13. AĞIr ceza mahkemesi



Yüklə 0,89 Mb.
səhifə5/13
tarix10.08.2018
ölçüsü0,89 Mb.
#68634
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” peki bu görüşmenin sonrasında gelişen olaylar konusunda siz de bizzat şüphe duymuşsunuz ve bunu nota dökmüşsünüz, değişik yöntemler kullanılarak olağandışı şeklinde görüşme yapıldığından bahisle şüphe etmişsiniz, nedir size şüpheye düşüren şey.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Benim bildiğim bir avukat varsa bir avukatın bürosu vardır, bir avukatın levhası vardır, kartviziti vardır, ama ben Cevat Bey’ in kartvizitini hiçbir zaman görmedim. Kendi ofisini görmedim. Ve tekrar sonuçta santoloji konusu daha detaylı irdelendiğinde Türkiye’ de bu üç sene içinde etrafımda neler yapıldı bilindiğinde benimde bu tür ister istemez şüpheli davranmamda normaldir. Kendi bürosuna gidemediğim için göstermediği için kartvizitini görmediğim için bu düşünceye sahiptim ve o tarif ettiğim yerde el notu not cihazındaki tarif ettiğim yerde benimle buluşması da şüpheliydi ve o şüphemi de not almıştım.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Peki bu durum biraz önce size güvenilir birisi tarafından tavsiye edilen kemal Kerinçsiz hakkındaki fikirlerinizi değiştirmedi mi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yalnız benim bu notlarım Cevat Çalık ile alakalı idi.”

Sanık Kemal Kerinçsiz soruya itiraz ederek söz istedi, verildi:” Değerli başkanım sual bilgiye görgüye ve duyguya ilişkindir. Ama sayın savcımız sürekli suallerinde kanaat soruyor. Ve beş dakikadır kanaat açıklıyor. İstirham ediyorum, bu suallere son verilsin.”

Mahkeme Başkanı.” Doğrudur, buyrun savcı bey.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Size Kuvai Milliye derneğinde verilen uluslararası istihbarat toplama görevini kabul etmediğinizi söylediniz, hâlbuki sizden üzerinde görev bölümünde uluslararası istihbarat toplama yazılı bir Kuvai Milliye kartı ele geçirildi. Daha doğrusu bu görevi yerine getirmediğinizi bunun sebebinin de Hüseyin Görüm’ ün uygulamalarını beğenmediğinizi söylediniz. Sebep olarak, eğer Hüseyin Görüm hakkında bu şeklide bir değerlendirmeniz olmasaydı siz nasıl uluslararası istihbarat toplayacaktınız bir dernekte uluslararası veya ulusal bir istihbarat nasıl toplanabilir bunu nasıl değerlendiriyorsunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Ben bir bilgi toplamanı suç unsuru olduğunu ilk defa duyuyorum, burda sizi yanlış anlamadıysam, bilgi toplamanın daha sonra işe yarayacak amaçlarla bilgi toplamanın suç olduğunu ilk defa burda duyuyorum. Biraz önce dediğim gibi de öyle sapkın bir çizgi çizen Hüseyin Görüm isimli vatandaş bana emir veremez veya görev altına alamaz. Ben bunu basında da söyledim. Yazılı basına da yansıdı. Televizyona da yansıdı. Böyle birisi bana kendiliğinden görev addediyor diye ben bu görevi üstlenmiş otomatik olarak olamayacağım, olmam yani. Şu an keşke almanca diyebilsem daha rahat açıklayacağım ama yani adamın birisi ben bu adamı bu tayin ettim diyor ve ben bu yüzden suçlanıyorum. Ve benim bana adamlar kimlik kartı bile vermediler şüphelendikleri için. Odalarına bile sokmadılar. Ama bir anlamda da İhsan Göktaş’ tan yararlanmaya çalıştılar.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Merakınızdan dolayı Kuvai Milliye Derneğine üye olduğunuzu söylüyorsunuz, bu nasıl olmuştur, yoldan geçerken mi gördünüz içeri girip üye oldunuz, yoksa sizi birileri mi derneğe götürdü tanıştırdı bunu açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” İki türlü oldu, Kuvai Milliye derneğinin üç dört bina yan tarafında Hamburg da benim haberim olmadan ihale yapan Avukat Aziz kaynak diye bir avukat var, Hamburg da bu örgütün gizli başkanı ile görüşmüş olan kişi. Akıbetinde de altına son model vaktin de sıfır mercedes çekmişti kulağı çınlasın. Ve zaten oraya ara sıra bu hani o dolmuş ordan geçiyor otomatikman Aziz Kaynak’ın o Misak’ı Milli caddesi var, ordan yukarıya doğru çıkıyor. Ve irfan Yıldız ‘a da sormuştum abi burda bir dernek var Kuvai Milliye derneği. Yeni açılmış herhalde vesaire dediğimde hem ben gördüm derneği kendim Aziz Kaynak’ ın ofisinin yanında İrfan Yıldız ‘ da evet orası güzel bir yerdir. İşte git üye ol işte bak belki yardım gelir sana işte insanları tanırsın çevren genişler vesvesesi ile beni oraya yönlendirdi. Üye olmak için bu normal evrak dolduruyorsunuz ya derneklerde bu evrakları doldurdum. Aidatımı verdim hani ilk aidatımı ama üye yapmadılar ve kartta vermediler bana. Yani üyelik kartım yok, üye yapmadılar beni. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Hüseyin Görüm burda duruşmada savunmasını verirken Resul isimli bir gazetecinin sizi yanında getirip tanıştırdığını, yanında Varol veya Vural isimli birisinin daha olduğunu; Vural isimli birisinin daha olduğunu, bu kişilere güvendiğinden dolayı sizi derneğe aldığını, aslında çok da gözü tutmadığını ifade etti bu bahsettiği kişiler kimlerdir, bu beyana karşı ne diyorsunuz?”

Sanık İhsan Göktaş:” Vural Küçük bahsetmiştim ne dereceden doğru tanıyorum veya nasıl tanıyorum Vural o Vural küçük’ tür. Resul dediği.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Vural Ural küçük olarak yazılan kişi midir?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet evet efendim, Ural Küçük odur, resul de Resul Yılmaz biraz önce bahsettiğim pantolon içinde plastik kart taşıyıp da işte bunu jandarma kartı olduğunu imasını açık açık söyleyen kişidir. Ama bu kartı ben hiçbir zaman görmedim, açığa getirmedi. O Resul Yılmaz da Üsküdar Kadıköy çevrelerinde gazeteci olarak hani kendini ilan ederdi gösterirdi. Ve Fahrettin Ormanlı diye bir basın mensubu olan bir kişi vardı, onun yanında çalışıyordu Resul Yılmaz. Ama Resul yılmaz ile yine İrfan Yıldız’ın sosyal çevresinde olan birisiydi. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Kuvai Milliye Derneği ile tanışmanız Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz ile görüşmenizden önceki veya sonraki tarihe mi denk gelmektedir.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Hangisi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Daha sonra sevgi hanım ile Kemal beyden daha sonra ben Kuvai Milliye ile tanıştım ama onlarla hiçbir alakası ilgisi yoktur. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Kemal Kerinçsiz ve sevgi Erenerol ile görüşmelerinizin telefon görüşmelerinizin sayısı iddianamede yazıyor, ancak burada sizin kendi adınıza kayıtlı olmayan bir çok telefon hattı daha kullandığınız ortaya çıktı, bu telefon hatları ile de kendileri ile görüştünüz mü, bunu hatırlıyor musunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Benim tüm kullandığım telefonlar sizde kayıtlıdır, dolayısıyla hani eğer şunu ima etmeye çalışıyorsanız hani bilinmeyen ortaya çıkmayan bir şey var mı diye yoktur, bütün telefonlarım sizde kayıtlıdır. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” İfadelerinizde ve huzurdaki savunmanızda sık sık Kuvai Milliye derneğinde esrar partileri verildiğinden bahsediyorsunuz. Bireysel olarak uyuşturucu kullanmak ayrı bir şey, düzenli bir şekilde Esrar partisi vermek ise ayrı bir şey bundan tam olarak neyi anlatmak istiyorsunuz bunu açıklar mısınız?”

Sanık İhsan Göktaş:” Hüseyin Görüm kendi evinde bu olayları yapsa dediğim gibi benim alakam yok. Ben ahlak polisi değilim. Ama Kuvai Milliye ismini taşıyan bir binada bunların olması ve sistemli olması göz yumamayacağım bir şey. Ama dediğim gibi de orda hukuku veya polisi emniyeti sollayarak bir iş yapmadım. Benim bildiğim adres emniyet Vatan Caddesi veya işte daha yukarıdaki birimler. Burda Kuvai Milliye derneğine ne yazık ki tesettürlü gezdiği halde bir oğlu vardı ya onun İslam Arslan Hazreti İsa olarak haşa çıkarıldı. Onun annesi Gülbeyaz Arslan bu kadın tesettürlü olduğu halde Hüseyin Görüm ve oğlunun emri ile Tokat köyünden getirildiğini biliyorum. Hani ama kullanılan maddenin artık Mariana mı esrar mı işte haşhaş mı nedir bunu bilmiyorum. Çok şey hani tatlımsı kokan bir koku bunu Almanya’daki insanların kullandıkları ortamdan bu kokuyu tanıyorum. Ve orda içilen ne diyorlar hani içinde sigara formatında içilen şeyler uyuşturucu madde idi, bunu o Gülbeyaz Arslan getirirdi Tokat Köyünden Beykoz Tokat köyünden çünkü orda oturuyorlardı. Ve İslam Arslan ile Hüseyin Görüm ile bunları hem kendileri hemde etraftaki insanlara hani işte bunu kullanırsanız bazı şeyleri daha iyi görürsünüz, rahatlarsınız işte gevşersiniz diyerek de bunun da altını güya İslam da narkotik şeylerin kullanılması veya alkolün kullanılması işte haram olmadığını her vaazını verirdi.

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Savcılık ifadeniz sırasında bir yıla yakın bir iş yapmadığınızı, yurt dışında restoranlarınızın olduğunu, onları sattığınızı onların parası ile geçindiğinizi söylüyorsunuz. Sizin yurt dışında restoran işyerleriniz mi bulunmaktaydı. Bunları nasıl edindiniz.açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yurt dışında Hamburg’ da polis koruma altında iken ben ordaki birimler restoran açma, zaten sabote ederler, başındakiler üşüşürler dediği halde devletten para almaktansa yine de adımı gizlemeden iki restoran açtım. İşte pizza idi kahve idi vs ve ama Almanya daki birimlerin dediği gibi de o iki restoran yoğun saldırıya uğradı taktik olarak saldırıya uğradı. Yani adam gelip adam dövmedi mobin stovkin denilen yöntem uygulandı müşterilerim kaçtı. Çalışanlarım kaçtı. Ben kendim pizza yaptım. Hamur yaptım vesaire. o restoranları da buradaki hukuk savaşımı verebilmek için gelir kaynağım olsun diye açmıştım doğrudur.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Yaşınız dikkate alındığında yani bu edinimi nasıl kazandınız. Restoran açacak birikimi nerden elde ettiniz bunu soruyorum.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Normalde kiraladığım yerlerin kirası 8 bin,9 bin Euro iken devletin yardımı ile ben orayı 1000 Euro’ ya kiraladım. Depozito vermedim. Ve bütün bir restoranın iç mimarisini kendim bir keser ile bu obs denilen tahtalarla dolaplarımı işte ne diyorlar servis masalarının hepsini her şeyini kendim yaptım. Fotoğrafları da hala mevcuttur görmek istiyorsanız getirir teslim ederim. Yani ihale usulü ile seksen bin Euro altmış bin Euro’lar verip yaptırmadım kendi elimle yaptım ve kendime de para vermeme ve para verme mecburiyetim yok. Kendim yaptım kendim ürettim yani.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Ancak bunları sattığınızı söylüyorsunuz kiraladığınızı beyan etmiyorsunuz, satıp parası ile geçindiğinizi söylüyorsunuz.”

Sanık İhsan Göktaş:”Ben ilk önce restoranımı açtım, normal vergi levhamı aldım, işimi yaptım ama alman devletinin de dediği gibi fazla saldırıdan doğru da bu iki restoranı ayakta tutamadım. Elimden çıkardım.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” burada Kuvai Milliye Derneği ile ilgili olan sanıklar savunmalarını yaparlarken Nuri Vardarbaşı ve sizin Kuvai Milliye derneğindeki eşyaları kapı menteşelerine varıncaya kadar talan ettiğinizi, özellikle sizin çok değerli olan Atatürk’ ün negatif orijinal Cam filmlerini çaldığınızı beyan ettiler, sizin çantanızda yapılan aramada da yedi adet negatif fotoğraf ele geçirilmiş bunlar Atatürk’ ün orijinal filmleri midir.?

Sanık İhsan Göktaş:” bunlar kopyasıdır bunu belgeleyebilirim, Türkiye de Atatürk‘ ün cam negatiflerin arşivlerin elinde bulunduran bir bayan var aklı ismime gelmiyor, ama cep telefonları veya irtibatları bende mevcuttur. Bunlar o tarihin kopyasıdır ve tabi değer veren kişiye göre de değerli bir şeydir ve onlar hala mevcuttur., çalınmamıştır. Ve bunları ben o arşivi.”

Sanık Hüseyin Görüm itiraz etti.

Mahkeme Başkanı:” Efendim bir dakika durun dinleyelim, ondan sonra. Tamam oturun. tamam oturduğun yerden değil. Dinle önce, önce dinle konuşma hakkı elde edilmemiş ki önce dinleyeceksin. Daha sonra söz istersin söylediklerini ortadan kaldırmak için istediğin şeyi söyleyebilirsin. Ama öyle oturduğun yerden değil. Oturun.”



Sanık İhsan Göktaş:” bu tabi ki insanın bakış açısıdır, talan mı etmişiz başka bir şey mi yapmışız. Biz derken Ceylan Hanım, Faruk veya ordaki kovulan insanlar Hüseyin Görüm’ ün grubu ordan ayrıldıktan sonra bize şunu dediler, siz buraya geldiniz ve bu binanın perdeleri ve camları hep açık ve biz içeriye bakabiliyoruz. Yani biz özellikle her sabah perdelerimizi açtık, zaten çok pis kokuyordu içerisi. Koku sürekli hava girdiği için temizlensin diye camlarımız hep açıktı zaten. Ve perdelerimiz de her sabah açardık ki içerde gizli saklı bir şey artık olamayacağını, etraftaki halk ve ahali anlasın diye bunu yaptık ve içerde hiçbir zaman bir daha kapalı demir kapılar arkasında toplantılar yapılmasın diye de o kapıları söktük. Değerlendirdik elimizde kime verdik hangi ikinci el fiyatları ile verdik. Damgası imzası her şeyi bellidir. Gizli saklı yapılmadı bunlar ve o paralarla da boya badana her şeyimizi yapacaktık, ama daha sonra da Kadıköy valisinden çağırıldık dediler ki burası el değiştirdi ve kirayı zaten ödeyemeyeceksiniz, yeni mal sahibi de çıkmanızı istiyor dediler bize biz de tabiri caiz ise pes ettik. zaten bu esnada Kuvai Milliye nin hani böyle bir isim adı altında dernek olmasının sakıncalarını ne tür kötüye kullanılacağını da Hüseyin Görüm’ ün kendisi ve etraftaki insanlardan doğru gördüğüm için de bende bunu o an ki etrafımdaki insanların yorumları ile büyüklerim, benim Kadıköy valisi benim için bir büyüğümdür. O anlamda dedim ki tamam Kuvai Milliye Derneği Türk milisidir, Türk milisinin canlanmasında devlet hükümet isterse halk sokağa dökülür. O yüzden de böyle bir Türk milisini Allah gecinden versin Kuvai Milliye yi temsilen bir dernek vahim kullanıldığı için de bir daha o ismin dernek olarak kullanılmaması için de kapanmasına da razı geldim ben kendim. Daha önce kapıları her şeyi değiştirdik ki kapalı kapılar arkasında toplantılar olmasın diye değiştirdik veya oraya yeni gelen insanların güvencini hakiki Kuvai Milliye ruhu ile duran insanların güvencini alabilmek içinde zaten bakın burada kapalı bir tane kapı var ve üç tane oda tuvaletin kapısıdır başka hiç kapalı kapılarımız yok babından oranın iç mimarisini değiştirdik. Ve Faruk arkadaş da tadilat konusunda hani ne diyorlar, pratiği deneyimi olan bir insan kollarımızı sıvadık o işi yapmak için ama daha sonra milli emlak el değiştirmiş, zaten amacımız da bu Hüseyin Görüm’ ün altında iken biriken su borçları ve elektrik borçları ve kira borçlarını toparlamak için de o tape kayıtlarında olan hani sordunuz bana nedir bu neyin rengidir diye boş bir binayı alıp yatakhane yapıp, iki üç katlı ranzalı çok ucuz fiyata yani 5 ytl ye insanların geceleyebileceği bir hotel türü açıp ordan gelecek para ile de bu binanın birikmiş kirasını, birikmiş elektriğini, birikmiş su parasını ödemek için de o tür yan faaliyetlerimiz oldu işte tape kayıtlarına yansıyan. Ve orası o anlamda hani bakış açısına bağlı. Hüseyin Görüm için tabi ki talan ettim. Ama yapış sebebim burada açık. Yapış sebebim de oydu falan olmadı yani. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Bu telefon görüşmesi size soruldu sizin dışınızda Oğuz Alparslan Abdülkadir Mustafa Alpay ile görüşüyor, Mustafa Alpay Vatansever Kuvvetler Güç birliği içerisinde yer alan bir kişi ve sizin derneğe geliş sebebinizin kendinizi ordu kanalı olarak tanıttığınızı, asker bağlantınız olduğunuzu lanse ettiğinizi söylüyor, tabi burada sorulmak istenen sizin bir asker kişiyi tanımanız değil, bir kanal nedeni ile veya size verilmiş bir görev dolayısıyla o dernekte bulunduğunuz, nitekim oğuz Alparslan Abdülkadir de bunu bu şekilde anlamış ve Mustafa Alpay’a bunu bu şekilde söylüyor. Siz irfan Yıldız isimli kişiyi bu şekilde tanıdığınızı söylediniz, irfan Yıldız sizden düzenli olarak Kuvai Milliye hakkında bilgi mi alıyordu.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Düzenli olarak bilgi alıyordu ama başka insanlar benim üzerime ne tür bir yorum yürütüyorlar onu ben engelleyemem veya yönlendiremem yani Alparslan şu an Oğuz Alparslan Abdülkadir benim üzerime nasıl bir düşüncesi var veya hayal gücü var o pek ben ne kontrol edebilirim nede etmekte istemem yani çünkü herkes benim üzerime ne düşünürse düşünsün. Yeter ki emniyet ne yaptığımı bilsin ne amaçla neyi nasıl yaptığımı bilsin. O kadar yoksa işte Hüseyin Görüm için ben hırsızım amenna okey.

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Peki İrfan Yıldız size Kuvai Milliye Derneği ile bu kadar ilgilenme sebebini açıkladı mı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” İşte bu ne diyorlar Messenger konuşmasındaki olayları dile getirdi onları biliyorum daha fazlasını bilmiyorum zaten şu an irfan Yıldız da telefonlarla kendisini aradığım halde benden uzak duran kaçan birisi. Çünkü kendisinde bir ton aslında sorum olacak ama benimle görüşmekten uzak duran birisi şu an.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Mehmet Fikri Karadağ ile görüşme sebebinizi burada anlattınız, kendisinin o dönemde dernekten ayrıldığını, sizin tespit ettiğinizi olumsuzlukları kendisine aktarmak için buluşmak istediğinizi ve nitekim buluşarak bu konularda konuştuğunuzu söylediniz. Birinci olarak dernekten ayrılan ilişkisini kesen Mehmet Fikri Karadağ ile dernek konusunda neden görüşme ihtiyacı hissettiniz, bunu açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Efendim dile getirdim tekrar dile getireyim, içerde Hüseyin Görüm bana sürekli kapıda genel başkan fikri Karadağ yazdığı için bende fikri Karadağ’ı kendisine sordum, sorumun amacı da Hüseyin Görüm’ ün ordaki yaptığı ahlak dışı etik dışı İslam dışı hukuk dışı şeyleri acaba biliyor mu, biliyorsa ne kadarını biliyor, ve bilmiyorsa da ben bunu bu adama söyleyeyim de, en azından genel başkan bu olayı engellesin diye kendisi ile irtibata geçtim, cep telefonunu irfan Yıldız dan aldım. Ve tekrar söylüyorum kendisi ile buluştum. İki kere buluştum. Ve telefonlarımı santoloji dinlediği için de telefondan fazla konuşmak istemedim kendisine sebebiyetimi. Buluştuğumda da kendisine ordaki olayları benim içime hazmetmediğini özellikle o isim olduğu için dernek olduğu için değil, Kuvai Milliye ismi orda olduğu için hazmetmediğini dernekten banane, yani ve bu konuda kendisinden yardım istedim Fikri Karadağ’dan dedim bana sen daha fazlasını biliyorsundur, ben bu kadar Almanya’dan gelmiş bir tabiri caiz ise salak alamancı bu kadarını görebiliyorsa sen fikri Karadağ daha fazlasını biliyorsundur, ben kafaya koydum. Emniyete gideceğim ve ordaki insanları ordan uzaklaştıracağım. Bana done ver dediğimde, derken de kendisi de eğer ama o grubun içersindeyse o pisliği bildiği halde göz yumuyorsa tahminime göre Hüseyin Görüm’ e koşup dikkat et ordaki İhsan şunu yapma niyetinde desen bile bunu engelleyemeyeceksin, kafaya koydum ve bu iş bitecek dedim kendisine. Kendisi daha sonra Hüseyin Görüm’e gidip dikkat et dedi demedi mi bilmiyorum, ama çok net bir somut var ortada sonuç var, bana emniyete götürebileceğim done vermedi. Ve şu an burda oturduğuna göre de bir şeyleri bilmemesi imkansız. O yüzden kendisine kızgınım ve kırgınım. Gün görmüş bir insan bana ihsan şudur evladım, git şunu da savcıya bildir diye bileceği çok şeyler olduğunu daha sonra benim çantamdan çıkarılan CD’lerde ben ve kendim televizyonda izleme imkanı buldum veya internet ortamında çantamdan çıkan CD’lerde yazıklar olsun dedim. Daha sonra işte asker kökenli olduğunu, eğitim aldığını duyunca da dedim yazık. Yani yazık gerçekten yazık. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Burada Mehmet Fikri Karadağ da beyanlarda bulundu, sizin kendisine geldiğinizde şu şekilde bir tavsiyede bulunduğunu söyledi. Hüseyin Abi ile beraber çalışın, el birliği falan dedim kendisine, bir de bizim aramızda kırgınlık dargınlık yok aramızda bir kavga oldu ondan sonra hemen barıştık şeklinde size Hüseyin görüm barışmanızı mı tavsiye etti. Bu beyanı doğru mudur sizce.?

Sanık İhsan Göktaş:” bana Hüseyin Görüm ile barış veya öyle bir şey de bulunmadı. Aksi takdirde sen orayı o kişilerden hani temizlemeyi becerirsen ben gelir tekrar ordaki dernek içindeki künyesini devam yapacağını söyledi. Tabi ben yani tabi içimden biraz büzüldüm yani hani çünkü güngörmüş bir insan dernek içindeki benim göremeyeceğim şeyleri daha derini biliyordur diye düşünüyorum. Şu anda bildiğine eminim. Done vereceğini hukuksal adımlarda daha iyi daha emin şeklide ordaki yani o isim ordan gidecekti, yada ordaki insanlar ordan gidecekti. benim tek ve tek derdim oydu. isim ordan gidecek ya ordaki insanlar ordan gidecek. Çünkü isim vahim ve bu konuda dediğim gibi bana done vermedi. Hüseyin görüm ile barış veya şöyle bir şey de yap da demedi çünkü Hüseyin Görüm o anlamda barışacak bir insan değil. Birisi islamı kötüye kullanıyorsa, birisi Kuvai Milliye’yi bu derece herhangi kadın matine programına katılarak Hz. İsa adam sanki sanayi paso peygamber çıkarıyor haşa. Yani ben böyle bir insanla neden barışayım. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Bu soru size soruldu açıklamak istemediğinizi söylediniz, ancak ben sadece evet veya hayır şeklinde sizden cevap isteyeceğim. Hüseyin Görüm sizin hakkınızda santoloji derneği içersinde dokuz yıl kaldığınızı bu tarikat pardon içersinde zihin kontrolü yapılabildiğini bir makine yardımı ile insanların zihinlerinin kontrol edilerek aynen bir robot gibi kumanda edilebildiğini kendisine anlattığını bunu sizin gördüğünüzü yaşadığınızı kendisine anlattığını söylüyor. Ve sizin de bunu yapabildiğinizi söylüyor. Bu beyan doğru mudur, Hüseyin Görüm’ ün size atfettiği bu sözler.?

Sanık İhsan Göktaş:” Yarısı doğrudur yarısı doğru değildir, ben kendisine santoloji diye bir örgüt var diye çok çok özet özet özet geçerek anlattım. Ama yani santolojinin çünkü o konuyu anlayacak kapasitede birisi değil. Ve zaten üç gün dört gün sonra da Hüseyin Görüm’ ün orda nasıl bir insanlarla çevre edindiğini, hakiki yaşı başına gelmiş hatta gazi konumunda olan insanları bile ordan yaka paça attığını görünce ben bu adamın masasına içim paralana paralana oturdum. Hüseyin Görüm’ ün masasına ve arka dişim hala kırıktır, Gülbeyaz Arslan ve oğlu İslam Arslan bir tanesi karşımda haşa Hazreti İsa diye oturdu, bir tanesi Meryem ana diye oturdu, bir tanesi Hazreti Musa diye oturdu ve ben içimden sonuçta bende bir insanım ama bunlara ben fiziksel bir şey yapmadım sadece sinirle dişimi kırdım, sıkarak.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Siz Kuvai Milliye derneğinde üç ay mı kaldınız,”

Sanık İhsan Göktaş:”Üç aylık bir zaman geçirdim orda. Yönetici olarak değil, ben oraya dediğim gibi üye olmak için kağıtları doldurdum aidat istediler zaten çok zor durumdayız vesaire dediler bende hemen verdim aidatımı. Ama Hüseyin Görüm zaten şunu biliyorum gözüne tutmadığı insanları üyelik kartı vermiyor. Bekletiyor, paralarını alıyor da kasıtla ama üyelik kartı vermiyor çünkü o insanları orada istemiyor. O yüzden de ben üye olmak için kağıtları doldurdum. Paramı da verdim. Ama hem bana Kuvai Milliye’nin o kimlik kartını plastik kartını vermediler. Hem de teknik hukuk anlamında da üye yapmadılar. Ama Hüseyin Görüm’ün de etrafındaki insanlara işte bu adam bu adamdır, işte Con Travolta, Tom Cruse reklamını yaptı orda bu adam benim işte uluslararası istihbarat şefimdir dedi. Ama onun demesi ile o iş de olmuyor tabi ki.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Kuvai Milliye derneğinde kaç bilgisayar vardı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yukarda Hüseyin Görüm’ ün odasında bilgisayar vardı, depo gibi bir yer vardı hep böyle hani depolamışlar oraya bir sürü şey, orda kasalar vardı, prowader dağıtıcı merkez vardı. Ve aşağıda ben kendi kullandığım bilgisayarı kendim kullanmak için getirmiştim. Ve Kuvai Milliye derneğinin sokağa bakan kapısız odasına kendi bilgisayarımı koymuştum. Ordan doğru çalışmaya çalışıyordum yani hem bu işi kovalarken hani bu isim ya ordan gitsin ya bunlar gitsin işini kovalarken emniyet yardımı ile Narkotik yardımı ile gerçekten temiz elle çalışan basın yardımı ile paralelde de hayatta kalabilmek için ticari işlerimi kovalıyordum. O bilgisayar da benimdi, oraya getirdiğim bilgisayar.“

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Alman Vatandaşı olduğunuzu söylediniz, aynı zamanda isak himelştayn ismi ile yanılmıyorsam bu bir Musevi veya Yahudi ismi, bu isimle alman vatandaşı olmanızın sebebini açıklar mısınız? “

Sanık İhsan Göktaş:” Girmek istemediğim bir konu ama tamam, madem.”

Mahkeme Başkanı:” Açıklamayabilirsiniz, “

Sanık İhsan Göktaş:”efendim şimdi yani pasaportum budur, elden geçirmişsinizdir muhakkak, gerçek pasaporttur. Gerçek isimdir, sahte değildir. Öz ve kısa ben dinlediğim camimdeki camilerdeki vaazı veya büyüklerimin vaazını en fazla üç kere dinlerim, dördüncüye dinlemem çünkü vaaz insana bir rota çizer ve o rotada insan yürür. Benim küçüklüğümden bu yana hep duyduğum şey öz ve kısa şudur, onlar aramıza giriyor, isimlerini değiştiriyor, bizden yedi kıraat daha iyi islamı biliyorlar. Daha iyi Türkçe konuşuyorlar. Doğru yoldan giden lokomotifin makinisti olup uzun bir süre gelen iyi bir yapılanmayı bozuyorlar ve sabote ediyorlar özeti buydu hep Almanya’daki Türk ocaklarında, ülkücü camiasında camilerde duyduğum öz ve özeti budur. Bende dediğim gibi ben neden sürekli otuz sene on sene aynı vaazı tekrar tekrar dinleyim. Bende ismimi de ilk önce ana pasaportunu aldım. Daha sonra küçük faaliyetlerde bulundum. Ordaki Almanya’daki konsolosluğumuza bazı bilgileri verdim. Edindiğim bilgileri verdim. Ama bu bilgileri verirken de toplarken de haddimi aşmadım, kanun hukuk çiğnemedim ve daha ileri gitmek istediğim için de pasaport alman pasaportunu aldım. Alman kimliğine geçtim, alman pasaportumda ama hala ihsan Göktaş yazıyordu ve bu ihsan Göktaş siyah kelle Türk Müslüman hala bazı yerlere sokulmuyordu. İzin verilmiyordu. Orda aklıma bir fikir geldi. Bu ismi ihsanı İsak yaptım, Göktaş’ ı da Himelştayn yaptım gök himel demektir, taş da ştayn demektir bu da Allah da oldurandır bu da gerçekten dört dörtlük Yahudi İsrail adı olarak yansıdı. Yani sonuçta alman kimliğimdeki ismim benim Türk ismimin almanca açılımıdır.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu, anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı:”Başladık, başladık gene dur, dinle dur dinle, lütfen.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” santoloji tarikatının Amerika da Fethullah Gülen grubu ile ilişki içersinde olduğunu, bunu da alman istihbaratından teyit edecek doğrulayabilecek olanağınızın olduğunu söylediniz, bu nasıl olabiliyor sizin alman istihbaratı ile ne gibi bir ilişkiniz var ki böyle bir doğrulatma yapabilirsiniz.”

Sanık İhsan Göktaş:” Birincisi santoloji bir tarikat değildir. Santoloji bir örgüttür. Tarikatın yapısı ile bir örgütün yapısı çok farklıdır. Tarikatçı en fazla üfürük yapar belki bir yerde bomba patladır ama bir örgüt millet meclisindeki milletvekillerini bile istemedikleri halde bir şeyler yaptırabilecek bir güçtedir. Farkı budur o yüzden santoloji bir tarikat değildir. Santoloji 21. yüzyılın çok tehlikeli bir örgütüdür. Ve yapılanması vardır. Bunu da sadece Almanya değil Fransa İngiltere ve Almanya istihbaratı tasdik eder, ve Almanya’ da bu örgütten hipnoz seanslarından geçmeden çıkan çok az kişi vardır bilinen bunlardan bir tanesi benim çünkü o seanslara katılmadım. Ordaki Yahudi ismi ile onlara belirli bir derece hizmet yaptım. Yapmam gerekiyordu, ve bu hizmet sayesinde bilgi edindim, vakti geldiğinde Türkiye ayağı canlandırılmaya gizliden başladılar yapılanması tetiklendiğinde direk içlerinde Türkiye deki gizli başkan basın emniyet, tarafınca lokalize edilmesin deşifre olmasın diye de tabiri caizse İsrail isimli Yahudi vatandaşı Türkiye de vitrin başkan olarak seçildi,. Ama bu vitrin hani basın veya emniyet üzerine gelemesin mantığı ile başa getirilen vitrinlik patron yapılan Yahudi isak Himelştayn da Çankırı damarı tutunca olay bozuldu. Yani ihsan Göktaş olduğum ortaya çıktı. Deşifre oldum. Üç senedir de Türkiye de korumasız geziyorum.

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Kuvai Milliye derneğinde Recep Gökhan Sipahioğlu’ nu gördünüz mü kendisini tanıyor musunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” ismi basından duydum, duymadım diyemem, kendisi hani yüzünü görürsem gördüğümü, görmediğimi söyleyebilirim.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Son bir sorum olacak, Kuvai Milliye derneğine belli aralıklarla bazı kişilerin özellikle gövde gösterisi yapmak için geldiklerine dair bir beyanınız oldu. Bu nasıl bir şeydir, ne tür bir gövde gösterisi ve kime karşı yapılıyordu. Bunu açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Hüseyin Görüm bir yandan ihsan Göktaş’ ı dışarıya karşı değerlendirirken bir yandan da demek ki sezileri kuvvetli ki sezdi bir şey olacağını benim tarafımdan bir şey sezdi ki bir yandan dışarıya kovmazdı beni atmazdı. Kızdığı halde, bir yandan da ama oraya bazı insanlar isimlerini tanımıyorum gelip hani fiziksel olarak üç kişi dört kişi olarak biraz şov yaparlardı hani gerektiğinde sana çökeriz babında. Biraz önceki sorunuzda cevap vermediğim aklıma geldi. Bu Fethullah Gülen grubunun da santoloji örgütü ile Amerika dan doğru birebir koltuk temasında bulunduğunu, Almanya arşivinden sadece ihsan Göktaş değil, siz giderseniz siz de alırsınız. Özel bir vasfınıza gerek yok. İhsan Göktaş olmanıza gerek yok. “

Sanık Sevgi Erenerol söz istedi, verildi:” ihsan bey telefon görüşmesinden önce beni tanıyor muydunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Daha önce tanımıyordum, sevgi hanımı.”

Sanık Sevgi Erenerol:” Sizinle ilk defa Kemal beyin bürosunda tanıştık değil mi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet fiziksel olarak ilk defa orada beden olarak ilk defa orada tanıştık.”

Sanık Sevgi Erenerol :” Daha sonra görüştük mü.?”

Sanık İhsan Göktaş:” şahsen görüşmedik sizi bir basın neydi, Nazein hanım HaberTürk olacak sizden sizin telefon numaranızı ona verebilir miyim iznini almak için aramıştım sizi artı santoloji konusunda hani onların bir Hıristiyan dini olmadığını, o kisveyi hükümeti hükümet üzerinde yaptırım yapmaya çalıştıkları için Hıristiyan kisvesini kullandıkların teyit edebilir misiniz diye de sizi aramıştım.”

Sanık Sevgi Erenerol:” Evet doğrudur, demin iddia makamı benim açıklamamamın ihsan Beyin açıklamasından farklı olduğunu hissettirmek istedi, halbuki bende kendisini kemal beyin bürosunda tanıdığımı söyledim ama tesadüfen karşılaştık diye bir kelime kullanmadım. Bu bir. İkincisi benim santoloji örgütü ile ilgili aranmamın nedeni de biliyorsunuz ben misyonerlik faaliyetleri ile mücadele ediyordum. Bu yüzden bana yönlendirildi. Bu da misyonerlik faaliyetleri kapsamında Türkiye de faaliyet göstermektedir. Ama televizyon programı ne yazık ki gerçekleşmedi bunu açıklamak istedim teşekkür ederim.”

Sanık Mehmet Fikri Karadağ söz istedi, verildi:” Sayın Başkanım müsaade ederseniz bir soru soracağım birkaç tane de ilave açıklama yapacağım, İhsan Göktaş beni dernek binasında Kadıköy deki dernek genel merkez binasında hiç görmüş mü,yoksa sadece ismimi kapıda mı görmüştür sayın başkanım.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Ben fikri Karadağ beyi dernek binasında görmedim hiçbir zaman zaten kapıda genel başkan olarak ismi olduğu için de o yüzden kendisini arama sorumluluğu hissettim, çünkü dernek içinde de hani belki.”



Sanık Mehmet Fikri Karadağ:” Tamam o açıklamaları yaptı Sayın Başkanım başka açıklama yapmasına gerek yok müsaadenizle. Sayın başkan ihsan beyin söylediği iki defa buluşma doğrudur. Birinciyi Şişli de diyor ama ben tam olarak onu hatırlamıyorum, o şişli de Türkcell bayisi olan benim arkadaşımdı kendisi ile sadece tavla oynamaya giderdim ara sıra da bu kart alırdım kendisinden. Onun üst katında normal misafirlerini ağırlamak için genellikle şey yaptı tahsisi ettiği bürosu alt kattı dükkandır üst kadında da oturulur sayın başkanım orda eğlenilir vesaire oynardık. O gün de diğer arkadaşlar gelmiş olabilir, bulunduğu yerin neresi olduğunu ben anlayamadım tekstil falan var diyor ama, olabilir. O üst katta. Bir de diyor ki karargah da gizli toplantılar var tabi ben hiç öyle bir şey hiçbir zaman yapmadık. Biz karargahta kapılarımızı hiçbir zaman kapatmadık Sayın Başkanım. İhsan Göktaş’ ın anlattığı her olay zaten ben dernekten resmen ayrıldıktan sonraki zamana denk geliyor. Benim zamanımda hiçbir şey olmadı. Benden sonra olduğunu da hiç zannetmiyorum. Hüseyin Görüm o konuda gerekli açıklamayı yapacaktır. Sevgili başkanım birinci buluşmamızda ihsan Göktaş ‘ ın dediği konuları konuştuk. Ben dedim niye beraber çalışmıyorsunuz beraber çalışın dedim. Fikrini huzurda arz ettiğim savunmamda da belirttim gibi komutanım anlamak için söylemiştim oda dedi ki bu Atatürk’ün veya Ata’nın dayı dedi bu Ata’ nın yadigardır, burayı kurtarıp yerine getirmek lazım. Bende eylül pardon aralık sonuna doğru bir genel kurul yapılacak orda genel başkan seçilir olursa olur şeklinde bir şey söylemiş olabilirim. Kesin olarak hatırlamıyorum fakat ikinci buluşmada bir bankta oturduğumuzu çok net hatırlıyorum. İki buçuk sene falan geçti başkanım, biz de artık elli yedi yaşına geldik. Orda şöyle söylemişti arkadaşlar bana, oğuz Alparslan Abdulkadir de geliyordu benle görüşmeye bu konularda dedi ki derneğimizden bütün defterlerimiz kayboldu, kim aldı acaba, Ayşe Ceylan mı aldı, başkası mı aldı, ne aldı dedim bu konuda bir bilgin var mı ihsan bey dedi ki o defterler bende merak edecek bir şey yok hepsi bende diye kendisi de söyledi sayın başkanım. Bir de değerli iddia makamı irfan Yıldız denen şahıs kimdir gerçekten asker mi değil mi, ben bir İrfan diye birisini hatırlıyorum kendisinin ast subay olduğunu söylemişti. Ama 2003 müdür, 2004 müdür bilmiyorum emekli olduktan sonra Sayın Başkanım, bu insanın asker kökenli olması iddia makamını sanki bütün örgütü çözecekmiş gibi bir şeyin peşine koşturuyor dikkatinizi çekmiştir. Sabırla dinliyorsunuz, mimiklerinize gözlerinize bakıyorum hiçbir tepki bütün herkes de bunu anlıyor çok rica ediyorum, çok rica ediyorum. On başı mıdır, er midir, koskoca Genelkurmay’ı mı temsil ediyor İrfan Yıldız nedir emekli Genelkurmay başkanı mıdır? Sanki emekli Genelkurmay başkanı silahlı kuvvetler adına işlem yapıyor, beyefendiye bilgi veriyor bu da onun vasıtası ile ordunun himayesine giriyor. Yapmayın sayın başkanım bunlara müdahale edin bu kadar basit bu kadar art niyetli iyi niyetten çok uzak bu işler. Bir de sevgili başkanım diyorlar ki Kuvai Milliye derneğinin tüzüğü askeriye de yazılmış. Bana niye sormadınız bunu, nerden geldiğini ben size açıkça söyledim. Hüsnü Merdanoğlu diye bir tane büyüğümüz Ankara’dan gönderdi. O da şeyin tanıdığı olduğu için İbrahim Özcan onu size açıklar daha önceki bir dernek tüzüğünün müsveddesini gönderdi biz de kendimize göre adapte ettik. Dernekler müdürlüğünde de uygun şekilde tadilatı yapıldı ve onaylandı. Bu kadar basit arz ettiğim halde hala soruyor askeriye de mi yazıldı. O derneğin tüzüğü askeriye de yazılsaydı ben kabul eder miydim? O zaman askeriye dernek işi ile uğraşır. Bu kadar basit şeylerin peşinde koşulmasın lütfen saygılarımla.”

Sanık Hüseyin Görüm söz istedi, verildi:” Şuradan açıklama yapacağım.”

Mahkeme Başkanı:” orda dur. Orda.”

Sanık Hüseyin Görüm:” Ki arkasından konuşmayalım olsun aslında yüzüne konuşmak istiyorum da. Sorularım var ama soruların çoğunu siz sordunuz. Ve kardeşin söylediği bazı kelimelere katılıyorum, çoğuna da katılmıyorum. Birebir yalan söylediğini benden çok daha iyi sizin heyetiniz ve siz biliyorsunuz. Sayın reisim, bu kardeşim bize gelmesi, Kuvai Milliye binasına gelmesine Vural ve gazetecilik yapan Resul diye bir kardeşin referansı ile geldi. Geldiğinde şunu söyledi, dedi ki abi bu bu insanlar beni buraya gönderdi, İstanbul da bazı tehditler alıyorum. Santoloji den dolayı santoloji diye bir örgüt var amerikan örgütü bu örgüt beni öldürtecek, nereye gitti isem, polise gittim, Jitemci tanıdığım jitemciye gittim birkaç yere gittim beni hep dışladılar dedi. Bende dedim ki sevgili reisim, burası Kuvai Milliye binası buraya bu iki tane insanın referansı ile gelip gelmemen hiç önemli değil. Bak burda çok insanlar var garipler bırak dışarıda topladıklarımızı da getiriyoruz Kuvai Milliye binasında kalıyor buyur kardeşim dedim aşağıda o nezaret dediğiniz yer bizim yatakhanelerimizdir. Garibanlar yatsın diye. Aynı şekilde üstü başı da temiz olduğu için bunun dedim ki sen ikinci katta kal. Yani aslında biraz şey yaptık yani kıyakçılık yaptık. Öteki gariplere karşı aslında daha altta yatırmak lazımmış bunu. Sayın reisim, bizim tutuklanıp buraya geldikten sonra zoruma giden bazı olaylar Gazetelerde okuyorum. Gazete dedi ya hani abi çok büyük abi yaş urda söylüyor ben işte reklam yapmak istemiyorum gazetecilere bilmem nelere, bizim tutuklandığımızın ertesi günü bütün gazeteleri çağırıyor. Atatürk’ün borç ile yaptırdığımız çok güzel bir posteri vardı dışarıya asıyorduk onun altına yazdırmış müptezelleri içeriye attırdık. Ya sevgili reisim benim içim parçalanıyor bir de diyor ki Hüseyin Görüm’ ün dışarıdaki adamları tehdit ettiriyormuş. Ben bunu. Böyle bir şey yok ama ağabeyime dedim ki Yusuf ağabeyim eğer dedim sen benim ağabeyimsen adamsan bunu dedim bul yani bunu bir bul bunu. Bir sor buna. Buna ne yapmışım ne kötülük yapmışım. Gelelim isa ile musa konusuna şimdi bu isak Himelştayn’ya sevgili reisim, bu İsak Himelştayn.

Mahkeme Başkanı:” Yavaş, Yavaş sakin ol.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Tanıştırdığım Musa dediğim kardeşim o sokaklarda su tesisat işi yapar. Babası İsraillidir. Hayım Morlevi’ dir. Annesi de Türk’tür. Ama İsrail Yahudilere bunu dışlıyorlar annesi Türk olduğu için, Morleviler de sevgili reisim İsrail için çok büyüktür. Çok büyüktür hani soyadlar vardır bizde büyük soyadlar morlevi soyadı da çok büyüktür. Morlevi olup da dünyada dünyayı yönetenle iş yapmayan adam yoktur. Dünyayı yönetirler ama bu çocuk hem İsrail Yahudi çocuğu, hem morlevi, benden daha terso sokaklarda yatıyor ama dünyanın en iyi insanı. Yağmurlu havada şemsiye satmaya çıkar yağmur yağar. Ama ben onu seviyorum. İster musa olarak görsün ister görmesin beni de hiç ilgilendirmiyor. Ha bu arada Tevratla dedi, ben Kuran’ı okuduğum kadar Tevrat ı da okuyorum, incili de okuyorum. Allah’ü tealanın vermiş olduğu bir ilimden dolayı isteyen inanır isteyen inanmaz bana o ilim gösteriyor. Gösteriyor ama ben bunu söylediğim zaman da herkes deli diyor onu da söylüyor rabbim. Sana diyor deli diyecekler alay edecekler. Ya Kuvai Milliye Kuvai Milliye diyoruz sevgili reisim Kuvai Milliye bir ruh değil mi. Allah onu da söylüyor, isra 85 diyor ki, sana ruhu soracaklar, deyin ki ruh Allah’ ın bir emrider. Kuvai Milliye davası da Allah ın bir emri, çünkü kurtuluşumuz onda. “

Mahkeme Başkanı:” Soracak mıyız başka soru.”

Sanık Hüseyin Görüm:” sevgili reisim bizim cam filmlerimizi söyledi. Cam filmleri, bu hepimizin namusu, benim sizin üyelerin savcıların namusu. çünkü Kuvai Milliye binası sizin. Sizin. Sizin olana siz sahip çıkmaz mısınız Sevgili reisim. Sizin ya ben hepsine dedim ki kardeş bak burda bir sandalye varsa senin, bir yatak varsa senin. Buradaki kapıların hiçbir tanesi burda kapanmayacak hep açık kalacak. Kuvai Milliye’nin hiçbir zaman kapısı kapanmadı sevgili reisim, bizden sonra binanın kapılarına varana kadar satmışlar sevgili reisim senin, senin bu. Ben biliyorum ki Köksal Şengün benim bildiklerimin çok fazlasını biliyor. Çünkü ben inanıyorum. Size heyetinize savcılara herkese inanıyorum burda. Çünkü buraya gelen insanların çoğu seçilmiş diyorum, davayı dinleyen insanlar dahi.”

Mahkeme Başkanı.” Bununla bağlantıyı koparmayalım, koparmayalım, “

Sanık Hüseyin Görüm:” Sevgili reisim Kuvai Milliye ye taş ata ata buraya getirdiler. Demin hilmiştaynı açıkladı. Bende açıklayım Himelştayn’ı taşlanan şeytan demektir. Bu iblis bunu anlatıyor burda. Sizi kandırıyor aklısıra, aklısıra sizi kandırıyor siz de yiyorsunuz, ama yemiyorsunuz gargara yapıyorsunuz.”

Mahkeme Başkanı:” Bağırma, bağırmadan konuş, bağırmadan konuş bak yine anlaşamayacağız yine anlaşamayacağız. Böyle gidersen anlaşamayacağız.”

Sanık Hüseyin Görüm:” Sevgili reisim teşekkür ediyorum ama, tamam bağırmadan siz gargara yapıyorsunuz bunun anlattıklarını, çünkü ben sizi ordan okuyorum. “

Mahkeme Başkanı:” Allah Razı olsun.”

Sanık Hüseyin Görüm:” Okuyorum reisim okuyorum, gargara yaptığını da biliyorum. Ama burda ne anlattı ise yemin billah ediyorum yalan şimdi esas mevzuya gelelim. Sevgili reisim, 17, Niyazi Kıyak davanın çok önemli adamı, herkes için iftira attı. Atmadığı insan kalmadı hiç düşündünüz mü acaba bu Niyazi kıyak neden dolayı bu kadar iftira attı. Adam kafayı yemesi lazım değil mi. Veli Küçük’e attı ona attı buna attı burada görülen herkese iftira attı. Hiç düşündünüz mü reisim bu acaba niye atmıştır diye. Biliyorum ki düşünmüşünüzdür ama sebebini çözememişinizdir ne savcı çözmüştür nede siz. Şimdi bir soru soruyorum ona. Dolu var da bir tane soracağım. Ayşe Ceylan Gençoğlu’ nu tanıyor musun Kıyak. Sana soruyorum.”

Mahkeme Başkanı:” Kıyak o değil, “

Sanık Hüseyin Görüm:” sevgili Reisim sorar mısınız Ayşe Ceylan Gençoğlu Kıyak’ı tanıyor mu.”

Mahkeme Başkanı:” Tanıyor musunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Sayın Başkanım ben Fikri Karadağ’ ın dediklerini zaten dediklerimi teyit etti. O anlamda cevap vermek istediğim bu cümle ama basında kamuoyunda hem islamı cok ciddi şekilde.”

Mahkeme Başkanı:” Efendim Nedir o “

Sanık Hüseyin Görüm:” Ayşe Ceylan Gençoğlu’ nu tanıyor musun Kıyak’ı.?

Sanık İhsan Göktaş:” Sayın Başkanım hukuken kendisi ile konuşmaya mecbur muyum burda. Hukuken mecbursam.”

Sanık Hüseyin Görüm:” Reisim size söylesin.”

Mahkeme Başkanı.” Cevap vermemek durumundasınız. “

Sanık İhsan Göktaş:” Kendisini muhatap almıyorum, cevap vermiyorum.”

Mahkeme Başkanı:” vermiyorsunuz,”

Sanık Hüseyin Görüm:” Sevgili Reisim açıklayayım tanımıyor demek ki Ayşe Ceylan Gençoğlu. Şimdi esrar dedi değil mi sevgili Reisim hani size zimmetten dolayı da Ayşe Ceylan Gençoğlu ile ikisi beni şikayet ettirdiler Ankara şeyden Kadıköy den beraat aldıydım, size verdiydim, zimmetten hani Kuvai Milliye nin parasını zimmetime geçirmişim ki, yav zaten benim cebime ben buradan çalıp buraya mı koyacağım. Kuvai Milliye benim ruhum, evim her şeyim. Bu da esrardan dolayı attığı Ayşe Ceylan Gençoğlu’na attığı iftiradır. Onun da beraatı Kadıköy deki yargıç bana dedi ki abi dedi aynen bu şekilde, abi dedi ne söylediysen mahkemeye ilk gittiğimde aynıları çıktı dedim ki sevgili Reisim dedim ya uğraşıyorsunuz dedim ya uğraşmayın bunlar zaten gelmezler dedim ve gelmediler. Ordan bu beraat rapordum hatta bana diyor ki ya niye söylüyorsun. Dedim ki ben içtim yaz dedim yaz, geçsin kayıtlara ben yalan söylemem çünkü. İçtim ot içtim zaten bu davada takılacakları tek şey ya kafamda taktığım tüye takılacaklar dedim yahut da dedim ota takılacaklar, hiçbir suç bulamadılar bir tek ota takıldılar. Hadi soruyorum cevap vermesin. Ne suçumu görmüşler reisim ne suçunu, garipleri oraya toplayıp yatırmak mı suç. Yahut Allah’ ın kelamını anlatmak mı suç, bu güne kadar “

Mahkeme Başkanı:” Yavaş konuş yavaş konuş.”^

Sanık Hüseyin Görüm:” Sevgili Reisim bu güne kadar bizi kandırdılar, kandırdılar, profesörü çıktı ilahiyatçı diye bizi kandırdı. Ya bakıyorum diyorum ki ey Allah’ ım diyorum ay nasıl bizi bu insanlar kandırmış, bu kadar güzel dinimizi ne hale getirmişler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk “

Mahkeme Başkanı:” Toparlayın sözünüzü keseceğim. Keseceğim sözünüzü toparlayın lütfen.”

Sanık Hüseyin Görüm:” Toparlıyorum sevgili Reisim bunu size arz ediyorum şimdi esas konuya gelelim, 17’ye. 17 Ayşe Gençyol Kıyak’ ın kocasıdır. Sevgili Reisim bizim defterlerimiz falan kayboldu ya kendisi de söylüyor fikri Karadağ’ a bunu hepiniz biliyorsunuz bizim o defterlerimiz falan hepsi Ayşe Ceylan Gençyol’a zimmetliydi. Bu, bu herif Ayşe Ceylan Gençyol’u hani çok dürüst ya sevgili Reisim o kadını kafaya aldı. Bu. O adamla arasının ikisinin arasının bozulmasına yol açtı bu pis herif ondan sonra sevgili reisim bütün ne kadar iftira varsa zannetti ki hani buna sahip çıkıyoruz ya ne kadar iftira varsa Niyazi Kıyak Kuvai Milliye ye ne kadar iftira atılabilecekse iftira attı. İşin özü Ayşe Ceylan Gençyol Kıyak ile bu herifin bu iblisin iblisin gitsin bana dava açsın. Her davasına gideceğim. Bu iblisin iftiralarıdır sevgili reisim. Çok teşekkür ediyorum beni dinlediğiniz için, sağ olun.”

Sanık İhsan Göktaş:” Basında İslamla en ağrı şekilde ve Kuvai Milliye ismi ile en ağır şekilde faaliyetlerinin sonucu olarak çok rencide eden bir kişi ile hiçbir şekilde muhatap olmak istemiyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi, verildi:” Değerli başkanım, müsaade ederseniz önce sual sorma konusunda bir cümlem olacak, yüksek müsaadenizle. Sayın Başkanım sualler sorulurken sayın savcılarımız tarafından konu ile ilgisiz ve alakasız son derece uzun süreçte sorulan sualler bunlar hiçbir zaman meseleyi çözümlemiyor çözümlemediği gibi de emin olunuz kişilik haklarına aykırı olarak soruluyor. Bakınız sanığın isim ve soy isminin neden o şekilde konduğu soruluyor. Bir savcı sanığın kimliği adı ve soyadının neden o şekilde konduğunu sorgulayabilir mi.? Veya evet veya hayır şeklinde cevap vereceksiniz diyor böyle bir tahdide gidebilir mi. Veya benim telefonlarımla alakalı sayı vermiyor, diyor ki Kemal Kerinçsiz ile yapmış olduğunuz telefonlarla resmi tespitin dışında niye söylemiyorsunuz adil davranmıyorsunuz Kemal Kerinçsiz ile ihsan Göktaş arasında resmi kayda göre gayri resmi veya resmi, çünkü gayri resmi telefonum yok benim birdir. Ama bunu söylemiyor neden, sayın mahkemenizi şüphe yaratmak amaç. Doğru değil, lütfen sayın savcıların bu davaya yakışan sualler sormaları gerekir. Meseleyi çözümleyici sualler sorması lazım ve kin gütmeden sanıklar kin güderek sualler sorulmaz. 160. maddeyi ben sayın savcılarıma bir defa daha okumalarını istirham ediyorum. Müsaade ederseniz birkaç sualim olacak değerli başkanım. Sayın İhsan Göktaş Kuvai Milliye derneğine gittiğiniz dönemde beni hiç gördünüz mü orda. “

Sanık İhsan Göktaş:” hayır hiçbir zaman görmedim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Benim büroma gelmeden önce beni herhangi bir şekilde tanıyor muydunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Hayır tanımıyordum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Benim büroma geliş sebebiniz boşanma davası ve diğer hukuki sorunlar ile alakalı mıdır?”

Sanık İhsan Göktaş:” evet, “

Sanık Kemal Kerinçsiz.” Telefonda benimle kaç kez görüştünüz.”

Sanık İhsan Göktaş:” İki veya en fazla üç kere hatırlayabildiğim, üçü geçmiyordur.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” resmi kayıtta birdir efendim. Ne için konuştunuz benle ne için aramıştınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” söz konusu bu Ayşe Nazmiye Uca ile boşanmaydı söz konusu.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” benimle Büromda bir defa görüşmenin dışında başkaca bir görüşmeniz oldu mu?”

Sanık İhsan Göktaş:” Hayır.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bürodaki görüşmenin konusu nedir.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Öz ve kısa boşanma.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Tamam, size işlerimin yoğunluğu nedeni ile davayı alamayacağımı ancak isterseniz bir avukat önereceğimi söyleyerek size avukat Cevat Çalık’ı önerdim mi?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet önerdiniz.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Avukat Cevat Çalık ile davayı görüşüp ücret konusunda herhangi bir anlaşmaya vardınız mı kendi aranızda bir ücret konusunda anlaşma oldu mu veya konuşma.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Yani ben size bu davayı ücretsiz olarak bu avukat Cevat Çalık bakacak demedim.”

Sanık İhsan Göktaş:” Yok hayır Cevat Çalık Bey’e de avukatlık sözleşmemiz var hala.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” size beni öneren kim oldu?”

Sanık İhsan Göktaş “Yavuz Kara, karanın devamını hatırlamıyorum Jitem’ de Masa telefonla aradığımda çıkan kişi oldu”

Sanık Kemal Kerinçsiz “bu hukuki danışmanlık ve boşanma konusunda mı önerildim”

Sanık İhsan Göktaş “O konuda önerildin, özelliklede sağlam avukattır hiçbir zaman müvekkilini hele ki ulusal konuysa satmaz, duruşu çok sağlamdır diyerek sizi bana refere verdi”

Sanık Kemal Kerinçsiz “Sayın başkanım kısa bir açıklama yapacağım suallerle netleşti Avukat Cevat Çalık benim yazıhanemde çalışan bir avukat değildir. Yıllardır tanıdığım bir arkadaşımdır benim işlerimin yoğunluğu sebebiyle, gelen davaları bazı arkadaşlarıma gönderirim, işi olmayan arkadaşlarıma gönderirim özellikle, bir avukatlık yardımlaşmasıdır bu bunda da herhangi bir çıkar ve menfaatim söz konusu olmaz nitekim bahsi geçen kişi o jandarma denilen kişi bir müvekkil vasıtasıyla bana gelmiştir. Kendisinin de Tuzla’da bir daire satın aldığını ve içindeki kiracının çıkmadığını, kira bedellerini ödemediğini, tahliye ve kira paralarının tahsilini istemiştir bu bapta benimde işimin yoğunluğu sebebiyle bir başka avukat arkadaşıma göndermişimdir nitekim o avukat arkadaşımda söz konusu işi gerçekleştirmiştir paralarını tahsil etmiştir ve kişide bana dönüp teşekkür etmiştir. o bapta bunun ispatında da söz konusu dosyaları da sizlere sunacağım değerli başkanım teşekkür ediyorum”

Sanık Kahraman Şahin söz istedi verildi: Saygıdeğer başkan İhsan Göstaş’a ilk önce beni tanıyıp tanımadığını sormak istiyorum”

Mahkeme Başkanı " tanıyor musunuz?

Sanık İhsan Göktaş “Bakabilir miyim yüzüne hani isim olarak hatırlamıyorum bilmiyorum ismini duydum ama seni hiç görmedim yani şuan burada görüyorum”

Sanık Kahraman Şahin “ Beni tanımıyor başkanım bana ne yapmak için gelmiş yani ben oraya gelip gitmişim bir sefer diyor ki ben oraya gelip gitmiş yakalayamadım diyor İhsan Yıldız’la görüşürken”

Mahkeme Başkanı " ne için görüşmek istemiştin”

Sanık İhsan Göktaş “Valla ben oraya şimdi Kahraman Şahin yakalana kadar gelmedim kendisini yakalayacağım diye bir ibarede de bulunmadım bunda dilek sürçtüyse veya kelimenin sonunu yutuyorum ben yakalamak için “

Sanık Kahraman Şahin” Telefon görüşmenizde var sizin savcı bey sordu “

Sanık İhsan Göktaş “Benim kendisiyle hiçbir bir işim olmadı ve ben ilk defa burada görüyorum”

Sanık Kahraman Şahin” Saygıdeğer başkanım bir sorum daha var bu cam Atatürk’ün cam negatif filmleri bunlar negatiftir bunun kopyası falan olmaz kopyası olduğu zaman normal resim şekline döner bu oda pozitif olur. yani onun bir şeyi olmaz kopyası olmaz ve bu cam filmler”

Mahkeme Başkanı " Yani negatiften negatif olmaz mı?

Sanık Kahraman Şahin” Olmaz başkanım cam filmin olmaz. Bu cam filmler bana bir fotoğrafçı bir büyüğümüzün yani Türkiye çapında tanınan bir fotoğrafçı büyüğümüzün bana bir mirasıdır bu ben bunu Kuvvai Milliye ye koydum orda insanlar gelsin görsün diye. ve bunların tekrar buna verilmesi tekrar bundan çıktı diye buna verilecek mi? verilmeyecek mi nasıl olacak bu cam filmler çalmış çünkü onu ardan, saygıdeğer başkanım hepimizin yani bu bu tekrar verilecek mi buna? “

Mahkeme Başkanı " Bitirdiniz mi?

Sanık Kahraman Şahin” Bitirmedim başkanı bir şey daha söyleyeceğim bunan 2 veya 2,5 ay oldu galiba deşifre diye bir programda bunun ne olduğu orda açık beyan bütün kamuoyuna açıklandı, lütfen bunu bir izlerseniz bu şahıs hakkında daha net bir bilgi alacağınıza ben hiçbir kuşku duymuyorum teşekkür ediyorum”

Sanık Erol Ölmez söz istedi verildi; sayın başkanım huzurunuzdaki İhsan birkaç tane sorum olacak eğer müsaade ederseniz daha önce beni Kuvvai Milliye de siz gördünüz mü? Şöyle bir baksanız bana bir belki görmüşünüzdür tesadüfte olsa “

Sanık İhsan Göktaş “yok görmedim”

Sanık Erol Ölmez “İsmimi hiç duydunuz mu Erol Ölmez diye”

Sanık İhsan Göktaş “Duymadım”

Sanık Erol Ölmez “ Duymadınız peki siz hangi tarihte Kuvvai Milliye deydiniz? Hangi yıl?”

Sanık İhsan Göktaş “2 saattir burada oturuyorsunuz biliyorsunuz”

Sanık Erol Ölmez “Hangi yıl hangi yıl “

Sanık İhsan Göktaş “Hatırlamıyorum şuan”

Sanık Erol Ölmez “Hatırlamıyorsun yılını, insan hatırlamaz mı hangi yıl olduğunu”

Sanık İhsan Göktaş “Hatırlamıyorum evet”

Sanık Erol Ölmez “Hatırlamıyorsun, Sayın başkanım şimdi Kuvvai Milliye 1919’la İhsan Göktaş’ın dediği gibi kapılar ardına kadar kapalıydı benim kaldığım dönemi anlatıyorum ben size böyle bir şey yoktu kapılar açıktı, camlarda açıktı, pencerede açıktı, karşı komşularda görürdü onlarda görürdü insanlarda gelirdi ihsan Göktaş’ın burada sadece asparagas yaptı sizlere sadece yalan ibarelerle buradaki sizi makamı sadece iftira atmaktan başkan bizlere başka bir şey yaptığı yok kendisi yalancıdır. Kendisini buradan kınıyorum teşekkür ederim”

Sanık Sevgi Erenerol müdafi Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz istedi verildi; İhsan bey fayansçıda, halıcı dükkanında buluştuğunuzu söylediğiniz İrfan Yılmaz isimli şahsın İhsan Yıldız isimli şahsın Fethullah Gülen cemaati bağlantılı bir sivil polis olabileceğini hiç düşündünüz mü?

Sanık İhsan Göktaş “ İrfan Yıldız İhsan Yıldız değil”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül“İrfan Yıldız düşündünüz mü hiç polis olabileceğini yada Fethullah Gülen cemaati bağlantılı bu tertibin organizasyonunda görev almış biri olabileceğini hiç düşündünüz mü?”

Sanık İhsan Göktaş “değerli avukat bey tabi ki düşündüm”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül” olabilir mi sizce”

Sanık İhsan Göktaş “Tahminen yüksek”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül“Peki, şimdi Herhangi bir psikiyatri tedavi gördünüz mü?”

Sanık İhsan Göktaş “Hayır efendim”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül” yani orta düzeyde eğitim sahibi, orta düzeyde algı ve muhakeme sahibi birisiniz savcılığın ısrarla size sormuş olduğu sosyal ilişkilerinizi deşifre etmeye, deşmeye dönük sorularıyla nereye varmak istediğini anlayabildiniz mi?

Sanık İhsan Göktaş “ Açıklayın lütfen anlamadım”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül“Savcının size sorduğu sorularla nereye varmaya çalıştığını anlayabildiniz mi?”

Sanık İhsan Göktaş “İşte siz ne anladınız onu anlamak istiyorum o yüzden açıklayın demiştim”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül” Ben sorduğu sorulardan bir şey anlayamadım savcılığın o yüzden size sordum siz bir şey anlayabildiniz mi?

Sanık İhsan Göktaş “Ben mümkün oldukça yanlış anlamayın Türkçe kelime haznem kıt sıkıntıya girdiğimde de sizleri tenzih ederim kelime haznem biraz değişime uğruyor o yüzden de fazla savcı beye de ne derler yani anlıyorum yani o sıkıntıyı bana verdiler zaten burada “

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül“Peki 17 numaralı gizli tanık Necati Kıyak’ın eşi Niyazi Kıyak’ın Ayşe Ceylan Kıyak ile halen birliktemi yaşıyorsunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Ayşe abla yanımdadır “

Sanık Hüseyin görüm söz istemeden konuştu, anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı " çıkarmak zorunda kalacağım seni dışarıya”

Sanık İhsan Göktaş “ kim o birlikte olmuyor musun dediği”

Sanık Hüseyin Görüm “Dayanıyorum buna ya”

Mahkeme Başkanı " dayanmak zorundasın burada oturduğun sürece çıkarın dışarıya daha konuşturmayın onu çıkarın onu dışarıya”

Sanık İhsan Göktaş “ Birlikte olmayan diyen kimdi efendim şuan Ceylan ablayla birlikte olmuyor musun diyen o sözdü kimdi “

Mahkeme Başkanı " dışarıya çıkardık onu”

Sanık İhsan Göktaş “ Ben anamla, bacımla yatmam o lafı söyleyen kişiye oldu”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül” Peki efendin teşekkür ediyorum”

Sanık Muzaffer Tekin müdafi Av. Engin Kadıgil söz istedi verildi; Efendim sanığın sorgusu yapılırken Nuri Vardarbaşı diye birinden söz etti ve bu Nuri Vardarbaşı denen kişinin yanında birkaç kişiyle gelerek Kuvvai Milliye derneğinde bir gözdağı vermek yada işte biz polis tarafından geliyoruz, yada bir yer tarafından geliyoruz şeklinde bir imaj yaratarak bir şey söylediklerinden söz etti. Ve bu Nuri Vardarbaşı denen şahsın başbakan Tayyip Erdoğan’ın bacanağı olduğunu söyledi yanlış anlamadımsa. şimdi savcılar sabahtan beri meslektaşımın dediğine aynen katılıyorum, kendisini TSK’ nın mı o derneğe gönderdiğini sürekli soruyorlar, ama ben dosyada bu Nuri Vardarbaşı hakkında hiçbir işlem yapıldığını görmedim, ben bunu sormak istiyorum, bu Nuri Vardarbaşı’nın yanında gelen kişiler çünkü geleyimi var bu kişinin polis milerdi, polis süsümü verilmişti, nasıl bir olaydı onu açıklamasını istiyorum efendim teşekkür ederim”

Sanık İhsan Göktaş “Bahsettiğim gibi aracında TBMM künyesi vardı plakası vardı aracında ve polislerle bizi oradan çıkarmaya çalıştığında biz polislere kimliklerimizi koyduk dernekten tek”

Mahkeme Başkanı " yanında polislerle mi geldi ?”

