Soruşturma kapsamında ele geçen Ergenekon Analiz, Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi – İstanbul 29 Ekim 1999 isimli örgüt dokümanı içeriği ve soruşturma evrakı genelinden ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün bu dokümanın yazım tarihi olan 1999 yılından da öncesine dayanan gizli örgütlü faaliyet içerisinde bulunduğu, yönetici ve üyelerinin örgütü “Derin Devlet” kabul edip dışa karşı da bu şekilde gösterdikleri, 1999 yılında örgütün re-organizasyonuna ihtiyaç duyulup özellikle sivil unsurların örgüt içinde yer alması gereğinin saptanarak örgüt yapılanması, faaliyet alanı ve yöntemleri ile benzeri hususların yazılı hale getirildiği, bu şekilde örgütün özellikle 1999 yılından sonra sivil açılımlar sağladığı anlaşılmıştır.
Bu husus Ergenekon Analiz, Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi – İstanbul 29 Ekim 1999 isimli temel örgüt dokümanının “Kapsam” başlığı altında “…Ergenekon içinde yer alan TSK mensupları ile Kemalizm’e ve ülkesine bağlı her meslekten sivillerin organizasyonu ile ortaya çıkacak olan yeni yapılanmaya ihtiyaç duyulduğu…” , “Genel değerlendirme” başlığı altında “… Türk Silahlı Kuvvetli bünyesinde faaliyet göstermekte olan ‘Ergenekon’un yeni bir yapılanmaya yönelme zorunluluğu ve gereksinimi vardır. Bunların yanı sıra yeni çalışma yöntemleri geliştirilmesi esastır. Ayrıca Ergenekon'un kamuoyundaki imaj ve düşünce değişiminin sağlanması zorunluluğu vardır. Kamuoyu kafasının karıştığı, içinden çıkamadığı, mantıklı ve tatmin edici açıklamalar alamadığı zamanlarda gelişen her olay karşısında Ergenekon (derin devlet) sözcüğünü anımsayıp, dehşete kapılarak içten içe Ergenekon sözcüğünü yinelemektedir. Bu durum kamuoyunda moral çöküntüsüne neden olmakta, toplumda gelecek endişeleri belirmektedir. Bu gerçeği gören kötü niyetli çevreler ise; Medya kuruluşları içindeki yandaşlarından yararlanarak Ergenekon aleyhinde 'Kara Propaganda' yürütebilmektedirler…” şeklinde ifade edilmiştir. Burada Ergenekon kelimesinin yanında dikkat çekici şekilde (Derin Devlet) vurgusu yapılmış olduğu da görülmektedir.
Hukuk devleti olan ülkemizin kurumları içerisinde bilgi dâhilinde Ergenekon türü bir yapılanma kurulamayacağı açık ise de, bazı örgüt dokümanlarında ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde faaliyet gösterdiği açıklıkla ifade edildiğinden konu Genelkurmay Başkanlığı’ na sorulmuş, alınan cevapta özetle “…Böyle bir oluşumun Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde bulunmadığı, bazı dokümanlarda Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olduğu görüntüsü verecek emarelere rastlanıldığı, bu tür uygulama ve çalışmaların Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya yönelik planlı ve kasıtlı işlemler olduğu, söz konusu belgelerin; Türk Silahlı Kuvvetlerine ait belgelerin yazım teknikleri taklit edilerek veya bilgisayar teknikleriyle kurgulanarak oluşturulduğu, son zamanlarda bu tip olaylarla sıklıkla karşılaşıldığı, yapılan adli soruşturmalarda kendisine rütbeli şahıs görüntüsü veren kişilerin çeşitli oluşumlarda ve ticari kuruluşlarda Türk Silahlı Kuvvetleri ile yakın ilişki içinde olduğu yönünde izlenim yaratarak illegal yollarla menfaat temin etmeye çalıştıkları, bunlardan bazılarının geçmişte üniforma giymiş olmalarının Türk Silahlı Kuvvetleri ile halen bir ilişkileri olduğunu göstermeyeceği, bu tip faaliyetlerin gerek kamuoyunda gerekse Türk Silahlı Kuvvetlerinde esefle karşılanacağı…” bildirilmiştir.
“Derin devlet” tabiri Türk Dil Kurumunca “Devletin çıkarlarını gözetip kolladığı öne sürülen, göz önünde olmayan örtülü güç” olarak tanımlanmıştır. Oysa “Derin devlet” olduğunu kabul eden ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün devletin yüksek çıkar ve menfaatlerini gözetmekten çok, örgütün ideolojik görüşlerinin hâkim olması ve demokrasi dışı yollardan baskı, sindirme ve gereğinde terör yöntemleri ile devleti yönetmeyi veya yönetimleri baskı/kontrol altında tutmayı, bunu sağlamak için de Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Teşkilatı, Yargı ve diğer devlet kurumları ile birlikte Siyasi Partiler ve Sivil Toplum Örgütlerine sızmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün yapılanması temel belgesi olan Ergenekon Analiz, Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi – İstanbul 29 Ekim 1999 isimli örgüt dokümanında açıklıkla yer almıştır.
Bu dokümanın “Organizasyon planı” yazılı başlığı altındaki “Merkez Yönetim” alt başlığında aynısı ile “…Ergenekon, örgütün Başkanına doğrudan bağlı olan 4 Daire Komutanlığı ile iki sivil Başkanlıktan oluşmalıdır. Toplam 6 ünitenin komutan ve başkanlarının bir asistanı ile bir de bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı olmalıdır. Ünitelerin komutan ve başkanlarının yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal faaliyetlerin yurtiçi ve yurtdışı hukuk plâtformunda legal gibi gösterilebilmesi düzenlemelerinden sorumlu olacaklardır. Şöyle ki:
1 - Ergenekon Başkanlığı
2- İstihbarat Dairesi Komutanlığı
3- İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı
4- Operasyon Dairesi Komutanlığı
5- Finansman Daire Başkanlığı (Sivil)
6- Örgüt İçi Araştırma Dairesi Komutanlığı
7- Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil)”
Bu ünitelerin komutan ve başkanları birbirlerini tanımalarında hiç bir sakınca olmamakla birlikte, birbirlerinin görev ve sorumluluk alanlarını bilmemeleri esası, Ergenekon'a istihbarat örgütleri içinde ayrıcalıklı bir özellik ve güvenlik kazandıracaktır.” , “…Bu 6 ünitede görev alacak ajanlar, kendi bölümlerinin komutan ve başkan asistanları dışında diğer üniteler ve personel ile hiç bir şekilde irtibat kuramamalıdır...”
Aynı bölümün devamında “…Örgütün üst düzey yöneticileri ile personel ve ajanlar arasında mutlak mesafe olmalıdır. Aksi halde başarısız bir operasyon sonucunda üst düzey yöneticilerinin korunması sağlanamayacağı gibi, örgütün kendisi riske atılmış olur ve örgütün imajı korunamaz. Üniteler arasında enformasyon değerlendirmesinde ayrıcalık tanınabilecek tek bölüm "Operasyon Dairesi Komutanlığı"dır. Çünkü elde edilen enformasyon analiz ve değerlendirilmesinde gerektiği hallerde katkısı olabilir.” denilmektedir.
Bu şekilde örgütün “hücre” denilen yapılanma şeklini benimsediği anlaşılmaktadır.
Dokümanın “Kontrol Dairesi” başlıklı bölümünde; “…Bu dairenin varlığından Ergenekon Örgütü Başkanı/Komutanından başkaca hiç kimsenin bilgisi olmaması kesin bir gerekliliktir. Operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu dairede yer alan ajanların ilk görevi; operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunları çözümlemektir. İkinci bir görevleri, karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi bir ajanı öldürmektir. Bir ajanın sonu başlangıcında olduğunun ilk işareti, örgüte ve ajanlarına karşı sorumluluk alanında yarar sağlamamaya başladığı süreçtir. Kontrol Dairesinde görevlendirilecek ajanlar, mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden seçilmelidir. Bu ajanlar merhametsiz olmalı ve bağımsız görev yapabilmelidirler. Emirleri doğrudan Ergenekon Komutan'ından almalıdırlar, üst yöneticiler ve örgüt personeli ile ajanları tarafından bilinmemelidirler…” denilmiştir.
Buradaki saptamalar ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün ayrıca yoruma yer vermeyecek şekilde gizlilik, katı hiyerarşik kural ve uygulamalarını göstermektedir.
Soruşturma evrakı içeriğine göre, kendisinden el bombaları, patlayıcı ve suikast silahı ele geçirilen Özel Kuvvetler Komutanlığından emekli Fikret EMEK’ in örgütün yukarıda anlatılan “Kontrol Dairesinde” görevli bir üyesi olduğu anlaşılmıştır.
Ergenekon dokümanında belirtilen organizasyon planında, 4 örgüt biriminin başında asker, 2 örgüt biriminin başında sivil şahısların yer alacağı, yine bu iki sivil şahsın yanında bir asistan ve bölüm uzmanı adı altında yardımcılarının bulunacağı belirtilmiş, bu ayrım ile örgütün askeri ve sivil olarak iki temel yapılanması sistematik olarak ortaya konulmuştur.
Soruşturma kapsamında ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün yukarıda belirtilen askeri yapılanmasının bütün daireleri deşifre edilememiş ise de sivil yapılanması olan “Lobi” birçok birimi ile birlikte deşifre edilmiştir.
Soruşturmada elde edilen Lobi - Aralık 1999 İstanbul isimli örgüt dokümanın Organizasyon planı” başlığı altında; Lobi’nin organizasyon planının anlatılarak bu yapının,
1-Merkez
2-Araştırma ve bilgi toplama
3-Analiz ve değerlendirme
4-Finans ve ticaret
5-Kültür ve bilim
6-Teori ve senaryo
7-İletişim ve propaganda
8-Hukuk
9-Uluslar arası ilişkiler,
Şeklinde oluşturulduğu, “Merkez” başlığı altında; “…Lobinin merkezinde görev alması için Ergenekon tarafından atanmış güvenilir beş sivil yönetici bulunacağı…” belirtilmiştir.
Soruşturma kapsamında elde edilen deliller, örgütsel ilişkiler, emir komuta zincirindeki yerleri ve tüm soruşturma geneline göre İlhan SELÇUK, Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Muzaffer TEKİN, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Sevgi ERENEROL ve Mehmet Fikri KARADAĞ’ ın örgütün yöneticilerinden oldukları anlaşılmıştır.
İlhan SELÇUK’ un ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) olarak adlandırılan bölümünden sorumlu yöneticisi, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ve Doğu PERİNÇEK’in de aynı bölümde sorumlu düzeyde yönetici konumunda oldukları, Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN’ in, ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ üst yapılanması ile bağlantıyı sağladıkları, bunun yanı sıra ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün sivil yapılanması “LOBİ” ile ilişkilerde köprü eleman görevi yaptıkları, Mehmet Fikri KARADAĞ’ ın ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinden olarak bu kişilere yardımcı konumda görev yaptığı, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ’ ın aynı zamanda Mafya ve Sivil Toplum Örgütleri ile bağlantıyı sağladıkları, Sevgi ERENEROL’ un ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün “LOBİ” yapılanmasının Sivil Toplum Örgütlerinden sorumlu yöneticisi olduğu anlaşılmıştır.
Örgüt yönetici ve üyelerinin zaman zaman açık ve gizli ortamlarda bir araya gelerek toplantılar yaptıkları, ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün yöneticilerinden olan Sevgi EERENEROL’ un basın sözcülüğünü yaptığı Türk Ortodoks Patrikhanesine bağlı bir kilisenin bir kısım açık ve gizli örgüt toplantılarının mekânı olduğu anlaşılmıştır.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ üyesi Emin GÜRSES’ in, VELİ KÜÇÜK ile birlikte birçok kişinin gözaltına alınmasından bahsedildiği bir telefon görüşmesindeki “Bir şey var, mesela Güler KÖMÜRCÜ var gazeteci, onu da almışlar, hiç bunlarla bir ilişkisi yok, demek ki mesela benim bildiğim bir ilişkisi yok, birçok toplantıya ben gittim, hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ’yü orda görmedim, bunlar gizli toplanıyorlar diyor, gizli toplantılarda bile görmedim Güler KÖMÜRCÜ’yü. Demek ki bunun haricinde benim gitmediğim bunlar ayrı bir iş çeviriyorlar” sözleri, bu tespiti doğrulamaktadır.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’NÜN DEVLET İÇİNDEKİ YAPILANMASI
Ergenekon Analiz, Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi – İstanbul 29 Ekim 1999 isimli temel örgüt dokümanı ve diğer bazı örgüt dokümanlarında ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde faaliyet gösterdiği açıklıkla ifade edilmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı’nın buna dair cevabına ise yukarıda yer verilmiştir.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün yapılanması, temel belge olan bu örgüt dokümanında açıklıkla yer almış Ergenekon Başkanlığı’ na bağlı İstihbarat Dairesi Komutanlığı, İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı, Operasyon Dairesi Komutanlığı, Örgüt İçi Araştırma Dairesi Komutanlığı olarak belirtilen birimlerin yöneticilerinin asker kişilerden oluşacağı belirtilmiştir. Bu bilgiler ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün kurucu ve önemli yöneticilerinin asker kökenli olduğunu göstermektedir.
Sevgi ERENEROL’ dan ele geçirilen “Derin Ergenekon” başlıklı, tarihi/mitolojik kavramlar ile Ergenekon’ un anlatıldığı dokümanın bazı bölümlerinde özetle “…Kurtlar Vadisinin bulunduğu yerin özel adı Ergenekon’ dur. Ergenekon Türk’ün milli duruşudur…,…Agartanın Bilgi İşlem ve uygulama Merkezi olan Ergenekon’un işlevi çok özel zamanlarda ortaya çıkar…,… Ergenekon’un görev alanlarının içinde Türk Ordusu’nun çok önemli yeri vardır. Türk Ordusu içinde bu görevler ve görevliler Alpler ve Erenler olmak üzere iki misyona ayrılırlar. Her birim Türk Ordusunun o kült birimlerini oluşturur. Alpler, Özel Harp Dairesinin faaliyetlerini devam ettirir. Erenler ise işin Parapsikolojik spiritüel ya da başka bir anlatımla ilâhi yönünün sergilemesini yapar. Bu sistemin idarecileri çok özeldir. Sistemin başında görülmezler. Ve asla deşifre olmazlar…” denilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ için önemine vurgu yapılmaktadır.
Ele geçen örgüt dokümanlarından ve diğer delillerden, ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma çalışmalarına ayrı bir önem verdiği, bu yöndeki bazı faaliyetlerini “Karargâh Evleri” projesi şeklinde adlandırarak, özellikle Harp Okullarında bulunan Subay ve Askeri Öğrencilerle ilgilendikleri, bunların yanı sıra halen görevde olan bazı Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile ilişki içerisinde oldukları anlaşılmaktadır.
Soruşturma kapsamındaki Veli KÜÇÜK (Emekli Tuğgeneral), Mehmet Fikri KARADAĞ (Emekli Kurmay Kıdemli Albay), Muzaffer TEKİN (Piyade Kd. Yüzbaşı-Disiplinsizlik), Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK (Yüzbaşı -istifa), Fikret EMEK (Emekli Piyade Kıdemli Binbaşı-Malulen), Oktay YILDIRIM (Emekli Levazım Kademeli Başçavuş- Malulen), Muhammet YÜCE (Hava Uzman Çavuş- sözleşme feshi), Mahmut ÖZTÜRK (Emekli Levazım Başçavuş), Orhan TUNÇ (Emekli Kademeli Kıdemli Başçavuş), Rafet ARSLAN (Emekli Topçu Yüzbaşı- Malulen) ve Gazi GÜDER (Deniz Yüzbaşı - İstifa)’ ün geçmiş dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yaptıkları anlaşılmıştır.
Veli KÜÇÜK, İlhan SELÇUK, Doğu PERİNÇEK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Sevgi ERENEROL, Erkut ERSOY, Habip Ümit SAYIN, Hayrettin ERTEKİN, Güler KÖMÜRCÜ ve Hikmet ÇİÇEK’ in doğrudan askeri yapılanma ile irtibatlarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
İşçi Partisi Genel Merkez binasında bulunan “Çok gizli” ibareli 5 sayfa “Konu: İP / Karargâh Evleri” başlıklı yazının bazı bölümlerinde; “…İşçi Partisi (İP) ve Alevi kesimin yanı sıra bazı TSK mensupları ve memurların da katılımıyla emperyalistlerle, Cumhuriyet karşıtları/yıkıcıları ile mücadele amacıyla bir hareket başlatıldığı yönünde hassas kaynaktan bilgiler intikal etmiştir, Yürütülecek bu çalışmalarda, hiçbir kurum ve oluşumun zarar görmemesi için Karargâh evleri adı altında çekirdek kadroların oluşturulmasının öngörüldüğü alınan bilgilerdendir…”… , … “İP’ nin sözde Ermeni soykırımına karşı kamuoyundan aldığı olumlu tepkiyi arttırmak gayesiyle katıldığı Karargâh Evleri projesi ile ilgili olarak gerçekleştirilen toplantılarda; …kadroların birbirleriyle iletişimde kesinlikle telefon kullanmaması, haberleşmenin canlı kuryelerle gerçekleştirilmesi, İP’ ne zarar vermemesi ve partinin kapatılmasına neden olmaması için bu örgütlenmenin parti dışı bir oluşumu zaruri kıldığı hususlarının dile getirildiği intikal eden bilgilerdendir…”… , … “…Doğu ve Güneydoğu’da ağa/aşiret ve korucu olgusu ile Alevi kesimini hedefe ulaşana kadar olan süreçte kullanma/istifade arayışlarını boyutlandırma planlamaları konusunda İşçi Partisinin girişimlerde bulunduğuna dair bazı bilgiler intikal etmiştir…”… , … “ TSK bünyesinde daha ziyade Havacı Kesimin Karargâh Evleri projesinin bir parçası olduğu hassas kaynak bilgilerindendir. Özellikle Hava Harp Akademisi ve Hava Harp Okulu bünyesinde sürdürülen faaliyetlerde bazı üst rütbeli subayların da yer aldığı istihbar olunmuştur. Bu arada lojmanda muhteviyatı belirlenemeyen mühimmatın kasa içerisinde muhafaza edildiğinin belirtilmesi dikkati çekmiştir. Hava Harp Akademisi’ndeki aynı görüşü benimseyen subayların kurmaylık sınavında yüksek notlar alması konusunda girişimlerde bulunulduğu alınan bilgilerdendir…”… , …“…Askeri kesimin İşçi Partisi ile arasındaki bağlantı ise Alb.C. tarafından sağlanmaktadır…”… , … “…Söz konusu yapılanmaya ilişkin elde edilen bilgilerden hareketle hazırlanan şema ve açıklaması ek’te sunulmuştur…” denilip faaliyet içerisinde yer alan Hikmet ÇİÇEK ve diğer kişilerin değişik başlıklar altında listelendiği karargâh evleri başlıklı bir şema yapılmıştır.
Milli İstihbarat Teşkilatından alınan yazıda Karargâh Evleri belgesinin Müsteşarlık tarafından hazırlandığı, elde edilen belgenin Genelkurmay Başkanlığına sunulan nüshanın sureti olduğu belirtilmiştir.
Genelkurmay Başkanlığından alınan yazıda ise Karargâh Evleri belgesindeki iddialar nedeni ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığına soruşturma talimatı verildiği belirtilmiştir.
“Çok Gizli” olan bu belgenin, belgede muhatap alınan kişilerin eline geçmesi ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün gizli kadrolaşma faaliyetlerinin boyutunu göstermektedir.
Tuncay GÜNEY kendisi ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde 2001 yılında yapılan mülakatta konu ile ilgili olarak özetle; Veli KÜÇÜK’ ün tayinle bir yere gideceği zaman kendi ekibini kaydırdığını, fakat bu olayı çok dikkatli yaptığını, bu nedenle hiç kimsenin fark etmediğini, mesela İzmit Alayından Giresun’ a giderken İzmit Alaydaki adamlarını değil de Kars’taki ya da Ankara’daki adamlarını kaydırdığını, söylemiştir.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün eylemlerde kullanacağı patlayıcı maddeler, suikast silahları, el bombaları gibi mühimmatın bir kısmının askeri yapılanma içinde bulunan örgüt üyelerince temin edilebildiği, kendilerinden bu tür mühimmat ele geçen asker kökenli Oktay YILDIRIM ve Fikret EMEK’in görevli oldukları dönemde bu tür mühimmatı gizlemek veya sarf göstermek suretiyle karargâh dışına çıkartmış olabilecekleri anlaşılmış, soruşturma kapsamında ele geçirilen askeri silah mühimmat ve benzeri malzemelerden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait olanları askeri kurumlara teslim edilmiştir.
Gizli Tanık İsmet ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle; “…Geçmiş dönemde kendilerine silah ve patlayıcılar ile suikast yapılacak kişilere ilişkin istihbarat bilgilerinin görevli askeri şahıslarca bizzat verildiğini…” söylemiştir.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün asker kökenli ve sivil birçok yönetici ve üyesinde bazıları devletlerarasında husumete yol açacak derecede gizli askeri belgeler ele geçirilmiştir. Bunlardan bazılarının örgüt üyelerince ve örgüt amaçları doğrultusunda yayınladığı görülmüştür. Sivil olan örgüt mensuplarının askeri gizli belgelere ulaşması ancak Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki asker kişiler ile bağlantıları ile mümkün görülmektedir. Örneğin Muzaffer TEKİN, Mete YALAZANGİL, Fikret EMEK ve Kemal KERİNÇSİZ’ den ele geçirilen CD’ de; Milli Güvenlik Kurulu toplantılarından önce Kuvvet Komutanlarının yaptığı gizli toplantı notları yer aldığı görülmüştür.
Emin GÜRSES “…Ergün POYRAZ’a gizli askeri bilgi ve belgelerin Şener ERUYGUR tarafından verildiğini…” söylemiştir. Yine Ergün POYRAZ’dan elde edilen ve korumaları tarafından yazıldığı anlaşılan günlük notlarında dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR, İstihbarat Başkanı Levent ERSÖZ, Teknik ve Mali Daire Başkanı Hasan Atilla UĞUR, MGK Genel Sekreteri Org.Tuncer KILIÇ’la birçok defa makamlarında görüştüğü yazılıdır.
Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK’ tan ele geçen “Doğu PERİNÇEK, Kuşatma Nerden ve Nasıl Yarılır, 16 Kasım 2003” başlıklı yazının bazı bölümlerinde özetle; Milli Hükümetin kurulması gereğinden bahsedilerek “…Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin düşürülmesi ile yarılır…,… Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet nasıl kurulabilir, Tayyip ERDOĞAN iktidarı, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir. Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu işbirliğinin unsurları Milli Kuvvetler olarak adlandırılacaktır. Milli Kuvvetler şöyle sıralanabilir: Halk Hareketi, Milli Güçbirliği, Meclisteki milli kuvvetler, Ulusal Medya (Ulusal Kanal vb.), Türk Ordusu…” yazdığı görülmüş, mevcut yönetimin düşürülmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerinin de içerisinde bulunduğu bir yapılanmaya gidilerek, “Milli Kuvvetler” in oluşturulmasının önerildiği görülmüştür.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ taban kazanmak amacı Türk Milletinin Ordusuna duyduğu sevgi, saygı ve bağımlılığı istismar ederek Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyette bulunduğunu örgüt dokümanlarında ve üyelerinin söylemlerinde dile getirmiş ise de, Genelkurmay Başkanlığının yukarıda anlatılan ve tabii olarak, yapılanmanın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgisinin bulunmadığı içeriğindeki cevabi yazısı ile Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna aykırı olarak ayrı bir emir komuta zinciri içinde hareket eden bir kısım asker kişilerin bu yapılanma ile bağlantılı olmasının Türk Silahlı Kuvvetlerini bağlamayacağı da açıktır.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin özellikle bölücü PKK/KONGRA-GEL Terör Örgütüne karşı kararlı mücadelesi tüm dünya tarafından bilinmektedir. Buna karşılık Emekli General Veli KÜÇÜK’ ten de ele geçen Panzehir, Etnik/Bölücü Operasyonların Tasfiyesi, Kürt Hareketi ve Türk-Kürt Kardeşliği / İstanbul– 27 Mart 2000 isimli örgüt dokümanında ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin genç ve yetenekli subaylarının PKK üst yönetim kademesine yerleştirilmesinden bahsedilmektedir. ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün yazılı belgelerinde geçen terör örgütü kurup yönetmek prensibini Türk Silahlı Kuvvetleri’nin manevi şahsiyetini de alet edip kullanmak suretiyle kendi ideolojik ve örgütsel faaliyetlerini gerçekleştirmeyi amaçladığı anlaşılmaktadır.
Devletin yeniden yapılanması için öneriler (Mastır plan ön çalışması) başlıklı örgüt dokümanının “Sızma stratejileri geliştirmek” alt başlığında “Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık, İstihbarat, Ordu, Sivil yeraltı Örgütleri (Mafya), Sivil toplum örgütleri, Meslek odaları, Kooperatifler ve Birlikler, Medya, Camiler ve tarikatlara sızmak ve denetim mekanizmaları oluşturmak…”
Devletin Yeniden Yapılanması Üzerine–25 Kasım 1999 başlıklı örgüt dokümanının “ Durum ve amaç” başlığı altında; “…Türkiye’nin son 50 yıl içinde Kemalist Devrim yapısından çıkartıldığı, Cumhuriyetin kurumları ve ilişkilerinin büyük ölçüde yıkıma uğratıldığı, Cumhuriyetin yeniden kazanılması için Atatürk’ün altı ok programıyla yeniden örgütlenmesi gerektiği, Cumhuriyet’in yeniden yapılanması için silahlı gücünün olduğu, bütün meselenin, yeniden yapılanmanın diğer ayaklarını teşkil eden Meclis, Hükümet, Yargı ve Halk örgütlenmesi olduğu…” yazmaktadır.
Soruşturma kapsamında yapılan aramalarda elde edilen deliller ve iletişim tespit tutanakları içeriğinden ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün örgüt belgelerinde de belirtildiği şekli ile Yargı, İstihbarat, Emniyet, Üniversite ve diğer kurumlar ve kamu görevlileri hakkında istihbari araştırmalar yaparak fişlemeler yaptığını, bazı kurumlara sızdığını, bu kurumlar içinden bazı görevliler ile örgüt amaçları doğrultusunda bağlantı kurduklarını göstermektedir.
Örneğin, Veli KÜÇÜK’ ün evinde yapılan aramada, 2001 yılında Tuncay GÜNEY’ in anlatımları doğrultusunda İstanbul Emniyet Müdürlüğünün İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığından 4422 sayılı yasa kapsamında aldığı projeli çalışma izni yazısı ve dönemin Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar SAÇAN hakkında görevi sırasındaki çıkar ilişkileri ile ilgili istihbari bilgi notları ele geçirilmiştir. Söz konusu resmi yazının Veli KÜÇÜK ya da başka birinin eline geçmesi mümkün olmadığı halde Veli KÜÇÜK’ün Emniyet içerisindeki bağlantıları ile bu belgeye ulaştığı ve derhal çalışmayı başlatan dönemin Şube Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar SAÇAN hakkında istihbari bilgiler topladığı anlaşılmıştır. Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alınan bu projeli çalışma izninin de soruşturmaya dönüştürülmediği ve sonuçlandırılmadan kapatıldığı tespit edilmiştir.
İşçi Partisi Genel Merkezi binasında yapılan aramada elde edilen bir bilgisayarda, Emniyet Genel Müdürlüğünün 2006 yılında Cumhuriyet Savcısına hitaben düzenlenmiş bilgi notu şeklindeki resmi yazısı ve ekinde 57 rütbeli Emniyet personeli ile ilgili görevlerinin ve dini görüşlerinin yazıldığı belge bulunmuş, bu belgenin iki emniyet müdürü tarafından paraf edilmiş suret olduğu anlaşılmıştır. Yazışma kurallarına göre paraflı suretin yazıyı yazan kurumun arşivinde saklanması gerektiği halde üçüncü şahısların eline geçmesi örgütün Emniyet Teşkilatı içerisinde bağlantıları olduğunu göstermektedir.
Dostları ilə paylaş: |