Tarih: 8 Aralık 2011



Yüklə 102,27 Kb.
tarix03.04.2018
ölçüsü102,27 Kb.
#46448

Tarih: 8 Aralık 2011

Önergeyi veren parlamenter/kurum: Niki Tzavela (EFD)

Yanıtlayan kurum/kişi:Avrupa Komisyonu
1.Türkiye’nin provokatif ifadeleri
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Londra'ya yaptığı ziyaret sırasında Türk basınına Avrupa Birliği ve Kıbrıs Cumhuriyeti hakkında sert açıklamalar yaptı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Akşam Gazetesi'ne ‘’Bu bizim stratejik tercihimizidir. Ayrıca sizin de namus borcunuz' deriz. Muhakkak o baskımızı hissettiririz. Şu anda neredeyse hiçbir fasıl açılamaz hale geldi. Bunun AB için büyük itibarsızlık olduğunu belirtiyoruz.’’ dedi.
Gül ’’ 2012'de büyük itibarsızlık yaşanabilir. Düşünebiliyor musunuz? AB'nin tüm ilkeleri çiğnenerek Kıbrıs Rum kesimi yarım bir şekilde AB'ye katıldı. Bu ailenin standartlarını çiğneme örneğiydi. Şimdi de bu eksik ülke AB 'ye başkanlık yapacak. Böyle bir birlikten bahsediyoruz. Böyle yarım bir ülke başkanlık yapacak. Böyle 'miserable' (sefil) birliğe böyle yarım bir başkanlık olacak.’’ diyerek 2012 yılının ikinci yarısında AB dönem başkanı olacak Kıbrıs Cumhuriyeti'ne atıfta bulunarak sözlerine devam etti.
Aynı kaynağa göre Gül, ‘’Dışişleri Bakanı da hükümet de gerekli açıklamalarda bulundu. Biz onları yokluğa mahkum edeceğiz. Komisyon’da sorun yok. Ancak Rumlar’ın başkanlık yapacağı toplantılara katılmayacağız.’’ dedi.
Yukarıdaki bilgiler ışığında Komisyon, AB’ye tam üyelik yolunda bu gibi resmi açıklamalara genel olarak Komisyon cevap vermese de Komisyon Türkiye’nin aday ülke olması özelliği düşünülerek bu provokotif açıklamalarına bir cevap verecek mi?
Yanıt: Avrupa Konseyi, Türkiye'nin bu açıklamaları hakkında ciddi bir kaygı içine düşüldüğünü belirterek Türkiye'yi Avrupa Birliği'nin başlıca kurumu olan Konsey Başkanlığı'na saygıya davet etti.

Question:

he Turkish President has reportedly talked about a ‘miserable Union’ that will only have a half-presidency in the second half of 2012 when the Republic of Cyprus assumes the presidency.

The Turkish President, Abdullah Gül, is reported by the Turkish press to have made extremely harsh statements about the European Union and the Republic of Cyprus, during his visit to London.

‘In our contacts with EU Member States we tell them that integration is our strategic choice, but a question of credibility for you. We will step up the pressure. We have reached a point at which no new chapter is being opened. We say that this represents loss of prestige for the EU’, Mr Gül told Aksam newspaper.

He went on to say that ‘the EU may suffer the greatest loss of prestige in 2012. Consider that the Greek Cypriot side joined the EU in violation of all the principles of the EU and then only incompletely and by half. This was an example of violation of the rules of the (EU) family. And now that half-country, this incomplete country will be assuming the presidency of the EU This miserable Union will have a half-presidency’; he was referring here to the fact that the Republic of Cyprus will be assuming the EU presidency in the second half of 2012.

According to the same source, Mr Gül said that ‘both the foreign minister and the government have said all that needs saying. We will condemn them to misery. There will be no problem with the Commission. But we shall not be taking part in meetings chaired by the Greek Cypriots.’

In view of the above, will the Commission say:

Despite its consistent position of not commenting on statements, will it nevertheless comment on the provocative statements made by Mr Gül, since Turkey is a candidate country for EU accession?

Answer: The Commission refers to the Conclusions of the European Council of 9 December 2011, in which the European Council expresses serious concern with regard to Turkish statements and threats and calls for full respect of the role of the Presidency of the Council, which is a fundamental institutional feature of the EU provided for in the Treaty.


Tarih: 5 Aralık 2011

Önergeyi veren parlamenter/kurum: Antigoni Papadopoulou (S&D)

Yanıtlayan kurum/kişi: Avrupa Komisyonu
2. TC Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından yapılan yorumlar
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Londra ziyareti sırasında, 2012’nin ikinci yarısında AB dönem başkanlığını üstlenecek olan Kıbrıs Rum Yönetimi’ne aşağılayıcı bir şekilde değindi. Gül, İngiliz tarafını ima ederek, sağlanacaksa uzlaşmanın derhal sağlanması gerektiğini aksi takdirde AB’nin bu sorunla baş etmek zorunda kalacağını söyledi.


  1. Bu gözlemlere dayanarak, Kıbrıs Rum Yönetimi etkin hale geldiğinde, özellikle AB’nin gücünün yetmemesi ve ‘’yarım ülke’’ söyleminin söz konusu olması mümkün mü?

  2. Komisyon Türk ileri gelenleri tarafından yapılan kabullenilmeyecek yorumlarla ve Türkiye’ye empoze edilen yaptırımlarla ilgili hoşnutsuzluğunu ifade edecek mi?

  3. Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 2012’nin ikinci yarısında AB dönem başkanlığını üstlenmesinin geri dönüşü olmayan bir karar olduğu Türkiye için yeterince açık mıdır ya da AB üye ülkesine yapılan tehditlerin devamına izin verilmesine devam edilecek midir?

  4. Türkiye’nin, Avrupa Birliği ile müzakere sürecine devam etmesi demek AB’ye sayıgısızlık gösterme hakkına sahip olması anlamına mı gelmektedir?

Yanıt: Avrupa Konseyi, Türkiye'nin bu açıklamaları hakkında ciddi bir kaygı içine düşüldüğünü belirterek Türkiye'yi Avrupa Birliği'nin başlıca kurumu olan Konsey Başkanlığı'na saygıya davet etti.

Question: During his visit to London, the Turkish President, Abdullah Gül, referred disparagingly to the assumption of the EU Presidency by the Republic of Cyprus in the second half of 2012 as ‘half a country in charge of a decaying Europe’. Addressing British MPs, he observed that the Presidency of half of Cyprus would reveal the EU in all its weakness and professed to feel great anxiety since, under these circumstances (‘half-presidency’), the EU would bear responsibility for failure to reach agreement within Cyprus and would be forced to accept the consequences. In view of this, can the Commission give categorical answers to the following questions:



1.

Does it concur with these observations, in particular with regard to ‘a decaying European Union’ and ‘half a country’ with reference to the Republic of Cyprus?

2.

Will the Commission in no uncertain terms finally make known its displeasure at the inadmissible comments constantly being made by leading Turkish dignitaries and impose firm sanctions on Turkey?

3.

Will it make it abundantly clear to Turkey that assumption of the EU Presidency by the Republic of Cyprus in the second half of 2012 is a final and irreversible decision or will it instead continue to allow threats to hover over an EU Member State?

4.

Is Turkey entitled to show such blatant disrespect for the EU while at the same time continuing to engage unhindered in negotiations for EU membership?

Answer: The Commission refers to the Conclusions of the European Council of 9 December 2011, in which the European Council expresses serious concern with regard to Turkish statements and threats and calls for full respect of the role of the Presidency of the Council, which is a fundamental institutional feature of the EU provided for in the Treaty.

Tarih:16 Kasım 2011

Önergeyi veren parlamenter/kurum: Monika Flašíková Beňová (S&D)

Yanıtlayan kurum/kişi:Avrupa Komisyonu


3. Türkiye'nin iltica konusunda ilerlemesi:
Avrupa Komisyonu yıllık raporunda Avrupa genişleme stratejisinin uygulanması ve batı Balkan ülkeleri,Türkiye ve İzlanda'nın katılımı ile ilgili başlıkları konu etti. Türkiye ile ilgili olarak raporda mülteci politikası, sığınma hakkı arayan kişiler ve yasadışı göçmenlik konuları dikkat çekiyor. Türk gecekondu bölgelerinin sayısı 31'den 51'e çıkarak uluslararası koruma gerektiren boyuta ulaşmıştır.Ancak oturma izni verilen sığınmacılar için oluşan koşullar da bununla beraber oldukça değişmiştir. AB vatandaşı olmayan kişilere geçici korumadan başka bir şey önerilmemektedir ve Türkiye'nin hala bir ulusal mülteci yasası yoktur. Ayrıca sığınmacıların ücretsiz hukuki yardım ya da danışmanlık hizmeti sistemine yeterli erişimi yoktur. Rapor Türkiye ile Avrupa Birliği arasında mültecilerin geri kabul anlaşması imzalaması gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak rapor, Komisyon'un gelecekte bu anlamda almayı düşündüğü önlemler konusunda belirsiz kalmaktadır.
Komisyon 2012 yılında Türkiye'nin iltica politikası konusunda ne gibi gerçek önlemler almak niyetindedir?
Yanıt: Türkiye hakkındaki 2011 İlerleme Raporu'na göre Komisyon, Türkiye’nin iltica alanında bazı, göç alanında da sınırlı ilerlemeler kaydettiğini belirtmiştir. Komisyon 2012 yılında da Türkiye'de bu iki alanı izleyecek ve değerlendirecektir. Komisyon özellikle Türkiye'yi sığınmacı ve mültecilerin durumunu düzenleyen kapsamlı bir yasal çerçevenin devamı konusunda olduğu kadar AB standartları ile paralel olarak uluslararası korumaya ihtiyaç duyan kişilerin kişilerin korunmasına yönelik idari kapasiteyi arttırmak için de teşvik etmeye devam edecektir. Türkiye Katılım Öncesi Yardım Aracı kapsamında iltica ve göç alanındaki çabaları için mali destek almaya devam edecektir.
Ayrıca Komisyon, Türk yetkililerine vize, hareketlilik ve göç alanlarında belli bir diyalog çerçevesinde beraber hareket etmek amacıyla tartışmaya hazır olduğunu belirtmiştir.

Question: The European Commission has issued its annual report, in which it deals with the implementation of the European enlargement strategy and progress as regards the accession of the western Balkan countries, Turkey and Iceland to the European Union. With regard to Turkey, the report points out that Turkey’s progress with respect to asylum policy and the problem of asylumseekers and illegal migrants is inadequate. The number of Turkish shanty towns housing people requiring international protection has risen from 31 to 51, but the conditions for refugees who have been granted permission to stay vary greatly in the country. Applicants of non-European origin are not offered any more than temporary protection and Turkey still has no national asylum legislation. Asylumseekers do not have adequate access to free legal aid or to a system of counselling services. The report also emphasises the need to sign an agreement for the readmission of people between Turkey and the European Union. However, the report is vague as to the measures the Commission intends to take in this respect in the future.

What actual measures does the Commission intend to take as regards Turkey’s asylum policy in 2012?

Answer: In its 2011 Progress Report on Turkey, the Commission noted some progress in the area of asylum and limited progress in the area of migration.

The Commission will monitor and assess progress Turkey makes in these two areas also in 2012. In particular, the Commission will continue encouraging Turkey to adopt a comprehensive legal framework regulating the status of asylumseekers and refugees in Turkey, as well as to increase the national administrative capacities to identify the persons in need of international protection and to carry out refugee status determination, in line with the EU standards. The Commission will also continue encouraging the Turkish authorities to increase their capacity to provide reception and assistance to the persons recognised as being in need of international protection.

Turkey will continue receiving financial support for its efforts in the field of asylum and migration under the Instrument for Pre-accession Assistance. For more details, please refer to the Commission's answer to Question P008717/2011(1).

The Commission will also be ready to discuss additional forms of cooperation in these areas in the framework of the dialogue on visa, mobility and migration which it has proposed to the Turkish authorities.

Tarih:15 Kasım 2011

Önergeyi veren parlamenter/kurum:Brice Hortefeux (PPE)

Yanıtlayan kurum/kişi:Avrupa Komisyonu


4.Avrupa Birliği Dayanışma Fonu
Fransa'nın güneyindeki ve İtalya'daki fırtınalar ve Türkiye'de meydana gelen depremler
Avrupa Birliği Dayanışma Fonu (EUSF), büyük doğal afetler ile başa çıkmak ve hasar görmüş bölgelerde dayanışma göstermek için kurulmuştur. EUSF her yıl maksimum 1 milyar € 'ya kadar dağıtabilir durumdadır. Bu miktarın dörtte biri her yılın 1 Ekim tarihinde yıl sonundan önce ortaya çıkması muhtemel ihtiyaçların karşılanması için tutulur.
Şiddetli fırtınalar Fransa'nın güneyini ve İtalya'nın kuzeyini vurmuştur ve bu bölgelerde ağır hasara yol açmıştır.Bu bölgeler EUSF'den yardım almak için uygun mu? Eğer öyleyse, tahmini ne kadar yardım alabilir?
Buna ek olarak, Türkiye'nin doğusunda şiddetli bir deprem oldu. EUSF, Türkiye'ye yardımcı olacak mı?Eğer öyleyse bu yardımın miktarı ne olacak?Dayanışma Fonu'nun son haftalarda afete uğrayan bölgeleri desteklemek için yeterli fonu var mı?
Yanıt: Dayanışma Fonu bir dizi koşullar yerine getirildiği takdirde etkilenen ülkenin ulusal makamlarının başvurusu üzerine verilebilir. Komisyon kendi inisiyatifi sonucu bu fonu kullanmayabilir.
Kabul edilebilmesi için Komisyon'a afetin başlangıcından itibaren 10 hafta içerisinde başvurulmalı ve başvuru, afetin neden olduğuna ve zarara dair sağlam bir değerlendirmeye dayalı olmalıdır. Dayanışmayı Teşvik Fonu'nun , Fransa ve İtalya'da aktive edilmesi için zararın eşiği 3.536 milyar € iken Türkiye için eşik 1.982 milyar € olduğu belirtilmiştir. Zararın eşiğin altında olması sözkonusu olursa ülkeler olağanüstü afet bölgeleri için istisnai bir kuraldan yararlanabilirler. Bu durumda, başvuran ülke, felaketin söz konusu bölgede nüfusun büyük bir kısmını etkileyen ve yaşam koşulları ve bölgenin ekonomik istikrarı üzerinde ciddi ve kalıcı yansımaları olduğunu kanıtlamalıdır. Bu koşullar kümülatif olarak uygulanır.

Question: The European Union Solidarity Fund (EUSF) was set up to cope with major natural disasters and to demonstrate the EU’s solidarity with devastated regions.

The EUSF can deploy up to a maximum of EUR 1 billion in aid every year. One quarter of this amount must still be available on the 1 October each year, so that any needs arising before the end of the year can be met.

Violent storms have hit the south of France and the west coast of Italy recently, causing heavy flooding and claiming many victims. There is considerable damage to property.





Can these regions be considered eligible for assistance from the Solidarity Fund? If so, how much aid is it estimated they could receive?



Further to this, eastern Turkey has been hit by violent earthquakes. The number of victims is still rising. Will aid from the Solidarity Fund be released for Turkey?



If so, how much aid will be granted via the European Union Solidarity Fund?



Does the Solidarity Fund have sufficient funds to support all the countries and regions hit by disaster in recent weeks?

Answer: Solidarity Fund aid may be granted upon application of the national authorities of the affected country if a number of conditions are met; the Commission may not activate the Fund on its own initiative. None of the countries referred to by the Honourable Member has submitted an application.

To be admissible, applications have to reach the Commission within 10 weeks of the start of the disaster and must be based on a solid assessment of damages caused. The threshold for activating the Solidarity Fund for France and Italy is direct damage exceeding EUR 3 536 billion, for Turkey the threshold is EUR 1 982 billion. If the damage remains below the threshold, countries may benefit from the exceptional rule for so-called extraordinary regional disasters. In that case, the applications would have to show that the disaster affected the major part of the population in the region concerned and has serious and lasting repercussions on living conditions and the economic stability of the region. These conditions apply cumulatively. For the reasons outlined above, the Commission cannot say whether the regions referred to by the Honourable Member would qualify for aid. Any possible amount of aid would be calculated by the Commission on the basis of total direct damage, generally between 2.5 % and 3.5 %.

Italy has announced to the Commission that it is considering an application; the French and Turkish authorities have not so far. The Commission is ready to give guidance and advice on application preparation. Solidarity Fund appropriations would be sufficient to respond in the normal way, should these countries apply and qualify for aid. Details on the Solidarity Fund can be found at: http://ec.europa.eu/regional_policy/thefunds/solidarity/index_en.cfm

Tarih:11 Kasım 2011

Önergeyi veren parlamenter/kurum: Kyriacos Triantaphyllides (GUE/NGL), Marie-Christine Vergiat (GUE/NGL)

Yanıtlayan kurum/kişi:Avrupa Komisyonu
5.Kapadokya’daki kültürel mirasın hasarı
Önde gelen bir Türk gazetesindeki habere göre Kapadokya'daki tarihi konaklar,kiliseler ve diğer kültürel eserler bölgede film çeken televizyon ekiplerinin dikkatsizliği sonucu hasar görmüştür. Son yıllarda Kapadokya’nın tarihsel ve kültürel mirası yok etme pahasına film endüstrisinin en popüler yerlerinden biri haline geldiği görülmektedir.
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı(ÇEKÜL)'nın bir temsilcisi Mahmutpaşa Mahallesi'ndeki eski bir Rum evinin film çekmek amacıyla yandığını ve bu esnada Cemil Kilisesi dahil olmak üzere eski binaların hasar gördüğünü belirtmiştir. Buna ek olarak Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi'nden ödünç alınan dört değerli tarihi eser de yanarak tahrip gören tarihi eserler arasındadır.
Türkiye dünyanın kültürel ve doğal mirasının korunmasını sağlayan UNESCO Dünya Mirası Sözleşme'sini onaylamış ve UNESCO Kapadokya bölgesini dünyanın 93 eşsis kültürel mirası arasında sınıflandırmıştır.
Aday ülke olarak Türkiye de AB Kültürü 2007-2013 programına katılmıştır. Böylece Avrupa genelinde kültürel işbirliği değerlerinin desteğine ve Kapadokya'nın da tartışmasız parçası olduğu Avrupa kültürel mirasının korunmasına talip olan Türkiye üzerine düşeni yapmalıdır.
1. Komisyon kültürel mirasın korunmasını garantiye almak için ne gibi eylemlerde bulunacaktır?Komisyon bu alanda sinerji yaratmak için herhangi bir uluslararası organizasyonla bağlantıya geçmiş midir?

2.Komisyon kültürel mirasın tahribini önlemek için Türkiye'ye ne gibi önerilerde bulunabilir?

3.Komisyon yukarıda belirtilen iddiaların farkında mıdır?Bu iddiaların doğruluğunu kontrol etmek ve hasarın boyutunu belirlemek niyetinde midir?
Yanıt: Komisyon'un edindiği bilgilere göre söz konusu ev tarihi yapı olarak tescil edilmiştir. Evin ticari amaç(film çekimi) için kullanılması Yerel Koruma Kurulu'nun izni olmadan gerçekleşmiştir ve duvarlardaki hasar yangın sonucu değil sahte duman sonucu oluşmuştur.
Avrupa Birliği'nin işleyişine ilişkin Antlaşma'nın 167. maddesine göre, Avrupa Birliği kültür alanındaki yetkisi sınırlıdır. Kültürel mirasın bakımı, koruması, sahip çıkılması öncelikle ulusal bir sorumluluktur. Bu nedenle Avrupa Birliği'nin desteği sadece ulusal ve bölgesel olabilir. Görünüşe göre Türk yetkilileri söz konusu davanın farkındadır ve bu alanda faaliyet gösteren Türk bir vakıf tarafından hazırlanan bir rapor Kapadokya'da benzer olayların olduğunu iddia etmektedir.
Türkiye için AB programı, sivil toplum kuruluşlarının da katkısıyla, sürdürülebilir kültürel mirasın yönetimi konusunda 10 milyon € finanse etmektedir. Birinci aşama (3 milyon €) şu anda uygulama aşamasındadır. Projenin ikinci aşamasının 2012 yılı içerisinde başlaması öngörülmektedir.
Question: According to a recent article in a prominent Turkish newspaper, historic mansions, churches and other cultural artefacts in Cappadocia have been damaged as a result of the recklessness displayed by TV crews filming in the region. In recent years the area seems to have become one of the most popular places in Turkey in which to film TV series, but at great historical and cultural cost.

A representative of the Foundation for the Promotion and Protection of the Environment and Cultural Heritage (ÇEKÜL) has said that an old Greek house in the Mustafapaşa neighbourhood was set on fire for filming purposes and that the old buildings damaged during filming include the Cemil Church in Ürgüp. In addition, four precious cultural artefacts borrowed from the private Cappadocia Art and History Museum were burned.

Turkey has ratified the Unesco World Heritage Convention, which provides for the protection of the world's cultural and natural heritage, and Unesco has classified the region of Cappadocia among the world's 93 unique cultural heritage sites. At the 14th Executive Board Meeting of Unesco Turkey’s National Committee, held in the Central Anatolian province of Nevşehir in September 2011, its President, Professor Öcal Oğuz, stated that this region should be the subject of a heritage protection programme.

As a candidate country, Turkey also participates in EU Culture 2007-2013 programme, thus aspiring to the values of supporting cultural cooperation across Europe and, in particular, promoting and protecting European cultural heritage, of which Cappadocia is undeniably a part.

1. What kind of follow-up action is the Commission taking in order to guarantee the protection of cultural heritage? Is the Commission involved in any kind of cooperation with international organisations, including Unesco, in an effort to establish synergies in this field?

2. What recommendations could the Commission make to Turkey in order to prevent the destruction of cultural heritage and help the Turkish authorities protect the country's cultural legacy?

3. Is the Commission aware of the allegations outlined above? Does it intend to verify their truthfulness and determine the extent of the damage?

Answer: According to the information available to the Commission, the house in question is registered as a historic structure, for which a restoration plan exists. Subsidies for its restoration have been requested by the owner and the local authorities' decision is awaited shortly. The use of this house for a commercial purpose (filming) took place without the necessary permission from the local Protection and Preservation Board and damage to the walls occurred in the course of the filming due to simulated smoke, not fire.

According to Article 167 of the Treaty on the Functioning of the European Union, the European Union has a limited competence in the field of culture. The upkeep, protection, conservation and renovation of cultural heritage are primarily a national responsibility. Therefore, the Union's action only supports national or regional action. The Turkish authorities appear to be well aware of the case in question. However, a report — which cannot yet be verified — by a Turkish foundation active in this field alleges other similar cases in Cappadocia.

The EU programme for Turkey includes EUR 10 million in funding for a new cultural heritage project, addressing the issue of sustainable management of cultural heritage, involving civil society from Turkey and the EU. During the first phase (EUR 3million), which is currently under implementation, cultural heritage training will be provided to 120 students (60 from Turkey — 60 from the EU), a model site management plan will be developed for future renovation/restoration projects and there will be a pilot restoration activity in Sinop (to turn a historic prison building into a sustainable cultural centre and a human rights museum). A second phase of the project (EUR 7million) will involve a grant scheme for the conservation of sites of cultural diversity, in partnership with the EU, and is foreseen to start in the course of 2012.

Tarih:10 Kasım 2011

Önergeyi veren parlamenter/kurum: Nikolaos Salavrakos (EFD)

Yanıtlayan kurum/kişi:Avrupa Komisyonu
6.Türkiye’de Yükselen Nükleer Kaza Riski
Son zamanlarda Türkiye’de yaşanan ve ölümlerle sonuçlanan Türkiye-Irak sınır mücadelesi ve Van Depremi gibi olaylar, Türkiye’nin güney sahilinde bulunan Akkuyu’ya inşa etmeyi düşündüğü nükleer santral projesinin sağlamlaştıracağı riski akıllara getirdi. Santral inşa edilmesi beklenen bölgenin hem deprem bölgesi olduğu hem de jeopolitik olarak dayanıksız olduğu gerekçesiyle, santralin gerek çevre, gerek doğal yaşam gerekse de insan sağlığı için tehlike oluşturacağı vurgulandı.

Bu bilgiler doğrultusunda Komisyon, son gelişmeleri dikkate alarak, böyle bir planın yaratacağı tehlike karşısında Türkiye’ye böyle önemli bir konuda hangi tutumu takınacağı söylenebilir?


Yanıt: Komisyon,Türkiye'nin de onayladığı Nükleer Güvenlik Sözleşmesi'nde nükleer güvenlik için etkinlik,yönetişim ve uygulanabilirliği arttırmak amacıyla küresel çerçevedeki gelişmeleri savunmaktadır. Bu amaçla Komisyon, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Tarafından desteklenen uluslararası girişimlere katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

Question : The recent deadly fighting on Turkey's borders with Iraq and the earthquake in Van confirm the degree of risk involved in the Turkish government's decision to proceed with the construction of its first nuclear power station at Akkuyu on the country's south coast.

As the area as a whole is characterised by geopolitical instability and intense seismic activity, Turkey's decision increases the risk to the environment of the region and the lives and safety of the local population.

In view of the above, will the Commission say:

Taking into account recent developments which demonstrate the dangers of such a policy, what position will it adopt vis-à-vis Turkey on this important issue?

Answer : In addition, the Commission advocates improvements in the global legal framework for nuclear safety, especially the Convention on Nuclear Safety, which Turkey has also ratified, with the aim of increasing its effectiveness, governance and enforceability. To this effect, the Commission intends to contribute to upcoming international initiatives supported by the International Atomic Energy Agency, aimed at enhancing nuclear safety worldwide.

Tarih:10 Kasım 2011

Önergeyi veren parlamenter/kurum: Antigoni Papadopoulou (S&D)

Yanıtlayan kurum/kişi:Avrupa Komisyonu
7. İngiltere ve KKTC arasındaki uçuşlar
Güvenilir kaynaklara göre, Türkiye’nin ulusal hava yolu şirketi AtlasJet, Nisan 2012’den itibaren her gün İngiltere’den KKTC’ye uçuş başlatacaktır. İngiltere’de tur operatörleriyle fuar sırasında gerçekleştirilen toplantı sonrasında ortaya çıkan bu gelişme fazlasıyla endişe vericidir.
Komisyon’a göre:


  1. Bu planın zarar verici yanlarının bulunduğu, Kuzey Kıbrıs’ı izole ettiği ve “sözde” yakıştırması yapılan ülkelere gitmeyi destekleyerek hele de “Kıbrıs sorununun çözümü” hala gündem konusuyken kalkışılan eylemin provoke edici nitelik taşıdığı doğru mudur?

  2. Türkiye, uygulandığı takdirde hem tüm Kıbrıslılar için seyehati kolaylaştıracak hem de hala devam eden barış görüşmelerinde daha pozitif bir hava yaratacak olan Ankara Anlaşması Ek Protokolü’nde belirtilen Kıbrıs Rum Yönetimi’ne tüm limanlarını açması yükümlülüğüne uymamış, hava limanlarını açmamıştır. Bu durumda neden baskı görmemiştir?

  3. İngiltere ve meşru olmayan sözde devletler arasında gerçekleştirilmesi planlanan uçuşları ne engeller?

Yanıt: Komisyon'un çıkış noktası bir üye ülke dahi olsa Kuzey Kıbrıs'a olan uçuşlarını yasaklamak için herhangi bir yetkiye sahip değildir. Bu konular Avrupa Topluluk hukukunun kapsamı dışında kalmaktadır.
5 Aralık 2011 tarihli Konsey kararlarında belirtildiği gibi, Konsey Türkiye'nin ayrıcılığa karşı uygulama yükümlülüğüne dair Ortaklık Antlaşması'nı yerine getirmeyi tekrarlanan çağrılara rağmen reddetmeye devam ettiğini üzülerek belirtmektedir.
Komisyon kapsamlı bir çözüme ulaşmak için her iki toplumun liderlerine ard arda çağrıda bulunmaktadır.

Question: According to reliable sources, AtlasJet, the Turkish-based airline, will begin daily flights from the UK to the Turkish-occupied part of Cyprus from April 2012. This is a very alarming development. It is reported that this agreement was concluded with British tour operators at the recent tourism fair in London. At present, only Turkish Airlines and the private company Pegasus operate flights between the pseudo-state and the UK. AtlasJet, however, intends to operate such flights on a daily basis from Stansted and Manchester in the UK to the Turkish-occupied territories, with stopovers in Ankara and Antalya.

In view of the above, will the Commission say:

1.

Does it agree that to plan such counter-productive measures which will essentially help further bolster the pseudo-state, leading to secession, on the pretext of ending the ‘isolation’ of Turkish Cypriots, at a time when talks to solve the Cyprus problem are still ongoing, is an act of provocation?

2.

Why does it not put pressure on Turkey (since the Ankara Protocol provides for such a contingency) to open its airports to the Republic of Cyprus, which would, on the one hand, facilitate travel by both Greek and Turkish Cypriots and, on the other, create a more positive climate for the ongoing talks?

3.

What does it intend to do to stymie plans to operate flights between the UK and the illegal pseudo-state?

Answer: The Commission has no competence to prohibit an airline from operating flights between Turkey and the northern part of Cyprus, even if the flight originates from a Member State. Such issues fall outside the scope of EC law.

As stated in the Council conclusions of 5 December 2011, the Council noted with deep regret that Turkey, despite repeated calls, continues to refuse to fulfil its obligation of full, non-discriminatory implementation of the Additional Protocol to the Association Agreement towards all Member States.

The issue raised by the Honourable Member illustrates once again the urgent need for a comprehensive settlement of the Cyprus problem. The Commission has repeatedly called on the leaders of both communities in Cyprus to grasp the opportunity of ongoing talks to reach a comprehensive settlement.

Tarih: 8 Kasım 2011

Önergeyi veren parlamenter/kurum: Markus Pieper (PPE)

Yanıtlayan kurum/kişi:Avrupa Komisyonu
8. Komisyon'da istihdam edilen ulusal uzmanlar
Komisyon,Türkiye ile bir anlaşmanın var olduğunu belirterek Türk uzmanların bundan böyle kendi müdürlükleri tarafından istihdam edilebileceğini öngörmektedir.


  1. Komisyon buna göre Türk ulusal uzmanlarını istihdam etmekte midir?

  2. Komisyon bu kararı katılım müzakerelerindeki ilerleme ışığında mı aldı?

  3. Türkiye'nin durumuna dair ilerleme raporları ve Türkiye'nin Kıbrıs Konsey Dönem Başkanlığı sırasında üyelik müzakerelerini donduracağı yönündeki tehditleri Türk uzmanların istihdamında önemli bir rol oynar mı?

Yanıt: İki Türk ulusal uzman şu anda Ortak Araştırma Merkezi'nde geçici olarak görevlendirilmiştir. Bir süredir de hiç bir Türk ulusal uzman Komisyon tarafından

işe alınmamıştır.
Komisyon geçici görev kararlarını katılım müzakerelerindeki ilerleme ışığına göre almaz. Türk ulusal uzmanlarının ve ulusal uzmanların mesleki eğitimleri bağımsız bir süreçtir.

Question: This question refers to Article 1 (3) of Commission Decision C(2008)6866 laying down rules on the secondment to the Commission of national experts and national experts in professional training.

In a decision of 27 September 2011, the Commission refers to the abovementioned 2008 decision, stating that it has concluded an agreement with Turkey which stipulates that Turkish national experts can henceforth be employed in its directorates-general.



Is the Commission now employing Turkish national experts?



Does the Commission make such decisions in light of the progress in the accession negotiations?



Do the progress reports on the situation in Turkey and Turkey’s threats to freeze the accession negotiations during the Cypriot Council Presidency play a part in the recruitment of Turkish experts to the Commission? 

Answer: Two Turkish national experts are currently seconded to the Commission and more precisely at the Joint Research Centre. Since the endorsement of the MoU no new Turkish national experts have been seconded to the Commission.

The Commission does not take its secondment decisions in light of the progress in the accession negotiations. The secondment of Turkish national experts and national experts in professional training is an independent process.

Tarih: 3 Kasım 2011

Önergeyi veren parlamenter/kurum: Claude Moraes (S&D)

Yanıtlayan kurum/kişi:Avrupa Komisyonu


9. Türkiye’de yaşayan Kürt azınlığı
Önümüzdeki AB Kıbrıs Başkanlığı 2012 yılında Türkiye'nin üyeliği meselesine ve AB-Türkiye ilişkilerine ilgi çekecek mi ve Komisyon, Türk-Kürt çatışması sorunu ve Türkiye'de yaşayan Kürtler'in haklarına ilişkin süreci güncelleyebilir mi?
Yanıt: Türkiye hakkındaki 2011 İlerleme Raporu'nda, Komisyon özellikle Kürt sorunun ele alınmasını amaçlayan 2009 tarihli demokratik açılımın takibinin yapılmadığını üzülerek belirtti. Kültürel haklarla ilgili, özellikle radyo,televizyon istasyonlarının Türkçe dışındaki dillerde yayın yapması gibi gelişmeler olsa bu konuda daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir.
Seçilmiş temsilcilerin ve insan hakları savunucularının tutuklanması endişe nedenidir ve yerel yönetimi engellemektedir. Kara mayınları ve köy koruculuğu sistemi hala endişe uyandırmaktadır.
Komisyon sürekli Kürt sorunu için adil bir çözüm bulunması gerektiğine dikkat çekmektedir. Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesi’nin barış, demokrasi ve istikrarın yanı sıra sosyal,ekonomik ve kültürek gelişime ihtiyacı vardır. Bı da sadece bölgede yaşayan insanların sosyal,kültürel ve ekonomik haklarının genişletilmesi ve somut önlemler üzerinde fikir birliği elde edilmesi yoluyla elde edilebilir.
Question: Ahead of the forthcoming Cypriot Presidency of the EU in 2012, which will turn the spotlight on EUTurkey relations and the issue of Turkish accession, can the Commission give an update on the progress being made on the issue of the Kurdish-Turkish conflict and the rights of Kurds living in Turkey?
Answer: In its 2011 Progress Report on Turkey, the Commission noted with regret that the 2009 democratic opening, aimed at addressing the Kurdish issue in particular, was not followed through. Although there has been progress on cultural rights, especially on the use of languages other than Turkish by radio and television stations as well as by municipalities, further efforts still have to be made. The detention of elected representatives and human right defenders is a cause for concern and hampers local government. The truth about extra-judicial killings and torture in the south-east in the 1980s and 1990s has yet to be established following the due process of law. Landmines and the village guard system are still causes for concern.

The Commission has repeatedly stressed that a balanced and fair solution to the Kurdish issue needs to be found and encouraged all parties to make all efforts to bring peace and prosperity for all the citizens of Turkey. The south-east of Turkey needs peace, democracy and stability as well as social, economic and cultural development. This can only be achieved via consensus on concrete measures expanding the social, economic and cultural rights of the people living in the region.

Tarih: 25 Ekim 2011

Önergeyi veren parlamenter/kurum: Andreas Mölzer (NI)

Yanıtlayan kurum/kişi: Avrupa Komisyonu
10.Türkiye ile yeniden kabul anlaşması
Türkiye Yunanistan yolu ile Avrupa Birliği ülkelerine girmek isteyen Afgan ve Afrika'lı mültecilerin en yoğun geçtiği ülke konumuna gelmiştir. Komisyon, Turkiye ile kaçak göçmenler hakkında bir yeniden kabul anlaşması müzakeresinde bulunmuştur. Yunanistan, Türkiye yönetiminin Yunanistan ile ikili yeniden kabul anlaşmalarının şartlarına nadiren uymaya yanaştığını öne sürerek fazla iyimser beklentilerinin oluşmasına karşı çıkmıştır. Hatta, yaptırımlar sahte bürokratik nedenler arasında geçiştirilip, sonuç olarak kaçak göçmenlerin sadece %10'unun tekrar kabul edilmesiyle sonuçlanmıştır.


  1. Türk yönetiminin, AB ile müzakere süreleri söz konusu olmasına rağmen yeniden kabul anlaşmasını sonuçlandırmayı reddetmesi konusunda Komisyonun düşünceleri nelerdir?

  2. Türkiye'nin Yunanistan ile imzaladığı mevcut anlaşmyı tam olarak uygulamadaki bariz başarısızlığı konusunda Komisyon'un tarafı nedir?

  3. Yunanistan ile Turkiye arasında mevcut yeniden kabul anlaşması kapsamındaki mültecilerin %10'unun bariz düşük oranlardaki yeniden kabul edilme durumu göz önüne alındıığında Vize koşullarını kaldırma konusundaki teklif hkkında komisyon'un tarafı nedir?Komisyon Vize koşullarının kaldırılmsı konususunda şark koşma planı var mı?Öyle ise, koşullar ve bunların çıkarımları ne olabilir?

Öyle değil ise, neden?
Yanıt:


  1. 13 Ocak 2011 tarihinde, Avrupa Komisyonu Türk yetkililer ile yeniden kabul anlaşması müzakerelerini teknik açıdan sonuçlandırmıştır. 24-25 Ocak 2011 tarihinde Adalet ve içişleri bakanları Konseyi işbu müzakerelerin sonuçlandığını onaylamış ve AV-Turkiye anlaşması taslağında politik bir anlaşmya varmıştır. Ancak Türk yetkilileri Viza libersyonu hakkında bir diyalog kurmadan anlaşmanın sonuçlandırılp imzalanmayacağını bildirdiler.




  1. Adalet ve İçişleri bakanları 24 şubat 2011 tarihli konseyi AB- Türkiye yeniden kabul anlaşması tam olarak yürürllüğe girmesi için mevcut ikili yeniden kabul anlşmlarının tam olarak uyglnmsı zorunluluğunu önkoştu. Türk yetkililer ile görüşmeleri sırasında, Komisyon ikili anlşmlaların yeniden kabul konusundaki şartlarını tamamlamalarının önemini sürekli hatırlatmıştır.



  1. Komisyonun vize şartlarının kaldırılması öncesi veya sonrası alınacak önlemler konusunda spekülasyon yapması mümkün değildir.

Komisyon, Adalet ve içişleri devlet baknlrı 24 şubat 2011 konseyi sonuçlarını göz önüne alarak, Türk yetkililerle işbirliğini artırma konusuna önem vermektedir ve aşağıdaki 3 konu'ya odaklanmışıtr:


a) Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki düzensiz göçü azaltma konusunda önceliği sınır kontrolünü güçlendirmeye, insan kaçakçılığını ile savaşma ve kurum ve kapasite inşasını artırma konusunda işbirliğini desteklemek.

b) Türkiye ile vize konusu hakkındaki işibirliğini, AB Vize kodu altınd vize başvurusu yapan Türkler için pratik gelişmeler ve göreceli uygulamalar konulmasını desteklemek


c) Vize, hareketlilik ve göç hakkında diyalog başlatmak.

Question: Turkey is now the main country of transit for refugees from Afghanistan and Africa, who then enter the EU via Greece. The Commission has negotiated a readmission agreement for illegal immigrants with Turkey. Greece cautioned at the outset against over-optimistic expectations, noting that the Turkish Government rarely complied with the terms of its bilateral readmission agreement with Greece. Instead, the provisions were reportedly circumvented on spurious bureaucratic grounds, the end result of which was that only around 10 % of refugees were readmitted.

1. What is the Commission’s view of the Turkish Government’s refusal to conclude the readmission agreement which has been the subject of protracted negotiations with the EU?

2. What is the Commission’s position as regards Turkey’s apparent failure to fully apply the existing agreement with Greece?

3. What is the Commission’s position as regards the proposed removal of visa requirements in view of the apparently low readmission rate of 10 % of refugees under the current readmission agreement between Greece and Turkey?

4. Does the Commission plan to impose conditions in the event of visa requirements being removed?

5. If so, what conditions, and what would be their implications?

6. If not, why not?

Answer: 1. On 13 January 2011, the European Commission finalised at technical level the negotiation of the readmission agreement with Turkish authorities. On 24-25 February 2011 the Justice and Home Affairs Council welcomed the finalisation of these negotiations and reached political agreement on the draft EUTurkey agreement. Turkish authorities, however, have taken the position that the agreement cannot be initialled and signed before a dialogue on visa liberalisation would have been launched.

2. The conclusions adopted by the Justice and Home Affairs Council of 24 February 2011 clearly reiterated the obligation of the full implementation of the existing bilateral readmission agreements until the full entry into force of the EUTurkey readmission agreement. In its contacts with Turkish authorities, the Commission has consistently reminded them of the importance that they fulfil their bilateral obligations on readmission.

3, 4, 5, 6. It is not possible for the Commission to speculate on the measures which could be taken before or after a possible lifting of the visa obligation for Turkish citizens.

The Commission, in line with the conclusions of the Justice and Home Affairs Council of 24 February 2011, attaches great importance to deepening the cooperation with the Turkish authorities and is focusing on the following three areas:



a)

promoting reinforced cooperation between Turkey and the EU to tackle irregular immigration, with priority to be given to strengthening border controls, fighting trafficking in human beings, increasing reception capacity and enhancing institution and capacity building;

b)

intensifying cooperation with Turkey on visa issues, ensuring harmonised implementation of practical improvements for Turkish visa applicants within the framework of the EU Visa Code;

c)

initiating a dialogue on visa, mobility and migration with Turkey.

Yüklə 102,27 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin