Yarın: Özlük hakları
YAZI DİZİSİ-10 24 OCAK 2013 PERŞEMBE
'ÖZLÜK HAKLARIMIZ İÇİN VERİLEN SÖZLER TUTULSUN'
Son günlerde astsubayların ve emeklilerinin özlük haklarında iyileştirmeler yapılacağı, bu konuda çalışma ve incelemelerin devam ettiği belirtiliyor. Astsubaylar kendileri için düzenleme yapılmasından memnun fakat söylenenlerin lafta kaldığını, tarihin yine tekerrür ettiğini düşünüyor
Astsubayların özlük haklarında iyileştirme istekleri, belki de onların en önemli mücadelesi. Son günlerde yine astsubayların ve emeklilerinin maaşlarında iyileştirme yapılacağı, bu konuda çalışma ve incelemelerin devam ettiği belirtiliyor.
Milli Savunma Bakanı tarafından da bu doğrultuda olumlu açıklamalar yapılıyor. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın, astsubayların özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda CHP Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin soru önergesine verdiği yanıt şöyle: "Astsubayların özlük haklarında bazı değişiklikler yapıldı. Bazıları da çalışma aşamasında. Buna göre, iç güvenlik faaliyeti icra edilen bölgelerde görevli personele verilen operasyon tazminatında, personel ve birlik sayısı artırıldı. Birinci derecede kritik olan illerde (Hakkari, Şırnak, Siirt, Hatay vb.) operasyon icra eden tabur ve karakollardaki personele ödenen 567 TL operasyon tazminatına astsubaylar da dahil edilecek. Operasyonlara katılan TSK personeline, ilave olarak günlük 11-43 TL ödenecek."
EMEKLİYE 100 TL VERİLMEDİ
Emekli astsubaylara 100 TL iyileştirme zammı
çalışmalarının devam ettiğini belirten Yılmaz, lojman tahsisi yapılmayan TSK personeline 400 TL
artış getirilmesini öngören yasa taslağının da Başbakanlığa gönderildiğini açıkladı. Ayrıca mal sorumluluğu verilen imal astsubaylarına ödenen tazminatlar m artırılması da planlanıyor. Yılmaz, astsubayların sosyal haklarında da (orduevi, askeri gazino, sosyal tesisler) iyileştirme yapılması için
çalışma ve incelemelerin devam ettiği belirtti.
Astsubaylar kendileri için yasal bir düzenleme yapılmasından memnun fakat söylenenlerin lafta kaldığını düşünüyor. 'Emekli Astsubaylar.org'da yer alan bir yazıda son çalışma şöyle yorumlanıyor: "Astsubayların sorunlarının yazılıp çizilmesi, ekonomik iyileştirmelerin yapılmasıyla ilgili çalışmaların devam ettiğinin en yetkili ağızdan bildirilmesi camiamızı yine heyecanlandırıyor. Beklentilerimizin gerçekleşmesi umutlarımızı artırıyor olabilir. Ancak görünen o ki değişen hiçbir şey yok. Tarih yine tekerrür ediyor.
VERİLEN SÖZLER TUTULMUYOR
Yıllardır, astsubayların özlük haklarının iyileştirileceği, üzerinde çalışıldığı söylenir. En yetkili ağızlardan astsubayların sorunlarının çözümünün müjdesi verilir. Fakat bir türlü gerçekleşmez. Tutulmayan sözlerle uzayıp giden sonu gelmeyen ve yılan hikâyesine dönüştürülen bir süreçteyiz. Çözümü ne kadar zor bir meseleymiş şu, 'ast subayların özlük haklarının iyileştirilmesi' meselesi. Yıllardır irade sahipleri askeri yetkililer ve sivil yetkililer çalışmalar yapıyor, yasa tasarıları hazırlıyor. Didinip duruyorlar bizim için, sorunlarımızın çözümü için. Her ne hikmetse bir kördüğüm yumağına dönüştürülmüş sorunlar çözdükçe dolaşıyor. Milletvekillerinin maaşlarmm artırılması ve sosyal haklarının iyileştirilmesi için bir gece yarısı verilen önergeyle çözülebiliyor. 2 yıl milletvekilliği yapan vekilin emekliliğe hak kazanması ve ömür boyu maaş alması sağlanabiliyor.
'BU KADARINA PES'
Başka iş yapmaları halinde emekli aylıklarının kesilmemesi sağlanabiliyor. Katkı payı ödemeden her türlü sağlık giderleri ödenerek en kaliteli hastanelerden sağlık hizmetleri almaları sağlanabiliyor. Milletvekillerine 'Yıpranma hakkı' olarak bilinen 'fiili hizmet zammı' getirilebiliyor. Bu kadarına pes! diyoruz, Artık yeter diyoruz. Astsubayların sorunları önemsiz ve yok mu sayılıyor? Astsubayların onur mücadelesi bütün gücüyle devam ediyor. Bilinmelidir ki; şimdiye kadar yaşanan süreç bizi yıldırmadı, bezdirmedi. Daha da hırslandık, güçlendik, kenetlendik. Yolumuz ne kadar yokuşlu tozlu dumanlı dikenli olsa da bu yolda yürümeye azmettik. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Zaman zaman umutsuzluğa düşmüş bezginlik hissetmiş olsak da yine titreyip kendimize geleceğiz. Bizi bizden başka kimse engelleyemez."
NEDEN BİZE GELİNCE BÖYLE?
Bize ulaşan emeldi bir astsubaya kulak veriyoruz: "23 yıllık meslek hayatımda ve emekli olduktan somaki 2.5 yıllık dönemdeki sorunlarımı anlatmaya kalksam buna vakit yetmez. Özellikle maddi problemlerimizin ve mağduriyetlerimizin giderilmesi amacıyla bir takım yasal çalışmaların olduğu saym Milli Savunma Bakanı tarafından açıklandı. Geçmişte de Milli Savunma bakanları tarafından buna benzer defalarca açıklama yapılmasına rağmen bizlerin maaşlarına yansıtılan herhangi bir iyileştirme olmadı. Hep bu tür kuru laflarla oyalanmaktan bıktık. Bütçe olanakları elvermediği için saym Maliye Bakanı bu iyileştirme zammına ve görev tazminatına karşıymış. Gerçekten bütçe olanakları bu kadar kısıtlıysa daha geçen yıl subaylara çok güzel bir zam yapıldı. Peki bu kaynak nereden bulundu? Bütçe olanakları subaylara gelince yeterli de astsubaylara gelince mi yetersiz? Hükümet neden konu astsubayların özlük hakları olunca işi bu kadar ağırdan alıyor? Gerekirse asgari ücret alalım ama ağırımıza giden kurum içindeki adaletsizlik. Bir tarafta emekli olunca 4.000-4.500 TL emekli maaşı alan bir albay, diğer tarafta 1300-1850 TL arasmda değişen emeldi maaşı alan astsubay. Benim isyanım buna. Üstelik Albay rütbesinde 2 yıl hizmet ederseniz kadrosuzluktan generallerle eşit maddi imkanlara sahip olarak emekliye ayrılıyorsunuz. Bu yasayı da hükümet çıkardı. Ama bize verilecek şu 2 zam için yıllardır oyalayıp duruyorlar. Benim isyanım buna."
'Komisyonda biz de olmalıyız'
Bir başka astsubay şunları aktarıyor:
"Milli Savunma Bakam Astsubay Özlük Hakları Düzenleme Kurulu'nda astsubayları 2 kurmay yarbay temsil edecekmiş. 'El, adamın eşeğini türkü çağırarak çağırırmış' diye bir atasözümüz var. Astsubay camiası içerisinde hukuk fakültesi mezunu binlerce meslektaşım var. Bizler bu kadar karacahil insanlar mıyız? Bizimle ilgili kararların alınacağı komisyonda neden bir tane astsubay yok? Kurmay yarbaylarımızın var güçleriyle çalışacaklarından eminim. Ama bizim olmamamıza pes diyorum.
'Emekli olmak zorunda kaldım'
Emekli Astsubay Yaşar Kaçar anlatıyor: "1982 yılında mezun olduktan sonra Türkiye'nin her yerinde çalıştım. En uzun görev yaptığım yer Çorlu, 8 yıl. 2005'te İzmir'e atandım. Görev sürem 8 yıl olmasına rağmen 5'nci yılda Van Başkale'ye atandım. Bir cumartesi günü bir karakola ziyarete gitmek için garnizondan ayrıldık. Bir askerimiz kimsenin bilgisi olmadan bir askeri aracı tamir ediyor. Tamir ettiği aracı denemek için kışla içinde sürmeye başlıyor. Ehliyeti yok. Nizamiyenin dışına çıkıyor. Tamir edilen frenler tutmuyor. Yoldan geçmekte olan bir tuğla kamyonuna çarpıyor. Askerin kendisi vefat ediyor. Yanındaki kişinin bir kaburgası kırılıyor. Burada günah keçisi ilan edildim ve emekli olmak zorunda kaldım."
Halkla ilişkilere kıdem niye yok?'
İsmini vermek istemeyen bir astsubay anlatıyor: "Son dönemde TSK'da Astsubaylara dair çözüm bekleyen özlük işlemleri 10 yıldır iktidar tarafından çözüme kavuşturulmadı. Ordu içinde yer alan ve herkesin bel kemiği diye tanımladığı astsubayların ihtiyaçlarına beklentilerine yanıt verilmedi. 2009'da halkla ilişkiler tanıtım anabilim dalı, halkla ilişkiler bilim dalında yüksek lisans yaptım. Evraklarımızı göndermemize rağmen kıdem verilmedi.
Astsubaylara 2010'da yüksek lisans kıdemi verileceğine dair kanunun çıktı. Bizim erken davrandığımız halde verilmedi. Çünkü halkla ilişkiler alanında yüksek lisans yapan personele kıdem verilmeyeceği belirtiliyor. Oysa 2008'de hangi alanda yüksek lisans yaparsa yapsın subaylara 1 defaya mahsus olmak üzere yüksek lisans kıdemi verildi. Üstelik daha önce yüksek kıdem verilmişse bu ikinci olarak verildi. Burada açıkça çifte standart görülüyor."
YARIN: İNTİBAK
YAZI DİZİSİ -11 25 OCAK 2013 CUMA
Başçavuşlar 9 yıllık kıdemini geri istiyor
Astsubayların kıdemli başçavuş olabilmeleri için toplam 9 yıl fazla çalışmaları gerekiyor. Eskiden 18 yılda kıdemli başçavuş olabilen bir astsubay artık 27 yılda bu unvanı elde edebiliyor. Astsubaylar, "En azından kıdemimizi geri verin" diyor.
Astsubayların dertleri saymakla bitmiyor. Ama sıkıntılarının içinde biri var ki; biz de duyunca epey şaşırdık. 2008 yılına kadar astsubayların kıdem alırken 3 yıllık süreyi tamamlaması gerekiyormuş. O tarihten sonra bu süre 6 yıla çıkarılmış. Özetle şöyle: Bir üstçavuş 3 yıl sonra kıdemli üstçavuş, sonraki 3 yılın ardından başçavuş, bir 3 yıl sonra da kıdemli başçavuş oluyormuş. 2008'den sonraki dönemde bu süreler 6'şar yıla çıkarılmış. Artık kıdemli başçavuş olabilmeleri için toplam 9 yıl daha fazla çalışmaları gerekiyor. Eskiden 18 yılda kıdemli başçavuş olabilen bir astsubay artık 27 yılda bu unvanı elde edebiliyor. Astsubaylar, "En azından kıdemimizi geri verin" diyor.
İntibak sorununa el atıldı
Bu arada astsubayları çok tatmin etmese de bazı sorunları Meclis gündemine geliyor. İntibak düzenlemeleri de bunlardan biri. Bir an önce yasalaşmasını istiyorlar, çünkü Meclis'e gelip rafa kalkan yasa tekliflerinden usanmışlar. İntibak da onlardan biri. Emekli olmuş veya halen görevli olan ortaokul, lise veya dengi okullardan mezun astsubayların, 2 yıllık Astsubay Meslek Yüksekokulu mezunu kabul edilmesi için kanun teklifi hazırlandı. Çünkü eskiden astsubay okulları lise düzeyindeydi sonra bunlar yüksekokul olunca aynı görevde bulunan astsubaylar arasında ciddi maaş farkları oluştu.
Tasarıda ne deniliyor?
CHP Adana Milletvekili Ah Demirçalı tarafından Meclis Başkanlığı'na sunulan kanun teklifinin gerekçesinde 6318 Sayılı yasa ile 4 yıllık fakülte mezunu olan subay ve astsubaylara l'inci derecenin dördüncü kademesine yükselme imkanı tanınmış. Ancak yasada ek gösterge değişikliği yapılmadığı için bu yükselme emekli maaşlarına yansımamış. Astsubaylar için intibak yasasının bir türlü çıkartılmadığı belirtilerek şöyle denildi: "Subay yetiştiren harp okulları 1963 yılına kadar 2 yıl, 1971 yılında 3 yıl, 1974 yılında ise 4 yıl olarak düzenlenmiştir. Eğitim süresi arttıkça yeni eğitim yılının özlük hakları bakımından getirdiği avantajlar, geçmişte mezun olan çalışan ve emekli personelin özlük haklarıyla intibak ettirilerek eskilerin mağduriyeti giderilmiştir. Aynısı geçmişte astsubay okullarının eğitim süreleri arttıkça astsubaylara da verilmiştir. Ancak 2002 yılında astsubay okulları Meslek Yüksek Okulları'na dönüştürülerek eğitim süresi 2 yıla yükseltilmiş ve bu düzenlemeden dolayı yeni bir intibak düzenlemesi yapılmamıştır" denildi. Kanun teklifi, eşit işe eşit ücret ve Anayasa'nın eşitlik ilkesi gereği çalışan ve emekli olmuş astsubayların, 2 yıllık meslek yüksekokul mezunu kabul edilerek intibaklarının yapılması öngörülüyor."
Astsubayların asıl derdi; bu intibaklar yapılırken daha rahat bir emeklilik yaşamını yine de elde edememek. Yıllarca devlet memurluğunun en üst düzeyli olan 1'nci derecenin 4'üncü kademesine (1/4) yükselemiyorlardı. Neyseki bu durum çözüldü. Hakları olan prestijlerini elde ettiler. Ya maaşları? 1/4'ten emekli olan bir astsubay kıdemli başçavuşun emekli maaşma bu yeni durum pek de yansımışa benzemiyor. Çünkü muvazzafken elde edemedikleri aslında subaylara verilen onlara verilmeyen tazminatlar buna engel oluyor. Görev, Makam, Kadrosuzluk, Komutanlık gibi bazı tazminatlar... Çünkü çalışırken bu tazminatları alamadıkları için emekli olduklarında maaşlarında da bir farklılık olmuyor.
1984'ten önceki mağduriyet
Emekli Deniz Astsubay Kıdemli Başçavuş Sait Küçük'ün isyanı ise şöyle: "1984'ten sonra emekli olan astsubaylara 6 yıllık sicil notu ortalaması yüzde 90 ve daha yukarısı olmak kaydıyla, bulundukları aylık gösterge tablosunda l'nci dereceden intibakları yapıldı. Ben 1981'de emekli olduğum için bu haktan yararlanamadım. Mağduriyetimin ivedilikle araştırılacak bir mevzu olduğu aşikardır. Astsubayları 1984'ten önce ve 1984'ten sonra olarak ikiye bölmek doğru değildir. Tamamen 1984'ten önce emekli olan hiçbir sicilli astsubay olmadığını düşünmek de ne demek? Tüm astsubayları ihtiva etmeyen bu intibakları hazırlayarak 'astsubayları bölme' zihniyetine karşıyım. Dava açılmasının uygun olacağını düşünüyorum. Ve 1981'de emekli olduğum için, hakkım olan 1'nci derecenin verilmesini istiyorum." Başka bir astsubay ise, "Lise mezunu olarak göreve başladığımda aynı gün benimle beraber yüksekokul mezunu olarak göreve başlayan arkadaşım, benden 1 derece ileride ve 2 yıl kıdemle işe başladı. Daha sonra ben çalışırken ön lisans ve lisans diplomalarını aldım. Aynı arkadaşımın halen önlisans diploması var ve ben derece kademede kendisiyle eşitim. Fakat rütbe olarak 2 yıl kıdemsizim. Adalet nerede?" diye soruyor.
Yüzde 50 az emekli maaşı
Emekli bir astsubay da, "Emekli astsubayın emekli maaşı Aralık 2002'den Aralık 2012'ye kadar geçen sürede, en düşük memur maaşının 1.52 katından 1.02 katına düşürüldü. Emekli kıdemli albayın emekli maaşı Aralık 2002'den Aralık 2012'ye kadar geçen sürede, en düşük memur maaşının 2.16 katından 2.38 katına çıkarılmıştır. Toplumun tüm kesimlerinin ülke ekonomisinin yükselmesinden aldıkları pay Ocak 2002-Aralık 2012 tarihleri arasında subaylar da dahil olmak üzere yükselirken, maalesef astsubayların aldıkları pay reel olarak yüzde 50 düşürülmüştür" diyor.
'Orman yangınını söndürdüm, yine cezayı yedim'
İsmini vermek istemeyen bir astsubay anlatıyor: "1994'te birgün sabah mesaisine elimde olmayan nedenle 10 dakika geciktim. Hemen sarı zarf içinde savunmamı isteyen bir yazı geldi. Elimde olmayan nedenlerle geç kaldığımı, geç kalmayı bir alışkanlık haline getirmediğimi ve bundan sonra çok daha dikkatli olacağımı yazarak savunmamı yaptım. Öğleye doğru bölgede bir orman yangını çıktığı haberi geldi. Verilen emir üzerine iş makineleri operatörü olduğum için dozerimi çekiciye yükleyip ekibimle birlikte orman yangınına müdahale etmeye gittim. O yangının, isin, tozun, toprağın içinde gece saat 11'e kadar bizzat dozer kullanarak yangınla mücadele ettim. Komutanım da bu vaziyete olduğu gibi şahit oldu. işimiz bitince kışlaya döndük, saat gece 12'ydi. Personel evlerine gitmeye hazırlanırken sabahki olay nedeniyle bana oda hapsi verildiği tebliğ edildi. Yüzüm gözüm kara içinde, gözlerim kanlanmış vaziyette ve yangının isi iç çamaşırlarıma kadar işlemiş durumda oda hapsine girdim."
2 gün için 7 gün hapis
Emekli Tankçı Astsubay Hüsamettin Özenen'e kulak veriyoruz: " 1997'de ilk defa yazlık kamp çıktı. Aynı yıl da terör bölgesine Sason'a tayin oldum. 15 günlük kampımın 13'ncü günü Kartal Maltepe'deki birliğimden ilişiğimi kesmem gerekiyordu. Tabur Komutanlığı'na vekaleten bakan tankçı yüzbaşının yanına gittim. 'İlişiğimi cuma günü kesmem gerekiyor ama ilk defa kamp çıktı. Pazar günü kampım bitiyor, uygun görürseniz pazartesi geleyim, 2 günümü 15 günlük meyil iznimden kesersiniz' dedim. Kabul etti. Kampa gittim, geldim. Tugay Komutanı benim savunmamı istedi. Yüzbaşı da, "Benim haberim yok, ben izin vermedim" demiş. Nihayetinde savunmam alındı. 7 gün cezaevinde cezamı çektim. Evimde dahi fazla kalamadan terör bölgesine 2 yıllığına gittim. Şimdi ben soruyorum ben ne suç işledim? Amirlerime saygısızlık mı yaptım? "
‘Spor denetiminde yaşa bakan yok’
Bir astsubay anlatıyor: "Her yıl 1 defa spor denetimine tutuluyoruz. Spor denetiminde Kara Kuvvetleri tarafından belirlenen standartlar var. Fakat size şunu söylemek istiyorum. Düşünsenize yaşınız 45 olmuş fakat sizden 20 yaşındaki askerle aynı performansı sergilemenizi bekliyorlar. 45 yaşındaki bir insan nasıl olur da 20 yaşındaki bir insanla aynı performansı gösterebilir. Bunu o yaştaki birinden beklemek mantıklı mı? Denetleme zamanı oldu ki hastalandınız. Sivil hastaneden bir uzman doktordan 1-2 gün spor istirahati veya yatak istirahati aldınız. Bunu gelip kışladaki doktora onaylatmanız gerekiyor. Uzman doktordan aldığınız bir raporu gelip kışladaki pratisyen hekime onaylatmazsanız raporunuz sayılmıyor.”
YARIN: 1 YILLIK KADEME KAYBI
YAZI DİZİSİ 12 POSTA GAZETESİ Hazırlayan .Çağrı Bilgin cagri.bilgin@posta.com.tr.
'MESLEĞE BAŞLARKEN KAYBETTİKLERİ 1 YILI İSTİYORLAR'
Aynı durumdaki devlet memurları görevlerine 9'ncu derecenin 2'nci kademesinden başlıyor. Astsubaylar ise 9'ncu derecenin 1'nci kademesinden vatani hizmetlerine atılıyor. 1 yıllık bir farkla başlıyorlar, hep 1 yıl geriden geliyorlar
Astsubaylar mesleğe diğer devlet memurları gibi başlayamıyor. Nasıl mı? Aynı durumdaki devlet memurları görevlerine 9'ncu derecenin 2'nci kademesinden başlıyor. Astsubaylar ise 9'ncu derecenin l'nci kademesinden vatani hizmetlerine atılıyor. 1 yıllık bir farkla başlıyorlar, hep 1 yıl geriden geliyorlar. "1 yılın lafı mı olur" demeyin. "Eşit işe eşit haklarsa" doğru olan, astsubayların da kendilerini üvey evlat gibi görmek istememesi çok anlaşılır bir durum. "Hakkımız olan 1 yılı versinler. Biz de devlet görevlisiyiz, niye kadememiz 1 yıl geriden geliyor. Bunun mantıklı bir izahı var mı" diye ister istemez soruyorlar.
Emekli bir astsubay bu durumu şöyle özetliyor: "Zaten birçok konuda haksızlığa uğruyoruz. Amacımız hep eleştirmek yada talep etmek değil. Bizler için yapılanları beğenmemek, eksik bulmak hiç değil. Astsubay sanki hep söylenir, hiçbir şeyi beğenmez diye bakılmaya başlandı bize. Oysa biz adalet istiyoruz. Fazla bir hak yada maddi çıkar peşinde değiliz. Bugüne kadar verilmeyen haklarımızı, sumen altı yapılan iyileştirme çalışmalarım ve itibarımızı istiyoruz. Sadece hakkımız olan da gözümüz.
Sadece adalet istiyoruz. Lütfen elinizi vicdanınıza koyup şöyle bir düşünün. Meslekte bizi 1 yü fazla çalıştırarak maaş kademesi verilmesinin nasıl bir açıklaması olabilir."
'EŞİTLİK SAĞLANMALI'
Emekli Astsubay Ruhi Kaynak kendinden örnek veriyor: "Zor şartlar altında 4 yıl süreli üniversiteyi bitirdim. Sadece 1 derece 3 kademe alabildim. Diğer meslek gruplarına 1 derece 4 kademe veriliyor. Ancak, astsubay olduğum için 1 kademem verilmedi. Devletten 1 kademe alacağım var. Subaylara böyle bir kısıtlama yok. Bu kanunun değiştirilmesi gerekiyor. Astsubayların üniforması kefendir. 1 ayın 8-10 gününü 24 saat esasına göre tek kuruş fazla mesai ücreti almadan kışlada geçirirler.
Görev koşulları ve sorumlulukları astsubaylarla kıyaslanamayacak kadar iyi birçok devlet memurundan daha alt derece ve kademeden göreve başlatılıyoruz. Tek nedeni astsubay oluşumuzdur. Bu durum akla, mantığa, anayasaya ve hatta insanlık anlayışına aykırıdır. Meslek yüksekokulu mezunu; birçok devlet memuru 657 sayılı Diğer memurlar devlet memurları kanununun ortak hükümlerinde belirtilen derece ve kademelerin (görev koşulları dikkate alınarak) bir üst derecesinden göreve başlarlar. Oysa yüksekokul mezunu astsubaylar büro memurlarıyla aynı derece ve kademeden göreve başlamaktadır. Adalet ve eşitlik gereği 2 yıllık yüksekokul mezunu astsubayların 9/2, 4 yıllık yüksekokul mezunlarının da 8'nci dereceden göreve başlatılmaları gerekil'. Adalet böyle sağlanır."
'BİZ OLMASAK YÜRÜMEZ'
Bir başka astsubay aynı konuya şöyle bir yorum getiriyor: "Ben 27 yıllık birastsubayım ve inanın çok şeyler gördüm. Yazı dizinizi askeri birliklerde bütün astsubaylar okuyor. Ancak endişeden pek çoğu size yazamıyor. Şu anda TSK'da astsubaylar olmasın inanın hiçbir iş yürümez. Astsubaylar cesaretle sabırla ve asla isyan etmeden vatan için, millet için işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlar. Bizler aç gözlü insanlar değiliz. Sadece biraz olsun hakkımızı istiyoruz. Eskiden bir kıdemli başçavuş, bir yarbay veyayaklaşık albay kadar maaş alıyordu ama şimdi bir üsteğmen kadar alamıyoruz. Yularca sabrettik ve bekledik ama artık haklarımızın verilmesini istiyoruz. Siz hiç maaşından şikayet eden bir subay duydunuz mu? Duyamazsınız çünkü onlara gelince her şey bir gecede halledilir. Biz sadece bir parça adalet istiyoruz."
'İZİN, PARA İSTEMEK GİBİ'
İsmini vermek istemeyen bir astsubayın anlattıklarına kulak veriyoruz: "Kışlalarda görevli personelin özlük haklarını S-l dediğimiz personel kısım amirleri gözetir. Henüz kıtalardaki 2'nci yılımda, bir astsubay çavuşken, atandım personel kısım amirliği kadrosuna. Çok önemli, bir o kadar da yoğun bir görevdir. O kadar ki bütün askeri personelin içinden eminim şu anda, "Bu göreve astsubay çavuş nasıl atanır?" sorusu geçiyordur. Subay olması gereken ama yoğunluğu nedeniyle genellikle astsubaya verilen bir kadrodur. Edirne'deydim. Her yıl denetlenirdik. Denetlemeden ziyade denetlemeye hazırlık safhası bitirirdi bizi. Haftalarca 2 sandalyeyi birleştirerek çalışma odamda yattım. Sabahları 2 poğaça, akşamları 2 tost. 1 ay böyle beslendim. En sonunda stresten dişlerim kırılmaya ve dökülmeye başladı. Vücudumda kızarıklıklar çıkıyordu. İşte bu ortamda dahi personelin özlük haklarını korumaya çalışıyordum. İzin konusu beni en rahatsız eden konuydu. İnsanlar izin isterken amirinden sanki borç para ister gibi davranıyordu. Daha vahimi amirlerde izin verirken böyle düşünüyordu. Yeni çocuğu olan bir astsubayla izin konusunda pazarlık yapılıyordu. Yıllık izin bitmeden mazeret izni verilmez, denetlemeni ver öyle git, işler yoğun sonra git gibi keyfiyete bağlıydı personel özlük hakları. Subay ve astsubayların yıllık izinleri 30 gün dinlenme, 15 gün mazeret izni olmak üzere 45 gündür. Ancak 30 gün iznini kullanabilenler kendisini şanslı sayıyordu. Aslında sorun kanun, yönetmelik ve yönergeler yazılırken, yani daha başta yapılıyordu. 'Amir izin verebilir, olabilir, yapabilir gibi...' Personel özlük haklarıyla ilgili bütün yasal mevzuatlarda bu pervasızlığı görebilirsiniz. Bunu özlük haklarında yapılan gaspın yasallaştırılması olarak düşünüyorum."
SAĞLIKÇIYIM AMA İSİMİ YAPAMIYORUM
Sağlık Astsubayı'nın anlattıkları ilginç: "İlkokulu birincilikle bitirdim, Anadolu ve süper lise sınavlarını kazandım. Fakat ailemin maddi durumu iyi olmadığından 14 yaşındayken GATA bünyesindeki Sağlık Astsubay Hazırlama Okulu'na girdim. Ambulans ve acil bakım teknikeri olarak mezun oldum.
'5 YIL NİYE OKUDUM'
Şimdi yaptığım görev bölük astsubaylığı. TSK 5 yıl okutup mezun ettiği uzman sağlık personeline bu görevi yaptırıyor. Zaten bu durumumuzu dile getirsek dahi sonuç alamıyoruz. Özellikle bir konuya değinmek istiyorum. Sağlık astsubayına bölük astsubaylığı yaptıranlar, doktor sayısı yetersiz olduğu için revirde tek sağlık personeline hizmet verdirirler."
‘Dışarıda itibarımız düşük’
Emekli Astsubay Ahmet Özkurt, sivil hayatta da ayrımcılıktan şikayetçi:"Emekli olduktan sonra kızım üniversiteyi kazanınca tekrar çalışmaya başladım. Bir inşaat firmasında iş buldum. Davranış bozukluğu olan bir yönetici yüzünden ayrıldım. Orada tanıştığım emekli albay vasıtasıyla başka bir işe başladım. Fakat bu kişinin de askerlikten kurtulamadığını gördüm. Bana ilk zamanlar iyi davranan emekli albay, daha sonra rencide edici şekilde davranışlarda bulunmaya başladı. İstifa edip ayrılmak zorunda kaldım. Maalesef emekli olunca da bu ayrımcılık devam ediyor. "Emekli astsubayım" dediğinizde farklı bakış oluşuyor, "Emekli subayım" dediğiniz zaman başka... Bunun en güzel kanıtı bir yere gittiğinizde önce, "Emekli subayım" deyin daha sonra, "Emekli astsubayım" farkı o zaman çok bariz görürsünüz. Bir de 13 yıldır verilmeyen Temsil Tazminatlarını istiyoruz.
‘Jandarmanın dertleri çok'
İsmini vermek istemeyen bir astsubay şunları söylüyor: "Özellikle jandarma astsubayların o kadar çok sıkıntısı var ki anlatamam. Hangi insan bedeni hangi psikoloji bu ağır çalışma şartlarına dayanabilir. Ortalama bir insan haftada 40 saat çalışırken, bir astsubay haftada 90 saat çalışıyor. Ben de bir astsubay olarak daha 3'üncü yılımda olmama rağmen 2'inci tayin yerimi görüyorum. Jandarma astsubaylar her 3 yılda bir tayin oluyorlar. Lütfen hükümetimizin ve milletimizin bizi duymasını sağlayın. Çünkü bu konu gerçekten Türkiye'nin acı gerçeği. Artık biz de normal insanlar gibi olmak istiyoruz. İki dudak arası mesai ve tayin istemiyoruz.
Dostları ilə paylaş: |