Sanık İhsan Göktaş “Tabi yanında polislerle geldi. Polislerin yanında bile ben başbakanın bacanağıyım diyor polisleri etkiledi ciddi şekilde etkiledi polisleri bende polislere hukuken bizi oradan çıkaramayacaklarını çıkarırlarsa da yine polise gidip şikayette bulunacağımızı dile getirdik ve dernekten de dernek yönetiminden de tek şuan bir kişi yanımızda olduğunu onu da Ceylan abla olduğunu dile getirdik ve bunu onu yerinde belgeledik zaten Nuri Vardarbaşı’da orda hukuken bizi çıkaramayacağını anlayınca tatlı yol çizmeye başladı etkilemeye başladı işte başbakanın selamı var vesaire diye bende Hüseyin Görüm’ün etrafındaki insanları hep böyle yani işte ilginç insanlar var Hüseyin Görüm’ün etrafında onlardan birisidir diye ismi tek yapabileceğim şey vardı google girdim internete ve orda gerçekten basında birçok yerde Erdoğan’ın başbakanın bacanağı diye geçiyordu bunun ben ters ne diyorlar tekzibini aradım internette tekzip edilmiş mi diye tekzibini göremedim ve daha sonrada işte Nuri Vardarbaşı sosyal çevresiyle o annesinin naşında etkilemek istedir etkilemediğini görünce tehditler savurmaya başladı bu Kuvvai Milliye derneğinin Fikri Karadağ Bey tarafından önceden hazırdan damgalanmış ve imzalanmış koçanlarını istemişti yok falan diye onları en azında vermedik ama Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunduğumuz dilekçenin bizdeki olanın nüshasını aldı geri getireceğim diye Hüseyin Görüm ile Fikri Karadağ beyle alakalı olan evrakları ve getirmedi mesajlarımda tape kayıtlarında vardır Zekeriya Öz beyin yansıtmadığı kendisinden birçok kez mahkemenin devam sürdüğünü bu evrakların bize lazım olduğunu, bizden zaten gelip getireceğin diye aldığını ve hala getirmediğini masajla gönderdim kendisine telefonlarıma çıkmadığı için daha sonrada tehditler almaya başladım dediğim gibi karakoldaki memurlarda ismini duyunca beni dışarıya kovdular. Ciddi şekilde kovdular rica etmediler ve bunu da ben birkaç kere dile getirdim ama o kişi bacanağı mıdır? Değil midir vesaire yani ben sivil bir insanım yani bir adam bana gelip de ben şunun bacanağıyım seni şöyle ederim böyle ederim deyince diyorum ya Allah Allah yani 2009 ben normal vatandaşım ve başbakanın bacanağı neden benimle uğraşıyor. ve ben şunu biliyorum biraz önce dediğim gibi de savcı beye İhsan Göktaş olmanıza gerek yok Almanya’daki departmanların her departmanın ismi vardır Türkiye’de olduğu gibi sebebini yazı şekilde masaya konulduğunda Almanya’daki santoloji ayağıyla ilgilenen istihbarat birimlerine hele ki yetkilisiyseniz hani savcı işte MİT, vatan caddesi terör emniyet vesaire hatta benden daha fazla bilgi alınabilir, ordan Fethullah grubunun Santoloji ile birebir faaliyetleri olduğunu ve beraber çalıştıklarını ortaya koyacaktır ve bunu Türkiye’de emniyet yapmıyorsa bunu ben yapacağım “

Mahkeme Başkanı " sizin konumunuz ne?”

Sanık İhsan Göktaş “Ne anlamda efendim”

Mahkeme Başkanı " yani nedir bu derneğe gittiniz 3 ay kaldınız orda kaldığınızı söylüyorsunuz üye bile yapmadılar sizi siz hale cansiperane çalışıyorsunuz, uğraş veriyorsunuz, işte gelen adamlara polislerle siz mücadele ediyorsunuz nedir bu cansiperane uğraş sadece isminden dolayı mı?”

Sanık İhsan Göktaş “Dediğim gibi orda başka bir isim yazsaydı hiç ilgilenmezdim kesinlikle ilgilenmezdim kesinlikle. Çünkü Türkiye’de başka insanlarda tanıyorum ben işte merhaba dediğim selam verdiğim onlarında dernekleri var onlarında politik grupları var”

Mahkeme Başkanı " adamlar sizi içeri almamışlar bak üye bile yapmamışlar sizi”

Sanık İhsan Göktaş “çünkü şüphelendi Hüseyin Görüm şüphelendi benden”

Mahkeme Başkanı " efendim yapmamışlar sizi üye bile yapmamışlar yani sonuçta oranın üyesi de değilsiniz, hangi yetkiyle o kişilerle konuşabiliyorsunuz oranın yetkilisi yok mu? Kimsesi yok mu? Doğru veya yanlış neyse”

Sanık İhsan Göktaş “Polislerin geldiği günümü diyorsunuz

Mahkeme Başkanı:” Evet.”

Sanık İhsan Göktaş:” Yetkili olarak Ayşe Ceylan Gençyol hanım vardı sadece çünkü tüm diğer dernek hukuken yetkili olanlar hepsi şeydeydi hapisteydi yani işte Fikri Karadağ olsun zaten Fikri Karadağ noterden istifasını vermişti. dernekten Hüseyin Görüm vardı Hüseyin Görüm’de orda mafyavarı herkese söz geçiriyordu bağırarak çağırarak hani burada olduğu gibi “

Mahkeme Başkanı " Peki orayı tesadüfen buldunuz yoldan geçerken bulduğunuzu söylediniz, yanınızda 3 apartman ötede birisi arkadaşınız varmış ordan geçerken falan söylüyorsunuz bulduğunuzu yani bu kadar dernek varken orayı özellikle seçim mi yaptınız yoksa sizi oraya yönlendiren birisi veya birileri oldu mu?”

Sanık İhsan Göktaş “Dediğim gibi 4-5 bina aşağıda avukat Aziz Kaynak vardı ve daha önce ordan hep geçtiğim için avukatın yüzünden o sebebiyetlere orda önce öyle bir bina yoktu. İrfan Yıldız’dan doğrudan doğru ( bir kelime anlaşılamıyor) kapandı İrfan Yıldızla benim orda Kuvvai Milliye Derneği var dikkatimi çekti dedim çünkü İrfan Yıldız la da santoloji olayını konuşuyorum ara sıra ve oda abi niyetinde bana işte şöyle yap, dikkat et vesaire gibilerden hep yanımdaydı ama benimle röportaj yapar yani bilgi alırdı ama konuştuğu halde bana hiçbir bilgi vermezdi İrfan Yıldız ve İrfan Yıldız’da bana git o derneğe üye ol güzel insanlardır işte çevre edin diye de oraya yönlendirdi beni daha sonra messenger’de burda okuduğunuz, bildiğiniz yönlendirmeleri yaptı veya bilgi almaya çalıştı”

Mahkeme Başkanı "Yani bi nevi seni oraya İrfan mı gönderdi”

Sanık İhsan Göktaş “İrfan Yıldız gönderdi”

Mahkeme Başkanı " Ve ordan içerden bilgi mi bana getir dedi”

Sanık İhsan Göktaş “işte hem messenger’den işte yazmıştım ona, zaten biliyorsunuz ne yazdığımı artı normalde görüştüğümüzde de işte şunlar var bunlar var der anlatırdım. sonuçta size burada ne anlatabildiysem ona da aynısın anlatırdım çünkü sonuçta kapalı kapılar arkasında beni almazlardı benim derdimde ordaki”

Mahkeme Başkanı " Türkçe bilmediğini, az bildiğinizi söylüyorsunuz bende iyi çok daha güzel Türkçe konuşuyorsunuz “

Sanık İhsan Göktaş “Ama ne kadar terliyorum bilmiyorsunuz “

Mahkeme Başkanı " hepimiz terliyoruz konuşurken “

Sanık İhsan Göktaş “Sıkılıyorum Türkçe yani çünkü ben burada hani sanık olarak buradayım sanık psikolojisiyle ben sizin karşınızda duruyorum ve birileri ağır konuşuyor birileri ablamla yattın iddiasında yani şeydir bunlar bende bir insanım damarım var benimde “

Mahkeme Başkanı " tepki göstermene anlayışla karşılarız, tepki göstermek ayrı belirli şeylere muhata olunacaktır burada konuşulacaktır yani bunlara hepimizin hazırlıklı olması gerekir siz bu derneğe özel bir konumla gittiniz mi? bize onu açıklayın”

Sanık İhsan Göktaş “İrfan Yıldız git oraya üye ol orda iyi insanlar var çevre edin dedi beni oraya gönderdi”

Mahkeme Başkanı " sadece iyi insanlar mı var dedi”

Sanık İhsan Göktaş “evet evet”

Mahkeme Başkanı " peki gittin kötü insanları gördün anlattığın kadarıyla sonra demedin mi ki ona beni buraya niye yolladın hala ben niye burada duruyorum, ne işim var burada niye ayrılmadın çabuk çabuk”

Sanık İhsan Göktaş “Şimdin İrfan Yıldız’ın oraya yönlendirmesi var birde tabi benim kendi iradem var ben İrfan Yıldız’ın demesiyle de yürüyen bir insan değilim o isim beni orada bağladı dediğim gibi ya o isim oraya inecekti Kuvvai Milliye ismi orda inecekti”

Mahkeme Başkanı " Kendini adadın oraya öyle mi?”

Sanık İhsan Göktaş “evet efendim umarım suç değildir”

Mahkeme Başkanı "değil tabi değil tabi”

Sanık Nusret Senem söz istedi verildi; Ulasal kanala yönlendirildiğini söyledi oraya da İrfan Yıldız mı yönlendirmiş kendisini bilgi toplamak üzere,? “

Sanık İhsan Göktaş “İlk ulusal kanalla bu olaylarla alakalı kamuoyuna yansısın diye diyaloga geçtiğimde İrfan Yıldız’ı tanımıyordum o yönlendirmedi ama İrfan Yıldız benimle konuşmalarında işte yemek yeme esnasında vesaire tabi ki nerelere gittiysem, kimlerle görüştüysem bunun tabiri caizse röportajını benimle yaptı ve ulusal kanalda kimlerle görüştüm, kimle ne kadar diyalogum uzun sürdü onu da bana ince ince sormuştu doğrudur”

Mahkeme Başkanı "Yani bu İrfan Yıldız’la dostluğunuz, tanışıklığınız dernekle başlamadı ondan daha evveliyatı var ne kadar evveliyatı var”

Sanık İhsan Göktaş “Ondan 2006’larda oldu İrfan Yıldızla”

Mahkeme Başkanı "Ne kadar bu dernekten önce ne kadar 1 yıl var mı? Eskiye gidebilir miyiz?

Sanık İhsan Göktaş “Yani 2006’nın sonuna doğru ben tanıştım İrfan Yıldız’la “

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Biraz önce Kemal Kerinçsiz başka bir isimden bahsetti onun vasıtasıyla Kuvvai Milliye derneğine geldiğinizi söyledi o ismi tanıyor musunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “İrfan Yıldız “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese "Resul diye birinden bahsetti”

Sanık İhsan Göktaş “Resul Yıldız yine İrfan Yıldız’ın sosyal çevresindeki insanlardan bir tanesidir”

Mahkeme Başkanı " kara soyadı eksik yazılan kişi diye söyledi”

Sanık Kemal Kerinçsiz “değil onun vasıtasıyla gelmemiş efendim İrfan vasıtasıyla öyle değil mi efendim netleştirelim o suali”

Sanık İhsan Göktaş “ Yavuz müvekkilimdi vaktiyle dediğiniz hani Tuzla’da dairesi vardı dediğiniz Yavuz Kara sizin dediğim gibi tekrarlıyorum ulusalcı birisi olduğunuzu, karşımdaki santoloji örgütüyle alakalı bu gizli başkanda eşim olduğu için duruşunuzu bozmayacağınız bana söyleyerek sizin telefonunuzu verdi “

Sanık Kemal Kerinçsiz “ Yani sizi Kuvvai Milliyeye gönderen bu kişi midir? Yoksa İrfan mıdır?”

Sanık İhsan Göktaş “ Kuvvai Milliye ye yönlendiren kişi İrfan Yıldız’dır “

Sanık Kemal Kerinçsiz “ tamam demi sayın üyem”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Daha önce Almanya’da yaşıyordunuz ne zaman Türkiye ye geldiniz? “

Sanık İhsan Göktaş “Buraya en son girişim 2007’de oldu bu olaylardan dolayı da adresim bilinmediği için hani ikametgah tebligat yapılamayacağı içinde DGM’de hatırlıyorum hakim veya savcı beyde adresim olmadığı için yurtdışı çıkış yasağı vereceğini söylemişti bana ve o yüzden de yurtdışı çıkış yasağım var ve çıkmadım “

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" En son geliş tarihiniz”

Sanık İhsan Göktaş “2007”

Mahkeme Başkanı " Kocaman bir yıl bu 2007 derken yazımı, kışımı yani öyle çok”

Sanık İhsan Göktaş “2007’nin 2.aylarında gelmiştim en son ve pasaportumda giriş damgası vardır”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Türkiye ye geldiğiniz zaman Kuvvai Milliye derneğini tanıyor muydunuz? İsmini duyuyor muydunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Hayır efendim”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" vatanseverler kuvvetler güç birliği ismini duyuyor muydunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Hayır efendim”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" bu isimleri ilk olarak kimden duydunuz yani Kuvvai Milliye derneğini ilk olarak kimden duydunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Kuvvai Milliye derneğinin cephesini avukat Aziz Kaynak’ın misak-ı milli caddesindeki dolmuştan geçerken o cadde üzerinde yeni bir bina gördüm kırmızı ve Kuvvai Milliye ismi dikkatimi çekti çok has bir isim çünkü ağır bir isim. ilk notumu oyla almıştım kendime hani kafa beyin notu olarak daha sonrada çevremde olan İrfan Yıldız’a dedim işte şuralara gittim, derneklere gittim, bu gruplara gittim ben Helikopterde düşen şehit olan Muhsin Yazıcıoğlu beyle de görüştüm 3 sene önce Kadıköy’de Acı biber restoran’ında herkesle görüşüyorum amacım santoloji örgütünün tehlikesi anlaşılması ve Türkiye de bilirkişi taraflarından bunun önü hazırlanıp engellenmesini hukuken hem işte ne gerekiyorsa benim tek ve tek derdim bu ve bu esnada herkesle ben tanıştım, görüştüm İrfan Yıldız’la etrafından bütün tanıdığım insanların hep ucu İrfan Yıldız’a dokunuyor, Yani tanıyor İrfan Yıldız hepsini ve İrfan Yıldız ama beni Kuvvai Milliye ye git üye ol orda daha çok çevre edin ve orda işte hani insan dost edinmeye çalış diye oraya gönderdi beni.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Evet bir olay nedeniyle Yavuz Karayla tanıştınız Jandarma İstihbarat subayı öyle mi?”

Sanık İhsan Göktaş “evet efendim”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" O tanıştıktan ne kadar süre sonra Kuvvai Milliye derneğine geldiniz ?“

Sanık İhsan Göktaş “Çok çok uzun sürdü yani ben Yavuz Karadağ 2005’lerde bana silahlı saldırı olmuştu bu Belgrat ormanlarında olay basına yansımazın, toprak altına vereceklerdi ve Yavuz Karadağ ile o zamanlarda tanıştım Kuvvai Milliye ile direkt Yavuz Karadağ’ın bir şeyi yok hani yönlendirme yapmadı veya oraya git falan demedi de o zaman bilmiyordum bile Kuvvai Milliye derneğini”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Bu Yavuz Kara hem Sevgi Erenerol’un hem de Kemal Kerinçsiz’in telefon numarasını mı verdi size”

Sanık İhsan Göktaş “Evet efendim”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Yavuz Kara ile Sevgi Erenerol ile Kemal Kerinçsiz arasında nasıl bir ilişki varmış ondan bahsetti mi size”

Sanık İhsan Göktaş “Yok efendim bahsetmedi”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Nasıl tanıştıklarından bahsetti mi?”

Sanık İhsan Göktaş “yok ben bizim Türkiye de ben şunu biliyorum insana tanıştığında hemen sorarlar nerelisin vesaire diye ama ben gerçekten Almanya da doğdum büyüdüm birazda tabi bunun etkeni ver üzerimde Almanya’daysa hemen sormak çok ayıp bir şeydir hani nerelisin vesaire diye o yüzden o tür sorularda ben karşımdaki insanlara direkt soramıyorum öyle bir utandığım için soramıyorum”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Evet biraz önce savcı beyde sordu ama tam net cevap vermediniz Alparslan Arslan’ı tanıyor musunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Bu ama şeydi demi Oğuz Alprslan değil demi o isimleri hep karıştırıyorum çünkü “

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" O farklı”

Sanık İhsan Göktaş “sadece onu tanıyorum ama Oğuz”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Alparslan Arslan’ı tanıyor musunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Tanımıyorum efendim ama basından duydum ismini ve hep ikisinin benzeştiği karıştırıyorum”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Doğu Perinçek’i tanıyor musunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Tanıyorum efendim”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Nerden tanırsınız?”

Sanık İhsan Göktaş “Programından yanına gittiğim ilk programa gittiğimde kendisiyle görüşemedim toplantıya girdiği için o zaman bir müdürü vardı ismini hatırlayamayacağım ama cep telefonunda vardı onun müdürünün program yapımcısının ismi uzun boyla yakışıklı ama kafası sıfırdı ve kovboy gibi foter giyerdi güzel giyinirdi onla tanışmıştım muhatap olmuştum”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Ali Özoğlu’nu tanır mısınız?”

Sanık İhsan Göktaş “İsim olarak aklıma gelmiyor şuan tanımıyorum”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Siz Kuvvai Milliye derneğine girdiğiniz zaman kimleri gördünüz, kimleri tanıdınız?”

Sanık İhsan Göktaş “Direk Hüseyin Görüm, Ayşe Ceylan Gençyol orda bir ara insanlar vardı onlara tabi onlara direkt hani girdiğim gibi hani soramadım ismin nedir? soy ismin nedir? Nerelisin soramadım “

Mahkeme Başkanı " 3 ayda orda soramadın mı? 3 ay kaldığını söyledin”

Sanık İhsan Göktaş “ Zaten Hüseyin Görüm orda çoğu insanı kovardı bir çekirdek kadrosu vardı o Mustafa Morlevi hep camiden çok ağır sular getirirdi binaya ve Hüseyin Görüm aşağıya indirir ve Mustafa Morlevi ile İslam’ı yemek var mı? ekmek getirdiniz mi vesaire onlarda hep şey isterdi yani besinlenebilmek için şey isterdi. fazla kişi yoktu orda zaten yoksa hani Ceylan hanımdan başka orda daha bir sürü zannediyorum o insan olmuş olsaydı o benim girdiğim vakitti onlarda adım gibi eminim bana yardım etmek için o ismin temizlenmesi için eminim yardım ederlerdi”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Kuvvai Milliye derneğinde bir takım olumsuzluklar gördüğünüzü söylemiştiniz ve bu nedenle şikayet edeceğinizi savcılığa şikayet edeceğinizi söylemiştiniz savcılığa şikayet ettiniz mi?”

Sanık İhsan Göktaş “ 4 sayfa ve 3 sayfa yazı yazdık bu yazı yazarken de bu Yavuz Yılmaz mı? Yılmaz Yavuz mu? Avukattan biraz önce bahsetmiştiniz hani nasıl yazılır böyle bir evrak nasıl yazılır çünkü şeyini bilmiyorum formatını bilmiyorum ondan yardım aldık nasıl dile getirilir diye hukuk dilini bilmiyorum onun yardımıyla yazıyı yazdık tam 19’unda kağıdımızı yazdık şey de Bostancı’da uçuşanaltı restorantta Faruk, Ceylan abla ben oturduk kağıdı tam son şeklini kontrol ediyoruz o günde zaten beni aldılar içeriye”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Kimleri şikayet ettiniz ?”

Sanık İhsan Göktaş “ Hüseyin Görüm’ü, Kahraman Şahin, yo biz şey verdik yani o sözde konuşma bütün metinde bu 4 sayfalık metinde kişilerin isimlerini yazdık ama şikayet ettiğimiz kişi Hüseyin Görüm’dür”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Sizin çantanızda Oktay Yıldırım, Fikri Karadağ, Muzaffer Tekin, Hüseyin Görüm, Kuddusi Okkır ve Ayşe Ceylan Gençyol’un fotoğrafları ele geçmiş bu fotoğraflar şikayetle mi ilgiliydi”

Sanık İhsan Göktaş “Onları bakın Messenger deki yazımdan dolayı oraya gelen insanları tehditvari, beden dili tavırları vesaire tabi ki beni ürkütüyordu ben rambo da değilim, filmde bakmam tabiki ürkek bir insanım dikkatli olan bir insanım dolayısıyla etrafımda bir şey olursa ve o olayın içinde o resimdeki insanlar olursa daha sonra yüz gösterebilirim diye tabi ki o resimleri yanıma aldım zaten onlarda gizli saklı yerde değildi o resimlerde”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Bu çantada ayrıca Remzi Hancağız ve Ayşe Ceylan Gençyol’un Kuvvai Milliye derneğinin kimlikleri ele geçirilmiş bunları ne amaçla bulundurdunuz yani fotoğraflar ve kimlikleri “

Sanık İhsan Göktaş “Kuvvai Milliye kartları”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Evet:”

Sanık İhsan Göktaş:” bir tanesi şey vardı Damla fotokopi diye bir şirket var damla fotokopi diye ve Kuvvai Milliyenin kartları orda hep yapılırdı Kuvvai Milliyenin kartının grafiğini yeni dernekteki için kartın şeklini değiştirecektik ve bu Ceylan hanımın o kartını Damla fotokopiye gidip şurasını değiştirin, şurasını değiştirin babıyla bendeydi ve bundan da zaten Ceylan hanımında haberi vardı”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Kuvvai Milliye derneğinde gizli toplantılar yapıldığından bahsettiniz”

Sanık İhsan Göktaş “Evet”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Ne kadar sıklıkla toplantı yapılıyor veya ayda, haftada yani kaç kez yapılır:?”

Sanık İhsan Göktaş “Zaten binanın önündeki teknik takip çekimlerinden doğru sizde biliyorsunuzdur orda her ikinci ve üçüncü gün ya üç kişi ya dört kişi veya tek kişi gelirdi ve direkt Hüseyin Görüm’ün odasına çıkarlardı”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Bu gizli toplantılarda konuşulan konuları biliyor musunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “Yok ne yazık ki bilmiyorum efendim ama bilmek içinde uğraştım ama bilmiyorum”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Sizi niye almıyorlardı o gizli toplantılara “

Sanık İhsan Göktaş “Benden şüphelendi Hüseyin Görüm benim doğum tarihimi istedi ebcet bakacağım dedi işte o kendi hesabına göre ve sen bana gönderildin sen özel birisin vesaire de beni de orda hazırlamaya başladı hani ne diyorlar hana yağlamaya başladı. hani egoma hitap ederek ve bende hatta kendisine şaka yaptım dedim ben olsam olsam Azrail olurum ama dedim ama ben peygamber değilim öyle şeyler yapma dedim kendisine, ve sadece bu konularda yukarı aldı”

Sanık Muzaffer Tekin söz istedi verildi” beni tanıyor musunuz?”

Sanık İhsan Göktaş “yok resimlerden gazetelerden biliyorum”

Sanık Muzaffer Tekin “ Çantanızda Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi çıktı mı?”

Sanık İhsan Göktaş “nasıl”

Sanık Muzaffer Tekin “Alındığında benim resmim çıkmış ta Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi var mıydı çantanda?”

Sanık İhsan Göktaş “Tabi ki vardı “

Sanık Muzaffer Tekin “Benim resmim ne arıyor çantanda teşhis içinde dedin yani bir olay olduğu zaman tanımadığın adamı bu mu diye gösterecektin polise veya polis mi seni yönlendirdi

Sanık İhsan Göktaş “Muzaffer Tekin bey sorunuzu anlıyorum ama o amaçla ve o niyetle almadım en resimleri ben yanıma neden aldığımı ibraz ettim burada dilim yettiği kadarıyla”

Sanık Muzaffer Tekin “nerden aldın o resmi?”

Sanık İhsan Göktaş “Açıkta hem ikinci katta vardı resimleriniz, hem yukarıda“

Sanık Muzaffer Tekin “başkanım biz anlıyoruz sizde anlıyorsunuz sağ olun”

Sanık Oktay Yıldırım söz istedi verildi; başkanım kayıtlardan da bulanabilir cümleyi tekrar ediyorum eğer bana bir saldırı olursa etrafımda da o resimdeki insanlar olursa teşhis edebilmek için aldım dedi kelime kelime not ettim şimdi ben soruyorum sanık öncelikle beni tanıyor mu? Herhangi bir yerde görmüş mü beni?”

Sanık İhsan Göktaş “Hayır efendim görmedim sizi”

Sanık Oktay Yıldırım “O dernekte veya herhangi bir yerde görmemiş”

Sanık İhsan Göktaş “hayır efendim görmedim“

Sanık Oktay Yıldırım “Peki resimdeki insanlardan bir saldırı mı bekliyor sanık? ”

Sanık İhsan Göktaş “hayır”

Sanık Oktay Yıldırım “Peki bulunduğu dernekte o resimdeki insanlardan bir saldırı gelebileceğine dair herhangi bir konuşma geçmiş mi? duymuş mu böyle bir şey ?”

Sanık İhsan Göktaş “hayır efendim geçmedi “

Sanık Oktay Yıldırım “Peki, siz gittiğiniz herhangi bir yerde gördüğünüz resimleri ola ki ileride bana bir saldırı olursa bunlarda olabilir ihtimali ile alıyor musunuz böyle bir alışkanlığınız var mı?”

Sanık İhsan Göktaş “Böyle bir alışkanlığım yok ama Kuvvai Milliye derneğine”

Sanık Oktay Yıldırım “Peki o zaman ben bu soruyu tekrar ediyorum sayın başkanım, bu soruyu”

Sanık İhsan Göktaş “ben cevabı bitirebilir miyim?”

Sanık Oktay Yıldırım “Lütfen”

Sanık İhsan Göktaş “Madem soru soruyorsunuz dinleyin ve bu resimleri ben her yerde bu huyumu yapmıyorum ama Kuvvai Milliye derneğindeki oluşumlardan dolayı sebep gördüm ve o sebepten dolayı aldım yanıma”

Sanık Oktay Yıldırım “anlamadım tekrar eder misiniz?”

Sanık İhsan Göktaş “Bu resimleri bu tür tavrım her yerde yoktur ama Kuvvai Milliye Derneği içindeki faaliyetlerden doğru bu resimleri yanıma alma gereği duydum”

Sanık Oktay Yıldırım “Neden aldınız sebep nedir yani bir sebep olmalı ya bizi çok beğendiniz, çok yakışıklıydınız o yüzden aldınız yada bir gerekçesi olmalı bunun.”

Sanık İhsan Göktaş “Gerekçemi burada dile getirdim efendim.”

Sanık Oktay Yıldırım “Hayır, şunu söylediniz sayın başkanım soruyu tekrar ediyorum soru cevaplanmadı. eğer bana bir saldırı olursa, etrafımda da o resimdeki insanlar olursa teşhis etmek için aldım dedi. Bende soruyorum o resimdeki insanlardan bir saldırı mı bekliyordu da aldı. Nerden bu hareket bu güdü nerden çıktı bunun bir sebebi olmalı. ya böyle bir alışkanlığı vardır. Kleptoman gibi gittiği her yerden resim toplar, ya o dernekte bu adamlar saldırı yapabilir yolunda bir konuşma geçmiştir bizden gelebilecek herhangi bir saldırıyı düşünerek bunları bir alayım yanıma der alır. Yada bizim hepimizin bildiği, gördüğü, sizinde tespit ettiğiniz bir saikten dolayı bunu alır, şimdi soruyorum o resimleri hangi saikle almıştır yanına?”

Sanık İhsan Göktaş “saik ne demek?”

Sanık Oktay Yıldırım “sebep.”

Sanık İhsan Göktaş “Sebebini burada açıkladım tek sebebimde odur.”

Sanık Oktay Yıldırım “Düşünsel motiftir ama sebep.”

Mahkeme Başkanı " tamam bitti lütfen cevap veriyor tekrar eder misiniz sebebi”

Sanık İhsan Göktaş “Kuvvai Milliye Derneği içindeki Hüseyin Görüm’ün adamları orda gelip gövde gösterisi yaptığı için orda ne resim varsa hepsini aldım yanıma açık şekilde ne resim varsa aldım ama şimdi bu arkadaşı tanımıyorum görmedim de şuan ismini bile not edemedim zaten yani neden şuan bu resme bu arkadaş bu kadar yoğun üzerine varıyor onu da anlamış değilim “

Sanık Oktay Yıldırım “Sayın başkanım bakın İrfan Yıldız beyefendiyi sürekli belli yerlere yönlendiriyor. Nuri Vardarbaşı bir grup polisle işte derneği kurduruyor bir şeyler oluyor ve Hüsnü Merdanoğlu falan filen bir isimi hiçbirisini bilmem tanımam. diyor ki eğer bana bir saldırı olursa teşhis edebilmek için aldım bu soru cevaplanmamıştır. Yada o hepimizin bildiği sizinde tespit ettiğiniz saik olarak kastettiğim şey şudur beyefendi belli mihraplar tarafından özel görevlerle gönderilmiş o resimleri almış ilerde oluşabilecek herhangi bir durumda işte bunlardı diyebilmek için onları uhdesinde bulundurmuştur. Bunun başka bir açıklaması yoktur bir açıklama yapması lazım çünkü ağzıyla söyledi bana bir saldırı olursa bana bir saldırı olursa etrafımda da o resimdeki insanlar olursa”

Mahkeme Başkanı " o kendine göre o kadar açıklama yaptı”

Sanık Oktay Yıldırım “ Tamam, biz ben yok desin cevabım yok desin efendim tutanaklara geçsin”

Sanık İhsan Göktaş “Ben cevap verdiğim halde niye okunuyor ki benim cevabım benim niye okunuyor ki benim cevabım”

Sanık Oktay Yıldırım “Peki teşekkür ederim”

Sanık Nusret Senem söz istedi verildi; Sayın başkanım resimleri nereden almış o resimleri nereden almış?”

Sanık İhsan Göktaş “tekrar söylerim Kuvvai Milliyenin birinci katında ve ikinci katında resimler açık şekilde duruyordu saklı resim değildi yani.”

Sanık Nusret Senem ”Bu bahsedilen resimlerin orada olduğunu ifade edecek bir olgu gözükmüyor, yani ne olduğunu bilemiyoruz bunu ifade ederek şey yapayım bir sorum daha var sayın başkanım santoloji derneğinin Türkiye’deki temsilcisi Fethullah Gülen midir? Gizli başkanı Fethullah Gülen midir?”

Sanık İhsan Göktaş “ Santoloji bir örgüttür ve santolojinin Türkiye’deki organizasyon mekanik anlamındaki gerçek gizli başkanı Ayşe Nazmiye Uca’dır”

Sanık Nusret Senem :” İsim anlaşılmadı.”

Sanık İhsan Göktaş:” Ayşe Nazmiye Uca.”

Mahkeme Başkanı " bu eski eşiniz diye bahsettiğiniz kişi mi?”

Sanık İhsan Göktaş “ Evet ve bunu da orijinal el yazılı evraklar ortaya koyar bu konuda ama daha fazla bir şey söyleyemeyeceğim ve santoloji örgütünün direk siyoniste bağlıdır. Siyonisteler bağlıdır bunu Doğu Perinçek gibi veya diğer bilirkişilerde çok az bir araştırmayla, çok net ortaya çıkaracaklarını ben tahmin ediyorum veya şuan bile belki biliyorlardır ve Amerika’daki santolojinin de Fethullah Gülen grubuyla hani tabiri caizse tango dansı ettiğini çok iyi biliyorum”

Sanık Nusret Senem ” Eşinizin Fethullah Gülen ile ilişkisi nedir? Eski eşinizin”

Sanık İhsan Göktaş “Direk ilişkisi olduğunu bilmiyorum efendim yani bağlantılı olduğunu direkt bilmiyorum zaten santolojiyi burada Türkiye’de sadece Ayşe Nazmiye’ye bağlarsanız santolojiyi anlama imkanını kaybedersiniz, şimdi karşınızda çok büyük bir organizasyon var”

Sanık Nusret Senem ” peki teşekkür ederim”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Benimde size birkaç sorum olacak İhsan bey Almanya’da doğdunuz”

Sanık İhsan Göktaş “ evet efendim”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Kaç yaşında Türkiye’ye geldiniz?”

Sanık İhsan Göktaş “9 veya 10 yaşındaydım pardon 9 veya 10 yaşında Türkiye’den Almanya’ya geri gönderildim bebekken teslim edildim aileme.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Doğumuzun Almanya’da Türkiye ye geldiniz sonra tekrar mı Almanya ya. “

Sanık İhsan Göktaş “evet efendim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Fasılasız ne kadar kaldınız Almanya’da?”

Sanık İhsan Göktaş “Neysiz?”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Fasılasızız, aralıksız ne kadar kaldınız?”

Sanık İhsan Göktaş “Sürekli ordaydım 2007’de işte giriş yaptım buraya bu yurtdışı çıkış yasağının”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”9 yaşında Almanya’ya gittikten sonra Türkiye ye girişiniz kaç yaşında oldu ilk kez?”

Sanık İhsan Göktaş “Sürekli gidip geliyordum normal”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”gidip geliyordunuz”

Sanık İhsan Göktaş “tabi tabi”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Eğitiminiz nedir Almanya’daki?”

Sanık İhsan Göktaş “Eğitimim teknik çizim mimarların dediği projeleri biz Atakette çizeriz ve olay yeri inşaatın hazırlanmasını ön hazırlanmasını organizasyonunu yaparız mesleğim odur”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Lise mi oluyor bu lise, Üniversite”

Sanık İhsan Göktaş “Türkiye’deki endeks nedir onu bilmiyorum hani Türkiye’de eşdeğer okul nedir bunu bilmiyorum”

Mahkeme Başkanı " kaç yıldır kaç yıl okuyorsun o dediğin”

Sanık İhsan Göktaş “15-17 yıl geçti benim orda okul mesleğim eğitim okul ve meslek eğtiimim”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Mahkemedeki sorgunuzda Alman istihbarat örgütüne bilgi verdiğinizden bahsediyorsunuz, alman istihbarat örgütüyle ilişkinizin içeriği ve boyutları nedir?”

Sanık İhsan Göktaş “Alman İstihbaratı bu santoloji örgütünü devlet departmanlarından doğru tehlikesini ve kendi anayasalarına ne tür taktikle saldırdığını çok iyi bildiği için ve o örgütten de hipnoz seansına girmemiş insan çok az çıkar ve Alman istihbarat birimleri de benim ordaki konumumu anladıktan sonra tabi ki bir şekilde sahip çıktılar. ve elimdeki dokümanları da hatta hani orijinalleri elimden alacaklar diye de korktum ama orijinallerini almadılar kopyalarını aldılar ve orijinallerini de Türkiye ye getirdim çünkü benim asıl derdim zaten Türkiye “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Santoloji yapılanması içerisinde kaç sene kaldınız Almanya’da?”

Sanık İhsan Göktaş “9 sene”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”9 sene “

Sanık İhsan Göktaş “Evet efendim”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ”Alman istihbaratı örgütüne ne zaman bu konuda bilgi vermeye başladınız?”

Sanık İhsan Göktaş “Türkiye’de santoloji aktif olmak için hakiki teknik alt yapıyı oluşturduktan sonra ve tehlike Türkiye ye geldikten sonra bu örgüt bir askeri ayağına girmek istedi, birde ticari ayağına bunları detaylı şekilde yazdım hazır, eğer bir devletin kurumu gerçekten İhsan gel buraya konuş şunları anlat dediğinde de anlatacağım ve bunu 3 senedir ben diyorum televizyonda da diyorum birisi gelip şu konuya sahip çıksın çünkü ben sivil vatandaşım ve burda hatta bu karşılar içinde de Muzaffer Tekin Bey gibi birisi tarafından da yanlış anlaşılmış durumdayım “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” alman istihbaratına bu örgüte girdikten ne kadar sonra bilgi verdiniz?.

Sanık İhsan Göktaş “ 9’ sene sonra

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” 9’ sene bu örgütün içerisinde kaldınız, ?

Sanık İhsan Göktaş “ Evet efendim

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” Bu örgütün içerisinde kaldığınız dönemde örgütü onaylayan bir durumunuz vardı, örgütün bir elemanı mıydınız santolojinin?

Sanık İhsan Göktaş “ Evet efendim

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” Bilgi verme sebebi nedir?

Sanık İhsan Göktaş “ Kime ?

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” Alman makamlarına?

Sanık İhsan Göktaş “ Dediğim gibi ben ismi değiştirdim vakti geldiğinde de bir Türkiye leyine, aleyhine mi diyorlar zarar verecek

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu” Almanya’ya veriyorsunuz yani Türkiye’ye değil, siz Almanya’ya bilgi akışında bulunuyorsunuz.

Sanık İhsan Göktaş “Ben bu evraklarla Türkiye’de dolaştım ve bu Yavuz Kara denilen kişi jandarmada masa telefonu olduğu halde olayı ona dilden ibraz ettiğim halde dokümanlarım var bunu bilirkişiler araştırması lazım bunu emniyetin görev düştüğü yerdeki birim incelemesi lazım ordulaması lazım dediğim halde Yavuz Kara da kara xx neyse soy ismi, bunu devam yönlendirmedi hatta yönlendirmediği için ben Ankara ulaşmaya çalışınca.

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Sorum tam cevaplanmadı şimdi alman makamlarına neden dolayı bilgi verdiniz veya neden dolayı? “

Sanık İhsan Göktaş :” Türkiye’de vatan caddesine ben dilekçe verdim bakın Almanya devleti bu olaylardan doğru can güvenliğinden ötürü bana koruma verdi. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Tamam sizin can güvenliğinizi koruma verme süreci sizin onlarla irtibata veya onların sizinle irtibata geçmenizden sonra başladı. Değil mi?

Sanık İhsan Göktaş :” evet “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “ sizin onlarla irtibata geçme sürecinizin başlangıcı hangi olay üzerine oldu? “

Sanık İhsan Göktaş :” Türkiye’deki olayını deşifre ettikten sonra Almanya’daki birimler devreye girdi.”

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Türkiye’de Türk istihbaratına bilgi verdiniz daha sonra Almanya’ya mı gittiniz verdiniz?

Sanık İhsan Göktaş :” Bu yavuz Kara görevinden dolayı evet, Türk istihbaratına birim haber verdim ama tabi o kişi görevini kötüye kullandı bunu devam vermedi. Devam vermediği için ben bu dosyayı Ankara’ya ulaştırmaya çalıştığımda da beni tehdit etti. “

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Alman istihbaratındaki konumuz nedir sizin? İsmi nedir alman istihbaratı dediğinizin açılımını söyler misiniz?

Sanık İhsan Göktaş :” Bir di derler detze natfin tene min lümin ,

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “ Türkçe açılımını “

Sanık İhsan Göktaş :” iki birim var orda bir de BND var Fefasunş var bunusnahşinisdins var ve dii var. detse (3-4 kelime anlaşılamıyor


Yüklə 0,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin