ürkün I. 1. telaş panik kargaşalık; intizamsız bir şekilde kütle şeklinde kaçış (gerek konuşma dilinde, gerekse edebiyatta 1916 yılında gaddarca tenkil edilmiş olan Kırgız isyanının sonu ve Kırgızların Çine kaçması <<ürkün>> tesmiye edilmektedir); ürkün cılı: (1916) panik senesi; 2. kaçanlar (korkarak ve şaşırarak); ürkün Kırgız eli: (1916 yılında) kaçan Kırgız halkı.
ürkün, türkün sözünün tekidir: ürkün-türkün: türlü-türlü.
ürkünçök, ürkek, korkarak kendisini bir yana atan.
ürküt- ürkütmek, korkutarak bir yana sıçratmak.
ürkütüü, isş. ürküt-’ten.
ürkü, isş. ürk-’ten.
ürö-, iptal etmek (borcu: ancak alacaklı tarafından değil de, aracı tarafından); alasamdı üröp ciberdi: o (yani üçüncü şahıs) beni alacağımı iptal etmeye zorladı; can ürö-: hayatına acımamak; canla-başla verilmek; küç ürö-: kuvvet esirgememek; cumuştu üröp saldık: çok çalıştık; işi bitirdik; san kazına, köp maldı, sarıp kılıp ürönğüz folk.: hesapsız hazneyi ve çok hayvanı, esirgemeden, sarfediniz!; üröp-küröp: büyük miktarda.
ürön, tohum, hububat, tohumluk; ürön-pürön: hernevi hububat: her hangi bir tohum.
üröndük, tohumluk; üröndükkö: tohumluk olarak, damızlık olarak, üretim için.