Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Dersi Konuları-Etkinlikleri



Yüklə 1,33 Mb.
səhifə1/31
tarix31.10.2017
ölçüsü1,33 Mb.
#24528
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   31

1.Ünite: 20. YY. BAŞLARINDA DÜNYA



A-Birinci Dünya Savaşı
1. Savaşın Nedenleri

1914’te başlayan savaş, o güne kadar dünya uluslarının yaşadığı en kanlı olay olmuştur. Bu savaş, toplumun tüm kesimlerini derinden etkilemiştir. Dört yıl boyunca dünyanın çeşitli bölgelerinde Avrupa savaş sanayisinin ürettiği yeni silahlar oluk oluk insan kanının akmasına neden olmuştur. Niçin dünya ulusları böylesine kanlı bir savaşın içine girmişlerdir?



Birinci Dünya Savaşı'nın genel nedenleri nelerdir?

Bu sorunun cevabını 19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da meydana gelen gelişmelerde

aramak gerekir. Bu gelişmeleri:

• Endüstri Devrimi ve Sömürgecilik,

• Silahlanma yarışı,

Milliyetçilik,

• Bloklaşma olarak ayırmak olanaklıdır.

Endüstri Devrimi ve Sömürgecilik: 18. yüzyılın ikinci yarısına kadar Avrupa’da temel zenginlik kaynağı topraktı. Bunu el sanatları ve ticaret izliyordu. Rönesans’ın getirdiği akılcı uygulamalar bilimi inancın dar kalıplarından çıkararak gözlem ve deneyin etkisi altına sokması, Avrupa’da önemli gelişmelere yol açtı. Tarım teknolojisinde yapılan yeniliklerle üretimde büyük artışlar sağlandı. Bilim adamları insan ve hayvan emeğinin yanında buhar gücünden de yararlanmanın yollarını araştırdı ve buharlı makinalar üretim alanına sokularak elle üretim devri kapandı, fabrikasyon üretim devri başladı. Havagazı, elektrik ve petrolün de sanayide kullanılması Avrupa’daki üretimi artırırken hammadde bulma ve üretileni satma sorunlarını ortaya çıkardı. İşte, bu iki olgu, Avrupa’nın güçlü devletlerini sömürgeleri elde tutma, yeni sömürgeler elde etme yarışına soktu. 19.yüzyılın son çeyreğinde Afrika’nın%11’i Pasifik adalarının %57’i sömürgeleştirilmiş iken yirminci yüzyılın başında Afrika’nın%90’ı Pasifik adalarının %99’u sömürgeleştirilmiştir.
Büyük Devletler dünyanın hangi bölgelerini sömürgeleştirmişlerdir?

Birinci Dünya Savaşı öncesinde yaklaşık olarak yeryüzü yuvarlağının yarısı Avrupalı Devletlerin kontrolü altında bulunuyordu. Avrupalı devletler içinde en büyük sömürgeye sahip devlet İngiltere’ydi. Üzerinde güneş batmayan bu imparatorluğun Mısır, Sudan, Nijerya, Hint Yarımadası, Seylan, Çin Hindi dışındaki Güney Doğu Asya ülkeleri, Yeni Zelanda, Avusturalya, Kanada v.s. ülkeler onun denetimi altındaydı. O’nu Fransa izliyordu. Fas, Tunus ve Cezayir’i Osmanlı Devleti’nden alan Fransa, Çin Hindi’ni ve Afrika’nın çeşitli yerlerini sömürgeleştirmişti. Avrupa’nın üçüncü güçlü ülkesi Rusya ise Kafkaslara, Mançurya’ya doğru ilerleyerek egemenlik alanını genişletmiştir. Rusya, diğer ülkelerden farklı bir yaklaşımla hareket ederek girdiği toprakları fiili işgali altında almıştır. İtalya ve Almanya’nın birliğini sağlaması, Avrupa’lı devletlerin kendi aralarında kurdukları sömürgeci düzene ters düşmüştür. Zira, bu iki devlet de diğerleri gibi büyük devlet olabilmek için sömürgeye ihtiyaç duyuyordu. Nitekim, İtalya, Osmanlı Devleti’nin kuzey Afrika’daki son toprağına göz koymuş ve 1912’de bu toprakları ele geçirmiştir. Almanya ise, Afrika içlerinde bazı toprakları sömürgeleştirmiştir. Ayrıca Pasifikte bazı adalar üzerinde egemenliğini kurmuştur. Belçika, Kongo Irmağı boyunda, sömürgeler oluşturmuştu. Portekiz ve Hollanda’nın da, Afrika’nın ve Asya’nın çeşitli yerlerinde sömürgeleri vardı.

Yukarıda adı geçen yerler tam sömürgeleştirilmiş yerlerdi. Bunun yanında Çin, İran ve Osmanlı İmparatorluğu gibi yarı sömürge durumuna getirilmiş yerler de vardı. Avrupa’nın bu güçlü devletlerinin Birinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa’nın dışına yatırdıkları sermaye de çok artmıştı. Savaş öncesinde İngiltere, Fransa ve Almanya’nın dış yatırım toplamı120-160 milyar altın frank olarak tahmin ediliyordu. Bunun %45’i İngiltere’ye, %25’i Fransa’ya, %13’ü Almanya’ya aitti. Büyük devletler sömürgelerinin hammaddelerini ve ucuz insan gücünü kendi ulusal sanayilerini ve refah düzeylerini artırmak için kullanırken aynı zamanda oraları pazar olarak da kullanıyorlardı. Dolayısıyla, sömürgeci devletler, sömürgelerinin el değiştirmesine izin vermeyeceklerini söylüyorlardı.

Almanya hangi nedenlerle aşırı boyutta silahlanmıştır?

Silahlanma Yarışı: Almanya bağımsızlığını korumak ve sömürge yarışında pay sahibi olabilmek için silahlanmanın zorunlu olduğuna inandı. Fransa’yla, Rusya’nın anlaşması üzerine Almanya, asker sayısını artırdı (1892). Balkan Savaşları’ndan sonra asker sayısını çoğaltıcı, orduyu modernize etmeye olanak sağlayıcı yasaların çıkarılmasına hız verildi. Bu, Fransa’yı kaygılandırdı. O da, askeri bir yasa hazırlayarak asker sayısını artırdı. Askerlik süresini uzattı, ordusunu modernize etti. Rusya ve Avusturya-Macaristan’da da benzer kararlar alındı ve uygulamaya geçildi. İngiltere ise, önce donanmasını güçlendirmeye yöneldi. Zira, kendisi bir ada devletiydi. 1904 yılında donanmasını yeniden düzenledi. “Drednot” adı verilen yeni bir gemi yaptı. 1908’den sonra kara ordusunu da güçlendirici önlemler aldı. Silahlanma yarışının tehlikeleri kısa sürede ortaya çıktı. İngiltere, bu gibi parçalayıcı bir politika izlemesi bu girişimi başarısız kıldı. Dolayısıyla, silahlanma hızla devam etti. Silahlanma yarışı sürerken, Genelkurmayların da siyasal iktidarı etkileme güçleri arttı. Bu da savaşa giden yolu kısalttı.

Milliyetçilik: Fransız İhtilâli’nin başarıya ulaşmasından sonra, her ulusun kendi ulusal devletini kurma düşüncesi hızla Avrupa’ya yayıldı. İmparatorluklarda kaynaşmalar, hatta parçalanmalar başladı. Kendi ulusal devletlerini kurma düşüncesiyle başlayan milliyetçilik, giderek “devletin gücünü artırma, itibarını yükseltme”biçimine dönüştü. Bu da, devletler arasındaki çelişkileri artırdı, savaşa giden yolu kısalttı.

Bloklaşma: Avrupa’daki bloklaşma yarışını, Almanya başlattı. Zira ünlü Alman devlet adamı Bismark, Fransa’nın Almanya’ya karşı duygularını çok iyi biliyordu. Bu nedenle Almanya’nın gücünü artırabilmesi için Fransa’yla yakın bir gelecekte savaşa girmeme politikası izledi. Fransa’yı diğer Avrupa devletlerinden uzak tutmak istedi.

İlk bloklaşma hangi ülkeler arasında gerçekleştirilmiştir?

Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile anlaştı. Bu anlaşmanın kendine zarar vereceğinden korkan Rusyada, Almanya ile ittifaka yöneldi. Neticede tarihe Üç İmparatorlar Birliği olarak geçen bir antlaşma yapıldı. Ancak bu birliktelik uzun ömürlü olamadı. Zira Rusya ve Avusturya-Macaristan’ın Balkanlarda büyümek istemesi bu birlikteliği parçaladı. Fakat 1882’de Almanya-Avusturya-Macaristan ve İtalya bir araya gelerek üçlü ittifakı oluşturdular. Almanya’nın güçlenmesinden kaygı duyan Fransa ise Avrupa’da ittifak arayışı içine girdi. 1894’te Rusya ile anlaşmıştır. Fransa ile İngiltere 1904’te aralarındaki anlaşmazlığı sona erdirerek yeni bir antlaşma imzaladılar. Onu 1907’de İngiltere ile Rusya arasında imzalanan anlaşma izledi. Böylece Avrupa’da Üçlü İtilaf adı verilen yeni

bir blok doğmuş oldu.

Üçlü itilaf blokuna hangi ülkeler katılmıştır?

Almanya’nın öncülüğünde Üçlü İttifakın kurulması Avrupa’yı ikiye böldü. Bu bloka karşı Fransa, Rusya ve İngiltere de bir araya gelerek Üçlü İtilaf Blokunu oluşturdu. Artık Avrupa’da, Balkanlar’da ve Afrika’da meydana gelen olaylarda devletler değil bloklar yüzyüze gelmeye başladı. Bu da Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasında önemli rol oynadı.


2. Savaşın Başlaması

Birinci Dünya Savaşı'nı başlatan olay nedir?

Patlamaya hazır bir barut fıçısı haline gelen Avrupa, nihayet 1914 yazında patladı. Avusturya Macaristan’ın izlediği politikayı ulusal çıkarlarıyla bağdaştıramayan Sırbistan, sürekli olarak Avusturya-Macaristan’ın egemenliği altında yaşayan Sırpları kışkırtıyordu. Avusturya-Macaristan’ın Osmanlı Devleti’nden aldığı Bosna- Hersek’teki Sırp faaliyetleri ise daha da yoğundu. Nitekim Kara El Örgütü’ne bağlı Gabriyel Prencip adlı bir Sırp milliyetçisinin 28 Haziran 1914’te Saraybosna’da Avusturya-Macaristan Veliahdını öldürmesi, siyasi gerginliği artırdı. Avusturya- Macaristan Hükümeti, suikasdı işleyenlerin yakalanıp cezalandırılmasını, Avusturya-Macaristan’a yönelik zararlı Sırp faaliyetlerinin durdurulmasını, bu faaliyetleri yapan derneklerin kapatılmasını içeren bir ültümatomu Sırbistan Hükümeti’ne verdi. Sırbistan bu ültümatomdaki bazı noktaları kabul ederken bazılarına da kaçamak cevap verdi. Çünkü, O Rusya’ya güveniyordu. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 25 Temmuz 1914’te Sırbistanla ilişkilerini kesti. 26 Temmuz da Sırbistan seferberlik

ilân etti. Bunun üzerine 28 Temmuz 1914’te Avusturya-Macaristan Sırbistan’a savaş ilân etti. Rusya ve Fransa, seferberlik işlemlerine başladı. Almanya, Rusya ve Fransa’ya seferberliğin durdurulması için ayrı ayrı ültimatom verdi. İki devlette bu ültimatomları reddetti. Almanya, Rusya’ya savaş ilân etti. (1 Ağustos 1924). Genelkurmay Başkanlığı’nın hazırladığı plan gereğince Belçika topraklarını geçen Alman askerleri 3 Ağustos’ta Fransa’ya saldırdı. 4 Ağustos 1914’te İngiltere Almanya’ya

savaş ilân etti. 6 Ağustos’ta da Avusturya-Macaristan , Rusya’ya savaş ilân etti. Böylece, Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasındaki savaş bir Avrupa Savaşı biçimini aldı.



Savaş, Avrupa Savaşı’na dönüştüğünde hangi blok daha güçlüydü?

Savaş başladıktan kısa bir süre sonra Alman Orduları, Fransız topraklarına girdi. Paris’in kuzeyindeki Marne nehrine kadar ilerledi. Fransız ordusu, Almanları burada durdurdu. Savaş, Eylül’ün ilk haftasında siper savaşı biçimine dönüştü. Doğuda, Avusturya-Macaristan orduları Ruslar’a karşı başarılı olamadı. Sırbistan’daki milliyetçiliği körüklediler. Sırp direnci arttı. Alman orduları bu cephede de başarılı savaşlar yaptı ve Rusları yenilgiye uğrattı. Denizler de ise, İngiltere başarılı oldu.


3.Savaşın Genişlemesi

Batı Cephesi (Birinci Dünya Savaşı)



Yüklə 1,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin