toğuzda-, (karş. toğuz 2); toğuzdap: dokuzar-dokuzar, dokuzardan; toguzday ayıp bergen: dokuzar baş hayvanla ceza ödemiş.
toğuzduk. dokuzluk.
toğuzunçu. dokuzuncu.
tok, 1. tok (aç olmayan): 2. vaktı hali yerinde olan ; tok turmuş: mü reffeh hayat; özünö tok: orta halli olarak yaşıyor.
tokmok, tokmak. kaldırım tokmağı; kol tokmok: küçük tokmak; küçük kaldırım tokmağı.
tokmokto-, dayak atmak pataklamak.
tokmoktoo. işs. tokmokto-‘dan.
tokmoktoş, müş. tokmokto-‘dan.
tokmoktot-, t. tokmokto-‘dan.
toko: toko- naalat yahut tokonalat: ânet, şiddetli tevbin; biröönün toko-naalatına kalbasın!: herhangi bir kimsenin tevbih ve lânetine çarpmasın.
tokoç. ekmek; kömkörmö tokoç: mayalı hamurdan yapılan ve kazanda pişirilen kalın pide; cupka tokoç: ince bazlama; capkan tokoç:küçük, kalın bazlama (bunu kazanın iç tarafına yapıştırırlar ve korları kazanla örtmek suretiyle pişirirler); kattama tokoç: sütte. yumurta ile yoğurulan hamurdan yapılan ve üzeri nakışlı çörek; kuy-mak tokoç: kaygana; bölkö tokoç:kömöçtön’de (bk.)pişirilen ekmek, mayalı ekmek; çoymo tokoç: irnevi gevrek ve yağlı hamur işi; ay tokoç: yağda kızartılan yufka; tokoç bet mec.yuvarlak yüzlü; oğuz tokoç dn. Buharanın hâmisi lan Behaeddinin ruhuna tesadduk edilen dokuz tane küçük ek-mek.