaz. Muhteviyat itibarıyla yanıltıcı belgeden şüphelenenler vergi beyannamelerinin verildiği güne kadar mükellefini vergi dairesine ihbar etmek zorundadır diyor tebliğ. Biz buna karşı çıktık dedik ki, böyle tebliğ olmaz arkadaşlar, mayın tarlasında dolaşıyoruz dedik. İnanıyorum ki 1.1.99’dan sonra bir takım meslektaşlarımızın bu Maliye Bakanlığı’nın rehin alma mantığıyla başı çok büyük belalara girecektir, bu tebliğ değiştirilmelidir. Öyle bir takım önerilerle Maliye Bakanlığı’na gidip biz bunu değiştiriyoruz diyerekten tebliğler, yasalar değiştirilemez arkadaşlar. Mücadele mantığı içinde mücadele ruhu olan insanlar ancak kitle örgütü yöneticileri bunları değiştirebilirler. Refah Partisi iktidardayken 13 Haziranda yürüyüş yap, kendi siyasi görüşüne uygun bir hükümet varken hiçbir şekilde sesini çıkartma. Az önce dediğim gibi 89’dan bugüne kadar bütün mevcut olan partiler hükümet olmuştur. Niye yaptıramadınız ki 3568 sayılı yasa çıktığı günden bu yana anti demokratiktir. Bu yasa mesleğin sorunlarına tam olarak cevap vermiyor, çok eksiktir, dediğimiz halde bize verilen cevap, daha çocuk yeni doğmuştur bebek aşamasındadır yavaş yavaş emeklemeden yürünmez, dendi. Bugün çocuk hala daha yürüyemiyor 10 yıl olmasına rağmen.
Değerli arkadaşlarım çağdaş demokrat grubun sözcüsü aynen şunu söylüyor, gelin birlikte üretelim. Sevgili arkadaşlarım biz sizinle birlikte üretmek istemiyoruz. Neden? Çünkü siz kendi içinizdeki değişimi dönüşümü dahi komisyonlara almadınız, bizi nasıl alırsınız ki, biz yazılı olarak müracaat ettiğimiz halde. O yüzden çağdaş demokrat grup sözcüsü olan arkadaş 3-4 dakika konuşabildi, kendisi de inanmıyordu çünkü konuştuklarına. Turgut Arığ üstadımız konuşurken biraz güldüm, tabii arkadaşlar da güldü. Böyle bir denetim kurulu raporu üniversiteye gelse sınıfta kalırdı diye bir tanımlamada bulundu. Aklıma hemen çağdaş demokrat grubun ilk 2 yıl denetim kurulu başkanı Turgut Arı geldi. Arkadan yine sonraki 2 yıl için Mevlüt Demirci geldi. İkisi de denetim kurulu başkanıydı. Gerçekten üniversiteye girseydi bunların denetim kurulu raporları geçer not alabilirdi, ama yönetimden geçerli not alamadı bunlar gruptan atıldı. Bunlar gruptan atıldı ama değerli arkadaşlarım değişim dönüşüm diye şu anda sızlanan arkadaşlara özellikle sesleniyorum. Bakın değişim dönüşüm adına konuşan arkadaşlardan bir tanesinin notlarını aldım, yasayla özellikle 18 No’lu Tebliğ’de YMM taşeronluğuna soyunuyoruz dedi, doğru. Temmuz 1995 yılında 18 No’lu tebliğ çıktığı zaman bu tebliğ muhasebecileri mali müşavirleri bitirecektir dedik. Sayın Yahya Arıkan aynen şunu söyledi “meslek grupları arasındaki yaraları lütfen kaşımayın.” Bugün gelinen noktada yeminli mali müşavirler defter tutuyor. Neden defter tutuyor? Çünkü 4 No’lu Tebliğ’de demişti ki ilk çıktığı gibi konuşuyorum 200 milyar ciro, pardon 200 milyar lira aktif toplamı 400 milyar ciro olursa onun üzerinde olursa bunların beyannamelerini yeminli mali müşavirler tutacak, imzalayacak pardon. Değerli arkadaşlarım defterlerde biz yazacağız 400 milyarın üzerinde ciro olursa beyannamesini yeminli mali müşavir imzalayacak. Mükellef uyandı. Hele 18 No’lu tebliğde YMM’lere, çok güzel, tabirimi bağışlayın kıyak çekildi, YMMler ile tasdik sözleşmesi yapanlar incelenmiş sayılacaktır dendi. Dolayısıyla bugün bilinçli her vergi mükellefi biraz cirosu yüksek olsun 400 milyar olmasın 98 rakamı şimdi 400 milyar, 99 için 712,5 milyara geliyor. Çünkü her sene Maliye Bakanlığı eğer defter hadlerini açıklamazsa yeniden değerleme katsayısı oranında bu hadler artacaktır diyor 4 No’lu tebliğde. Ne oldu? 4 No’lu Tebliğ’de 7 milyarın altındaki işletme defterlerinin imzalanma zorunluluğu yok. Arkadan 5 No’lu Tebliğ çıktı, kooperatiflerin beyannamelerini imzalama zorunluluğu yok. 400 milyarın üzerindekileri yeminli mali müşavirler imzalayacak, arada sıkıştık kaldık. Sevgili arkadaşlarım bu gerçeklere karşı ne Meslekte Birlik, ne Demokratik Platform, ne Çağdaş Demokrat Grup olarak hareket etmeyelim etmemek gerekiyor, çünkü sorun hepimizin sorunu. Odayı rant aracı, ulufe dağıtma aracı olarak kullanamayız kullanmamak lazım. Ben girmiyorum artık lokal olaylarına, şunlara bunlara girmemek de lazım. Ama arkadaşlar gerçekten değişimci dönüşümcü olan arkadaşlarıma da sesleniyorum, demokrat bütün arkadaşlara sesleniyorum, gelin mesleğin sorunlarını çözmek için birlikte olalım birlikte olmalıyız hiçbir grup ayrımı olmaksızın.
- Sayın Bekar toparlar mısınız.
- Toparlıyorum sayın başkan. Çağdaş demokratlardan arkadaş değişim dönüşümün içerisinde grevin emekçilere karşı yapılan tavırlarını oda yönetiminin tavırlarını eleştiriyor. TÜRMOB nasıl aklanır diyor haklı olarak. Bizim TÜRMOB gibi bir örgütümüz varsa, İstanbul Odası TÜRMOB’u aklayarak bir iş yapmamalı, çünkü gücümüz zayıflar. Mesleğin içindeki sıkıntılardan bahsediyor bu değişimci dönüşümcü arkadaş. Bütçe verilerini eleştir, odaların nemalandırmalarına karşı çık, lokal kanayan bir yara de ve hala daha belirli kişilerin küreğini çek ben, bu anlayışı pek kabul edemiyorum arkadaşlar. Sevgili arkadaşlar gerçekten samimiyetle söylüyorum kalp krizi, bel fıtığı meslek hastalığı haline geldi içinde bulunduğumuz durumdan dolayı ve getirenler de özellikle İstanbul odası yöneticileri diyorum. Neden? İstanbul odası demek aynı zamanda TÜRMOB demek. Delegelerin 3’te 2’si İstanbul odasından. Alsın yanına Ankara’yı, alsın yanına İzmir’i TÜRMOB’un oda yönetimini belirlesin ve bu zamana kadar bu devamlı bu şekilde oluyor. Sevgili arkadaşlar biz kendimize lütfen isim takmayalım ailesi iştir kişinin diyorlar. Biz kendimize istediğimiz kadar demokrat diyelim istediğimiz kadar çağdaş diyelim biz yaptıklarımızla anılmalıyız. Emekten yana ol greve karşı çık komisyonları bütün bültenle meslektaşlarımıza duyur, sadece kendisine yakın olan insanları komisyonları ulufe dağıtır gibi dağıt. Böyle bir mantık olur mu arkadaşlar böyle çağdaşlık böyle demokratlık olur mu? Bu kavramlar çok güzel kavramlar ama uygulamalardan dolayı bazı arkadaşlarımız bu kavramlardan maalesef soğuyorlar. Biz Sayın Masum Türker’e bir şeyler söylemek istiyorum, 1991 yılında demokrat muhasebeciler birliği programı yazdığımızda şuanda o program halada var mali tatili ilk defa gündeme getiren grubuz. Şimdi mali tatilin özellikle bir kişiye mal etmesi eğer çıkacaksa ki bu angaryalar devam ettiği süre içersinde umudum son derece az ama umutsuz da değiliz, böyle bir yanlışlık yapmayalım lütfen. Belirli bir kişinin mali tatil hakkı olamaz. O hak alınırsa bir kişiye mal edilemez. Eğer mali tatil alınırsa hepimizin hakkı olacaksa sadece bizim grubunda olmayacak. Çünkü Türkiye’de maalesef ve maalesef bazı şeyler mücadele ile alınır. Ben bugün için şunu söylüyorum şuanda mali tatilden vaz geçtik hafta sonu tatillerimiz bize geri verilsin. Şu 15 Mayıs’ta arkadaşlarımızın 15 Mayıs’a geçen süreç. İçerisinde özellikle Ocak ayından itibaren durumunu biliyorum Cumartesi, Pazar geceleri 12’ye kadar çalıştıklarını biliyorum. Bu bize yakışan bir durum değil değerli arkadaşlarım. Ama tatil içinde mücadele edeceğiz. Bazen seçimler öncesi gereksiz, yanlış, insanları kandırmaca sloganlar ortaya atılıyor demeçler veriliyor. Birileri demişti ki bir gecede SM’lere SMM hakkı tanıyacağız. Ne oldu hangi gece o? Gazetede başlık görmüştük, bu konuda bir gecede SM’leri SMM yapacağız. Biz de şunu savunuyoruz arkadaşlar, artık mesleğe girenler yüksek okul mezunu olmalı 4 yıllık yüksek okul mezunu olmalı ve belirli bir eğitimden geçirilmeli. Ama insanları lütfen yasadaki bir takım gerçekler varken kandırmayalım siye düşünüyorum.
Sevgili arkadaşlar konuşmamın başında söylediğim gibi bizim 3568 sayılı yasada mesleğin bağımsızlığı unutuldu, mesleğin bağımsızlığını kazanmak için çok 13 Haziranlar yapmak zorundayız. Biz bir takım önerilerle hiçbir yere varamayız değerli arkadaşlar. Beni dinlediğiniz için teşekkür eder saygılar sunarım.
- Teşekkürler sayın Bekar. Sayın Serpil Zorbozan buyurun.
- Serpil Zorbozan
- Sayın divan, değerli meslektaşlarım. İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın 10. Genel Kurulu’ndan, ben de, Çağdaş Demokrat Muhasebeciler Grubu adına hepinizi saygı ile selamlıyorum. Benim aslında bugün değineceğim iki konu vardı, değinmek istediğim. Birincisi bugün gündemimizde olan genel kurul gündemimizde olan büro standartları meslek kararı taslağı, ikincisi zorunlu eğitim meslek kararı taslağıydı. Benim için gerçekten bu 10 yılda geldiğimiz yerde en önemli iki konudan biriydi. Mesleğimizin kimlik kazanma aşamasında özellikle sarf ettiğimiz bu yolda kilometre taşlarından ikisi de
buydu bana göre. Ama benden önceki konuşmacı arkadaşlarımı, bunları bıraktık bir tarafa inandıklarımıza yapamadıklarımıza değinmekte istemiyorum, çünkü gerçekten çok da şeyler yapıldı, ama yapamadıklarımız yok mu, var tabi olmaz olur mu. Hepimizin bildiği gibi yapamadıklarımızın sıralaması zaten kitapçığımızda da var. Ama değerli meslektaşlarım belki birazdan bizim yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız eleştirilere cevap verecekler. Ama ben bu iki kanunun gündeme alınmasını ve bu iki konu üzerinde mesleğimizin geleceği açısından çok önemli kazanımlar elde edeceğimizi düşünüyordum. Bu anlamıyla umudumu yitirmiş değilim. Özellikle büro standartlarının oluşması aşamasında çalışmaların olduğunu biliyorum, komisyonlar bu çalışmaları belli bir noktaya getirdiğini biliyorum.
Değerli meslektaşlarım bir arkadaşım İstanbul’daki diğer meslek odalarından bahsettiler. Şurası bir gerçek ki İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası ve benim içinde bulunduğum Çağdaş Demokrat Muhasebeciler Grubu, İstanbul kitle örgütleri arasında demokrasi mücadelesinde en ön saflarda yerini almıştır ve almaktadır. Bundan hiç kimse kuşku duymasın. Değerli arkadaşım sen nerede olduğunu mu görmüyorsun, eğer katılsaydın nerede olduğunu görürdün. Diğer meslek odalarıyla huzur hakkını konuşmak yerine odamızın nerede olduğunu görseydin nerede olduğunu da bilirdin. Bizler 1 Mayıslarda alanlardaydık, ama sizler neredeydiniz bilmiyorum. Odamızın arkasından gelmek yerine başka bir yerde alanlara gittiyseniz ona bir diyeceğim yok. Ama bizim odamız demokrasi mücadelesinde her zaman yerini almıştır.
- Sayın konuşmacı bir dakika. Değerli arkadaşlar...
- Gürültü etme arkadaşım, ben seni saygıyla dinledim sen de beni saygıyla dinlemek zorundasın.
- Sayın konuşmacı lütfen.
- Beğenirsin veya beğenmezsin.
- Değerli arkadaşlarım.
- Ama eğer bu grubun bir üyesi isem, sen de benim konuşmalarımı dinlemek zorundasın.
- Değerli arkadaşlar, bir saniye sayın konuşmacı. Şu ana kadar son derece ilgi ile izliyorsunuz, lütfen sabrınız taşmış olabilir, ama şu verimliliği azaltıcı müdahalelerde bulunmayalım. Teşekkür ederim buyurun.
- Değerli arkadaşlarım konuşmalar boyunca gelen eleştirileri hepimiz sağ duyuyla dinledik. Ama lütfen sizlerde daha konuşmamın başında ve henüz hiçbir şeye cevap vermiş de değilim. Üstelik cevap verme hakkı yönetim kurulunundur. İnanıyorum yönetim kurulu cevabını verecektir. Ama ben yıllardır geliştirdiğim demokrasi mücadelesinde bulunduğum grup adına eğer sataşma varsa içinde yer aldığım çağdaş demokratlar grubu adına bir sataşma varsa kusura bakmayın onu cevaplamak zorundayım. Bazı arkadaşlarım demokrasi mücadelesinde yerini almadığına inanabilir, ama ben inanıyorum ki bizler bu mücadelede ön saflardaydık. Şurası bir gerçektir ki diğer meslek odalarıyla huzur hakkı tartışması yapan arkadaşları üzüntü ile dinledim. Benim oda yöneticilerimin aldığı huzur hakkı ortalama bir defterden aldığımız danışmanlık ücretidir arkadaşlar. Biz bunları tartışacak kadar küçük mü düşünüyoruz yoksa ileriyi mi görmek istiyoruz açık söyleyin. Oda yöneticileri milyarlar almıyor, bir defterden aldığımız ücrettir bizim. Hem 365 gün emek vermesini bekleyeceğiz oda yöneticilerimizden seçtiğimiz oda yöneticilerimizin mesleği daha ileri götürmelerinde bize önderlik etmelerini bekleyeceğiz, hem de bir defter parası huzur hakları tartışacağız. Ben gerçekten bu genel kurullarda bundan sonra bu tür konuların tartışılmasını çok da küçük düşürme olarak görüyorum ve tartışılmasını istemiyorum. Bizim tartışmamız gerekenler diğer meslek odalarıyla geldiğimiz konum olmalıdır. Ben özellikle diğer meslek odalarıyla karşılaştırıldığında 10 yıllık bir geçmişi olan bu odanın neler yapabildiklerini neler yapamadıklarını tartışılmasını isterim. Yapabildiklerimizi pek çok arkadaşım söyledi. Bizler emanet para makbuzunun kaldırılması yani para makbuzunun kaldırılması yani para tahsilatının kaldırılması gündeme getirildiğinde bir çok arkadaşım mesleğe ihanetle suçladılar. Evet bir çok arkadaşım emanet para makbuzunu kaldırıyorsunuz para toplamayı kaldırıyorsunuz bizim geçim kaynağımızı da kaldırıyorsunuz biz nasıl geçineceğiz dediler. Ama eğer meslekte kalite istiyorsak ne emanet para makbuzu ne tahsilat demiştik. Aynı şekilde geçici vergi arkadaşlar, geçici vergiye belli biçimsel olarak karşı çıkabiliriz. Karşı çıkabiliriz, ama mesleğimizde kalite derken neden oturup eğitimleri tartışmıyoruz neden zorunlu eğitim konusunda nasıl olması gerektiği konusunda fikirler üretmiyoruz da geçici verginin angarya olduğunu düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlarım geçici verginin angarya olduğu değil, tam tersine mesleğimizde kalitenin mesleğimizin nereye gitmesi gerektiğinin gelecekteki denetim olgusunu nasıl yapabiliriz gerektiğini tartışalım. Gelin büro standartlarını tartışalım, gelin zorunlu eğitim meslek yasasını tartışalım. Değerli meslektaşlarım ben fazlaca da vaktinizi almak istemiyorum ama özellikle yayın organında da bir konuda konuşmak istiyorum. Diğer odaları araştıran arkadaşlarım böylesine bir yayın organını eleştirebilirsiniz yeterli olabilir veya olmayabilir. Yeterlidir demiyorum mutlaka çok daha iyisi olmalıdır her zaman mükemmeli aramalıyız. Ama şunu da unutmayın ki diğer meslek odaları arasında böyle bir yayın organı üyelerine ücretsiz bir şekilde gitmemektedir. Katkı vermenizi beklerim, ilerde çok daha iyi yayın organlarına, dergilere, bültenlere katkı vermenizi dilerdim ama o kadar küçük eleştirdik ki ben bir genel kurulda bunları yakıştıramadım gerçekten.
Değerli arkadaşlarım çağdaş demokrat muhasebeciler grubu adına mesleğin ileriye gitmesinde gerçekten ileriyi gören büyük düşünebilen ve demokrasi mücadelesinde bizlerle birlikte olan herkesle yolumuza devam etmek istiyoruz. Bu konuda ön yargısız, art niyetsiz ve ilkeliyiz arkadaşlar bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Teşekkür ederim.
- Teşekkürler sayın Zorbozan. Sayın Ömer ....... Değerli arkadaşlarım birkaç dakika içerisinde özetlemeye çalışın lütfen görüşlerinizi. Herkesi konuşturmak istiyoruz ama arkadaşlar dağılmadan da verimli bir şekilde toplantıyı tamamlamak istiyoruz. Lütfen birkaç dakika içersinde en önem verdiğiniz cümlelerinizle görüşlerinizi tamamlayın.
- Ömer .......
- Değerli başkan, değerli meslektaşlarım. 10. genel kurul toplantımızın mesleğimize hayırlı olmasını dilerim. Arkadaşlar oda bünyesinde bir bilgi teknolojisi komisyonu kurulduğunu sevinçle öğrenmiş bulunuyorum. Gerçekten bültenimizde de değinildiği gibi entegre muhasebe programı yapımcıları programlarımızı muhasebeyi bilebildikleri kadar hazırlıyor. En çarpıcı olarak gazete ilanlarından izlediğimiz süre muhasebe departmanlarına alınacak elemanlar artık muhasebe bilgi becerilerine göre değil A ya da B programını bilip bilmemelerine göre tercih edilmektedirler. Program kaosu, katlanılabilir olmanın çok ötelerine geçmiştir. Program teknolojisi komisyonu kurulması son derece isabetli olmuştur. Başta meslek mensuplarımızın büroları olmak üzere bütün Türkiye muhasebe servisleri yeterli geliştirilmeye müsait ucuz, taksit imkanları olan satış sonrası programları geniş bir programa bir an önce kavuşturulmalıdır. Bu çalışmayla Türkiye’nin yazılım standartlarının oluşturulması kaosu tamamen ortadan kaldıracaktır. Program oluşturulurken ülkemizde muhasebenin nispeten yeterli düzeyde icra edildiği ve özel yazılımların kullanıldığı tanınmış bilinen bazı büyük şirket muhasebecilerinden destek alınmalı, bu şirketlerin entegre programlarını yıllardır kullanan elemanları bu çalışmanın içine çekilmelidir. Arkadaşlar bu oda muhasebe mesleğinin kurmay örgütüdür. Ancak yapısı gereği bütün muhasebe mesleği çalışanlarını kucaklaması elbette beklenemez. Oysa muhasebe mesleğini içindeki pek çok insan üyesi olmadıkları hatta olmalarının da söz konusu olmayacağı bu odadan ........ tutulmaktadırlar. Bizlerden çok daha kalabalık olan bu kitle, hala meslekte örgütlenmeden yoksundur. Bu konuya odamız eğilmeli ve ön ayak olmalıdır. Bakın bu kesimde şeflik, müdürlük gibi unvanlara staj ve imtihanla değil meslekten olmayan amirlerin, patronların vermesiyle ulaşılmaktadır. Başka bir işe geçişte de önceki işinde şu kadar süre görevde bulunmak eski amirine, patronuna sormak gibi kriterler rol almaktadır. Muhasebe mesleğinde mesleğe eleman yetiştiren okullardan olanlar çalışmalı, keza inşaat gibi tekstil gibi sektörlerin banka hesapları cari hesaplar gibi kategorize edilmiş branşlarında staj yapmış imtihan kazanarak şefliği, müdürlüğü hak etmişler arasından seçilenlere görevler verilmeli ve bunların oluşturacağı örgütlerde bütün muhasebe çalışanları mesleki örgütlenmesine kavuşmalıdır. Kimi bu tür imtihanlar örneğin bir bankacılıkta zaten vardır. Yeni oluşturulan program çerçevesinde bu programın başta muhasebe bürolarına uygun koşullarda verilerek yaygınlaştırılması bu programı üreten bilgisayarlı muhasebe kurslarının odamızca açılması ve eğitim verdiğimiz kişilere açtırılarak tarafımızdan denetlenmesi ve bitirenlere oda kurs bitirme belgesi verilmesi düşünülmelidir. Hali hazırda bu gibi kurslara karşı yoğun ilgi bütün yetersizliklerine karşın mesleğimize karşı gösterilen ilginin bir parçası olarak sürmektedir. Bu kurslar her programı yaygınlaştıracak hem odaya gelir sağlayacak hem de muhasebe çalışanlarının örgütlenmesi için bir zemin sağlayabilecektir.
Kıymetli meslektaşlarım, muhasebe mesleğindeki teknolojik yeniliklerin kullanımı yaygınlaştırılması için gerekli tedbirleri almalıyız. Emtiayı , üretim ve ticareti yapanların ..... kullanmaları için özel tedbirler düşünmeliyiz. Vergi dairelerinde beyannamelerin optik okuyucularca okutulup kaydedilebilmeleri büyük bir yeniliktir. Aynı teknolojiyi başta kambiyo çek ve senetleri olmak üzere tüm vesikalarda kullanabilmeyi sağlamalıyız. Çeklerin fatura verisi olarak optik okuyucularca okunup kaydedileceği günler çok uzakta olmamalıdır. Mevcut entegre programları bu .. sayesinde ilgili firma ..... ile kendi ........ karşılaştırıp farkları dökebilecek programlar ilavesiyle biz bağımlıların mutabakatlara ayırdığımız onca zamanın geri kazanılması için tedbirler düşünmeliyiz ve nihayet muhasebe mesleği için geliştirilen yeni teknolojilerin amacı bu meslek çalışanlarının bir kısmını daha işsiz bırakıp kalanların da daha yoğun daha stresli bir çalışma ortamına sokmak için ya da daha vasıfsız daha ucuz elemanlarla mevcutları ... için değil bizzat bu mesleğe emek veren göz nuru dökenlere, muhasebe emekçilerine daha rahat daha sakin çalışma ortamları hazırlayabilmek içindir ve öyle olabilmesi içinde mücadele etmeliyiz. Muhasebe mesleği özellikle de son yıllarda yoğun, mesaileri bitmez tükenmez bir meslek olmuştur.
- Acaba konuşmanız daha uzayacak mı?
- 6 dakika bitiyor hepsi.
- Peki.
- Büyük kolaylıklar getiren yenilikler gerçek muhasebeden eskiye nazaran daha kısa zamanda çok şeylerin beklenmesi, gerek iş hacminin altında eleman istihdamı yüzünden, gerekse bizlere yüklenen mali angaryalar yüzünden olsun beklenen rahatlamayı sağlayamamıştır. Bu yüzden meslek hastalıkları, başta stres ve göz rahatsızlıkları, bıktırıcı usandırıcı muhasebe mesleği, mesleğe yeni girenleri daha baştan yıldırmakta işten soğutmakta ve kaçırtmaktadır.
Değerli başkan, değerli meslektaşlarım kişi için eğitimini gördüğü mesleğini icra edebilmek nasıl bir haksa hak ettiği geliri bu işten sağlayabilmek dahası onu harcayabilecek zamana sahip olmak da öylesine bir haktır. İşte bu maksatla değişik iş kolları muhasebeleri için iş yükü bazında istihdam edilmesi gerekli asgari eleman sayılarıyla ilgili standartlar hazırlamalıyız. Bunda kesilen fatura gibi şeyler baz alınabilir. Muhakkak ki bu ayrı bir uzmanlık işidir. Ancak şu işe şu kapasiteye haiz askeri şu eleman diyen standartlarımız olmalıdır. Bu konuda batı ülkelerinde mevcut standartlar muhakkak ki vardır. Bunlar araştırılabilir, bizdeki muhasebe çalışanlarıyla görüşülebilir, anketler hazırlanabilir ama neticede mükelleflerimizin, yöneticilerimizin önüne bu iş ve beceriye sahip yapılabilir diyen standartlar konulabilmelidir. Gelişmiş ülkelerdeki meslektaşlarımız mesleğimizi hangi koşullarda icra ediyorlar, çalışma şartları nedir, yasaları nedir, bilgisayar programları nasıldır, muhasebe servisleri, müşavir büroları nasıldır, eğitim düzeyleri nasıldır, vergi daireleri nasıldır. Bizden çok daha iyi olduklarını tahmin etmek bize yetiyor mu? Tanımalıyız, tartışmalıyız ve fikir sahibi olmalıyız. Yılda hiç olmasın bir veya iki batı ülkesini incelemeliyiz. Yayın organımız Mali Çözüm’de bildiğiniz mali müşavirin bürosu ya da bir Alman vergi dairesi ya da .... servisinin fotoğraflarını artık görmeliyiz. Bu konuda yabancı meslek örgütleriyle işbirliğine girebilecek, onlardan yayın talep edebilecek, çeviriler yapıp bize sunabilecek, ülke dışında araştırma ve röportajlar yapabilecek heyetleri gönderecek bir birime ihtiyacımız var. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.
- Teşekkürler. Sayın ... Sevinç. Değerli arkadaşlarım süre ile ilgili önergeler var. Herkes bir kaç dakika dahi olsa konuşsun istiyoruz. Onun için lütfen birkaç dakikada konuşmanızı tamamlayın. Buyurun.
- Sayın divan, değerli konuklar, saygıdeğer meslektaşlarım aslında 6- 7 saattir aralıksız dinleme sabrını gösterdiniz ve gerçekten sıkıldınız, buna hak veriyorum. Konuşmamam lazım fakat ilk değinilmeyen konuya izninizle değinmek istiyorum. O bakımdan 1- 2 dakika özellikle dinlemenizi rica ediyorum. 1963 yılında Adapazarı Ticaret Lisesi’ne girmekle başlayan meslekteki saygınlık kavgamız aradan 36 yıl geçtiği halde halen devam ediyorsa izninizle önce kendimizi sorgulamamız gerekir diye düşünüyorum. Bu mesleğin temel eğitimini veren ticaret liseleri biliyorsunuz uzun yıllar sadece akademiler öğrenci gönderebildi ve üniversite sınavlarına bizim dönemimizden alınmadık. O yıllar yaşı benimle birlikte olan arkadaşlarım var, 14- 15 yaşındaki öğrenci ticaret lisesi öğrencileri olarak Ankara’ya yürüyüş yaptık. Belki de şu anda İstanbul’dan Ankara’ya birlikte yürüdüğümüz arkadaşlar var aramızda ve ne yazık ki bizler o yasa çıkmadan Ankara Akademiye gittik. Gider gitmez orada bu sefer mesleğin saygınlığı için mücadeleye başladık. Defalarca meclise gittik, girişimlerde bulunduk. Bunu da ömrümüz vefa etmedi biz mezun olduk 70’de sonunda 89’da nihayet yasamız çıktı. Öylesine sevindik ki nihayet bizim de doktorlar gibi, avukatlar gibi, mühendisler gibi bir meslek yasamız var bundan sonra bir saygınlığımız olur diye düşündük ama saat 11’den beri konuşan bütün arkadaşlarımı dikkatle dinliyorum hepsinin şikayetçi olduğu konu bizim mesleğimizin yeterince saygın olmadığı, bakanlığın angaryalarını yaptığımız ve her şeye rağmen yine de toplumdan bir saygı görmediğimiz şeklinde. Ben de bu görüşlere aynen katılıyorum.
Dostları ilə paylaş: |