31 mart ayaklanmasi



Yüklə 397,94 Kb.
səhifə5/6
tarix17.05.2018
ölçüsü397,94 Kb.
#50673
1   2   3   4   5   6

Ulema camilerde; “… Askere setre (dar) pantolon giydirip imanına helal getiren, önlerine öğretmen diye Frenkleri (Fransız) düşüren padişaha elbette Allah yardımını çok görür.” şeklinde batıya uygun asker kıyafetlerine karşı vaiz vermişlerdir.

Nizam-ı Cedit’e düşman olan asilerin lideri çavuş Kabakçı Mustafa ise;

“…Ey ahali, meramımız Nizam-ı Cedit belasını kaldırmaktır. Başka niyetimiz yoktur. Müslüman olanlar, kendilerini ocaklı bilenler bizimle beraber olsun.” Diyerek ayaklanmayı başlatmıştır. Ulemanın (din âlimleri) ileri gelenleri başta Şeyhülislam Ataullah Efendi olmak üzere, asilerin programlarını tasvip ettiler. Sonuçta Sultan III. Selim asilerin isteğini kabul ederek Nizam-ı Cedit’in kaldırıldığını ilan etmiştir. Ayrıca Sultan III. Selim de tahttan indirilmiş yerine IV. Mustafa getirilmiştir. Ancak din ağırlıklı bu ayaklanmalarla Osmanlı Devleti dünyanın gözünde itibarı sarsılmıştır.118 Fakat Rumeli’de III. Selime bağlı olan Alemdar Mustafa Paşa, kısa bir süre içinde İstanbul’a gelerek Kabakçı Mustafa ve adamlarını ile Sadaret Kaymakamı Köse Musa Paşa’yı ortadan kaldırmıştır. İrtica devri bu suretle sona ermiştir.119

Osmanlı Padişahı III. Selim zamanında; Avrupa’dan getirilen subaylar, İstanbul’da levent Çiftliğinde askerlerimize eğitim vermeye başlamıştı. Baruthaneler yenileştirilerek üretim arttırıldı. O güne kadar devlet, harplerde ihtiyaç duyduğu barutu, İngiltere ve Hollanda’dan satın almak zorundaydı. Fransa’dan ve İsveç’ten getirilen mühendisler vasıtasıyla tersaneler elden geçirildi. Mühendis hane-i Berri-i Hümayun’u (Topçu Okulu) kurdu. (1794) Ordu ve Donanmanın işine yarayacak önemli kitapların Türkçeye çevrilmesine ve basımına önem verdi. Türk dilinin bir ilim dili durumuna gelmesini sağlamıştır. Nizam-ı Cedit devrine gelinceye kadar Osmanlı bilginleri arasında Türkçenin büsbütün bırakılarak yerine Arapçanın bilim dili ve aynı zamanda halk dili olarak alınmasını isteyen vardı. Osmanlı İdarecileri, İslam anlayışına uymamasına rağmen, Hıristiyan devletleri ile karşılıklı esaslara dayanan anlaşma yapmaya başladılar. Bu yepyeni bir siyasi düşünceydi. Viyana, Paris ve Londra’da ilk daimi elçilikler açıldı. Siyaset ve diplomasi alanında yapılan bu yenilikler, Osmanlı İmparatorluğunda batı etkisinin oluşmasını kolaylaştırmıştı.120



http://www.biyografi.net/images/kisi/5079.jpg
Şeyh Sait İsyanı (13 Şubat-31 Mayıs 1925)
13 Şubat – 31 Mayıs 1925 tarihleri arasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da meydana gelen Şeyh Sait İsyanı ise Din kisvesi altında İslami-Kürt devleti kurma amacını gütmüş, Kürt Teali Cemiyetinin kurucularından eski milletvekili Yusuf Ziya ile Emekli Albay Cibranlı Halid, Nisan 1924 tarihinde;

“…Türklerle bir arada yaşamaların sebebinin ‘Din’ olduğunu, onunda elden gittikten sonra birlikte yaşamalarının gereğinin kalmadığını, hele Türk ırkçılığını resmi politika olarak benimseyen bir rejimi Kürtler olarak kabullenmelerinin mümkün olamayacağını.” 121 İfade etmek suretiyle Türk – Kürt ayrımcılığını yapmışlardır.



Şeyh Sait’in üzerinde ele geçen ve bölgedeki ağa, şeyh ve beylere hitaben yazdığı mektupta özetle;

“… 1300 küsur seneden beri İslam dinine tabiiyiz. Hz. Muhammed bu dinin elçisidir. Şimdi bu Kur’an ve İslam’ı yıkmaya başladılar. Eğer biz iman sahibi ve Allah’ın birliğine inananlar İslam’da birlik olamazsak, cümlemiz behemal mahvı ve yok olacağız. Tüfeklerle beraber kurtuluş yolunu bulunuz.” 122 Demek suretiyle halkı din maskesi altında silahlı ayaklanmaya teşvik ve tahrik etmiştir.



Şeyh Sait’in, asi liderlerine yazdığı diğer bir mektupta ise özetle; “… Hükümetin dinsizliği, dine ait vakıfların, medreselerin, şeyhliğin kaldırılması, fuhuş ve zinanın artması, kadınların ecnebilerle dans etmesi…” 123 Gibi ifadelerle propaganda yaparak yöre halkına henüz yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyet Hükümetine karşı kin ve nefret duygularını aşılamak istemiştir.

Zamanın Gnkur. Bşk.lığının birliklere yazdığı 28 Şubat 1925 tarihli yazısında da; “...Ayaklanmanın gaye ve hedefi olarak; din ve şeriat talebi, hilafet ve saltanatın iadesi perdesi altında bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasının amaçlandığı,124 belirtilmektedir.



Menemen (Kubilay) Olayı (23 Aralık 1930)
Giritli Mehdi Derviş Mehmet ve gerici grubu, 23 Aralık 1930 günü sabahı Menemen’de Müftü mescidinde ki yeşil bayrağı alarak Belediye meydanına gelmiş ve burada bulunan halka; “… Din elden gidiyor, kâfirler bizi dinimizden ayırmaya çalışıyor, şapka giymeye zorluyorlar…” Diyerek esnafı dükkânlarını kapatmaya ve kendilerine katılmaya çağırmışlardır.125

Ayaklanan bu mürteci gruba müdahale eden Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı Mehdi Derviş Mehmet, Şamdan Mehmet ile birlikte Kazez Camii bahçesinde başı gövdesinden ayrılmak suretiyle şehit edilmiştir. Böylece Cumhuriyet Ordusunun bir genç subayı canavarca bir hisle cehalet ve taassubun kurbanı olmuştur. Gericilerin niyet ve maksadı; Atatürk ilke ve inkılâplarını kaldırmak, genç Türkiye Cumhuriyetini yıkarak yerine şeriat devletini kurmak, saltanat ve halifeliği yeniden geri getirmektir.



SONUÇ ve DEĞERLENDİRMELER
Kurucuları arasında Said-i Kürdi (Nursi) ile Volkan Gazetesi sahibi Kıbrıslı Derviş Vahdetin ile cahil ve gerici hocaların bulunduğu İttihadı Muhammedi Cemiyetinin, ilmiye (medrese) sınıfına mensup sarıklı softaların; halk ve asker arasında din ve şeriat (koyu bir din devletine dönüş, gericilik) propagandası yapması... İkinci Meşrutiyetle gelen özgürlük, ıslahat ve yeniliklere karşı gelmesi… Batı ve modern düşüncedeki subaylar ile yenilikçi İttihat ve Terakki Cemiyetine karşı tutumları, 31 Mart Olayının meydana gelmesinde önemli bir faktör olmuştur. 31 Mart faciası, Osmanlı tarihinin en büyük irtica hareketlerinden birisidir.

İngiliz dostu ve Arnavut asıllı mebus İsmail Kemal ile İngiliz yanlısı Sadrazam Kamil Paşa ile oğlu Sait Paşa ve etrafındaki bazı Arnavut, Arap kökenli mebuslar ile gerici hocalarında 31 Mart Ayaklanmasının gerçekleşmesinde yardımları olmuş, ayrıca İngiliz ajanları, İngiliz basını ve İngiliz elçisi tarafından da desteklenmiştir. Avcı Taburlarındaki askerlerin önemli bir bölümü ile isyancıların başı olarak ortaya çıkan Hamdi Çavuş’un Arnavut olması, isyancıların işlerini kolaylaştırmıştır. Ayrıca ayaklanan bu asilere destek verenlerin diğer bir amaçlarının da Arnavutluğu Osmanlı topraklarından ayırmak olduğu anlaşılmaktadır.
Sonuçta, İstanbul’da Harbiye’de Taşkışla ile Taksim’de bulunan Topçu Kışlasında ki Avcı Taburlarındaki askerlerin gerici yayın ve yobazların tahriki ile ayaklanmaları sonunda 31 Mart Olayı gerçekleşmiştir. Ayaklanma sırasında bir kısım Mebus (Milletvekili) ve Osmanlı Nazırları (Bakan) ile mektepli (Harp Okulu mezunu) subaylar öldürülmüş, Ancak Kurmay Başkanlığını Yüzbaşı Mustafa Kemal’in yaptığı Selanikten gelen Hareket Ordusu tarafından devletin bekasını ilgilendiren bu önemli irticai ayaklanma bastırılmıştır. Hareket Ordusunun planlı, disiplinli ve bilgili yönetilmesi, muhtemel bir felaketi önlemiştir.
Ayaklanmanın bastırılmasında gelecekte Türklerin kaderini değiştirecek komutan ve devlet adamı olacak olan Mustafa Kemal (Atatürk), İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Enver Paşa ve Fevzi Çakmak gibi genç kurmay subayların önemli katkıları olmuştur. Yerinde ve doğru kararlarla kolay ve çabuk bastırılmıştır. Özellikle kan dökülmemesi için büyük özen gösterilmiştir.
Harekât Ordusu ayaklanmayı bastırmak üzere İstanbul’a gelmeden önce, Sadrazam Kamil Paşa, Ali Kemal, Derviş Vahdeti gibi şahıslar, yabancı memleketlere ve Anadolu’ya kaçmışlardır. Asilerin liderliğini yapan Arnavut asıllı Mebus İsmail Kemal ise İngiliz bayrağı taşıyan bir Yunan vapuru ile Yunanistan’a iltica etmiştir.
31 Mart isyanının askeri ve siyasi hayatımızda tahripleri büyük olmuştur. Büyük ümitlerle kurulan Meşrutiyet rejiminin sonucu alınmadan nihayet bulmuştur. Dönemin Padişahı II. Abdülhamit ile Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa, ayaklanmaya karşı yeterli önlem alamamış olayı bir nevi kendi akışına bırakmıştır. II. Abdülhamit tahttan indirilip yerine V. Mehmet Reşat getirilmiştir.
Ayaklanma sırasında 49 şehit, 82 yaralı verilmiş, asilerden ise 400 civarında kişi ölmüş, 700 civarında yaralanmıştır. Osmanlı Harp Divanı; 31 Mart ayaklanmasın da suçlu gördüğü 49 kişiyi asmak suretiyle idam kararı vermiştir. İdam edilenlerin içinde ayaklanmanın elebaşlarından Volkan Gazetesi sahibi Derviş Vahdet’te bulunmaktaydı.
Geçmişte meydana gelen, devletin ve milletin geleceğine kast eden devlet ve rejim düşmanı bu gibi irticai ve ayrılıkçı ayaklanmaları yapanlar, teşvik ve tahrik edenler en ağır şekilde cezalandırılmasına rağmen günümüzde bu kanlı olaylardan yeteri kadar ders alınmadığı düşünülmektedir.
Mürteciler ile din ve şeriat perdesi altında bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını isteyen ayrılıkçı Kürtlerin, yukarda ki ayaklamaları; Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde, Avrupa’ya yönelmeği engellemek, devleti çağ dışı bırakmak, ordu ve kamu kuruluşlarında ıslahat ve yeniliklerin yapılmasına mani olmak… İlim ve teknikte ilerlemelerin önüne geçmek, İslami bir Kürt devleti kurmak ve menfaatlerini kaybetmemek amacıyla yurt dışından da destek almak suretiyle yaptıkları değerlendirilmektedir.
31 Mart Ayaklanmasına neden olan gericiler; halkın ve askerin dini duygularını tahrik etmiş, kanlı bir ihtilalın körükleyicisi ve destekleyicisi olmuşlardır. Avcı Taburlarındaki eratın isyana katılmalarında, komutanlarının ihmal ve gafletleri de sebep olmuştur. 31 Mart Vaka’sı, tarihimizin kanlı sayfalarından birisidir. Dini hislerin ve mukaddesatın, hasis menfaatler uğruna insafsızca ve haince sömürülmesi sonucunda meydana gelmiştir. Bu olay, cehalet ve taassubun; çağdaşlığa, ilme, gelişmeye, hürriyet ve aydınlığa karşı baş kaldırışıdır.
31 Mart Olayı, tipik bir gericilik ve irtica olayıdır. Ordu tarafından bastırılmış, ancak kökü kazılmış değildir.15 Şubat 1925 tarihinde meydana gelen Şeyh Sait Olayı ile 23 Aralık 1930 tarihinde vuku bulan Menemen (Kubilay) hadisesi, 31 Mart ayaklanmasının devamı niteliğinde olduğu değerlendirilmektedir.

