Mahmut arslan hak-iŞ Konfederasyonu Genel Başkanı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kadın Emeği Buluşması



Yüklə 55,83 Kb.
tarix27.10.2017
ölçüsü55,83 Kb.
#15839

Mahmut ARSLAN

HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı
8 Mart Dünya Kadınlar Günü

4. Kadın Emeği Buluşması

Sendika-Kadın Birlikte Daha Güçlü Geleceğe”



8 Mart 2015 /Ankara
Sayın Bakanlarım,

Sayın Milletvekillerim,

ILO’nun Değerli Direktörü,

Siyasi Parti ve Sivil Toplum Örgütlerinin Değerli Temsilcileri,

HAK-İŞ’e bağlı Sendikalarımızın kıymetli yöneticileri,

81 ilimizden gelen HAK-İŞ ve sendikalarımızın değerli Kadın Komite

Başkanları ve Yöneticileri,

Saygıdeğer Konuklar,

Değerli Basın Mensupları,
Konfederasyonumuzun düzenlediği Dünya Kadınlar Günü etkinliklerimize hoş geldiniz. Katılımınızdan dolayı, şahsım ve HAK-İŞ topluluğu adına, teşekkür ediyor, hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Konuşmamın hemen başında başta Mersin’de vahşice katledilen Özgecan Aslan kızımız olmak üzere şiddet kurbanı olan kadınları ve iş kazalarında kaybettiğimiz kadınları rahmetle anıyorum. Allah’tan geride kalanlara, ailelerine sabır diliyorum.
Kadına yönelik şiddet dünyanın hemen her bölgesinde, son bulması için çalışılan ancak her gelir ve öğrenim düzeyinde evli, bekar ya da boşanmış kadınların yaşadığı acı bir gerçektir.
Dünyada her üç kadından biri hayatının bir döneminde şiddete maruz kalmaktadır.

HAK-İŞ olarak, ülkemizde de önemli bir toplumsal sorun niteliğinde olan, son dönemlerde artarak, daha görünür bir hal alan, vicdanları kanatan kadına yönelik şiddeti, insan hakları ihlali olarak değerlendiriyor, kabul edilemez buluyoruz.
Yapılan bütün yasal düzenlemelere rağmen devam eden, “Doğal” ya da “kaçınılmaz”, “kader” ya da “yazgı” olmayan kadına yönelik şiddetin son bulması için zihinsel bir dönüşüme ihtiyaç vardır.
Kadına yönelik şiddette karşı “şiddete sıfır tolerans” yaklaşımı bir devlet politikası haline gelmeli, çalışmalar daha caydırıcı, daha kapsayıcı ve daha etkili araç ve politikalarla sürdürülmelidir.
HAK-İŞ olarak, “Şiddete Sessiz Kalmayın! Şiddete Ortak Olmayın” “Yeni Canlar Yanmasın, Özgecan’lar Ömrünün Baharında Solmasın” diyoruz.
Değerli Dostlar,
Bu gün; kadınların, özellikle de EMEKÇİ KADINLARIN seslerini yükseltecekleri, emeğin onuruyla duruş gösterecekleri bir gündür.
Bu günün sadece adı bile, büyük mesajı vermeye yeter diye düşünüyorum.
Bu gün, tarihsel referansıyla; İNSANLIK ONURUnun hiçe sayıldığı, bir çalışma düzenine karşı derin bir İNSANİ TEPKİ ve direnişin sembolü olan, önemli bir gündür.
Emeğin vicdanı olan kadınların, bu onurlu gününü yürekten kutluyorum.
Bu anlamlı günde, HAK-İŞ’in bu günlere gelmesi için mücadele veren, emeği geçen kadınlarımıza teşekkür ediyor, ahirete göçenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Çünkü onlar, herşeyin üstünde bir değere sahiptirler…
HAK-İŞ olarak; emekçi kadınların, geleceğin erdemli sendikal inşasında, önemli katkıları olacağına inanıyoruz.
O’nun için buradayız, onun için hep birlikteyiz.
Bugün emekçi kadınların sorunlarının tartışılacağı, çözüm yollarının aranacağı ve ortak bir deklarasyonla dünyaya mesaj verileceği önemli bir gündeyiz.
Biz, TÜRKİYE’DE KADIN OLMAnın, Çalışma hayatında KADIN EMEKÇİ OLMAnın ne olduğunu biliyoruz.
Biz, kadınları sadece İSTATİSTİKLERE KONU OBJELER değil, bizzat sendikal harekette ETKİN ROLLER ÜSTLENEN ÖZNELER olarak görüyoruz. Bu fonksiyonlarıyla HAK-İŞ ve bağlı sendikalarımızda onlara alanlar açıyoruz.
Değerli Konuklar,
Biz, sendikacılığımızın ERDEMLİ bir MÜCADELE olarak, evrensel değerlerle bütünleşmiş, MEDENİYET köklerimizden kaynaklandığına inanıyoruz.
Özellikle bu toprakların ürünü AHİLİK, sendikal örgütlenmeye de esas teşkil edebilecek önemli bir referanstır diye düşünüyoruz.
Bu anlamda, üzerinde yaşadığımız toprakların VATAN haline gelmesinde, kadınların nasıl bir öncü rol üstlendiğine ilişkin, önemli bir tarihsel gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tarihçi Aşıkpaşa’nın yazdığına göre; Anadolu’nun fethinde dört önemli grup görüyoruz. Bunlardan;
Bâciyan-ı Rum, yâni “Anadolu Kadınları” , günümüzden 7 asır önce “örgütlenmiş” bir topluluk olarak karşımızda durmaktadır.

Ahi Evran Hz.lerinin eşi Fatma Bacı önderliğinde kurulan bu örgüt, Anadolu’nun yaşanabilir bir vatan haline gelmesinde inisiyatif almış, siyasi, sosyal ve ekonomik faaliyetlere katılmış, bugünkü anlamda “sivil toplum örgütü” olarak işlev görmüştür.
Aynı tarihlerde Batı’da ise kadınların cadı ve günahkâr olarak suçlandığı, engizisyon mahkemelerinde yargılandığına, ölüme mahkûm edildiğine de dikkatlerinizi çekmek isterim.
Sadece bu örnek bile “kadın örgütlenmelerimiz”in kaynağının medeniyet dünyamızda da bulunduğuna dair önemli bir göstergedir diye düşünüyorum.
7 asır önce gerçekleşen bu “kadın yapılanması”, maalesef bugün bütün çabalara, modern imkan ve araçlara rağmen, bu çapta ve bu ölçekte oluşturulamıyor, yapılandırılamıyor.
İşte HAK-İŞ bugün, tüm sendikalarıyla ERDEMLİ BİR KADIN yapılanmasını, bu vizyonla sürdürmektedir.
Sendikal hareketi ve kadınların onurlu mücadelesini, ideolojik bir sapma ile tarihimizden koparma çalışmalarına rağmen, ısrarla tarihsel genlerimizden yeni sendikal değerler çıkarmaya çalışıyor, geleceğimizi tarihi birikimimizle inşa ediyoruz.
Tarihsel köklerimize baktığımızda; bütün insanlığın annesi Hz. Havva, Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem, Peygamberimizin annesi Hz. Amine, eşleri Hz. Hatice ve Hz. Ayşe, kızı Hz. Fatma’nın o günkü toplumsal fonksiyonlarını düşündüğümüzde, bugünün kadınlarına ışık tutacak fikir ve eylemlerin, temel ölçülerini verdiklerine tanık oluruz.
Yüzyılımıza baktığımızda ise…
Dünya Kadınlar Gününe adını veren mücadeleden 98 yıl sonra, yâni 1955’te yaşanan RosaParks olayını biliyorsunuz. Tekstil işçisi bir kadın emekçinin anlamsız bir yasağa karşı verdiği mücadele, Amerika’da zenci-beyaz ayrımını ortadan kaldırmıştır.
Bu kadın emekçinin verdiği insan hakları mücadelesinde nasıl sonuç aldığı hepimizin hafızalarındadır. ABD Başkanı Barak OBAMA seçildiğinde, yemin töreninde bu olayı hatırlatarak ben 60 yıl önce lokantalarda babasına yemek bile verilmeyen bir adamın çocuğuyum!demişti.
Bu olay; statükonun ördüğü duvarların, mücadele ile nasıl aşılacağını bize gösteren önemli bir kadın örneğidir.
Coğrafyamızın bilgelerinden Hz. Mevlâna da, “kadın”a özel bir yer verir. Kadın “Önce İnsan”dır. İnsan gerçeğinin, erkek ve kadında tecelli eden hakikati, Hz. Mevlâna’da çok derin anlamlara bürünür. Mevlâna: O güzel sevgili, kalpleri cezbeden bir pınarın nurudur. Kadın hakk’ın nurudur…”diyor.
Değerli Konuklar,
Kadın, zannedildiğinin aksine himaye edilen değil; himaye eden, nesne-obje değil bizzat ÖZNE olandır.
Bu anlayışla HAK-İŞ; Kadın Komitelerini kurumsal hale getirmiş, izlediği kadın politikalarıyla doğru bir yol haritası oluşturmuş, projeleriyle mesafe alarak, bu konudaki kararlılığını devam ettirmektedir.
HAK-İŞ Kadın Komitesinden iki arkadaşımız HAK-İŞ’i uluslararası alanda temsil etmektedir
HAK-İŞ, son genel kurulunda da kadın odaklı 4 önemli karara imza atmıştır.
Ana Tüzüğünde de şu ifadeye yer vermiştir:
HAK-İŞ; kadının çalışma yaşamına etkin olarak katılmasına, toplumdaki ve sendikal hareketteki rol ve statüsünün yükseltilmesine yönelik çalışmalar yapmayı sendikal öncelikleri arasında görür.”
Değerli Konuklar,
Ülkemizin yakın siyasî tarihinde, ne yazık ki kadınların özgürlüklerine yönelik çağdışı dayatmalar, baskılar ve kısıtlamalar yaşanmıştır.
Hafızalarınızı yoklayınız…
· Biz; halkın oylarıyla seçilmiş bir kadın milletvekilinin, inanç özgürlüğü hakkı hiçe sayılarak başörtüsünden dolayı milletin meclisinde, nasıl aşağılandığını ve “bu kadına haddini bildirin” diyen Başbakanları gördük. Ancak şimdi çok şükür Mecliste başörtülü milletvekilleri gururla görev yapıyor.
· Biz; çocuklarına bir dilim ekmek temin etmek için, çalışmak zorunda kalan fakat, kıyafetlerinden dolayı çalışma hakkı elinden alınmış kadınların işyerlerine alınmadığını veya “ya başörtün ya da kapı dışarı” diyen işverenleri de gördük.
· Biz; Başörtülü eğitim hakkı engellenen genç kızlarımızın, üniversite kapılarında yaşadıkları travmaları ve trajedileri de gördük.
· Ne yazık ki 20. Yüzyıl Türkiye’sinde birileri, bu yüzyılın utançlarını kadınlara, genç kızlara yaşattılar, onların özgürlüklerini, temel insan haklarını gaspettiler.
· Daha oyun çağındaki 13-14 yaşındaki kız çocuklarımız, ne yazık ki başörtülerinden dolayı polis coplarına maruz kaldılar.
Bugün bu tablolar büyük ölçüde yaşanmıyor.
Burada, eğitim ve çalışma hakkını bir lütuf değil, bir hak olarak yeniden elde etme mücadelesi veren ve haklarını birer birer alma sürecin kilitlenmiş kadınları görüyoruz.
Onları kutluyorum!
Çünkü biz; “Haksızlık karşısında susmayınız! Zira; haklarınızla birlikte onurunuzu da kaybedersiniz!” diyerek, şahsiyet ve mücadeleyi erdemleştiren bir kültürden geliyoruz.
Ancak hâlâ yapılması gereken işler,

Aşılması gereken engeller,

Varılması gereken menziller var.
Değerli Konuklar,
Hükümetimizin Kadın istihdamını teşvik için doğum izni, çocuk yardımı, kreş, emeklilik yaşı gibi konularda yapacağı düzenlemeleri olumlu buluyor ve destekliyoruz. Kadınlara yönelik yeni açılımlarla bu konuda ilerleme sağlanmasından dolayı da Sayın Başbakanımıza ve Hükümetimize teşekkür ediyoruz.
Bütün bu iyi niyetli çabalara rağmen, Kadın istihdamı konusunda hâlâ yapılması gerekenler olduğunu biliyoruz.
Kadınların çalışma hayatında daha fazla yer alması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması, önemli bir hedef olarak önümüzde durmaktadır. Yapılan tüm düzenlemelere ve kadınların iş gücüne katılımında yasal açıdan herhangi bir ayrım olmamasına rağmen, bu durum hâlâ rakamlara yansımamaktadır. Bunu aşabilmenin yolu da yasalardan çok, kafaları değiştirmekle mümkündür.
Bu konuda ülkemizin önünde duran en önemli hedef bir “zihinsel dönüşüm projesi”nin uygulanması olmalıdır.
Türkiye olarak başta AB ve OECD ülkeleri ile kıyasladığımızda, kadınların işgücüne katılım oranı hedeflediğimiz seviyenin oldukça gerisindedir.
Ayrıca kadınların çözüm bekleyen;
Ø Fırsat eşitsizliği ve ayrımcılık,

Ø Çocuk Bakımı ve Çocuk yardımları,

Ø Asgari gelir desteğinin uygulanması,

Ø Aile yardımının modern bir sosyal güvenlik sigortası olarak uygulamaya konulması,

Ø Kadın istihdamını artırmaya yönelik teşvik mekanizmalarının etkinleştirilmesi,

Ø Ebeveyn izni düzenlemeleri, doğum sonrası izinler, gibi konuların önümüzdeki dönemde sosyal taraflarla tartışılarak bir an önce yeni uygulamaların hayata geçirilmesini ümit ediyoruz.
Değerli Konuklar,
Biz şu anda bu salonda Dünya Kadınlar Gününü kutlarken ve sorunlarımızı tartışırken;
· Filistin’de, Gazze’de kadın olmayı düşünün…

· Bosna Katliamında kadın olmayı düşünün…

· Irak’ta, Afganistan’da kadın olmayı düşünün…

· Komşumuz ve kardeşimiz Suriye’de kadın olmayı düşünün…

· Afrika’da, Somali’de kadın olmayı düşünün…

· Hocalı’da, Sincan-Uygur’da kadın olmayı düşünün…

· Myammar’da-Arakan’da kadın olmayı düşünün…

· Türkiye’de çocuklarını terör olaylarında kaybeden anaları düşünün…
İşte o kadınlar, her türlü acının ve savaşın içinde DÜNYANIN KADIN VİCDANIDIRLAR !
Bu salonda bulunan bizler, bu vicdanların çığlığını duyuyor, paylaşıyor ve onları saygıyla selamlıyoruz.
Her konuda insan hakları, özgürlük ve evrensel hukuktan bahseden uluslararası camiaya bu salondan sesleniyoruz:
Gazze’de acılara boğulmuş, eşini ve bütün çocuklarını kaybetmiş bir kadına hangi insan haklarından söz edebiliriz?
Yüzyılın trajedisini yaşayan Bosna’lı kadına hangi insan haklarından söz edebiliriz?
Bir başka trajik gerçeğe işaret etmek istiyorum:
Afrika’da bir kadının, evinin su ihtiyacını giderebilmek için günde 4-6 saat harcayarak ve 10-15 km yürüyerek, evine 20 litre su taşıması gerekiyor. Ve dünyada milyonlarca kadın, çocuğunu kirli sudan bulaşan hastalıklardan dolayı kaybediyor.
Bu kadınlara hangi haktan söz edebiliriz?
Su hakkından mı?

Yaşama hakkından mı?

Sağlık ve eğitim hakkından mı?

Annelik hakkından mı?
Değerli Konuklar,
HAK-İŞ olarak biz; “sadece yaptıklarımızdan değil, yapmaya muktedirken yapamadıklarımızdan da sorumluyuz” ilkesiyle, bu büyük trajediyi de dünyamızın her yerinde yaşanan kadın trajedilerini de kendi trajedimiz sayıyor ve çözüm için neler yapabiliriz diye çabalıyoruz.
Bu bağlamda;
İçerisinde bulunduğumuz hassas süreçte kadınlarımıza önemli görevler düşmektedir. Ülkemiz kadınları terörün sona erdirilmesi sürecine dahil olmalı, çözüm için katkı ve destek vermelidir. Terör en çok kadınları vurmakta, bedelini en ağır bir şekilde kadınlar, eşler, analar ödemektedir. Onun için onları tarihi bir görev beklemektedir.
Biz HAK-İŞ ve HAK-İŞ’li kadınlar olarak terörün bir an önce sona ermesi için bu süreci destekliyoruz.
Türkiye terörle ilgili 30 yıldır verdiği mücadele yeni bir aşamaya gelmiştir. Hükümetimizin terörün sona erdirilmesi çabalarını önemsiyoruz. Bu çabaların başarılı olmasını istiyoruz.
Çünkü; hiçbir şey insan yaşamından daha değerli değildir.
Çünkü, bizim kültürümüzde, bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş, bir insanı dirilten de bütün insanlığı diriltmiş gibidir.
İnsanlar ölmesin,

Analar ağlamasın,

Eşler yalnız kalmasın,

Çocuklar çığlık atmasın, babasız kalmasın diyerek, bu süreci destekliyoruz.
Çünkü biz, insanların ölmesini değil, yaşamasını istiyoruz.
Bu amaçla kendisini yaşatmayı başaramadığımız Özgecan Aslan kardeşimizin en azından aziz hatırasını yaşatmak amacıyla bir hatıra ormanı oluşturduk. Dün Kadın Komitesi üyelerimizle “Özgecan Aslan Hatıra Ormanına” ilk fidanları diktik. Dileğim ve temennim odur ki kadına yönelik şiddet son bulsun.
Etkinliklerimizin, yeni ufuklar açmasını diliyor,
HAK-İŞ adına sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Yüklə 55,83 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin