muşt, bk. muş.
muşta-, vurmak, dövmek, yumruklamak; bıçak menen muşta-: bıçakla vurmak, bıçak saplamak.
muştağıla-, it. muşta-‘dan; üstöldü muştağılap: yumruğiyle masaya vurarak.
muştat-, et. muşta-‘dan.
muştek = muştuk.
muştu, bk. muş.
muştuk, alıcı kuşu elden koyuverme.
muştum, bk. muş.
muun I, 1. boğum, mafsal; muunu cok yahut munu boş: kuvvetsiz gevşek; muun-cüün, bk. cüün; kırk muun: 1) bir otun adıdır; 2) bilek; 2. nesil; 3. gıram. hece; tuyuk muun: kapalı hece; açık muun: açık hece.
muun- II, boğulmak, nefes alamamak; muunup öldü: asılıp öldü.
muuna-, 1. (kesilmiş gövdesini parçalarken) kemiği kemikten ayırmak; 2. azaları biri-birinden ayırmak suretiyle dağıtmak.
muunak, 1. mafsal, boğum yeri; 2. (bir nesnenin çevresindeki) çentik, oyun.
Dostları ilə paylaş: |