Saygılarımla…



KAYNAKÇA
Celâl Bayar; Ben de Yazdım, c.I, İstanbul, 1965.

Cihat Akçakayalıoğlu; Atatürk, Komutan, İnkılâpçı ve Devlet Adamı Yönleriyle, Gnkur. ATASE Bşk.lığı Yayınları, Ankara, 1988.

Doğan Avcıoğlu; 31 Mart Yabancı Parmağı, Ankara, 1969.

Prof. Dr. Enver Ziya Karal; Osmanlı Tarihi, IX. Cilt, (1908-1918), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1996.

Prof. Dr. Enver Ziya Karal; Osmanlı Tarihi, V.Cilt, 6ncı Baskı, Nizam-ı Cedit ve Tanzimat Devirleri (1789-1856), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1994.

Ergun Poyraz; Tarikat, Siyaset, Ticaret ve Cinayet, Haziran 2007, İstanbul.

Ecvet Güresin; 31Mart İsyanı, Habora Kitapevi Yayınları:59, İstanbul 1969.

Prof. Dr. Fahir H. Armaoğlu; Siyasi Tarih (1789-1960), İkinci Baskı, Ankara 1973.

Hikmet Çetinkaya; Kubilay Olayı ve Tarikat Kampları, Çağdaş Yayınları, İstanbul Mart 1995.

Hilmi Kamil Bayur; Sadrazam Kamil Paşa, Ankara 1954.

Hasan Amca; Doğmayan Hürriyet, İstanbul, 1958.

İsmet İnönü; İnönü’nün Hatıraları, Genç Subaylık Yıllarım, 1884-1918, Yay: Sabahattin Selek, İstanbul, 1969.

İsmail Hami Danişment; 31 Mart Vak’ası, İstanbul, 1974.

Ordinaryüs Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Büyük Osmanlı Tarihi, V.Cilt, 6ncı Baskı, 1975.

İzzettin Çopur (E. Alb.): Şeyh Sait İsyanı’nın (13 Şubat-31 Mayıs 1925) İrtica ile İç ve Dış Etkenler açısından Değerlendirilmesi. Gnkur. ATASE Bşk.lığı Yayınları, Stratejik Araştırma ve Etütler Bülteni, Sayı:1, Eylül 2001, Yıl:1. Ankara-2001

İzzettin Çopur (E. Alb); Menemen (Kubilay) Olayı ve Bu Olayda Güvenlik Güçlerinin Hareket Tarzları, Gnkur. ATASE Bşk.lığı Yayınları, Stratejik Etütler Bülteni, Sayı: 94, Eylül 2000, Yıl: 34, Ankara-2000.

Kemal Atatürk Nutuk (1919-1927); Atatürk Araştırma Merkezi, Bugünkü Dille Yayına Hazırlayan Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Ankara 2000.

Kazım Karabekir; İttihat ve Terakki Cemiyeti (1896-1909) Neden Kuruldu Nasıl Kuruldu Nasıl İdare Olundu, Yazılış Tarihi: 1945-İstanbul, Yayımlayan Prof. Faruk Özerengin -Emel Özerengin, İstanbul 1982.

Mustafa Baydar; 31 Mart Vak’ası, İstanbul 1955.

Mustafa İslamoğlu; Şeyh Sait Ayaklanması, Denge Yayınları 97, İstanbul Şubat 1998,

Sadi Borak; “31 Mart Vaka’sının Çıkış Nedenleri Üzerine Çeşitli Yorumlar ve Atatürk ve Hareket Ordusu Üzerine Orgeneral İzzettin Çalışların Bir Makalesi”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, c. VIII/23, Ankara, 1992.

Samiha Ayverdi; Türk Tarihinde Osmanlı Asırları, c. III, 2.Baskı, İstanbul, 1981.

Prof. Dr. Sina Akşin; Şeriatçı Bir Ayaklanma 31 Mart Olayı, İmge Kitapevi Yayınları, 3. Baskı, Kasım 1994 Ankara.

Doç. Dr. Sina Akşin; 100 Soruda Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, Gerçek Yayınevi, İstanbul 1980.

Vural Savaş; Dip Dalgası, Bilgi Yayınları, Şubat 2006, Ankara.

Dr. Zekeriya Türkmen; Harekât Ordusu ve Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal, Gnkur. ATASE Bşk.lığı, Ankara Gnkur. Basımevi 1999.

Gnkur. ATASE Bşk.lığı Arşivi; Klasör No: 35, Dosya No: 2, Fihrist: 2-1.

Gnkur. ATASE Bşk.lığı Arşivi; Klasör No: 35, Dosya No: 2, Fihrist: 11-2.

Hürriyet Gazetesi; 7 Eylül 2008 Tarihli Nüshası, “MAHYA” Başlıklı Belgesel Yazı.

www.izzettin çopur.com.tr.

Tr. wiki.pedia.org/wiki/Patrona Halil İsyanı.

http: // tr.wikipedia.org /wiki/ ile http: www.değişti.com.


1 Doç. Dr. Sina Akşin; 100 Soruda Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, Gerçek Yayınevi, İstanbul 1980, s. 250

2 Prof. Dr. Fahir H. Armaoğlu; Siyasi Tarih (1789-1960), İkinci Baskı, Ankara 1973, s. 305- 310

3 Celal Bayar; Bende Yazdım, C.1, İstanbul 1965, s. 167- 168

4 Dr. Zekeriya Türkmen; Hareket Ordusu ve Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal, Gnkur. ATASE Bşk.lığı Ankara Gnkur. Basımevi, 1999, Sunuş.

5 Ecvet Güresin; 31Mart İsyanı, Habora Kitapevi, Yayınları: 59, İstanbul 1969, s. 30, Ayrıca Hürriyet (Toplum) Gazetesinin 7 Eylül 2008 Tarihli Nüshasındaki Burak Artuner’in hazırladığı “MAHYA” Başlıklı Belgesel Yazı ile Mustafa Baydar; 31 Mart Vak’ası, Milli Tesanüt Birliği Yayını No: 8, İstanbul 1955, s. 8

6 Hürriyet (Toplum) Gazetesinin 7 Eylül 2008 Tarihli Nüshasındaki Burak Artuner’in hazırladığı “MAHYA” Başlıklı Belgesel Yazı ile Doç. Dr. Sina Akşin; 100 Soruda Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, Gerçek Yayınevi, İstanbul 1980, s. 91-92

7 Osmanlı Devleti döneminde Taşkışla olarak anılan yer, bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesine bağlı bulunan ve Mimarlık Fakültesi olarak kullanılan Osmanlı Kışlasıdır. Taksim’de Taşkışla Caddesi üzerinde bulunan büyük bir binadır. Taşkışla Osmanlı döneminde 1846-1852 yılları arasında Askeri Tıbbiye için hastane olarak yapılmıştır. 1860 yılından itibaren Dolmabahçe Sarayını korumak amacıyla askeri kışla olarak kullanılmaya başlanmıştır. (http: // tr.wikipedia.org /wiki/ ), (http. www. Değişti.com)

8 Dr. Zekeriya Türkmen; Hareket Ordusu ve Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal, Gnkur. ATASE Bşk.lığı, Ankara Gnkur. Basımevi 1999, s.8

9 Alaylı tabiri özellikle Tanzimat sonrası dönemde sıkça kullanılan bir ifade olmuştur. Osmanlı Ordusunun subay ihtiyacı askeri okullardan karşılanamadığından, orduda liyakat gösterenlerde subay olarak istihdam edilirdi. Şöyle ki, er olarak orduya katılan ama gösterdiği başarı ve liyakat sonunda küçük zabit olan ve sıra ile rütbeleri aşarak paşalık rütbesine ulaşan kişiler vardı. Bunların büyük bir kısmı okuma yazma dahi bilmezlerdi. İşte bu kesim subaylar “alaylı subay ” tabir edilirdi. Askeri okullar yeterli olmadığından dolayı alaylıların sayısı İkinci Meşrutiyet dönemine kadar oldukça kalabalık bir yekûn tutmuştur.

10 Mektepli subay ifadesi de İkinci Meşrutiyet döneminde sıkça kullanılan ve Harp Okulu mezunu olan subayları tanımlayan bir söyleşi tarzı idi.

11 Hilmi Kamil Bayur; Sadrazam Kamil Paşa, Ankara, 1954, s. 253-254, Ayrıca Bk. Mustafa Baydar; 31 Mart Vak’ası, İstanbul, 1955, s. 8-9 ile Doç. Dr. Akşin; 100 Soruda Jön Türkler, s. 120

12 Prof. Dr. Sina Akşin; Şeriatçı Bir Ayaklanma 31 Mart Olayı, İmge Kitapevi Yayınları, 3. Baskı, Kasım 1994 Ankara, s. 37

13 Akşin; 100 Soruda Jön Türkler, s. 16-17

14 Ecvet Güresin; 31 Mart İsyanı, Habora Kitapevi Yayınları: 59, İstanbul 1969 s. 31–32

15 Derviş Vahdeti; 1870 yılında Kıbrıs’ta doğmuştur. Kıbrıslı bir hafızdı. Asıl adı derviştir. Derviş Vahdeti, Padişah Abdülhamit’e yazdığı bir mektup’ta hayatını şöyle anlatmaktadır. “Padişahım ben nasıl doğdum büyüdüm? Pederim pabuççu esnafından Kıbrıslı Mahmut ağa idi. dört yaşında mektebe girdim, beş yaşında Kur’anı hatmettim. On dört yaşında hafız oldum. Bir miktar Arapça dil bilgisi, biraz İslam hukuku öğrendim. Nakşibendî tarikatına girdim. Yaşım yirmiyi buldu. Biraz İngilizce öğrendim. Kıyafet değiştirip hükümet memuru oldum. İngiliz Kraliçesi adına verilen balolarda redingotlu, eldivenli bir adam olarak göründüm. Yirmi beş sene hoca mesleğinde, hoca itikadında, hoca kıyafetinde medrese köşelerinde bir Müslüman, şimdi medeni…” Derviş Vahdeti, İstanbul’a gelir. Amacı Saraya kapılanmaktır. O sırada Dâhiliye Nazırı (İç İşleri Bakanı) Memduh Paşa vasıtasıyla göçmen komisyonuna atanır. Aynı zamanda Paşanın yalısında imamlık yapar. Daha sonra Memduh Paşayı da Padişaha jurnaller. Dâhiliye Nazırı jurnali Padişahtan öğrenir. Ve Derviş Vahdeti, Diyarbakır’a sürülür. Vahdeti, Diyarbakır’da bir yandan İstanbul’a af dilekçesi yazarken öte yandan rakı sofralarında ud çalmakta, yanık sesiyle şarkılar söylemektedir. Gözü ilerde olan Derviş, bu hayata da tahammül edemez. Bir gün Kıbrıs’a gitmek üzere Diyarbakır’dan kaçar. Fakat Bektaşi babası kılığında Urfa /Birecik’te yakalanır. Meşrutiyetin ilanından sonra salıverilen Vahdeti, İstanbul’a gelmiştir. 10 Kasım 1908’de Volkan Gazetesini çıkarmaya başlamış, 6 Şubat 1909’da “İttihadı-ı Muhammedi” Cemiyetini kurmuştur. Derviş Vahdeti, kendi sözleriyle de belli edildiğine göre, fakir bir ailedendi ve mal edinecek bir kariyere de sahip değildi. Dolaysıyla Kıbrıslı Vahdeti’nin Volkan Gazetesini nasıl çıkardığı ve sözü edilen cemiyeti nasıl kurmuş olduğu hala karanlığını sürdüren bir soru olarak ortada durmaktadır. Şurası bir gerçektir ki Derviş Vahdeti Kıbrıslı Kâmil Paşa’dan (Sadrazam) yana idi. Gazetesinde Kamil Paşa’nın Anayasa kurallarına aykırı olarak düşürüldüğünü yazdıktan başka “Kamil’in namusu ikmal edilecektir; ikmal” diye yazması da bunu göstermektedir. Ecvet Güresin; 31 Mart İsyanı, Habora Kitapevi Yayınları: 59, İstanbul, 1969 s. 28–29, Mustafa Baydar; 31 Mart Vak’ası, İstanbul 1955, s.11-13. Ordinaryüs Prof. Enver Ziya Karal; Osmanlı Tarihi, IX. Cilt (1908-1918), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1996, s. 75-76, Bayar; s.170 ile Mustafa Baydar; 31 Mart Vakası, İstanbul 1955, s. 12-14 ve Prof. Dr. Sina Akşin; Şeriatçı Bir Ayaklanma 31 Mart Olayı, İmge Kitapevi Yayınları, 3. Baskı, Kasım 1994 Ankara, s. 32-33.

16 Ordinaryüs Prof. Enver Ziya Karal; Osmanlı Tarihi, IX. Cilt (1908-1918), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1996, s. 75-80 ile Mustafa Baydar; 31 Mart Vak’ası, İstanbul 1955, s. 16

17 Karal; IX. Cilt, Ankara 1996, s. 81

18 Güresin; s. 33–35

19 Türkmen; s. 7

20 Güresin; s. 98

21 Akşin; Şeriatçı Bir Ayaklanma 31 Mart Olayı, s. 45

22 Güresin; s. 36–38

23 Karal; IX. Cilt, Ankara 1996, s. 78

24 Akşin; Şeriatçı Bir Ayaklanma 31 Mart Olayı, s. 241

25 Nurculuk tarikatını kuran Bediuzzeman Said-i Kürdî (Nursi); 1873 yılında Bitlis ilinin Hizan kazasına bağlı Nurs köyünde doğmuştur. Doğduğu köyün ismine izafeten Nursi soyadını almıştır. Taraftarları ve talebeleri tarafından “zamanın âlimi, zamanın harikası” anlamına gelen “Bediuzzeman” ismi verilmiştir. Nurculuk, başlangıçta bir tarikat olarak doğmamış, Said-i Nursi tarafından yazılan “Nur Risaliyesi” nin okunup yayınlanmasına dayanan ve bunları okuyanların meydana getirdiği dini bir cemaat olarak oluşmuştur. Said-i Nursi, 1925 tarihinde Tunceli bölgesindeki Şeyh Sait İsyanı esnasında, genel asayişin temini amacıyla önce Burdur’a, daha sonra da Isparta’nın Barla nahiyesinde mecburi ikamete tutulmuştur. Nurculuk faaliyetlerinin etrafında odaklandığı “Risale-i Nur Külliyatı” nı ilk olarak Barla nahiyesinde yazmıştır. “Risale-i Nur Külliyatı” adı verilen ve “Sözler, Mektubat Lem’alar ve Şualar” gibi ana başlıklar altında toplanan 130 parçadan ibaret eserlerden dolayı zaman zaman hakkında davalar açılmıştır. Bu davalar süresince uzunca bir zaman cezaevinde kalmış ve hayatını mecburi ikamete tabi tutulduğu çeşitli illerde geçirmiştir. 23 Mart 1960 tarihinde Ş.Urfa’da ölen Said-i Nursi’ nin cenazesi, Ş.Urfa’da Halil-ür Rahman Camii’ne defnedilmiş, ancak, cenazesinin Ş. Urfa’dan alındıktan sonra gömüldüğü yer bilinmemektedir. Bk. Ergun Poyraz; Tarikat, Siyaset, Ticaret ve Cinayet, Haziran 2007, 3. Basım, İstanbul, s. 291- 293 (24 Mayıs 2002 tarihinde Genel Kurmay İstihbarat Başkanlığının “ İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi ” konulu dokümanı)

26 Güresin; s. 38-39

27 Vural Savaş; Dip Dalgası, Bilgi Yayınları, Şubat 2006, Ankara, s.44–45 (Dönemin Genelkurmay Başkanı Cemal Tural’ın, 15 Nisan 1966 tarihinde bir ön emirle, tüm Silahlı Kuvvetler birimlerinde okunmasını emrettiği, Nurculuğu suç sayan Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı’ndan alınan ibareler)

28

Yüklə 397,94 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin