18 Haziran 2012 pazartesi



Yüklə 1,82 Mb.
səhifə12/29
tarix17.11.2018
ölçüsü1,82 Mb.
#83261
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   29

K A R A R


Davacı        : Prof.Dr.Y. Ö.

Vekili         : Av. İ. Ç.

Davalı      : Atılım Üniversitesi Rektörlüğü

Vekili       : Av. F. Ö. Ş.

O L A Y     : Davacı vekili, Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi İktisat Bölümünde Öğretim üyesi olarak görev yapan müvekkili Prof. Dr. Y. Ö.'ın, Üniversitenin yetkili kurullarınca kabul edilen bir Bilimsel Araştırma Projesi ( BAP ) olan, "Katılımcı Yerel Yönetim ve Yavaş Şehir Uygulama Gereksinimleri çerçevesinde Akyaka Beldesi Örnek Alan Araştırması" isimli projede, proje eş yürütücüleri Yrd. Doç. Dr. C. A. ve Öğr. Gör. Ş. T.'nın, Projenin Saha Araştırma Koordinatörlüğü görevini üstlenmesine ilişkin tekliflerini kabul ederek; anılan projenin Saha Araştırma Koordinatörlüğü görevi ile görevlendirilmesine ilişkin talebinin, müvekkili davacının görevli olduğu İktisat Bölüm Başkanlığının 08/02/2011 gün ve …/11-015 sayılı olumlu görüşüne rağmen, Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı'nın 14/02/2011 gün ve B.30.2.ATL.00.03.10/11-108 sayılı yazıları ile reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle, idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, ortada idare hukuku kapsamında tesis edilen bir idari işlem olmadığını ileri sürerek, görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ: 25.05.2011 gün ve E: 2011/479 sayı ile, İdare hukukunun uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görev alanını oluşturduğu;  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaların iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davaların ise tam yargı davaları olduğu ve bu davaların da idari yargı denetimine tabi olduğunun belirtildiği; idarelerin, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak re'sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar oluşturmasıyla idari işlem kimliği kazandırdığı ve kural olarak bu işlemlerin özel yasal düzenlemeler dışında idari yargı denetimine tabi bulunduğu;  dosyanın incelenmesinden, BAP Projesi çerçevesinde görevlendirme talebinin reddine ilişkin 14.02.2011 günlü, 11-108 sayılı Atılım Üniversitesi işletme Fakültesi Dekanlığı işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; bu durumda; uyuşmazlık konusu işlemin idarenin tek yanlı iradesiyle, üstün emredici yetkisi dahilinde tesis edildiği ve taraflar arasında özel hukuk hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olmadığı anlaşıldığından, bakılmakta olan davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerine ait olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle; davalı idarenin görev itirazının reddine, Mahkemelerinin görevliliğine karar vermiştir.

Davalı vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.



YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Uyuşmazlığın, bir Vakıf Üniversitesi olan davalı Atılım Üniversitesi bünyesinde sözleşmeli olarak görev yapan öğretim üyesi davacının Üniversitenin Bilimsel Araştırma Projesinde saha araştırma koordinatörü olarak görev alma talebinin reddine dair işlemin, idare hukuku kurallarına göre idari yargı yerinde mi, yoksa özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde mi görüm ve çözüme kavuşturulması noktasında toplandığı;  davaya konu işlemin hukuki niteliğinin ve davalı ile davacının hukuki statülerinin belirlenmesi bakımından ilgili mevzuatın incelenmesinin gerektiği, buna göre; davalı Atılım Üniversitesinin T.C. Anayasasının 130. maddesi ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun Ek-2 ve Ek- 18 maddelerine göre kurulmuş bir Vakıf Üniversitesi olduğu,  kuruluş ve faaliyetlerinde anılan yasal mevzuat ile birlikte faaliyetlerine 2547 sayılı yasa ile 31/12/2005 gün ve 26040 sayılı R.G.'de yayımlanan "Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği" ile Üniversitenin iç yönetmelik ve yönergelerinin esas alındığı; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun ek 2. maddesi uyarınca "Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Yükseköğretim Kurulu'nun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır"; aynı Kanun'un ek 5. maddesine göre "Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer. Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulu'nun olumlu görüşü alınarak mutevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yükseköğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür";  öğretim görevlilerinin görevlendirilme şekillerinin ise 2547 sayılı kanunun 31. maddesinde belirlenmiş olduğu, bu düzenlemeye göre; "Öğretim görevlileri; üniversitelerde ve bağlı birimlerinde bu Kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim-öğretim ve uygulamaları için, kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve eserleri ile tanınmış kişiler, süreli veya ders saati ücreti ile görevlendirilebilirler. Öğretim görevlileri, ilgili yönetim kurullarının görüşleri alınarak fakültelerde dekanların, rektörlüğe bağlı bölümlerde bölüm başkanlarının önerileri üzerine ve rektörün onayı ile öğretim üyesi, öğretim üye yardımcısı ve öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya kadro şartı aranmaksızın ders saati ücreti veya sözleşmeli olarak istihdam edilebilirler. Öğretim üyesi kadrolarına öğretim görevlileri en çok iki yıl süre ile atanabilirler; bu süre sonunda işgal ettikleri kadroya başvuran öğretim üyesi bulunmadığı ve görevlerine devamda yarar görüldüğü takdirde aynı usulle yeniden atanabilirler. Atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunların yeniden atanmaları mümkündür" denildiği; 36. maddede profesörlerin üniversitede devamlı veya kısmi statüde çalışacaklarının belirtildiği, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 23/2. maddesi uyarınca "Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanun'da devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise, 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır" hükmünün yer aldığı;  davalı vakıf üniversitesinin, kamu hizmeti gören ve kanunla kurulmuş bir üniversite olduğu, davacının ise bu kurumda özel hukuk hükümlerine tabi bir sözleşmeye dayanarak, İşletme Fakültesi Dekanlığı, İşletme Bölüm Başkanlığında Profesör olarak istihdam edilmekte olduğu; davanın konusu işlemin ise, davalı Vakıf Üniversitesinin 15/12/2010 gün ve 10 sayılı Senato kararı ile kabul edilip Mütevelli Heyeti Başkanlığı'nın 10/02/2011 tarihli onayı ile yürürlüğe giren "Atılım Üniversitesi Araştırma, Geliştirme, Uygulama, Eğitim ve Danışmanlık Projeleri Yönergesi" (ARGEDA) kapsamında hazırlanan ve Üniversite tarafından kabul edilen Bilimsel Araştırma Projesinde görevlendirilme talebine ilişkin bulunduğu;  ARGEDA yönergesinin amacının 1. maddede, "Bu Yönerge Atılım Üniversitesi bünyesinde yürütülen ve 2 inci maddede kapsamı belirtilen tüm araştırma, geliştirme, uygulama ve danışmanlık projelerinin desteklenmesi, çalışma esaslarının belirlenmesi ile Üniversite içinde işbirliği ve koordinasyonun sağlanması amacı ile hazırlanmıştır. İş bu Yönerge çerçevesinde belirlenen amacı gerçekleştirmek üzere Atılım Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak "Araştırma, Geliştirme, Uygulama, Eğitim ve Danışmanlık Projeleri Koordinatörlüğü Birimi" kurulmuştur." şeklinde tarif edildiği, Yönergenin 9.maddesinin ise, projelerde görevlendirilecek kişilerin istihdam şeklini "Rektör'ün önerisi ve Müteveli Heyeti'nin onayı ile ARGEDA Koordinatörlüğü 'nün teknik, idari, mali ve sekreterya işlerini yürütmek üzere Üniversite bünyesinde görevli uzman/idari personel görevlendirilebilir veya dışarıdan hizmet alımı veya sürekli istihdam seklinde görevlendirme yapılabilir. " şeklinde düzenlemiş olduğu;  ARGEDA yönergesinde kabul gören projelerin uygulama esas ve koşullarının düzenleneceği ve projede görev alanların taraf olacağı, diğer tarafta ise Üniversite tüzel kişiliğinin bulunduğu ve taraflara çeşitli hukuki yükümlülüklerin yükleneceği bir sözleşme imzalanacağının hüküm altına alınmakta olduğu, Yönergenin 10 maddesi B bendi son fıkrasına göre, Proje Yürütücüsünün, bilimsel ve akademik etik kurallar içinde sözleşme hükümlerine, bütçesine uygun, projeyi zamanında ve en iyi şekilde tamamlamakla yükümlü olduğu,  11. maddede ise projenin yapım ve sözleşmenin yapılmasına ilişkin esaslar düzenlenirken taraflara yüklenen yükümlülük ve hakların bir taahhütname ile imza altına alınacağı, dolayısıyla tarafların serbest iradeleri ile bir sözleşme imzalayacaklarının belirlendiği;   davaya konu "Katılımcı Yerel Yönetim ve Yavaş Şehir Uygulama Gereksinimleri çerçevesinde Akyaka Beldesi Örnek Alan Araştırması" isimli proje ile ilgili sözleşmenin ise Üniversiteyi temsilen Rektör Prof. Dr. A. Ö. ile proje eş yürütücüleri Yrd. Doç. Dr. C.A. ve Öğr. Gör. Ş.T. arasında 07/02/2011 tarihinde imzalandığı, bu sözleşmenin 15. maddesinde ise sözleşmeden doğan ihtilafların halli konusunda Ankara mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunun kabul edildiği;   anılan sözleşmenin, 2547 sayılı Yasa ve Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği ve bu kapsamda davalı üniversitenin (ARGEDA) Yönergesine göre yapılmış bulunduğu;  Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 23. maddesine göre iş sözleşmesi ile istihdam edilen davacı ile davalı arasındaki ilişkinin; özel hukuk kurallarına göre belirlenen özel hukuk ilişkisi olduğu; davalı vakıf üniversitesinin, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa'da belirtilen hükümlere tabi olmasının, özel hukuk hükümlerine göre istihdam edilen davacının Üniversite idaresinden istihdam edildiği alan ile ilgili ya da alan dışı yer ve ya da projelerde görevlendirilmesine yönelik talebinin de özel hukuk hükümlerine göre değerlendirilmesini gerektirdiği,  Uyuşmazlık Mahkemesinin emsal olabilecek ve sorunun çözümünde davacı üniversite öğretim üyesinin kamu görevi niteliğinde olan üniversite öğretim üyeliği görevindeki istihdam şeklinin sözleşmeye dayalı olması nedeniyle üniversite ile olan ilişkisinin özel hukuk kurallarına tabi olması gerektiğine, dolayısıyla uyuşmazlıkların adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine dair, 18.03.1985 gün ve 1985/2 E., 1985/8 K. sayılı kararının da bu yönde olduğu anlaşıldığından, davanın adli yargı yerinde görülmesinin gerekmekte olduğu gerekçesiyle; 2247 sayılı kanunun 10 ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.



DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (a) bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; dava konusu işlemin, davalı Vakıf üniversitesinin 15.12.2010 gün ve 10 sayılı Senato kararı ile kabul edilip Mütevelli Heyeti Başkanlığı'nın onayı ile yürürlüğe giren "Atılım üniversitesi Araştırma, Geliştirme, Uygulama, Eğitim ve Danışmanlık Projeleri Yönergesi" (ARGEDA) kapsamında hazırlanan ve üniversite tarafından kabul edilen Bilimsel Araştırma Projesinde görevlendirme talebinin reddine ilişkin bulunduğu; Atılım Üniversitesi Mütevelli Heyetince uygun görülen uygulama ve danışmanlık projelerinin desteklenmesi, çalışma esaslarının belirlenmesi ile üniversite içinde işbirliği ve koordinasyonun sağlanması amacıyla hazırlanan ARGEDA yönergesinde kabul gören projelerde görev alanlarının taraf olacağı ve taraflara çeşitli yükümlülükler yükleneceği bir sözleşme imzalanacağı hüküm altına alınmış; bu yönergeye göre yapılan ve üniversite temsilcilerince imzalanan sözleşmede ise, sözleşmeden doğan ihtilafların halli konusunda Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabul edilmiş bulunduğu; Anayasa koyucunun, Anayasanın 130'uncu maddesiyle, üniversiteleri, anayasal kuruluş olarak kabul ettiği; üniversitelerle ilgili başlıca kuralları belirttiği; üniversitelerin, "kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe" sahip olmalarını öngördüğü; Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 23'üncü maddesinin 2'inci fıkrasında, Vakıf Yüksek Öğretim Kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanun'da Devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabi kılınarak, bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanması esasının kabul edildiği;  Anayasanın 130'uncu maddesinde belirtilen vakıf yüksek öğretim kurumlarının mali ve idari konular yönünden Devlet eliyle kurulan Yükseköğretim kurumundan farklı olması, bu kurumlarda istihdam edilen akademik personelin mesleki güvenceden yoksun kılınması sonucuna yol açamayacağı gibi; bilimsel özerlik ilkesinin gereği olarak, herhangi bir ayırım yapılmaksızın tüm yükseköğretim kurumlarında, bilimsel özgürlük, serbestçe araştırma ve yayın yapabilme, eğitim ve öğretimi özgürlük içinde sürdürebilme hak ve yetkilerinin, akademik personele tanınmış bulunduğu;  bu akademik personelce yürütülen söz konusu hizmetlerin, Devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından, ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulan sürekli ve düzenli hizmetler olarak tanımlanan ve toplumsal yaşamın zorunlu gereksinimlerinden olan birer kamu hizmeti olduğu; sürekli ve düzenli nitelikteki bu hizmetlerde çalıştırılan akademik personelin de, statüleri, göreve alınmaları, hak ve yetkileri, İdare Hukuku esaslarına göre belirlenen birer kamu personeli olduğu;  bu bakımdan; Üniversitenin anılan personel hakkında, proje ile ilgili sözleşme yapılıncaya kadar, idarenin tek yanlı iradesiyle, kamu gücü kullanarak tesis etmiş bulunduğu görevlendirmeme ya da bu konudaki isteklerinin reddi yolundaki işlemlerin, 2577 sayılı Kanunun 2'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (a) bendinde tanımı yapılan iptal davasına konu edilebilecek nitelikte birer idari işlem olduğu ve bu işlemlerin hukuka uygunluklarının denetimi, Anayasayla bu denetim için oluşturulan İdari Yargı'nın görev alanında bulunduğu, sözleşme yapıldıktan sonra taraflar arasında sözleşmenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların çözümleneceği yargı yerini belirleyen sözleşme hükmünün, İdari Yargı'nın bu görev alanını sınırlaması veya değiştirmesinin, anayasal olarak mümkün olmadığı; dolayısıyla, kamu hizmeti görevi yapan davacının, görev yaptığı üniversite tarafından kabul edilen Bilimsel Araştırma Projesinde görevlendirme talebinin reddine ilişkin olan ve idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi gerekli nitelikte bulunan işlemin iptali isteminden doğan uyuşmazlığın çözümünde İdari Yargı'nın görevli olduğu konusunda hukuksal olarak, duraksama bulunmadığı gerekçesiyle;  2247 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulüne olanak bulunmadığı yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 21.5.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın davada adli yargının, Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Üniversitede Öğretim Üyesi (profesör) olarak görev yapan davacının, Üniversitenin yetkili kurullarınca kabul edilen bir Bilimsel Araştırma Projesinde(BAP) Saha Araştırma Koordinatörlüğü görevi ile görevlendirilmesi yolundaki isteminin reddine ilişkin, Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı'nın 14/02/2011 gün ve B.30.2.ATL.00.03.10/11-108 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasanın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinin birinci fıkrasında, “Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.”;  2. fıkrasında, “Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir.”; 10. fıkrasında  “Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir.” hükmüne yer verilmiş; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 5772 sayılı Kanun ile eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getiren Ek Madde 2'de, “Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır.” denilmiş; Ek Madde 5'de, “(Ek madde: 17/08/1983 - 2880/32 md.) (Değişik fıkra: 28/12/1999 - 4498/1 md.) Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer.  

Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfca hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.

Mütevelli heyetin toplantı nisabı ve karar alınması ile ilgili hususlarda bu Kanunun 61 inci maddesi hükmü uygulanır.”kuralına; aynı Yasadaki Ek Madde 8'de ise, “(Ek madde: 17/08/1983 - 2880/32 md.) Vakıfca kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet Yükseköğretim kurumlarında çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar.” kuralına yer verilmiştir.

Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesinde ise, “Öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmeleri yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılır. Öğretim elemanlarının atamalarında, devlet yükseköğretim kurumlarındaki atamalarda aranan şartlara ilaveten vakıf yükseköğretim kurumunun akademik yönden gerekli gördüğü şartlar da aranabilir. Vakıf meslek yüksekokullarında özellikle uygulamalı derslerde görevlendirilecek öğretim elemanlarının atanmasında çalışma deneyimine sahip olması gözetilir.

Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” kuralı yer almıştır.

Davalı Atılım Üniversitesi de anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı  “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu”na 4281 sayılı Yasa ile eklenen Ek 40. madde ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de Anayasal güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları” bir diğer ayrıcalığıdır. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusu, anayasal teminat altına alınmıştır.

Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde,   İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır. Bu açıdan davacının, üniversite tarafından kabul edilen Bilimsel Araştırma Projesinde görevlendirme talebinin reddine ilişkin işlemin de 2577 sayılı Kanunun 2'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (a) bendinde tanımı yapılan iptal davasına konu edilebilecek nitelikte birer idari işlem niteliği taşıdığı;  bu işlemin hukuka uygunluğunun denetiminin de, Anayasayla bu denetim için oluşturulan İdari Yargı'nın görev alanında bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun reddi gerekmiştir.



SONUÇ     : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 21.5.2012 gününde OY BİRLİĞİYLE İLE KESİN OLARAK karar verildi.

—— • ——


Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO                 : 2012/18

KARAR NO            : 2012/110

KARAR TR             : 21.5.2012

(Hukuk Bölümü)

ÖZET    : Davacıya ait bulunan ve ruhsatsız olduğu iddia edilen gecekondu ve dükkanların, imar planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

Yüklə 1,82 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin