1. T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI



Yüklə 14,92 Mb.
səhifə111/230
tarix30.04.2018
ölçüsü14,92 Mb.
#49575
1   ...   107   108   109   110   111   112   113   114   ...   230

Şubat 2004 tarihli notta;

“10, 17, 18 Şubat akşamları..

- Bu tür yöntemlerle bir sonuç alınamaz. Buna inanıyoruz. Her şey tamam. Artık gizleyen, saklayan da kalmadı. Bizimkiler her şeyin en az yüzde 70'inin karşı tarafça bilindiği gerçeğinden hareket ediyorlar

- Biz inanın endişeli değiliz. rahatladık..

- Zaman olarak nedir?? Aylar, haftalar, günler..

- Saat saat durum... Artık çok netleşmiş görünüyor... Yapılması gereken belli..”

20.2.04 Ahmet Zeki bey odama geldi

- Denktaş New York'a gidinceye kadar hükümetten yazılı bir şey istedi. Bir şey olursa kendilerinin arkasında olacağına ilişkin bir şey vermediler. Havaalanında bana, kandırıldım dedi. Bunu yapacaklarını bilseydim NY gitmezdim dedi.

- Ama CB. Türrkiye'ye zarar vermek istemiyor. Bunun için katlandı. Bize ulaşan bilgi özellikle askerler bu süreci onaylamadılar. Ama böyle açıklandı. Şimdi onlar hükümete şu bilgiyi ulaştırdılar bizim görüşlerimizi tam olarak yansıtmadınız. Bizim adımıza konuştunuz. Oysa biz size rezervlerimizi iletmiştik. Eğer martta süreç bizim rezervlerimiz dikkate alınmadan devam ederse, durumu kamuoyuna açıkça duyurururuz dediler... Böyle bir durum var.

- Askerler dışişleri kanalıyla görüşmeye güvemiyorlar. Denktaş'la ayrı ve doğrudan bir görüşme ortamı aranıyor. Belki kurye olacak..”

CA 18'inde, laf aramızda ben Denizle görüştüm... Ağustosa kadar bir şey yapmaları lazım dedim, geç dedi... geç dedi. ahh oğlum ah, bu iş gitti gider. Sen beni dinle.. Bunların bir şey yapacağı yok. Ben laf aramızda bunu aklı başında sanırdım değil... bu iş itti gider oğlum... Çok üzülüyorum... Bu hale mi gelecektik, 80 yıl sonra bunları mı konuşacaktık...”

Şubat 2004 tarihli notta;

“Hakan T. aradı

Ya BALBAY boşver bizim dönimmiiz geliyor. bizim dönem. Belki sen siyasette ben medyada ya da tersi... Kıbrıs'ı devlet vermez derin devlet vermez. Bunlar orada toslar, martta yüzde 42-45 arası alacaklar, CHP yüzde 15-16 alacak. Baykal gidecek, Devriş gelecek. O da başaramayacak, derken önümüzdeki ekim, kasımda işler değişecek... Yaz, aynen böyle olacak... Derviş bana 50 sayfalık bir metin gönderecek. Resmen hazırlanıyor..”

25 Şubat 2004 tarihli notta;

“25.2.0 çarşamb

- Levent ve Kürşat abi ile görüşme... Heyecanlılar. Ciddi bir kararı almış olmanın rahatlığı içindeler

- Atacağımız adım çok önemli. Bunu bir anlamda Amaysa tamimi gibi düşünün. O kadar kesin bir başlangıç... Ama aynı gün Denktaş’ın da olması ciddi bir durum. Denktaş’ın öne geçmemesi gerekiyor



MB- öyle diyorsunuz ama, Denktaş zaten gündemde o öne geçer..

Biz asıl bu toplantının öne çıkmasını istiyoruz



Aynı gün akşam, Mustafa ÖZBEK'le yemek... Özbek’in yanında Hasan Ü., Bülent E. vardı ve Gökhan Ç. bir de basın daşınmanı.. Avrasya TV'nin yayına başlamasıyla ilgili hazırlıkları anlattı. Ulusal duruşu olan herkesi çağırıyorlar. Özbek heyecanlı... Bu işi başaracağız diyor. Asıl olan biziz diyor

- Biz Avrasya TV'ye Kıbrıs’ta başlattık. Gelen telefonları dinlesen ağlarsın. İnsanlar o kadar duyarlı

- O gün panelde söylediklerinizi ekranda söyleyeceksiniz. Mikrofon sizin. Ne istiyorsanız söyleyin. Memleketi bunların elinden kurtarmamız lazım”

27 Şubat 2004 tarihli notta;

27.2.0 cum saat 17.30'da

Levent ve Kürşatla görüşme... Hazırlıklar tamam. Davetiyeyi baslışlar. Asıl hedef olan dörtlüyü anlattılar. Ama bunu kimsenin bilmemesi gerekiyor. Bir bildiri okunacak. Ertuğrul beye güven var..

- Siz kazanan olacaksınız hiç şüpheniz olmasın. Kazanan siz olacaksınız kesinlikle Denktaş’ın öne geçmemesi gerekiyor. Bunun yolunu bulmamız lazım”

“1. 3. 04 pazartes saat 11.00

Aynı şekilde görüşme... Bizim önerimiz kabul edilmedi. Sonra en başa Şener'e gittik. Ceketi çıkarmış. Kusura bakmayın dedi. Ben de, demek ki bir şeylere soyundunuz... Gülüştük.

Levent de oturdu. Dediğiniz gibi yazılırsa, engelleyebilirler. Zaten emirleri dinlemiyoruz, bunu ilan etmenin gereği yok.

Birliktelik kurmak gerçekten zor. Biz de zorlandık ama bunu başaracağız..”


3 Mart 2004 tarihli notta;

“3 MART


- Gidiş... İlhan abi ile... İçerisi dışarısı kalabalık ama, heyecan yüksek değil. Komutanların girişinde alkış iyi ama, ayakta olabilirdi değil...suratları asıktı... Son anda İlker BAŞBUĞ ve Genkurmdan Korg Metin de vardı. Onlar son anda... Sanırım, Hilmi Paşa Kuvvet Kom gideceğini haber aldı, ben de içindeyim demek için gitti. İlker paşayla hiç konuşmamaları dikkat çekiciydi

Dışarı çıktım, İP'li gençler... ve orta ve üst yaştan insanlar vardı. ADD'den yoğun katılım..

Bitişte, İlhan abi neşeliydi. İşte bak kaldın iyi ettin dedi, iyi ki çok satışlı medyaya gitmedin dedi. Sonra kentte rektörlerle öğle yemeği. Dokuz Eylül Rektörü Prof. Emin A., Samsun 19 Mayıs Ferit B., Malatya İnönü Prof. Fatih.., Bursa Uludağ Prof. Mustafa Y., Mersin Üni. Rektörü Prof. Uğur O., Trakya rektörü Prof. Osman İ.... Çukurova rektörü,..

Malatya çok heyecanlı...bu işi uzatmamak lazım. en kestirme yoldan halletmek lazım. Başka türlü zor. Böyle örgütlenmeler uzun iş...'

ADD'nin sekreteryasının güçlendirilmesi görüşü benimsendi

İlhan abi söze, kendimi biraz öveyim' diye başladı Bu benim Aydın'dan dönerken oluşturduğum düşünce. Birden aklıma geldi. 500'ü aşkın şubeleri var, yüzbin üye var. Hantal yapı. Buna bir baş lazım. Şimdi oluyor işte. Modelimiz işliyor. Üçgen ADD, yanında dörtgen onu destekleyen kitle örgütleri, içinde daire çekirdek. Kararları o verecek…..

Arkadaşlar biliyor musunuz, Doğan AVCIOĞLU bana hep, İlhan göreceksin ben haklı çıkacağım, 100 yaşına kadar yaşayacağım ve haklı çıkacağım, derdi... Ömrü vefa etmedi. Bakıyoruz haklı. Türkiye gibi ülkelerde çok partili sistem gericiliği getirir. Bu böyle. Şimdi ABD'nin de işine geliyor bu yönetim... Bu seçimleri, yerel seçimleri ciddiye almamak lazım. Ona göre yürümek lazım. Devlete anlatmak lazım. Şimdi hükümet devlete karşı ve biz solcular hüükmete karşı devletin yanındayız. durumun özeti bu...'

3 Mart 2004 tarihli notta;

“saat 17.00



Leventle görüşme... Genelde memnunlar yanında Ali de vardı. Ölüyü diriltmeye çalışıyoruz dediler, toplum için. Bir haftada bu dediler. 8 Mart Kadınlar Günü için etkinlik planlıyorlar, büyük katılım hedefliyorlar..

Akşam, Hacettepe öğretim üyeleri lokalinde yemek. Nihat B. hoca, Ertuğrul K., ADD yönetiminden birkaç kişi ve Zekeriya T.... Burada da üçgen, dörtgen ve çekirdek... Denktaş da lider olamaz mı, ben yavru vatanı kaybettim, anavatanda siyasete geldim dese vs..

Gece İlhanla görüşme... Katılım tahmin ettiğim gibi. Hedef tamam, bir endişe yok. Herkes artık rahat. Zaten Denktaş’tan güvence de alındı.”

4 Mart 2004 tarihli notta;

“4 Mart akşamı Anıttepe tesislerinde yemek.

Ben, Fikret, Selçuk, Şener, Levent, Ali E., Hakkı K.... sonradan da Mustafa Y...

- Eylem iyi, organizasyon kötü. geliştirmek lazım..

- Selçukun Aydın D’la görüşmesi yararlı olur... Doğan'a, bu iş tamam deniyor,

AKP götürecek deniyor, 10 yıl bu iktidar gider deniyor..

- Sener, bu işi bırakmayacaklarını, heyecanla söylüyor..

- Selçuk, çocukluğumda Adanada huysuzluk ettik, çok edince babam falakaya yatırdı. sonra da Ziverbeyde yatırınca, vız geldi alışığız dedim., yani alışığız…

- Madanoğlunun anıları ilginçtir, ben redakte etmiştim..

- Kıbrıs önemli bir kırılma noktası olacak.

- Denktaş sağlam duruyor..

- Geceleri uyuyamıyoruz..

- durumun vahameti anlatıldı... En tepenin durumu konu edildi.”

9 Mart 2004 tarihli notta;

“9 Mart salı 200

- Leventle görüşme.. ABD elçisi İstanbul'da Cüneyt Ü., Hasan C., M Ali B.ve benzer 7-8 gazeteci ile konuşmuş. Üç temel şey söylemiş

1- Atatürk bugün yaşasıydı, yaptıkları nedeniyle insan haklarından yargılanırdı

2- Irak'ta toprak bütünlüğü istemek ahmaklıktır

3- Türk Silahlı Kuvvetleri geleneksel misyonunu tamamladı

bunları sağlam bilgiler olarak öğrenmişler..

Artık görüşmeme kararı... Belki daha sağlıklı olur. Çünkü bizim görüşme çorbacılar olarak yerleşmiş. Bunu Fikret'e söylemek gerek.

Salı Perşembe Beştepe’deki yeni bina, öteki günlerde eski binada çalışıyorlar.

Kıbrıs mitinginden umutlular.



6 Mart Mitingine Anadoludan 980 Otobüy gelmiş. her birinnde ortalama 40-45 kişi olsa, 40-45 bin ediyor. Biraz da Ankaradan katılan, 50 binin üzerinde olduğu hesaplanıyor..

Son birkaç akşam İlhanla da konuştum. Rahat görünüyor. Verenin temaslarını merak ediyor. Onlar da bazı şeyler biliyorlarmış..”



11 Mart 2004 tarihli notta;

“11 Mart 200



İbrahim Y. uğradı.. Çok heyecanlı. Bunlar çok kararlı diyor. Kafalarında ne var bilmiyorum... Şener abi çok sinirli diyor, vatan millet yemin diyor..

- 10 Martta Hürriyet'in manşetki, İstanbuldaki fişleme, 3 Martın intikamı, rövanşı olarak algılanıyor..

- 11 mart Hacettepede Türkçe ve yaratıcılık konulu panele katıldım. Çok güzeldi. İnsanlar yerlerde oturuyordu. Sevindim..

Dönüşte Emin Ç. aradı. Seçimlere kadar yıllık izin kullanmaya başlamış. Ana avrat küfrediyor. Ben de çok üzüldüm. Kendisindeki Melih GÖKÇEK belgelerini bana verecek... Bu bir milat olabilir... Ç., korumalarıyla, bağlantılarıyla devlet gibi adam, onun yazı yazması engellenebiliyorsa, bunun sonu nereye varır

“MASAL.TXT” isimli metin belgesi içerisinde;

12 Mayıs 2004 tarihli notta;

12 Mayıs Çarşamb

- Ufuk S. ve İbrahim Y.'le kuleli köşebaşı'nda öğle yemeğil..

- Sözlemez, Aytaça çok ağır konuşmuş. Size güvenildi, çıkıldı, ben gidiyorum demiş. O tutmuş... Birşeyler yapmalı. O biz olacağız diyor. Bana Flaş TV de birlikte program yapalım dedi

- Tuncer KILINÇ, Ecevit'e gitmiş. Partiyi bize ver demiş. O da siz gelin katılın demiş. Verir mi”

20 Mayıs 2004 tarihli notta;

“Söylemezle 20 Mayıs Perşembe günü de Bestekardaki bürosunda oturduk. Viski içtik... 24 Nisan referandumundan bir gün önce İzmire gidmiş. Hurşitle görüşmüş. Birlikte hemen emekli general, genelkurmay başkanı aramışlar, ortak bildiri imzalansın diye, toparlayamamışlar. Çok kızmışlar... Yine de çok uğraşılmış, onların uğraşı olmasa referandumdan yüzde 80 evet çıkaşibilirmiş”

“gazetedeki süreç

Temizelin İstanbula gitmesiyle bir ivme başladı. Ben tüm işletme şirketlerinin yönetiminde yer alıyorum. Reklam, yayın vs. Temizel, zaten senin ve İbrahimin üzerine kuruyoruz her şeyi dedi.

Gazetede 14 Mayıs cuma akşamüstü bir toplantı yapıp arama konferansı yaptık. Herkes katıldı. 1.5 saat planlıyorduk, 3 saatte zor bitti. Ben artık çok kararlıyız. ayın birinci maaş ama iyi iş dedim..



19 Mayıs çarşamba günü Salim Taşçıya çağırıp, arkadaş seri ilan başlatmak istiyoruz dedim, durumu anlattım. Bir telf etti büroya ve seri ilan başladı. Bunu işletmecilik deneyimimde bir milat olarak gördüm. Demek ki başarabiliriz dedim

20 Mayıs perşembe günü Genç İşadamları Vakfının konferansını bu kaygılarla kabul ettim. Gittim. Çünkü sabahtandı. Orada şu mesajı verdim cumhuriyet olarak üretimin, refahın paylaşımıyla çok ilgilendik, bunun dengeli olmasını misyon edindik. Ancak bunun yanına, üretimin refahın arttırlamasına kafa yormayı da koyduk..

İlhan abiye genel adımları özetleyince, afferin Balbay deyip keyifleniyor

22 Mayıs günü Alev C. büroya geldi. Bozuk. Temizelin öne çıkmasını kabul etmiş ama henüz hazmedememiş..

- Artık yarı aklım gazetenin işletmeciliği. Eskiden rüyalarımda manşet yazardım şimdi tam sayfa ilan alıyorum.”

29 Nisan 2004 tarihli notta;

“29 Nisa

Akşam Perşembe Grubu toplandı. Erdal bey, Türkiyede artık demokratik yollardan yapılabilcek çok az şeyin olduğunu söyledi. Adamların dini alıp kullandığı geriye bir şey kalmadığını söyledi. Hurşit bey için çok övücü şeyler söyledi. Takıldım: hayatta en hakiki mürşit Hurşittir... Bir numara için molla diyoruz dedi..”

7 Nisan 2004 tarihli notta;

“7 Nisan Çarşamba 200

- Zekeriya T. birlikte İstanbul'a gittik. Saat 17.00'de toplandık. İlhan SELÇUK, Alev C., Hikmet Ç., İbrahim Y., Emre K, Mustafa P., ben... Akın A.'ın da gelmesi gerekiyordu. Cenazesi varmış gelemedi..

Temizel, 2 arkadaşıyla 3 gün gazetede çalıştı ve her şeyi ortaya çıkardı..

Bir hafta önce Turgay C.(TC) gazeteye gelmiş, yukarıdaki kadroya yeni bir öneri getirmiş. Buna göre, yeni bir şirket kurulacak, büyük ortak Cum Vakfı olacak. Onlar küçük ortak ama, şirketin yöneticilerini küçük ortak atayacak...bugüne kadar olan alacak verecek de sıfırlanacak... Ciner bunu kabul ederseniz ben varım, etmezseniz yokum, reklamı da satış gelirini de size vereyim demiş..Temizel bu öneriyi inceledi ilk tepkisi şu oldu bunu kabul ederseniz tümüyle teslim olursunuz...'İlhan abi öyle düşünmediğini açıkça söyledi arkadaşlar bakın bu öneri çok açık ve bizi düzlüğe çıkaracak bir öneri. Gelin bunu ayrıca dikkate alın. Hemen hayır demeyin... Bakın okuyorum önerinin önemli maddesini: ortakların dörtte üçü evet demedikçe şirket yeni adım atamaz, feshedilemez vs. burada bizim de söz hakkımız olacak... Bir de bu Turgaya gözünüzü seveyim güvensizlik göstermeyin. O kardeşimizdir. Açık söyleyeyim benim içimde en ufak bir şüphe falan yok...' ben uygun bir dille bunun kabul edilmesinin zor olduğunu söyleyip şöyle dedim abi, bunlar reklam işini 2003 ağustosta aldılar, daha o ay geliri yarıya indirdiler. Sonra da aynı eğik düzlem sürdü. Bu neden? Açıklayamıyorlar. Sonra Cumhuiyeti Yeni Asır ve Takvim'le birlikte pazarlıyorlar. Bu cumhuriyete haksızlık. Son durum da bize 2 ay hiç para göndermediler. Bunu da açıklayamıyorlar. Geçen yıl temmuzda Dorint Otelde 5 kişi yemek yedik (TC, İbrahim, ben, Alev C., İlhan SELÇUK) orada üstüne basa basa, sen her ay 300 bin doları garanti ediyor musun, dedik. Evet dedi. Alev abi bunu yazılı bir protokole dökelim dedi. Ona da evlet dedi... Ama bu sözleri tutmadı...' İlhan abi bunları dinledikten sonra arkadaşlar yeniden bakalım dedi... Emre, Hikmet, Alev abiler de soğuk görüş belirtti. ben ve İbrahim de..”



17 Nisan 2004 tarihli notta;

İlhan abi 17 Nisan Cumartesi gecesi Ankara'ya geldi



18 Nisan pazar günü öğleyin Ahlatlıbelde Temizel'le buluştular. İki saat sonra da ben gittik. Temizel işe iyice ısınmış. Yeniden yapılandırmayı tamamlarız dedi..”

19 Nisan 2004 tarihli notta;

19 Nisan Pazartesi sabahı ilk iş Yargıtay Başkanı Eraslan Ö.'ya gitti. Eraslan bey hez zamanki gibi bizi sıcak karşıladı.. Hükümeti konuştuk, uygulamalardan yakındı, yargıyı ele geçirme girişimlerini anlattı. Anayasa Mahkemesinin yasasını değiştiriyorlar. Yargıtay'a seçenek olmasını sağlayacaklar, bireysel başvuru hakkı olacak... Böylece kendi elleriyle oluşturdukları bir yapı kurulacak. Bir de üyelerinin 4'ünü meclisin seçmesini istiyorlar... Askerlerin de ne yapacağını bilmekte zorlanır halde olduklarını, içlerinde derin değerlendirmeler içinde bulunduklarını söyledi. Burada İlhan abi araya girip, Balbay genç subayları yazdı başımıza iş açtı' gibilerden bir şeyler söyledi. Sonra onu doğrular, beni öne çıkarır şeyler söyledi..”

Aynı gün akşamüstü Şenere gitti..

Salı günü sabah saat 11.30'da Demirel'e gittik. Kuleli sokaktaki evine... İki saat 15 dakika... Emel Hanım bitişte bir şey mi oldu merak ettik, uzadı gibi şeyler söyledi..

Yine 20 Nisan 2004 Salı günü saat 16.00'da Sezer gittik..”

Demire


- bugün Türkiye iyi yönetilmiyor

- AKP bir öfke iktidarıdır. Halk, önceki hükümete ne olursa olsun, bunlar gitsin demiş, AKP'yi getirmiştir

- Ekonomideki gidişte halka yansıyan bir olumluluk yok. İşsizlik, yoksulluk, en önemlisi yatırımsızlık var. Bunları dile getirecek muhalefet yok. Ben olsam, bunları söyler, 6 ayda hükümeti silkelerim

- AKP, AB'yi samimiyetle istemiyor. Askerden çekindiği için, dış destek alma kaygısıyla istiyor.

- Asker de, Türkiye'nin AB yolunu kesen taraf olmak istemiyor. Böyle bir karşılıklı duruş var

- Kıbrıs'ta önce halkı bozdular. Bugün yaşananlar onun eseri

- Denktaş ne yaptıysa doğru yapmıştır. Çok haklıdır. Türkiye'ye uluslararası alanda çok büyük haksızlık yapılmıştır

- Kıbrıs'ta yalan söylendiği üç yerden patladı. Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve KKTC Cumhurbaşkanı, bizim söylediklerimizin dışına çıkıldı, dedi. bunlar bir yerlere yazılıyordur, birikir

- Powell'ın dili sürçmedi, onlar böyle bir düzen istiyor. 55 İslam Devletinden sadece bizde demokrasi var. Onlar, bugünkü iktidarla bunun korunup korunmayacağını tartmaya çalışıyorlar. Korunamayabilir, diyorlar

- Türkiye'de Cumhuriyeti koruyacak bir birikim oluşmuştur. Cumhuriyeti sadece askerle korumak zaten mümkün değildir. O duruma gerek kalmayacak biçimde, cumhuriyeti koruyacak kadrolar oluşmuştur.

- MHP, ırkçı bir parti. Onlar yazın Kayseri Erciyes'e gider, yaylaya çıkar... Dinci eğilimleri de var. Bir ellerinde Hira Dağı bir ellerinde Tanrı Dağı. İkisi birlikte olmaz. MHP ile ülke bütünlüğü sağlanamaz

- Dinci partiyle de sağlanamaz. Yurttaşlık temelinde bütünlük sağlanır. Onu da başaracak durumdayız

- Başbakan, seçimden sonra döndü dolaştı, ben neyim diye düşündü, Demokrat Parti'nin devamıyım dedi. O zaman sorarlar, baban kim, RP, deden kim MSP, onun babası kim Nizam Partisi. Baban o. insan babasını kendisi seçmez

- Bunlar bir dönem daha seçim kazanamazlar. Böyle bir dönemi bir daha elde edemeyeceklerini biliyorlar. Onun için sıkıştıkça geri çekiliyorlar

- Medya o kadar kötü ki... Benim yasaklı olduğum dönemde bile bu kadar kötü değildi. medyayın istemediği bir şeyi söylerseniz, yer vermiyorlar

- Cumhuriyet bir soluk, bir nefes

- Benim yapabileceğim ne varsa söyleyin

- Sezer'in durumu: Anayasanın 104. maddesi CB. nin yetkilerini anlatıyor. Bunu nasıl okuduğunuz önemli. Nasıl anladığınız önemli. Orada devlet kurumları arasındaki dengeyi gözetir diyor

- Fethullah... Ben arkasından giden hayvanlara kızıyorum

- yatırımı özel sektör yapmalı..

- Eşiyle ilgili konuşma.

Askerin işlevi üzerine fıkra anlattı. Birincisi biliniyor: asker karşıdan geldi ne yaparsın? Süngü... Arkadan? El bombası, yandan: tüfek... tepeden? Bu devletin tek askeri ben miyim..

Demirel'e bir askerin anlattığı: asker karşıdan geldi ne yaparsın? Tövbe de komutan tövbe de.. arkadan? Tövbe de komutan tövbe de.

Seze


- Bunlar yalan söylüyor. İşi o hale getirdiler.

- Annan Planı'nda boşlukları Annan'ın dolduracağını ben Davos tutanaklarından ve Annan'ın davet mektubundan öğrendim. Başbakana sordum, ben bunu kabul etmedim

diyor. Kısacası yalan söylüyor

- 26 Nisan'da MGK'yı olağanüstü toplantıya çağırdım. Son bir çıkış. Mesela, Derogasyonların AB'nin birincil hukuku olmasını sağlayana dek, Annan Planı'nın yürürlüğe girmeyeceği ilan edilebilir. Yapmazlar, ama yine de deneyeceğim

- Bunlar kafalarındaki düzenden vazgeçmeyecekler. Söylüyorum, tamam diyorlar. Dinlemeyeceklerini her hallerinden anlıyorum

- Belki Kıbrıs'la ilgili bir açıklama daha yapmak gerekir. Referandum ve MGK'dan sonra

- Irak'ta ABD'nin başarıslığını istiyorum. Gidiş de öyle görünüyor

Şene


- Biz artık yaralı bir kuşuz

- Bir şey denedik, olmadı. Belki hayal gördük

- Toplum bizim düşündüğümüz noktada değil

- Yine de yapılabilir, ona bakmak gerekir

- İnsan çok üzülüyor, bunca çaba harcadık bir şey yapamadık

- Yine de ateşi söndürmemek gerek

- Acaba cumhurbaşkanı biraz daha aktif olamaz mı

- Bunların kafalarının ardındaki niyet hiç değişmedi. Bunu görüyoruz

- ADD çok pasif, eylem kuruluşu değil. Her şey iteklemeyle gidiyor

- Görev süremiz içinde bir şeyler yapalım dedik, olmadı”



20 Nisan 2004 tarihli notta;

20 Nisan Salı öğleyin iki görüşme arası Temizel'in bürosuna gittik. Oradan swan lokantasına yemeğe gittik..

Temizel çalışmayı bitirmiş. Bize yeni şirketleşmenin nasıl olacağını anlattı. Yine TC'nin gazeteden nasıl para kazandığına ilişkin bilgi verdi. Bu işe 100'er bin dolar yatıracak ama, adının bilinmesini istemeyen kişiler olduğunu söyledi

19 Nisan 2004 tarihli notta;

19 Nisan Pazartesi akşamı Erhan A.'ün Park Holding binasının çatısında yemek yedik. Çankaya Belediye Başk Muzaffer E. da vardı. Genel konular konuşuldu. Ertesi gün Metin P. ve Erhan art arda beni aramış, İlhan abinin canı mı sıkkın, ne oluyor.. Biz gerekeni yapalım diye. Anlaşılan TC ile konuştular ve o ağızlarını yoklayın dedi..”

20.4.04'te akşam Kent Otelde Hıdır, eşi, Zekeriya bey yemek yedik... İlhan abi neşeliydi.. Aziz NESİN'in 40 harami fıkrasını anlattı. Birkaç kez... Adamı kervan başı yapmışlar. 40 harami kervanı kesmiş, koruyucu 39 harami üstünden geçince 40. da ayağa kalkmış heheyt demiş devirmiş. Menzilde kervancı işine son vermiş, her seferinde seni ayağa kaldıracak 40 haramiyi nereden bulayım demiş..

Hıdır her türlü yardımı yapacak. Adının öne çıkmasını istemiyor. Bire kadar çıkarım dedi... bana ve İbrahime güveniyor..



21.4'te İlhan abi Zekeriye T. son bir oturduk. Artık tamam. Benim sakladığım eski bir dosya yenilendi... Cumhuriyetin yapısıyla ilgili... O ilgili kişilere dağıtılacak..

23 Nisan sabahı Cüneyt abi, İlhan sizi sorumlu tutacak. Bundan sonra sorumluluk sizin buyrun diyecek, dedi... Bilgim yok öyle tahmin ediyorum dedi. Öğleden sonra İlhan abi aradı, onu sabah Cüneyt abi aramış”

26 Nisan 2004 tarihli notta;

“26 Nisan Pazartes

12.30 uçağıyla İstanbula gittim. 14.00'te İbrahimle İst lisesi karşısında ikinci katta esnaf lokantasına gittik, yemek yedik. O yarı kayıtsız bakalım İlhan abi ne diyecek, her an cayabilir haberin olsun dedi..

15.30'da gazeteye Gülbin E. geldi. Reklam işine yeniden talip... başbaşa görüşmeye İlhan abi beni de aldı. İlhan abi her zaman yaptığı girişi yaptı ben artık yaşlandım, görevi gençlere devretmek gerekiyor... Ben gitmeden önce bunları sağlamalı, gazeteyi çok sağlama almalıyız... Ben gidiyorum diyorum ya daha gitmiyorum ha, daha iş bitmedi bende (kahkahalar)...' Gülbin buna yanıt olarak, siz gençleri cebinizden çıkarırsınız' dedi..

Reklamdaki başarısızlığın nedeni olarak şunları gösterdi

1- Cumh. bağımsız pazarlanmalı. Alıcı böyle görmek istiyor

2- TC'ler bu işi biliyor ama, cumhuriyeti tanımıyor

3- Cumhuriyet Yeni Asırla Takvimin arasında pazarlanmaz..

4- doğrusu kötü niyet de arıyorum. Sizi güç durumda bırakıp kucağına almak için..

16.15'te İlhan abi beni ve Alevi yanına çağırdı, Turgaya madde madde şunu söyleyeceğim dedi

1- Bizim mevcut şirketi bırakıp yeni bir şirket kurmamız hukuki sorunlar yaratabilir. Mahkemelerde uğraşırız. Sen de üzülürsün, buna gerek yok

2- Hükümet bize destek verdiğin için sana soğuk bakıyor. Husumet çekersin. Seni rahatlatalım..

3- Biliyorsun bizim başta ortaklarımız var. Onlar böyle bir şeye soğuk bakıyor

17.30 sıralarında başbaşa görüşme bitti. Hepimiz toplantı salonuna geçtik. Emre K., ben, Alev, Akın, İbrahim, TC, İlhan abi..Hikmet abi çağrılmadı. Bozuldu... İlhan SELÇUK ve Alev C. olduğu sürece bu iş olmaz deyip durdu..

Toplantı salonuna geçtik... TC nin yüzü kıpkırmızıydı. Boğa gibiydi, çok az konuşuyordu... Önce bir iltifat faslı... Emre, TC'yi övdü, iyi gazete çıkardı, başarı kazandı vs. Alev de... İlhan abi söze girdi

Arkadaşlar Turgay kardeşimizle bir abi kardeş gibi her şeyi açık açık konuştuk. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. 1 Mayıstan itibaren reklamı ve satışı içimize alacağız... Turgay tamam dedi. En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir dedi... Biz kendi mekanizmalarımızı kendi içimizde kuracağız. Turgay kardeşimizle de yine birlikte yürüyeceğiz... Kendisi ortağımızdır, bunda değişen bir şeyl yoktuk. Ama ayrı yürüyeceğiz...'

Sonra genel konulara girildi. ekonomi falan. TC'nin değişik fikirleri var şu anda borç fazla ama sorun değil. Özal geldiğinde 2 milyar dolar ihracak 15 milyar dolar borç vardı. Sekizde bir. Bugün 170 milyar dolar borç, 50 milyar dolar ihracat var. Oran daha az. Bundan korkmamak lazım... verimlilik artışı önemli.. Bakın biz Çayırhanda ne yaptık... kişi başına üretim 900 tondu. geldik 600 işçi ayrıldı. yeni işçi almadık... kilit noktalara başarılı insanları getirdik. kişi başına üretim 17 bin ton oldu. Almanya da 10 bin ton mu ne... adamlar şaşırıp kaldı. iyi organizasyonla oluyor... ben sabahta saniyede 8 dolar üretiyorum... burada iki saat kaldım hesaplayın... Cumhuriyetin satışı artıyor. artı değer üretiyor. (İlhan abi bu cümlenin üstüne atladı) '

Saat 19.30 sıralarında TC gitti. Başbaşa durumu bir kez daha değerlendirdik. Akın

- Bize borç çıkarır... Satış gelirini de vermez, el koyar... Sorun çıkaracağı kesin..


Yüklə 14,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   107   108   109   110   111   112   113   114   ...   230




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin