şamaldat-, havalandırmak, ruzgâra tutmak; şamaldatıp kel- mec. olmadık şeyler, masal anlatmak.
şamana, a-f. kandil, mum, meş’ale,
şamdagay, çevik, haraketlerinde sür’atli olan, atik.
şamdagaylık, sür’at’ atiklik, çeviklik.
şamdak: şamdaktay bol-: tam hazır bir durumda bulunmak.
şamıyan, f. çırpı, şiş (boyonduruğun bir parçası).
şamşar, f. pala kılıç, şimşir; altı kulaç ak şamşar folk. altı kulaçlık beyaz kılıç.
şamşarduu, pala ile silâhlanmış olan.
şamsay-, yıkık ve yamık manzara arzetmek.
şamsum = şam-şum (bk. şam II).
şanğ, çin. 1. azamet, ihtişam,methü sena; şanğ berdi: övdü; şanğga ayt:olmayan şeyle övünmek; şanğ sal bağırmak (karakuş hakkında); ; 2. kılık, karaltı; eles- bulas şanğ körüp folk: müphem bir karaltı görerek; 3. serap.
şanğdan-, şanlı olmak, önemli, muhteşem bir şekle girmek.
şanğduu, muhteşem, şanlı, önemli, azametli, meşhur; tuuğan ceribizdinğ şanğduu şumkarları: yurdumuzun şanlı doğanları.
şanğıya, çin. nahiye müdürü: aksakal (şarkî Türkistan’ın müslüman ahali ile meskûn olan mahallerinde)
şanğk: şanğk etip kül-: etrafı çınlayarak gülmek; şanğk-şanğk: karakuşun bağırması; şanğk- şanğk: gürültü, patırtı, yaygara.
şağnkılda_ = şanğsı-; şanğkıldağan ün: acı ses.
Dostları ilə paylaş: |