önörçül, 1. zanaata temayülü olan; zanaat ve san’atlar heveskârı; 2. zanaatçı; kol önörçül: el işlerinde mahir olan.
önördüü, işini bilen, usta, mahir; önördüü örgö cürör ats.: hünerli yükselir.
önörman, f. = önörçü; kol önörmanı: el sanatkârı.
önörpoz, f. = önörçü; kol önörmanı: el sanatkârı.
önörpoz, f. el işleriyle meşgul olan, usta, uz, sanatkâr.
öntö, 1. hediye (delikanlıya kızdan); 2. kıymetli (makbule geçen) armağan; 3. bakım, ihtimam.
öntölö-, ihtimam etmek, bakmak.
önüğüü, intibah, canlanma, kalkınma, gelişim, inkişaf, ilerleme, terakki.
önüktür-, büyütmek.
önül-, tediye etdilmek (borçlar, vergiler hakkında); önülböy kalğan naloğ: toplanmamış vergi, tedahülde kalan vergi.
önüm, 1. büyüme, neşvünema olma: 2. tediyat (vergiler hakk.).
Dostları ilə paylaş: |