zilde-, kuvvetlenmek (hastalık hakkında), daha ziyade azmak; zildep ketken ooru: müzmin bir şekil alan hastalık; içi zildep ketti: içinden kan geliyor.
zilden- = zilde-.
zildet- et. zilde-’den; atınğdın coorun içine tüşürüp, zildetip ciberip cürösünğ: atını sen o hale getirdin, ki onun yağrısı derinleşti ve irin toplandı; ser tübünö zildetken: toprağa derin sapladı; könğülün zildetken: onu aşırı derecede incitti (gönlünü kırdı).
zildüü, şüpheli, şüpheye mucip olan; sözünün tübü zildüü: sözünde bir nevi kötülüğe ima vardır.
zili, bk. zil II.
zilzala, a. zelzele, yer depremi.
zinğkilde- gergin bir hale gelmek; gerginleşmek.
zinğkildek = anğkildek.
zinğkiy-, yükseltmek göklere doğru çıkmak;zinğiyip turat: dim dik duruyor; boston yutmuş gibi duruyor.
zire. kimyon anason
zirkilde-, 1. titremek 2. thevvür etmek. Aşırı derece hiddetlenmek; azgınlık yapmak, hiddet ve gayretle hareket etmek
zirkire: Akmak fışkırmakmurdunan kan zirkireyt: burnundan kan fışkırıyor; attın tanoosu derdenğdep teri zirk-ireyt: atın burun kanatları kabarıyor ve ondan ter fışkırıyor.