K A R A R
Davacı : Mediation Berti Sports
Vekili : Av. M. H. B.
Davalı : Vestel Manisaspor Kulübü Derneği
Vekili : H. G. O.
O L A Y : Davacı vekili, davalı Vestel Manisaspor Kulübü Derneği yetkilisi S. V.'in müvekkili Şirketin yetkilisi C. C.'yi yazılı olarak yetkilendirmesi ertesinde, FC Metz Kulübü oyuncusu S. B. ile davalı arasında 3 sezon geçerli olmak üzere bir transfer sözleşmesi akdedildiğini; iki kulüp arasındaki transferin tüm görüşmelerinin müvekkili Şirket tarafından yürütüldüğünü, Davalı tarafından transfer karşılığında 144.000 Avronun sözleşmenin akdedildiği aynı tarihte ödenmesinin taahhüt edildiğini; müvekkili Şirket tarafından Davalıya 144.000 Avro bedelli faturanın 03.08.2006 tarihinde keşide edildiğini, elden 10.08.2006 tarihinde teslim edildiğini; faturayı elden teslim etmek ve ödemeyi almak üzere ülkemize gelen Şirket Yetkilisi C. C.'ye Davalı Kulübün anılan dönemde İdari Menajerliğini yapmakta olan Yetkilisi M. T. tarafından, el yazısıyla bu miktarın 3 eşit taksitte 48.000 Avro olmak üzere toplam 144.000 Avro olarak ödenmesinin imzasıyla taahhüt edildiğini; Davalı Kulüp tarafından, müvekkili Şirket banka hesabına 2006 yılı karşılığı gecikmeli olarak 29.09.2006 tarihinde 48.000 Avro ödenmesine rağmen, 2007 ve 2008 yıllarında ödenmesi gereken bakiye miktarların ödenmediğini, ödeneceğinin taahhüt edildiğini ancak gereğinin yerine getirilmediğini; Ankara 33. Noterliği'nin 04.02.2009 gün ve 02704 yevmiyeli ihtarnamesi keşide edilerek davalının bir kez daha ihtar edildiğini, ancak Manisa 1. Noterliği'nin 09.02.2009 tarih ve 03619 yevmiye ihtarnamesi ile ödeme isteminin reddedildiğini öne sürerek; üçüncü kişilere ve fazlaya ilişkin cezai ve hukuki yasal haklar saklı kalmak üzere, ödemelerin yapılmasının yazılı olarak taahhüt edildiği tarihlerden itibaren hesaplanacak ticari faiziyle 10.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 05.11.2009 gün ve E:2009/88, K:2009/335 sayı ile, davacı vekilinin istemine yer verdikten sonra; davalı vekilinin, menajerlik şirketinin alacağı ile ilgili olarak FİFA'ya başvurduğunu, FİFA Oyuncu Statüleri hakim kararı ile davanın reddedildiğini, 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 5719 sayılı Kanunla değişik 12/A maddesi gereğince uyuşmazlığa Türkiye Futbol Federasyonu "Uyuşmazlık çözüm Kurulunda" bakılması gerektiğini, müvekkili kulübün adres ve merkezinin Manisa olduğunu, davaya bakmakla Manisa Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüş olduğunu; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki 3813 sayılı Kanun'a 5917 sayılı Kanun'la eklenen 12/A maddesine göre ihtilafa Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nda bakılmasının gerektiği; nitekim dosyaya ibraz edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.6.2009 T. 2009-220 E, 2009/280 K. sayılı kararında da aynı hususun vurgulandığı gerekçesiyle; dava dilekçesinin görevsizlik sebebiyle reddine karar vermiş; temyiz istemi Yargıtay 13. Dairesinin 26.1.2011 gün ve E:2010/9339, K:2011/906 sayılı kararıyla reddedilerek karar onanmış; karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 8.7.2011 gün ve E:2011/6674, K:2011/11261 sayılı kararıyla reddedilmiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez; davalı Kulübün aldığını ikrar ettiği hizmetten dolayı müvekkili şirkete borçlu olup olmadığının belirlenmesi, bakiye alacağı 96.000,00 Avronun ödemelerin yapılmasının yazılı olarak taahhüt edildiği 15.07.2007 ve 15.07.2008 tarihlerinden itibaren hesaplanacak ticari avans faiziyle kulüpten tahsiline karar verilmesi istemiyle TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’na başvurmuştur.
TFF-UYUŞMAZLIK ÇÖZÜM KURULU: 26.03.2010 gün ve E:2009/KM/1262, K:2010/185 sayı ile, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun, 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesi ile kurulduğu, ilgili kanunun kabul edilmesiyle birlikte yürürlüğe giren Türkiye Futbol Federasyonu Statüsünün, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun futbolcu temsilcisi ile kulüp arasındaki uyuşmazlıkları inceleyerek karara bağlamakta münhasırın görevli ve yetkili olduğunu öngördüğü; Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun yargı yetkisini belirleyen Ana Statü hükümleri değerlendirildiğinde, kulüpler ile futbolcu temsilcileri arasında sözleşmeden doğan futbolla ilgili tüm uyuşmazlıkların çözümleneceğinin kabul edildiği, bu noktada, futbolcu temsilcilerinin kimlerden olduğunun tespit edilmesi halinde Kurulun yargı yetkisinin saptanmış olacağı; ihtilafın gerçekleştiği dönemde yürürlükte bulunan Futbolcu Temsilcileri Talimatı’nın, Tanımlar Başlıklı 4. maddesinde futbolcu temsilcisi “Bu talimat hükümleri çerçevesinde federasyon tarafından futbolcu temsilcisi lisansı verilmiş gerçek kişiyi” ve 19.03.2010 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Futbolcu Temsilcisi Talimatı’nın “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 2. maddesinde futbolcu temsilcisi “Bu talimat ve FIFA futbolcu temsilcilerine ilişkin Düzenleme (FIFA PLAYERS AGENT REGULATİONS) uyarınca elde edilen lisansla, bir ücret karşılığında profesyonel futbolcu sözleşmesi müzakeresi yürütmek amacı ile bir futbolcu ile bir kulübü veya bir temsilci sözleşmesi müzakeresi yürütmek amacıyla iki kulübü bir araya getiren gerçek kişiyi” ifade ettiğinin belirtildiği; gerek Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve gerekse Tahkim Kurulu’nun oyuncu temsilcisi ile kulüp/futbolcu arasındaki uyuşmazlık hakkında yargı yetkisinin bulunabilmesi için öncelikli şartın, oyuncu temsilcisinin gerçek kişi olması olduğu; gerçek kişi oyuncu temsilcisi dışındaki “temsilci” olduğu iddia edilen tüzel kişilerin ihtilaflarında Kurulların görevinin bulunmadığı; benzer şekilde FIFA nezdinde temsilci ile kulüp veya futbolcu arasındaki ihtilaflarda temsilcinin hak talep edebilmesi için, temsilcinin gerçek kişi olma zorunluluğunun bulunduğu; sonuç olarak gerçek kişi davacı şirket ile davalı kulüp arasındaki ihtilafın Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun görev alanına girmediği gerekçesiyle; davacı şirketin davasının, kurulun görevsizliği nedeni ile reddine karar vermiş, bu karara karşı yapılan başvuru, TFF Tahkim Kurulu’nun 14.05.2010 tarihli kararıyla reddedilmiş ve karar onanmıştır.
Davacı vekili, Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği 12.09.2011 havale tarihli dilekçe ile; 2247 sayılı Yasanın 14.maddesi uyarınca yargı merciinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne dosyanın gönderilmesini istemiş, bunun üzerine Mahkemece dava dosyasının aslı Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 21.5.2012 günlü toplantısında: Raportör- Hakim Taşkın ÇELİK’in 2247 sayılı Yasaya uygun bulunmayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 13.10.1988 tarih ve 19958 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararının sonuç kısmında, “ 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un bütünü ile incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanun’un uygulanması yönünden, 2. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Ceza Uyuşmazlıkları” ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebiyle başlayan yargılanması sonucunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda Askeri ve Adli Ceza Mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması; bunun dışında kalan tüm görev ve hüküm uyuşmazlıklarının “Hukuk Uyuşmazlığı” sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.” denilmekte olup, Asliye Hukuk Mahkemesi ile TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu arasında görev uyuşmazlığı doğduğu öne sürüldüğüne göre, başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın uygulanması yönünden “hukuk uyuşmazlığı” kapsamında bulunduğu açıktır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 158. maddesinin birinci fıkrasında “Uyuşmazlık Mahkemesi adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir”. denilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde “ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu Kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.
Özel kanun uyarınca hakeme başvurulmasının zorunlu olduğu hallerde, eğer hakemlik görevi hakim tarafından yerine getirilmiş ise bu merci, davanın konusuna göre, yukarıdaki fıkrada yazılı adli veya idari yargı mercilerinden sayılır.” hükümleri yer almış; aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.
Anılan hükümlere göre, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bir görev ya da hüküm uyuşmazlığının incelenebilmesi için, uyuşmazlığa konu edilen karar veya kararların, adli, idari veya askeri yargı mercilerince ya da hakemliğin hakim tarafından yerine getirilmesinde olduğu gibi yargı merci sayılanlarca verilmiş bulunması gerekmektedir.
Olayda, Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve kesinleşen görevsizlik kararı üzerine başvurulan ve Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’nun kararıyla onanan Uyuşmazlık Çözüm Kurulu kararıyla verilen görevsizlik kararının görev uyuşmazlığına konu edildiği anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın “ Sporun geliştirilmesi ve tahkim” başlıklı 59.maddesinde, “ Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder.
Devlet başarılı sporcuyu korur.
(Ek fıkra: 17/3/2011-6214/1 md.) Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.” hükmü yer almıştır.
5.5.2009 günlü, 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, Kanunun amacının; her türlü futbol faaliyetlerini milli ve milletlerarası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak, geliştirmek ve Türkiye'yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip, özerk Türkiye Futbol Federasyonunun kurulması, teşkilat, görev ve yetkilerine ait esas ve usulleri düzenlemek olduğu ifade edilmiş; 5. maddesinde, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, TFF'nin ilk derece hukuk kurulları arasında sayılmış, ilk derece hukuk kurullarının, kulüp lisansı ile ilgili kararlar almaya veya bu Kanun, TFF Statüsü, TFF'nin diğer talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili TFF kurul ve organları tarafından alınacak kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye münhasıran yetkili olduğu; TFF talimatları ilgili talimatın yayımından, ilk derece hukuk kurulları tarafından alınan kararlar ise ilgili kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilmez ise kesinleşeceği, ilk derece hukuk kurullarının görevlerine giren konularda ve bunlar tarafından verilen kararlara karşı yargı yoluna başvurulamayacağı; ilk derece hukuk kurullarının görevleri, yetkileri, hakları ve üyelerinin sahip olmaları gereken nitelikler ile her bir kurulun usul kurallarının TFF Statüsü ve ilgili talimatlarda düzenleneceği; ilk derece hukuk kurullarının üyelerinin TFF Statüsünde öngörülen şekilde belirleneceği; ilk derece hukuk kurullarının hiçbir üyesinin, TFF'nin başka kurul ve organlarında görev alamayacağı gibi TFF üyesi herhangi bir kulüp ya da diğer bir özel hukuk tüzel kişisi bünyesinde de görev alamayacağı, bu üyelerin tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içinde görevlerini icra etmek zorunda olduğu belirtilmiş; “Tahkim Kurulu” başlığını taşıyan 6.maddesinde, “ (1) Tahkim Kurulu, bu Kanun uyarınca bağımsız ve tarafsız bir zorunlu tahkim mercii olup TFF'nin en üst hukuk kuruludur ve TFF Statüsü ve ilgili talimatlarda belirtilen nitelikteki uyuşmazlıklar ile ilgili nihai karar merciidir.
(2) Tahkim Kurulu, TFF Statüsü ve ilgili talimatlar uyarınca karar verme yetkisine sahip kurul ve organlar tarafından verilecek kararları nihai olarak inceleyerek münhasıran karara bağlar. Tahkim Kuruluna başvuru süresi TFF talimatlarının yayımından veya itiraz edilen kararın tebliğinden itibaren yedi gündür.
(3) Tahkim Kurulunun oluşumu, görev, yetki, hak ve sorumlulukları ile üyelerinin sahip olması gereken nitelikler TFF Statüsünde belirlenir. Tahkim Kurulunun işleyişi ve usul kuralları TFF tarafından çıkarılacak talimatta yer alır.
(4) Tahkim Kurulu kendisine yapılan başvuruları kesin ve nihai olarak karara bağlar (İptal ibare: Anayasa Mah;6/1/2011-2010/61 E.2011/7.K)
(5) Tahkim Kurulu üyeleri de bu Kanunun 5 inci maddesinin altıncı fıkrası hükümlerine tabidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Türkiye Futbol Federasyonu Statüsü’nün 62. maddesinde de, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu kararlarını, ilgililerinin başvurusu üzerine inceleyerek kesin olarak karara bağlama, Tahkim Kurulunun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Anayasa hükmü ve anılan düzenlemelere göre, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu Anayasa’nın 158. ve 2247 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde belirtilen yargı mercilerinden olmadığından, ortada Uyuşmazlık Mahkemesi’nce çözümü gereken bir görev uyuşmazlığı bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.
Bu durum karşısında, 2247 sayılı Yasa’nın 1. maddesine uygun olmayan başvurunun, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
SONUÇ: 2247 sayılı Yasa’nın 1. maddesine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 21.5.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
—— • ——
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2012/15
KARAR NO : 2012/109
KARAR TR : 21.5.2012
(Hukuk Bölümü)
ÖZET : Davalı vakıf Üniversitesinde Öğretim Üyesi (profesör) olan davacının, Üniversitenin yetkili kurullarınca kabul edilen bir Bilimsel Araştırma Projesinde, Saha Araştırma Koordinatörlüğü görevi ile görevlendirilmesi isteminin reddine ilişkin, Dekanlık işlemin iptali istemiyle açtığı davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Dostları ilə paylaş: |