YIKIMI DEĞİL YAŞAMI SAVUNUYORUZ!
Sur içinde 2009 yılında halka rağmen başlatılan kentsel dönüşüm sonucunda Ali paşa ve Lale bey Mahallelerinin bir kısmı yıkılmıştı.Bu yıkım halkın tepkisi ve kamuoyunun duyarlılığı ile 2012 yılında durdurulmuştu.Tarihi Sur içi yerleşmesinde 2015 yılı Aralık ayı sonunda sokağa çıkma yasakları başlamış ve bu süreçle birlikte başlatılan yıkım 9 Mart tarihinde operasyonlar bitmesine rağmen hala iş makineleriyle devam etmektedir.6 mahallede sokağa çıkma yasakları devam ederken Sur’un tamamı parsel bazında inceleme yapılmadan yangından mal kaçırırcasına“Acele Kamulaştırma” kapsamına alındı.Son süreçte Ali paşa ve Lale bey Mahallelerindeki yıkım tekrar gündeme getirilmiş ve Sur içinde yıkımın kapsamı genişletilerek toplumsal ve tarihsel kimliği tamamen yok eden adımlar atılmaya devam edilmiştir.
Dünyadaki en eski yerleşim alanlarını içinde barındıran Sur içinin tarihi M.Ö. 7500 yıllarına dayanmaktadır.40’a yakın uygarlığın izlerini taşıyan yerleşme, zengin tarihi ve kültürel birikimi ile farklı medeniyetlerin yerleşim alanı ve merkezi olmuştur. Dünya kültür mirası olarak kabul edilen Diyarbakır Surlarının çevrelediği Sur içi, geçmişten bugüne bir tarih ve kültür merkezi olma özelliğini her zaman korumuştur. Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı, toplamda 191 üye ülkenin 1031 alanının yer aldığı Dünya Miras Listesi’nde (DML),Türkiye’den yer alan 15 eserden birisidir.
Farklı etnik, sınıf, kimlik ve inançtan halklara tarih boyunca ev sahipliği yapmış, çok katmanlı demografik yapısı ile tarihin her döneminde kozmopolit bir yerleşim yeri olan Sur,21.yüzyılda büyük bir yıkıma maruz kalmıştır.40'a yakın medeniyetin bugüne kadar koruduğu Sur içi, günümüzde çağdaş kentleşme yalanıyla köklü bir şekilde yok edilmeye çalışılmaktadır. Ohal sürecini bir fırsata dönüştüren ve bu yıkımın aktörü olan AKP iktidarı,toplumsal belleği, dayanışmayı, sosyal yapıyı ve tarihsel kimliği yok sayan bir anlayışla tarihi Sur içi yerleşmesini insansızlaştırmak istemektedir.
Tarihsel süreç içinde doğal bir durum olarak gelişen kentlerin dönüşümü çağımızda uygulanan haliyle tamamen iktisadi ve siyasal çıkarlara entegre edilerek yürütülmektedir. Sur içinde, şu an için Ali paşa ve Lale bey Mahallelerinde yapılmaya çalışılan kentsel dönüşüm neoliberal bir kent politikası olduğu kadar aynı zamanda kültürel bir yıkımdır.Sermaye ve rant odaklı yürütülen bu dönüşüm aslında yaşamsallıkları yok sayan kültürel bir soykırımı hedeflemektedir.Bin yılların birikimi olan çok kültürlü yapıların toplumsal mühendislik yöntemleriyle yok edilmesi kabul edilemez.
Ayrıca bu proje en çok,tarih boyunca kimliğini, kültürünü ve dilini korumak için çaba gösteren ve bu uğruda destansı bir mücadele yürüten kadınların sosyal yaşamını yok etmeyi amaçlıyor.Eril sistemin dayattığı bu proje kadınların 5 bin yıldır korudukları kültürlerini ve yaşam biçimlerini ortadan kaldırmayı amaçlıyor.Bundan dolayı en çok kadınlar bu yıkıma karşı çıkmaktadır.
Uzun süredir devam eden yıkım mahalleleri köhneleştirerek insanların yaşam koşullarını zorlaştırmıştır.Bu yıkım, tarihsel kimliği bir kültür olarak canlı tutan mahalle halkını sağlıksız bir ortamda yaşamaya mahkûm etmiştir.Aceleye getirilmiş bu yıkımla mahallede yaşayan yurttaşlar üzerinde göç baskısı oluşturulmuş ve bu baskı canlı tutularak süreç sıradanlaştırılmaya çalışılmıştır.Bu yöntemin temel amacı ise mahalle halkının üzerinde bezdirme politikası uygulayarak onları bu yıkıma karşı iradesiz,karar alamaz hale getirmektir.
Bu süreçte borçlandırma veya takas yoluyla kentin onlarca km uzağında yer alan Toki konutlarına gönderilen mahallelilerin,gittikleri için pişman olduğu, bir kısmının tekrar Sur içine geri döndüğü,bir kısmının da geri dönmek istediği bilinmektedir.Bu durum, halen Sur’daki mahallelerde ikamet eden yurttaşların da bu mahallelerden ayrılmama nedenlerinden bir tanesidir.Ayrıca kentsel dönüşümden sonra yerinden çıkarılanlar gibi çatışmalı süreç sonrası yerinden edilenler de geriye dönme arzularını belirtmişlerdir. Hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hem de Yerel Yönetimlerin Sur içinde yaptırdıkları anketlerin sonucu açıkça göstermektedir ki Sur Halkı yaşam alanlarını terk etmek istememektedir. Halka rağmen, baskı ve zora dayalı, insanları su ve elektrik gibi yaşamsal haklardan maruz bırakacak kadar gözü dönmüş bir şekilde yapılan bu uygulamaları asla kabul etmeyeceğiz.
NEYE KARŞIYIZ?
-
Bu mahallelerde yaşayan halkın büyük bir çoğunluğu 90’lı yıllarda uygulanan güvenlik politikaları sonucu boşaltılan köylerden göçe zorlanan yurttaşlardan oluşmaktadır. O dönem yaşanan hak ihlallerinin yarattığı ekonomik, sosyal, kültürel yıkımların sonuçları ortadayken; şimdi de yaşadıkları mahallerin ve kentlerin yıkılmasına KARŞIYIZ!
-
Kentsel dönüşüme, kentin tarihsel, kültürel, ekolojik ve toplumsal birikiminin yok edilmesine KARŞIYIZ!
-
Sur içinde yaşamını inşa eden ve sur dayanışma ruhunu güçlendiren kadınların yaşam alanlarından koparılmasına ve göçe zorlanmasına KARŞIYIZ.
-
Evrensel hukuk normları ile güvence altına alınmış olan Barınma Hakkını yok sayan insanları yersiz yurtsuz bırakan bu anlayışa KARŞIYIZ!
-
Acele Kamulaştırma kararlarıyla yurttaşların mülklerine el konulmasına, 'Mülkiyet Hakkı'nın gasp edilmesine KARŞIYIZ!
-
Mahallelerini ve evlerini terk etmek istemeyen halkın,başta elektrik ve su kesintisi gibi temel insani ihtiyaçlarla tehdit edilmesine KARŞIYIZ!
-
Yasalara ve yönetmeliklere dayandırılan fakat özünde temel insan haklarına aykırı olarak gerçekleştirilen bu sürecin büyük bir yoksulluğa neden olacağı ortadadır.Sur halkının Yoksullaştırılmasına KARŞIYIZ!
-
Sur içinde tasarlanan kentsel yıkımın sonraki yıkım projelerinin detetikleyicisi olmasına,yaşam alanlarımızın rant alanlarına dönüştürülmesine ve sermaye gruplarına peşkeş çekilmesine KARŞIYIZ!
-
Halkın zaman içinde toplumsallık ile örülmüş yaşam alanlarından, sokaklarından, ve mahallerinden zorla koparılmasına KARŞIYIZ!
-
Toplumu tek tipleştirme aracı olarak kullanılan TOKİ konutlarına borçlandırma ve takas yoluyla mahkûm edilmesine KARŞIYIZ!
TALEPLERİMİZ NEDİR?
-
Acil ve temel talebimiz Ali paşa ve Lale bey Mahallelerinde yürütülen yıkımın derhal sonlandırılması ve iş makinelerinin mahallelerden çıkarılması,
-
Sur içinde yaşayan halkın rızası ve görüşü alınmadan siyasal iktidarın merkezden aldığı dayatmacı kararlardan vazgeçilmesi
-
Sur halkını göçe, yoksulluğa ve yabancılaşmaya zorlayan politikalardan vazgeçilmesi
-
Sur içinden göç etmek zorunda kalan ailelerin geri dönmesi için imkân ve olanakların insani temelde sağlanması
-
Suriçinde yaşayan kadınların sosyal,ekonomik ve kültürel varlığını korumak için kadınlarla dayanışma içinde olunması,
-
Yıkılması planlanan yapıların yıkımının durdurularak detaylı risk analizinin yapılması
-
Altyapı,kanalizasyon ve riskli yapılarda “Güçlendirme” çalışmalarının yapılarak mahallenin yeniden yaşanılabilir hale getirilmesi;bu çalışmalar devam ederken ailelerin sağlıklı koşullarda barınma ihtiyaçlarının giderilmesi
-
Bu süreç içerisinde zarar gören esnafların zararlarının karşılanması
-
Madde bağımlılığı vb. Yöntemler teşvik edilerek ahlaki yozlaşmaya sebep olan anlayışların teşir ve mahkum edilmesi
-
Ekonomik ve sosyal yaşamın tekrar canlanmasını engelleyen “sur içi boşaltılacak” “kentsel dönüşüm olacak” gibi söylemlerden vazgeçilmesi
-
Kültürün, geleneğin ve kollektif yaşamın mekânı olan Suriçi sokaklarının yaşamı kolaylaştıracak şekilde korunması
-
Bu mahallelerde yaşayanlar,Sur’daki tarihsel mirasla bütünleşmiştir. Bu bütünleşmiş dokunun bozulmaması ve insanların yaşam tarzlarına saygı gösterilmesi
-
Bu mahallerde yaşayan yurttaşların çoğunluğunun işsiz, çalışanların da günübirlik, güvencesiz, düşük ücretli işlerde açlık sınırının altında kalan bir gelirle yaşadıkları bilinmektedir.Bu realite gözönünde bulundurularak, yurttaşların daha fazla yoksulluğa mahkûm edilmemesi
-
Çatışmalı süreçte zarar gören halkın zararlarının karşılanarak, kendi evlerini yerinde inşa etmelerinin koşulları sağlanmalıdır.
Platformumuz, bu amaçlarla yola çıkmış, birçok kurum, sivil toplum kuruluşu, siyasi parti ve kişilerin katılımıyla kurulmuştur.
Platformumuz Sur halkının toplumsal yaşamının ve fiziki koşullarının düzeltilmesi için ahlaki ve vicdani bir sorumluluk üstlenmiştir.
KENTİNE TARİHİNE SAHİP ÇIK!
SUR HALKI YALNIZ DEEĞİLDİR.
SUR’UN YIKIMINA HAYIR PLATFORMU
Çağrılar;
UNESCO, SİYASİ PARTİLER, KADIN HAREKETLERİNE, DUYARLI STK’LAR, EKOLOJİSTLER, SANATÇILAR, AYDINLAR, AKADEMİSYENLER, ULUSAL VE ULUSLARARASI KİTLE ÖRGÜTLERİNE VE DUYARLI KESİMLERE.
Dostları ilə paylaş: |