1- İsar (Fedakarlık)


Bölüm Mal Allah’ın Malıdır



Yüklə 1,89 Mb.
səhifə25/76
tarix17.01.2019
ölçüsü1,89 Mb.
#98598
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   76

3763. Bölüm

Mal Allah’ın Malıdır



Kur’an:

Onlara Allah’ın size verdiği maldan verin.” 10



De ki: “Mülkün sahibi olan Allah’ım! Mülkü dilediğine verirsin; dilediğinden çekip alırsın; dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; iyilik elindedir. Doğrusu sen, her şeye kadirsin.” 1

  1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mal, aziz ve celil olan Allah’ın malıdır. Onları yaratıklarına emanet olarak bırakmış ve ondan mutedil bir şekilde yemelerini, mutedil bir şekilde içmelerini, mutedil bir şekilde giyinmelerini, mutedil bir şekilde evlenmelerini, mutedil bir şekilde binek aracı almalarını, fazla kalanını da müminlerden muhtaç olanlarına bağışlamalarını emretmiştir. Her kim bu hadden (itidalden) aşırı giderse, yediği mal haramdır, içtiği şey haramdır, giydiği şey haramdır, kendisiyle evlendiği mal haramdır ve bindiği şey de haramdır.”2

  2. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sen Allah birine bir şey verdiğinde bunun Allah nezdindeki saygınlığından ötürü ve birine bir şey vermediği taktirde de Allah nezdindeki küçüklüğü ve horluğu sebebiyle olduğunu mu sanıyorsun? Hayır aksine bütün mal Allah’ındır ve insana emanet olarak vermektedir. İnsana ılımlı bir şekilde yemesini, giyinmesini, evlenmesini, binek aracını almasını, fazlasını da muhtaç olan müminlere vermesini ve bu vesileyle onları perişanlıktan kurtarmasını caiz kılmaktadır. O halde herkim öyle yaparsa, yediği, içtiği, bindiği, evlendiği, kendisine helaldır. Herkim de bu sınırı aşarsa ona haramdır.”

İmam daha sonra şöyle buyurmuştur: “İsraf etmeyin. Şüphesiz ki Allah israf edenleri sevmez.” Sen Allah’ın birine bir malı emanet verdiğinde onun kendisine yirmi dirhemlik bir at kafi olduğu halde on bin dirhemlik bir at almaya layık olduğunu mu sanıyorsun veya kendisine yirmi dinarlık bir cariye yettiği halde, bin dinara cariye almaya hakkının olduğunu mu sanıyorsun. Oysa ki Allah şöyle buyurmuştur: “İsraf etmeyiniz.”3

  1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gerçekte Allah-u Teala bu fazla malları aziz ve celil olan Allah’ın malum kıldığı yerlerde kullanmanız için sizlere bağışlamıştır. Onları sizlere toplamak için vermemiştir.”1

  2. Resulullah (s.a.a), “Çokluk guruntusu ile uğraşmak sizleri meşgul etti”ayetini okuduktan sonra şöyle buyurmuştur: “İnsanoğlu şöyle diyor: “Benim malım! Benim malım!” Ey Ademoğlu! Acaba sana ait olan malın, sadece yiyip, ortadan kaldırdığın, giyip, sadaka verip eskittiğin ve gönderdiğin miktardan fazlasının olduğunu mu sanıyorsun?”2

  3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kul şöyle der: “Benim malım! Benim malım!” Oysa ki onun malı sadece şu üç şeydir: Yediği ve bitirdiği şey, giydiği ve eskittiği şey, bağışladığı ve stok etti şey. Bunlardan başkası, hususunda ise o gidicidir ve onu insanlar için bırakacaktır.”3

  4. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu şöyle diyor: “Benim mülküm! Benim mülküm! Benim malım! Benim malım!” Ey miskin insan! Mülk olup da sen olmadığın zaman neredeydin? Senin için yiyip tükettiğin, giyip eskittiğin veya sadaka verip kendine baki kıldığın ve böylece Allah’ın rahmetine mazhar olduğun veya ceza gördüğün miktardan başka bir şey var mıdır? O halde iyi düşün ve başkasının malını kendi malından fazla sevme.”4

  5. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanoğlu şöyle diyor: “Benim malım! Benim malım!” Acaba senin mallarından sadaka verdiğin, baki bıraktığın veya yiyip ortadan kaldırdığın, yada giyip eskittiğin miktardan başka malın var mıdır?”5

Bak. El-Ma’ruf (3), 2657. Bölüm; el-Mulk, 3701. Bölüm

3764. Bölüm

İnsanların Allah’ın Mallarında Eşit Oluşu





  1. Ebu Ca’fer İskafi şöyle diyor: “Daha sonra ona, (Yani İmam Ali’ye) biat edildi. Zilhicce ayının bitimine on bir gecenin kaldığı Cuma gününe denk gelen biatın ikinci gününde İmam Ali minbere çıktı, Allah’a hamd-ü senada bulunduktan sonra şöyle buyurdu: “…Daha sonra sağa sola baktı ve şöyle buyurdu: “Bilin ki sizden dünyaya dalanlar, mülk ve emlak toplayanlar, nehirler akıtanlar, şişman atlara binenler, güzel yüzlü cariyeler alanlar, kendilerini daldıkları bu nimetlerden alıkoyduğum ve bildikleri haklarına geri çevirdiğim taktirde bütün bunlar onlar için birer utanç ve rezalet olacaktır. Böylece, kınamaya, inkar etmeye kalkışırlar ve yarın şöyle derler: “İbn-i Ebi Talib bizleri haklarımızdan mahrum kıldı.” Bilin ki Muhacir ve Ensardan Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabı olan kimse sahabe olması hasebiyle diğerlerinden üstün olduğunu düşünüyorsa, bilmelidir ki asıl üstünlük kıyamet günü Allah nezdindedir ve sevap ve mükafatı Allah’a kalmıştır. Herkim Allah ve Resulü’nün davetini kabul etmiş, yolumuzu kabullenmiş ve kıblemize yönelmişse, şüphesiz İslam’ın haklarına ve hududlarına müstehaktır. O halde sizler Allah’ın kulusunuz, mal da Allah’ın malıdır. Bu mallar aranızda eşit şekilde bölüştürülür, bu hususta hiç kimsenin başkasına bir üstünlüğü yoktur. Takva sahipleri kıyamet günü Allah nezdinde en iyi mükafata ve sevaba nail olacaktır. Allah dünyayı takva sahiplerinin mükafat yeri karar kılmamıştır. Allah nezdinde olanlar, iyilik sahipleri için daha iyidir.”1

  2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Beytulmaldan faydalanma hususunda hiç kimsenin başka birinden üstünlüğü yoktur. Allah bizzat onu taktim etmiştir. Zira mal Allah’ın malıdır ve sizler de Allah’ın Müslüman kullarısınız.”2

  3. İmam Ali (a.s) Erdeşi Hurre’deki memunu olan Meşkale b.Hubeyrai Şeybani’ye yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Haberin olsun ki, senin yanında bulunan Müslümanların da, benim yanımda bulunanların da ganimette hakları eşittir. Onlar haklarını almak için bana gelir ve razı olarak giderler.”3

  4. İmam Ali (a.s) beytülmalı eşit olarak paylaştırdığı için eleştirildiğinde şöyle buyurmuştur: “Yönettiğim topluma karşı zulümle galebe çalmayı is-tememi mi emrediyorsunuz? Allah’a andolsun gece gündüz birbiri ardınca geldikçe, gökte yıldız yıldızı takip ettikçe böyle bir işi yapmam. Eğer benim malım bile olsaydı hepsini aralarında eşit paylaştırırdım. Şimdi nasıl haksızlık yaparım? Mal Allah’ın malı!”1

  5. İmam Ali (a.s), hilafeti üstlendiği sırada Medine’de bir konuşma yapıp şöyle buyurmuştur: “Ey Ensar ve Muhacirler topluluğu! Ve ey Kureyş topluluğu! Bilin, Allah’a yemin olsun ki Medine’de benden bir hurma ayakta kaldığı müddetçe ben, ganimetlerinizden hiçbir şey almayacağım. Siz benim çocuklarımı mahrum kılıp (onlara hakları miktarınca) vereceğimi size ise (haklarınızdan daha fazlasını) vereceğimi mi düşünüyorsunuz? Şüphesiz siyah ve kırmızı arasında eşit bir şekilde davranacağım.” Akil b. Ebi Talib (İmam Ali’nin kardeşi) ayağa kalkarak şöyle dedi: “Sen beni Medine’nin siyahlarından birine eşit mı kılacaksın?” İmam şöyle buyurdu: “Otur, Allah sana rahmet etsin! Burada senden başka konuşacak kimse yok muydu? Senin onlardan, iman ve takva önceliğin dışında hiçbir üstünlüğün yoktur.”2

  6. Üsame b. Zeyd Müminlerin Emiri’ne (a.s), “Benim bağışımı gönder. Zira Allah’a yemin olsun sen de biliyorsun ki eğer aslanın karnına girecek olsaydın, ben de seninle birlikte gelirdim” diye mesaj gönderince Ali (a.s) ona şöyle yazdı: “Bu mal, kendisi için cihat eden kimsenin malıdır. Ama işte sen ve işte benim Medine’deki malım. Ondan istediğini al.”3

  7. İmam Ali (a.s) hilafeti sırasında mal isteyen Abdullah b. Zem’a’ya şöyle buyurmuştur: “Bu mallar senin de değil benim de. O kılıçlarıyla elde ettikleri ganimet, Müslümanlar için saklanmış mallardır. Eğer onların savaşlarına iştirak ettiysen, onların payı kadar sana da düşer; eğer savaşa katılmadıysan, onların elleriyle elde ettikleri kazançlar onlardan başkalarının ağzına olmaz.”1

  8. Ebu İshak Hemdani şöyle diyor: “Biri arap, diğeri ise arap olmayan iki kadın, Ali’nin (a.s) yanına geldiler ve beytülmalden bir şey istediler. İmam onların ikisine de eşit şekilde bir miktar yiyecek ve dirhem verdi. Onlardan biri şöyle dedi: “Ben arap bir kadınım, bu kadın ise arap değildir.” Ali (a.s) şöyle buyurdu: “Allah’a yemin olsun ki ben bu ganimet hususunda İsmailoğullarının İshakoğullarından bir üstünlüğünü göremiyorum.”2

  9. İmam Sadık (a.s), beytülmalı bölüştürme hususunda soru sorulunca şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar İslam’ın çocuklarıdır, ben de onlara bağışta bulunma hususunda eşit davranmaktayım. Faziletleri ve üstünlükleri kendileriyle Allah arasındadır. Ben onları bir kimsenin çocukları gibi düşünüyorum. Onlardan herhangi birine mirasta zayıf ve nakıs olan birine oranla kemal ve fazileti sebebiyle üstünlük verilmez.”3

  10. İbn-u De’b şöyle diyor: “Müminlerin Emiri (a.s) Medine beytulmalının sorumluluğunu Ammar b. Yasir ile Ebu’l-Heysem b. Teyyihan’a verdi ve şöyle yazdı: “Bütün Araplar, Kureyşliler, Ensar, Arap olmayanlar, bütün Arap kabileleri ve İslam’ı kabul eden bütün arap olmayan kabileler eşittiler.” Bunun üzerine Sehl b. Huneyf siyah kölesiyle geldi ve şöyle arzetti: “Buna ne kadar bağışta bulunuyorsun?” Müminlerin Emiri (a.s) ona şöyle buyurdu: “Sen kendin ne kadar aldın?” O şöyle dedi: “Üç dinar, diğer insanlar da aynı miktarda aldılar.” İmam şöyle buyurdu: “Onun kölesine de kendisi gibi üç dinar veriniz.”4

  11. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebareke ve Teala zenginleri ve fakirleri, mallarda ortak kılmıştır. O halde zenginler, paylarını ortaklarından başkasına verme hakkına sahip değillerdir.”1

  12. İmam Ali (a.s) Mekke’deki memuru Kasem b. Abbas’a yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Allah’ın malından yanında ne kadar toplandığına bak; onları etrafındaki yoksullara, aile sahiplerine, ihtiyacı olanlara, açlara harca. Fazlasını da yanımızda bulunanlara paylaştırmamız için bize yolla.”2

  13. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim kıyam edince, hiçbir hediye verilmiş hükümet zamini kalmaz. Hepsi Müslümanlara geri verilir.”3

  14. İmam Ali (a.s) Osman bç Affan’ın akrabalarına verdiği hükümet zaminlerini Müslümanlara geri verdiğinde şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki Osman’ın (akrabalarına) verdiği şeylerle kadınlar evlendirilmiş ve cariyeler alınmış olsa bile onları sahiplerine geri çevireceğim. Zira adalet ve dürüstlükte genişlik vardır. Adalet ve dürüstlükten sıkılanlar, zulüm ve haksızlıktan daha çok sıkılırlar.”4

  15. İmam Ali (a.s) Malik Eşter’e yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Bana üzüntü veren şey bu ümmetin başına sefih, zalim ve facir kimselerin musallat olmaları, Allah’ın malını aralarında dolaştırmaları, Allah’ın kullarını köle yapmalarıdır.”5




Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin