2 nolu alt komisyon tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 2,59 Mb.
səhifə28/37
tarix07.01.2019
ölçüsü2,59 Mb.
#90806
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   37

21.03.2012 Tarihli Toplantı




  • BİRİNCİ OTURUM

  • Açılma Saati:14.13

  • -----0-----

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Değerli arkadaşlar, oturumu açıyorum.

  • Türk Eczacıları Birliğinin temsilcileri burada, hoş geldiniz.

  • TÜRK ECZACILAR BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Hoş bulduk efendim.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Biz sizin görüşlerinizi burada dinliyoruz. Bir yarım saat gibi bir süre içinde bunları özetleyebilirseniz belki derinleştirilmesi gereken hususlarla ilgili sorular sorabiliyoruz. Bir tartışma, bir müzakere olmuyor burada, sadece açmak üzere soru soruyoruz kayda geçmesi için görüşlerin.

  • Ben Mustafa Şentop, AK PARTİ İstanbul Milletvekili, Tunca Toskay Bey Milliyetçi Hareket Partisi Antalya Milletvekili, Rıza Türmen Bey Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili, BDP’den arkadaşımız yok herhâlde.

  • Peki, buyurun.

  • TÜRK ECZACILAR BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Öncelikle çok teşekkür ediyoruz, böyle bir uzlaşma komisyonunun olması her siyasal partinin temsil edilmesi çok önemli bizce bu yeni aşamada.

  • Türk Eczacılar Birliği olarak biz de görüşlerimizi anlatmak üzere geldik bugün.

  • Ben de arkadaşlarımı tanıtayım, sonra içeriğe ilişkin fikirlerimizi sunalım.

  • (Konuşmacı diğer katılımcı arkadaşlarını tanıttı)

  • Şimdi, bizim tabii kamuoyuna yansıyan yeni anayasayla ilgili düzenlemeleri -Meclisin yapma düzenlemeleri- ve bunun içerisinde kurulan komisyon olması gerekçesiyle biz de talebimizi ilettik, çok teşekkür ediyoruz bize böyle bir günde randevu verdiniz. Biz, Türk Eczacılar Birliğinin bu konudaki görüş ve önerilerini birkaç başlık altında topluyoruz:

  • Sağlık hakkının bir bütün olarak anayasal güvence altına alınması, başlıklarımızdan en önemlisi başlık bu. Sağlık hakkı ile ilgili madde önerimiz var.

  • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının anayasal statülerinin korunması ve güçlendirilmesiyle ilgili taleplerimiz var, bunun için de bir madde önerimiz var.

  • Bir de, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının Anayasa Mahkemesine dava açabilmesine olanak tanınması, bu organ davasıyla ilgili ve dava açma süresinin da uzatılması ile ilgili yeni anayasada madde önerisi şeklinde toparlıyoruz başlıklarımızı.

  • Şimdi, bugüne geldiğimizde, Türkiye'nin, bugün, özgürlükçü, eşitlikçi ve sivil bir anayasaya ihtiyacı vardır. Böyle bir anayasa toplumun örgütlü ve örgütsüz tüm kesimlerinin, Anayasa yazım sürecinin her aşamasında etkin bir şekilde katılımıyla sağlanabilir diyoruz. Bu bağlamda tüm siyasal partilere, farklı toplumsal kesimlerin öz örgütlenmelerine, sivil toplum kuruluşlarına, meslek örgütlerine ve sendikalara danışarak, onların görüş ve önerilerinden azami derecede yararlanarak yeni bir anayasanın hayata geçirilmesi, Türkiye'nin önünü açacaktır diyor Türk Eczacılar Birliği. Anayasa’nın değiştirilmez maddeleri arasında yer alan demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkeleri modern demokratik bir devletin sahip olması gereken evrensel nitelikler olarak yeni anayasada mutlaka yer almalıdır.

  • Yeni anayasanın müdahaleci, temel hak ve özgürlükleri sınırlayan bir metin olmasının önüne geçilmelidir. Yurttaşların hem bireysel hem kolektif hak ve özgürlüklerinin önündeki yasal ve fiilî bütün engelleri kaldırarak güvence altına alan ve toplumun farklı kesimleri arasında diyalog ve müzakerenin gelişmesine katkı sağlayan çerçeve bir metin olmalıdır diyoruz Türk Eczacılar Birliği olarak.

  • Yeni Anayasa, Türkiye'nin üye olduğu Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası örgütlerce ve başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce kabul ve teyit edilmiş evrensel değerlerle çatışmamalıdır. Kimsenin etnik kimliği, dili, dini, inancı, cinsiyeti, cinsel yönelimi, siyasal yahut felsefi görüşü, yaşı ya da engellilik hâli nedeniyle ayrımcılık görmesini yasaklayan, tüm canlıların yaşam hakkını ve ekolojiyi koruyan, barış içerisinde demokratik bir yaşamı güvence altına alan bir anayasa yapılabilmelidir.

  • Yeni anayasa, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik, barınma gibi insan yaşamını doğrudan ilgilendiren hakların temel özgürlükler ile olan bağını koparmadan söz konusu hakların herkes tarafından eşit biçimde ulaşılabilir olmasına zemin teşkil edecek bir belge olmalıdır diyoruz.

  • Yeni anayasada devlet organlarının görevleri, yetkileri ve sorumlulukları açık, şeffaf ve denetlenebilir bir biçimde tanımlamalı ve sınırlandırılmalıdır.

  • Türk Eczacıları Birliği olarak yeni anayasada iki konuda yapılacak düzenlemelerin bizim için oldukça önemli olduğunun altını çizmek isteriz: Bunlardan birincisi sağlık hakkı, diğeri ise kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile ilgili düzenlemeler.



  • 1982 Anayasası'nın 56’ncı maddesinde çevre hakkı ile birlikte düzenlenen ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı olarak nitelenen hakkın, herkesin sağlıklı bir yaşam hakkına sahip olduğu ilkesi getirilerek, bağımsız bir hak olarak düzenlenmesi gerekir. Sağlık hakkı mevcut Anayasa'da “Sosyal ve Ekonomik Haklar” başlığı altında düzenlenmiştir.

  • Anayasa'nın 65’inci maddesi devletin, sosyal ve ekonomik alanlardaki görevlerini malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceğini belirtmektedir. Oysa sağlık, Anayasa'nın 17’nci maddesinde yer alan yaşam hakkı ayrılmaz bir parçası ve ertelenemez bir faaliyettir. İnsan hakları bir bütün olarak ele alınmalı, kişisel ve siyasal haklar ile sosyal ve ekonomik haklar arasında hiyerarşi yaratılmamalıdır. Sosyal ve ekonomik haklar arasında sayılan sağlık hakkına erişim, devlet tarafından malî kaynakların yetersizliği gerekçesi ileri sürülerek kaçınılamayacak bir yükümlülüktür.

  • Sağlık hakkının yaşama hakkının ayrılmaz parçası olarak korunması, geliştirilmesi ve güvence altına alınması zorunlu olduğu gibi malî olanakların yetersizliği gerekçesiyle ekonomik ve sosyal hakların yerine getirilmemesi sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmaz.

  • Haklar arasında hiyerarşi yaratan 65’inci madde hükmü yeni anayasada yer almamalıdır. Yeni anayasada sağlık hizmetlerinden yararlanma hususunda dezavantajlı gruplar olarak “kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler ve yoksullar” gibi bazı kesimler için ileri derecede özel önlemler alınmasıyla ilgili bir düzenleme yer almalıdır.

  • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına geldiğimizde: Yeni anayasada kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının anayasal statülerinin korunması ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Yeni anayasa ile meslek örgütlerinin, sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin yetki, söz ve karar alma süreçlerinde söz sahibi olmasının faaliyet alanlarına ilişkin kuralların çerçevesinin açıkça belirlenmesi, ülke yönetimine katılımlarının güçlendirilmesi ve üyeleri adına hak aramalarının önündeki engellerin ortadan kaldırılması gerekir.

  • Mevcut Anayasa'nın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135’inci maddesi, meslek kuruluşlarına yönelik hayli müdahaleci bir tutum belirlemiştir. Bu çerçevede yeni anayasa yapılırken kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile ilgili müdahaleci bir düzenlemeden kaçınılmalıdır.

  • Meslek örgütlerinin, sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin yetki, söz ve karar alma süreçlerinde söz sahibi olmasının anayasal zemine oturtulması gerçek anlamda demokratik bir toplum için olmazsa olmaz koşullardan biridir.



  • Bir diğer husus da, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görev alanı çerçevesinde yapabilecekleri yeni anayasada yer verilmesi gereken bir başka düzenleme olarak önümüzde duruyor. Anayasa'nın 150’nci maddesinde yer alan iptal davası ile ilgili. Oysaki hak aramanın önünün açılması ve yargının demokratikleştirilmesi bağlamında iptal davası açabilecek kişi ve kurumların artırılması gerekir. Bu bağlamda kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren konularda Anayasa Mahkemesinde iptal davası açabilmelerine olanak sağlayan, organ davası olarak adlandırılan iptal davası biçimi yeni Anayasada yer almalıdır diyoruz ve bunun süresinin de 90 güne çıkarılmasının daha doğru olacağını düşünüyoruz.

  • O geniş perspektifi böyle kısaca özetlemeye çalıştım ama ana hatlarıyla anlatmak istediğimiz konu özet olarak buydu.

  • Teşekkür ederiz.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Biz teşekkür ederiz, sağ olun.

  • Şimdi, tabii madde önerisi de vardı burada, onları okudunuz değil mi?

  • TÜRK ECZACILAR BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Üç tane madde önerimiz vardı.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Rıza Bey…

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onları da okuyalım mı, madde önerilerini de?

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Okuyalım, lütfen.

  • TÜRK ECZACILAR BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Üç tane madde önerimiz var, birincisi sağlık hakkıyla ilgili

  • Sağlık hakkı, yeni anayasa için madde önerimiz:

  • “Herkes sağlık hakkına sahiptir. Devlet, herkesin yaşamım beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla sağlık kuruluşlarının tek elden planlanıp hizmet vermesini düzenler. Devlet bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.

  • Devlet, herkesin sağlıklı yaşama hakkının gerçekleşmesini, eşit, erişilebilir sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlar ve bunun için kamu sağlık kuruluşlarını yaygın bir biçimde kurar ve geliştirir. Sağlık hizmetlerinin finansmanını genel bütçeden sağlar. Devlet, yoksulların, kadınların, çocukların, yaşlıların, engellilerin, yüksek risk altında çalışanların ileri düzeyde sağlık hizmetinden yararlanması için özel önlemler alır.

  • Sağlık hizmetlerinin yaygın bir biçimde yerine getirilmesini sağlamak amacıyla genel sağlık sigortası sistemi kanunla kurulur.

  • Kimse temel sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılamaz. Bu hakkın uygulama esasları kanunla düzenlenir.” Birinci maddemiz bu.

  • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ilişkin maddemiz ise:

  • “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların ortak gereksinimlerini karşılamak, mesleki etkinliklerini kolaylaştırmak, mesleğin kamu yararına uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni egemen kılmak amacıyla oluşturulan, kanunla kurulmuş, organları kendi üyeleri arasından kendilerince ve kanunda gösterilen usule göre yargı gözetiminde seçilen, kamu tüzel kişileridir.

  • Bu kuruluşların seçilmiş organları, bir yargı kararı olmaksızın geçici veya sürekli olarak görevlerinden uzaklaştırılamaz. Yöneticileri hakkındaki disiplin kovuşturmalarında, suçlamanın ilgiliye açıkça ve yazılı olarak bildirilerek, yazılı savunmasının istenmesi zorunludur.

  • Belli bir mesleğin ve o meslek mensuplarının temsili hususunda vazgeçilmez bir niteliğe sahip olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üyeleri adına hareket etme ve her türlü girişimde bulunma hak ve yetkisine sahiptir.

  • Devlet organları tarafından belli bir mesleğe yönelik tasarrufta bulunulurken yahut hukuksal standartlar belirlenirken kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görüşleri öncelikle dikkate alınır” diye bir önerimiz var.

  • Bir başka önerimiz ise yeni anayasa için, 150’inci madde yerine önerimiz:

  • “Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasal parti grupları ve en az 20 milletvekili, Anayasa değişikliklerinin, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine doğrudan doğruya biçim ve esas yönünden iptal davası açabilirler.

  • Kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlarda Hâkimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu, yüksek mahkemeler, Sayıştay, üniversiteler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşları da Anayasa Mahkemesine doğrudan doğruya iptal davası açma hakkına sahiptir.

  • İptal davası açma hakkı, iptali istenen düzenlemenin Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak doksan gün sonra düşer.”

  • Teşekkür ederiz.

  • MUSTAŞA ŞENTOP (İstanbul) – Teşekkürler.

  • Rıza Bey, buyurun.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani enteresan maddeler, çok teşekkür ediyoruz verdiğiniz bilgiler için. Benim dikkatimi çeken bu kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından söz ederken “bu meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz” şeklinde bir hüküm var şimdiki Anayasa’da, sizin tasarınızda yok. Bunun bir nedeni var mı? Yani sendika kurma ya da meslek kuruluşu kurma örgütlenme özgürlüğünün bir parçası tabii ki, istediğiniz gibi örgütlenme yapabilmek, ama başka bir parçası da kimsenin zorlanamaması örgüte girmenin, zorunlu olmaması. Bunu sizin tasarınızda göremiyorum, onun bir nedeni var mı diye sormak istemiştim.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Buyurun.

  • TÜRK ECZACILAR BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Biz de şöyle: 32 bin eczacı var Türkiye genelinde, 24 bin eczane eczacısı var. Eczane açmak için eczacılar meslek örgütüne zorunlu üye oluyorlar. Ama kamuda çalışıyorlarsa, yani bir hastane eczanesinde, bir reçete kontrol ünitesinde, sanayide çalışıyorlarsa orada zorunluluk yok. Biz, tabii, burada, şey olarak kendi eczane açma noktasında bu zorunluluğun olmasını ve devam etmesini istiyoruz. Öbürlerinde bu esneklik olabilir diye düşünüyoruz.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii, anayasada böyle bir şey yapmak zor tabii “bazıları için var bazıları için yok” şeklinde. “Eczacılar için öyle olsun da eczacı olmayanlar için başka türlü olsun” demek tabii anayasanın… Böyle bir güçlük var yani. Herkes için hükümler koyuyorsunuz.

  • Eczacı olmayanlar için “Başka türlü olsun.” demek, tabii, Anayasa'da böyle bir güçlük var yani. Genel, herkes için hükümler konulmasını isterim.

  • TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Şöyle düşünüyoruz o konuda Sayın Vekilim: Şimdi, bir zorunluluk olmadığı zaman bu örgütlerin temsili konusunda da bir sürü sıkıntılar olabiliyor. Aslında, meslek örgütlerinin ana işlevi kendi üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak ama biliyorsunuz, Türkiye'de ve dünyada çeşitli örgütler kurularak bunlar biraz daha etkisiz hâle geliyor süreç içerisinde. Yani, bizim buradaki temel amacımız örgütlerin güçlülüğünü de sağlamak. Örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak ama örgütleri de güçlü bir hâlde tutmak, diri bir hâlde tutmak gerekiyor. Burada o esnekliği, tabii kendi alanımızla ilgili söylüyorum, genel bir anayasal şeyde nasıl tarif edilir bilemiyorum, tabii o daha çok hukukçuların işi ama bizim, mesela burada Sosyal Güvenlik Kurumunun, Sağlık Bakanlığının tek muhatabı Türk Eczacılar Birliği ama yarın birtakım gruplar çeşitli endişelerle ya da çeşitli faaliyet alanları içerisinde kendilerine ait küçük küçük örgütlenmelerle bu temsil hakkını elde edip farklı bir noktaya taşıyabilirler diye düşünüyoruz.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Rıza Bey, var mı bir şey?

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır Başkanım.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hocam, buyurun.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Teşekkür ederim.

  • Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum size ve heyetinize. Gayet güzel bir metin hazırlamışsınız ve özellikle üç tane madde somut öneri. Tahmin ediyorum ki buradaki çalışmalar bakımından bu somut madde önerileri bize oldukça kolaylık da sağlayacak. Ümit ederim ki bir anlaşmayla bu maddeler de Anayasa içine dâhil edilir.

  • Ben, iki tane hususu, size, açmanız bakımından söylüyorum. Dördüncü sayfada şöyle diyorsunuz: “Anayasa'nın değiştirilmez maddeleri arasında yer alan demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkeleri, modern demokratik bir devletin sahip olması gereken evrensel nitelikler olduğunda kimsenin şeysi yok.” Bunda tamam. Ama Anayasa'nın bir de 3’üncü maddesi var. Yani “değiştirilmez maddeler” derken 3’üncü maddedeki konu hakkındaki sizin veya topluluğunuzun bir somutlaşmış fikri var mı? Bunu ben sizden öğrenmek istedim.

  • TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – 3’üncü maddede neler var?

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Devletin üniter yapısı. Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, daha doğrusu “üniterlik” ifadesi yok da.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani şöyle diyor: “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

  • Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

  • Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

  • Başkenti Ankara’dır.

  • TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Yani, buna söylenecek bir şey yok, o yüzden.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Şimdi, bakın, hukukta şöyle Sayın Başkanım, siz de biliyorsunuz, Anayasa'nın değiştirilmesi mümkün olmayan 2’nci maddesini burada derç edip de 3’üncü maddeyi derç etmediğiniz zaman “Türkiye Eczacıları Birliği, 3’üncü maddenin değiştirilmesi konusunda herhangi bir fikri yok veya değiştirilmesine razı.” anlamı çıkar. Ben, bu açıklığa kavuşsun diye sordum.

  • TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Şimdi, bizim, burada tabii özellikle bu konu üzerinde durmamız, genel bir konsepti anlatmak açısından ve bizim alanımıza yakın olması açısından…

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Tamam da yine de yanlış anlamaya yol açabilir diye.

  • Bir de şurada şey var, yeni anayasa için madde önerisi 150’nin yerine bir madde yazmışsınız.

  • TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Evet.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Şimdi, orada diyorsunuz ki: “Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya biçim ve esas yönünden iptal davası açabilirler.” Şu andaki bizim Anayasa’mızdaki hükme göre, esas yönünden oldukça zor açmak.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şöyle; açılıyor, Anayasa değişiklikleriyle ilgili sadece esas yok. Diğerleriyle ilgili hem şekil hem esas davası açılabiliyor.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ben çok teşekkür ediyorum.

  • TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Biz de teşekkür ederiz, sağ olun.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Bizim açımızdan yararlanılması gayet kolay bir şey var özellikle sağlık sektörü açısından.

  • TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – 3’üncü madde yeterince anlaşıldı herhâlde.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Kayıtlara geçiyor zaten.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Madem sıra bana geldi, ben de birkaç hususu sormak isterim. Birisi, aslında Tunca Bey’in değinmiş olduğu, siz bir kere Anayasa Mahkemesine dava açabilmek için gerekli milletvekili sayısını azaltıyorsunuz oldukça. Siyasi parti gruplarının tamamına bunu veriyorsunuz, bir de ayrıca tabii yüksek mahkemelere. Tabii, biliyorsunuz, aslında Anayasa Mahkemesine doğrudan iptal davası açma hakkı var, bir de bunun dışında ayrıca defi yolu veya itiraz yolu dediğimiz yerel mahkemede görülen bir dava dolayısıyla Anayasa Mahkemesine iptal için götürme imkânı var. Orada mahkemelerin zaten böyle bir yetkisi var ama siz mahkemeler ayrıca bir doğrudan iptal davası yetkisi burada öngörüyorsunuz. Bunlar tabii konuşulabilir de, asıl anayasa değişiklikleriyle ilgili esas yönünden de bir denetim öngörüyorsunuz burada. Yani, Anayasa Mahkemesinin Anayasa değişikliklerini esas yönünden denetlemesinde bir sorun yok mu? Yani, neye göre denetleyecek? Anayasa'ya uygunluk denetimi yapıyor. Anayasa'ya değişikliği zaten Anayasa'yı değiştiriyor. Neye göre denetleyecek? Kriter Anayasa. Kriterin kendisi değişiyor. Mahkeme neye göre denetim yapacak? Esas bakımından, şekil bakımından ayrı. Yani, yeterli sayıda oy almamış falan bu denetlenebilir de yani Anayasa'nın bir kısmını değiştiriyorsunuz, onu neye göre? Anayasa'ya uygun, Anayasa'nın diğer maddeleri değiştirilenlere göre daha üst bir hukuk normu mudur acaba? Yani, Anayasa maddeleri arasında bir hiyerarşik yapı var mıdır? Denetim yapabilmesi için esas denetimi, böyle bir şeyi kabul etmek lazım. Tabii bütünüyle ilgili bir teklif olmadığı için Anayasa Mahkemesi nasıl düzenlenmiş, Anayasa'nın genel esasları nasıl düzenlenmiş, onu bilmiyorum ama özellikle Anayasa değişikliğinin iptalinin esas bakımından denetlenmesi, sorunu tartışılmış bir sorun mudur? Bu konuda bir şey söylemek ister misiniz? Bunu sormak istiyorum. Yani, kanunlar bakımından zaten Anayasa üst normdur, Anayasa'ya uygun mu kanun, bu denetlenir esas bakımından ama Anayasa'yı değiştirmişsiniz yarısını, bunu neye göre denetleyeceksin? Öbür yarısına göre. Öbür yarısına uygun olması gerekiyor mu? Yani değişiklik yapıyorsunuz. Esas denetim o bakımından biraz sorunlu bir şey. Anayasa değişiklikleri için bunu açmak gerekli olur mu?

  • TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Yani, bizim bu konuda çok detaylı hukuksal bir görüş sergilememiz mümkün değil Türk Eczacıları Birliği olarak ama biz burada temel hedef olarak şunu ele aldık: Madem yeni bir anayasa yapılıyor, eski Anayasa bize dar geliyor bir 12 Eylül Anayasası, herkesin, toplumun, tüm toplumsal kesimlerin reddettiği bir Anayasa, o zaman en demokratik biçimde ele alınmasında yarar var diye düşünüyoruz. Onun için biz zaman zaman şeyle karşılaşıyoruz yani Hükûmetin aldığı birtakım kararlarla ilgili sadece işte grubu bulunan ana muhalefet partisi ya da 110 milletvekili gibi bir kavramla karşılaşıyoruz. Çok kolay aşabileceğimiz bazı şeyler karşımıza bir duvar olarak çıkabiliyor. O yüzden bu çapı biraz daha aşağıya çekebilir miyiz diye bir şeyin içerisindeyiz.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Daha kolaylaştırma.

  • TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Evet, daha kolaylaştırma açısından.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tabii, 60’lı yılları siz biliyorsunuz, 1961 Anayasası’nda dava açma imkânı daha genişti.

  • TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ BAŞKANI ERDOĞAN ÇOLAK – Buradaki temel espri şu: Son zamanlarda Mecliste olayların, olguların yeterince tartışılmadan, kanun hükmünde kararnamelerle büyük bir çoğunluk gidiyor ve bunlar bizi ilgilendiren çok önemli maddeler olarak geçiyor. Yani, sadece bizim değil, tüm toplumsal kesimleri ilgilendiren maddeler kanun hükmünde kararnamelerle geçiyor. Bu da bizim birtakım atraksiyonlar yapmamızı engelliyor. Tabii, bizim her alanda atraksiyon yapacak hâlimiz yok kendi alanımızla ilgili ama bu geçen kanunlar bugün sağlıkla ilgili bir alan olduğunda bizi, hekimleri, çevreyle ilgili bir alan olduğunda başkalarını filan ilgilendiriyor. Dolayısıyla, böyle kolayca kanunların geçtiği bir noktada bunu değiştirebilecek argümanların da kolaylaştırılması konusunda talebimiz var.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

  • Tabii, bu, sizin de ifade ettiğiniz gibi biraz hukuk tekniğiyle ilgili bir mecraya girdik. Şimdi, kanunların Anayasa'ya uygunluğu meselesinde bir şey yok ama ben şeye katılıyorum, çıkarılan kanunların, hatta yapılan Anayasa değişikliklerinin daha kolay denetlenebilir hâle getirilmesi yargı tarafından, o demokrasinin de belli bir düzeye gelmesini şey yapar. Siyasette zaman zaman şu hâkim oluyor; efendim, işte “siyasi istikrar, verimlilik, hızlılık” dediğimiz zaman bazı ülkelerin sosyal yapıları, sosyokültürel yapıları, tarihî yapıları itibarıyla bu söylediğimiz istikrar ve verimlilik yavaş yavaş totaliter bir mecraya doğru devletleri götürebiliyor. Orada denetleme kapılarının, sizin de ifade ettiğiniz gibi, daha açık olmasında ben şahsen fayda mülahaza ediyorum.

  • Şimdi, Anayasa değişikliklerinin nasıl denetleneceği meselesine gelince, burası hakikaten çok tartışmalı bir konu. Hocam “Bu Anayasa'nın değişikliğini, mevcut Anayasa'ya uygunluğunu nasıl şey yaparsınız?” dedi. Ben hukukçu değilim, ben iktisatçıyım ama tabii, işte burada yavaş yavaş hukuk da öğreniyoruz hocalarımızın yanında. Ben de şöyle yaklaşıyorum, ne derece hukuki bakımdan savunulabilir bilmiyorum ama eğer bir Anayasa'da belli maddelerin değiştirilemeyeceğini kabul etmiş isek arkadan da Anayasa değişikliği yapmışsak herhangi bir yerde, bana göre Anayasa Mahkemesinin en azından yapılan Anayasa değişikliğini, değiştirilmesi mümkün olmayan maddelere uygunluğunu doğal olarak denetlemesi gerekir diye düşünüyorum.

    Yüklə 2,59 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
  • 1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   37




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin