YUNUS EMRE’YE GÖRE İSLAM AHLÂKI
Prof. Dr. Rıza FİLİZOK
Bir Anadolu efsânesi bize Yunus’un şiirlerini gök yüzündeki meleklerin dahi ezberlediğini anlatır. Bu efsâneyi her okuyuşumda irkilirim. Çünkü bu efsâne, bir halkın sevdiği bir sanatçıya verebileceği en yüksek armağandır. Bence bu efsâne Yunus’un şiiri için yapılmış en yüksek değerlendirmedir. Bir şairin halkı katında ulaşabileceği en yüksek makamı temsil eder.
“Bir söz söylemek gerek, melekler de bilmez ola”
diyen Yunus’u anlayan -tuhaftır ki- sadece halkımız olmuş, ona Anadolu’nun her köşesinde makamlar inşa ederek vatan sathında, efsâneler söyleyerek gönül tahtında ebedî bir yer vermiştir. Çünkü Türk halkı dinin ve şiirin en güzel çehrelerinden birisini onda bulmuştur.
Bu coşkun şâir, dinini en doğru anlayan aydınlarımızın başında yer alır. Risâletü’n Nushiyye adlı eğitici mesnevisi bize iyi bir müslümanın ahlâkî faziletlerini anlatır. İslamlık adına toplumumuza önderlik etmek isteyenlerin bu aynada kendilerini görmelerinde büyük yarar vardır:
Yunus’un iman tanımı, iman tanımlarının en güzellerindendir:
Neyi severisen îmânın oldur
Niçe sevmeyesin sultânın oldur
Yunus, soruyor: Neyi seviyorsun?
Parayı mı?
Şöhreti mi?
Didişmeyi mi?
Cenneti mi?
Huriyi mi?
Yoksa Hakk’ı mı?
Bu eşsiz deha, bu mısralarda insanları doğru değerlendirmemiz için bize önemli bir ipucu veriyor: Gerçek imân sahiblerini sahtelerinden ayırmak için onların sözlerine değil, sevdiği şeylere ve elde etmek istediklerine bakınız diyor.
Yunus’a göre, insana yol gösteren de aklı ve Tanrı sevgisiyle dolu olan gönlüdür. Akılsız imân olmaz:
Akıl adl ıssı bir azîz kişidür
Medetsiz kalana medet işidür
Bir müslüman, şu kötü huylardan uzak durmalıdır. Çünkü bu huylar Yunus’a göre imânla birlikte bulunmaz:
-
Kibir ve aç gözlülük:
Kibirli olanlar, açgözlü olanlar, azla yetinmeyenler, kanaatkâr olmayanlar Yunus’a göre müslüman değildir:
Kibir dirler ana bilürler anı
İmansız kalısar ol âsi canı
Özinden özge kimseyi begenmez
Yüce yirde turur aşağa inmez
Nice tahta binenler yire düşdi
Niçe benin diyene sinek üşdi.
Sana ugratma kibrün endişesin
Uyarsan kibre ırağa düşersin
Irak düşenlerin îmanı yokdur
Meger sûretlerinde cânı yokdur
Sakıngıl olmagıl kibrile yoldaş
Kibir kandayısa anınla savaş
Tama’dârun yiri Tamu’da olur
Kaçan Tamu’da olan âsûde olur
-
Öfke:
Yunus’a göre öfkeyle imân, bir arada bulunmaz.
Buşu (öfke) kimdeyise îmânı gider
Sana îman gerekse anı gider
Durmadan öfke ve kin kusanlar, bu huylarıyla karanlıklar içindedir:
Geçürdün ömrüni sen buşuyıla
Hemân zulmettesin iş bu huyıla
Öfkeyi huy haline getirenlerin cezasını Azrail verecektir:
Eger senden buşu gitmeye kala
Azrâil ol tamardan cânun ala
-
Cimrilik ve haset
Cimrinin Tanrısı paradır:
Bahîl olan kişi Karûn’la kopar
Anın gibi o dahi mala tapar
Gerçek zenginlik, mal zenginliği değildir. Mal zenginleri, manevî zenginliklerden mahrumdur. Onların bu yoksulluklarına gülmemiz gerekir:
Erün baylıgı mâl ile degüldür
Niçe mâlluya yohsul diye gül dur
4) Arkadan çekiştirme ve iftira
İman sahibi olanlar, insanların arkasından konuşmaz, onlara iftira atmaz:
Çü buhl u gaybet ile gide tâ’at
Gerek bu ikiden itmek ferâgat
Yunus Emre’ye göre, ikiyüzlülük, iftira ve kin bir müslümanda bulunmaması gereken kötü ve kınanması gereken huylardır. Çünkü bunlar “küfür”dür.
Müslüman, kendisi için istediklerini başkaları için de isteyen, kendisi için istemediklerini başkası için de istemeyendir. Doğruluk isteyen doğru davranmalı, iftiraya uğramak istemeyen iftira etmemelidir.
Şu beyitte dile getirilen ahlâk kuralının güzelliğine bakınız:
Neye kim bakarısan ol yüzündür
Kime ne sanursan kend’özündür
Bu mısralar, bilgelikle doludur. Yunus, burada “İnsan, nelere yöneliyor, nelere bakıyor, neleri ifade ediyorsa odur.” diyor. Ruhumuzun aynası, baktığımız ve ilgilendiğimiz şeylerdir diyor. Güzelliklere bakanın, güzellikleri görenin, güzellikleri dile getirinin yüzü güzeldir. Çirkinliklere bakanın, çirkinlikleri görenin, çirkinlikleri arayıp onları dile getirenin yüzü çirkindir. Bu yüz çirkinliği, onun ruhunun çirkinliğini ifade eder.
Özetleyecek olursak, Yunus’a göre iyi bir müslüman aklın ve gönlün aydınlığında yaşayan bir insandır. İnsan, neyi severse imanı odur. Bir insan, kendisinden yüce ve ulu bir yaradanın olduğunu unutmaz, alçak gönüllü ve kanaatkâr olursa iyi bir müslümandır. Kibirli ve aç gözlü olan, müslüman değildir. Öfke ile konuşanlar, nefret ve kin tohumları ekenler, müslümanlıktan nasibini alamayanlardır. Müslüman, sabırlıdır. Bir müslümanın cimrilik ve hasetten, iki yüzlülük ve iftiradan uzak durması gerekir. Nihayet müslüman güzeli gören, güzeli ifade eden, çirkinlikleri dile getirmeyen, çirkinliklere bakmayan insandır.
Yunus’un islâmlığı, sûrette değil, sîrettedir; yani şekilde ve kıyâfette değil, ahlâktadır. İslâmın sadece sûretlerinden bahsedenler acaba neden sîretinden sözetmiyorlar? Kur’an-ı Kerîm’in güzel ahlâk düsturlarından yahut bütün islâm dünyasını asırlarca aydınlatan en güzel ahlâk kitaplarımızdan birisi olan “Ahlâk-ı Alâ’i”den neden söz açmıyorlar?
Tekrarlıyalım:
“Neye kim bakarısan ol yüzündür”
İşte Yunus’un bize çizdiği ahlâklı ve örnek müslüman çehresi.
Bu vatan topraklarını kanıyla alan, onu yabancılara vermemek için gerektiğinde canını veren ve bu mukaddes toprakları bize emanet eden yüce atalarımız böyle bir ahlâkla ahlâklanmış müslümanlardı. Onları rahmetle ve hasretle anıyor ve arıyoruz.
***
ã http://www.ege-edebiyat.org
Dostları ilə paylaş: |