42 yil öncesi



Yüklə 3,62 Mb.
səhifə38/38
tarix25.10.2017
ölçüsü3,62 Mb.
#12912
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38

Dedi : ‘Başbakanlığı üstlenmiş bir askerim !

Bir misyona adadım kendimi ! ALLAH kerim !’

‘Türkü öz benliğine döndürmek tek amacım !

Gerçekleştirmedikçe bunu, son bulmaz acım !’

‘Siz de savaşçısınız ! Öz benlik sadedinde !

Ülkünüz, insânlığı uyandırmak her dînde !’

‘Sizi üç kitabınız ile ben tanıyorum !

Önseziniz hakkında şöyle yapayım yorum’ :

‘İhtilâlden az önce yayımlayıp bir kitab ,

İktidar partisine şu tarz ettiniz hitab’ :

‘Doktor dedi ; bu vak’a müzmin demagojidir, !’

‘Sen yaşlandıkça azdı !’

Reçetenin üstüne ‘Ancak Millî Bir Şokla ,

Kabili şifâ yazdı !’

‘Kapakta Şarlo vardı ! Dev aynası önünde !

Napolyon duruyordu ! Kendi karşı yönünde !’

‘Bana güven verdiniz her üç eserinizle !

Parti kurup diyelim halka, ‘gel HAKK’ı izle !’

‘Yoksa, ülke gidecek beterden de betere !

Eşim babanla gitsin ! Parti için notere !’

Dedim : ‘Bir ön şartım var ! Siz bir telefon edin !

Açıklayım Radyodan halka nedir ‘“HANÎF DÎN !”’ ’

Emir verdi ! ‘Mesajla radyoya gittim hemen !’

Yetkili dedi : ‘Fitne olur bunu söylemen !’

Anladık tutulmuştu şimdiden köşe başı !

Vardı deveden büyük fil ! Elde kaldı aşı !

Fitneden korkan güçler, fitne soktu vatana !

Ben Meclisime döndüm ! O gitti Hindistan’a !

Bundan sonra etmedim hiçbir liderle temas !

ÂLÎ liderim oldu ! AHMED yaptı iltimas !


M.H. ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 09.04.1997

‘“YUHANNA’NIN VİZYONU !”’
İncilde çok ilginçtir ! Yuhanna’nın vizyonu !

‘Bir ateş adam’ gördü ! Şöyle anlattı onu :

‘Ağzında kılıç vardı ! ‘KILICIN YARIK UCU !’

‘Yedi tane yıldızı ! Tutardı, sağ avucu !

‘Fırından yeni çıkmış tunç gibi ! Bacakları !’

‘Gözleri alev alev ! Görünürdü akları !’

‘Giysisi şeffaf beyaz ! Saçları saf yün gibi !’

‘Belinde, güneş gibi, altın kuşak sahibi !’

‘Görünce, ölü gibi ayağına kapandım !’

‘Secde’ idi, gördüğüm RABB’ime çünkü andım !’

‘Elini omuzuma koyup şunu söyledi :’

‘ ‘“Korkma ! Ben ilk ve sonum ! Ezelî ! Ve ebedî !”’

‘Hem özün !’ ‘Hem özünü doğurtacak ebenim !’

‘Fethet beni !’ ‘“Ebedî hayât ağacı !”’ Ben’im !’

‘Açtım mı kapıyı ben !’ ‘Hiç kimse kapayamaz !’

‘Kapadım mı ! Açamaz !’ ‘BEN KAPIYIM !’ ‘Bilen az !’

‘Yaratımın, olmazsa olmaz olan şartıyım !’

‘Bölünemez noktayım !’ ‘Ne eksi !’ ‘Ne artıyım !’

‘Amin’, ben’im ! ‘Bana evet demektir !’ ‘Amin !’

‘Beni görüp ‘“RABB’imsin”’ demiştin !’ ‘Olup emin !’

‘Budur !’ ‘Gerçek anlamı !’ ‘Fâtiha okumanın !’

‘Ancak bunu yapanı !’ ‘Fâtih’ diyerek anın !’

‘Ben de bil ki fâtihim !’ ‘Fethetmişim HAK özü !’

‘Tahtıma oturtulmuş olarak açtım gözü !’

‘Ben de oturtacağım ‘Fâtihim’i tahtıma !’

‘Bende sadıkım çünkü ! Ona olan ahtıma !’

‘Giyerek beyaz giysi ! Pırıl pırıl ve şeffaf !’

Sürçüp yoğunlaşması, kulun da olacak af !

‘Beyaz taş !’ ‘Yâni Îsâ !’ ‘Yeni ismi yazılı !’

‘Karartmamak ‘yemini’ ! Taş üstünde kazılı !’

‘ALLAH !’ ‘İnsânı yalnız yeni ismiyle bilir !’

‘Özüm ona bu adla ! Şefaat edebilir !’

‘Levh-i Mahfuz’daki ad !’ ‘Süleyman !’ ‘Yeni ismi !’

‘“Orta direk olmuştur !”’ ‘“HAK çadırında cismi !”’

Yuhanna’nın izniyle, fakir açsın bu sözü :

Orta direk ! ‘“And”’ını tutup açandır gözü !

‘“Âdem’e secde”’ için ! Kılar ‘“Cuma”’ namazı !

Rûh üflendiği gün o ! Bilir, halkın pek azı !

İki namaz ortası ! Onun rekât adedi !

HAK : ‘“Cumayı kaçırma !”’ ‘“Orta ümmet ol !”’ Dedi !

Yuhanna’ya burada sözü bırakıyorum !

‘Tırnaksız olanları !’ Yine de benden yorum !

‘ALLAH’ın yanından o bir daha ayrılamaz !’

Gölgesiydi ayrılan zaten ! Bunu bilen az !

‘Yeni ismini sâde onun kendisi bilir !’

‘Beni o isim ile ancak çağırabilir !’

‘“Melekler ile İblis ‘isim’ ile sınandı !”’

Hiçbiri bilemedi ! Unutmuşlardı andı !

Şey yoktu ki ! Melekler bilsin şeyin ismini !

Herşey ÖZ idi orda ! Giymemişti cismini !

ALLAH’ı biliyordu ! Bilmiyordu kendini !

‘“Üflenen Rûh”’u bulup üflemek ! ‘“Fıtrat dini !”’

Herşeye ‘öz ismi’yle, rûh üflenmiştir mâdem !

‘“Âlemlerin RABB”’inin ismi ! Olmalı ÂDEM !

‘İsim bir sözcük değil ! ‘Ateştir’ O ! Bir ışın !’

‘Hepsi de benden çıkar ! Bu nedenle adım ‘Şın !’

‘Yedi ateş ordusu, yedi yıldız elimde !’

‘Sözünü tut ! Takayım ! Altın kuşak belimde !’

‘Sabah yıldızı ! Venüs olur, o zaman adın !’

Afrodit de ! Yusuf da ! ‘Sen imişsin !’ Anladın !

Aziz Yahya ‘duygusal’ yorumladı vizyonu !

ZÜLFİKÂRI görmüşken ! Îsâ zannetti onu !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA- 23.09.2000

YUNUS ÖLMEZ BABANIN ;

MEZARTAŞINA


Mürşîd-i Kâmil idi Yunus Baba !

Post-nîşindi onda çün ÂL-İ ABÂ !

Perdeyi döndükte, ALLAH’a dedi :

‘Merhabâ ey HAKERENLER, Merhabâ !’


ULUĞ

ANKARA – 1994


SÂBİHA KIZILKEÇİLİ’NİN ;

RÛHUNA FÂTİHA
Sâbiha bir çiçekti !

Ermişçe çile çekti !

Fâtiha ile sula ,

EHLİBEYT onu ekti !


ULUĞ

ANKARA


HACI ÂLÎYE HANIMA
Nefes vâdeli hesap ! Değil hediye !

‘“Zikirsiz”’ ne bir şey de ! Ne de bir şey ye !

Âlîye bir çok defa o taşı öptü !

Taş onu öper öpmez ! Gitti ÂLÎ’ ye !


ULUĞ

ANKARA


‘“YUSUF !”’
‘Yusuf sûre değildir’ ! Demişti Ömer ! Niçin ?

‘Bir yatak hikâyesi’ onu sandığı için !

ÂLÎ dedi: “Kur’anda yok sûre ondan derin !”

Cehline bakın ! Onun yerini çalan erin !

‘Doğruyu fark edermiş !’ Ömer’in ‘Faruk’ sanı !

Doğru buysa ! Yanlıştan HAK korusun insânı !

‘Yusuf’un sırrını’ siz şimdi benden dinleyin !

‘Kimler eline kalmış İSLÂM’ diye inleyin !

‘Yüzünü açıp güzel olarak çıkmış ALLAH !

Sonra âşık gözünden ona bakıp ! Çekmiş âh !

Birinin adı Leylâ ! Diğerinin ki Mecnûn !

Yâni ‘“Hûri ve oğlan !”’ Veyâhut ‘“Kaf ile Nûn !”’

‘“Secde edilen Yusuf”’ güzelin öbür adı !

‘“Onu gören her kadın parmağını doğradı !”’

Sevgi kalbde duyulur ! Aşktan anlamaz beyin !

Güzel çünkü kalbdedir ! Gönlünüzden isteyin !

Yâni sende saklıdır ! HAKK’ın bu güzel yüzü !

Görebilirsin onu ! Arıttığında özü !

Bir bütün oluşturur ! Seven sevilen ile !

Aracıya yer kalmaz ! Olsa Cebrâil bile !

Çirkin de bak ! Aynada yüzünü görür güzel !

Herkes kendine âşık ! Böyledir yasa ezel !

Zîrâ rûhudur bakan ! Rûhundan yansıyana !

ALLAH der: ‘“Rûhtan pek az nakledildi bu yana !”’

Miraç gecesi yatak soğumamıştı ! Niye ?

Güzel ile yatakta aşk sürer bir saniye !

Güzeli derisinden okşamayı artık kes !

Suya resim çizmeyi öğrenmelidir herkes !

‘“Rahim suyunda sizi RAHMÂN çizer”’der âyet !

Kağıt, kalemde değil ! Ressamdadır dirayet !

RAHMÂN fıtrat kalemi ! Boyadığı şey Rahim !

‘“RAHMÂN hep güzel resmi yapar”’ diyor İbrâhim !

Çünkü baktığı model ALLAH’ın kendisidir !

O ALLAH ki Evrenin yüce efendisidir !

Bu resme secde edip ! ‘“HAKK’ın rengine boyan !”’

Ayni olsun sendeki bu yan ile öbür yan !

Yoksa, olursun ‘Doryan Grey’in’ portresi !

Bu canavar için der ALLAH ‘“Gebertilesi !”’

‘“Nûh geminin içinde ! Suda yüzerken gemi !”’

‘“RAHMÂN Arşta ! Arş suda !”’ Tûfandan kurtul emi !

‘“Her şey sudan halk oldu !”’ Sen sudan ibâretsin !

Rûh ise ‘şey’ değildir ! Sanma sâdece etsin !

HAK, deniz ! RAB ,‘“Çift ırmak !”’ Ten küp ! Rûh küpteki su !

Suyu nereden içsen ! Ayni formül doğrusu !

“’O çift ırmak”’ tan murad, ‘“ERRAHMÂNİRRAHÎM”’dir !

HAK kıydı nikâhını ! Şâhidi İbrâhim’dir !

Suyu denizden içen , balık gibi hep susar !

Şeytan ise, çıldırır ! Âdem ise, o susar !

Şeytanla tartışan bak RAB’dır ! Ne HAK ! Ne Âdem !

Âdem, Rûha ! Rûh, RABB’a ! RAB, HAKK’a ! Sözcü her dem !

‘“ALLAH’ın adına”’ RAB konuşur ! Edeb budur !

Güzele yaklaşırken, edeb sınırında dur !

‘Hizmet’ için yeniden doğana ‘YUSUF’ denir !

Ermek, hapse gönüllü girmek ile ödenir !

O, ‘hayât rüyâsını’ ölenin tâbir eder !

‘Yeryüzünde sen şöyle bir bedene bürün’ der !

‘“ALLAH’ın fıtratı”’na YUSUF’tur ‘“En güzel ad !”’

MUHAMMED ALÎ odur ! Evi kalbdeki ‘“Fuad !”’

Güzeli, güzel yazdı ! Fuzûlî ve Şeyh Galip !

Sırrına ermek için, ol ‘“YUSUF”’una tâlip !’

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

İZMİR – 12.10.1998


‘“YÜCE DÎVÂN !”’
Gençlikten arda kalan bir tortudur yaşlılık !

Başka bir kıyâfete hazırlanmıştır kılık !

Canı Azrâil alır ! Rûhu ise Cebrâil !

Biri haşince çeker ! Öteki ılık ılık !


İkisiyle çıkılır, üçüncü gün, RAHMÂN’a !

AHMED şefâat diler ! Çünkü RAHÎM’dir ana !

HAKERENLER mertebe mertebe ‘“Durur saf saf !”’

Ayrılır ‘toprak âdem’ ile ‘“Âdem-i mânâ !”’


‘Toprak âdem’,“Toprağın babasını”nı görüp der :

‘“Keşke toprak olaydım”’ secde edip ey Peder !

Nebîye ‘“Âsî”’ ‘“Kâfir”’, Velîye âsî ‘“Anud !”’

MUHAMMED ve ÂLÎ’nin hışmıyla ‘“Nâr”’a gider !


‘“Âdem-i mânâ”’ olan, yani kalbin gözünü

Açıp da, sağken bulan RAHMÂN RAHÎM özünü,

Sıradan sâf insânlar gibi cennette kalmaz !

‘“Arz’a mirâsçı olur !”’ HIZIR’dır onun ünü !


HAKK’ın kararı haktır ! O temyiz edilemez !

HAK’tan izinsiz AHMED bil, şefâat dilemez !

‘Medet ya RESÛLULLAH’ deyip yalvarmaktansa,

Ölmeden önce ölüp bencillik başını ez !


Çünkü sen uyuyunca, binip Rûhun atına,

‘“Her gece çıkarsın bil, O RAHMÂN’ın katına !”’

O gün yaptığın her şey diri karşılar seni !

‘“Sabâh dönersin tekrar !”’ O aymaz hilkatına !


Çıkmadan huzuruna en son, YÜCE HÂKİMİN ,

Sorgula hep kendini ! ‘Vicdân’ denen ses kimin ?

Af dile o hazretten ! Onun ile bütünleş !

‘Kur’an reçetesi’ bu, ‘ALLAH’ denen hekimin !


‘“Kâfir değilsen ! Sakın kesme umut rahmetten !”’

Görmeye çalış HAKK’ı ! Çıkmadan önce etten !

Ne şana ! Ne şöhrete ! Ne servet ! Ne şehvete !

Kaymasın göz ! Tut onu göz hapsinde, ‘“Hikmet”’ten !

Ey Uluğ ! Senin için Dünyâ en yüce Dîvân !

RAHMÂN huzurundasın ! Özünü her nefes an !

Rûhun Fuad’dan çıkıp şemste kara delikten,

Aksın da ışın ışın, HAK desin ‘“Rûhu revân !”’


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 27.08.1996


‘“YÜCE KURBÂN !”’


‘“Melekler Arşı taşır !”’ Hep onu tavaf eder !

‘“RAHMÂN her bir meleğe Âdem’e secde et”’ der !

Belli oldu Kâbe ve Arş ile Âdem ayni !

Melek ise, secde ve tavaf sözü veren er !


Sözünü hatırlaman için tavaf oldu farz !

Yoksa kuyu beygiri gibi dönersin bu tarz !

Post kavgasını bırak da sen postunu kurtar !

HAKK’a İsmail gibi vücûdunu eyle arz !


HAK der:‘“Ne kan ne canı kurbânın bana çıkmaz !”’

Senin gebertilesi canındır bu ! Bilen az !

Secdede iki defa boynunu uzatırsın !

Başını ver de ‘“Yüce kurbân”’ ol demek namaz !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – Mayıs 1998


‘“YÜCE MECLİS !”’

Birbirinin içinde yatar ! RAB’da ki güçler !

Yâni altılar ! Beşler ! Ve başkanları üçler !

Hepsi çift çift dizilir ! Derecesine göre !

EHLİBEYT ilkesi bak ! HAK’ta ezelî töre !

‘“ALLAH’ın doğası”’nın bu değişmez yapısı !

‘“YÜCE MECLİS”’ budur ! Var ‘Yirmi sekiz kapısı !’

‘Üçüz beyin ! İki el ! Kaburga kemikleri !’

‘Bunlara işâret’ der ‘“Kitab Bilgini eri !”’

‘“Yüce meclis”’e benzer ! Demek insân vücûdu !

ALLAH’ın tek câmisi ! Toplar bütün mevcûdu !

‘Üçleri’ uyandırır ALLAH denilen Peder !

‘Üçler, beşlere ! Beşler, altılara !’ ‘Uyan’ der !

Uyananın perdesi, uyandırandır ! Niçin ?

‘“Emek”’siz ‘“Saf atlamak ! Yasak olduğu için !”’

İşte budur ! ‘“Şeytanın kovulması”’ na neden !

Dedi: ‘“Âdem’e tapmam ! Varken beni halk eden !”’

‘Altılar’dan sonuncu, ayni hatayı yaptı !

Kıblesini ret edip ! Kolay bir yola saptı !

Aşağısında gördü göz kamaştıran alev !

‘Herhâlde bu olmalı’ dedi HAKK’a âit ev !

Burçlara, semâlara, nihâyet indi Arza !

Nûrunu emdi madde ! Hayret etti bu tarza !

Rehin aldı ! Rengarenk bed sesli tavuskuşu !

Topraktan başlayarak tırmandı ‘“Dik yokuş”’u !

Yalvarıp HAKK’a dedi: ‘İndiğime pişmanım !

Senden başka yok benim ne dînim ! Ne îmânım !

Ben seni bilmek için işledim bu günâhı !

Cehennemden de beter ! Sana özlemin âhı !

Sen en fazla sevensin ! İsmin ‘“RAHMÂN ve RAHÎM !”’

Sana âşığım ! Affet ! Olayım ilk İbrâhim !’

HAK dedi: ‘Terk ettiğin o eşine, sen er de !

Kalksın aramızdaki ! ‘Ben’ denilen o perde !

Yere inmekle ! Benden asla uzak düşmedin !

‘“Fıtrat”’ım hâlâ sende ! Onu sen perde edin !

Yalnız dikkat et ! ‘“Gözün kaymasın başkasına !”’

‘“Çünkü şeytana dedim canı her türlü sına !”’

Yolun senden geçerse kısa ! Yoksa çok uzun !

Su taş gibi donsa da, hep içindedir buzun !’

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 13.11.1998

Z A M A N !

Genç râhibe,çıldırtır her ihtiyâr râhibi !

Dede torunla oynar, tıpkı bir çocuk gibi !

Her yaşlının gönlünde bir körpe özlemi var !

Yâni ters orantılı ev ile ev sâhibi !
Damakla kalıp yaşlı ! Çıkmaya başlar dişi !

Çocuğunkine benzer yaptığı her bir işi !

Zaman düz çizgi değil ! Üst üste dâireler !

Târih farklı tekrarlar ! Kanıtı yaşlı kişi !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – Mayıs 1998


*** BURAYA KADAR TOPLAM 333 ADET ŞİİR
1- NOT : “ARKA KAPAĞA KONULAN YAZI”

“SON SÖZ”

KUR’ANDA EN BÜYÜK HARF BİN, EN KÜÇÜK BİR EDER !

‘“HAK SİZİN BİN YILINIZ BENİM İÇİN BİR GÜN”’ DER !

BU MESAJI YAZMAYA BEN BİR ÖMRÜMÜ VERDİM !

EĞER ÖZÜMSEMEZSE,N SENİN BİN ÖMRÜN GİDER !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
Yüklə 3,62 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin