Çabamız ve endişemiz, onları en iyi biçimde yetiştirmek. Çabamız ve endişemiz, onları en iyi biçimde yetiştirmek



Yüklə 445 b.
tarix12.08.2018
ölçüsü445 b.
#69893





Çabamız ve endişemiz, onları en iyi biçimde yetiştirmek.

  • Çabamız ve endişemiz, onları en iyi biçimde yetiştirmek.



Bilgi çağındayız ve teknoloji hızla gelişiyor. Hayatın her alanında ve tabii ki iş kollarında, nitelikli insan gücüne ihtiyaç artıyor. Kadınlar, iş hayatında artık çok daha aktif yer almakta. Yaşadığımız hızlı toplumsal değişime paralel olarak, değer yargılarımız da değişiyor.

  • Bilgi çağındayız ve teknoloji hızla gelişiyor. Hayatın her alanında ve tabii ki iş kollarında, nitelikli insan gücüne ihtiyaç artıyor. Kadınlar, iş hayatında artık çok daha aktif yer almakta. Yaşadığımız hızlı toplumsal değişime paralel olarak, değer yargılarımız da değişiyor.

  • Zararlı alışkanlıklara sahip kişilerin sayısıyla beraber, toplumumuzdaki suç işleme oranında da dikkat çekici bir artış söz konusu..

  • Anne baba olarak çocuklarımıza en iyi geleceği hazırlamaya çalışıyoruz. Genç kuşak, umutlar ve hayallerin yanında, gelecek kaygısı da taşıyor.



Biz onlara, ne veriyoruz?

  • Biz onlara, ne veriyoruz?



Aşırı sevgiden kaynaklanan ilgi, çocuğu boğar, bağımlı ve güvensiz bir kişilik yaratır. Çocuk, her türlü ihtiyacında ve karşılaştığı her sorunda çözüm kapısı olarak ailesini görür. Bu da, çocuğun özgüveninin ve sorumluluk duygusunun gelişmesini engeller.

  • Aşırı sevgiden kaynaklanan ilgi, çocuğu boğar, bağımlı ve güvensiz bir kişilik yaratır. Çocuk, her türlü ihtiyacında ve karşılaştığı her sorunda çözüm kapısı olarak ailesini görür. Bu da, çocuğun özgüveninin ve sorumluluk duygusunun gelişmesini engeller.



Sevginin davranışlara yeterli yansımaması, çocukta değersiz olduğu ve kabullenilmediği hissini uyandırır. Sıkı kurallar, sert koşullar ye fiziksel yaptırımlarla yetişen, kişiliği hiçe sayılan çocuk, kendi hayatını kontrol almakta zorlanır. Kibar, sessiz ve uslu, aynı zamanda, çekingen, güvensiz, küskün, aşırı hassas ve pasif bir kişilik oluşur.

  • Sevginin davranışlara yeterli yansımaması, çocukta değersiz olduğu ve kabullenilmediği hissini uyandırır. Sıkı kurallar, sert koşullar ye fiziksel yaptırımlarla yetişen, kişiliği hiçe sayılan çocuk, kendi hayatını kontrol almakta zorlanır. Kibar, sessiz ve uslu, aynı zamanda, çekingen, güvensiz, küskün, aşırı hassas ve pasif bir kişilik oluşur.



"Hoş gör, boş ver" anlayışı, çocuğun olumsuz davranışlarının nedeninin anlaşılmasına ve düzeltilmesine engel olur. Bu tutumun etkin olduğu ortamda yetişen çocuk, sabırsızca ve düşüncesizce davranışlar sergiler

  • "Hoş gör, boş ver" anlayışı, çocuğun olumsuz davranışlarının nedeninin anlaşılmasına ve düzeltilmesine engel olur. Bu tutumun etkin olduğu ortamda yetişen çocuk, sabırsızca ve düşüncesizce davranışlar sergiler

  • Aşırı denetim çocuğu pasifleştirir; aşırı hoşgörü ise onu şımartır, olgunlaşmasını engeller.



Aşırı verici ve koruyucu bir biçimde sunulan sevgiyle, bebek gibi bakılan çocuk, yaşının gerektirdiği ruhsal gelişimi gösteremeyerek, kendini ifade ve iletişim yeteneğinden yoksun kalacaktır.

  • Aşırı verici ve koruyucu bir biçimde sunulan sevgiyle, bebek gibi bakılan çocuk, yaşının gerektirdiği ruhsal gelişimi gösteremeyerek, kendini ifade ve iletişim yeteneğinden yoksun kalacaktır.

  • Diğer yandan, yetersiz sevgi ve sıkı disiplinle yetişen çocuk, saldırgan bir tutumla kendini kabul ettirmeye çalışacak ve iç dünyasını açıklamakta zorlanacaktır.



Sonuç:

  • Sonuç:

  • Sağlıklı ve iyi insan,

  • toplumsal bilince sahip bireyler,

  • birbirini anlayan, mutlu insanlardan oluşan toplum.



Anne babanın, her hangi bir durumda birbiriyle tutarsız ve uyumsuz davranmaları, çocukları çelişmeye düşerek kişiliklerini olumsuz yönde etkiler.

  • Anne babanın, her hangi bir durumda birbiriyle tutarsız ve uyumsuz davranmaları, çocukları çelişmeye düşerek kişiliklerini olumsuz yönde etkiler.

  • Anne babanın, çocukları paylaşarak veya bir olup çocukları karşılarına alarak oluşturacağı kutuplaşmalar, aile içindeki huzur, güven ve barış ortamını zedeler, iletişim bozukluğunun, zıtlaşmanın ve huzursuzluğun etkin olmasına neden olur.

  • Tüm fertlerin duygu ve düşüncelerinin, sevinç ve sıkıntılarının paylaşıldığı içten, açık ve demokratik aile ortamı, çocuğun mutluluğunun ve başarısının önkoşuludur.



"İçinden sevmek" diye bir sevgi türü yoktur. Dokunmadan, paylaşmadan, dinlemeden sevgi olmaz.

  • "İçinden sevmek" diye bir sevgi türü yoktur. Dokunmadan, paylaşmadan, dinlemeden sevgi olmaz.

  • "Önkoşullu sevgi", hep başkalarını memnun etmeye çalışırken kendini unutan, kendini fark etmeyen bir insan ortaya çıkarır.

  • "Vurdumduymazlığı hoşgörü sanıp, sevgi ile karıştırmak", çocuğun davranışlarının sonuçlarını değerlendirmemesine sebep olur. Özgürlük ve sorumluluk bilincinin gelişmesini engeller.



Çocuk hakkında ki tüm kararları "çocuğumu en iyi ben tanırım" anlayışıyla almak ve ondan sadece bu kararlara uymasını beklemek, mutsuz, kendi yetenek ve ilgisine uygun bir meslekte çalışmayan, bu nedenle kendiyle barışık olmayan bir insan yaratır.

  • Çocuk hakkında ki tüm kararları "çocuğumu en iyi ben tanırım" anlayışıyla almak ve ondan sadece bu kararlara uymasını beklemek, mutsuz, kendi yetenek ve ilgisine uygun bir meslekte çalışmayan, bu nedenle kendiyle barışık olmayan bir insan yaratır.

  • Bu çelişkinin yarattığı huzursuzluk, kişinin hayatının tüm yönlerine yansır.



"Sen benim dediğimi yap, yaptığımı yapma" anlayışı, çelişkili bir tutumdur. Sözlerimiz ve davranışlarımız birbiriyle uyumlu olmalı.

  • "Sen benim dediğimi yap, yaptığımı yapma" anlayışı, çelişkili bir tutumdur. Sözlerimiz ve davranışlarımız birbiriyle uyumlu olmalı.

  • Kimse kimseye hayatı öğretmez. Çocuğumuza hayatı, uygulamaya hazır bir reçete gibi sunamayız; ancak ona kendi yolunu belirleyebileceği bir harita verebiliriz.



Yaşıtları ile gezmesi, sinema ve tiyatroya gitmesi, müzik dinlemesi gibi ilgilerine saygı gösterelim. Unutmayalım ki bunlar, çocuğun hayatı farklı yönleriyle tanımasına ve kişiliğinin gelişmesine fırsat verecek aktivitelerdir.

  • Yaşıtları ile gezmesi, sinema ve tiyatroya gitmesi, müzik dinlemesi gibi ilgilerine saygı gösterelim. Unutmayalım ki bunlar, çocuğun hayatı farklı yönleriyle tanımasına ve kişiliğinin gelişmesine fırsat verecek aktivitelerdir.

  • Çocuğumuzu anlamak, neyi neden yaptığını öğrenmek istiyorsak, onu yargılamadan tarafsız olarak dinleyelim. Böylece, gerçek duygularını ve sorunlarını öğrenmeye şansımız olur.



  • Anne baba olarak görevimiz, çocuğun sadece maddi ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı değildir.



  • Babanın görevi sadece birtakım ihtiyaçları karşılamakmış gibi görünüyor. Çocuğuyla özel diyalog sağlamayan babaların çocuklarında birtakım sorunlar çıkabilir. Nedir bu sorunlar veya ne zaman kendini gösterir? Oluşması en muhtemel sorun özgüven problemidir. Çünkü baba, evde güven simgesidir. Çocuğun hem kendisine hem de çevreye olan güveni ile babasıyla olan ilişkisi arasında sıkı bir bağ vardır. Babanın bu sebeple çocuğuna daha fazla vakit ayırması, onunla oynaması, dersleri ile ilgilenmesi, ona güvendiğini hissettirmesi gerekir. Çekinik ve kendini ifade edemeyen çocukların büyük bir kısmı babasıyla kopuk ilişkiler yaşar. Bu sorunlar çocuk küçükken kendini gösterebileceği gibi ilk yetişkinlik yıllarında veya gençlik yıllarında babadan kopma isteği ile de kendini gösterebilir.



Çocuğumuzu, ailenin diğer bireyleriyle aramızda olan çatışmalarda tanık veya yargıç olarak kullanırsak, onu sevdiği insanlar arasında seçim yapmaya zorlamış oluruz.

  • Çocuğumuzu, ailenin diğer bireyleriyle aramızda olan çatışmalarda tanık veya yargıç olarak kullanırsak, onu sevdiği insanlar arasında seçim yapmaya zorlamış oluruz.

  • Dolabını, çekmecelerini, defterlerini, ceplerini karıştırarak özel hayatına saygı göstermemek; bize olan güvenini azaltır, aramıza duvar örer.

  • Çocuğumuzun mükemmel olmasını bekleyerek, onu başkalarıyla kıyaslamayalım.

  • Onun farklı bir birey olduğunu kabul ederek, bizim için özel ve değerli olduğunu ona hissettirelim.



Çocuğunuza, "Sana güveniyorum, elinden geleni yapacağına inanıyorum" mesajını verin. Asla "Bu kafayla gidersen...", "Ben demedim mi..." diye başlayan sözler söylemeyin.

  • Çocuğunuza, "Sana güveniyorum, elinden geleni yapacağına inanıyorum" mesajını verin. Asla "Bu kafayla gidersen...", "Ben demedim mi..." diye başlayan sözler söylemeyin.

  • Hayat sadece ders ve sınav üzerine kurulmamıştır.

  • Çocuğunuzla bu konular dışında da sohbet ederek, duygu ve düşüncelerinizi birbirinizle paylaşın.



Çocuğumuzu tanımaya, ilgi, yetenek ve değerlerini öğrenmeye çalışalım. Onun ilgi ve yetenekleri dışındaki alanlara zorlamayalım.

  • Çocuğumuzu tanımaya, ilgi, yetenek ve değerlerini öğrenmeye çalışalım. Onun ilgi ve yetenekleri dışındaki alanlara zorlamayalım.

  • Bir elma ağacından erik elde edemeyiz, daha kaliteli elma almaya çalışalım.



Çok çalışması değil, düzenli çalışması konusunda telkinlerde bulunalım. Kendini programlamasına ve zamanını yönetmesine yardım edelim.

  • Çok çalışması değil, düzenli çalışması konusunda telkinlerde bulunalım. Kendini programlamasına ve zamanını yönetmesine yardım edelim.

  • Sevgi sözcüklerini çocuğumuza cömertçe kullanalım; sarılmayı, öpmeyi asla ihmal etmeyelim.

  • Hiç bir zaman onu "sevgisizlik" le cezalandırmayalım. O, her şeye rağmen bizim çocuğumuzdur.



Hoşgörülü ve demokratik ailelerde büyüyen çocuklar, çevreleriyle ilişkilerinde daha etkin, girişimci, kendini rahatlıkla ifade edebilen, özgüven sahibi insanlar olurlar.

  • Hoşgörülü ve demokratik ailelerde büyüyen çocuklar, çevreleriyle ilişkilerinde daha etkin, girişimci, kendini rahatlıkla ifade edebilen, özgüven sahibi insanlar olurlar.

  • 'Sınavı ve başarılı olmayı, çocuğun "var olma nedeni" haline getirirsek, onun elini kolunu bağlamış, özgüvenini zedelemiş ve kaygılarını çoğaltmış oluruz.

  • Unutmayalım ki, başarılı olmayı en çok O istiyor; ama belki de ne yapacağını bilemiyor.



  • Ev ortamı önemli :Huzurlu bir ev ortamında yaşayan çocuk sorumluluklarını yerine getirerek derslerine hevesle çalışır. Bazı aileler ne yazık ki bu konuda gereken duyarlılığı göstermemektedirler.

  • Anne-baba sürekli kavga ediyorsa ev içinde uyumlu bir birliktelik yoksa çocuk ders çalışmak konusunda yeterince istekli olmayacaktır. Ayrıca evdeki sessizlik de bu doğrultuda önem kazanıyor. Yüksek sesle izlenen TV ya da radyo çocuğun dikkatini azaltacaktır. Yine sık sık misafir kabul edilen evlerde çocuk derslerine çok fazla konsantre olamaz. Bu olumsuzlukların yaşandığı evlerde eğer çocuk derslerinde başarı gösteremiyorsa bunun sebebini anne ve baba, biraz da kendisinde aramalıdır.



Çocuğunuzu, her zaman sınav psikolojisi içinde başarıya programlanmış bir robot gibi görmeyin.

  • Çocuğunuzu, her zaman sınav psikolojisi içinde başarıya programlanmış bir robot gibi görmeyin.

  • Gençliğinin dinamizmi ve neşesini onunla paylaşın. Ona değerli olduğunu hissettirin.

  • Çocuğunuzun danışmanı olun.



Sevgi, övgü ve takdir, insana değerli olduğu duygusu verir. Çocuğunuza, yalnızca sınav başarısı beklentisiyle değil, her koşulda ve hayatın her alanında ona güvenerek yardımcı olun.

  • Sevgi, övgü ve takdir, insana değerli olduğu duygusu verir. Çocuğunuza, yalnızca sınav başarısı beklentisiyle değil, her koşulda ve hayatın her alanında ona güvenerek yardımcı olun.



Çocuk, kendisinin başarılı olacağına dair ana babasının inancını bilmelidir. Eğer ana baba onun başarılı olamayacağını düşünürse, çocuk da bu fikre kolaylıkla kapılabilir ve başarısızlık ortaya çıkar.

  • Çocuk, kendisinin başarılı olacağına dair ana babasının inancını bilmelidir. Eğer ana baba onun başarılı olamayacağını düşünürse, çocuk da bu fikre kolaylıkla kapılabilir ve başarısızlık ortaya çıkar.



  • Çocuğunuza bir uyarıda bulunmadan önce onun sizin değil bir başkasının çocuğu olduğunu düşünün. Örneğin komşumuzun çocuğu masanın üzerinde duran vazoyu elinden düşürse ona ‘Ne sakar şeysin,salak mısın sen,böyle çocuk olmaz olsun….” demeyiz.Ona belki de nazik bir şekilde ”Canım tamam,olur böyle şeyler,çok güzeldi bu vazo ama canın sağ olsun,oldu bir kere…” türünden bir şeyler söyleriz.Neden kendi çocuğumuza böyle davranmayalım?



  • Pek çok anne baba çocuklarını ödevlerini yapmaları, dişlerini fırçalamaları, odalarını toplamaları, az televizyon seyretmeleri konularında devamlı uyarmadan duramazlar. Ama sonuç genelde değişmez. Kendinizi gün içinde sık sık çocuklarınızın yerine koyarak düşünmeye çalışın. Eğer birisi bize her gün sinirli ve otoriter tavırlarla neler yapmamız ve yapmamamız gerektiği ile ilgili sürekli uyarılarda bulunsaydı neler hissederdik?



  • Sevgili anneciğim, babacığım,sizlere şunları söylemek istiyorum: her ne kadar da sizin çocuğunuz olsam bile sizden farklı bir kişiliğe sahibim. Denemeler yaparak öğrenirim. Bana oyunlarımda , arkadaşlıkta ve uğraşımlar da özgürlük tanıyınız. Beni her yerde korumaya ve kollamaya çalışmayınız. Bana yanılma payı bırakın. Kendi işimi kendim görmeye alıştırın büyüdüğümü başka nasıl anlarım. Her ne kadar da büyüsem de ara sıra çocuk gibi davranabilirim. Bunu önemsemeyin ama siz beni şımartmayın. Bana yerli yersiz söz vermeyin sözünüzü tutamayınca size olan güvenim azalıyor. Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayınız. birbirimize olan saygı ve sevginin azaldığını görmek beni üzer.



Çok konuşup çok bağırmayınız. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. “ben senin zamanındayken” diye başlayan sözleri hep kulak ardı ederim. Beni korkutmaya çalışmayınız. Yaramazlık yaptığım zaman beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Ceza vermeden önce beni dinleyiniz. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Başarabileceğim işleri benden bekleyiniz. Başaramazsam övünüz. Bana güvendiğinizi belli ediniz. Beni sakın ha başkalarıyla kıyaslamayın. Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayınız. Beni köşeye sıkıştırmaya çalışmayınız. Yalana sığınmak zorunda kalırım. Bana sinirlenebilirsiniz ama beni aşağılamayın. Başkalarının yanında onurumu kırmayınız. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz, tersine beni size daha çok yaklaştırır.

  • Çok konuşup çok bağırmayınız. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. “ben senin zamanındayken” diye başlayan sözleri hep kulak ardı ederim. Beni korkutmaya çalışmayınız. Yaramazlık yaptığım zaman beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Ceza vermeden önce beni dinleyiniz. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Başarabileceğim işleri benden bekleyiniz. Başaramazsam övünüz. Bana güvendiğinizi belli ediniz. Beni sakın ha başkalarıyla kıyaslamayın. Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayınız. Beni köşeye sıkıştırmaya çalışmayınız. Yalana sığınmak zorunda kalırım. Bana sinirlenebilirsiniz ama beni aşağılamayın. Başkalarının yanında onurumu kırmayınız. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz, tersine beni size daha çok yaklaştırır.



  • Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çalışmayınız. Biliyorum ara sıra sizi üzüyorum. Bana verdiklerinizden benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Biraz önce sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki BENİ BEN olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın. Benden “ÖRNEK” çocuk olmamı beklemezsiniz. Bende sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim

  • Sevgiler Çocuğunuz



Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin