İYİLİĞİ EMREDİP KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK
(Emr bi'l Maruf ve Nehy-i An'il Münker)
MUHSİN KIRAATÎ
--------------------------------------------------
Redakte:
Şaduman EROĞLU
Kitabin Orijinal adi:
Emr bi'l maruf ve nehy-i an'il mtinker
Yazari:
Muhsin Kiraatî
Çeviren:
Ismail Bendiderya - Cafer Bendiderya
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER 2
Takdim: 2
Giriş 2
İyiliğe Davet ve Kötülükten Alıkoyma Komitesi 3
1. Bölüm: 4
MARUFU EMRETME VE MUNKERDEN SAKINDIRMANIN KONUMU 4
2. Fasıl 37
MARUFU EMRETME VE MUNKERDEN SAKINDIRMA FARIZASINI TERKETMEK 37
3. Fasıl 61
MARUFU EMREDEN VE MUNKERDEN SAKINDIRANLARIN GOREVLERI 61
Dördüncü Bölüm 95
MARUFU EMRETME VE MUNKERDEN SAKINDIRMANIN METOTLARI 95
Beşinci Bölüm: 140
KURAN-I KERİM'DE MARUF VE MÜNKERLER 140
Takdim:
- "Çoluk çocuğumu iyiliği emredip kötülükten sakındırmak için Kerbela kurbangâhına götürüyorum" söyleyene.
- Kötülükten sakindirmalan yüzünden sürgün edilip Rebeze çöllerinde garip bir şekilde can veren Ebuzerlere.
- Bizim bugün sözünü bile ağzımıza almadığımız halde, iyiliklerin yayılması ve kötülüklerle mücadele yolunda canlarını, mallarını veren, hapse düşen, işkenceye maruz kalan, sürgün edilen ve sabredenlere...
15
Giriş
Bismillahirrahmanirahiym
Hamd Allah'a, salat ve selanı O'nun Resıılü ve mutahhar Ehl-i Beyt'ine ve Allah'ın laneti onların düşmanlarının üzerine olsıın.
Asr Suresi'ne kısaca bir gözatılacak olursa şu gerçek kolayca anlaşılacaktır:
Her geçen günle birlikte ömrünün arttığını zanneden insanoğlunun bu zannının tam tersine, her geçen gün insanın ömrünü ve sermayesini biraz daha azaltmaktadır; "büyükbaba'lar gerçekte "küçükbaba'lara
dönüşmekte,"küçücük bebekler" ise önlerindeki koca bir hayatla en büyük sermayeyi taşımaktadırlar. Evet andolsun "zaman"a ki, insanoğlu her an tıpkı bir avuç kartopu gibi eriyip suya dönüşmektedir: "Andolsun zamana, insanoğlu zarardadır".... O halde kaybettiğimiz bu ömür karşısında, ondan day a değerli bir şey kazanmamız gerekir, Mal, mülk, mevki ve makamın ömürden daha iyi
16
olmadığı ortadadır. Ömrümüz ve hayatımızdan daha değerli olan şey "iman ve salih amel"dir; nitekim Allah Teala -cc- da "ancak, iman eden ve salih amelde bulunanlar başka" buyurmaktadır. İman ve salih amel ise bütün topluma yayılmadıkça pek önemli olmayacaktır. Binaenaleyh, kendimizden başkalarını da inanmaya ve salih amelde bulunmaya çağırmamız gerekmektedir. Bunun bir takım zorlukları olacağını da bilmek gerekir, yani insanları iyiye ve iyiliğe çağırmak ve kötülükten alıkoymak istememiz halinde bazı tatsız tepkilerle karşılaşacağımızı bilmeli ve fakat var gücümüzle bunu gerçekleştirmekten asla yılmayarak Kur'an'da buyrulduğu üzere ".. ve sabrı tavsiye edenler..." den olmalıyız.
Sözün kısası, varlık alemi biz insanlar için yaratılmıştır; ömrümüzden geçen her günle birlikte olumlu bir şeyler elde edemiyorsak, varlık aleminde zarara uğrayıp kaybetmekteyiz demektir. Edinmelerin en güzeli inanmak, salih amel işlemek ve başkalarını da hakka ve sabra davet etmektir. Hakka davet etmek, iyiliğe çağırmaktan başka şey değildir ki bu da; hak düşünce, hak söz, hak kanun, hak lider ve hak devlet sistemini kapsamına alır. Başka bir deyişle her gün iyi ve olumlu şeyleri artırıp yaygın hale getirmeli, kötülük ve olumsuzluklarınsa önünün alınmasını sağlamalıyız.
Çağımızda rahmetli İmam Humeyni'nin (k.s) hak önderliği ve şühedanın al kanı sayesinde en büyük münker ve kötülük olan tağut -şah- ve Amerika'nın sultası yıkılmış ve yerine, çağın en büyük "iyi" ve "olumlu" gelişmesi olan "İstiklal, hürriyet ve İslam Cumhuriyeti" kurulmuştur. İran"da... Ancak, bunun korunması ve muhafaza edilmesi
17
gerekmektedir; sağlam bir duvar oluşturulmazsa, nice zahmetlerle üst üste konularak oluşturulan bu yapının kerpiçleri arda arda dökülüp gidecektir.
Evet, imam Humeyni'yle sevgili şüheda İslami bir nizam oluşturup bize emanet bırakmış durumdadır; bizlere düşen bunu en iyi şekilde korumaktır; bir bozulma ve olumsuzluk gördüğümüzde haykırıp beyan etmek, hergiin bir başka iyiliğin yaygınlaşmasını sağlamaktır.
Bu iyi ve "maruf 'lardan biri bugiin hamdolsun, bizim toplumumuzda yaygin hale gelmiş olan namazdır. Bu satırları kaleme aldığımız günlerde İslami İran'da eğitim merkezleri, işyerleri spor sahaları, kışlalar ve fabrikalarda gönüllü ve hür bir şekilde on binlerce cemaat namazı eda edilmektedir.
Bir başka "iyi" ve "maruf' da Kur'an'a ilgi gösterilmesidir ki bugün yüz binlerce insan, bu ülkede Kur'an öğrenmek, ezberlemek ve Kur'an'ı anlayıp ona göre amel etmek için kolları sıvamış durumdadır.
Bir diğer iyi ve "maruf' bilim sahasında kaydettiğimiz gelişmelerdir, yeni buluşlar, icatlar, ilmi yarışmalarda derece kazanmamız, daha da önemlisi Amerika'nın Irak'ı kışkırtıp desteklemesiyle İran'a dayatılan 9 yıllık savaşta İslam mücahidlerimizin gösterdiği yiğit savunma ve elde edilen şanlı zafer, İslam düşmanlarının oyun ve entrikalarının bozulması, üniversite ve kütüphanelerin artması, okur yazar oranının hızla yükselmesi, refah, bilim ve sağlık hizmetlerinin artması gibi gelişmelerdir. Ancak bütün bu olumlu gelişmelere rağmen halâ birçok olumsuzluğun da bulunduğu ve bunların kökünün kurutulması için gayret gösterilmesi gerektiği de
18
unutulmamalıdır.
İyiliğe Davet ve Kötülükten Alıkoyma Komitesi
Namaz kılma komitesini oluşturup ülkenin dört bir yanında çeşitli düzeylerde namaz kitaplarının basım ve dağıtımını başarıyla gerçekleştirerek namaz kültürünün yaygınlaşmasını sağladığımız şu günlerde, zekat ve "iyiliğe çağırıp kötülükten menetme" konusunda da başarılı bir kültürel çalışma yapılmasını arzulamaktayız.
Bu amaçla, şehit Aytetullah Kuddusi'yle Beheşti'nin öğrencilerinden olan bir grup alimle görüştüm, konunun önemini anlattım, yardımcı olmayı kabullendiler. Ayetullah Cenneti'yle birlikte "İyiliğe Davet" İbadetini ihya Komitesini kurarak ilk adımı attık ve Yüce Allah'tan yardım diledik. Bu komitedeki arkadaşlardan herbiri bir vazife üstlendi, bana da kültürel ve tebliğ çalışması düştü. Bu konuda bir kitap yayılması gerekiyordu; elinizdeki kitap, "Kur'an Dersleri" konulu televizyon programında "İyiliği Emretme " mevzusunda hazırlayıp sunduğum 15 programın bir derlemesi oldu aslında. Bu kitapta İslam'ın temel prensiplerinden biri olan "emr bi'l maruf ve nehy-i an'il münker" yani "iyiliği emretme ve kötülükten alıkoyma"nın öneminin yanısıra bu esasın terkedilmesinin doğuracağı tehlikeli sonuçlara da değindim ve bunu yapacak insanlann görev ve yöntemlerinin neler olduğunu ayetler ve hadislerle ele alarak bu farizayla ilgili sosyal, siyasi ve psikolojik boyutları özetle değerlendirmeye çalıştım.
Burada önemli bir noktanın hemen altını çizmek istiyorum: Bir grup veya belli bir sınıfa yönelik "maruf' ve
19
"münker" yani "iyi ve "kötü"nün ne olduğunu en iyi bilecek olan kimse, bizzat o grup veya sınıfın içinde yeralan müminlerdir. Mesela askeri bir kışlada neyin maruf ve neyin münker olduğunu en iyi bilen kimse o kışlanın komutanıdır; bu komutan kendisi gibi mümin olan arkadaşlarıyla kışlada bir toplantı düzenleyip o kışlada iyiliği nasıl yaya bilecekleri ve kötülüğü nasıl önleyebilecekleri konusunda gerekli değerlendirmelerde bulunacak olursa Allah'ın da yardımıyla o kışla ortamını gayet olumlu ve sağlıklı bir ortama dönüştürebilir. Keza çarşı- pazarın önde gelenleri, fabrika ve üretim merkezlerinin müdürleri, köylerin ihtiyarlar heyeti, çeşitli spor dallanndaki şampiyonlar, üniversite öğretim görevlileri, öğretmenler ve nizamın yetkilileri... kısacası hangi makam ve mevkide olursa olsun, belli bir etkinliği olan herkes, kendi muhitinin özellik ve inceliklerini dikkate alarak marufu yaymalı ve "iyi"nin kökleşmesini sağlamalıdır. Nitekim Kur'an-ı Kerim, daha ziyade belli bir etkinliği ve özel imkanları olanları "iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma" farizasıyla sorumlu kılmıştır, çünkü bu insanlar, çevresindekilere söz geçirebilmektedirler: "Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirip iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, marufu emrederler, münkerden sakındırırlar..." (Hac, 41)
Yüce Yaratıcı'dan bu ilahi farizanın edasında herkese başarı nasib etmesini ve bu eserde bir kusurum olursa beni bağışlamasını diliyor ve yardımcı olma büyüklüğünü gösterenlere teşekkürü borç biliyorum.
Dostları ilə paylaş: |