duba, a. 1. dua; dubası konboy kaldı: duası kabul edilmeden kaldı, dubay salam: mektup; 2. kese; keseye dikilen dua: muska.
dubakan, a-f. es. sahta tabip; üfürükçü.
dubal, f. duvar; çit.
dubala-, 1. dua ile tazarru etmek, yakarmak; 2. dua okuyup üfürmek (diyelim, deva olmak üzere, suyu üfürmek).
dubalat- et. dubala-dan.
dubaluu, dualı.
duban, tar. kaza; sancak; bölge (inkılâptan önceki ıslahattır);karakol dubanı: 1) karakol kazası; 2) karakol kazasının kırgız ahalisi; bir duban erge danğkı çıkkan: ünü bütün bir kazaya yayılmış.