Sen daha önce kitap nedir,iman nedir bilmezdin.Fakat onu şimdi bir nur kıldık
ki,kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola yöneltelim.(…diye.)
Ve şüphe yok ki sen de insanları dosdoğru bir yola yöneltmektesin.”
“Göklerde ve yerdeki her şeyin aslî sahibi olan Allah’ın yoluna…
Bakın!Her iş döner,dolaşır sonunda mutlaka Allah’a varır.”
Şûrâ(82);Âyet:51,52,53 Allah(CC)’ın hiçbir ölümlüyle yüz yüze görüşmesinin mümkün olmaması sebe-
biyle,O,yine insanlar arasından seçtiği üstün karakterli,yüksek ahlâklı elçilerine ilâhi kelâmını
çeşitli şekillerde vahyederek,insanları dünya şartlarında yıpranan,örselenen ölen kalplerini,
canlandırmak,yitirdikleri beşeri değerlerini yeniden kazandırmak,insanı fıtratına uygun ola-
rak yeniden inşa etmeyi amaçlamaktadır.Hayatını bu evrensel,ölümsüz prensipler doğrultu-
sunda yaşayanlar “insan”laşmakta,yaşamayanlar “insansılar” olarak yaşadıklarını sanmak-
tadırlar! *** “Hani İbrahim babasına ve kavmine demişti ki;”Bakın sizin taptıklarınıza
tapmak benden fersah,fersah uzak olsun!”
“Yalnız beni Yaratan hariç.Zaten bana(hayat yolunda)kılavuzluk edecek olan
da (sadece)O’dur.”
“Bunu,ardından gelenler arasında(ki,Hz.Muhammed(AS) de bunlar arasında-
dır)baki kalacak bir söz olarak söyledi.Belki(insanlar bu hak söze)dönerler diye.”
“Ama nerde!Ben,işte şunların ve atalarının,hakikat ve(o hakikati)apaçık ortaya
koyan bir elçi(Hz.Muhammed(AS)) gelinceye kadar safa sürmelerine izin verdim.”
“Ama hakikat ayaklarına kadar geldiği zaman da;”Bu bir sihirdir,biz bunu
kesinlikle reddediyoruz!”dediler.”
“Yine dönüp dediler ki;”Bu ilâhi mesaj(vahiy),şu iki şehrin(Mekke ve Taif’in)
en büyük(adam)larından birine inmeli değil miydi?”(…inmesi gerekmez miydi?)
“Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar?(Allah’a akıl mı veriyorlar?)
Asıl onlar arasında,bu dünya hayatındaki geçimlerini paylaştıran ve bir kısmı diğer bir kısmı-
nı istihdam etsin diye birbirlerine farklı oran ve alanlarda üstün kılan Biziz.Rabbinin rahmeti
var ya,onların biriktirdiği her şeyden daha değerlidir.
Zuhruf(83);Âyet:26,27,28,29,30,31,32.
93
İbrahim Peygamber’den gelen hanif(Kur’an merkezli ve Allah odaklı katışıksız/
saf iman)Hz.Muhammed(AS)’la devam etmekte,ancak çarpık/yamuk mantıklı müşrik akıl,
pasif tanrı tasavvurunun bir yansıması olarak Allah’ın statüsünü reddederek kendi, dünyevi
beşeri)statülerini Hz.Peygamber(AS)’e dolayısıyla Allah(CC)’a dayatmaktadır!Varlıklı,ünlü
aristokratlar(büyük adamlar!)varken peygamberliği (Hz.Muhammed(AS)’e değil de onlara lâyık görmeleri de aynı mantığın sonucudur.
Bugün de aynı mantıkta olanlar vardır!Dış görünüşün(imajın)albenisine kapı-
lanlar/aldananlar yarın da olacaktır. * “Şimdi sen(Ey Nebi!),sağıra işittirebilir,ya da köre(lmiş bir kalbe)doğru yolu
gösterebilir misin?Yani,açıkça derin bir sapıklığa gömülüp orada karar kılan birine?”
“Biz ister seni çekip(Katımıza)alır daha sonra(yaptıklarına karşılık) öcümüzü alırız.”(Sen onların arasındayken gazabımız inmez.)
“İstersek,onları tehdit ettiğimiz(azabı)sana da(zarar vermeden) gösteririz.Her durumda Biz,elbette onları alt edecek bir güce sahibiz.”(Onlar farkında değiller!)
“Kuşkusuz bu(vahiy)senin ve kavmin için(ebedi) bir şeref ve itibar kaynağıdır.
fakat zamanı gelince hepiniz( ona,vahye/Allah’ın kelâmına karşı aldığınız tutuma,takındığı-
nız tavra göre)hesaba çekileceksiniz.”
“Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin(hayatlarını)sor/soruştur.Bak baka-
lım hiç Rahmân’dan başka ilâhlar tayin etmiş miyiz?”
Zuhruf(83);Âyet:40,41,42,43,44,45. Allah(CC)’ın,Hz.Peygamber(AS)-ve diğer elçiler-aracılığıyla gönderdiği vahyin
insanı dosdoğru bir yola yönelteceği ve ona gerçek bir değer,şeref ve itibar kazandırdığı,
vahye sır çevirerek,Allah(CC)’dan başkalarını ilâh edinilerek sürdürülen bir hayatın sonunun onursuzluk ve hüsran olacağı vurgulanmaktadır. * “Ne zaman Meryem’in oğlu(Hz.İsa)örneği gündeme getirilse,senin kavmin
bu yüzden başlar şamata yapmaya.”(…olup bittiye getirmeye!)
“Ve ;”Bizim ilâhlarımız mı daha değerli yoksa O mu?”derler.
Onlar,bu karşılaştırmayı,seninle sadece polemiğe girmek için yaparlar.Kesin-
likle evet;gerçekte onlar,müzmin muhalif bir kavimdirler.”
Zuhruf(83);Âyet:57,58. Çağımızda ve her çağda karşılaşılan aykırı,inkârcı tipler…Hz.Musa(AS)’ya,
Hz.İsa(AS)’ya itiraz eden fakat Firavun(lar)a ses çıkarmayanlar!
Onların niyetleri sadece polemiktir.Tartışmaya girmeye bile değmez!
*
94
“De ki(Ey Peygamber!):”Eğer Rahmân bir erkek çocuk sahibi olsaydı,
(edinseydi)ona ilk ben ibadet ederdim.”(…ilk ibadet eden ben olurdum.)
“Göklerin ve yerin Rabbi-yüce hükümranlık makamının Rabbi-onların yakış-
tırdığı her şeyden münezzeh ve beridir.”
“Artık onları bırak,geleceği vaad olunan günlerine kavuşuncaya kadar lafa-
zanlıkla oyalansınlar ve (kelimelerle)oynamayı sürdürsünler.”(..lâf ebeliği yapsınlar!)
“Zira gökte de ilâh olan,yerde de ilâh olan yalnızca O’dur.Ve O,her hükmünde
tam isabet sahibidir,her şeyi(en ince detaylarına kadar) bilendir.”
“Ve eğer onlara,kendilerini kimin yarattığını sorsan,hiç tereddütsüz:”Allah!”
derler.Şu halde,nasıl da(küfür kasırgalarının önünde oradan oraya)savruluyorlar?”
“Ve(O,Elçi’sinin)şöyle diyeceğini de(bilir.):”Ya Rabbi!İşte bunlar ,inanmamak-
ta direnen bir kavimdi.”
“Fakat sen(her şeye rağmen,bir insan olarak verdikleri selâmı)güzel bir karşı-
lıkla al,yani;”(Size de) selâm olsun!”de.Nasıl olsa zamanı geldiğinde gerçeği öğrenecekler.” Zuhruf(83);Âyet:81,82,83,84,87,88,89 Peygamberlerine (Hz.İsa’ya ve Hz.Üzeyr’e)Allah’ın oğlu ,meleklere,Allah’ın kızları sıfatını yakıştıran Kitap Ehlinin (teslis akidesiyle birlikte)görüşlerine reddiye olan bu âyetler,Hz.Peygamber(AS)’a ve onun şahsında biz Müslümanlara,onları dışlamadan,kazan-
maya çalışmamız,doğru yolu bulmalarına(hidayete ermelerine)yardımcı olmamız,selâmlarına
toplumsal dengeyi ve barışı korumak adına karşılık vermemiz önerilmektedir.
İslâm’ın(vahyin) istediği sevgi toplumu ancak böyle inşa edilmiş olacaktır.
***
“İşte böylece(Ey Nebi!) Biz,bu(vahyi)senin dilinde kolaylaştırdık ki,(insanlar)
düşünüp de ders alabilsinler.”(Hayatlarını ilâhi prensiplere göre düzenlesinler de kurtuluşa
ersinler diye.)
“Artık sen de(yukarıda/önceki âyetlerde tanıtılan cennetini)bekle,çünkü
Duhân(84);Âyet:58,59 İnsanlık için en büyük nimet/rızık (gök sofrası)olan vahyin değerini bilerek ondan ders alanlara(nasiplenenlere),onun tebliğcisi Hz.Peygamber(AS)’in yolundan gidenle-
re müjdeler olsun!
Bu fırsatı değerlendiremeyen nasiplere yazıklar olsun!Allah(CC)’tan onlara da
hidayetler diliyoruz.
***
“İşte bunlar,Allah’ın hakikati sana kendisiyle aktardığı âyetlerdir.Peki,Allah
ve O’nun âyetleri de değilse,kimden (gelen,nasıl)bir habere inanacaklar?”
“Son olarak seni de bu görevi(hakkıyla ifâ edeceğin)bir yol ve yönteme kavuş-
turduk.O(suyun öz kaynağına ulaştıran) yolu izle!Sakın ha(kendini)bilmezlerin keyfi yargıla-
rına uyma!
“Çünkü onlar,Allah’tan gelecek hiçbir şeyi senden savamazlar!Unutma ki,
olmaz ve ona (Allah)tan başka hiçbir dostun yararı dokunmaz.Böyleleri fark edilir(belirgin)
bir sapıklığın göbeğine(anaforuna)düşerler.”
“Bundan böyle(ey muhatap!),elçilerden direnç ve kararlılık sahibi olanların
yaptığı gibi,sen de dirençle(inkârcıların tavırlarına) göğüs ger!Acele ile onların işinin
bitirilmesini isteme!(Nasıl olsa)onlar vaad edilen O Gün’ü görünce,kendilerini gündüzün tek
bir saati dışında sanki dünyada hiç yaşamamış (sayacaklar/sanacaklar.)
Duyurumuz işte budur:Şu halde,hiç sorumsuzca davranan bir toplumdan
başkası helâk edilir mi?”
Ahkâf(86);Âyet:29,30,31,32,35. Bu olay,değişik kaynaklarda,çok farklı,bazen çelişkili ifadelerle yer almıştır.
Bazı kaynaklara göre,Allah Elçisi’nin Taif dönüşü Nahle Vadisinde,gecenin bir vaktinde
namazda Kur’an okurken gerçekleşmiştir.Kimi rivayetlerde Rasulullahı’ın bu “görünmez”
veya “uzak”(değişik frekans ve boyutlardaki)varlıkların vahiy gelinceye kadar varlıklarından
haberdar olmadığı,onları görmediği kaydedilir.Aynı kaynaklarda bunların Yahudi dinine
mensup Yemen taraflarında bir şehir olan Nasibeyn cinleri olduğu ifade edilmiştir.
Bu âyetler,insan ve cinlere kendilerinden elçi gönderildiğini söyleyen En’âm:
130 ve ilk inkârcı muhatapların cin tasavvurunu aktaran Sebe’:41 âyetleri ışığında anlaşıl-
malı,değerlendirilmelidir.
Cin Sûresi’nde daha ayrıntılı bir şekilde yer alan bu sıra dışı olay,bir teselli
armağanı olarak kabul edilebilir.Mesajı açıktır.Şöyle ki:(Ey Muhammed!)eğer sana inen
vahyi yakınların(yakınındakiler)dinlemezse,önemsemezse,Rabbin onu dinleyecek ve değer verecek birilerini ta uzaklardan da olsa bulup sana yönlendirir. *** 97 “Şu halde(de ki):”Allah’a kaçınız!(…sığınınız!)Şüphe yok ki ben O’nun
Katından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.”
“Allah’la beraber,başka hiçbir şeye ilâhlık yakıştırmayınız!Elbette ben O’nun
Katından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.”
“İşte böyle!Onlardan öncekiler,kendilerine gelen her peygambere mutlaka
“sihirbaz” ya da ”mecnun” dediler.”
“Yoksa onlar bunu(bu mantığı/anlayışı) birbirlerine mi bulaştırdılar?(…vasiyet
mi ettiler?)Ama hayır!Belli ki,onlar (da,bunlar da bizzat kendileri)Allah’a başkaldırmış azgın bir(er)topluluktular.”
“Artık onları kendi hallerine bırak!(Sen kendi işine,tebliğ görevine bak!)
“Ben görünür,görünmez,bilinir-bilinmez tüm iradeli varlıkları sadece Bana
ibadet etsinler(Beni bilsinler,tanısınlar,ona göre yaşasınlar)diye yarattım.”
Zâriyât(87);Âyet:50,51,52,53,54,55,56. Bütün zamanlarda/mekanlarda ortaya çıkan tipler…Ancak;Hz.Peygamber(AS)’a
ve onun şahsında biz Müslümanlara önerilen,gündemimizi onların çarpık mantıkları,yamru
yumru fikirleriyle değil,kendi duygu ve düşüncelerimizle,değerlerimizle belirlememizdir.
İnsanların ve cinlerin yaratılış amacı “Allah’a kulluk” olarak tanımlanıyor.
Bu kulluktan kârlı çıkan her zaman insandır.Çünkü “Allah’a kulluk”güvendir,
mutluluktur,huzurdur,özgürlüktür. *** “İmdi sen(ey Peygamber ve ey muhatap!)varlığını her tür sapmadan uzaklaşarak
tümüyle doğru ve asıl dine,Allah’ın insanlığın özüne yaratılıştan nakşettiği fıtrata çevir,(ta ki)
Allah’ın yarattığında olumsuz bir değişme olmasın.İşte ,değer(odaklı)gerçek(doğru) Din’in amacı budur ve fakat insanların çoğu(bunu)bilmiyorlar.”
Rûm(88):Âyet:30
Din’in amacı insanın fıtratına(yaratılış amacına) uygun bir hayat yaşamasıdır.
İnsan ancak o zaman kemale erer,mutlu olur,tevhid ve adalet ekseninde inşa edilmiş hayatıyla başkalarına da kılavuzluk eder ve bu misyonundan dolayı “halife” olmayı hak eder.
* “Şu bir gerçek ki(Ey Nebi)sen(manen)ölülere (ilâhi mesajı)duyuramazsın,arkası-
nı dönüp uzaklaşırken her tür davete sağır kesilenlere de duyuramazsın!”
“Yine sen(kalbi)kör olanları sapıklıktan çevirip de,doğru yola yöneltemezsin.Sen
ancak âyetlerimize iman eden kimselere duyurabilirsin ve onlar da hemen teslim oluverirler.” Rûm(88);Âyet:52,53. Hakkı(hakikati)görmek istemeyene,önyargıyla,kıskançlıkla gözleri ve kalpleri
kararanlara,hiç kimse (peygamber bile olsa)hakkı zorla gösteremez,sesini işittiremez. *
98
Çünkü;
“Allah(hakikatin)bilgisine sırt çevirenlerin kalplerini işte böyle mühürler.”
“Artık(inkârcıların tavırlarına karşı)sabret!Unutma ki Allah’ın vaadi(mutlaka) gerçekleşecektir.(Kendi söylediklerine dahi)yürekten inanmayanlar,tahrikleriyle sakın seni fevri ve tepkisel bir davranışa sürüklemesinler.”
Rûm(88);Âyet:59,60. Sabır,sabır,sabır…Ve imanda samimiyet ve sebat…İnançsızların tahriklerine
karşı direnç,ağırbaşlılık…Hz.Peygamber(AS)’den ve bağlılarından istenen budur… *** “(Ey bu hitabın muhatabı!)Sana vahyedilmiş(ve tebliğ edilmiş)olan bu mesajı izle
ve (başkalarına da)ilet!Ve namazı(nı)hakkını vererek kıl!Çünkü(hakkı verilerek kılınmış)namaz
(insanı)belli başlı her tür çirkinlik ve kötülükten(düşünce ve davranıştan)alıkoyar;ve hele Allah’ı
anmak ve Allah’ın sizi anması elbette en büyük(boyutudur.)Zira Allah işlediğiniz her şeyi bilir.”
”Önceki vahiylerin mensuplarıyla tartışırken,haksızlık etmedikleri sürece,en gü- zel yol ve yöntemden başkasına itibar(tevessül) etmeyin ve deyin ki:”Biz bize indirilene de,size indirilene de inanmışız,bizim de,sizin de ilâhınız(aynı)Bir ve Tek’tir.Ne ki biz kayıtsız şartsız
O’na teslim olmuşuz(dur.)”
“(Ey Peygamber!)İşte bu Kitabı(hitabı/vahyi)sana böyle (bir mesajla)indirdik.Bu
yüzdendir ki,bu Kitabı kendilerine verdiklerimiz ona iman ederler;İşte şu (önceki vahyin
mensupları(Yahudiler ve Hıristiyanlar)arasında da inanan kimseler olacaktır.Zaten nankörler
dışında hiç kimse âyetlerimizi bile,bile inkâr etmez(ler.)”
“Hem sen bu(Kur’an)dan önce herhangi (kutsal)kitabı(metni)okumuş değildin.