Yine, yerçekimi kuvvetini belli bir noktada sıfıra düşürtüp,kurşun gibi gelmesi lazımken nazik çiçekleri incitmeden okşarcasına inip gül olarak biten bu şefkat,bir zatın varlığını ve bize acıyan birisini bildirmiyor mu?Havadan inen yağmur damlalarını birleştirip zarar verici büyük su kütleleri halinde indirmeyip,tane tane indiren kimdir?
Hiç bir sesin özelliğini diğeriyle karıştırmadan,bir anda binlerce muhtelif sesi nakleden, “bir çocuğun oldu”yerine, “bir çocuğun öldü”deyip karışıklıklara ve üzüntüye maruz bırakmayan bu hava zerreleri hangi anlayış ve ilimle hareket ediyor?Kendi başlarına mı?Yoksa onları hareket ettiren başka bir kuvvet mi var?Aynı şekilde insanın nefes almaya ihtiyacı olduğunu nereden biliyorlar?Keza,çiçeklerin rüzgar vasıtasıyla aşılanacaklarını onlara kim öğretti?
Hayalimizi alıp,yavaş yavaş yere doğru iniyoruz.Yeryüzünde toprağa ekilen her bir tohum ve çekirdekten özelliğine göre çiçek,gül,elma,portakal,domates v.s.yaptıran ve onları yetiştiren acaba akılsız, şuursuz ve aynı zamanda bu meyve özlerinden mahrum olan toprak zerrelerimidir?Eğer toprakta bu meyve suyu olsaydı,Mersin’deki portakal bahçelerinden Edirne’ye kamyonlarla getireceğimiz toprağı,fabrikada sıktığımız zaman meyve suyu elde etmemiz lazım gelecekti.O halde hazine-i rahmetten toprak perdesi altında geliyor.Ta ki insanlar bunu yapanı idrak edebilsinler.Acaba o toprak zerreleri,hangi kimya fakültesini bitirdiler ki her tohumu ve çekirdeği özelliğine göre yetiştiriyor.Gerekirse kırmızı-yeşil,gerekirse ekşi veya tatlı lezzetlerle donatıyor.Demek ki bir donatan var...
Aya çıkan astronotlar,oksijen tüplerini yanlarına alarak aya iniş yapıyorlar.Çünkü ayda insanın ihtiyacı olan hava,su,meyve,sebze,et,süt yok.Siyah kayalıklardan oluşmuş bir yapıya sahiptir.O halde yer yüzünü insanların yaşamasına uygun bir şekilde tanzim edip hazırlayan zat kimdir?
Dünya,güneşin uzaya saldığı enerjinin milyarda ikisini almaktadır.Milyarda üçünü alsa insanlık yanar kavrulurdu.O halde bizi,ne yakacak nede donduracak şekilde güneşe karşı ayarlayıp en uygun uzaklığa ve yörüngeye yerleştiren kimdir?Aynı şekilde dünyamızı 23,5 derece eğik döndürerek mevsimlerin meydana gelmesini sağlayan kimdir?Saati ayarlayan olur da dünyamızı bu şekilde hassas ölçülerle ayarlayan yok mudur?
Bir harfin,bir kelimenin veya cümlenin,kendi başına katipsiz yazılması mümkün değilken,şu kainat kitabının katibi nasıl inkar edilebilir?
“ BİR HARF KATİPSİZ OLMAZ,BİR KÖY MUHTARSIZ OLMAZ,BİR İĞNE USTASIZ OLMAZ BİLİYORSUN.NASIL OLUYOR Kİ NİHAYET DERECEDE MUNTAZAM ŞU MEMLEKET SAHİPSİZ OLUR?İŞTE BU KAİNATIN SAHİBİ DE YÜCE ALLAH’TIR.”
İnsan vücudunu okumakla bitiremeyen tıp ilmi,esrarını çözemediği birçok sırlarla beraber akıl onun yaratıcısını nasıl inkar edebilir?Kendi ustasını inkar eden böyle bir insana acaba insan denilebilir mi?
Şu dünya sarayına gelen şuur sahibi her insan,gözünü açıp baktığında bütün kainatı,lambası olan,güneşiyle,ayıyla,yıldızıyla,havasıyla,suyuyla,çiçeğiyle,gülüyle,sümbülüyle,elmasıyla,portakalıyla,kısaca her şeyiyle bir nimet sofrası olarak hazırlanmış olduğunu görür.Acaba yeryüzündeki bu nimetleri insan için hazırlayan kimdir?diye düşündüğümüzde 4 ihtimalle karşılaşıyoruz:
1.İhtimal:HERŞEYİ SEBEPLER YAPIYOR:Yaratılan bütün mevcudat,107 element dediğimiz şuursuz,akılsız,cansız ve ruhsuz olan unsurlardan yapılıyor.Aynı zamanda cansız ve ruhsuz olan bu elementler,ilimden ve gözden mahrumdurlar.O halde hiç mümkün müdür ki cansız madde sebepler olarak güneşi,ayı,bitkiyi,hayvanları ve insanları yapabilsin.Cansızdan harika canlılar yaratmak ancak ALLAH’a mahsustur.Her şeyi sebepler yapıyor dediğimizde o zaman bir binanın unsurları olan demirin,çimento ve kumun,tuğlaların bir yere yığılmasıyla aniden hiç dokunmaksızın bu maddelerin akıllıca birbirleriyle anlaşarak hemen 10 katlı bir bina olması lazımdır.Bunu kabul edemeyen akıl elbette kainatın yaratılışını sebeplere veremez.
2.İhtimal:KENDİ KENDİNE OLUYOR:Manalı bir kitap kendi kendine yazılmadığı gibi,bir bina dahi kendi kendine inşa edilemez.Bir kalem kendi kendine yapılamadığı gibi,bir saat de kendi kendine yapılamaz.Bir ilaç (Mesela:Aspirin)kendi kendine yapılamazken ilaçları meydana getiren bitkiler nasıl kendi kendine olabilir ki?Bir kağıdın üzerine çizilen bir resmin,gülün,çiçeğin ve üzüm salkımının kendi kendine çizilmesi ve renk alması m mümkün değilken,mutlaka bir ressama ihtiyaç varken;aynı resimlerin canlı olarak,renk, koku ve tatlarıyla beraber kendi kendine yapılmaları nasıl mümkün olabilir?Elbette böyle bir şey asla söz konusu olamaz.
3.İhtimal:TABİAT YARATIYOR:Tabiat dediğimiz şey,canlı ve cansız varlıkların tümüne birden verdiğimiz addır.Yerçekimi,sıcaklık ve soğukluk da tabiat kanunlarındandır.Dünyada var olan her şey ya canlı yada cansızdır.O halde canlı ve cansızlar birbirini mi yarattı.Yani güneş kalkıp öküzü,inek kalkıp ayı,yıldızlar da kalkıp insanları mı yarattı?Ne kadar tuhaf şeyler!..İnsan,aklıyla,ihtiyacı olan yiyecek maddelerini yaratamazken,insandan bin derece akılsız ve şuursuz olan tabiat,nasıl kalkıp ta seni ve ihtiyacını uygun bir şekilde yaratabilsin?Zaten canlı ve cansız tabiat olduğuna göre ortada tabiat denen bir şey kalmıyor ki.Demek ki tabiat sadece aslı olmayan bir hayalin adıdır.
4.İhtimal:ALLAH YARATIYOR:Bütün bu ihtimallerden sonra,kainattaki bu intizam ve harikuladeliği her şeye gücü yeten,atoma ve hücreye sözü geçtiği gibi dev yıldızlara dahi hükmü geçen,her zerreye,söz dinletebilen,havaya,suya,dağa,taşa,toprağayere ve semavata hakim,kadir bir zat tarafından yaratılmıştır. Çünkü ilmi ile ve kudreti ile her yerde hükümdar olan ancak ALLAH(C.C)’tır.Denizi bir hazine yapıp o acı sudan balık yapan,çamurdan ve kupkuru ağaçtan lezzetli meyveler yaratan;tabiat kanunları denilen şuursuz şeyler olabilir mi?(Tabi ki asla olamaz)